— 8, — VAKIT. 28 Kânunevvel 1929 istiyenler onu hazırlamalıdır Sulhu M. Briyan parlâmantoda siyasetini tenkit edenlere müthiş bir Paris, 26 (A.A) — M. Brian, şu beyanatta bulunmuştur : “ Sulhu arzu edenler onu ha- zırlamalıdır zannındayım. Benim siyasetimi tenkit ettiler, fakat onun yerine nasıl bir siyaset ika- me etmeli; muhalifler bu nok- tada süküt ediyorlar. Eğer, hö- kümetin hata ettiği fikrinde iseler, Rusya ye Aln anya kimyevi br iitf m v Paris, 27 (A.A)— Meclisi meb'usand zakeresi esnasında M. Franclin Bow'llon M. Brianı hedesinin tarzı tatbikinden dolayı mu , Alman eseri olan Locarno misakının tenkis etmiş olduğunu isbata çalışmış başvekili meselesinin sureti kat'iyede tasdik protesto etmiş ve Alman yanatım hatırlatmıştır. M. Brian, Locarmo misakının Cemiyeti mukabelede bulundu kendi akidelerine muvafık bir karar süreti kabul etmek mesu- liyetini deruhte etsinler, Henüz kat'i hiç birşey yoktur ve Lahey treni de hareket etmiş değildir. Bu sözlari müteakıp kürsiden inen M. Briand, nazırlarla birçok | mebustar tarafından tebrik edil- miştir. ap'vorlar? a hariciye bütçesinin mü- Versay mua- ahaze etmiş ve esasında bir Fransanın elindeki teminatı tir. M. Brian, . buna karşı M. Müllerin Alsas Lorraine edilmiş olduğuna dair olan be- Akvam prensiplerine tevfikan vücuda getirilmiş olduğunu ilâve etmiştir. M. Franclin Bo- uillon, Rusya ile Almanyamı yesinde Çinin Mançuride ezilmiş him Alman ricalinin bolşevikleşme kesine tercih etmekte olduklarını M. Glumbach, buna karşı ların kat'iyen doğru olmadığını Young plânmı tenkit etmiş ve katileşmemesi içi gelen ihtirazi kayit! n kimyevi ve havai teşriki mesaisi sa- olduğunu söylemiş ve birçok mü- | tehlikesini Fransa ile itilâf tehli- gizlemediklerini ilâve etmiştir. şiddetle protesto etmiş,bu çeşit itham- söylemiştir. M. Franelin Bonillon, plânın tasdikinden evvel hiçbir şeyin m Laheyde icap eden tedbirlerin alınması ve lâzım erin ileri sürülmesini beyan etmiştir. ? Bankada bomba Nice, 7 (A.A)— Bir bankada bir bomba infilâk etmiş ve ka- sayı delmiş ise da bir sirkat vuku bu'mamıştır. Lokomotif deyrildi Prag, tif devrili Çinde neler oluyor ? Tokyo 27 (A.A) — Kabine, Brüksel sefiri M. Matsuzonagayi Londra bahri konferansına gide- cek Japon heyeti murahhasasına en etmiştir. 1 okyo, 27 (A.A) — Resmen istihbar edildiğine göre Nankin hükümeti M. Obatanın elçiliğini kabul etmekten kat'i surette is- — etmiştir. Japon hükümeti ui kararımı geri alm ki: hükümetinden e tie Çin Japon siyasi müna- — Fer kağ mazarı dikkati eel- Nankin, 27 (A A) siyasi mecliz » müstacel bir ilân ve Çinde oturan een v i Çin kanunlarına tabi lari Td kli beyan eden ve Çinlilerle rising ler arasındaki hukuki muamelâta müteallik kanunu ihtiva eyliyen emirnameyi bir kânunusanide neş- retmiye karar vermiştir. Alelâde tavassuttan ibaretmiş! Paris, 26 (A.A) — Hariciye nezaretinde M. Herbette nin Ro- manya notasını kabul etmekten imtina eden M. Litvinof ile ara- larında geçen hadiseler hakkın- da bükümete rapor vermek üzere Parise geleceği haberi tekzip edilmektedir. M. Herbette nin alelâde bir tavassutta bulunmuş olduğu ilâve edilmektedir. 3 tayyarecinin ceset leri bulundu Paris, 26 (A.A)- Garp Traplu- sundan hava işleri nezaretinde gelen bir telgrafa nazaran İtal- yan zabitleri Syrte yakınında düşüp parçalamış olan Lessale min tayyaresini teşbis etmişler- dır. 3 pilotun cesetleri tayarenin yakinında bulunmuştur. an vahim neticeler ha- | 27 (A. A.) — Prag sür'at katarı yoldan. çıkmış, lokomo- miş, bir makinist telef olmuş ve dokuz kişi yaralanmıştır. Atlas okyanosu müthiş ! Madrit, 27 (A.A) — Atlas Okyanosu sahillerinde son dere- ce şiddetli bir fırtına büküm sürmektedir. İki vapur batmış tayfası kurtarılmıştır. Gemiciler, denizin manzarasının pek müthiş olduğunu söylemektedir. Yunan hariciye nazırı hasta Atina, 26 (A.A) — Hafifçe gripten muztarip bulunan hari- ciye nazırı yatağından çıkma- maktadır. Brezilya meb'usanında bir hadise Rio de Janero, 27 (A.A) — Aralarındaki siyasi ihtilâf ve niza (Odolayısile (meb'uslardan Simoes Lopes arkadaşlarından Soiza ve Filhoyu meb'usan dai- resinin içtima salonunda katlet- miştir. Almanlar harice ne isbat edecekler? Berlin, 26 (A.A) — Vaziyet pek okadar vazıh değildir. Ha- rici istikrazı izhar etmiş olan M Hilferding alman bankalarının işine yarıyacak dakili bir istikraz elde etmek için manevre çevir- Fen e M. Schachtın tahri- ıma kur! i a re, ban olmuş gibi görün e gazeteler, M. Molden- i Benit © eizieketedir. “ie SBE maliye nezaretini deruhte ettiği | zaman ufkun karanlık olduğunu öylemiş ve şöyle demiş idi : «Biz l harice ancak kendi evimizde intizamı tesis etmeğe muktedir olduğumuzu ispat etmek suretile hürmet ve itimat telkin edebiliriz. Derin ıslahat icra etmek ve | | Delileri zürriyetten mah- rum etmeliyiz! Bir doktorumuz bu fikri müdafaa ediyor Tababeti ruhiyeci ile hukukçu el ele vermeli ve delinin nesli kurutu malıdır ! Bu hususta konuşmağa bizi sevkeden son günlerde Avrupa- da ve Amerikada delileri zür- yetten mahrumiyete matuf haber- lerdir. - Fi hakika ilk evvelâ İsveçrede sonra Amerikanın Mişigan eya- latından bir kısım delileri tr tres—kısır) ettiler. Bilhassa Mişi- ganda buna bir şekli kanuni de verdiler. İsviçrede daha ziyade cinneti ahlâkiye kısmına ithal et- tiğimiz hastalara hem zürriyet- ten mabrum etmek hem de te- nasüli dalâletlerine bir batime çekmek fikrile tatbik edilen bu çareye Amerikada daha ziyade nesli korumak kaygısile baş vurdular. Bu meseleyi münakaşa ve mütalâa edebimek için son rubu asırda pek ziyade çalışılan delilerdeki (o veraset mevzuuna dair (o bilgilerimizi (toparlamak lâzımdır, Filhakika deliliğin ve- rasetle alâkası ancak son elli sene zarfında epeyce etüt edil- meğe ve ( tanılmağa başlandı. Her ne kadar İpokrat zamanın- da bile sar'anın irsi bir hastalık olduğu bilinir idise deilmi esas- larla mütalâa edilmemiştir. Ne- tekim halk indinde de sülâlesin- de deli olanların cinneti malül olması beklenen ve bilinen key- fiyetlerdendir. İrsiyet meselesi Darven ve Lamarktan sonradır ki biyoloji bahsini esaslı bir surette işgale başlamıştır. Darvenin insanları ta maymunlara kadar uzanan bir nesle tabi kılması irsiyet bah- sinin en müheyyiç sahifelerinden biridir. Bundan kopan gürültü- ler İla e erip ve şubede tetkikine yol a tı. Bu meyanda tıp mina da Galanz İle faaliyet tababeti ruhiye şubesinde görüldü, Fil- hakika verasetin en mühim rol oynadığı sahalardan biri de te- babeti ruhiyedir; fakat verasetin ilmi ve bilhassa biyolojik tetki- ki şerefi omebatat alimlerin den papaz (Mendel)e aittir. Bu zat çiçekler, karanfiller üzerinde çalışır ve muhtelif ne- viler oyetiştirmeğe (uğraşırken bazı şayanı dikkat hususiyetler karşısında kalmıştır. Bunları eyi- ce araştırmış, tesbit etmiş ve nihayet kendi ismile anılan ve- raset kanunlarını ortaya çıkar- mıştır. Mendel kanunları şun- lardır: 1 — Bir nebat ve hayvanın çiftleşmesinden husule gelen yav- rularda ana ve babadan yalnız birinin evsaf ve alâmeti mümeyi- zesi diğerine galip gelerek ço- cuğa geçer. Bu galip alâmete İ ( Dominant) — hâkim, geçemiyen | ve mağlüp olan evsafa (regressif) | efil derler. 2 — Bu çocuklar da araların da birleştirilirse yapacakları ço- cuklardan yüzde 75 ine hâkim alâmetler, yüzde 25 ine de afil alâmetleri intikal eder. Bu yüzde 75 hâkim alâmeti veren nesilden yüzde 25 i aynı suretle daima hâkim alâmetleri | ne © geçirirler. Halbuki yüzde si sonraki çiftleştmelerinde ticaretle ziraat lehine vergileri | gene yüzde 75 hâkim, yüzde50si | * tahfif etmek lâzımdır. afil alâmetler intikal ettirir, 3.— Bazan mümeyyiz evsaf bir çocukta zıt ol bir ara- da intikal etmiş bulunur. Yani hem hâkim hem de afil vasıflar müşterek olarak iş olurlar (Mendel Yin S5 Lanınları bunlardır. Bu yolda hayvanlar ve nebatlar üzerinde yapılan tecrübeler (o ekseriyetle uygun neticeler vermiştir. Kısa ömürlü nebat ve bay- vanlarda kabili mutalâm olan bu keyfiyet insanlar üzerinde müş- kül olmuştur. Ancak senelerve seneler geç“ meli iki bu hususta esaslı bir netice elde edilebilsin .. Fakat buna rağmen bilhassa tababeti ruhiyede oldukça kıymetli 8€- mereler vermiştir. Nasıl şiir, musiki seciye gibi birçok kabiliyetler e ocuğa orsa bazı ilikler Se a en Geçen vasıf doğrudan doğru- ya ebeveyinden ise (bilâvasıta veraset) anadan hem baba- dan ise (muzaaf veraset), ebe- veynin yalnız birinden ise (basit veraset) büyük babadan veya anadan toruna geçmişse ( bilva- sıta veraset), daha eskimuhtelif nesillerinde irsi; yüklenmi (müçtemi e ei tabirlerini Trak: lanırız. İrsiyet doğrudan doğru- ya ana baba veya büyük ana ve babadansa (veraseti sariha ) — (H. direct) amca, teyze gibi diğer aile erkânından ise (ve- raseti canibiye ) — (H. collate- ral) denir. Eğer ebeveyindeki- nin aynı çocukta da görülürse (veraseti mütecanise) — (H. simillaire ), eğer başka şekilde ise (veraseti son müteşabihe ) — (H. transformee) deriz. Bu veraset bazen nesiller © fazla olarak intikal pl am de gittikçe azalar, Acaba hangi nesile kadar veraset tesir edi- yor ? ( Galton) un iddasına gö- re bir çocukta ana ve babanın yarısı vardır, O halde iki büyük baba ve ananın İ-4i, bir nesil evvelki dede ve ninelerin (1-8) i, ondan evvelkilerin 1-16 sı (geçecektir. Bu takdirde beş batın sonra ekser vasıflar kayboluyor. Şu halde eski familyalara istinat eden fasalet mefhumu farla bir mana ifade etmez demektir. ( Tababeti ruhiye Mazhar Os- man ). Delilerde veraset bahsile uğ- raşan alimlerin vardığı neticele- re göre cinnetin esbabında en mühim mevki işgal eden veraset delilerde bazan (Mendel) kanu- nuna müşabih arzetmek- tedir. Delilik envaımda en ziyade (erken bunama ) doğrudan doğ» ruya bazı müelliflere nazaran *6 90 intikal ediyor. Cinneti man- yayı inhitatiyeye yüzde 80 bu- mr Diğer o cinnetler nzen: aynen bazen mü- teşabih bazan bilâvasıta ba- zan bilvasıta bazan canibi suret- lerde görülüyür. emi da dalma hatırda tut- malıyız ki böyle mecnunlar ve- İ ren ayilelerde bazen bir dahi | çıkıveriyor. Meselâ meşhur Rus edibi Dostoyevskinin ailesinde iki ileri derecede alkolik bir de felci umumili vardır. Bazılarında daha ile cinnetin müşterek olduğunu görüyoruz. Meselâ Dostoyevski büyük de- hasına rağmen sar'alı idi. Na- eona sar'a hamleleri gelirdi. elmoch sar'âlı idi, Götede cinneti devriye vardı. Nice Mopasan, felci umumi mü- terakiben, Lenin ağlebi ihtimali dalma (o frengisinden öldüler. Fakat bunlar şazdır. En ziyade maküs akibetler nesli hırpalar. şayanı dikkat olarak melan- koli ile intihar eden nesilli ayi- leler görülmüştür. Bir doktor ar- kadaşımız vardı. Babası gibi ay- ni tarzda intibar etti. Yusuf İz- zettin efendi de babası sultan Aziz gibi damarlarını keserek kendini öldürdü. »# Şu neticeler gösteriyor ki de- Wlik ekseriya intikal ediyor, Av- rupa istatikleri 60X ilâ 80 intikal kabul ediyor. Herne ka- dar bazı delilikler aynen geçi- yorsa da bazıları gayrı müteşa- bih bir veraset gösteriyor. Ya- rım akıllılar dediğmiz cemiyetin başına belâ olan insan acubele- rini çıkarıyor. Bu yarım akıllılar yeni psikopatlar ne deli ne de akılı olmak sıfatıyla cemiyete pek muzirdirler. Bir çok müc- rimleri bunların arasında bulu- ruz. Bir sürü ahlâk düşmanları bu gruba mensupturlar. Avrupa ve Amerikada böyle mütreddi ço- cukları normallerden ayırıyorlar ve hatta ayrı mekteplerde tahsil ettiriyorlar. Buna rağmen gene bu cemiyet düşmanlarından kur- tulmak kabil olmuyor. Sağlam ana ve babadan sağ- lam çocuk doğar. Yalnız ana ve babanın cersumelerini frengi gibi, içki gibi kisbi (trauma) larla bozmamaları ve canibi olarak hala, amca gibi akraba- lardan cinnetle ma'âl olanların bulunmamarı lâzımdır. Her ne kadar bu canibi vera- set kuvvetli değilse de nazan itibara alınmalıdır. Fakat deli ana ve babadan mecnun Çocuk beklemek icap eder. Bu itibarla mecnunların tenasül ve tekesü- rüne mani olmali m ? Her ne krdar bir deli hukuken evlene- mez ve sıhhat vesikası alamazsa da bazı deliler vardır ki hemen temamen iyileşirler. Bir kısmı hiç nüks etmez. Fakat irsiyeti bozar ve intikal eder. Sar'a gi- bisi nazarı dikkaten kaçabilir. Bazı hastalıklarda öyle selâhlar görülür ki mütehassız olmıyanın nazarı dikkatini celb etmeyebilir, Hele sar'allar ve manyaklar bünyei maraziyeleri itibarile fazla şehvetperest de olurlar ve pek çabuk evlenirler. En fecii ailenin mesela istimnaya müptele bir erken bünamalıyı iyi olur hulya- sile doktorlara rağmen evlendir- meleridir. Böyle izdivaçlardan olacak zavallı nesli artık tasav- Bunlara karşı yegâne care te- babet ruhiyeci ile hukukcu el ele vermeli ve mümkün olduğu kadar suratle bir maddei kanu- niye kabul ettirerek vazıh cine- neti tebeyyün edenleri pek basıt bir ameliye ile tenasül ve texe- sürden mienetmeli, yani kısır bırkmalıdır. Cemiyet O bilhassa muzur mütereddilerden kurtara- cak en son ve yegâne care bu- dur, Dr. Ihsan Şükrü