28 Aralık 1929 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

28 Aralık 1929 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ Ne olaca; “Doktor,, mu, “Hekim,, mi? Doktorlarımız kendilerine “İHlekim., deneceği şayiası karsısında ne fıkirdedirler? Verilen malümata nazaran ba- dema doktorlara kekim denmesi ve doktor ünvanının veren meslekler erbabına tahsisi hakkında bazı alâkadar yüksek mahafilde kuyvetli bir cereyan baş göstermiştir. Biz dün bu mesele hakkında maruf birkaç doktorumuzun fi- kirlerini aldık. Ali Paşa divor Ki: Hilâliahmer reisi Ali Paşa şunları söylemiştir : Z “ Doktorlara hekim denmesi doğru değildir. Avrupada dok- tor kelimesi kul- lanılmaktadır.. Hatta bizim memlekette bi- le doktor de- yince biz anla- lurız. Maama- b bu mesele tetkik edilmeli, Dr. Al Paşa ondan sonra karar verilmelidir. Sonra doktorasını veren bir doktora "sen doktor imzasını atamıyacaksın , hekim imzasını kullanacaksın! ,, nasıl denecek?,, perator . Memi D. ları söylemiştir : “Hekim de- mek pek doğ- ru olur, Felsefe iktısat ve saire doktorlarından tefrik etmek i- çin doktorlira hekim denme- lidir. Bunlar gi- bi operatörlere de cerrah de- melidir. Ben bu fikirdeyim.,, Operatör M. Kemal B. Besim Ömer Pasa diyor ki: Besim Ömer Paşa şu müta- lâadadır; “Bn mesele hakkında hiç dü- şunmedim. Birşey #öyliyemem.., Fahrettin Kerim B. diyor kt Fahrettin Kerim B. diyor ki: “Tıp fakül- tesinden çıkan- lar doktordur. Doktorluk hak- kını o diploma- ları ile kazan mışlardır. Bir doktora sen doktor de- gil, hekimsin, Dr. Fahrettin KerimB. denemezİ,, İsveç zırhlısı Evvelki gün şehrimize gelen ikinci Oskar amındaki İsveç zırhlısı kumandanı şerefine, dün akşam İsveç sefaretinde sefir M. Valenberg tarafından bir zi- yafet verilmiştir. Bu akşam da, Serkıldoryanda gene M, Yalen- berg tarafından. bir ziyafet ve- rilecektir, doktora | Operatör M.HemalB. diyor ki: Karamürsel fabrikasında şapka buhar makineleri Şapka ve kasket için Avrupa ve Amerikaya verdiğimiz paralar ber sene külliyetli bir yeküna baliğ olmaktadır. Alâkadarların söylediğine göre bu para senede 5 milyon Türk lirasını geçmekte- dir. Halbuki şapka inkılâbımızın daha ilk günlerinden itibaren Bursada, Konyada ve hatta şehrimizde tamamen yerli meva- dı iptidaiyeden şapka imaline başlı nılmıştı. Bugün ise bu imalât, bilhassa şehrimizde geniş bir şekil almıştır. Fabrikalarımızda çok sağ- Etibba muhadenet cemiyeti dün fevkalâde bir içtima aktet- miştir. İçtimaa saat on birde başlanmış, hafi bir celsede etibba odasının teşekkülü üzerine istifa eden Tevfik Salim Paşa ile Neş'et Osman Beyin yerine reis ve reisi sani intihabı yapıl mıştır. Riyasete Niyazi İsmet, reisi saniliğe (Mustafa Talât Beyler intihap edilmişlerdir. m e sa ve By İRAN İM yerli müstahzarat amili eczacılar alınmışlardır. İçtimaa riyaset eden Neş'et Osman Bey hazır bulunan eczacılara: — Sizi dinliyoruz. Demiştir. Bunun üzerine eczacılar cemi- yeti umumi kâtibi Nizamettin bey şunları söylemiştir: “Muhterem beyefendiler: Cümhuriyet hükümetinin hi- maye ve yardımile teşekkül ve taazzuv eden milli müesseseler meyanımda Türk eczacılarının teşkil ettikleri tıbbi müstahzarat lâboratovaları da vardır ve bu vadide memleketi muhtaç bulun- duğu bir kısım ihtiyacatın temi- ne sarfı gayret etmektedirler. Bugün Avrupadaki bir kaç fabrik.nın haiz oldukları teşki- lât ve tesisatı vücuda getirmedik ve Avrupa müstazaratından ha- kikaten kıymeti haiz 50 kadar müstalızarı yapamadık. Fakat henüz bir fabrika şekil ve mahiyetini haiz olmıyan, kü- çüklüklerine rağmen Türk ilâç fabrikalarının temelini kuran lâ- boratuvarların mahsulü müstalı- zaratımızın büyük bir dikkat ve itina ve mahsulü olduğunu hu- zurunuzda tekrar iddia ederim. Burada büyük bir rağbet gören Avrupa müstahzaralından mü- him bir kısmının bizimkilere hiç de faik olmıyan eczahane lâbo- ratuvarlarile matlup teşkilâı ve tesisatı tamam bulunmıyan ser- best müesseselerde ibzar edil- diklerini tetkikatımız neticesinde anladık. Muhterem doktorları- mızın tavsiye buyurdukları tekâ- müle yaklaşacağımızı kaviyyen ümit eder ve kendi erinden fev- kalâde bir mecburiyet olmadık- ça ecnebi müstahzaratını yazma” İ mak lütfunda bulunmalarını bir a 3 milyon lira Avrupaya yalnız şapka < için her sene bu parayı veriyoruz Halbuki Istanbul ve Bursadaki fab- rikalarımızda bunlar kadar güzel ve çok ucuz şapkalar yapılmaktadır lam, oldukça zarif, (o fötrler, | müddettenberi faaliyette bulun- melon şapkalar, kaşketler yapıl: | makta ve her cins şapka imal maktadır. Haber aldığımıza göre | etmektedir. Şimdiki halde günde yerli şapka imalâtaneleri, son | 10 duzine şapka yapıyoruz. Yerli ilâç günlerde milli tasarruf cereyan- larından kuvvet alarak şapka istihsallerini arttırmışlardır. Bu bususta malümat almak Üzere müracaat ettiğimiz maruf fabrikalarımızdan Karamürsel ku- maş fabrikâsı müdürü Mehmet l Ali Bey bize şu izahatı vermiştir: « — Fabrikamız dahilinde aç- | tığımız şapka imalâtanesi bir - *. .— Rağbet arttıkça bu miktarı çoğaltmak mümkündür. Bizden başka memleket dahilinde daha bir çok şapka imalâtaneleri teşekkül etmiştir. Türk şapka- ları sağlamlık ve ucuzluk itiba- rile ecnebi şapkalarına mürec- cahtır. Şekil ve zerafet itibârile de en müşkülpesent kimseleri tat- münakaşası 'Eczacılarla doktorlar dün ilk defa karşılaştılar Biribirlerine şikâyetlerini söylediler, birlikte tedbir araştırdılar, Türk vatandaşı sfatil, istirham ederim. ,, Bu sözlerden #onra Tevfik Salim Paşa kürsiye çıktı, bu sırada Neş'et Osman bey gaze- tecilerin içtimada bulunmalarının nizamnameye muhalif olduğunu söylemiş, bunu üzerine gazeteci- ler salonu terketmişlerdir. inci hafi içlima bir saat sürmüştür. İçtimadan çıkan dok- torlar konuşulan mesaj) hakkında bir şey söylemek istememişlerdir. Aldığımız malâmata nazaran ikinci hafi içtimada çok şiddetli münakaşalar olmuş, bir kısım doktorlar eczacıların salonu terk- etmelerini ve bunların gıyabında keyfiyetin münakaşa edilmesini ileri sürmüşlerdir. Operatör M. Kemal bey: — Aleyhlerinde de, lehlerinde de, söylesek yüzlerine karşı konuşmalıyız dedi. Münakaşa başlamış, eezacıla- rın gazeteler vasıtasile doktor- ların Türk müstahzaratını kullan- madıkları oyolunda ( şikcâvette bulunmalarına teessüf edilmiştir. Neticede doktorlar eczacılardan mürekkep bir komisyonun icap eden mukarreratı ittihaz eylemesi kararlaşmıştır. İçtimada bulunan operatör M. Kemal bey şunları söylemiştir. “Biz doktorlar ecnebi müs- tahzaratının memleketimizde mu- kabili olmıyanları kullanıyoruz. İçtimada bu mesele görüşüldü. Eczacılar bizden ve biz eczacı lardan temennilerde bulunduk. Eczacılardan önüne geleninin lüzumlu o lüzumsuz (o müstahzar çıkarmamalarını, ihtıyacı tetkik etmelerini istedik Biz doktorlar hiç bir zaman Avrupa spesyalite müstahzaratr- na almamaklık yapamayız. Biz daima yapamıyacağımız şeyleri Avrupadan almağa mec- buruz. Bizce iktısattan ziyade hastanın sıhhati evvel düşünülür. Biz yerli müstahzaratı ancak Avrupa müstahzaratı ile ayni kuvvet ve tesirde olduğu zaman tercih etmekteyiz. Bunuda has- tanın hayatı emretmektedir. Biz Avrupa müstahzaralını bize ve- ri'en nümuneleri tetkik ettikten sonra kullanıyoruz. Müstahvırla- rmız yanlış yol tuttular. Nümune göndermeden bizden kendi ilaç- larmın kullanılmasını istediler. Fakat şimdi anlaştık. Yakında mesele halledilmiş olacaktır. , l 3, — VAKIT. 28 Kânunevve! 1929 —— min edecek derecededir. Bugün 12 liraya alman bir ecnebi şap- kasının hemen ayni olan Türk şapkasını 6 liraya almak müm- kündür, Seri şapkalarımız ise 3-5 lira arasında satılmaktadır. Halbuki bu ayarda ecnebi şapkaları 9-10 liraya alınabilmektedir. Aslı yok! Ayni zade Hasan Tahsin Bey Düyünu umumiyedeki para hırsızlığı mesele- sinde kendisi için söy- lenenlere ne diyor? Düyunu Oumumiyedeki para caat ettiğimiz Hasan Tahsin Bey bir muharrimize şu izabatı ver- miştir: “« — Benim müsteşarlığım za- manında böyle bir muameleye lüzum gösterildiğini ve benim bu işe muvafakat etmediğimi hatırlıyamıyorum. Eğer böyle bir şey geçmiş ise buna dair dos- yeyi bularak tetkik etmek, bu suretle her iki taraftan ileriye sürülen esbabı mucibeyi anlamak mümkündür. Bununla beraber benim tara- fımdan ileri sürüldüğü yazılan Şu tarzda bir ademi muvafaka- tin para sui istimaline ve sui istimal edilen para miktarının anlaşılmamasına bir sebep ola- cacağını da (zannetmiyorum. Esasen para değiştirilmesi işine Düyunu umumiye memur edil- mişti, Eski paraların yakılması da hususi bir muameleye tabi bu. lunuyordu. Yakılması lâzım gelen paralardan bir kısmının yakıl- mayıp yakıldı denilmesinden de haberdar değilim.,,

Bu sayıdan diğer sayfalar: