31 Ağustos 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NUŞ e - ULUS 31 -8 1939 Büyük Zaf Büyük türk zaferi bir kere daha türkleri büyük bir bayramın yekna- sak düşünce ve ihtisasları içinde birleştirdi. Bir kere daha vatan ile vatandaşı yekvücut kıldı. Her sene kutlanan bu bayramın yüreklere kuvet verici bir tesiri var- dır. Bu kutlamalar yaşıyan nesli, ya- şamış ve yaşıyacak nesillerle kay- naştıran bağları gösterir. Bu kutla- malar maziyi, hâli ve istikbali biri- birines kuvetle kenetler. Çaldıran, Muhaç ve Dumlupınar, yalnız me- sut bir tesadüfün onları ağustos ayı- nın aynı günlerinde vücuda getir- miş olmasiyle değil, belki yarattık- ları ve yaşattıkları türklükte Birle- gımer ve türklüğün mazisi gibi bü- yük olan halinde ve halinden daha :ıiiyük olacak istikbalinde birleşir- er. Asırların akışı ve hâdiselerin Bgi- d:ışi biz türklerin mukadderatında bir değişiklik yapmamıştır: daima k_uvetli cereyanların kıyılarına ge - lip şiddetle çarptığı Boğazlarda ve şarki Akdeniz kıyılarında sulhu ko- rumak vazifemiz deği i A- erin yıldönümünde Yazan: Vasfi Raşit SEVİG ları türklük aleyhinde değildi. Bu anlaşmaların zeyli olan Moskova anlaşması ne için türklük aleyhinde olsun? Relazioni İnternazional'nın bu yazısı, Roma'nın İtalya menfaatle- rini en ziyade tehdit eder mahiyet- te gördüğü Türk - İngiliz anlaşması üzerinde siyasi bir manevradan baş- ka bir şey değildir. Çünkü italyan gazetelerine göre Alman - Rus'an- laşmasından elde edilmek istenilen netice garpta, Fransız - Rus paktı- nn kıymetini azaltmak, Polonya'yı tecrit eylemek ve çemberleme siste- mini temelinden yıkmak. Şarki Ak- denizde elde edilmek istenilen ne- tice ise ingiliz siyasetini Ankara, Atina ve Bükreşte akamete uğrat- maktır. Çünkü italyan iddiasına gö- re Ankara, Atina ve Bükreş ve ba: husus Ankara ingiliz siyasetine, İn- giltere'nin Rusya ile de bir pakt yapması ümit ve şartiyle taraftar l lardır. Bi leyh İtalya, Alman ve Rus anlaşmasiyle Türki - yenin İng eden ayrıl Sü: veyş hakkındaki Türk - Mısır an- 1 neticesiz. kalmasını ve sırlarca evel, hattâ Osmanlı devle - tinin kuruluşundan çok evel yük- lendiğimiz ve daima şerefle yaptı - ğımız bu büyük vazifeyi tekrar bü- tün.şerefiyle yerine getirmek irade- miz aslâ sarsılmamıştır. ” Zafer bayramının bu yıldönü- mü dünyanın, gözlerini, “şimşek harp” in çakması korkusiyle siyasi ufuklara dikmiş bulunduğu âna rastlamıştır. Alman - Rus anlaşma- sı ufukları araştıran gözlerde endi- şeyi arttırmıştır. Alman ve rus anlaşması hakkın- da yapılan tefsirler en nikbininden en bedbinine kadar bütün perdeler- de dolaştı: ne en nikbin tefsire, ne de en bedbin tefsire en hakiki tef- sir diyemeyiz. Rus ve alman anlaşmasının en nikbin tefsirini rus askeri manevra- larından çıkartıyorlar. Leningrat manevraları Estonya ve Litvanya yolundan gelecek bilvasıta bir taar- ruzu farzediyor, ve Rusya'nın şi- malden gelecek tehlikelerden kuş- el Ça Özen B VA C du. Bu ad acaba şimalden gelmesi korkulan bir taarruzu önlemekten başka bir gaye takip etmiyor mu? Yoksa Alman - Rus anlaşması Italyan - Rus anl eki mi- itecavüz bütün islâm âleminde İtalya'nın Akdenizdeki menfaatlerine uygun neticelerin husule gelmesini ümit eyliyor. ”» n » Gözlerimizi siyaset âleminin bu kapanan ve açılan semalarından a- yırıp türke hali ve istikbali hakkın- da emin olmağı öğreten bayramı: mızı kendisine borçlu olduğumuz ordumuzun geçit merasimine çevi - relim : Tarihte yalnız kendisine lâyık kumanda heyetinden mahrum kal - dığızamanlarda mağlüp olmuş olan şanlı ve eşsiz türk ordusunun ba- şında bulunan ve Atatürk mekte- binde yetişmiş ve ilim ve fedakâr- lıkları ile zaferi vücuda getirmiş o- lan tecrübeli, âlim ve vatan aşkiyle mücehhez bir kumanda heyeti var. Milli mücadelenin harp tekniğin- den çıkan doktrinlere hakkiyle nü- fuz eylemiş bir kurmay var. Ordu- nun erleri bütün milletleri yıldırı - yor ve kıskandırıyor. Ordunun mal- zemesi diğer kuvetli orduların mal- zemesinden aslâ farklı ve eksik bir halde bulunmuyor. Tayyaresi git- tikçe kuvetleşmiş ve vatan semala - rını müdafaaya elverişli bir hal al- mıştır. Türk donanması türk ordusu gibi teknik terakkilerden istifade etmekte ve daima tekemmül eyle- et dir? Eylül 1933 tarihinde Moskova ve Roma arasında imzalanmış olan dostluk, bitaraflık ve ademitecavüz misakı iki tarafın İspanya toprak- Atatürk “hattı müdafaa yoktur sathımüdafaa vardır,, demişti. Ata- türkün bu sözleri, bugün harp mın- takası ve geri mıntaka diye vaki tefrikin ortadan kalkmış olmasiyle larında döğüşen imanlarının ve si- lâhlarının akıttığı kan ve tutuştur - duğu ateşin eritici kudretine muka- vemet ederek yaşıyordu. İspanya hâdiselerinin sona ermesinden son- ra Bolşevik Moskava ile Faşist İtal- ya aralarında akteyledikleri 7 şu- bat 1939 tarihli ticari ve iktısadi mukaveleyi imzalıyorlardı. İtalya tezgâhları, rus donanmasının en se- ri kruvazörü olan “Taşkent,, kru- vazörünü ruslara teslim ediyordu. Bu tarihten sonra italyan gazetele- rinde çemberleme siyasetinin akim kalacağı yazılmağa başlandı. Al- manya'nın Roma'daki sefarethane- sinde İngiltere ve Fransa'nın Rusya hakkında hayallere kapılmakta bu- lundukları bile söylendi. Taarruz etmemek misakı taar - ruza yardım etmek ahdi değildir, diyen rusların hakikat olduğunda şüphe etmek istemediğimiz sözleri, tam bir hakikat oldu. Zaten dehâ geçici vakalar hakkında kuveti geç- miyecek ve daima hakikat olarak kalacak sözleri söylemekten ibaret- tir. Hattımüdafaanın kalkması har- bi orduların hareketinden ibaret ol- maktan çıkardı. Harp ordudan zi- yade bütün bir milletin içtimai ha- line ve maneviyatına tamamiyle is- tinat eyliyen bir hal aldı. Türk mil- leti, onun bugün kutlamakta oldu- ğumuz büyük zaferini temsil eden Milli Şefi İnönü'nün kumanda ve idaresi altında teşkil eylediği çözül- mez ve parçalanmaz birliği ve yük- sek ahlâkı ve metaneti ile bütün tehlikeleri karşılıyabilecek kudret ve kabiliyettedir. Büyük zaferin bu yıldönümünde Kastamonu mebusu B. Hüsnü Açıksöz dün vefat etti Teessürle haber aldığımıza göre, Kastamonu mebusu B. Hüsnü Açık söz, İstanbul'da tedavi edilmekte ol - duğu Sıhat yurdunda, başından yapı- lan bit ameliyat neticesinde dün öl - müştür, Merhum, mücadele sırasında Kasta- monu'da Açıksöz gazetesini neşrede- rek davaya hizmet etmiş kıymetli bir meslek arkadaşımızdı. Genç yaşrıda ölümü memleket için bir kayıptır. A- ilesinin ve yakınlarının acılarını pay- laşır başsağı dileriz. Almanya'dan son tren geldi İstanbul, 30 (Telefonla) — Buraya gelen haberlerden öğrenildiğine göre Almanya hükümeti kendi toprakları dahilinden hiç bir ecnebi treninin geç mesine müsaade € ktedir. Bu münasebetle Almanya'dan son kon - vansyonel treni bugün İstanbul'a gel- miştir. Bu trenle Almanya'da bulunan general Şükrü, Samsun mebusu Mu - hittin Baha Pars, edebiyat i fakültesi profesörlerinden Rahmi Arak, demir- yolları müfettişi Mazlum ve çoğu Al- manya'da okuyan talebe olmak üzere 100 kişilik bir. kafile gelmiştir. — Romanya Elçisi geliyor İstanbul, 30 (Telefonla) — Roman- ya büyük elçisi B. Stoyka bu akşamki ekspresle Ankaraya gitti. İzmir'de tetkiklerde bulunan mebuslarımız İzmir, 30 a.a. — Mebuslarımız dün C. H. P. merkezinde esnaf ve işçiler birlikleriyle temasta bulunarak muh- telif meseleler üzerinde görüşmüşler- Günün peşsinden Bir kopuk kol hatırası Üzerinde temiz, siyah bir elbise vardı. Ve ara sıra sağ göğsü üzerin- deki kırmızı şeritli istiklâl madal- yasını düzeltiyordu. Geçit başlıya- cağı zaman, oturduğu iskemleden kalktı ve bastonuna dayanarak merdivenlerden indi, yeşil sahanın yanına kadar gitti. Yaşı altmış kadar vardı. Ömrü - nün kış çağlarına gelmiş olmasına rağmen, bu uzun senelerin bükeme- diği beli ve çöktüremediği omuzla- rı üstünde bembeyaz saçlı, munta- zam çizgili bir başı vardı. Kalın, gür, kırçıl kaşlarının altında irade ve şefkatle parlıyan siyah gözleri - ni karşıda sıralanmış asker safları arasına dikmişti. İstiklâl marşı ça- lmırken bastonunu önünde durdu - ğu tele dayadı ve şapkasını çıkar- mak için o elini kullandı, dikkat et- tim: bir eli yoktu ve caketinin ko- lunun, - bir et ve kemik parçasına değmeden hafif hafif esen rüzgârın altında boş bir bez parçası gibi ha- reket ettiğini de hissettim. Anladım ki kolu da yoktu... Yanında duruyordum. Kıtalar önümüzden, arkalarında gözlerimi- zi ve gönlümüzü alarak- geçtikçe, teftiş yapan bir kumandan gibi on- ları takip ediyor ve sanki bütün du- yuş ve görüş kabiliyeti gözlerinde topl ş; bir kıta önümüzden kay- bolunca, bir yenisine dalıyor ve hepsine aynı yakın, gönülden, can- dan alâkayı gösteriyordu. Kendisine dikkatle baktığımın farkma varınca bana döndü : “—. Siz askerlik yaptımız mı? de- b Müspet cevap alınca ilâve etti: “— Öyle ise bu geçen kahraman- ları seyretmenin ne tadına doyul- maz bir zevk olduğunu bilirsiniz. Ben bir miralây mütekaidiyim.,, Gözüm, belki istemeden, kopuk koluna takılmış olacak ki sağlam eliyle, omuz başmdan itibaren vü- cudunun kopmuş tarafını işaret e- derek: “Bu da o günlerin hatırası işte...,, dedi ve 30 ağustosun on ye- dinci yılddünmünün kutlandığı bir saatte, bana zaferin kendi kolunu almış götürmüş olan bir hatırasını anlattı: “— Ben o zaman Düumlupmar'da — İ döğüyem taburlardırı Uta tater Kurzrazı danı idim. Eski bir askerim. Balkan harbini ve büyük harbi bilirim. Hiç bir savaş böyle çetin olmamıştır. Burada bir ölüm veya hayat müca- delesi yapıldı. Harbin şiddetli bir K B L p * M taf radyosunda bir Dün yurtia yer yer yağışlar oldu Dün şehrimizde hava ekseriyetle buluntlu geçmiş, rüzgâr devamlı su - rette garpten esmiş ise de öğleden sonra şimal istikametinden esmiye başlamış ve saat 16 dan sonra sürati artmıştır. Saat 16.25 de rüzgârın sür- ati 8 metreyi bulmuştur. Günün en yüksek sıcaklığı 26 dereceye kadar yükselmiştir. Yurtta hava Trakya, Kocaeli ve Ka- radeniz kıyıları, orta Anadolu bölge- leriyle Akdenizin şark kıyılarında ya- ğışlı, Ege'nin cenup kısmiyle cenup doğusunda açık, diğer bölgelerde u - mumiyetle bulütlu geçmiştir. Yirmi dört saat içinde yeryer yağışların ka- re metreye bıraktıkları su miktarları Göztepe'de 51, Yalova'da 45, Şile'de 41, Bucak'ta 38, Kocaeli'de 31, Bandir- mada 27, Burdur ve Şarkışla'da 25, Bursa'da 22, Yeşilköy ve Ardahan'da 21, Ankara'da 16, Simav'da 10, diğer yağışlı olan yerlerde 1 - 9 kilogram a- rasındadır. Rüzgârlar Trakya, Kocaeli bölgele- riyle orta Anadolunun şark ve şimal kısımlarında şimalden; diğer bölge - lerde yer yer cenup ve garpten saniye de en çok 8 metre hızla esmiştir. Yurt ta en yüksek sıcaklıklar Manisa'da 28, Siirt'te 31, Urfad'a 32, Diyarbakır'da 33, İskenderun'da 35 derecedir Iğdır hükümet' konağı inşası bitti ae y — Brga KAT u sabalarından biri olan Iğdırda yapılan hükümet konağının açılış merasimi dün yapılmıştır. Vilâyet sivil ve askeri erkânın hazır bulundukları bu törene Kars valisi içine kadar Jisiyle bera- ber zaferi de getirmişti. O, tek ba - şına bir ordu idi. Hiç bir kudret, bir orduyu, hele döğüşen bir orduyu, onun kadar kuvetlendiremezdi. Süngü süngüye boğuşan saflar ara- sında “Gazi gelmiş!,, sözünün za- fer rüzgârı gibi dalgalandığını ha - tırlarım ve düşman bozulmuştu..., Kemal'i, bizim safların GUN SERĞ A GE dir. rmı görmek kadar kalbe emniyet ve kuvet veren bir şey bilmiyorum, Atatürk der ki: “Tarih gayrikabili- itiraz bir surette ispat etmiştir ki büyük meselelerde muvaffakiyet için kabiliyet ve kudreti lâyetezel- zel bir reisin vü lâ AM Yüzünde, uzun yılların ve çetin bir ömrün bıraktığı bütün yorgun - lük hatlarının kaybolduğunu görür gibi oldum. Gözlerinden iki iri dam- la yaş yuvarlandı: — Ben her sene otuz ağustos bayramına, bir ibadet huşuu içinde gelirim. Bu sene içim kırık, gönlüm Dt d Başlı d zafer bayramı olur mu diyordum? Ama Büyük meselelerin cereyanı arife- sinde, milletin, inkılâbının ve zafe- rinin büyük mümessili Milli Şefi iç- © zaferin ve milletin şanlı mü li olan Milli Şef ile vatandaşların ve ten sı in ve ona sarsılmaz bir düşündüm ki on sekiz milyon Mus- tafa Kemal, on sekizine bıııyt_ır_d!ı... Eliyle, karşı kıtalardan birisine işaret etti : “— Şu baştaki yor .O itimat ile bağl vat vatanın yekyücut olarak durdukla - lik olduğu bîı-' kere daha sabit oldu. lumdur. Ortancası Akif Eyidoğan riyaset etmiş ve söy - lediği bir nutukla hükmet konağını aç miıştır. İstiklâlini dişiyle tırnağiyle dö- ğüşerek kazanmış bir milletin çocuklarında, milli zarüretleri önceden kavrama hassası vardır. Bu his seviye ve 'bilgi farkını or- tadan yok ederek başarılması lü- zumlu olan işleri milli zaruret ha. line getirir: Türk Hava Kuru- munu böyle bir zaruret doğur - muştur. doktor çıktı, üçüncüsü de harbiyeyi önümüzdeki yıl bitiriyor. Biz, bir- kaç Dumlupınar daha yaratacak nesillere c:ügut vererek köşemize çekildik. Gerisini siz gençler düsü. nünüz),, Sler düşü anlaşma hakkında yapılan tefsirle- rin arzeylediğimden fazlasını kabul etmemeğe ve doğru bulmamağa bi- zi sevketmelidir. B için bund sonra nakledeceğim tefsirler, sırf Ulus okuyucularını italyan matbua- tınm yazmış oldukları hakkında haberdar etmek kastini güder. Giornale d'ltalia “Polonya'nın kudretli Almanya ile büyük Rusya arasında mahsur kalmış olduğunu ve Rusya'nın Polonya'yı mi%dıafaa için ne sözünü vermiş ne de ıılıh_mı taahhüt altına koymuş bulunduğu- nu,, yazdıktan sonra Almın_- R_us anlaşmasının tehditkâr mahiyetini anlatmak için “Polonya toprakla- rında milyonlarca küçük - rus ve Eıe— yaz rusun yaşamakta bulunduğu- nu,, da ilâve eyliyor. : : Relazioni İnternazionali gazete- sinin Polonya ve Romnny_ı topfık N larından bir parçası üzerindeki rus emellerinden bahseden yazısı, ı_ıl- man ve rus anlaşmasına verilmek is- tenilen tehditkâr mânnyı_kuvetleş- tiriyor ve milli mücıdelenm. ıstırap- lr günlerinde vücuda gelmiş mesut Türk - Rus dostluuğnu boı.ııbı!amık_ için de Çarların İstanbul üzerindeki emellerini ruslara hatırlatan cümle- leri ihtiva eyliyor. — — Vaziyet ! j Fransız hududu, Almanya'ya ka- pandı! Almanya hududu, Polonya'ya ve Fransa'ya kapandı! İtalya hududu, kapandı! Hattâ, milletler cemiyetinin ka- rargâhı olan İsviçre'nin bile hudut- ları kapandı! Fransa'da gazetelere sansür kon- du! Almanya'da büyük harbin o müt- hiş günlerini hatıra getiren vesika usulü yeniden dirildi ! İtalya'da bir lokantada bir ta- baktan fazla et ve yahut balık ye- mek yasak! İtalya'da, Almanya'da ve Fran- sa'da bütün hususi nakil vasıtaları- ne el konuldu! Mesaj gidiyor, mesaj geliyor! Nüremberg'de parti kongresi toplamaktan ve Tanenberg harbinin yıldönümünü — kutlamaktan vazge- çildi ! K Berlin'de de, Londra'da da ağız- — lar sımsıkı kilitlidir! — Roma'da “Harp mi?,, diye koca- 3 &l tanlsie hecaen hir isalvan o0n. Ucuumullar Tayyare, top ve her türlü silâh fabrikaları geceli, gündüzlü harıl harıl işliyor! Birçok memleketlerde silâh altı- na çağrılan askerler, milyonları buldu! Amerika'daki infiratçılar bile bi- taraflık siyasetinden vazgeçip Ruz- velt tarafına geçmek üzeredirler! Hülâsa, yeryüzü 1914 te bile gö- rülmemiş bir heyecan ve helecan i- çindedir. Öyle günler yaşıyoruz ki buna ne harp, ne sulh, ne de mütareke denilemez, Dünya siyasetinin yayı her ta- rafta gergindir! Ya kopacak, ya- hut da gevşemeğe alışacak. Büyük siyaset adamları “vaziyet, bugün düne nisbetle daha iyice,, diyemiyorlar da “bugün, dün — daha fana değil. dive etrafları Bütün bu gerginlik ve felüe_t ganlen'nin l;indın insınl!k', yeni- den bir kanlı badireye girişmeden yakasını kurtınbı'llrn; o zaman dünya, eşeğini kıybı.!ttıkteq sonra bulan adam gibi sevinecektir. Lokmaneede” MöbüKnrr “görlir Ordulaşan millet sözünü, bi :ınîm büyük oğ-| debiyat klişesi "nmlyııuı!u B a lane " gektyi KUTAY ||||IIIIIII||IlIIIIIlllll":f!|||||"llllllllllllllll" ye satan bulgar Pehlivanı Ban- kof, bizim Pehlivanlarla güreş- mek üzere memleketimize gelmiş- g. Şimdi bu adamın polise beyan- n..?. .vşrmıdiüi için mahkemeye verildiğini öğreniyoruz Desenize ki ad, v ) amı , sad pehlıîınlınn_-ı_ıılı deişl:î:ı:n':;l:' ır:mıbı d: Büreşmeğe gelmiş. A- a, bu güreste sırtı çabuk yere gelir ! Mühim haber ! AAT Şu bizim gaz ” eteciler de, za- Yen ŞEAman, mühim haberleri Bir tanıdığım, İstanbul gazet: inden birisinde bir tiyatro ilânı ı:ör:ıü;: piyesin adı “Lokmanza- de”. Bana sordu : ç — Bu piyesin hhrâmm? bir başmuharriri midir '.::t;h;ı.rm ola ,ne münasebet? — Ne bileyim ,isminin sonun- da “zade” var da ! Bulgar pehlivanı! N geri kalmazlar. Dün- yada bu kadar ehemiyetli, merak- h, h.ymh hâdi ğ âdiseler olup du- rürken bir İstanbul gazetesinin ::ıığ:if“fhmiyotli habere ba- “Yağ caktı. YÜK yağdı. dı.,, Yazılışı da biraz acayip ol k yip olan bu haberi gyın_ okurlarının, u K & ükğle 7 BÜY ği Hava dün çok sı- üzeri biraz yağmur Yağmur gece de hafif yağ- Havacılık haftası B. Şakir Hazım Ergökmen Ankara konuşma yaptı Havacılık haftası dolayısiyle Ankara radyosunun tertip ettiği seri konferanslardan ikincisi, dün Türkkuşu tâlim terbiye direk- törü B. Şakir Hazım Ergökmen tarafından verilmiştir. Evelâ 30 ağustos zaferinin üzerinde duran ve bu zaferin türk yurduna ka- zandırdıklarını anlatan hatip, yarınla- rımızdan korkumuz olmadığını söy - lemiş, vazifenin Türkiye'yi tehlike - lerden korumak, onu, kuvet ve aza- mette eşsiz bir kudrete, en kati şe- kilde, en kısa zamanda ulaştırmak ol- duğunu söylemiş ve demiştir ki: Havalarımızın kuvetli olması “— Vazifemizin mühim olduğunu söylemek lüzumsuzdur.. Her vatan- daş devletin böyle bir kudrete kavuş- ması ve korunması için, vermeğe ha- zır olduğu canı gibi, maddi mânevi bütün kuvetini bütün niyetini ve ka- biliyetlerini ortaya koymak mecburi- yetinde bulunuyor. Türk devletinin üstünlüğü için küçük büyük herkes elinden geleni yapmak mecburiyetin- de bulunuyor. Türk oğlu!.. Senin adına, senin gi- Bi konuştuğumu söyledim. Fakat içi- ne havacılık haftasını da alan bu za- fer günlerinde bir türk tayyarecisi olarak söylenecek başka sözlerim bu- lunduğunu kabul etmen lâzımdır. İstiyorum ki vatandaşın yardımın- dan, bugüne kadar büyük ölçüde fay- dalanmış olan türk tayyareciliği, da- ha çabuk büyüyüp genişlesin.. Feda- kâr, cömert türk milletinin daha bü- yük yardımlarına nail olsun.. Yardım lari daha çok arttırmanın gerektiği günler yaşıyoruz vatandaş. Düşünmek, her şeyi hesaplamak, vazifelerimizi büyük soğukkanlılık - la göz önüne getirmek ihtiyacı, bir sıra çetin hâdiseler halinde, apaçık meydanda duruyor. İş ve vazife, ya- şadığımız devrin ehemiyet ve ciddi - yeti derecesinde büyümektedir.. Gör- mek ve anlamak için devlet adami, politikacı, kafalı adam olmağa lüzum yok!. Durmadan harpten, tehlikeden bahsedildiğine göre, yapacaklarımızı kendi kendimize değerlendirebiliriz.. Ben bir vatandaşınız olarak şöyle dü- şünüyorum: vergileri vaktinde ver - mek, askerlik emrine hazırlanmak, ha sra tahlilracine İraraı tedhirli almmalr yrm nihayet tayyareye' yardım!.. Hava küvetinin, Türkiye için çok büyük kıymette bir silâh olduğuna İ- nanan biri olarak, bütün sevgili va- tandaşlardan bu iddiaya en büyük e- hemiyeti vermelerini tekrar söylemek istiyorum. On binlerle tayyaretiye, binlerle tayyareye ihtiyacımız var... Türk Ha- va Kurumu Türkkuşu, bu sene beş yüz kadar genci uçucu yaptı... Fakat bunun bugünkü dünya şartları içinde yeten bir sayı olduğu söylenemez... Daha çok çalışmak, daha çok yetiş - tirmek zarureti meydandadır. Tayya- rğlerimiz binleri aşmak; vatanın, he- Pimizin emniyeti için katf olan bir ihtiyaçtır... Bu ihtiyaçları gidermek, fedakâr türk vatandaşının vazifesidir. Dün, bir vermişsek, bugün hilâfsız beş ver- mek lâzımgeliyor... Hiç bir düşmanın yenemiyeceği türk milletini, en asgari fedakârlıkla, en büyük netice ve zaferleri kazana- cak bir vaziyete ulaştırmak için, onu, parlak bir tarihe-malik olan kara ve deniz ordularının yanında şan ve şe - refle, kuvetle yer alacak bir hava or- dusuna malik kılmak mecburiyeti ö- nündeyiz.. Vatandaşlarım; yeni otuz ağustos- lar, yeni zaferler yapmağa, her türlü tehlikeleri önlemeğe hazır türk mil- letine, türk ordularına, tayyare ve tayyareci temin ederek kuvet ver- mek vazifemizi gözlerimizden hiç bir zaman uzaklaştırmıyalım. Sözlerimi kahraman ordumuza 0- lan itimadımızı anarak, kahraman bü- yük Şef İnönü'ne olan saygımızı, ina- nimizi ve müutlak bağlılığımızı anarak kesiyorum.... . v ı Tekirdağ'a gelen iki ingiliz vapuru K Tkirdağ, 30 a.a, Dün limanımıza iki ingiliz vapuru gelmiştir. Biri kereste .yükl(_i diğeri de yolcu dolu olan bu iki ingiliz vapuru işarı ahara kadar Tekir dağında kalmak için emir almışlar - dır. İzmir müstahkem mevki Komutanlığı İzmir, 30 a.a, — Korgeneralliğe ter- fii dolayısiyle vazifesinden ayrılan üstahkem mevkii | danı Rasim Aktoğunun yerine tayin olunan tüğ - general Mahmut Berğ z dün Bfğı_tinşğ—_ r _J üK Kdi ee Gd fi *

Bu sayıdan diğer sayfalar: