— VAKIT. 30 Teşrinisani 1929 YAKIN Tasarruf günü İş bankası gözel bir teşebbüste ku'unmuştur: Senede bir günün tasarruf günü olarak kabul edil olunmasına ka" rar vermiştir. Banka bir müddet evel çocuk ar ve aileler için ta- sa tuf kutuları ibdas ede ek kü çük tasarrufları teşvik yo'unda muvaffakiyetli bir hizmet yap. mıştı. Anlaşılıyor ki Celâl Bey gibi mefkü.eci bir iş adamının idaresi altında çalısan bu kıymet. li mali ve milli Türk müessesesi tasarruf fikrini memlekette umu- mileştirmek için yeni bir hace ket uyandırmak emelindedir. Tasarruf fertler, aileler hak. kmda her vakit ihmal edilme mesi icap eden bir vazifedir; günkü fertler, aileler yarınki ra- barlarını, saadetlerini ancak ta- sarrul sayesinde temin edebilir ler; ücaret hayatında işlerin'n İnkişafna ancak bu varta ile muvaffak olabilirler. Fakat bazı mesine ve tesit va aileler için medeni bir vazife olan tasarruf milk bir vecibe balini alır. Netekim bugün mem- leketimiz için vaziyet bu mer- kezdedir. Türkiye büyük fedakârlıklarla eenebi istilâşından kurtuldu; gene, bu fedakârliklar meli ve iktisadi stihsâlini elde etti, fakat memle- ket ve millet, henüz istediği refah ve huzur gayesine varmış değil dir; bu gayeye varmak için dür manlarımızla daha, çok çelin iktisadi mücadeleler geçirmek zaruretindeyiz. İktisadi mücadelede muvaffa kiyetin bir tek vesalesi vardır. Bu da milli tasarıuftan ibarettir. Çünkü (askeri omuharebelerde mubaripler için top ve tüfek ne İse iktisadi mücadelede tasar- tul ve sermaye kuvveti de odur. Hükümet (o yakında Devlet Bankasını tes's edecektir; her gün biraz daha yükselerek mem- leketin müterakim sermaye kuv- vetlerini tahrip etmekte o'an İngiliz lirası tehlikesine karşı bir mücadele açacaktır. İktısadi var lığımzı muhafaza için elzem olan bu mücadelede hükümelin tamamen muvaffak olabilmesi ancak efradı milletin en küçük tasarruflarını bile bu maksada tahsis etmeleri ve hükümetin te- şebbüslerine yardim eylemelerile mümkün olacaktır. Bu itibar ile İş Bankasının kücük ve büyük her türlü tasarrufları teşvik yo- lunda ön ayak olması cidden takdir edilmek 'âzımgelir. Mehmet Asım Yanım nsır evvelki VAKIT Ç 30 teyrmsanı 1879 Devlerlâ Gazi me? Muh'ar Paşa hazretleri aleyhine suni kast vuku bulduğuna dair telgraflar meyanında bir telgraf bu- lunduğu misillâ müşarân- ileyh hazretlerinin Prez- rine mfiteveccihen hare- ket eylediklerini muta- zammının olarak Babralıye telgraf çektikleri sureti mahsusada istihbar kılın- mişbr. Günün siyaseti Rus-Çin harbı mı? Rusya ve Çin arasındaki hadi- sata ait telgraflar | vaziyetin fevkalâde ehemmiyet peyda etti- gini gösteriyor. Aylardanberi Çin hudüdunda küçük müsademelerle iktifa edilirken, Rus kuvvetleri birdenbire iterlemiye başlamışlar ve huduttaki bir iki oşebri zobtetmekle beraber bir tayyare filosu ile Çin umumi karargâhını bombardöman etmişlerdir. Gö- rüldüğü veçhile iş adi hudut müsadematı şeklinden çıkarak neti- ©es' meçhul bir harp mebadisinde bulunulduğu fikrini verecek bir bale intikal etti. Vaziyeti hazıranın Aksayı şark- ta alâkası olan devletleri en- dişelendirmemesi imkânsızdı. Ne- tekim bir taraftan*Vaşington, ve “Tokyo, bükümetleri şu vaziyet karşısında alacakları tedabiri mü- zakereye başlarken, diğer taraf- tan avam kamarasında istizahla- nn yükseldiğini (o ve Cemiyeti akvamın tavassut çareleri aradı- ğını görmekteyiz. Böyle olmakla beraber alınan İ baberler arasındaki mübayenet te müstesna zamanlar olur ki fertler| nazarı dikkatten dur tutulmama- lidir. Menbai Moskova olduğun- dan dolayı ayrıca dikkate alınma- sı icap eden telgraflar iki cüm- huriyetin arasında bir itilâf zemi- ni bulunarak müzakereye girişil- diğini bildiriyor. Eğer bu telgraf- ların sıhhatini kabul ede:sek harp öteşinin yayılmak istidadını gös- terdiği bir anda, Çin hükümeti- nin rüc'ati tercih eylediğini ve Rus metalibine boyun eğdiğini kabul eylemekliğimiz lâzım gelir. Ancak bu ikinci ihtimalin pek zaif olduğunu da kaydetmeliyiz. Çinin, mubtelif mümessilleri Av- rupa ve Amerika bükümetelerile Ja- ponyaya'mürâcaat ederek himaye ve muavenet talebederken, Rus- yanın şeraitini bilâ kaydü şart ka- bul ettiğini Moskovaya iblâğ et- mesi mantıkın kolaylıkla kabul edemiyecsği bir keyfiyettir. Esa- sen Rus teklifatı Çinlilerce ka- bul edildikten sonra düveli sa- irenin mubafazai sulh kaydı ile müdahalesine lüzum kalmaz. Alınan haber'er arasındaki mü- bayenetin esbabını araştıralım: Bu iki sebebin birinden ve hatta iki sebebin beraberce mevcut olmasındandır kanaatine varırız. Evvelâ Moskova hükümeti ihti- lâfın sulhen ve Sovyet şuraları lehine o balledildiği o havad meydana atarak dahili ve harici vazıyetini takviye ve kendisi nez- dinde yapılacak teşebbüsatı ar- tk faydaları Oolamıyacağı bir zamana kadar tehir etmek gaye- sini takip edebilir. Saniyen Çin dahilindeki tezep- | züp dolayısile, Semavi sa'tanat dahilinde boğazlaşan grupladan birinin Rusya ile anlaşmağa ta raflar olması ve bu bapta Moskovaya müracaat etmiş bu- lunması kaviyen memu'dür. Bu ! tekdirde uzlaşma hakkındaki ha- haberler na bemahal değil fakat kıymetsiz olur. Her halde Çin- Rus ibtilafının şu gergin devrede birdenbire uz- laşmakla neticelenmesi ihtimali pek azdır. Düveli muazzamanın müdaha'esi ve Cemiyeti akvamın yahut Kellog mısakını imzalıyan devle'lerin faaliyete gelmesi me- selelerine gelince, her ikisi uzun zamana mütevakkıf olup, geçecek zaman zarfında bir takım harp vak'alerinin tevali edeceği şimdi- den tâhmin osunabilir 41, Guyur Denizlerde anarşi! Umumi harbin tevlit ettiği bu mesele ile nasıl uğraşılıyor ? Gelecek kânunusanida Londrada toplanacak bahri konferans, tahtel- bahir meselesile meşpul olacaktır. Bu konferansın o toplanması, M. Makdonalat ile M Huver, İtalya, Japonya ve Fransayı da davet ede- rek tahtelbabrin fgasını teklife ka- tar vermişlerdi Gelecek konferans bu meseleyi müzakere ederek bir karar verecektir. Tahtelbabrin tlgasını teklif ev mek, bu silâhın gayri insani telâk- ki edilmesinden ileri geliyor. Bu silâhın gayri İnsani olduğundan şüphe edilemezse de onun bu ve- dideki beli diper silâhlardan pek farklı değildir. Fakat Alman tahtel- bahirlerinin umum! harp esnasında üssülharekelerinden pek uzak yer- lerde yaptıkları tahribat son derece dehşet aver olduğundan tahtelba- hir aleyhinde bam başka bir infial hasıl olmuştur. Alman tahtelbahir- leri düşmana alt erzak gemilerini abloka altnda olan kendi sahilleri ne sevkedemediklerinden bu gemi- leri batırıyorlardı. O halde asıl mesele denizleri Kapamak meselesidir. Bır devlet diğer bir devlete karşı, denizi sed- detmek hakkını bhalz olup olma- ması, tahtelbahir meselesini halle. decek en mühim noktadır. Tahtelbabrin (o harpte OOynadığı rola kısa bir hazar atfedebiliriz. Umumi Harp ilân olunduktan sonra Almanya karada kuvetil mu- hasımları denize hâkimdiler. 1856 tarili Paris 1209 tarihli Londra beyannameleri Almanyanın abluka- sını hukukan oOİmkânsız bir hale getirmişti, Gerçi Londra beyanna mesl bazı devletler tarafından tas- dik olunmamıştı, fakat Paris beyan- hamesi meri ve muteber bir mu- «hede idi. 1913 senesinin martında İngiltere bu iki beyannameyi fesh- etdi. Buna karşı Almanya tahtelba- hir barbini ilân ile mukabele etti Müttefikler ablukalasını sıklaştır- dıkça Almanlar harbi teşdit ediyor- lardı, Denizlerde anarşi hüküm sü- lafıra gelenler Sadaka mes'lesi Fransız edebiyatının banll: rinden * Malerb , dinle pek alâkadar de- gildi. Maamalih fıkaraya (sadaka etmesini fevkalâde isterdi. Birisine sadaka ver. sadaka) Mm diği zaman eğer yı — Allah size bedelinde Jutfü ihsanda bulunsun! Derse * Malerb, şv cevabı verirdi; — Dostum! duanız sizin olsun! Sizin indi ilâhide sözünüzü ge- çirecek kadar mevki sahibi olduğu- Buzu zannetmem. Eğer böyle olsay- dh, Allah sizi bu ihtyaç halinde bırakmazdı. mukabilinde » Gayet muhiç olan o bir adama, (şehrin ooen o Zenginine müracast ederek sadeka | islemesi tavsiye olunmuştü (Fakir bu tevsi yeyi İslemiye ktemiye kabül eti Zenginin evine gili o Ancak zeneinin o çirkin süreli, dudekleri sarkık, bakışı çarpık bir adam ol- duğunu görünce hemen ağzını açip bir şey söylemeden diyar çık ve ona: — Ne yapıyorsunuz? Diyenlere, şu cevabı verdi — Sadakem onun olsun; yüzü- nüh hürmetine sadaka vermekten kendismi aletimi rüyotdu. Bu anarşi Amerikayıda harbe sevketti. Fakat bütün dünyanın en büyük hedellerinden biri, denizde hüküm suren anarşiyi bertaraf etmek Ool- duğu halde sulh konferansında bu mesele hiç de mevzuu bahsolmedı. Fakat Amerika sulhtan Sonra, diğer bir defa, her hangi kuvvetli deniz devletine boyun eğmemek için donanmasını kuvvetlendirmeğe çalıştı. Denizlerin serbestisi bu kilde temin olunacaku. Amerikanın Versay müshedesinl tasdik etmemesinin, harp borçları meselesi üzerinde şiddet göstermesi- nin bütün sebebi, denizler serbestisi meselesinin sulh muahedelerine gir- memesldir. Gerçi Amerika, donanmasını tak- viye etmekle meseleyi kendi lehinde halletmiş oluyorsa da başkaları he- sabına halletmiş olmuyordu. Başka- ları, onun hattı hereketini takibe imkân “bulamıyorlardı, Deniz, beşe- riyetin müşterek mali olduğundan mukadderavnı zaptu rapta tabi tut- mak Jâzımdı. Teslihatı, mütemadiyen aryrmak, her tarafa İtminan Vvere- mezdi. O halde şe denizde bükümlerma anarşi nasıl izale edilecekti? Acaba | gene eskisi gibi Paris ve Londra beyannamelerine mümasil vesikalar yazmakla mı iktifa edilecekti? Bun- ların bir faidesi olmadığı anlayl- dığından bunlardan tekrar hayır umulamazdı. Buna karşı 56 devletin Kellog misakını İmza etmiş olduğu bunların harbi gayri meşru tanıdı gı söylenebilirse de bu misakın hiç bir ameli müeyyidesi yoktur. Fakat Avrupa mehafili siyasiyesi,ber han- | gi mütecaviz bir devlgre karşı bir- likte hareketi tasmim etmekle deniz serbestisinin tesisini ümit etmekte- dirler, Bu anlaşma denizde muteber olacak esasları temin adecek ve bu suretle - Kollog (o misukış emeli bir tedbir mahiyetini ibraz çedecektir. Verilen maldmattan anlaşıldığına göre Huver » Makdonalt mülâkat- dın hedefi budur. Meselâ, iki kümet reisinin beyannamesinde “biz eski tarihi messile, yeni bir zâlrden temas ettik Bu mesail berrt ve ba- bri kuuvetlerimiz arasında bir mü- sademe vuku bulmıyacağı esası Üze- re düşünüldüğünden, mana ve ma- hiyetini ve çarci hellini değiştirmiş bulunuyor., Bu müphem sözlerin maalini bi- ze İstikbal tefsir edecekür. Bugün şunu bilmek kâfidir kl umumi bar- pten evvel denizler üzerinde hatla- ri temin eden kanunlar vardı Bu gün kanunlar mevcut değildir Bun- dan dolayı, bugün bir harp vuku bulacak olursa muhariplerin ve bi tarafların hukukunu temin edecektir. Bütün hat, meselesi bu meseleye baf Ancak Kelloğ misakını devletler arasında bir itilâf ekti ile hukuki eder ve teslihat mestlesi basitleşir.. dır. denizin vaziyed! taayyün Hasretler içinde izden sonraki nesillerin hâli | nedir? pek kestiremiyorum; fakat ben yaştakilerde hiç bit- miyen bir “daüss'a,.nın dinmez acılan sızlıyor. Düşünmek, kendi kendimizi dinlemek için biraz zaman bulduk mu, kafa ve kalp- lerimize ilk yerleşen misafir has ret, dein, yakıcı, ısınıcı bir has | ret oluyor. Hep geçmişi özlüyoruz. Hal ve | ancak ke t | bini pe gazete o çıkarmak da karar akı” imzahyan | j :l İ i : | hi lerde ihtırasların alevli izlerinde bir kerr? yürüdüm. sızan geçmi; heykeltraşn gençlik ah diyen derin ihtiras, ar gum günlerdeki sisli likl,, buki (geçenin özlenecek vardı ? diye sorsak açık, © ncı bir cevap da bu'uP meyiz. Bu böyle olmakla 9 ne İçimizdeki belirsiz cısı diniyor, ne halimize mek kabil oluyor. Şimdi gençliğimde oku bazı kitapları hatırladım: tamamile an'aşıln : bat'a sebepsiz sanılmiş bi i sahifelere “Andre Töriy€" nde “İlkbahar seneleri, “ Salo, aşkı atmış, bulutlarından #177” ım büyük “Ormanlar, ömür dağınn öteki ” vardığı zaman kendi ge” de kaybolmuş güzellikleri” retini duymuş. heykeltr#f larında kır br sabahın ” ğinı gördületen sonra “ diye inlemişti. Bizim resil, ne Andre nin yaşında, ne “Safo, keltraşın acı sabahı karşı#” O halde neden böyleyiz? Dün bir gençlik arks* konuşurken, bu derdin koydum. Bizi üzen, bize” lerin en sancılısını ver geçirdiğimiz ömrün İni ruculuğudur. Her birimi# ayrı birer geçim çarkın mış ardı arası kesilmez nejle dönüp duruyoruz. projektör ışıkları içinde manzaralar gibi cabucak geçiyorlar. Toplaşıp dertleşmiyoruf! tle belki yarı aç yarı fakat beraberlikle ne iyi b! ne güzel, ne nefis günlü rirdik. Şimdi belki cemi! deki varlıklarımız daha temellere dayanıyor. Bel geniş bir geçimdeyiz; fak : leyim ki bostan dolabın# muş beygirler gibi ha! boyunduruk arkasından yoruz. Kendimizin değiliz ve *fi işte bu olmayıştır ki biz i nü aratıyor, dün hay” tadına doymadan vi Sey) yal a Büyük bir Türk gâ tesis ediliyor Bulgaristan Türklerinin S kongre aktettikleri malümdür- Bu kongre neticesinde Cİ | cennet gibi yaşıyor. N yeye terceman olecek kü Bu gazetenin tesi” Mahmut Necmettin Beyin € geşrine mastır. man ) gözrteiinin edile-ektir. İ-VAKII. INTAKYZ Cuma BU Teşrinsanı 1929 ğ Güneşin doğuyı ? Namaz vakeleri wi Sabnh Öğiş İkindi Ak” esi 16,18 B»e eri 150 a Sar 145 Bugünkü hav? aya Rün soyraz, ber * ir