Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Bibliyografya : ULUS 4-3.1939 , Ülkü Halkevleri dergisi — 73 üncü sayı çıktı — Ülkü, dün yedinci yılının ilk sayısı. nrı neşretmiştir. Geçen altı yıl içinde ayda bir çıkarak 72 inci sayıyı bulan qmü 12 büyük cildde 6060 - sayfalık bir kolleksiyon vücuda getirmiştir. Ülkü'nün —dün neşredilen mart nüshası on üçüncü cildin ilk numara- sıdır. Geçen yıl içinde 96 sayfaya çı - karılan Ülkü, hacmini bu sene de mü- hafaza etmektedir. Ülkü'nün son sayısını şimdiye ka- darkilerden ayıran bir hüsusiyet var- dır: Halkevleri çalışmalarına daha ge- nişçe iştirak. Ülkünüa bu nüshası halkevlerine istikamet verici yazılar bakımından çok zengindir. Filhakika geçen şubat- ta yeniden açılan 158 halkeviyle hir - likte bunların sayısı 367 yi bulmuş - tur. Geçen yılki sayısı 209 olan hal - kevlerinin 136,500 âzası vardı. Yeni Halkevleriyle bu mikdarın yüz elli bi- ni aştığını tahmin edebiliriz. Bu binle- ri, dokuz şubeye ayrılan çalışma prog. ramı içinde aydınlatma vazifesini Ül. kü üzerine almış bulunmaktadır. Hal- kevleri fikir ve hareket halinde en ge- niş kültür muhiti olduğuna göre Ülkü de hem fikri cereyanları hem de ce - miyet hayatında tatbikı faydalı işleri izaha çalışmaktadır. Ülkü'nün bu sayısının başına, dört sayfa kuşe üzerine basılmış. hususi bir kısım konulmuştur. Burada Milli Şef'in Ankara Halkevindeki halkevle- lerinin hizmeti çok büyük olacaktır” demektir. N, Çavuşoğlu ve S. Aydaoslu “Sos . yal yardım sahasında halkevlerinin kolayca başarabilecekleri çok önemli bir iş,, başlıklı yazılarında sosyal yar. dımı ijiyen ve ekonomik olarak tasnif ve izah ettikten sonra kampanya işçi- lerine yapılacak sosyal bir yardımın plânını vermektedirler. Burada bir - çok hesaplar verilmekte ve çalışma yol ları gösterilmektedir. Bu iki zat, Ül - künün gelecek sayılarında da muhte - lif yardım mevzuları üzerindeki diğer değerli etüdlerini neşredeceklerdir. Nüzhet Abbas “halkevleri ve mem- leket sporu” yazısında beden terbiye- si kanununun neşrinden sonra spor vaziyetini izahtan sonra teknik ve propaganda neşriyatiyle spor öğreti - cileri yetiştirme, spor sahaları ve sa .- lonları yapma bakımından ha!kevlerı spor kollarına düşen vaıifnelcn anlat . mıştır. Nuzhet Köymen “Halkevleri köyeülüğünün daha verimli olması yo- lunda düşünceler,, başlıklı yazısında köylü ve şehirli psikolojisinin birisi - ninkini (seziş) ve diğerininkini (dü- şünüş) melekeleri etrafında kısaca teş. rih ettikten sonra köy ve şehir farkını kapatmak için düşündüğü üç tedbirin ana hatlarına temas etmiştir:| Köylü hanı, köy merkezi, köy sanat kolları. Ti neşriyat sergisiyle resim ve heykel sergisini ziyarete ait bir resimle, 7 nci yıldönümü törenine ait bir resim var- dır. Halkevleri neşriyatı sergisindeki Ülkü köşesini gösteren resimde de on iki büyük cild Ülkü'nün güzel ahen - gi görülmektedir. Milli Şef İnönü'nün Birleşik Ame- rika milletine yaptığı mesaj da bu kıs- ma konulmuştur. Ülkü'nün metin kısmında ilk yazı Başvekil Dr. Refik Saydam'ın Halkev lerinin yedinci yıldönümünde Ankara halkevinde söyledikleri nutuktur. Bu nutukta türk inkılâbının ve milli he - deflerin yeni bir izahı yapılmakta ve halkevlerimize vazıh ve kuvetli direk- tifler verilmektedir. Sayım Başvekil, nutkunda memleket gençliğini ve bil. hassa münevverleri halkevlerinde ça.- lışmıya davet etmektedir. Fuat Köp- rülü, “Halkevlerimiz” başlıklı yazısın- da halkevlerinin demokratik, içtimai bir müessese olduğunu izahtan sonra memlekette toplu düşünme ve çalışma terbiyesinin halkevlerinden başlıyaca- ğını anlatmaktadır. “Bilhassa halk ile münevver sınıf arasındaki — boşluğu” halkevi dolduracaktır. Profesör, ma - kalesinde türk gençliğinin asi) bir va. zife hissiyle halkevlerindeki çalışma - lara iştirak edeceğini şüphesiz bulmak tadır. 1 Nafi Atuf Kansu gene “Halkevle. rimiz” başlığını taşıyan yazısında fik- rin cemiyet hayatındaki .rolüuü ve halkevlerinin fikir ve fikirden hare- ket yaratma kuvetini izah v halkev - lerinin son yıllardaki iıııkı_şafnn bu felsefi görüşle tahlil etmiştir. — » Füat Köprülü'nün “halkevlerimiz- de tariht araştırmalar nasıl yapılma - hdır?” başlıklr yazısı millit şuurun milli tarih araştırmalarına verdiği hi - zt işaret ettikten ve halkevlerinin der- gilerle, broşürlerle bu iyi işe kanldı.- ğını söyledikten sonra bugünkü vazi- yetin kısa bir tenkidini yapmakta V€ halkevlerine şu iki istikamette iler ,> lemenin yollarını göstermektedir: 1 — Ancak mütehassıslar ve âlimler tarafından meydana konulmuş tarihi hakikatleri yaymak. 2 — Mahalli vesikaları metodlu o- larak tetkik etmek, Profesör, bu son kısım için Ülkü' - nün gelecek sayılarında izahlarda bu- lunacağını ve örnekler vereceğini bil- dirmektedir. B. Fuat Köprülü, halkev lerinin muhitlerinde bir kitabeler ar . şivi vücude getirme yollarına işaret - ten sonra halkevlerinin ilmi mahiyet- teki değerli eserleri iyi tabettirmeleri işi üzerinde de durmaktadır. Ferid Celâl Güven “Halkevleri ve güzel sanatlar,, başlıklı yazısında gü- zel sanatların insan ve cemiyet haya. tindaki muessiriyetini ve halkevleri . nin bu cephedeki vazifesinin ağırlığ_ı- nt topluca izahtan sonra *i dlu, bil. gili, dikkatli ve devamlı” çalışmak h:ı— zumuna temas etmiş ve Millt Şef'ıfı güzel sanatlar bakımından halkevle_n. nin vazifelerini aydınlatan bazı değer li sözlerini nakleylemiştir. “Halkevlıe. ri için,, unvanlı yazısında Şeyket Aziz Kansu felsefe ve sanatla filozof ve sanatkârın cemiyet hayatındaki k_uve- tini izahtan sonra “türk demokrasi ru- hunun, moral enerjiler sahibi ve kıay— nağı iyetleri yetiştirmiye, onları teşâik,a:ı: himayeye matuf bir kült_iıî halkevlerinde kendisini ının siyasetinin,. e gösterdiğini söylemiştir. — Yazısı Ziyaettin Fahri “halkevlerinin çalış. masına dair” yazısında her halkevinin muhitini muayyen noktalardan tara - yarak hazırlıyacağı — monografilerin lüzum ve faydalarını anlatmakta ve böylece bütün yurda ait bir monogra.- finin de kurulabileceğine de işaret et- mektedir. Muharrir buna “Anadoluyu tarama cereyanı” demektedir. “Halkevlerinin folklor çalışmaları i. çın yaptıkları ve yapabilecekleri işler hakkında” ki notlarında Pertev N. Boratan halkevlerinin folklor için ya pacağı teşkilâtla bunun işlemesi ve folklor malzemesi ve kütüphaneler i . çin istifadeli izahlarda bulunmaktadır. Yaşar Nabi “halkevlerinin dil, ta - rih, edebiyat yolundaki çalışmaları,, yazısında üç mevzu üzerinde halkev - lerine vazıh yollar göstermektedir, A. Caferoğlu'nun A. Y. Yakubovski. den tercüme ettiği Gazneli Mahmut yazısının ikinci kısmı Ülkü'nün bu sa- yısında yer almıştır. A. V. Gennep'ten P. N. Boratan'ın tercüme ettiği Folklor adlı yazıya bu nüshada da devam edilmekte ve bu kı. sımda ve folklor metodları tahlil o - lunmaktadır. Ş. A, K, nın “Elmadağı,, başlıklı ya- zısı 1925 yılına ait güzel bir hatıranın tatlı bir hikâyesidir, M. R. Kösemihal “halkevlerinde mu siki,, yazısında bunun tanzim yolları üzerindeki fikirlerini toplu ve faydş- İr bir şekilde salâhiyetle ifade etmiş- tir. Prof, A. Mezden tercüme edilmekte olan “orta zaman türk ve islâm dünya. sında âdetler,, yazısına Ülkü'nün bu nüshasında da devam edilmiştir. Ayın haberleri kısmında halkevleri- nin yedinci yıldönümü töreniyle C.H. Partisince halkevlerinde tertip edilen konferanslardan bahsedilmiştir. B. K. Çağlar Ülm'nm, bu sayısında da hal. kevleri çalışmaları üzerindeki müşahe delerini üç sayfa içinde hulâsa etmiş - tir. Ülkü'nün her sayısında “bir oku- yucunun notları,, başlığı ile yazan Na. hid Sırrı, bu nüshada şunlardan bahs- etmektedir. Ansiklopedi, Müstafa Re. şünceyi irade ve işe kalbedecek felse. fenin halklaştırılması yolunda halkev- (Başı 1 inci sayfada) lerile bazı ihsat malümatı getirmişti. İstanbul'un genişçe bir endüstrisi o- lan bu sanata dair bugün de B. Bez- men'den hayli şeyler öğrenildi; mese lâ yünlü taklidi pamuk kumaşlardan yapılan hazır erkek kostümleri 375 ku- ruşa kadar satılabilmektedir, İnce yer- li pamuk dokumaların sarfiyatı adam başına yılda iki buçuk metre iken bu- gün beş metreye çıkmıştır. Buna iki buçuk metre de mümasil Avrupa mal- larının sarfiyatı ilâve edilirse vasati mas ediyor: iş kanunu seriede 90 yev- miyeyi tecavüz etmemek şartiyle işçi- lerin muayyen çalışmalarına müsaade ve bu takdirde de yüzde 25-50 nispe- tinde yevmiye fazlası verilmesini em- retmektedir. İstanbul İş Yurdu ise fazla mesai için âzami haddin tatbikini tensip etmiştir. Halbuki işçiler, az pa- ra kazandıklarından, asgari haddin tatbikine çoktan razıdırlar. Fabrikalar bu had üzerinden para verememekte olduklarından fazla mesai ücreti öde- nemeı!ı:ktc ve işçiler bundan mahrum rlar. balya pamuk sarfetmekteyiz. Fiyatlar ucuzlarsa istihlâkin daha fazla artaca- ği umulur. Fiyatların ucuzlamasını temin edecek unsurlar ise istihlâk ve muamele vergileriyle işçi kalites'dir Bunlardan birinin inmesi ve ötekinin yükselmesi lâzımdır. Bir arabacının dilekleri Fuat Bezmen'den sonra Cümhurrei- simizin karşısına gelen arabacı B. Fa- ik Değirmenci İstanbul arabacılarına dair şu malümatı verdi: İstanbul şehri hudutları içinde 4500 kadar at arabası çalışmaktadır ve bunlardan 600 kadarı binektir. İstan- bul'da kupa veya fayton nevinden 600 tane binek arabasının hâlâ iş bulabil- mekte olduğunu ümit eder m'iydiniz? Fakat hâdise budur. Ancak bu araba- lardan çoğu “yazlık,, dediğimiz yer- lerde ve hususiyle Adalarda işlemek- tedir, Yük arabalarına gelince; bunlar kamyonların müthiş rekabeti karşısın- dadırlar, B. Faik Değirmenci de bu rekabetten şikâyetçidir. Cümhurreisi- miz : “— Otomobil asrındayız. Kamyonla rekabet edilemez Vaziyet zaruri ve tabiüldir. Fakat ameli bir çare düşünü- yorsanız söyleyiniz.,, dediler. Muhatapları düşündü, düşündü ve bu doğrü sözleri tasdikten başka ça- vte bulamadı. Uyanık bi;bköylü Merdivenköylü bir çiftçi kira, or- takçılık ve milli araziyi imar suretiy- le 120 dönüm toprak işlemekte olduğu- nu anlatırken harman makinesi ihtiya Crüzerinde usrarla tevakkuf etti ve hasat da vakit ka k ve temiz mal istihsal etmek için köylere harman makineleri temin edilmesini elzem gördüğünü bildirdi. Derin kaz mak noktasından atla sürmenin aley- hinde bulundu. Acaba mevcut atlar cı- lız olduğundan mı bunlar büyük pul-| lar. luklara koşulamıyor ve ca sürülemiyor, bunu tasrih edemedi. Köydeki bektaşi tekkesinin yıkıla - rak yerine modern bir mektep inşa e- dilmesini istedi. Bu uyanık köylü tek- ke yerli yerinde kalırsa o zihniyetin süratle zail olamıyacağını ve zamanı- mız zihniyetini ancak mektebin tesis edeceğini düşünmektedir. Bu fikri cümhuriyet köylüsü lehine — derhal kaydedebiliriz. Kliring ve takas Koyun, keçi ve oğlak derilerini Av- rupa'ya ham ve yarı-ham halde ihraç istihlâk yedi buçuk metre tahmin edi-| kal | lebilir. Bu gibi dok lar için d Loh 13 buçuk milyon kilo, yani 70-75 bin Mustafa Doğaner söylü- yor: lokantacılık İstanbul'da gerile. mektedir, zira hem eskisi kadar aşçı yetişmiyor, hem de mütemadiyen ufak | ufak lokantalar açılıyor. Bu iki başlı derdin devası — dün bir otelcinin de ileri sürmüş olduğu gibi — bir mektep |açmak ve aynı zamanda lokantaların sayısını tahdit etmektir. Halkalı köyünden bir çiftçi konuşuyar Şimdi, Büyük Halkalı köyünden bir çiftçi konuşuyor: köy seksen evli- dir, 760 dönüm kadar arazisi vardır. Bu arazi köye kâfi değildir. Bu mik- tar toprağın yüzer dönümden biraz fazlasına sahip olan iki çiftçinin mal- larr hesaptan çıkarılınca aile başına 6-7 dönüm toprak düşmektedir. Halbuki 44 ailenin hiç toprağı yoktur. Geri ka- lanların arazisi de 20-30 dönüm geniş. liğindedir. İşte üç nevi çiftçi: toprak- sıIz, az topraklı ve genişçe topraklı.., Bunları nasıl telif etmeli? Köylü, bir de köyün baltalığı olmadığından ve tezek yakıldığından şikâyet etti. Ya- kacak davasının mühim bir faslı. Fa. kat, İstanbul hinterlandından olmak iktiza eden bir köyün anlatılan bu va- ziyeti dikkate lâyık değil midir? Şehir bu ;ıöyhrî terfih etmiş olmamalı mı- Takas işleri B. Rıza Özyürek takas komisyoncu. sudur. Ticaretin bittimr' at yada almız olduğu bugünkü “Şşekil bir de “takas komisyoncusu” adı verilen mutavassı- tt yaratmıştır. Fakat B. Özyürek'in uzun 'uzadıya izah ettiği gibi, öyle bir mutavassita hakikaten lüzum vardır. Zira memleketin bir tarafındaki itha - lâtçı diğer bir tarafındaki ihracatçı ile karşılaşarak ticaretlerini icraya imkân bulabilirler miydi? Adresleri ve ehli- yetleri ithalâtçı ile ihracatçının malü- mu olan takas komisyoncularıdır ki bunların işlerini kolaylaştırır BT -— b.ytaı*dı kömür ve odun ticaretiy- le uğraşan B, Asım Aryüz İstanbul'un bu tanınmış semti köylerinin iki şikâ. yetinden bahsetti: bugün ormancılık- taki zaruri takyitler, meşhur karaku- lak suyu dolayısiyle köylü ve evkaf a- rasındaki dâva,. Fakat anlaşıldı ki bunlardan birincisi kanunun tatbikatı- na ait bir dilekten ve diğeri de haklı ile haksız, mahkemece tayin olununcı. ya kadar biriken bir para meselesin- den ibarettir. Çubuklu gaz depolarında amele başı olan B. Mustafa Cebeci Anadolu Hisa- rından Beykoz'a kadar olan saha da- etmekte olan B. Kerim Aktar kliring ve takasın ihracatı kamçılamış olduğu- nu memnuniyetle ifade ettikten sonra Ç ile İmparatoriçe Mari Lüiz, îııî îıiasşaafîr geldi (tiyaîrg tînk;:y,)_ b_“ osmanlı diplomatının ölümü, türk fil. mine dair. y Fevziye Abdullah Ülkü'nün kitap - lar ve mecmualar kısmında Faruk Na. fiz Çamlıbel'in “Tatlı sert” adiyle ;ııeş rettiği mizahi mahiyetteki şiirleri ha- vi eserini tenkid etmektedir. Ülkünün bu safısında Ceyhun A. Kansu'nun, Lütfi Gökırmak'ın, Sıtkı Akozan'ın güzel birer şiiri vardır. K. Ü. Ege bölgesinde haşarat mücâdelesi İzmir, 3 a.a. — İzmir ve Manisa vi- lâyetlerindeki bazı çam ormanlarına birkaç senedenberi arız olan minoto- kampa pityokampa haşeresinin im- hası için her sene açılan mücadele bu sen de şiddetle başlamıştır. Külliyet- H miktarda tırtıl keseleri toplanarak imha edilmiştir. Kasabalar içindeki parkların ve hususi bahçelerden ba- zılarında da bu haşerelerden görül- müş olduğundan imhaları için bele- diye zabıtası marifetiyle sıkı takibat sonunda B. Kansu &i mil W Ni : ;pnndı tebligat yapıl- kliring ve takas arasında bir l.(arakŞeıî mukayesesi yaptı ve kliring sistemini daha sağlam bulduğunu izaha çalıştı. Yünlü kumaş imal edenlerden Ka- Tamürsel fabrikası müdürü B. Mehmet Ali Kerimoğlu bu sanatın devamlı bir m.m?ü arzettiğini, dokunan malların kâmilen satıldığını, stok kalmadığını, faka.t devlet mübayaalarının devlet fabrikalarından Yapılmasına'dair ha - zırlanan kanun qohylüyk biriki'ay evel korku geçirmiş olduklarını an- lattı, « Hazırladığınız malları kâmilen satıyorsanız bu kanundan niçin ürkü - nuz?, yo:s_u Çünkü fabrikalarımız fi"letçe satın alınan kumaşların cinsine göre kurulmuştur. Devlet bızı_ien satın al- mazsa fabrikalarımızın bir kısım tez- gâhları muattal kalır.,, Yerli kumaş istihsalimiz Bu cihetle beraber B. Kerimoğlu'n- dan öğrendik ki yerli kumaş istihsali- miz senede beş milyon metre kadar- dir ve 1.200,000 metre- miktarında da mal ithal edilmektedir. 1932 denberi bir misli artış vardır. Ancak öğrene- mediğimiz bu artışın istihlâkte mi, yerli dokuma endüstrisinde mi oldu- lardır. hilindeki fabrika ve depolarda çalışan bekâr amele için yatacak yer teminini istemektedir. Kabzımalların lehinde bulunan bir bahçıvan Maltepeli bir bahçıvan ise kabzı- mallar lehindedir. Halbuki - kendisi ve Maltepe'nin diğer bahçıvanları vak. tiyle bir kooperatif kurarak onlardan kurtulmak istemişlerdir. Ancak Dra.- ma muhacirlerine bakarak bahçelerine sebze yerine tütün ekmişler, ilk yıllar. da biraz para kazanmışlar, sonra top - raklarının iyi tütün vermediği, malla- rının para etmemesinden anlaşılınca tekrar sebzeciliğe dönmüşler ve bu a. rada Ziraat Bankasına da borçlanmış- Şimdi, bu borçlarının uzun vâde İ le ödenmesini istemekte ve “eğer koo- Peratif devam edecekse bize kredi ve- rilsin ve bir gatış kooperatifi yapıl. sın,, demekte, kabzımallarla çalışırken daha az sıkıntıda olduklarını söyle- mektedir. Şu da var ki Adana, Mersin ve Antalya artık İstanbul turfandacılı- ğına set çekmiş olduğundan Maltepe bahçeleri ancak konserve fabrikaları kurulursa eski randımanı verebilirler. Maltepe'nin bir de su meselesi var. dir: Feyzullâh efendi suyu ismiyle a- nrlan bu su, boldur, fakat yolları bo. zulmuştur. Yağmur ve kar yağınca bu- Cümhurreisimiz dün de İstanbul esnafının dilek ve şikâyelflerini dinledi söyliyerek tamire yanaşmamakta, Ev- kaf mütevelliyi tazyik etmekte ve bu esnada da Adalara satılması kabil olan bu sudan hakkiyle istifade olunama. maktadır. # w4 Yalnız öğleden evelki toplantıda görüşülen bütün bu meseleler hakika. ten, dallı ve budaklı, karışık, şümullü, girift meselelerdir. Öğleden sonra gö- rüşülen ve yarınki mektubumda görü- lecek olan diğerleri de bunlar kadar şümullü ve girifttirler. Cümhurreisimiz, büyük bir sabırla bunların hepsini dinliyor, not alıyor, inceliyor, ve hayranı olduğumuz geniş vukufiyle hepsinin çarelerini, emin o- lalım ki, şimdiden zihninde tespit e- diyor, , Nasuhi BAYDAR Deyli Ekspres'e göre : Almanya'ya sömürgelerini geri vermeli! Londra, 3 a.a. — “Deyli Ekspress” Bazetesi neğrettiği bir makalede eski şhnan müstemlekelerinin Almanya'ya şdesi lüzumunda ısrar ederek diyor i: “Bu müstemlekeler bizim malımız değildir. Ancak hize emanet edilmiş- tir. Bu müstemlekeleri elimizde tut- mMaü veya ingiliz imparatorluğuna il- hak etmek emniyeti suiistimal olur. Almanlar bu toprakları idareden â- ciz oldukları ileri sürülerek bizim ıd_aremiı altına konulmuştu. Madem ki Almanya'nın bütün haklarını tanı- yoruz, eskilerini de ona iade etme- miz lâzımdır.” Ş Bir haftada kırk beş | Ha -l—v—l—ı"ıkfl_'—'“"v' Geçen bir hafta içinde gümrük mu - hafaza teşkilâtı, Suriye hududunda biri ölü kırk iki kaçakçı, sekiz yüz ki- lo gümrük kaçağı ile yüz elli türk li - râsı, otuz kaçakâı hayvanı, İstanbul'da: Üç kaçakçı, otuz dört kilo 57 parça gümrük kaçak malı ele ge;iriıımîştir. (a.a.) 11 inci Halk Konseri Riyaseticümhur Filarmonik Orkes - trası tarafından: Müzik Öğretmen O. kulu Konser salonunda 4. 3. 1939 cu. martesi günü saat 15,30 da verilecek - tir, Program şudur- Şef: Hasan Ferid Alnar, 1. — K. M. von Weber (1786-1826); Euryanthe uvertürü 2, — W. A. Mozart (1756 . 1791): Keman konçertosu, La majör. a) Allegro aperto b) Adağio c) Tempo di Menuetto. Solist: Enver Kapelman. 3. — L. van Beethoven (1770-1827) 5 inci senfoni, do minör, op. 67 a) Allegro con brio , b) Andante con moto c) Allegro (Scherzo) - Allegro Gelecek könser 11, 3, 939 cüumartesi günü saat 15,30 dadır. Fuat Köprülü için toplantı İstanbul, 3 (Telefonla) — Profe- sör Fuat Köprülü'nün tedris hayatın- da 25 inci yıldönümü münasebetile ya. rın üniversite konferans saonunda bir toplantı yapılacaktır. ——— ——— (23 Nisan — Çocuk Bayramı) Çocuk bayramı bayramların, bayramıdır. Çocuklarımıza, bayram teglenceli geçirmeleri için şimdiden hazırlanalım | İstanbul'da aşk — yüzünden bir dnayet oldu Evelki gün İstanbul'da, Beyoğlun” da gene aşk yüzünden bir cinayet ol * muş genç bir adam sevdiği genç bir kâ” dını tabanca ile öldürmüştür. Katil 01" hangazili ve Rahim adında genç bif tüccardır. Ölen genç kadın, — polisçt müseccel bir kadının evinde oturan Sâ bahat isminde güzelce bir kızdır. Va* || ka şöyle olmuştur. | Rahim ticaret maksadiyle sık sık İs“ | tanbul'a gelmektedir. Bu — geliş gidi$ | sıralarında bir gün Beyoğlu'nda po * | lisçe fena tanıman Gülizar adında 45 — yaşlarında fena bir kadınla tanışmış * tır, Bu kadının evinde Sabahat ve Me- lâhat adında iki de genç kız bulunmak* tadır. Gülizar bu iki genç kızı, Rahimt — kendi kızları olarak takdim etmiştir. Tüccar Rahim her İstanbul'a geli * şinde bu evde bir kaç gün kalmaktâ, hep birlikte eglenmekte ve muhtelif eglence yerlerine gidilmektedir. Genç adam bu temaslar neticesi olarak Saba” hat'ı sevmiye başlamış ve onunla ev “ lenmek arzusu göstermiştir. Gülizaf Rahim'in bu isteğine taraftâar — olmu$ ve iki gencin evlenmesine karar veril- miştir. Rahim bu münasebetle düğün hazırlığı yapılmak üÜüzere — Gülizar'a beş yüz lira vermiştir. Rahim geçen salr günü akşamı gene Güliazr'la kızlarının evine gitmiş, ra- kı masasını kurarak içmiye başlamış * lardır, Rahim bir ara lâfı evlenme bah- sine getirmiştir. Fakat Gülizar — kızf Sabahat'ı kendisiyle evlendiremiyece" ğini açıkça söylemiştir. Rahim, buna fena halde canı sıkıl - — mış bir vaziyette evden çıkarak git - miş ve gece sabaha kadar muhtelif yer- — lerde içmiştir. Bu arada Gülizar'la kıZ ı,ı | larının vaziyetleri ve yaşayışları hak - kında hiç hoşuna gitmiyen fena şey - ler öğrenmiştir. Sabahleyin kendini a“ vutmıiya, istirabını unutmrya çalışmış * sa da muvaffak olamamış ve saat 12 de gene Gülizar'ın evine gitmiştir. Genç — | adam, sevgilisiyle bir müddet oturup | konuşmuş ona, hayatı hakkında fena şeyler öğrendiğini, paralarını yemek için kendisine tuzak kurulduğunu söy- lemiş ve cebinden tabancasını çıkara- rak Sabahat'a iki el ateş etmiştir. , Kurşüunlar genç kadinın 801 meme * b BUVTA * TRUĞOSUÜNE İsahet eERAMESYF N ğ Vakayı müteakip Rahim evden kıxî' ku mıştır. Tabanca sesi ve kadın çığlığı” — ” na koşan komşularla polisler, Saba - — | hat'ı yerde kanlar içinde ölü — olarak L:ulmuşlardır. 1 j Rahim teslim oldu Katil Rahim gece saat 21 de Emni - yet müdürlüğüne giderek yaptığı ci - nayeti itiraf etmiş ve teslim olmuştur. Katil hakkında adli tahkikata başlan - mıştır. İstanbul halkevlerinde — verilecek konferanslar Cümhuriyet Halk Partisi Genel Sek reterliği tarafından halkevlerinde pro. fesör ve doçentlerimize konferanslar verdirildiğini evelce yazmış ve tarih . lerini gösterir cetveli neşretmiştik, Bu defa da, İstanbul'un muhtelif halkev- lerinde verilecek konfedanslara ait cetveli bildiriyoruz; Doç. Halil V. Eralp, (Ruyalar), 25-3-0939 saat: 20, Beşiktaşta; Prof. Kerim Erim, — (İlliyet — prensipi), 15. 3. 939 saat: 20,30, Eminönünde; Prof, H. N, Pamir, (İstanbul boğazı - a teşekkülü), 15. 4. 939 saat: 17,30, Eminönünde; Doç. Dr. Orhan Alis . bah, (İlim ve terbiye), 29. 3, 939 saat- 20.30 Eminönünde; Doç. T. Suphi Ar. tel, (Kimya ilminin inkişafı), 15.4.939 saat: 20, Beyoğlunda; W. Eberhard, (Eski Çin menbalarından eski türk kavimledi hakkında malümat), 11.3.39 saat: 20, Beyoğlunda; Prof. Fahri E- cevit, (Alkolizm ve suçluluğa tesiri), 25. 2. 939 saat: 20,30, Şehremininde; Prof, Mazhar Nedim, (İleri deniz ti - careti hukuku), 10.3.939 saat- 18, Ka- dıköy'de; Prof. Vasfi Rasit Seviğ, (Devlet ve Parti), 28. 2. 1939 saat? 20,30, Fatih'te, lanık akmaktadır. Suyun mütevellisi olmadığın S - Yiyeyi K Alman Kitap Seraisi Almanya Büyük Elçiliği Konsolosluk Şubesi binumı_lg (Çankaya Caddesi 71) açılmış olan alman kitap sergisi / her gün saat 15 ten saat 20 ye kadar açıktır. DUHULİYE SERBESTTİR. 651