Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
K P 'yı y i; b O kup t — Banba ? şBIlYOf LÜ 5 U S OÇ Asterlik bahisleri —) -1917- 1940 sonbahar - vaziyetlerinin umumi bir muükayesesi Ali Ruza EREM — | Geniş düşman ülkelerinin cebir ve süratle işgali, harbr kati neti- ceye götüremiyecek olur da harp gene devam ederse, bu ülkeler, harbın deyamı müddetince işgal ve istilâ edenin başına belâ olurlar.. Hele işğal eden veya edenler deniz ablukası altında iseler, bu belâ fe- lâkete kadar gidebilir. 1914 - 18 büyük harbında olduğu gibi. ) 1934 şaa y dasadidün başında başlıyan seneyi tamamlamış ve 1940 arının ortasına da gelmiş bulu- * Bu bir yıllık harbın bilânço- u dizerinde epeyce mütalealar yürü - tüldl. Almanya'nın; bir sene içinde Pol, £ olan Nor- R veç, 'Dımııırkı. Hollanda, Belçika ve — Lüksemburg devletlerini istilâ etmesi, — Fransa'nın da umulmadık kısa bir za- — manda!kendini mağlüp sayarak müta- — yeke teklif ve imza eylemesi; ve he- — men ayrni zamanda -Fransa'nın mağ - lübiyeti İsgiltere'nin de çabucak mâğ- — lübiyetiniiintaç edeceği ümidine dü - şerek- İtalfya'nın da Almanya'nın ya- nında harba girmesi; bir an için dün- — ya efkâri urnumiyesini bir tereddüt devresine soktu .. Bu vaziyette birçok — memleketlerde İngiltere'nin harba de- vam edebileceğinden şüphe edilmeğe /— başlandı .. Hattâ Fransa'da, İngilte- re'nin birkaç lufn îçınde almaııhrı — mağlüp ol: l nin ilk sıralarında sak sık ileri ınrül leri; ve bü suretle Romanya'nın yiye- cek ve petrol kaynaklarını elde ettike leri zaman, gene yeni bir zafer ve yeni bir harbı idame kaynağı elde edildi diye büyük ümitlere düşüldü .. Harp gene devam etti,.. — Nihayet 1917 sonbaharında şöyle bir vaziyet hasıl oldu : 180 milyonluk Çarlık Rusyası, yenildi; düşman sa - fından çekildi; (Brest Litovsk) mua- hedesi imzalandı .. Bu suretle, bugün- kü Almanya, Belçika, Lüksemburg, şi- malişarki Fransa, Yugoslavya, Roman- ya, Ukranya, Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Bulgaristan ve Osmanlı imparatorluğu ülkelerinden mürekkep ( Baltık denizi ) nden ( Palestin ) cep- hesine, ( Manş ) denizinden ( Mezo - potamya ) cephesine kadar boydan bo- ya bütün orta, doğu ve doğu-cenubu Avrupası ve ( Yunanistan hariç olmak üzere ) bütün Balkanlarla Önasya ara- zileri, 225 milyonu geçen nüfusları ve bütün hayat kaynakları ile tamamen Almanya ve müttefiklerinin hâkimi - yeti ve idaresi altına düşmüş oldular. Bundan başka, o zamana kadar, Çar- lık Rusyasına karşı kullanılan bütün Alman, Avusturya, Macaristan, Bul - garistan ve Türk orduları da -artık Rusya, kendisinden tehlike beklene - cek hali kalmadığından- İngiltere, Fransa ve İtalya cephelerine karşı kullanılmak üzere hemen tamamen serbest kalmıgludı. Bu vaziyet üzerine, artık Almanya ve müttefıklermın kıtı zaferinden he- men ki: üphesi kal ştı. O güne kadar kazanılan birçok zaferlere ilâve olarak kazanılan ve Çarlık Rus- yasının yıkılmasiyle neticelenen bu son zaferin artık katf bir zafer reali- tesi olarak kabulünden başka, İngil - tere ve müttefikleri için çare kalma - dığı fikirleri o zaman da, bu sefer ol- duğu gibi, ileri sürülüyordu : . » Fakat İngiltere ve müttefikleri ge- ne harba devam ettiler .. . Böylece, Almanya ve müttefikleri, bu zaferlerine rağmen, Akdeniz'e ve ky lara d lariyle hâkim ve F — müş olduği İsveç g ; de öğreniyoruz . . — İşte bu cereyanlardan” ümitlenmiş olan Hitler de, fransız mütarekesin - — den sönra söylediği bir nutukta bir — kere daha İngiltere'ye sulh teklifinde — bulundu.. Fakat, ilk önce İngiltere hariciye O ynazırı, sonra başvekili, bu teklife cevaben, İngiltere'nin, nazizm yıkı - “hıncıya kadar, harba devam kararında olduğunu beyati ve ilân edince, Al - manya gulhtan ümidini kesti. . İngil - — tere adasımı istilâ hazırlığına bı.lulı. £ $ &4& Almanya'nın bu hazırlığı üzerine, onun bir yıl içindeki askeri muvaffa- kiyetlerine bakarak, İngiltere'yi de is- tilâ edebileceğine inanan bazı mem - leketlerde, böyle bütün orta, şimal ve garp Avrupasında kendi nüfusları ile beraber, 230 milyonu bulan geniş ül - keleri bu kadar az zamanda istilâ et- miş olan Almanya'nın bugün istihsâl etmiş olduğu neticeyi bir ( kati zafer realitesi ) kabul etmekten başka çare * olmadığı mütaleaları yürütülmeğe baş- landı... Halbuki mühim bit nokta unutulu— yordu * Geniş düşman ülkelerinin ce- birle ve süratle işgali, harbı kati neti- ceye götürür ve bu suretle harbı ça- buk bitirmeğe yararsa, ancak o zaman| bir zafer realitesi olabilir .. Fakat harbı kati neticeye götüremiyecek 0- “Lur da harp gene devam ederse, o ta- man da bu ülkeler, harbın devamı müd- detince, işgal edenler için bir zafer renlitesi değil, bir belâ realitesi olur.. harp sahasından çok uzak ülkelerde dominyon ve müstemlekelerinin hayat kaynaklarına sahip olan İngiltere ve müttefiklerinin harbı kazanmalarını mani olamadılar... Bu suretle Alman- ya ve müttefiklerinin istilâ ettikleri geniş düşman ülkeleri, kendileri için bir zafer âmili değil, bir felâket sebebi oldu.. 444 Bugünkü vaziyet de, şöyle böyle, 1917 bahı vm,, b k bundan evelki yazıda izaha çalışmış -| Yik » va *t4 Şimdi, acaba 1940 gonbaharındaki vaziyet, 1917 sonbaharındaki vaziyete umumi olarak benzediğine göre, bu harp da 1918 sonbaharında olduğu gibi mi bitecek ? Gerçi tarih bir tekerrürden ibarettir diye bir söz vardır. Şu kadar ki tarih- te, hiçbir hâdisenin; zaman, mekân, eleman, vasıta ve moral yönlerinden; ayni şartlarla bir daha tekerrür ede - miyeceği de bir hakikattır .. Fakat kati zaferin, 1918 sonbaharında oldu- ğu gibi tecelli edeceğini ümit ettire - cek sebep ve şartlar çok açık ve ba - rizdir : Mihver devletleri, 1917 de olduğu gibi, gene Akdeniz ve açık deniz yol- larında serbest hareketten mahrum ve dolayısiyle deniz ablukasına, açlığa ve malzemesizliğe maruzdurlar , . Donan- maları ve deniz ticaret filoları, kısmen imha veya müsadere edilmiş, kısmen bitaraf limanlara sığınmış, ve kısmen de Kendi limanlarında hapsedilmiş va- ziyettedirler . . Hareketleri sadece kaçak ve gizli surette vaki olabilmek- tedir. — İngiltere ve müttefikleri ise, a) 1917 de olduğu gibi, Akdeniz, ve açık deniz yollarına donanmalariyle hâkim- dirler. b) Gene 1917 de olduğu gibi, bütün bu deniz yollarında, donanma - larının himayesi sayesinde, seyrüsefer eden ve şimdiye kadar zayiatlarına rağmen, 25 milyon tonilâtoluk bir de- niz ticaret filosuna sahiptirler. c) Ge- ne 1917 de olduğu gıbı dominyon ve lekeleriyle beraber 400 milyo- nu bulan bir ekonomik ve stratejik hammadde istihsâl kaynağına ve ma- mül madde istihlâk pazarına, ve insan ihtiyatı haznesine maliktitler. ç) A - merika'nın maddi ve manevi yardımı- nı gittikçe daha genişliyen bir ölçüde görmektedirler. d) Bu sayede hava- daki keyfiyet üstünlüklerine sayı üs- tünlüğünü de katmağa gitgide yaklaş- maktadırlar... €) 1917 sonbaharından itibaren Çar- lık Rusyası, Almanya ve müttefikleri için bir tehlike olmaktan çıkmış, emre âmade bir hammadde kaynağı haline gelmişti. 1940 Sovyet Rusyası ise hiç de ona benzemiyor .. *t İki tarafın içinde bulunduğu bu şartlar karşılaştırılınca, hayale kapıl- Yalvaç deri fabrikası yeniden işletiliyor Haber aldığımıza göre bir müddet -| tenberi faaliyetini tatil etmiş bulunan Yalvaç deri fabrikası yeniden işletil - meye başlanmak üzeredir. Yapıları tet kiklere göre bu fabrika altı ayda on bin kilo kösele imal &debilecek, bu su- retle memleketimizin kösele ihtiyacı - na geniş mikyasta cevap verebilecek - tir. Bu fabrikanın büyük bir hususi - yeti, imal edeceği köseleye - iptidat madde olarâk yerli deri kullanmakta olmasıdır. Ecnebilerin seyahat ve ikametleri hakkında Ecnebilerin Türkiyede ikamet ve seyahatleri hakkındaki kanunun, bir müddet evel değiştirilen 16 ıncı mad- desinin birinci fıkrasındaki “24 saat zarfında haber verme mecburiyeti,, nin hususi misaferetlere de teşmili hakkında Vekiller Heyetince yeni bir kararname çıkmıştır. , Yeni Emniyei Umum Müdür muavini geliyor İzmir, 27 aa. — Emniy&t umum müldür- lüğü muavinliğine tayin olunan sabık vali muavini Emin Kiriş bu sabah ekapresle Ankaraya hareket etmiştir. Ecnebi firmalar İzmir'den mal almak istiyorlar FİKİRLER ve İNSANLAR : ÖYLE gşeyler kendi eliiden gelmediği için midir, nedir? bir egerı veya edebiya- tın mevzularından birini alıp uzun uzun inceliyen yazılardan, kitaplardan bir tür - lü hoşlanamadım. Onları görünce dalma: ,Sikletin fehm olunur hacm-i kitâbından senin mısrağını hatırlarım. Çok izah ederler, fazla izah ederler, artık hiç bir gey anlaşı- lamıyacak kadar izah ederler... Paul Clau- del şaire: “Ey şair! sen hiç bir geyi izah etmiyorsun; fakat seninle her gey aydın » lanıveriyor,, der. Bitip tükenmek bilmez tetkiklere girişen münekkit ise, şairin ak- sine olarak, her geyi İzah ettiği için her şeyi anlaşılmaz bir hâle getiren adamdır. Fakat öyle yazılara, kitaplara karşı duyduğum muhabhbetsizlik sadece fazla izah Onları yazanlar, çoğu znmın. bir fikirden hare - ket eder ve o fikirde kalmak isterler: bü- tün bir eseri, bütün bir meseleyi muayyen bir kanaate ircâ etmek, hep aymı adesenin ar görmek.. , © kitap- larda bir şairin, bir muharririn bütün e - serleri, bütün manzumeleri hep bir telâk- kiden doğmuş, bir nazariyeye hizmet et - miş gibi gösterilir; münekkit tetkik ettiği insanda bir vahdet, belki o adamda hiç de bulunmıyan bir vahdet keşfeder. Yalnız bir tek kişide mi? Bazan bütün bir neslin, bütün bir devrin, bütün bir milletin eser- lerinde o vahdeti arar. Bulur da... İnsan her aradığını bulur. Fakat bu, hemen Gai- Mma, kendi hayalinin mahsulüdür. Öyle kitapların faydalı olduğunu iddia ederler. Buna da kani değilim. Faydaları bir muharrir veya şair hakkında hazır bir fikir vermekten ibarettir. Onları okuyup kavrıyan kimgeler, bahsedilen şair veya ”| " İzmir, 27 aa. — Ç ve Fi- Histin'den tanınmış bazı firmalar ticaret odasına müracaat ederek mal talebinde bulunmuşlardır. Yugoslavyalı bir firma da varil imaline yarıyan ağaç satmak tekli - finde bulunmuştur. İzmir'de turistik yollar inşası işi İzmir, 27 a.a. — Vilâyet dalmi encüme- nt dün vali Fuat Tuksal'ın riyaset ettiği bir toplantıda turistik yolların en mühim- Ti biri olan y madan, -keramet satmağa sap diyebiliriz ki, tahrip ve yıpratma şek- line giren ve uzamağa mahküm gibi görünen bu harbın da, 1918 deki gibi dir : a) 1917 sonbaharında Çarlık Rus - yası düşman safından çekilmişti. Bu sefer de cümhuriyet Fransası çekilmiş bulunyor .. b) Polonya, Belçika, Lüksemburg ve Çekoslovakya, o zaman olduğu gi- bi, bu kere de işgal ve istilâ edilmiş - tir. Hattâ bu defa Norveç, Danimarka, Hollanda da beraber ... c) Macaristan, Romanya ve Bulga - ristan henüz işgal edilmemişlerse de, mihver siyasetine tamamiyle bağları - |mışlardır . , Yugoslavya dahi aşağı İşte böylece mihver devletleri, ken- di ülkeleri de dahil olduğu halde, bu Sefer de 230 milyonluk bir ülkenin hâ- kimi vaziyetindedirler ... — Fakat buna rağmen, İngiltere ve müttefikleri gene harba devam edi - yorlar . — Almanlar henüz İngiltere adası- Helte İşgal edenler, hasımlarının deniz ablükasi altında iseler, bur belâ felâ - . kete kadar gidebilir. 1914 - IR büyük berkında oldu#u gibi . Hakikatte, 1917 ımhaharında büvük harbın aldığı vaziyet, icinde bulundu- Şumuz 1940 gonbahartnda şimdiki,har- bın aldtön vaziyeti, aşağı yukarı, an - h dırmnîrtadır : — O zaman almanlarla biz de müt- tefiktik , , Alman orduları 1914 son- baharında, bu sefer olduğu gibi, Bel- çika ve Lüksemburg'u çiğniyerek, (Flânder) leri aşmışlar, (Marn) boyu- na, (Paris) önüne gelmişlerdi .. Har- bın çabuk biteceğine inanıldığı için, bu vaziyetin harbın bitimine delâlet ettiği sanılarak sevinilmişti , . Fakat Fransa mareşal ( Jöfr ) gibi bir şef bulduğu için bu' tehlikeyi (Marn) bo- yunda karşılamağa muvaffak oldu ve harp devam etti . — 1915 de de alman orduları, bir ta- raftan Rus ordularımı Vistül gerileri- ne kadar sürmeğe, (Varşova) yı aşma- ğa muvaffak oldukları, (Tanenberg) meydan muharebesini kazandıkları, di- ğer taraftan (Sirbistan) 1 istilâ eyle - dikleri zaman dahi; Almanya ve müt- tefiklerinin bu çifte zaferi, alman, a- vusturya ve osmanlı İmparatorlukla - riyle Bulgaristan kırallığı arasında doğrud. ğruya el ve işbirliği yapa- cak suretti teınaı ve irtibat temin et- tiği için, en önemli kati zafer âmilleri elde edildi 4mye sevinildi . Fakat harp gene devam etti... — 1916 da da Almanya ve müttefik- İeri, Romanya'yı tamamen istilâ ettik- na geçi işlerdir, ki bundan evel bir y da bu ııtilinm ımkânııı - lığı sebeplerini izaha çalışı "e Bi leyh kara mul beleri dur - muş ise de hava ve deniz muharebeleri şiddetle devam etmektedir. — İtalya'nın Mısır'a karşı başladığı hareketin ise iklim, arazi ve stratejij şartlarının çetinliği dolayısiyle, mu - vaffakiyetsizlikle neticelenmek ihti - bitmek ihtimali çok daha galiptir. İ zi ara Parti ocak kongreleri Etlik Nahiyesi Halk Partisi İdare Heyeti Reisliğinden : Etlik, Eğlence, İncirlik ve Ayvalı acaklarının 2 eylül pazar günü saat onda Parti köngreleri yapılacaktır. Mukayyet âzaların o gün kongrede hazır bulunmalarını saygılarımızla ri- ca ederiz. zi e P.T.T. Müfettişliği İstatistik umum müdürlüğü nüfus şubesi şeflerinden Necdet Ekşigil Posat telgraf ve telefon umüm mü - dürlüğü müfettişliğine tayin edilmiş ve vazifesine başlamıştır. Yeni vazi- fesinde kendisine muvaffakiyetler di- leriz. Kongreye dâvet Sakuy: nahiyesine bağlı Hisar o - cağının senelik kongresi bugün saat 20.30 da toplanacağından kayıtlı âza - nın gelmeleri rica olunur. B. Hikmet Bayur'un konferansı İstanbul, 27 (Telefonla) Bay Hikmet Bayur bugün saat 18 de üni- versitede dünya vaziyeti karşısında Türkiye mevzulu bir konferans ver - di. Konferansta rektör, profesörler, talebe ve bir çok güzide zevat hazır malinin çok daha galip olduğunu da bulundu. yolunu bir ihale A- rapçı - Selçuk - Efes turistik yolunun in- şasına talip çıkmamıştır. e Mebuslarımızın Erbaa'da tetkikleri Erbaa, 2 7a.a. — Vilâyetimiz me - busları Niksar'daki tetkiklerini biti- rerek dün Pafttt müfettişi Zilni ile birlikte kazamıza gelmişler ve halk i- le temaslara başlamışlardır. Mebus - larımız bu temasları esnasında halkın dileklerine ittılâ kesbeyledikleri gibi onları yurdu alâkadar eden muhtelif İmevzular üzerinde tenvir etmişlerdir. Dil bayramı bütün yurtta kutlandı Türk Dil Kurultayının topl. düşerler ve bu yüzden ekseriya işi tenbel- liğe vurur, yani o ıı.ırln. o muhırririn e- Berini Tüzüum Füzuli'nin bir tek gazelini okumak, Fü- zult hakkında yüzlerce sayfalık bir tetkik okumaktan daha müessirdir, Füzul!'yi da- ha iyi anlatır. Tetkik, tenkit yazılarına kıymet veril- mesi zamanımızın ilme taassupla, körükö- rüne bağlanmasının neticesidir. Sanatı ilimden hakir görmeğe meylediyoruz; bu- nun için de bir sanatkâr olan şairi, muhu— riri, kendine âlim süsü veren şaf ettirmektir diyecek olurlarsa hiç de hayret etmem. okudukça her gün yeni yeni hayranlık se « bepler! buluyorum. Onlarda ne güzel sözler var ! des'ine âdeta Aşık oldum, — mütemadiyen okuüyorum, Çoök uzun olmasa hepsini bura. ya alırdım; ama muhakkak bulup okuyunt türkçenin harikalarından biri... lerde vurulduğum bazı beyitleri kaydede « ceğim: Dağınık sözler Nürüllah' ATAÇ | muşsunuz demektir. ESKİ şairlerimizin bir çok gazellerinde yalnız aşktan bahsetmiş olmaları, yalnız bana göçenlerde mektup yazan Fikret pe « restişkârı tarafından değil, bir çok kim - seler tarafından da bir kusur sayılryor. Ni- çin? Aşk bu kadar mâüânasız, yahut lüzum « ysuz bir his mi?,. Cdüetint ini İşmiş, (hkat he « nüz. gençlik çağıma girmemiş delikanlıları düşünün; gönüllerinde aşk hissi uyanınca dünyayı görmeleri ne kadar 'değişiverir! Kendilerine bir ciddiyet, bir temkin gelir; etraflarına muhabbetle, anlayışla bakmıya başlarlar. Ürüitlerin boşa Çıkmasmmdan. ge- Ten”acılığı daha düymamış, fakat ;ocnk . luğun da kür İnsanın en nikbin, en civanmert olduğu yaş; her türlü kahramanlıklara razı oldu - ğu, kendinde her türlü büyüklüğe istidat gördüğü çağ... Acaba bütün o civanmertli- ğin, kahramanlıkların, nikbinliğin, nefse itimadın kaynağı aşk hissi değil midir? Ben öyle işlere karışmam amaâ günün bi rinde gençler için en hayırlı terbiye aşk terbiyesidir, yani onlarda aşk hissini inki » ŞAİRLERİ, bilhassa divan şairlerimizi ». Bu son günlerde Naili'nin Müsed « Onu yazmıyacağım ama gene son gün « Nabi'nin : Zehi Bari ki İu'bet - hâne - | sun'unda halk eyk * Hezâran dilber-i mevzun hezâran dul ter-! hasi Nevi'nin ! Nev'i yebâne attı bizt gerçi rüzigür Düştük hevâ-yr aşk ile bir özge âleme Yahya'nın : Perişân-i hazân ohmı güri cennet gibi solmas Ne bâğın nahlidir &yâ nihâl-! nüz-per « verdin Bunların güzelliği nasıl anlatılır? O güs tetkikçiden aşağı sayıyotuz. Çocuklarının şair veya romancı olmasını pek arzu et- miyen aileler onların, ellerinde Üniyersi - telerin kâğıtlarını taşıyan birer edebiyat âlimi olmalarını iftiharla karşılıyorlar. GÜZEL bulduğumuz bir şifri başkala - rına da sevdirmek için onun hakkında mütalealar yürütmenin faydası yoktur. Bunu kendimmde tcerliha g_ttllln Sotn Hili- yorum: hoşlanmadığım şiirleri bana kaç defa methettiler, müdafaa ettiler, onlarda Şu veya bu meziyetler söyle- zelliği d acımır, işte o kadas, uy C. H. P. İsmet paşa ocağı kqngresı Cümhuriyet Bakısrutlıı İsmetpaşa Ocak Kongresi dnnukım saat (21) de - | Ocak idare heyeti reısl Muhittin Dok ğan İnözü kongreyi açmış ve bir yıllılt nit diler; bu sözleri dikkatle dinledim, fakat b şiirlerin güzelliğine göne kani olmü- dım. Musikinin; resmin de öyle izahlârla Y Her şey, ancak kendi nevinden şeylerle izah edi- lir: tenkit gür, musiki, resim-nevinden değildir ki onları anlatabilsin. Tenkit bel- ki ancak filozofların eserlerini anlatabi « lir, çünkü o da felsefe nevindendir.. o hılde bize, anlıyamdığımız bir sanat için hig bir çare yok müdur?... Zannederim var: o gil- Ti okumak, o besteyi çalmak, o resmi gös- termek, - Ama herkes iyi şlir okuyamaz, bir besteyi iyi çalamaz. Doğru ama zarar yok! Siz iyi okuyamazsanız da okuyun, Besiniz ondan aldığınız zevki, ondan duy- um. nın 8 inci yıldönümü olan 26 eylül, bütün yurt içinde dil bayramı olarak kutlanmıştır. Her yerden âldığımız telgraflarda bu münasebetle Halkevlerinde yapı - lan toplantılarda sekiz yıl içinde dil işleri üzerindeki çalışmalar ve elde e- dilen netitelere dair hitabeler irat e- dilmiştir. Hatipler bu vesile ile ku - rultayın büyük kurucusu Ebedi Şef Atatürk'ün aziz hatırasını tazim ile ı.ımıglar, hu işte çalışımg ve hayata gözlerini i- M hissettirebilir, yanınız - dakine de geçmesine sebep olabilir. Sanat eserinin bizde güzellik hm:ııu rahim Öğüt'ün muvakkat reisliğinde mü - miş hararetli könuşmalar yapılmıştır. l raporunu Kongre İb- zakereleirne devam etmiştir. Azanın ileri sürdüğü dilekler not edilk Yeni idare heyeti Intihabı yapılmış nü- ticede: Muhiddin Doğan İnözü, Sabri Ço« lakoğlu, Ekrem Altan, Ahmet Altınok, Remzi Üzgören seçilmişlerdir. Kongre Ebedi Şefe ihtiram ve Millt Şefe bağlılık hisleri tezahüratiyle nihayete ermiştir, |: C. H. P. Ocak Kongresi | C. H. P. Dumlupmar nahiyesine bağlıer Musabey — ocağınm — köngresi —bügün (28/9/940 cumartesi) saat 20 de Hamamös nündeki “İnönü İlk Mektebinde" yapıla « caktır. Bu saatte kayıtlı fâzanın teşrifleri rica olunur, v BF Bd. Tet ı__Lf- dedııımıı şeyi uyandırabilmesi lâ D eserler bize tesir edemiyenlerdir; onlarda bir takım küsurlar gösterebilirisz; fakat sevmeyişi - Mmizin sebebi o kusurlar değildir; beğen - seydik o kusurları da birer meziyet diye görürdük. Duydı habbetsizliğin 20 para zam edildi İstanbul, 27 (Telefonla) — İstan « bulda ekmek fiyatlarına 20 para zara edildi. Yeni fiyat pazartesi gününden itibaren tatbik edilecektir. asıl sebebi bizde aradığımız güzellik he - yecanını uyandıramamasıdır. Onu seven adamın okuması bunun için tesir edebilir; i le yâdey!lyerek dil kunımunı daima yakın bir alâka gösteren ve onun ge- nel başkanı olan Milli Şef İnönü'ye karşı minnet ve sevgi duygularını iz- har eylemişlerdir. onda ş olan hey size de sirayet eder. Daha doğrusu edebilir... Çünkü size o şiiri okuyan adamiın bütün heyecanıma rağmen sizin şiiri gene sevme- menlı kabildir; - fı.kıc ©o zaman o adamın y da b yi âdi bul- T LA $ aa e ee T Ti C AT G İ AO — — 0 OU v a AARAUAKUKUMAK UK KURA AAA KA AUA AAA UKKU KOK KU KA KA KA AOA KUKU AAA KK AA KUK CKK UKUK IllllllIlllllll|llll|lllllllllllIlllIIIlllllllIlllllllllllllllllllll"lllllllllIllllllllllllllllllll YANKILAR Dil devrimine dair velki gün dil bayramını kut- ladık. Bu sayılı günde bu ö - nemli mevzua bastığı bir baş, bir iç makale ve iki fıkra ile, ilgi gösteren yani dil inkılâbını - fakat neden gü- zelim devrim kelimesini unutuyo - ruz? - tam dört yazı ile ele alan “Hakikat” gazetesini dört defa kut- lasak yeridir. Başmuharrir Necip Ali Küçüka, makalesinde dilimizin zenginliğini, üstünlüğünü belirtmiş Nasuhi Bay- dar dil inkılâbinın mutlu bir adım olduğuna, fakat bunu kemale erdi- remediğimize işaret ederek bir aka- demi kurulması fikrini tekrar mü- taleadan çekinmemiş, bu mevzua dairbir makaleler sırasına başlamış olan Doktor Ragıp Özdem de “Dil inkılâbı olmamıştır, olacaktır.,, ne- ticesine varmıştır. B. S. ise “Dil inkılâbı ile ali olmıyanlar arasında değil, h nun alemdarları arasında bile eski dile doğru bir temayül var. Biz bu temayülün bir karar ve i; mah- sulü olmıyarak inzibatsızlığın ve lâkaydinin eseri olduğuna kaniiz,, diye isyan ediyor. Hani yalan da değil. Yalnız, bu “İnzibatsızlık,, ve “lâkaydi” nin as- “Dil inkılâbını biz yapmamışız - dır; yaparsak biz yapacağız.,, ... lan payı bizde, ğ lerde her gün yazı yazanlar da değil midir? Bay- ram ertesi, bunu da itiraf edemez miyiz ? Öz dilin güzel, ahenkli, muvaffak kelimelerini şimdiye kadar elbirliği ile kullanmış olsaydık, işi biraz da- ha tiddiye alsaydık, bugün değil bazı k-lem sahiplerinin ağdalı dili- ni, bu hususta yenilik ve devrim ta- raftarı olanlarımızın, içinde “alem- dar, temayül, içtihat mahsulü, 1â- kaydi v.s." gihi kelimeler bulunan yazılarını bile okumıyacaktık. Di- limizi daha öz ve daha duru yaz - mak hiç de güç olmiyacaktı. Şu balde Profesör Dr. Ragıp'ın bilenedikiksiğ iki cümlesini biz raz değiştirelim : Harbın kj—i.'ğl , Harbin yavaş yavaş ağırlığını Af- rikaya göçertmesi dolayısiyle bir arkadaşımız “Harp sayfiyeye gidi - yor” diyordu. Hoşuma giden bu bu- İuşu bu türlü kelime oyunlarından hoşlanan bir tanıdığıma tekrarla - dım, O dedi ki : — Bana kalırsa harp sayfiyeye değil, - gene arapçasını söylemek lâzım gelirse - şitaiyeye' yahut türkçesiyle kışlağa gidiyor. O uğur- suzun sayfiyesi aklınca Britanya adaları ve Londra olacaktı. Fakat hekim raporlarına göre değil de harp raporlarına göre bu “sayfiye” nin « iki mânasiyle düşününüz - ha- vası elverişli bulunmadığından kış- - Tağa göç başlamıştır. Tekerlek hikâyesi ! Meşhur blkl edu ana gi » den iîı'h öilan n e giği * kırtılmiş. Bunun üzerine kazaya uüğ- rıyan arabanın sahibi, öteki araba - cıya seslenmiş : — Arkadaş, baıum tekerlek kırıl- dı; ışıı senin tekerleğini bana verse- ne : — Peki ama o zaman ben ne ya - payım ? — Sen sürüt !. — Öyle şey olur mu ben sürüte- ceğime sen sürüt ! Şimdi bir devlet, başka bir devle- te sezdiği bir tehlike, gördüğü bir lüzüm üzerine demir, çelik ve saire gibi harbe yarıyacak ham madde - leri göndermemeğe karar verlnec ben bu meşhur hikâyeyi hatırlı -« yorum. Nitekim, Amerikanın Ja - ponyaya demir ve çelik gönderme- mek hususundaki yeni kararını da yukarıki hikâyeye benzetemez mi - yiz ? | 2A u la 16 kuruşa satılıyor. Zam « mın sebebi buğday fiyatlarında nisbf tereffüdür. 1200 memurun açtığı bir dâva İstanbul, 27 (Teelfonla) — Eski şark demiryolları şirketi memurları - nın şirket aleyhine açtıkları birer aye lık tazminat dâvasına ikinci ticarette başlandı. Mahkemede 1200 dâvacı me- murdan ikiyüzü hazır bulundu. Mah- keme mütekabil iddiaları dinledikten = dosyaların tetkiki için tehir e- Bir çuval tüccarının dükkânmda araştırmalar yapıldı İstanbul, 27 (Telefonla) — İhbar |, üzerine Asmaaltında'bir çuval tüc » || carının mağazasında araştırma yapıl - || mış 50.000 çuval bulunmuştur. Taci rin bunları 150 kuruştan sattığı hak - kındaki ihbar tetkik edilmektedir. — Haritiye Vekâletinde müsabaka | imfihanı neficelendi — — 2 eylülde başlanan Hariciye Vekâ- * leti meslek imtihanları neticelenmi$, kazananlar belli olmuştur. Muvaffak olın 16 kişinin isimlerini nqr Bıdi Eldem, Osman De! det Ertüzün, Orhan Conker, Zezi Cif” men, Hasan Işık, Refet Aziz Dincef' | ; Şahin Uzgören, Necdet Özmen. Vekâletin mühtelif dairlerine tâ* yin ödiler “ençlere başarılar dileri. » y |