22 Eylül 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- Yıldırım harbine . : uğrıyan Polonya ULUS aZ ö aLç> Günün askerlik hâdiseleri : Yazan: M. Şevki YAZMAN RUSYA | Önümde üç haftadır üstüne kırmı- zı ve mavi oklar çizdiğim Polonya hartası, kafamın içinde dokuz gün Polonya'da bomba yağmuru altında ve kahramanlık sahnelerinin ortasın- da yaşamış bir arkadaşın anlattıkları, yeni inkişaf eden vaziyeti tetkik edi- yorum Kahr çarp rağmen her an mukadder âkıbete bir miktar daha yaklaşacağını bildiğim bu ordu hakkında her gün bir kara haber ver- mekten ve yahut okuyucuları sudan /| bahanelerle teselli etmek kurtul- mak için şimdiye kadar Polonya ha- rekâtı üzerine yazı yazmadım. Fakat ordu dağıldıktan ve Polonya parça- landıktan sonra daha enteresan vazi- yet alan bu harp hnesi hakkınd. Prusya'dan mesafesi ancak 100 kilo- metre idi. Bir dereceye kadar mühim maniler teşkil eden nehirler memleketin çok içerisinde, sanayi ve maden mıntaka- larının gerisinde bülunuyordu. Hep- sinden daha fenası Polonya uzun se - neler taarruzu garp komşusundan de- ğil, şark komşusundan beklemişti. Mahdut tahkimatını da şark hududu boyunca yapmıştı. Garp, şimal ve ce- nup hudutları (almanlar tarafından sarılmış olan hudutlar) tabift maniler gibi tahkimattan da mahrumdu. Buna taarruz inisiyatifinin hasımda bulun- duğunu, yani Polonya'nın bu sarıl- mış, açık ve düz hudutta nereden ge- leceğini bilemediği taarruza karşı bizzarur hududun bütün mıntakasın- şimdi daha çok şeyler söylenebilir. Evelâ burada alman ve italyanla- rın senelerdenberi ileri sürdükleri bir yıldırım harbi cereyan etmiştir. Bunu bütün teferrüat ve avamiliyle tahlil etmek milli müdafaasiyle meşgul her memleket için şarttır. Sonra ortadan kalkan nisbeten küçük Polonya ordu- su yerine bu sahnede dünyanın mev- cutça en büyük ordusu, kızılordu yer almıştır ve orta Avrupa'nın göbeğine gelmiştir. Bizzat Almanya bakımın- dan da eski bütün müvazeneleri boz- muştur. O halde sahnede beliren bu yeni kuvet unsuru bakımından da şark cephesinin tetkiki faydalıdır. Biz evelâ Polonya ordusunun bü- tün kahramanlığına rağmen neden — bu kadar çabuk ortadan kalkmış bu- - lunduğunu araştıracağız : Polonya ordusundan senelerce müd det alman ordusunu tutup işgal et- mesi tabit beklenemezdi, çünkü her şeyden evel alman ordusunun yarısı kadar dahi kuvet çıkaramazdı. Fakat he yirmi senedir milyarlar sarfiyle vücu- — da gelen modern, bol malzemeli, ce- sür, vatansever bir ordunun on beş günde parçalanıp ortadan kalkmasını da tabii kimse beklemiyordu. Bu seri parçalanmada şarktan yürüyen kız.ıl: ordunun da hemen hemen hiç tesiri — olmadığını zikredelim. Filhakika rus- lar son dakikaya kadar beklemişler ve Polonya ordusunun tamamen dağı- lıp, yer yer muhasara ve esir edilme- , si safhasına girmesinden sonradır ki şarktan yürümüşlerdir. Dayanan ve — direnen Polonyâ müdafaa kuvetleri — Üzerine bugün dahi ruslar tazyik yap- — mamakta ve almanlarla başbaşa bıra- karak beklemektedirler. O halde bu seri dağılışın sebepleri nelerdir? Bunun cevabını şöyle sıra- — Iyabiliriz: — 1 — Düşmanı tarafından şimal, garp — ve cenuptan tamamen sarılmış ve yıl- “ gırım harbine (yani motörlü vasıta ve silâhlardan istifade ederek harbi sü- ratle ilerletmek) en müsait düz, geniş ve maniasız bir arazi ve hudut, 2 — Askerlik icaplarından ziyade hissiyata ve politikaya göre hareket eden bir sevk ve idare, 3 — Bunların hepsinden iıtîfağîxi © bilen ve bu çeşit muazzam hareketle- ri başarmayı bir anane haiine getir- miş olan bir düşman, . Evelâ arazi unsurunu gözden ge- , girelim: Polonya üç taraftan sarılmış — ve takriben 2000 kilometrelik bir hu- — duda malikti. Bu hududun hemen hiç — bir mıntakası düşman taarruzuna bir — mani teşkil edecek, hattâ bu taarruzu * it edecek, onu bazı istik ler- — de inkişafa icbar edecek manialardan J mahrumdu. Buna karşılık mem- a 4 l . de m&k:zinin, Varşova'nın şarki h İz Tn a y M aA EA ae Fd da dağılmış ve binaenaleyh her taraf- ta zayıf kalmış bulunduğunu da he- saba katınca bu bakımdan Polonya or- dusunun ne kadar kötü vaziyette har- bi kabul edeceğini anlarsınız. Filvaki Polonya ordusu bu yüzden hiç bir ta- rafta icabında taarruza geçecek has- mın yarma hareketlerine darbe vura- cak bir sıklet merkezi yapamadan di- zi halinde yayılmak mecburiyetinde kalmıştı. Polonya'nın en çok 100 tü- men çikarıp hudutlarına yığabildiği- ni kabul etsek, hudut hattının her ta- taftan taarruza müsait olması dolayı- siyle bir tümene yirmi kilometrelik cephe düşerdi ki çok zayıftı. Bu se- bepten Napolyon'un dediği gibi her yerde kuvetli olmıya çalışan hiç bir yerde bu maksadını elde etmeğe mu- vaffak olamıyacağı için Polonya or- dusu da harbin ilk gününde ve Kori- dorun alt ağzından yüklenen birkaç yüz tanklık yarma kuveti karşısında çözüldü ve yarın izah edilecek se- beplerden kendisini bir türlü toplıya- madı. Suriyede yapılacak ticari tetkikler , Ticaret Vekâleti, İskenderiye ticaret a- taşemiz B. Naci Adayın Suriye içinde bir :Jetkık seyahati yapmasını kararlaştırmış - Ü Günün peşinden Bir derdimiz ..- İstanbul hukuk mahkemeleri, ta- pu dairesinin alt katında çalışmak- Sümerbank ve Etibank'ın birleştirilmesi tadırlar. Yeni adliye sarayı yapıl: cıya kadar, mahkemelerin münasip binalarda vazife görmeleri zaruri görülmüştür, Fakat hukuk mahkemelerinin, tapu dairesinin alt katında çalış- ması, ortaya bir hukuki mesele çı- kırnrışhr: hukuk — mahkemeleri, gayrimenkul davalarına bakarlar- ken, bunların vaziyetlerini posta ile tapu dairesinden sormıya | mecburdurlar. Son günlerde İstan- bul hukuk mahkemesinde böyle bir formalitenin yerine getirilmesi lü- zumlu bir dâvaya bakılmıştır. Dâ- vacı, şöyle düşünmüş: “— Tapu dairesi, mahk in üst katında- dır. Onun için, bir posta parası ver- meğe lüzum yok..” Ve mahk d Bir İstanbul g; Sümerbank ve Etibank'ın birleştirileceği hakkın- da projenin hazırlandığını haber ver- miştir. Yaptığımız tahkikata göre, bu haber, İktisat Vekilimizin Sümerbank ve Etibank'ın lağvi şayiaları dolayı - siyle vaki olan beyanatında tasrih et- tiği vaziyetten galattır. İktısat Vekâleti; Sümerbank ve Eti bank'ın idare tarzları hakkında bir kanun lâyihası hazırlamaktadır. Bu lâyihaya göre, devlet endüstri ve mâ- den işletmeleri, finans ve işletme kı- sımlarını ihtiva etmek üzere iki ana kola ayrılmaktadır. Mali işleri gene bir banka temin edecek ve kuvetli bir ihtimale göre bu bankanın adı gene “Sümerbank” olacaktır. Fakat işlet- (posta parası verilecektir) şeklin- deki eski kararını yerine getirme- miştir. Duruşma yapılmış, mahke- me bu para yatırılmadığı için dâva- yı tâlik etmiştir. Bunun üzerine dâvacı, posta pa- rasını mahkeme veznesine yatırmış- tır. Şimdi mahkeme bir tezkere ya- zacak, bu tezkere tapu dairesinin alt katında olan mahkemeden yeni Postaneye gönderilecek, oradan ta- pu dairesine gidecek, tapu dairesi tezkerenin cevabını yazacak, yeni postaneye gönderecek ve yeni pos- taneden de tapu dairesinin alt ka- tında olan hukuk mahkemesine ge- ecektir. Şimdi alâkadarlar bu vaziyetin uyup uymadığ tetkik et- mektedirler. Bu haber bize bir eski hâdiseyi hatırlattı: İsmetpaşa kız enstitüsü- nün içinde hazineye ait birkaç oda vardır. Geçen sene defterdarlık bir ilân vererek bunların kiraya verile- ceğini bildirmişti. O zaman, bir ya- bancının bu ilâna dayanarak bura- sını kiralamak isterse vaziyetin meler, yeniden teşkil edilecek olan devlet sanayi işletmeleri umum mü - dürlüğünün idaresinde olacaktır. Ye- niden kurulacak olan endüstri ve mâ- den tesisleri bu şekilde faaliyete ge- tirilecektir. — İhtikâra karşı Ticaret Vekâleti iç ticaret dairesi ihti - kâra karşı hazırlanan kanun projesinin ü- zerindeki çal larına devam kte - dir. Bu dairede teşkil olunan komisyon her gün toplanmakta ve taslak halinde ha- zırlanan proje üzerinde çalışmaktadır. Kayseri Belediye Reisliği Kayseri belediye reisliğine seçilen B. Necmettin Feyzioğlunun intihabı İcra Ve- killeri heyetince kabul edilmiştir. Bir izah Manisa Mebusu B. Faik Kurdoğlun'dan şu mektubu aldık : “İstanbulda, İstanbul postası adlı yeni bir gazete için dağıtılan ve bir nüshası sırf bir tesadüf mahsulü olarak elime geçen el ilânlarında, adımın bu gazetenin baş - muharrirleri sayılmal di büyük hayretle gördüm. Ne tesis ve ne idaresinde hiç bir güna a- lâkam olmıyan bu gazete ile böyle bir ra- olacağını sormuştuk. Öğr ş ki, bir kanuni formalite yerine geti- rilmektedir. » Şüphesiz ki bütün bu kanunlar, muamelelerin selâmeti için çıkarıl- mıştır ve gayeleri, halk hizmetleri- nin vuzuh ve intizamını temin et- mektir. Fakat, bir binanın alt ve üst katlarında çalışan iki devlet daire- sine evrakın kendilerinden epey u- zak olan posta vasıtasiyle gidip gel- mesini, yadırgamaz mi ve acaba ha- tırına bürokrasi ile mücadele faali- yetinin neticeleri gelmez mi? Günlük işlerimiz dikkatle tetkik edilirse, insana, bu gibi sualleri sor- mak imkânını verecek epeyce hâdi- selerin mevcut olduğu kanaati geli- yor. Bazı garp memleketlerinde kır- tasiyecilik ile mücadele için alman tedbirlerde resmi daire kâğıtlarının boylarmın dahi müsavi ol bıtam da buli metli gaze- tenizle tavzihini saygılarımla dilerim.,, İskenderun'da 36 derece sıcak var ! Şehrimizde hava bulutlu geçmiş, rüzgâr garpten saniyede 3 metre ka- dar hızla esmiştir. Günün en yüksek sıcaklığı 29 derece olarak kaydedil - miştir. Yurdda hava orta Anadolu'nun garp 1 da bulutlu ve mevzii yağışlı kadar varan bir tipleştirme prensi- binin hâkim olduğunu biliyoruz. Halbuki bizde, evraka atılan numa- raların, gelen ve giden (vâride, sâ- dire) defterlerinin çeşitleri bile mu- hakkak ki bir düzineden fazladır. İşlerin, selâmet ve intizamını hiç bozmadan bunlar üzerinde muame- leleri basitleştirici ve bürokrasiden kurtarıcı tedbirler almak, bize mad- di ve manevi çok şeyler kazandıra- bilir. Akdeniz kıyılarında açık, diğer böl- gelerde umumiyetle bulutlu geçmiş- tir. Rüzgârlar Trakya, Kocaeli, Kara- deniz kıyılariyle kısmen Ege ve orta Anadolu bölgelerinde şimalden, di - ğer yerlerde yer yer cenup ve garp is- tikametinden saniyede en çok 7 met- re kadar hızla esmiştir. En yüksek sıcaklıklar Afyon ve Antalyada 30, Malatyada 31, Balıke- sirde 32, İzmirde 33, Adanada 34, 18- lâhiyede 35, İskenderunda 36 derece- KUTAY dir. İzmir Fuarı kapanırken yangın yeri, mamur İzmir, 21 a.a. — Dokuzuncu enter- nasyonal fuarının dün akşam kapanı- şı, fuarda büyük tezahürata vesile olmuştur. Bu kapanış merasiminde bulunmak için 50 binden fazla bir halk kitlesi fuarda toplanmış bulu- nuyordu. Denilebilir ki, fuar açılışın- danberi bu gece, en müstesna bir akşamını yaşamıtır. Fuar kapanışı münasebetile fuar komitesi ve belediye reisi Dr. Behçet Uz tarafından Ada gazinosunda ve- rilen ziyafet çok parlak olmuş ve bu ziyafette İzmir valisi Etem Aykut ile ordu müfettişi İzzettin Çalışlar, parti müfettişi ve mebuslar, korgene- ral Rasim Aktoğu, general Mahmut, general Avni, general Hakkı, vilâyet erkânı ile yüksek rütbeli subaylar vilâyet umumi ve şehir meclisleri a- zaları, parti reisi ve parti teşekkül- leri, konsoloslar, ataşekomersialler ile fuara iştirak eden yerli ve ecnebi ü iller ve eksp lar hazır bu- lunmuşlardır. ğ Dr. Behçet Uz'un nutku Bütün fuarı saran bir şehirâyin dekoru içinde büyük bir neşe ile geçen bu ziyafetin sonuna doğru be- lediye reisi Dr. Behçet Uz, fuarı dol- duran on binlerce halk tarafından hoparlörler önünde dinlenen ve sık sık sürekli alkışlarla karşılanan bir nutuk söylemiştir. Dr. Behçet Uz başarılan işlerin bilânçosunu yaptı Proğram dokuz senelikti Üç sene içinde 560 hektar murabbarı bir saha halini aldı ve türk kültürünün izahını yapacak olan bu iki müessese birden vücut bu- lurken, bir taraftan da bunların etra- fında 130 hektarlık moloz yığınları ve bataklıklar üzerinde modern İzmir meydana geliyordu. Bugün artık İz- mirin bir yangın yeri davası kalmadı- ğını iddia edebiliriz. İzmiri bu kadar süratli bir imara ve aynı zamanda da refaha kavuştu- ran bu iki eserin tamamlanmasında hükümetimizden gördüğümüz yardım ları ve sizlerin gösterdiğiniz alâkamı her zaman şükranla anacağız. Muhterem yurddaşlarım, İzmtrimdi- zin imarına ve kalkalkınmasına hiz- met eden bu fuar aynı zamanda her sene inkılapçı Türkiyede mühtelif sa- halarda başarılan işleri de toplu bir halde göstermektedir. Köhne bir im- peratorluğun enkazı üzerinde vücut bulan bütün bu eserler türk milletinin benliğinde mevcut ve fakat asırlarca ihmal edilmiş ve işlenmemiş cevher- den ve malzemeden yapılmıştır. Ebedi Şef'e ve Milli Şef'e saygı Bu cevheri keşfeden dahi, türk va- tanının kurtarıcısı ve türk cumhuri- yetinin banisi aziz Atatürk'tür. Bugün büyük adını kalbimiz sızlı- yarak, gözlerimiş yaşl & bi da,| e ve mii! le andığı büyük Ata- Doktor Behçet Uz bu nutk dokuzuncu enternasyonal İzmir fua- rının fevkalâde olması için sarfedilen mesaide Başvekil Doktor Refik Say- dam'dan mazhar olduğu lütufkâr hi- maye ve yardımı şükranla kaydede- rek fuarın bir tarihçesini yapmış ve demiştir ki : Hep bildiğiniz gibi İzmirin yangın harabesinden kültür park ve fuar yap- mak üzere ayırdığımız 430 bin metre murabbalık sahanın ihata dıvarları te- meleni atıp ilk molozlarını dikmek su retiyle 1936 senesi başında işe başla- mıştık. Bu geniş yangın sahasının tama - men temizlenmesi ve kültür park i- le fuarın bütün müesseleriyle burada kurulması dokuz senelik bir progra- ma bağlanmıştı. Fakat daha ilk sene 100 bin metre murabbalık bir kısım Üzerinde bizzat aziz Millt Şefimiz İn- önü tarafından açılan fuarın kazandı- ğı rağbet ve muvaffakiyet bize bu işi daha çabuk bitirmek azim ve heyaca- nını aşıladı. Türk tarihinin ve cüm- huriyet devrinin en büyük ve en mu- vaffak idarecisi İnönü'nün Başvekil sifatiyle 1936 da fuarımızı açtıkları sırada söyledikleri teşvikkâr sözler- den ve yaptıkları yardımdan aldığı- miz kuvetle dokuz senelik işi üç se- nede tamamlamağa muvaffak olduk. Bu üç senelik mesai sonunda mey- dana gelen eser memnuniyetle söyle- meliyim ki, yalnız kültür park ve en- ternasyonal fuar değildir. Yangın ha- rabelerinin ortasındaki 430 metremu- rabbalık sahada türk ekonomisinin Ölen Almanlar İngiltere Başvekili B. Çember- leyn, B. Hitler'in Danzig nutkun- dan sonra Avam Kamarasında söy- lediği sözlerde alman devlet reisi- nin nutkunda, Polonya istilâsında ölen vatandaşlara bir şükran ve min- net ifade eden bir iki sözü, boş ye- Te aramış, fakat bulamamış olduğu- nu bildiriyordu. Belki de ölenler, yüzde yüz ken- di arzulariyle bu işe girişmemiş ol- dukları için Führer kendilerine te- şe. ü lüzumsuz saymıştır. akalıığı Tersim yanlışı! Tashih hatası, hâlâ, gazetelerimi- zin kurtulamadığı derdlerden biri- sidir. Geçen sene bir tanıdığım, bir gazetede birçok tertip ve tashih yanlışları bularak içerlemiş: — Biradar, demişti, şu gazeteleri, bari, Hindistanda olduğu gibi elle yazdırıp taş basmasiyle bastırsalar! Evelki günkü İstanbul gazetele- rinden birisini gördünüzse, bu tanı- dığımın söylediği çarenin de bu derdi ortadan — kaldıramıyacağını 'U[cğıw&fvn ! f FOURN anlamışsınızdır. Bu gazetede bir Lehistan haritası ve h altında r eliyle yazılmış şu izah vardı: “Almanların taaru istikameti “Soövye kuvvetleri,, R dalgınlığı yüzünden o- lacak, yazıdaki eksik harfleri gö- rüyorsunuz. Öyle yanlışlar ki dü- zeltilmesine de imkân bulunamaz. Yanlışın bu türlüsüne ne tertip, ne tashih yanlışı diyemeyiz; olsa ol- sa “tersim yanlışı,, adını verebiliriz. ge Versay! Alman şefi son nutkunda Versay- ın bir daha katiyen dirilmiyeceği- ni söylüyor. Dirilmemesi mümkündür. Bu se- ferki mağlübiyet neticesinde müt- tefikler, Versay'da değil de, başka bir yerde bir muahede imzalarlar, #t Hitler'in nutku ve Ruzvelt İei * Levha levhaya! Fransızların Majino hattını uzun uzadıya gezen bir ingiliz generali yazdığı bir yazıda diyor ki: “Bir noktada almanlar gamalı haçlı bayrağın kan rengi zemini ü- zerine şu: “Bin Volk, Ein Reich, Ein Füh- rer,, (Bir millet, bir devlet, bir şef) B. Hitler'in Danzig bahseden bir Nevyork radyo habe- ri, şöyle diyor: “Amerika Reisicümhuru B. Ruz- velt, B. Hitler'in nutkunu dinlemek arzusiyle radyosunu açmış bulunu- * yordu. Tam bu sırada bir iki misa- firi geldiğinden radyoyu kapatma- ğa ve misafirleriyle konuşmağa mecbur olmuştur.,, Her nedense, alman devlet reisi- L nin meş klarını dinlı amerikan devlet reisine nasip ola - mıyor. Hatirl. beredan HEDAĞİ önce de B. Hitler'in nutku, B. Ruz- kelimeleri yazılı 1 bir lev- ha asmışlardı. Fransızlar hemen bu- na mavi zemin üzerine beyaz harf- lerle yazılmış şu levhayı takarak mukabele ettiler: Libert&, Egalit&, Fraternite” (Hüriyet, müsavat, uhuvvet) Zamanımızın harbi silâh silâha, radyo radyoya olduğu gibi, demek levha levhaya da oluyor. Alman cep- hesi ilerliyebilirse, yukarıki levha- yı da önünde götürecek, fransız cephesi ilerlediği zaman da kendi h Hariklda Börleikine velt'in uykuda bulunduğ tesadüf etmişti! 1 geride, mızın Jİze emanet ettiği en büylük ve ölmez eseri de türk milli birliğidis. Vatanımızın geçirdiği en buhranlı günlerde Atatürk'ün etrafında onun en mümtaz arkadaşı sevgili İnönü baş- ta olmak üzere itimad, iman ve heye- can ile bir araya toplanmış olan Türk milleti bir çelik kitle halinde bugün de vazifeye hazır bulunuyor. Başımız da en büyük hi leri i- fa etmiş milletimizin tam bir itimad ve muhabbetini kazanmış İsmet İnönü gibi kudretli bir Reisin, bir Cümhur- reisimizin bulunuşu bizim için bir ni- met ve saadet olduğu kadar bundan sonraki çalışmalarımız için de büyük kuvet b teşkil ktedim 600 bin küsur ziyaretçi Dr. Behçet Uz, açılmasına tekaddüm eden ve devamı sırasında husule ge - len vaziyetlere ve çok fena şartlara rağmen 1939 fuarının muvaffak oldu- ğüunu, 11 devletin iştirak eylemekte bulunduğu fuarı son dakikasına ka - dar 600 bin küsur kişinin ziyaret eyle- diğini söyliyerek gelecek yıllar için ümit ve şevk verici bu neticeyi mem- nuniyetle işaret eylemiş ve sözlerine devam ederek “Ecnebi devletlerin iş- tiraklerini temin hususunda hizmetle ri sepkeden bu devletlerin Türkiye sefirlerine ve İzmir konsoloslarına bu münasebetle ve hararetle teşekküra- tımı sunmağı bir vazife bilirim.,, de- miştir. İzmir Belediye Reisi, bu seneki fu- ara vekâletlerin, büyük endüstri mü- esseselerinin, milli firmaların geniş mikyasta iştirak eylemiş olmalarını da zikreylemiş ve bütün bu tezahürat ve yardımlarından aldığımız kuvetle İzmir Enternasyonal fuarını 1940 da daha iyi daha güzel ve mütekâmil bir halde takdim etmeğe çalışacağız de- miştir. Dr. Behçet Uz, İzmir fuarının mem leket hacminde milli iktisadiyatımız için olan büyük ehemmiyetini ve bu fuarın İzmir'in imâr ve inkişafındaki yaratıcı tesirlerini izah ettikten sonra fuarı ziyaret için gelmiş olanlara ve bütün Türkiye halkına İzmirin sevgi- lerini bildirerek nutkunu şu cümle- lerle bitirmiştir: “Sevgili ve kudretli Cümhurreisi- miz aziz İsmet İnönü'ye olan derin tâzimlerimizi ve bağlılık duygularımı zı tekrarlar ve kadehimiTürk milleti nin refah ve saadetinin temadisine kal dırırım.” Dr. Behçet Uz'u takiben İzmir Şe hir Meclisi adına avukat Baha Nasuh Halk Partisi adına Atıf Man, ve Eks- pozanlar adına Turgut Türkoğlu bi - Ver nutuk irad ederek fuarın memle - ket iç ve dışında topladığı takdir ve hayranlığı ve milli iktisadiyatımızın inkişafındaki büyük değerini tebarüz ettirmişler ve bu-eserin muvaffak ol- ması için Behçet Uz tarafından sarfe- dilen mesaiyi şükranla kaydeylemiş - lerdir. a Doki İzmir E: yonal fu arı, bu güzel hava içinde saat 24 de ka yacaktır. panmıştır. *

Bu sayıdan diğer sayfalar: