29 Haziran 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 7

29 Haziran 1939 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ | — daki noktai nazarına iştirak etti. * 4 (Başı 6 ncı sayfada) | ları ve gerek muvakkat tazminat üze - rinde hakikaten müesseselerdeki müs- ;1 tahdemlerle devlet ücretli memurları- MA lunuyor. Aşağıda bir bunu göreceğiz. Şu halde asıl bu müesese- leri devletin ücretli memurlariyle. mukayese lâzımdır. Bu mukayese mü- lerin lehindedir. Devlet me- /—|fun verdiği vergiler arasında bir fark vardır. O farkı izale için ayrıca bir madde huzuru âlinize arzedeceğiz ve !© suretle bir muadelet temin edeceğiz. Bu münasebetle şu noktayı arzetmek stiyorum ki bütün bu müesseselerde alışan memurların aylıklarını bu mad de tesbit etmiş oluyor. Muhittin Bir - gen arkadaşımız bu kürsüde barem 1 anununun iki eksterimden yani if - Tatla tefritten bahsettiler. Bu kanun - — da adaletsizlik olduğu yolunda bir mü taleada bulundular. Bu madde de bir noksanlık bir adaletsizlik gördükleri bir nokta varsa izah etsinler. Bu mü - talealariyle yüksek heyet ve efkârı u- mumiye buna muttali olur, icap eden — tadilât yapılmış olur.,, — Bankalarda çalışan memurların Ç aylıkları Bu lâyiha şümulüne giren müessese- lerde çalışan memurlardan yüzde dok- san sekizinin ufak dereceli memurlar olduğunu söyliyen B. Nazmi Topçu - Oğlu; banka memurları ile devlet me- Murları arasında mukayeseler yaptı ve Aaynı maaş nisbetleri, aynı hizmet müd detleri üzerine tekaüt olan iki memur- dan devlet memuru lehine olanları te- barüz ettirdi, dedi ki: “ Binaenaleyh bütün bunları hü- kümet teklifi belki bir dereceye kadar telâfi eder. Encümen birinciden üçün- cüye kadar tadilât yapmıyor, yalnız ondan sonrasını hükümet teklifinde 4 den 13 e kadarken 4 den 14 e çıkarı - yor ve bunda daima devlet memuriye- tini göz önünde tutuyor, Halbuki ar - kadaşlar, bazı vaziyetler vardır ki ban kalarda bu yoktur. Bendenizce teka - üdiye işlerinde, eytam eramil işlerin - deki farkları telâfi için hükümet tek - lifini kabul etmek daha adilâne olur. (Doğru sesleri). B. Topçüuoğlu bu husüta bir de tak- rir verdi: Berç Türker (Afyonkrahisar) — Aynı görüşe iştirak etti ve küçük de- receli memurların vaziyetlerinin is - lâhını istedi. B. Sami Erkmen (Tunceli), Bu ka - nunla dereceleri düşürülecek memur - ların ve kötüleşecek vaziyetleri üze - rinde duran B. Nazmi Topçuoğlu'nun ' hükümetin bareminin kabulü hakkın- Encümenin cevapları B. Faik Baysal, Encümen namına şu cevapları verdi: #« — Nazmi Topçuoğlu arkadaşın temas ettiği husus, yalnız ücretlerin, mjışlırm miktarında teadül aranmış- tır, tekaüdiye bakımından ve kezalik vergi bakımından nazarıitibara alın- ştır. Vergi bak dan olan far- kı biraz- evelki maruzatıma binaen teşrihten sarfınazar ettiler. Yalnız te- kaüdiye hakkındaki farkı tebarüz et- tirdiler. Bunu telâfi etmek için hükü- metin teklif ettiği cetveldeki esasın kabul edilmesi muvafık olacağını söy- lediler. Teadülü burada tekaüdiye ba- kımından Mütalea etmiş bulunuyo- ruz ve bu müesseselere kabul ettiği- miz esasın, devlet memurlarındaki e - sastan lehlerine olmak üzere farklı ol- duğunu arzetmiş olacağım. Bunların tam tekabül ettiği ücret dereceleri devlet ücretli y N ları - n_ıurllrîyle mukayese de müessesele- rin lehindedir. Gerçi tekaüdiyeleri biraz noksandır ama maaşlarında her ay 70 15 - 30 kadar bir fazlalık vardız, binaenaleyh Topçuoğlunun istediği muadelet müesseselerin lehine olarak mevcuttur. İkinci bir nokta üzerinde ehemiyetle tevakkuf buyurdular. Mü- esseselerden devlete memur muhace- reti başlıyacaktır dediler. Böyle bir netice olamaz, çünkü bu kanun mües- seselerden devlet teşkilâtına geçmeği kabul ediyor ama oradaki tekaüt hak- larının devlete intikal etmesini kabul etmiyor. Kezalik devletten o müesse- selere gidenler için de böyle bir hak tanınmıyor ve encümeniniz de buna taraftar değildir. By kanun, aynı za- manda muhtelif vesilelerle arzettim ki ihtısası ve istikrarı temin edecek bir kanundur. Fakat bir memur indel- icap bir taraftan diğer tarafa nakle- decek olursa o zaman bir derece kay- betmeği kabul edecektir. Bu itibarla böyle bir mahzur olma dığını da arzetmiş oluyorum. Sonra arkadaşımızın tevakkuf ettiği diğer bir nokta vardır. Bu da osmanlı ban- kası veya sair müesseselerden bu mü- esseselere geçecek olan memurların derecei intıbakında bazı zararlar veya derecelerin düşmesi gibi neticeler ol- duğunu söylediler. O bu madde çerçe- vesine taallük etmez. Aşağıda muvak- kat bir madde gelecektir. Orada mü - talealarını serdederler. Heyeti umu- miye nazarıdikkate alırsa bittabi dü şünülür. Sonra bir noktayı daha arzetmiş o- layım. Nazmi Topçuoğlu arkadaşımı- zın işaret ettiği cetvellerde tadilât yapıldığı takdirde bütün diğer dev- let teşkilâtı için kabul ettiğimiz esası yeni baştan mütalea etmek lâzım ge - lecektir. Çünkü oradaki ücretlerle bunları teadül ettirmişizdir. Yalnız aralarında görüldüğü gibi lehlerine olarak bir kısım pay bırakılmış bulun- maktadır. Demiryolları memurlarının vaziyeti Fuat Sirmen (Rize) — Maruzatı - mıza cevap vermediler. B. En. İkinci Reisi Faik Baysal | (Kayseriy — Fuat Birmen arhadaşı - mızın mütalea ettikleri vaziyet zanne- diyorum ki ilk nazarda, yanlış anla - madımsa, bunların leyhlerine değil - dir. Devlet demiryolları şöyle bir esas kabul etmiştir. Dereceler — arasında sınıflar yaratmıştır, ve iki senede bir sınıf tutarının zammı esasını kabul etmiştir. Bunu hesapladık, baktık ki burada dereceler arasındaki fark onların ver- mekte oldukları farktan daha çoktur. Yani D. D. yolları daha az bir fark vermektedir. Bu itibarla aynı esası bunlara da tatbik ettiğimiz takdirde burada müesseseler için koyduğumuz derece farklarına nazaran kendi aleyh lerine olacaktır. Onları da bertaraf e- na sokmak ve meriyete koymak zanne- derim muvafıkı adalet olmaz. Kendi - lerinden rica ediyorum hiç — olmazsa bu kanuna ziraat bankası memurları - nın tekaüt maaşları için devlet memur ları tekaüt maaşları nisbet ve derece - sinde olmak üzere muvakkat bir hü - küm bu maddeye ilâve olarak konmaz mi? Arzettiğim Ziraat bankası me - murlarının tekaüt maaşı devlet me - murlarının tekaüt maaşının “7015-20 nisbetinde noksan olmasının sebebi o- vakit banka memurlarının devlet me - murlarından çok yüksek maaş aldığı esasına istinat etmekte idi. Madem ki mütalealarında bunu muvafık görmüş- lerdir; tekaütlük nisbetleri de devlet memurlarının tekaütlüğünden daha dün tutuyor. Binaenaleyh bu lâyiha i- le şimdi onların maaşları, tahsil de - receleri, hizmet müddetleri vesairesi itibariyle devlet memurları derecesin- dedir. Aynı dereceden tekaüdiye hak- kı vermek gayet tabit olur. Bunun ileride o banka kanununda yapılacak bir tadil ile derpiş edilebilir diye ati - ye atfedecek bir mülâhaza ile bugün bu adaletsizliği tevlit etmek zannedi- yorum doğru olmaz. Onun için bütçe encümeninden rica ediyorum. Hiç ol - mazsa bu kanunda ona ait bir hüküm koyamazlar mı? Yani ziraat — bankası memurlarının tekaüt maaşlarının dev- let memurları tekaüt maaşlarının ay - nı olması için bir hüküm koyamazlar mı?. İki memur arasındaki fark Devlet memurlariyle banka memur- ları arasındaki tekaüdiye farkları ara- sında yeniden bir mukayese yapan Nazmi Topçuoğlu dedi ki: “— Üçüncü defa arzediyorum ki, bunların devlet memuriyetine nazaran istikbal vaziyetleri itibariyle de açık- ta kalmaktadırlar. Çünkü müessesatta çalışanların vazifelerine nihayet veril- diği zaman bunlar doğrudan doğruya bir müdafaa hakkına malik değildir - ler. Bu vaziyet pek kolay telâfi edile- cek bir hal midir? Bir müessese mü - dürü her hangi bir memurunu işine gel mediği zaman kapı dışarı çıkarabil - mektedir. Halbuki bunlar içerisinde 15 - 20 sene hizmet ettikten sonra ka - pı dışarı çıkaracak adamlar vardır. Teadülün bu noktası ne ile temin e- dilecek? Binaenaleyh hiç olmazsa hü- kümet teklifindeki cetveli kabul et - mek, istikbaldeki bu haksızlıkları te - 1âbi adanalr hir gapdir Önüün ircin n cet velin aynen kabul edilmesini rica ede- rim, Küçük memurlara yardım Berç Türker (Afyonkarahisar) — Memurlar lehinde bir cetvel yapılmış ve hükümetçe bize gönderilmiş. Büt - çe encümeni küçük memurların maaş- larını tenzil ediyor. Bu günkü hayat bahalılığından dolayı küçük memur - lara biraz yardım etmek lâzım değil mi? Hükümetin verdiği cetveli pek münasip görüyorum. Acaba ne sebep - ten dolayı bütçe encümeni küçük me - murların aleyhine rakamlar koymuş - tur? Bunu öğrenmek istiyorum. E in cetvellerini kabul decek bir formül de mevzuubahis olur- sa onu da ayrıca mütalea ederiz. Ziraat Bankası memurlarının vaziyeti Mümtaz Ökmen (Ankara) — Ziraat Bankası k iki sene evel müzake- nın dereceleridir. O devlet ücretli me- Diklt ki, tekaüt hakkından mah- rumdurlar. Devlet memurları baremi- nin müzakeresi sırasında Recep Pe- ker arkadaşımızın takriri üzerinebu- rada izah edilen rakamlara istinat et- mek süretiyle teıhı't edilen vaziyete gööre, devlet ücretlileri, devlet maaş- h memurlarına nazaran 94 15 ten, 96 30a kadar maaşlarından bir fark al- Jar. Yani h;r derecede aylık itibariyle aldıkları ücret miktarı ma- ;î::“_îmu;ııraan 96 15 ile 30 arasın- re edilen ve bankayı devletleştiren ve devletin mürakabesi altına koyan, ser mayesini tamamen devlete mal eden bir kanundur. Bu kanunda Ziraat ban- kası memurlarının tekaütlükleri ya bir fasıl olarak yahut ayrı bir kanun halinde çıktı. O zaman Ziraat banka- si memurlarının tekaütlükleri mev - etmek lâzımdır İsmet Eker (Çorum) — Vaziyeti u- zun boylu izah etti ve bütçe encüme- ninin kadrosunun kabulünü daha mu- vafık buldu. Devlet memuru, Banka ve iktısadi müesseseler ve orduya ait cetvellerin vaziyeti üzerinde duran B. Recep Pe- ker (Kütahya) bu cetveller arasında mukayeseler yaptıktan sonra dedi ki: “ —. Tarihin çeşitli mucip sebepleri çok eski olan tekaüt telâkkileri ara - sında biribirine benzerlik ve muade - let temin edecek esaslı bir e- zuubahis olduğu zaman bütçe encüme- niyle adliye encümeni arasında teka - üt maaşlarının miktarı hakkında esas- l1 bir ihtilâf çıktı. Adliye encümeni bunların tekaüt maaşlarının tıpkı dev- let ları tekaüt maşları nisbetin " Bu, tekaüit hakkını bi ::ğğ telâfi ettikten başka memurin kanununun verdı_ği b_u-çok haklarla da telâfi etmektedir Bir takrir veril. di ve bu takrir mazarİtibara alındı. Bu takrire göre bir madde tedvı!ıî isten- mişti. Bu memurların - tekaüt hakkı mevzuubahis olduğu zaman bu dere. Gelerin tenzili İüzUMU Ürefinde teyağk- kuf etmişlerdi vebunu heyeticelilede yazarıltibara' DN Bunu encüme - niniz madde tedvini suretiyle değil, yöiniz mazbhatada bir fıkraimahsusa halinde tesbit etmek Surctiyle tashih iğimizi Ve âtiyen yapılacak bir ka- İiilar ” bugünden bir direktifi mu- :. >zömedııimiıden d_nlıyı yalnız Hazbatada tebarüz etlil;mıı .buıunduk I?” Tekaüt vaziyeti Ti Pa memurların tekalit hakkını ha - *i Dtesama 3160 numaralı kanunla ka - 'ıt_-zııl gdilmî!'i' Hattâ tekaüt nizamne - melerini yapmıyan mleııeız.ı", de ğ eyi yap' 1 İçin emir . Bu knn'uin;nğ_ e, 3460 nu- nunun haric e Olarak bazı Haa eleri de gene tekaüt kanunu Te gerçöevelenmisin ? İİğüni LAĞi bu. de olmasında israr etti. Bütçe encü - meni şu esbabı mucibe ile Ziraat ban- kası memurları maaş itibariyle devlet memurlarından fazla alıyorlar. Bir de onlara aynı tekaüt hakkını — tanırsak iki unsur arasında muvazeneyi ihlâl etmiş olurüz dedi. Ve heyeti umumi - ye de bütçe encümeninin noktai naza- rını kabul ettiği için Ziraat bankası memurlarının tekaüt maaşları devlet memurlarına nazaran “/o15, 20 bir nok- san ile tesbit edildi. Şimdi bu lâyiha ile bütçe encümeni tahsil dereceleri ve müddeti hizmetleri ne olursa — olsun Ziraat bankası memurlarını da aynı devlet memurları derecesinde tuttuğu- na _güre Ziraat bankası memurlarının hakikaten tekaüdiye — vaziyetlerinde kendilerini magdur eden bir duruma duşmuş oldukları malümdur. Bunu Faik Baysal arkadaşım da zannederim beyanatleriyle kabul edi - yorlar. Buyurdular ki kendi esas ka - !ıunlıriyle bu tanzim edilebilir. Şimdi istikbalde filen kanunda bu derpiş e- dfıehŞUIı mülâhazası ile haksızlığı ken dileri de kabul etmiş bulunuyorlar. Kabul ettiği böyle bir hükmü bu kanu n». tüt yapmak lâzımdır. Bu husus bu ba- remin içine sığmaz. Diğer taratfan ğız. Burada yapacağımız terfilerde hangi tahsil derecesinin hükümetin kabul ettiği esaslara daha uygun ola- cağı noktasında yeniden teşevvüşata sevkedecek bir vaziyete sokarız ki, tehlikeyi bu noktadan önlemek icabe- der. Bu itibarla bu da Barem üzerinde hararetli görüşmeler İ lerine mesnet olan tekaüt maaşının derecesini alıyoruz ve ücrette geçen müddetleri hesap etmek süretiyle yük- sek derece verilmiş oldu. Bunun ha - ricinde bir hüküm kabul etmek diğer ücretlilerin tasfiyesi için kabul etti- ğimiz esasata muhalif düşer. Bu iti- barla prensipe taallük eden teklif tetiği cetvellerle kabul edilme- sinde hem kanunun esasında biribiri- ne benzerlik ve hem de kanun esas tuttuğu manada bir benzerlik ve hem de tatbikattaki benzerlik bakımından çok yerinde olacağı kanaatindeyim.,, Bu izahlardan sonra Nazmi Topçu- oğlu'nun encümenin cetvelleri yerine hükümet cetvellerinin kabulü hakkın- daki takriri reddedilerek madde ay - nen kabul edildi ve riyaset makamı celseyi onbeş dakika için tâtil etti. İkinci celse İkinci celsede lâyihanın müzakere- sine devam edildi. Nazmi Topçuoğlu (Aydın) mühim merkezlerde çalışan şube direktörleri- ne temsil tahsisatı verilmesini teklif etti. Recep Peker, bu vaziyete gelecek memurların zaten ikinci dereceye ka- dar yükselmiş olacaklarını söyliyerek buna iştirâk etmedi. Nazmi Topçuoğlu'nun takriri red- dedildi. Fuat Sirmen (Rize) kadrolarda münhal olmadığı için iki terfi müd - detini aynı memuriyette geçirenler - den, mafevk derecenin aylığını, ücre- tini almak hak ve selâhiyetinin mü - esseselerde çalışanlara niçin teşmil e- dilmediğini sordu. B. Faik Baysal şu cevabı verdi: “— Bu müessese memurları için devlet teşkilâtına dahil memurlardan terfi hususunda şöylece bir fark ka- bul ettik. Bir terfi derecesinde 3 den fazla takdirname alan bir sene terfi müddetini azaltmış yani kısaltmış 0- lur. Bu suretle yüksek tahsil görmüş ise 2 sene sonra, eğer yüksek tahsil görmemiş ise 3 sene sonra terfi ede - cektir. Sonra düşündük ki bunlar da- ima yüksek meclisten kadroları geç- miş olan müesseseler değildir. İhti - yaçlarına ve imkânlara göre kanunun bahşettiği müsaadeler — dairesinde kadro tanzim ederler. Binaenaleyh üst dereceye terfi esasını burada koy- mağa lüzum ve zaruret görmedik. Müustanaki (eTTİ Uralla, ... saztiliğge * len cetvelleri meclisi idarelerince her sene arzedilmek suretiyle kadroları tesbit edilebilir. Bunun için ayrıca bir hüküm ilâvesine lüzum görmedik. l L L Ticari de çalış Bundan sonra 16 incı maddenin mü- zakeresine geçildi. Söz alan Fuat Sirmen (Rize), Bu kanunun mevzuuna giren müessesele- re intisabından evel ticari müessese - lerde çalışanların hizmet müddetleri - nin niçin nazarı itibare alınmadığı - nı sordu: B. Faik Baysal şu cevabı verdi: “— Burada mali müesseseleri müta- lea ettik yani her hangi bir bankada geçmiş olan hizmetleri nazarı itibare alarak intibakta derece hakkı vermiş bulunduk. Ticaret müesseseleri alel - ıtlak mütalea etmedik. Bu hususta bi- raz da sui istimale müsait olması im - kânını derpiş ettik. Yalnız eğer arka - daşımız bu mahiyette ticari müessese diye bir takrir verirlerse onu nazarı dikkate alarak ona bir formül düşü - nürüz, Mümtaz Ökmen (Ankara) — Mali müesseselerde bankalar dahil midir? Faik Baysal (Devamla) dahildir. Biz burada fabrika ve mali müessese - ler dedik. Ticari müesseselerin hudut ve şümulünü tayin ve tesbit edemedi - ğimizden dolayı buraya kadar gide - topçu arkadaş dığı bariz olan - her derecede değil - fakat 9b 33 fark vardır. Meselâ, 4 üncü derece ile 5 inci derece arasında vergiler da- hil 300 - 400 dür. Demek ki aynı hiz- meti gören, aynı tahsilde, aynı vazi - yette ve aynı müddet çalışmış olan - lardan maaşlı olan 300, ücretli olafi- lar 400 lira alacaktır. Aşağı derecede daha az, yukarı derecelerde daha çok olmak üzere vasati olarak fark 95 30 dur. Bu fark, devlet teminatına kar- şılık, az çok demiyeyim bir rakam me selesi olarak barizdir. Onun için ar- kadaşlar, üç kanunun ihtiva ettiği a- na cetvellerle hepsinin askeri rütbe - ler, müesseselerde çalışanların vaziye tini bir mütalea etmektir. Umumi 0 - lan bu tenazuru bozmaktan içtinap e- derek bu maddede dahi bütçe encü - meninin teklif ettiği cetveli kabul et- mek lâzımdır. Bir büyük mahzura da nazarı dikkatinizi celbetmek isterim. Bundan sonraki ve zannederim 3 ün- cü maddede; hangi tahsil derecesin - de olanların birden hangi derecelere geçebileceğini ifade eden maddedir. Burada hükümetin cetvelini nazarı dikkate alırsak Bundan evelki kanu- nu nazarı dikkate almıyacağız, encü- menin teklifini nazarı dikkate alaca - medik,,, İsmet Eker (Çorum) bugün tazmi- nat alanlar bugün gene bu tazminatı alabilmeleri için maddeye vuzuh ve - rilmesini istedi. Ve bu husustaki tak- riri kabul edildi. General Kâzim Karabekir (İstan - bul), B fıkrasının tadilini ve “mâlü- len,, veya müddetini ikmal ederek va- zifeden çekilenler müstesna,, gibi bir kaydın ilâvesini talep etti. B. Faik Baysal şu cevapları verdi: “— Filhakika. bu müesseselerden bir kısmı hattâ belki heyeti umumi- yesi muvakkat tazminat nami altında muhtelif şekillerde memurlarına pa- ra vermektedir. Biz burada derece in- tıbakında eğer derecesi müddeti hiz- metinegöre fazla ise, fazla derece ma- aşı alıyorsa, bu kanunda vereceğimiz yüksek derecedeki terfi hakkını ikti- sap edinciye kadar muvakkat tazmi- nat verdirmeği ücretlerin tensikinde heyeti celilenin tensip ettiği esasa mutabık olarak tesbit etmiş bulunu- yoruz. Bu itibarla oradaki ücretliler hakkındaki esası aynen muhafaza et- miş bulunuyoruz. bir mevzu mahiyetinde kalmaktadır. Bunu arzetmek isterim,,, Askeri barem Bundan sonra askeri baremin mü - zakeresine başlandı. General Kâzım Sevüktekin (Diyar- bakır) ve general Kâzım Karabekir (İstanbul) bu barem üzerinde uzun boylu izahatta ve bazı temennilerde bulundular. Encümen namına B. Faik Baysal bu temennilere şu cevapları verdi: “— Bu lâyiha, hükümete gelen tek- lif üzerine encümenimizce ve mMilli müdafaa vekili hazır olduğu halde, tam mutabakat halinde çıkarılmıştır. Bazı dereceler üzerinde biraz emsal farklarını tezyit etmek suretiyle 900 bin liralık bir zammı bütçeye ilâve et miş olduk. Umumi esas olarak diğer de münhal ol inden terfi edememek keyfiyeti kezalik bu kanun da ayni şekilde gene milli müdafaa vekiliyle mutabık kalınarak bir mad- de ilâve edilmiştir. Bir de lisan bilen- ler bahsi üzerinde tevakkuf edilmiş- tir. Ordunun 1209 numaralı bir mü - kâfat kanunu vardır. O kanunda ec- nebi dilleri tahsilinde temayüz eden- lere nizamname ile tayin edilecek bir ikramiye verilmesi kabul edilmiştir. Ri İryh P o 4 la te- min edilmiş olduğunu gene milli mü- dafaa vekiliyle muatbık kalmak sure- tiyle kâfi gördük, ayrıca bir hüküm ilâvesine mahal bulmadık. Ordunun gerek malüliyet, gerelr terfih hususlarına ait ayrı kanunları mevcuttur. Bunlar esaslı tetkikler ne- ticesi tesbit edilmiştir. Ne hükümet, ne de encümen bunlar üzerinde tevak- kufa iüzum ve ihtiyaç duymamıştır, Bu lâyiha üzerinde maruzatımız bun- dan ibarettir. Takdir yükse kheyetin- dir.,, General Kâzım Sevüktekin'in tak « rirleri reddedildi ve maddelere geçil- mesi kabul edildi. Kamutay yarın toplanarak tetkikle- baremde kabul ettiğimiz, bir derece- rine devam edecektir. Son müsabakaların tahlili Fener Ankaradaki maçlarda neden muvaffak olamadı ? Fenerbehçeliler Ankara'da yaptıkları her iki maçta da kendi« lerinden bekienilen oyunu maalesef gösterememişlerdir. Sınlâ.ı civertlilerin, bü mevsim içinde tevali eden muvaffakiyetsizlikleri nazar itibare almırsa takımlarında artık esaslı bir islâhat g zamanı gelmiş olduğu kanaati kendiliğinden ortaya çıkar. Futbol mevsiminin bitmek üzere bulunduğu şu son haftalar içinde bile fenerbahçelilerin, her iki maçta da oy larının müt diyen yerlerini değiştirmeleri takımlarında henüz daha istikrar temin edilmemiş olduğunu sarahaten gösteriyordu... n Buna rağmen, mevcut kadrosu dahi- linde Fenerbahçe acaba Ankara'da daha iyi bir netice alamaz miı idi? Bence alabilirdi.. Yalnız bir şartla... Takımını daha iyi teşkil edebilmiş ol- saydı... Sarı lâcivertlilerin Ankara'daki mu- vaffakiyetsizliklerinin sebebini — bu- nu söylerken aldıkları neticeye göre hüküm vererek değil fakat çıkardık- ları oyunu göz önünüe tütard.. .. .. yorum — takımlarını çok fena teşkil etmiş olmalarında aramak lâzımdır. Birinci maçta cezasını çektikleri bu teknik hatâlarının ikinci maçta olsun tashihi cihetine gidilmemesinde israr edilmesi şaşılacak bir hâdisedir. Denilebilir ki, bir bulmaca halleder gibi günlerce düşünülmüş olsaydı bundan daha fena bir takım teşkil et - mek akla gelmezdi. Bir defa Fikret'i sol açıkta oynat - mamak takımı ademi muvaffakiyete sevkeden en büyük bir hatâ idi. Bu - güne kadar yapılan ve Fenerbahçe i - çin acı neticeler veren bir çok tecrü - beler ispat etmiştir ki Fikret sol açık için yaratılmış ideal bir oyuncu oldu- ğu halde başka bir yere konulduğu za- marnı sol açıktaki muvaffakiyetin belki yüzde ellisini gösterememektedir. Bi- naenaleyh Fener hücum hattını sü - rükliyen ve hasım taraf müdafaası i- çin de daimi bir tehlike olan buklas oyuncusunu asıl yerinden alıp başka bir yere koymak, takımı hem müdafa- ada, hem de hücunîa zayıf düşürmek demektir. Zira hiç bir zaman akıldan çıkarmamak gerektir ki hücuma geç - mek en iyi bir müdafaa sistemidir. Muhacim hattı iyi işlemiyen bir takı- min müdafaası ne kadar kuvetli olur- sa olsun nihayet yorulmağa, binnetice gevşemeğe mahkümdur. İşte Fener bahçe Fikret'i ileriden geriye alınca hücum hattını yalnız randıman vere- mez bir hale koymakla kalmamış mü - dafaayı da müşkül bir vaziyete sok- muştür. Eğer bunun muztar kalınarak yapıl- dığı ileri sürülürse bu iddiayı da doğ- ru görmemek lâzımdır. Müdafaadaki boşluk başka bir oyuncu ile dolduru- labilirdi. Fikret'i emsalsiz bir sol açık oyuncusu olarak kabul etmeli ve onu katiyen yerinden oynatmamalıdır. İki denk kaleciden meselâ Cihat ile Hüsamettin'den birini tercih etmek daha futbolu iyice kavrıyamamış ol « duğu gibi idare etmek şöyle dursun kendisi idare edilmeğe muhtaç bir o « yuncudur,. İşte bu itibarladır ki her İi« ki maçta da Melih ortada boy göster« mekten başka bir işe yaramadı. Halbu«s ki çok seri ve mukavim olması itiba« riyle sağ açıkta kendisinden daha zi « yade istifade edilebilirdi.. Hücum hattının bel kemiği mesabesinde olan takım da semere verecek bir faali gösteremedi... İşte bu sebeple, bazan çok güzel paslarla kale önüne kadar getirilen toplardan, ve kale önlerinde ele geçen müstesna fırsatlardan bir türlü istifade edilemedi gitti... — 'Teknik bir oyuncu olmasına rağmen zaman ile biraz daha ağırlaşmış gör- düğümüz Rebii de merkezden yardım göremeyince atıl kaldı. Sağ £ da ayni sebep ve mülâhazaların tesiri ile iyi işliyemedi ve nihayet muhacim hattı böylece her iki maçta da beyhüu- de yere didişmekten başka bir iş bece- remedi... W 4 Her oyuncunun husüsiyet ve kabi » liyetleri nazar itibara alınarak bence Fenerbahçe muhacim hattının şu şe- kilde teşkili daha muvafık olurdu. Soldan itibaren: Fikret, Rebii, Ali Rıza, Naci Melih (burada Rebii'nin yerine Basri de konulabilir). Muavin hattı da: Mehmet Reşat, Aytan, Esat... Uzun zamandanberi oyunlarını gör- mediğim Fenerbahçe'nin iki mü_dği inden Lebib'in son zamanlarda ço terakki etmiş Yaşar'ın da Ğıl?ı? nundan eser kalmamış olduğun şahede ettim. Yaşar'ın her defasında eğer saydı Fenerbahçe için n ğır olabilirdi... k 'Takımın heyeti um! ind oyununu da eskisine nazaran biraz rilemiş gördüm. Belki takımın fen teşkil edilmiş olmasının bu kanaati bana telkin etmesinde büyük bir tesiri olmuştur. Tet Memleketimizin çok sevilen ve tak- dir kazanmış bir kulübü olan Fener - bahçelilerin, önümüzdeki sezonda mu- vaffakiyetli oyun çıkarabilmeleri î;_in,',î ellerindeki elemanlardan daha iyi is- tifade etmelerini temenni ederken, lâzım gelseydi ,oynatıl karar verilen kaleciyi nasıl müdafi veya mu- avin oynatmak akla ve mantığa sığa - maz idiyse kendi yerinin ehli olan bir oyuncuyu da başka bir yerde oynat- mak kadar büyük bir hatâ olamaz. Tecrübesi ve topa hâkimiyeti az, vu- ruşları kusurlu ve çekingen bir oyun- cu olan Melih'i eşapelik paslar vere - rek süratinden istifade etmek mülâ - hazasiyle, ortaya koymak da yanlış bir tâbiye idi. Merkez muhacim oynıya - cak bir oyuncuda aranılacak başlıca meziyet hücum hattını sevk ve idare kabiliyetidir. Bu mevkii ihraz edecek Mütekaitlere gelince; mütekai bir defa prensip itibariyle tekaütlük- k ül etmiş bir fut -| yaş ş olmaları dolayısiyle artık. spor sahasından çekilmeleri lâzım ge- len oyunculardan ziyade istikbal vâ- deden gençlere takımlarında yer meğe çalışmalarını da halisane t: etmeği bir vazife bilirim. — — B. Massigli Bükreş'te Bükreş, 28 a.a, — Parise gitmekti e o- lan Fransa'nın Ankara büyük elçisi Massiğli Bükreş'e gelmiştir. Bu ak - şam hariciye nazırı Gafenko ile görü- bolcu olması İâzımdır. Hılbuk!öuelih', cektir. ; L d D n YÜ Mi

Bu sayıdan diğer sayfalar: