—— 4 — VAKIT 30 Kânunevvel 1929 ——— — Bostan kuvusuna düşen örde 3 üneğ sayıf mizden mabet dess'yiz? Hem de istediğinizden âlâ,. Hayvamı bir sepetle yuka- rıya almak. Ertesi gün kocaman bir ça maşır sepetini iple aşağı sarkıt- mışlar... Oh.. ördek sepete girdi. Hay- di bakalım çekin yukarı... Geldi, gelmedi, diye bağışı wken ör- dek efendiyi kuyunun ağzıma kadar çıkarmak mümkün Ol- MUŞ... Fakat sepet tam dışarıya alınacağı zaman ördek efendi cup diye tekrar kuyunun içine atılmış ve bu hareket belki yüz defa tekrar o'unmuş... Nafile zahmet... Ördek bir türlü dışarı çıkmak istemiyor ve her defasın- da pır pır edip kendini tekrar kuyuya atıyor. Gene düşünülüp taşınılmış,ku- yuya bir adam indirilmeai karar- laştırılmış... Fakat bu sefer de kuyuya inecek babayiğit bulu- namamış. Çünkü senelerdenberi yosunlanıp çürüyen duvar taşla- n, bu işe girişmek isteyen ba- bayiğitleede cesaret bırakma- mış... O haldebu fikir deişe ya- ramadı... İşte bir enfes mütalea daha: kuyunun başına ördek getirip cavlak'atmalı; (belki hayvan, hemcinsinin sesini işitir de yu- karıya fırlamak ister, Gümeyi- nizl Bunu da yapmışlar. Fakat ne gelen var, ne giden... Peki. mahalle halkı şimdi ne yapıyor acaba ?... Ne yapacaklar; bolca bir yagmur yağsa da kuyunun suyunu taşırsı diye (bekleşip duruyorlar; belki o suretle hem hayvan ele geçer, hem de ku- yu temizlenir... ———— e se, N Balkanlarda kar On altı senedir misli görülmemiş kış! Şehrimizde heniz şiddetini göstermeyen kiş Balkanlarda bir afet halini almıştır. Bulgaristanda 16 senedir rülmemiş (bir tpi büküm sür- mektedir. Sofyada bütün tele- fonlar işlememekte, yollar her gün kapanmaktadır. Sofyaya kurtlar inmiştir, ve soğuğun şiddetinden insanlar, hayvanlar donmuştur. Bu yüzden ekspres dün | saat geç gelmiştir. Burada ise Kandili rasat merkezinin o verdiği malümata göre hava bu gün bulutlu geçe cek, rüzgâr İodos esecektir. arı ası ewwelki VAKİT 3U Kinunevve' 7825 Rıhiımlar sahibi imti. azı seadeiu Mişei Pa- şava bir şeker fabrıhası miiyazı ia hılınma. izere verilmiş olan ka- rarın iredci seniyesi dân- kü gün şerefsanıh otmuş- tar. husya le üaretimz WAKIN Rus Hariciye komiseri Kara- han yoldaşın Ankarayı xiyareti esnasında Türk - Rus münaseba- tı tüccariyesine, muvakkat bir itilâf ile, yeni bir şekil verilmiş- tir. Aktolunacak yeni ticaret mu- ahedesinin tatbikine kadar de- vam edecek olan bu itilâf mu- cibince memleketimizden Rus- yaya sevkolunacak ticaret eşya- sı doğrudan dağruya Ruslar ta- rafından mübayan edilecektir. uslar her sene memleketimize ne kadar mal ithal ederlerse bunun mukabilini para olarak çıkarmıyacaklar; memleketimiz- den o miktarda mal ahp götü- receklerdir. Fakat memleketimize bir sene zarfında ithal ettikleri malların miktarı 8 milyon liradan az olur- sa ihracat miktarını bu hadde duldurmağa mecbur olacıklar dır. Binaenaleyh Ruslar her sene İngiliz lirası veya dolâr olarak hükümetin göstereceği bankaya (Sanayi ve Maadin bankası, yabut Ziraat bankası ) en aşağı 8 milyon Türk lirasına tekabül edecek bir para deposu bıraka- caklar, bönun mukabilini ceste ceste mal olarak çıkaracaklardır. İşte muvakkat itilâfin esası bundan ibarettir, Bu itilâf haddi zatında ancak birkaç ay sürmesi icap eden bir anlaşmak demek ise de bir kısım abkâmının yeni aktedile- cek. tiçaret .muahedesinde de mevki alması mümkün olduğun- dan bu hususta hatırımıza gelen bir iki mütalâayı yazmak istiyo- ruz, Fikr mizce (muvakkat itilâf şeklinin aynen tatbikinden baş- hca iki mahzur çıkabiir; 1 — Rusların memleketimize hakikatte çok mal ithal etme- leri, buna karşı az ma'a'maları. Zannediyoruz ki Rusların mem- leketimize ithal edecekleri ma'- ların kıymetleri gümrük kuyuda- tına istinat ettirilecektir. Eğer böyle ise doğru değildir, çünkü yalnız gümrük (kayıtlarından hakiki satış kıymetini anlamak imkânsızdır. Gümrük kayıtları Rusların ken- di memleketlerinde koydukları kıymet olacaktır; halbuki bu kıymetler daima bizdeki satış fiatlarından aşağı tutacaktır. Bu takdirde Rusların memleketimize fazla mal getirmeleri, ondan 8x mal götürmeleri ibtimali vardır. ? — Ruslar mem'eketin her tarafmdan kendi başlarına şer- besçe mübayaatta bulunurlarsa (Artvin) ve (Kars) viiâyetleri gi bi bazı yerlerde tek alıcı halin- de kalabilirler. Bu suretle Türk satıcıları kendi istedikleri fiata mal satmıya mecbur edebilirler. Maamafih bahsettiğimiz mah- zurları bertaraf etmek kabildir ; bunun en iyi yolu da Türkiyeye mal getirip satacak ve buradan mal alıp götürecek olan Rus şir- ketinin (Sanayi ve Maadin Ban- kası) ile (Ziraat Bankası aa- sında ahiren teşkil edilmiş olan limtet şirketin müşterek surette İ hareket etmelerini temin etmek- tr. Eğer Rusyadan gelecek mal- ke Türk limanlarına girdikten i sona müşterilerin eline varınca- ya kadar, kezalik memlektimiz. | | karar vermesi, den Rusyaya sevkolunacak mal- lar Rus gümrüklerine girinciye kadar bir Türk-Rus heyeti ta- rafından idare edilirse babsetti- ğimiz müşkülât kolaylıkla ber- taraf edilebilir. Melimet Asım Günün siyasefi Almanyada son ârâ pPamsada, meclisi meb'usan M. Briyanın sulhü müsale- met siyaselini şiddetle tenkit ederken, Almanyada, “Hügen- berg,, in teklifi mucibince “Yung,, plânı hakkında Arya müracaat edildi. Eğer umumi âr& M. “Hüşen- berg,, in istifasından evvel top lanmış olsaydı, muhafazakârlar sabık reisinin kazanmış olduğu gut şöbret dolayısile “Yung,, plâ- ni aleyhtarlarının pek cüz'i ka- lacağı eşikârd. e Filhakika bir çok propagandaya rağmen “Hü- genberg, in ârâ teklifi umumi ârânm yüzde onunu zor bulan tarafından tasdik edil etin böylece teblike- ye girdiğini gören mi'liyetper verler «Högenberg»i iş başından çektiler. Ve en son Kozlarına kadar sarfetmeyi göze aldırarak | “Rayş,, bankası umumi müdürü M. Şahti ileri sürdüler. ümümi teki müzakereleri esnasında Al man murahlası o'arak muş ve Piâm sair murahbaslarla beraber tanzim etmişti, Ancak »Paris» te kararlaştırılan şekil “Versay,,da tadile uğradı ve bu M. Şahtin bu sefer plân aley- hinde bütün kuvvetini sarfetme- sine imkön verdi. Rayşbank umum müdürünün birdenbire Yung plânı aleybine ve bu kararını ârâ toplanmasından birkaç gün evvel tamim eylemesi mühim bir tesir gösterecek badiselerdendi. Aynı zamanda Almanyanın en büyük bankeri olan “Şabt,, ma- liye nazırı «Helferding» ile müs- teşarı “Popoviç,, in ârâdan mu- kaddem işten el çekmelerini ta- lebe kadar varmıştı Bu kadar tazyika rağmen mu- halefet beklediği neticeyi elde edemedi. Her ne kadar “Helfer- ding,, ve “Popoviç, istifa ede- rek “Şabt,ın arzusu yerine gel- di ise de plân aleyhindeki ârâ, umumi Ârânın yüzde on üçünü tecavüz #tmedi. Yalnız Şahtın müdahalesi sayesinde, ârâyı ta- lep edenlerin mıktarı 4,008.000 | ların kurtaramadılar ve kodak- iken plân aleyhinde rey verenlerin mıktarı 5,825,082 yi bulabildi Şu suretle Alman milleti elim- buriyet idaresine, ve sulhü mü- salemet siyasetine sedakatini bir defn daha ispat etmiş oluyor. Almanyanın bu suretle feda- körlik göslermesine karşı Fran- sız mahafii eski şovinist bisleri- ne sadık kalarak, ,,Lâley,, mü- zakeratındı iti yanaşmak istemezler ve tahliye meselesini uzatmağa çare taharri edecek olurlarsa, ârtık Almanyanın sui niyetinden bahse imkân göremez- ler kanatindeyiz, Almanya büyük harbin mütebbibi olsun veya ok masın, bu harbin gayesinde ken- dine haklı veya haksız olarak tah- mil edilen borcu tasviye için vös'ü dahilinde #arfı gayret etmey: gö- ze aldırmış ve bu bapta teahhü- de girişmiş bulunuyor. Şimdi Al- manların bu fedakârlığının icap ettirdiği uyuşkanlığı göstererek garp âlemindeki tereddüt vege- çimsizliği orladan kaldırmak | vazifesi Fransız siyasilerine te- rettüp etmektedir. bulun- | M. Gayur Dilenci belâsı Eve yalnızdım, yazı yordum. Kap çi Cumbanın penceresini açıp bak- tım. Bir dilenci, arkasında şiş kin bir torba, elinde küçük bir çocuk. Sırtındaki tıklım tıklım dolu torbayı gördükten sonra iki kat merdiveni İnip onun gönlünü hoş etmeyi göze ala- madım. Sustuğumu görünce, zili koparacak gibi bir daha çekti. Alışkan'ıkla; — Allah versin! Diye seslendim; homurdanarak komşumuzun kapısına musallat oldu. Pencereyi kapadım, bir dakika içinde sokağın bütün 80- ğuğu odaya dolmuştu. Sobaya iki odun daha attım ve tekrar yazıya başladım. Beş on satır sonra gene kapı çalındı. Baktım başka bir dilenci, kirli, yaralı, belki de uyuz parmakları ile zilin düğmesini çeviriyor, bir taraftan da anlaşılmaz dualar mırıldanı - yordu. Onu da savup işe başla- dım. Rahatım ne kadar sürdü bil- i mem, “tekrar kapının çıngırağı öttü, Camı sürüp başımı uzat- M. Şaht, Yung plânının Paris- | tm; gene bir dilenci değil mi? Artık canım sıkılmıştı o herifi kovdum. Meğer kandil olduğu için bunlar böyle çoğalıyorlar- mış. İstanbulda her semtin ken- dine göre bir pazar ve alış ve- riş günü olduğu gibi kandiller de galiba dilencilerin pazarı... Gazetelerde zaman zaman Şu dilenci meselelerine dair yazılar okur, resimler, karikatürler sey- rederim. Her haber, her badise bir mevsim yaşayıp unutulduğu balde şu dilenci davası günün meselesi olmakta rökor sahibi- dir. Memlekette hizmetçi buhranı var, bir çamaşır iki liraya yika- nıyor. Fakat sokaklar gene di- lenei dolu. Hani bunlar takip edilecek, çalışmağa mecbur tu- tulacaktı? Daha din köprü üs- tünde simsiyah ve çalı gibi sert sakallı, yarı çıplak biri gelip geçenlerin yolunu kesiyor, halkı ikinci bir köprü başma tâbi tutuyordu. İsveç gemisinin karaya çıkan misafirleri de bu heriften yaka- larile bunu tesbit ettiler, yarın eminim ki “ İstanbul hatıraları ,, ismi altında bu resimler kartpos- tal o'acaktır. Asri Türkiye için ne feci vesikaları kendi elleri- mizle değilse bile ihmallerimizle hazırlamak gafletinden ne zaman kurtulacağız ?.. Pazartesi Kânunevvel 1929 Sabah Öğle İkimb Akşam Yatsı hmenk Te Bugünkü hava Hava buletle , rüzgür ladostur. Ticaret: Ecnebi şirketlerde Türk memurları Mcaret müdüriyeti ecnebi şir- ketler ve bankalardan Türk memur listesini istemişti. Peyder- pey bu listeler gönderilmektedir. Bu listelerin hakikate uyup uymadığını tetkike başlayan ec- nebi şirketler komiserliği yeni bir “hiylekârlık © keşfetmişti. Bu da şudur: Kendilerinden kullandıkları Türk memur İstesi istenen bazı ecnebi şirket ve bankalar bu listelerde Türk memur adedini çok göstermek üzere muvakkat bir zaman için Türk memur almağa başlamışlardır. Bu memurlar bir zaman sonra Vazifelerine nihayet verilmek şartile alınmışlardır. Ecnebi şirketler komiserliği tefiş yaparken Sovyet bankasının bir hafta evvel iki Türk memur aldığını tesbit etmiştir. Bunun Üzerine teftişe ehemmiyet ver- miştir. Diğer iki şirketin de bu suretle muvakkat memur aldık- ları ihbar edilmiş bunlar hak- kında tahkikata başlanmıştır. Ti aret sarayı için Ticaret sarayı komisyonu dün öğleden sonra ticaret odasında toplanmıştır. Geç vakte kadar süren içtimada inşaata ait bazı hususat görüşülmüştür. Halkın aldatılısamasını temin için Ticaret müdüriyetinin “Haki- ki tenzilât ve tasfiye, namı ak tında halkı aldatan bir müresse- seyi mahkemeye verdiğini yaz- mıştık. Bu gibi müesseseler hakkın- daki tahkikat devam etmektedir. Bundan başka bazı ticareta- nelerin “Bazı dairelerin ilgası dolayısile tenzilât,, diye reklâm yaptıkları, aradan uzun zaman geçtiği halde ilân ettikleri da- ireleri ilga etmedikleri de şikâ- yet edilmiştir. Bu hususta tet- kik edilecek ve ticaretanelerin ilga edecekleri dairelerin İiste- sinin ticaret müdüriyetine veril- mesi mecburiyeti konacaktır. Haydar RüştüB. Fuat Beye cevap veriyor! (Hakimiyeti Milliye) nin dünkü nüshasında Rize mebu'su Fuat Beyin beyanatı okudum. Kısaca cevaplarım şunlardır: Ben Tayyare piyanko beyiye- sinden ve Tayyare cemiyetinden propaganda, aidat ve saire na- mile on para almadığım gibi bulunduğum ( Anadolu ) gaze tesi de hiçbir nam altında piyan- kodan ve cemiyetten bir santim almamıştır. ( Anadolu) garete- sinin aldığı para diğer gazete- lere verilen piyanko ilânatı ücretininde başka birşey değil- dir. Şunuda ilâve edeyim ki ( Anadolu ) mun o piyankodan aldığı ilân ücreti de umumi ilânata tatbik ettiği tarifesinden yüzde yetmiş noksandır. Bu sözlerimin hilâfını isbata muva- cehei ammede kendilerini davet ederim. 4 Havdar Rüştü Yeni Adana refikimiz Yeni Adana refikimiz geçen bafta 12 yaşına girmiştir, Tebrik ederiz, i