' — 4 — VAKIT. — 26'Teşrinisani 1929 WAVKIUT Tatıta ve Bekçiler pi Istanbu'un köşlü, tulumbacı ve mahal'ede resmi bir salâhi- yet sahibi lanılan imam efendi gibi simalarından büisı de ma halle bekçisidir. Bütün bu eski tipler asri Tür- Wiyede tabü olarak maziye ve tarihe karışmış olduğu halde ma- hal kçisi eski sopasının yeris ne bir tabanca ve bir düdükle teheiz edilmiş, baki kalmıştır. istanbulun asayişinde öyle pek göze çarpacak gayri tabiilik görmüyoruz. Fakat bu kanastimiz şehrin bazi Hasllarında vukua gelen hursızlık vak'alarının birden İirilmesini isi emekliğimize ma ni değildir. Nasıl şehircilik, | sihhiyecilik gibi şeyler bir vukuf ve ibtisas meseleleri ise bir şehrin asayişini temin etmek te bir ihtisas meselesidir. Bundan dolayıdır ki pohıslerimiz — asri bir müfredat proğramı olan “ bir mektepte okurlar ve jandarmalarımız için de açılmış mektebimiz vardır. Bu lüzum gayet aşıkâr iken assyış fenninden hiç bir nasıbi olmıyan bir bekçi babanin zabıta kuvvetleri ile beraber çalışmasına tesamuh göstermek bilmem ne de receye kadar doğrudur? Dünkü hırsız ve cani yalnız silâhına ve kuvvetine yaslanırdı. Ona karşı eli sopalı dir bekçi baba bulundurmak belki münasip o'urdu, Pugünkü. hırsız silâhı ve kuvve- tile beraber zekâsını, hatta bazan fennin yardımından istifade edi- yor. Ona mukabil zabıta safında sı'âklı bir cekçi bulundurmak bir kuvvet değil; bir zaaf olacağı fik» rındeyiz. Şehrin bülün bekçileri iyi, emniyetli âdam olabilirler. bun- dan şüphe de etmeyiz. Lâkin bir şehir asayişi için silâh ve vazife yük'enen bir adamda bir parça bilgi ve ihtisas ta bulunmalı. Bekçiyi davulile beraber ma- ziye tevdi edebiliriz. »w Günün siyaseti var müzakoralı ne halde? Periste *Sar, havzası hakkın- daki müzakerata iptidar edilmiştir. Bundan dört gün evvel başlamış olan bu mürakeratın ne vaziyet kesbettiği hakkında henüz malümat gelmedi. Maamafih ta- rsteynin noktai nazarı az çok ma lüm olduğundan netice hakkında bir muhakeme yürütmek imkânı risvcuitur, Versay muahedesinin 45 inci Yarim esir evvelki VAKIT 26 teşrinsani 1879 Şimdiye kadar balıkla- | rın şarkı çağırmaları yal- mız bazı romanlara ya- gzılmış idi. Bu kere ko- penleğ şehrinde hikmed iabiiye erbabından Mös- vö Surenş nam zaf, Âme- rikavı cenubi denizlerin- de savtü seda arasını hâ- iz olup bir nevi balık keşfeftiğinden ba bapfa bir lâviha tanzi ve neş redecek imiş. | gu müzakerata girişmeği kabul li eylemesinden anlaşılıyor. | âra neticesinde halkın Almanya maddesi “Sar, havzası hakkında atideki kaydı #htiva eder; “Şimali Fransadaki kömür madenlerinin tahribini telâfi etmek ve Alman- yanın tediye edeceği tamirat be deline mahsup edilmek üzere, Almanya (o bükümeti O Fransaya, “Sar, bavrasının 48 inci madde de gösterilen hüdut dahilinde milkiyeti temme ve katiyesini bırakmaktadır. Bu havza dahilin. deki kömür madenlerinin işletil- mesi hakkı oyalnır (Fransaya aittir. , Sulh muahedesinia 49 uncu maddesinde de şu kaydı görürüz: “Almanya bundan evvelki mad- dede tahdit olunan araziden Cemiyeti Akvam lehine feragat eder. Ön beş senelik bir müddet geçtikten sonra bü arasi halkı hangi hükümetin ziri idaresinde yaş- mak istediğni reyiam ile bildi- mutazamız olacaklardır. Bunlar ve bunlar gibi mesailin halli ko- laylıkla omümkün © olamıyacağa benziyor. Maamafih Paris müze- keratının bir neticeye raptedile- rek harbi umumiden miras kalan takıntılardan birinm daha tasfiye olunabileceği kaviyen memu'dür. M, Guyur Ecnebi gazeteleri Harp ve su'h * Liberte, den: Mütefekkir ve itidalperver fikirlerın kabul ede miyeceği şey bir taraftan diğer tarafa yapılan sürati intikal, sul- hün aksasından harbin en şedit oktasına atlamak için gösterilen maharettir. Almanlar ve müttefik- lerinin (o vakitler şeriki cürüm- leri derlerdi.) hep söyledikleri yalandı. Şimdi onların söyledik- lerini mahzı hakikat eddetmemek abes görülüyor. Siyaseti hariciye- miz Borsayı andıtiyor, Borsada dün sattıklarını bu gün tehalükle satın alırlar. Bu gün altın paha- sına aldıklarını yarın kâğıt sepe tine atarlar. Sar ve Ren mıntakaları Jurnal dö Debadan: Beynel milet ihtilâlei sosyalist fırkanın noktai nazarınca “Ren, mıntaka- sinm terkedileceği gibi “Sar, #mıntakasının da terki icap eder. Bu fırka Fransanın terki teslihat etmesini de pek yakın görüyor. Bunun için M. Briyan sol cenahın takdiratına mazhar olmaktadır. Eğer milli hırkalar cüz'i fikri siya- siye malik olsalardı M. Briyanın siyasetini şiddetle reddederlerdi! Bu siyaset hiç olmazsa sakin bir bürudet göstermesi icap eden kimselerin alkışlarına nasıl olü- yorda mazhar olmuyor! Fransanın havai mü- dafaası “Jurnal den: Hava nezareti» nin vazifesi doğrudan doğruya hava müdafaasını temin etmektir. Bu vazife harbiye nezaretinin hu- dutlarımızı ve bahriye nezaretinin hututu muvasalamızı temin için sarfolunan o mesailerini oandırır. Şimdiki hava nazırı bu cihetleri düşünerek daha 1928 programı Hafıra gelenler Hesap meselesi Köylünün biri oğ unu bera- yi tahsil şehre göndermişti. Çocuk tali tahsilini bitirip Darülfünuna güdikten sonra tatil zamanmı geçirmek için babasının yanına döndü. Bir gün köylü oğluna allı yumurta pişirmesini söyledi; ve dedi ki: “Apnenle üçümüz iki- şer yumurta yeriz, Çocuk babasına mantık (taslamak havesine düşerek tahana üç yumurta kırdı. Köylü sahanda üç yumurta görünce şaşarak sordu: — Sana altı yumurta kır demedim mi? — Bende dediğini yaptım baba! — Nedemek? Sahanda üç yumurta var. — Hayır baha, sayayım da gör. şu bir. çu iki. iki birdaha üç eder. şu üç. üçüç daha nit eder. Ovakıt köylü gü'dü ve sa hanı önüne çekerek dedi ki: — Çok âlâ şu iki yumurta benim annen bir yumurta ile iktifa etsin. sende kalenları afiyetle yer, Versay muahedesi 1920 de imza edildiğine göre muahedenin bu maddesinde tayin olunan müddet 1935 te münkazi olecak demektir. Şu halde müahede Fransaya 1935 senesine kadar “Sar, havzasını iş» gal etmek hakkını vermektedir. Geçen sene eylülünde tamirat mes'elesinin tasfiyesi mevru bah» solunca Almanya, Ren mıntaka- sınm mladından evvel tasfiyesini talep etmişti. 16 eylül 1928 de verilen bir karar Almanyanın mütalebatının nazari itibare alın: masını tasvip etti. Bu karardan Yung plânı doğmuştur. Yung plânı mucibince, plânın mevkii tatbike vaz'ım müteakip, üçüncü işgal mıntakası tahliye edilecektir. Gerek Cinevre müzakeratı ve gerekse Yung p'annın tanzimi sırasında Berlin hükümeti “Sar, havzası meselesini *Ren, mın takasının tahliyesi ile tevhide ça» lışmışti, Fransa buna katiyet'e itirazetti. M. Ştrezman Fransanın israrı Üzerine “ Sar , mes'elesinin doğrudan doğruya Almanya ve Fransa arasında tesviyesini kabul etti, İşte buğün devam eden mü. zakeratın tarihçesi budur. — * “Sar, havzası hakkında cere- yan edecek müzakeratı Iki kısma ayırmak icap eder: evvelâ Alman- yanın arazusu veçhile, bu arazi Ren havzası gibi tahliye edilerek Almanlara teslim edilmeli mi ? Bu kım müzakerenin pek müs. pet bir netice vermiyeceği M. Briyanın #on nutkundan anlaşıh. yor. Fransa hariciye nazırı bu nutkunda o muahede mucibince “Sar, havalisine bahşolunan reyi- am hakkının refedilmiyeceğini kat'iyetle söylemiştir. Mevzuu bahsolacak ikinci me- sele “ Sar , da yapılacak reyi ammın tarihinin tacili ve meselâ 1830 za naklidir. Bu bapte Fran- sanın uzlaşmağa mütemayil oldu- Esasen bu kadarı da Almanla- rı memnun edecek bir keyfiyettir. Çünkü Almanlar Sarda yapılacak lehine rey vereceği kanaatini bes- lemektedir. Ancak bu noktanın hallü tesviyesi de zannolunduğu kadar kolay olmıyacaktır. Fran- sırlar işgal müddetince “Sar, a birçok sermaye vazetmişlerdir. Bu sermayenin gayrı menkul kısmın mühim tavirat almadan terketmek istemiyeceklerdir. Diğer cihetten “Sar, ile “Ak zas-Loren, arasında mevcut bir çok iktisadi rabıtalar “Sar,ın Almanyaya intikali üzerine inkıtaa uğrayacak ve bundan Alzazlılar nutkunda demişti ki: “Hava ne- zaretinin — vazifesi müstakil bir i müdafaa ordusu vücuda getirerek memleketi havai (o taarrüzlerden siyanete muvaffak olmaktır. öhrbazlar kü'üyharesi Deyil Telgraftan: Rubiyat tet kikleri lâbortuvarı müdürü Mis ter Prayis, ya'nız Londranın de- ğil belki bütün dünyanın en şayanı dikkat kütüpanelerinden birini toplayarak mütahassıların istifadesine arzetmiştir. Bu kütüpane, sihirbazlık, fal alık, göz boyacılık hakkında yarılan her eseri top'amıştır. Bu eser'erin içinde asirdide olanları vardır. Bu eserlere bir nazar atfedenler, kurunu vustada #ihir zannedilen ve her kes tarafin dan hayretle karşılanan bir çok şeylerin bügün çocuk oyuncağı olduğunu göröyorlar. Hali hazırda sihirbazlık eden lerin bir çoğuna sit eserlerde yeni kütüphanede hıfzolunmek- tadır. Bu eserler insanları bay. rete düşüren bir çok oyunların sırlarını meydana çıkarmaktadır. Bu kütüphanede tetkiklerde bulnacak olanlar eski ve yeni #ihir- bazların mari'et erini anlıyacak- lardır. Türkiyeyi hâlâ anlamadılar “ EE AZAR URL İZE EE | Ün tarafı Vinci sayılamızdadır | nazırı M Ratenaunun katlinden beş gün sonra bhıristiyanlıktan resmen İstifa ettim. Bu da, en korkunç bir mrada bile aslımı inkâr etmek istemediğimin en büyük delilidir. Kitaplarımda hep bu noktat nazarı müdafaa etmişimdir. Bu- nun içindir ki, (Dublin) de bir kitebimı alenen yaktılar. Avrupanın hemen hemen bü- tün büyük adamlarını “tanıdığım için o Tükiye © Cümhuriyetinin rönesansımı da yakından tanımak İstedim iki, üç gün sonra Anka: raya gidece, bir hafta kadar ora- da kalacağım. Avdetimde Misir tarikile memleketime döneceğim. Türkiye ile Almanya bugün hemen hemen âyni vaziyette bulunuyorlar, Cümhuriyet idaresi sayesinde mes'ut bir hayat geçi- riyorlar. Heraretli bir cümhuri- yetperver olduğum için Alman milliyetperverleri adeta benden nefret ederler. Maamafih, bu benim için bir iftihar vesilesidir. netekim bir Alman darbımeseli çok düşman, çok şerefi der. Napo'eonun halkında yazdı ğım bir eserin Ankarada tercü me edilmekle olduğunu meminu- niyetle haber aldım, sinde milletler arasında fikri bir eminim. gazetelerde resminin Klemanso- nun resmi ile bir arada çıktığın dan bahsile demişdir: — Resmim'n Büyük dösma- nımla beraber çıkmasındaki fena Klemanso, Versay muahedesini vapan adam sıfatile Almanya: nin en büsük düşmanıdır! Bugün Darülfünunda M. Lud vig Şerefine bir ziysfet verile cektir M Lucvig © avdetinde de İ konleranı verecektir. Bu gibi eserlerin tercümesi saye- tesanüt husule getirileceğinden M. Ludvig bir aralık dünkü | tesadüften o do'ayı müteestifim. || Ankaradan Istanbulda o iki . — SN SEYAHAT , Kadın postacı'ar anımlarımız, yeni bir iş ha buldular: Postacılık, Fe na değil, bem kolay, hem ehli kesiz bir meslek. Kadın müver* deyince, gözümün önünde zar çentalı, parlak kasketli bir hanım geliyor. Şimdilerde yazmaz, yahut bas” maz olan bir şairimiz vardır. £ ki mecmualarda çıkmış bir vw şirile birdenbire gözleri çekmi adı dillerde dolaşmıştı. Bu kadın postacılığı haberini okur okums* onun bir mısraı hatırladım. Mar zumenin adı, galiba *bi'lür köş“e tü ve eski bir masaldan ilba alarak yazılmıştı, İşte bu şirdö “Kelebek, nameler taşıyan iator, Mısra: vardı, Kadın postaci lâflı bana eski bir hatırayı andır” dı ve o gürel şiri hafızam bif kere daha tekrarlamış o'du. İlk” bahar sabahlarında çiçekten Ç” çeğe koşarak uçan bir kelebeğ* Ga eei hiç dikkat etmiş misiniz” ir Eskiznman kızı gibi vtanga$ boynu bükük bir menakşeden dimdik bir koncaya koşan, üsi lerine iğilip birşeyler | fısıldıyanı kanatlarını vuslat zevkile çırpa kelebekler, sanki çiçekler arasın da birer meyancıdırlar. Birin ateşini ötekine, ötekinin hasretini berikine taşır vee Bu küçül j kınlar, çiçekler ar güz Çabatlarile “ih bir gülün, köb | bir karanfilin yanan göğsünü yek | pazelerlerken zevkten bayılacak p YE ban'esta sanırsınız: — i kelebek erkeğin, ççek kas” vi timsalidir. Ama doğrusunu isterseniz kelebek kadar güzel ve zârif erkekler yok denecek kadar azdır. Sonra zaten bu kelebekliğin bi < rah li i rarsızlı; ei atlayışında! çiçekten ei ki bax vailiğidir. Yani bunu feda eder sek birşey kaybedecek değiliz” hatta irili bile var. Evet kadınların lığından bahse” dilirken : “Kelebek, nameler it gıyan tatar!,, mısraı batırlama$ yersiz, yakışıksız bir tedai olms” dı. Demek artık herkesin mekt” bunu onlar | taşıyacak. Fakat bana öyle geliyor ki kadınla birliğinin bu teşebbüsünde henöf tamam olmamış noktalar vaf Kadınlar olsunlar, derk bir şart dabu koşmalı idil Onların adreslerine tacaklar! mektupların ancak edebi bir kıy” meti baiz olanlara omünba bulunduğunu ilâve etmemek bi bir noksan sayılmaz im slmaz ? Onların sarfed leri ancak değerli üslüpl” heyecanlı sahifeleriyle bu e kazanan mektuplara ni redilse elbette daha iyi ve d# yerinde bir iş olurdu. Seyyah Teşrinsani