—: Papa nasıl seçilir? İki sene müzakereden sonra Papa seçemiyen kardinaller! Konklav ne demektir? Katolik dünyası, yeni pa- panin seçimini büyük bir tecessüs içinde bekliyor. Buna rağmen, papanın seçimi için yapılacak müzakereler son derece gizli tutulacaktır. Fakat şimdiye kadar papalar hep böyle gizli olarak seçil - mezdi. Papa seçimi asırlarca a- çıktan açığa yapılmıştır. Ba - zan seçim esnasında şiddetli münakaşalar ve gürültüler o - lurdu. Hattâ kanlı kavgalar ol- duğu da vakidir. Konklav ise, nisbeten yeni bir tesistir: ilk Konklav 1274 de olmuştur. Ondan sonradır ki, Konklav.- lar, gizli tutulmağa başlanmış- tır, Papa dördnücü Kleman öl- müştü. Bu zamanlarda papalık biraz sönüktü. On beş kar - dinal toplandı. Bir papa seçe- ceklerdi. Fakat kardinaller Ro- m'ığı d:ğlıl. oV zamanki dini merkez olan Viterba' « el a'da top Tam iki sene münakaşalar oldu. Müzakereler oldu. şlşiu içine bir çok entrikalar karış- tı. Ve papayı seçecek olanlar bir türlü bir namzet bulup da gösteremediler. Fakat şehir ahalisinin artık sabrı da tükenmişti. Enerjik çarelere baş vurmağa mecbur oldular. Tuttular; kardinalleri peskaposluk sarayına kapattı - , Sarayın etrafını izbandut gibi muhafızlarla kuşattılar. Bu suretle, dışarşıdan hiç kim- se karışmıyacak, kim papa ola- taksa bir an evel seçilecekti. Ve içerden de papa başlarında olmadan kırdi;:ller dışarıya klardı. “ı;:ı:aıic::rde kardinaller hâ - lâ kimi papa yapalım diye ka- rar veremiyorlardı. Viterba'lı. lar baktılar ki hâlâ papanın ne seçildiği var, ne seçileceği, sa- rayın üstüne beş on adam çı - kardılar, çatıda ne kadar kire - mit varsa hepsini aşağıya attı- lar. Kardinaller açıkta kaldı - lar. Fakat hâlâ da seçemiyor - lardı. Şehir halkı baktı ki, kar- gdinaller ne sıcaktan ne yağ - murdan müteessir olarak çâbu- cak seçivermiyorlar, içeriye ek- mek ve şarabı. az göndermeğe başladılar, kardinaller gene işi uzatmakta olduklarımdan bir türlü içlerinden birisini papa seçemediklerinden şehir ahali- si bu “mahpusların” rızkını büsbütün azaltmağa ve kesme- ğe karar verdiler. Başladılar, i- çeri birer dilim kuru ekmek at- mağa. Bu suretle seçeceklerini bir an evel seçeceklerdi. İşte onuncu Greguvar'dır ki, ilk defa olarak “Tehlike nere- de" isimli emirnamesini neş - retti. Bu emirname mucibince ondan sonraki Korklavlar hep böyle ayrı bir yerde yapıla - caktı. K'"ş_î'““tf. Konklav Bgü- nünün arifesinde akşam gün batmadan evel girerek, Va- tikan'a kapanmağa mecburdur. Kardinaller dua ederlerken, kendilerine Vatikan'daki “ka- palı* yerde kalmak - salâhiyeti werilenler Pavline ismindeki küçük kilisede toplanırlar, Burada toplanacak olan şah- siyetler oldukça kalabalık ve meslekleri de ayrı ayrıdır. Bu şahsiyetler şunlardır: kâ- tipler, hizmetçiler, kardinaller, günah çıkarıcılarla iki doktor, bir operatör, iki eczacı, ÜÇ metrdotel, bir şarapçı, on Dbir aşçı, altı merasimci, bir mimar, ilç itfniyeci, bir doğramacı, bir dıvarcı, bir demirci, üç berber, bir de ocak süpürü “şahsiyetler”dem birisi, eğ dışarı ile temas ede; ::;: Konklav hakkında öğrendikle - rini başkasına söylerse, afaroz edilir. Bunlar, papa seçimi e$- nîunda ne işittiler ve ne gör- dülerse ölünceye kadar kimse - ye ıi_iylemiye:eklerdir. Bunlar yemin de eder, Konklav zamanlarında ak - şamları, gün batınca merasim- ciler koridorlarda dol k Macarislan'ın iki kararı Macaristan'ın antikomintern pakta iltihakı, macar nazi par- tisinin feshi ve âzalarından bü- ve çıngırak çalarak “Extra C?m"şs!" diye haykırırlar. Va- tikan'ın çanları “Ave Maria”yı çaldıktan sonra, kardinallerle beraber kalacak — olanlardan baska herkes çekilir. Artık bütün kapılar kapan - mıştır. Dış kapı da hem dıştan, hem de icinden dört kilitle ka- panır. Kapıları iki kişi kapar. Kapıları kapayan adamlardan birisi icerde, birisi dışarda ka- lır. Kapıları kilitledikten son- ra, her biri beyaz bir ipek pi ride bağlr iki anahtarı, 1â'al renginde bir kesenin içine ko- yarlar. Bu bir ananedir . ardinaller, ertesi günü K sabahleyin, saat 10 da Sikstin kilisesine girerler. Her kes kendisine mahsus sandal - yeye oturur. Kilisenin o bü - yük kapıları bunların üzerine kapanır. Mihrapta altiı mum yakılır. Yeni papa seçilince, drvarla- rın ardında bulunan başka bir odz)_va geçer. Ardından kâtibi i- le h çisi de beraber girer. ük bir tevkifi ile ay- :ı zaraana tesadüf , etmiştir. Bu partinin şefi olan _hinh". Szalassy, malümdür ki esasen aylardanberi hapisteydi. Macaristan'da yahudi aleyh- darlığı _uhîilıtçilzrînin yahudi- Polonya ve İtalya .çok seyahat eden kont çıyano — B. Stoyadinoviç- in düşmesindeti önce Bel. grad'a gitmişti — şimdi Po- lonya'dadır. Esasen İtalya ile Polonya'nın araları iyi- dir ve bu ziyaret pek tabii- dir. Üstelik, iki memleke - der h dan ce- garet alarak onlar üzerinde uıyikıgr yapmasına mani ol - mak için eski macar kabinesi, bir kaç hafta evel bir sinagoga atılan bomba üzerine İ tin €ek emelleri var - dır, meselâ Polonya ve ma- car hudutlarımın birleşmesi hususunda olduğu gibi. Çe- açtırmıştı. Pek ciddi bir şekil- de yapılan tahkikat bir çok me- murların partiye mensup ol - duklarını meydana çıkardı. Son verilen karar macar na- ziliğine nihai darbeyi indirmiş midir? Müspet cevap vermek fazla ileri gitmek olur, Çünkü Hungrist parti mensupları, da- ha önce ondan ayrılarak İmre- di kabinesine müzaharet etmiş olan “macar hayatı” siyasi te - âekkülü içinde toplanacaklar - ır. Şüphesiz ki kont Teleki ha- sımlarının, meşru bir parti çer- çevesi içinde yanı başında bu- hükümet bi Bu odaya, üzerinde Mikel Anj- m “Mahşer” ismindeki meşhur tablosunun altından girilir. Bu odada üç takım hazır el- bise vardır. Birisi yüksek boy- lu, birisi orta boylu, üçüncüsü de kısa boylu erkeğe göre ya - pılmıştır. Papa, boyuna göre bu elbi - selerden birisini giyer. Kâtip- le hizmetçisi papanın ayakları- na beyaz çorap, kırmızı ayak.- kabı, beyaz bir cübbe giydirir. Ve altın yaldızlı yıldızı takar- lar. Papa bu tarzda giyindikten sonra, Sikstin kilisesine gelir. Orada bütün kardinaller, pa - panın önnüde diz çöker ayak - larını öperler, O da kardinal - leri ayrı ayrı kucaklar, Konklav'a iştirâk eden âza - lar, ancak ondan sonradır ki, dünya ile temasa gelirler. Pıpılırnı elbisesini her terzi dikemez, İtalya' - da bir kilise terzihanesi vardır, İşte, bir kaç nesilden beri pa- paların, hattâ kardinallerin el- biselerini hep bu Şi ! suikast yaptıkları gizli teşek - küllerde rol oynamalarına mü - reccah olduğu — kanaatindedir. Fakat bu başka memleketlerde werdiği neticeler pek de cesa - ret verici olmıyan bir hesaptır. A ye'de * perver cephe” de nazileri mantığa da- vet için kendi koynuna almış- ti Ne de olsa, antikomintern paktın imzasiyle nazilerin te - dibi hâdiselerinin aynı zaman- da vukua gelmesi bir tesadüf e- seri olmasa gerektir. Kont Te- leki orta Avrupa'da bugünkü hal ve şartlar içinde Macaris . tan'ını dış politikasının seyrini değiştiremez. Ancak mihvere yapılan tavizler inişinde bir fren yapabilir, Macaristan'ın — Almanya'dan da evel — hara « retli bir taraftarı olduğu ko « münizme karşı bir mücadele öl ttlnnı a pakta iştirâki —memnuniyetle kabul ediyor. Faka taynı za . maşda totaliterliğin diğer bir gerek Varşova, gerekse Re- ma'da, aşağı Karpat seddi- nin ortadan kalkması bek - leniyordu. Fakat Polonyâ - İtalya siyaseti alman “ve- to”su ve Romanya'nın bu projeye muhalefeti önün - de eğilmek mecburiyetinde kaldı. Polonya ve İtalya bu mukavemetleri bir gün ye- necekleri ümidini muhafa - za ediyorlar mı? Bunu kim bilebilir? Orta Avrupa'nın bütün bu mıntakası öyle bir kaynaşma halinde kalıyor ki istikbali hususunda bir hüküm vermek kolay olmı- yor. B. Ciyano'nun zemini yoklamak ve bazı ahvalde Polonya'nın neye karar ve- receğini öğrenmek için Varşova'ya gitmiş olması imkânsız değildir. B. Mu - solini'nin damadı Belgrad'a da bu maksatla gitmişti Kim bilir? Kont Ciyano, belki de, Relazione İtalia mecmuasının — tasarladığı “dünyanın — takisimi”nden bir hisse göstererek polon- Yalıları teshir etmek ümi - dine kapılmıştır. Polonya'nın İtalya'nınki. sahibi olan terzi diker. Bu, ba- balarından, onlara da tâ eski dedelçrinden kalma bir imti - dır. yazdır. Seçilecek yeni papa için, bu terzihane, muhtelif boyda Üüç beyaz cübbe hazırlamıs, vitrin« lerine koymuştur. Halk, büyük bir kütle halinde bu cübbelerin eee ae u , şekli olan nasyonal - sosyaliz- b R e me karşı da dele niyesin - —N hquya_ıîvuı. de olduğunu izhar ediyor. Ve — yevwe YULUUUUÜĞU Zalildli Zar he aatieeni Suesa, DİĞRE GY man gHS Satirlüe. Bu iki ne anlatıyor paktı gz ileri sürerek Macaristan'ın iç devletin her ikisi de kıiiort işlerine karışmaya kalkışma - 'y?l ağzında birer mevki sa- abdelar, yaık'ı. bidirler; bazan tezatlı Zzalart arasında karşılıklı yar - menfaatleri telif etmek dım teahhüdü koyacak şekilde genişletilmesine — ki müsel « lesin hükümet merkezlerinde buna çalışmaktadır — taraf « tar değildir. Kont Czaky Ber « dır. . Terzihane, bu cübb d lin'den dönüşünde dış işler ko- bu en kati başka, papaya ait daha bir sü- rü elbiseler hazırlamıştır. Kır- mızı kürkten mamül elbise ile, üç kırmızı kordonlu ve ılıvın işlemeli kırmızı şapka da vit- teminatı vermiş ve Macaris - tan'ın müttefik — ordularının topraklarından geçmesine ve onlara askeri yardımda bulun - mıya hiç bir zaman razı olmı » inlerde teşhir edilmektedir. y y Yeni papa için, bir de günâh- Polonya'nın her hangi bir kâr halkası yapılmıştır. Bu va- — bloka girmemek için gösterdi- zife, on sekizinci asırdan itiba- — ği itina, onunla dostça müna - » ren babadan oğula intikal edip — sebetler idame etmek istiyen geldnDER OŞ fından — Macaristan-için kâfi bir isti - ifa edilecektir. Halka çoktan — natgâhtır. Onun ir ki Bu- hazırlanmış, kuyugacunün vit- — dapeşte'de alman - - rinine asılmıştır. Bu yüzüğün plâkası üzerine Sen Piyer'in Itından bir tasviri kazılmış - ve mahrem yerde — bulunan tır. sebetlerindeki gerginlik çok dikkatle takip edilmektedir. Edith Bricon - La Röpubligue mecburiyetindedirler. Ve son derecede mahirane ya - pılan bu müvazene oyunun- dan itibar ve nüfuz temin ederler. Bu mukayesenin bir zaman için doğru oldu- ğu kabul edilse bile artık hakikate —U dır, Filhakika artık İtalya'nın bu siyaseti tatbik etmesine imkân kalmamıştır ve bu - gün Polonya kendisine si - yast realizm ve suples dersi verebilir. Polonya'nın dış politika hususunda şu son seneler zarfında bazı hatâlara düş- müş olduğu , söylenebilir. Meselâ Milletler Cemiyeti henüz kuvetini kaybetme - mişken Polonya'nın ona darbeler indirmiş olması ve ya Çekoslovakya'nın taksi- mine müzaharet etmiş ol - ması tenkit edilebilir. Kim hatâ yapmamıştır ki. Bununla beraber Polon - ya diplomasisinin son dere- cede maharetle davrandığı kabul edilmelidir. Bir çok meseleler arasına sıkışan Polonya, umumiyet itiba - riyle büyük bir görüş ay - dınlığı göstermiştir. Bir an, bazı hâdiseler vaziyeti bulandırmıştır. Rus politi- kası şarkta muvazeneyi de - ğiştirmiş görünüyordu. Büugünkü Sovyetler birliği tekrar pasif rolüne dön - müştür, Polonya siyaseti, ananevi rolüne devam ede - rek bütün otoritesini ka - zanmıştır. Filhakika şarkta üstün rolü oynryan odur. Bazı ciddi hatâlara rağ - men, bu vaziyeti, muhafaza etmesini bilmiş olduğu mu- vazene endişesine borçlu - dur. İşte bu suretledir. ki mütemadi surette değişen kuvet nisbetlerinde kendi mevkiini muhafaza edebil - miştir. Coğrafyanın kendi- lerine muğlak endişeler zorladığı memleketler i - çin, kuvetle yerleşmiş mil- 1t bir doktrinle birlikte, e- lâstikiyet daima bir üstün- lük vasıtası olarak kalmak- tadır. Wladimir d' Örmesson Le Figaro Beşinci Jorj diritnotu Londra'dan yazılıyor İngiliz bahriye bakanlığı neşrettiği bir tebliğte, kı - ralın huzuriyle denize indi- rilmiş olan “King George ton) ingiliz donanmasının en süratli muharebe zırhlı- sı olacağını kaydetmekte - dir, Bu dritnot, 23 not sü- ratinde olan “Rodney” ve “Nelson” — dritnotlarından çok daha süratli olacaktır. Ana techizatı, üç tarete yerleştirilmiş olan on tane 38 lik, sekiz tarete yerleşti- tilmiş olan on sekiz tane 15 liktoptan ibarettir. Küçük çapta daha bir çok topları yardır. Bu dritnotta, Kata- pult ile havalandırılacak o- lan tayyareler de buluna - caktır. 'Tebliğde, bu gemide top- çu ateşine, tayyare bomnba- larına, mayınlara karşı alı- nan tedbirlerde bilhassa büyük ihtimam ve itina gösterildiği tebarüz etti - rilmektedir. » Frankfurter Saytung ( RADYO ) TÜRKİYE Radyo Difüzyon Postaları TÜRKİYE Radyosu ANKARA Radyosu DALGA UZUNLUĞU panyol dansı 3 - Nauf Arzüu - vals. 4 — Dohaanyi - ? (Rudolf Huruby tertibi Schneider - Meşhur lerden - potpuri., 22.00 Haftalırk posta KutÜLE — 22,30 Müzik (senfonik 16:9 m, 183 Kes./120 Kw. ) 170 m, 9465 Kcs./ 20 Kw. aĞi YA p " 2300 Müzik (cazbant - Pili Ti P 19.74 m. 15195 Kecs./ 20 Kw, 23:45-24 Son ajans hâ”” ';'“ Şahsı DA O, ve yarınki program. ı:âg kez BH TT Ankara Avrupa ları CUMARTESİ: 4.3.1939 OPERA V ETLE kanaaııere 13.30 Program. 12 R];Aqumşı _oîgERBa'w Tür 13.35 Müzık (dans - P1), 1945 Stokholm — 21 Mi 14.00 Memleket saat ayarı, a - — 21.15 Paris - Eyfel #F | dai' jans ve meteoroloji haber - — 22.30 Roma. leri, ü T 14.10 Türk müziği (Halk mü - ORKESTRA KONSER sikisi - halk türküleri ve o- — VE SENFONİK KONÇi 4 " yun havaları. Sadi Yaver A- LER: 18 Paris — 21.15 *7 En iyi dostlarımızla bile taman tarafından. ransa — 22.20 Strazburf- ç) - konuşmak güçleşiyor. Her | 14-10 - 15.30 Müzik (dans -PI). ODA MUSİKİSİ: 18.55 MaŞ îlb':_i Ş $ n';y ilmek | 1730 Program. na — 21.15 Beromünstefi yi — öi B yle 'a lşa'b m 17.3$ Müzik (dans saati - Pİ.) SOLO KONSERLERİ: için, meselâ kitap düşkün- | 18.15 Türk müziği (sivaslı âşık Roma — 2145 Floransâ. Ç| lüğü veya boğaz düşkünlü- | ,, Veysel ve İbrahim). NEFESLİ SAZLAR (M4'k npi Biğri k 18.35 Türk müziği (fasıl saz 8.): 6.30 Breslav — 8:50 gğ ğü gibi AKMGĞUN ÇÜ KN heyeti ). Tahsin Karaküş, za — 12 Prankfurt G mevzuları intihap etmek lâ- Hakkı Derman, Eşref Kadri, Stokholm — 16 Breslav | zım geliyor; bu bile kâfi ği“â', 'ı'Gili:r' Basri Üfler, Frankfurt. $ değildir! Çünkü her bahis- | ,990 Konuşma (dış politika ORGKONSERLERİ VEKİİ te mütehassxslgr mütecaviz hâdiseleri). ŞLO;.İAĞ;,: SfoıgH Layp3it | oluyorlar. 19.15 Türk müziği (Muallim NEFESLİ SAZLAR (maf$, Halil Poyraz). klasik reper- tasyonları — 14.10 Vi (l Günümüzde, en ehemi - tuarından seçilmiş p_ıtçalır. 8.): 6.30 Beriin -—X :l yetli meseleler üzerinde, i R'm;ğ':he.de"';." Relik Ve « Frankfurt — 12 Alman ği yi niyet sahibi adam her an Gekik eee di P8 e0 ;ş"'ı*,ı""" '.'ı':'ı%“?';;ün; | | * ; ğ —- hei J) kızmak ve müteessir olmak | 19,45 Türk müziği (iki tanbur- 20.10 Alman istasyonlaf? fırsatiyle karşılaşmaz ki? la saz eserleri). Refik Fer - 20.15 Frankfurt — 22.15 Hak bizimiz kendimizde san, Mesut Cemil. lonya — 22.35 Viyana — MÜĞK * | 20.00 Ajans, meteoroloji ha - Keza. g_ ir mesele karşısın- berleri, ziraat borsası (fi - HALK MUSİKİSİ : İ da bir muarız taşırız. İnsan #ER, / p a Budapeşte (Sigan orki 5 yalnızken bile hâdiseler ü- Ki :ığ Kî;::;':n(%'mğ::::kg.' $tutgart — 14 Keza — ğ ezrinde düşünürken inti - örges Menuau, Adapte eden: :':_ Sâ — Kesa —< 204 a| hap etmek azabı karşısın - | - Ekrem Reşit. DANS MÜZİĞİ:; 1815 Laff| A dadır ve bir kanaat edine - | 21-15*Memleket saat ayarı. zig — 22 Beromünstef - | A bilmek için, her an biribiri- | “İiŞ Esham, tahvilâk, kambi - — 22.15 Belgrat — 2220 Mis| — B K a b - I iyat). ih — D ni nakzcdefı dilekleriyle |21.25 Folklor (Halil Bedi Yö- ?.::_7252 Ğ&İğğîğb'ğîâ' ! g muahezeleri arasında, ken- netgen - Aşiret musikisi), — 23.15 Budıpcş:;, Romü di kendisiyle mücadele et-. | 7!:40 Müzik (Küçük orkestra - — 23.30 London - Rec a| a der: mabremi Şef: Necip Aşkım) 1- . 24 Droytviç, Lüksemtil mesi icap eder; mahrem ka- Glessmer - Kırlangıçları ve- Paris, Paris - P. T. T.. Sif" naatile memlçketinin men. | — dar 2 - Miroslav shlik - İs « burg — 0.30 Droytviç. faati arasında hangisi üs - tün gelmelidir. Fakat mem- PŞ ç DÜM , leketin menfaatini tayin et- Ceğirii adla bütıriaraabir Frm da mek' de kolay mıdır? Ki- meden, kanaat haline geti - minle anlaşmalı, kiminle Ten basit adamların basit yürümeli? Şu iıp.anyol me- — iddiaları karşısında kendi- yaşıyan | selesini el ealım. Gözleri- — lerini müdafaa için onların | mizin önünde, İN sen kâfi derecede işleri — , . un son nüshalarından birin- Siyaset davası her ltalyanlar k de neşrettiği tahammül e - — Y€Te girmiştir. Bu davâ an- , dilmez iki resim var, ikisi cak mantıkla halledilmek i. ç v Bareslöna'nız işkeüâde'zin « nıs o rdanRlanetın avrak — ». Mareltya'dı SÜ danları, ve tek ayağı üstün- —P7 menfaat endişesiyle ka- kümetinin temennisine #? | rar veren sefiller hakkında ü de hazin menfa yolunda i - lerliyen şu küçük kız. So- lun ve sağın çirkin zalim- liğinin bu iki timsali karşı- sında, adâlet ve merhamet hissi muallakta — kâliyor. Halbuki tercih etmek lâ - zım, Bu hususta bize yardım eden yoktuür, Mütalea ve müzaharetine nail olmayı yegâne istiyeceğimiz doğ - ru adamlar bize yardım et- mezler. Onlar da aynı te - reddütten — hissedardırlar. En az ihtiraslılar, en hâ - * kimler bile tereddüt eder - ler. Onların da, sahte ha - berler, ithamlar, tekzipler, her iki cepheden propagan- dalar, harslarını, kinlerini, arzularını, dinlerini, müka. bil iddianın doğru olabile- bir şey söylemiyoruz, bun- lar kimseyi aldatamazlar. Taraftarlar ne kadar me- sutturlar! Onlara dava ba- sitleştirilmiştir. İnanmıya ihtiyaçları vardır, onlara mensup oldukları parti na - mına neye inanmaları icap ettiği söylenir, onlar da i- nanırlar. Kütle halinde, toplu bir halde basit şeyle- re inanırlar: kötüler sağda- dır, iyiler solda, veya bu - nun tersi. Hatâ şuradadır, hakikat burada. Sanıldığı- nın hilâfına olarak, disip - lin belki insanlara kabul ettirilmesi en kolay olan şeydir. Emile Henriot Temps vap vermek için gitmişle — |,;* dir. Gidenin 4 ilâ 500 üY | lacağı — hesaplanmaktaö”” | Bunlar hemen mu Ş “Casa d' İtalia” dan yardif | görmüş kimselerdir, Parif | ten ayrılan italyanlar” | miktarı pek hafiftir. | Demek ki italyan muhâ | tirlerinin büyük ekseriyt ” | ti, hemen tamamı Fran kalmak istiyor. Bu tahak * kuk etmiştir. Hattâ bunlar” dan çoğu fransız te geçmek istemekte, faki güçlükler karşısında cesâ | retlerini kaybetmektedif i ı ler. Büyük tebaalaştırma temsil siyaseti —ne zam başlıyacaktır ? / La R&publigt” l. | HGYdtın içyüzü — Utobüs ! — Şimdi haftalığımı aldım. Karnım | sini da dehşetli aç. Kızı kolundan tuttu : — Haydi gelin beraber. — Fâakat ben sizinle beraber yemek yiyecek değilim. — Olmaz yiyeceksiniz . Kız kendisini Blis'in elinden çekip kurtardıktan sonra dedi ki : — Bunda bir fayda yok Blis, dedi, son işimden çıktım. Ev sahibim — son ihtarını yaptı. Bu akşam Mister Mas- ters'e mektup yazacağım. Eğer beni isterse geleceğimi bildireceğim. Blis heyecanla : — Franses, diye haykırdı. Kız sözüne devam etti : — Başka yap bir şey Çok mücadele ettim, Her tuttugum ye- ni iş biribirinin aynı çıkıyor. Sonra kız kardeşlerimi de düşünmck. mec - buriyetindeyim. Onlara hiç bir şey yapamıyorum. Halbuki bir çok şeyler Vâzım, Üa lemedir. n Yazan: Filips Openhaym — Hiç şüphesiz, yok. Pekâlâ bilir- ki bir tane sevdiğim erkek sizsi- Niz, Fakat bundan bir fayda çıkmı - ;::' Haftada otuz altı şiling kazanan ti m,;b“' şoförü bir karısiyle birlik- ı;eı. iki kız kardeşini geçindire - Benhıu, - _ larsın; Pptiğımı siz de benim ka- ?&î—m.:n. iz. Onun için, artık, sizi ce ıiıial:m Onun için bu ge- miyorum. yemek yemek iste- Blis bir an sesini delikanlının yüzüne çhıl "'::'-“.Kkı:; yaşla doldu. Birden bire: Blis, listeyi önüne aldı ve en pahalı şeylerden ısmarladı. Kız, bu akşam ©- na her zamankinden daha cazip görü - nüyordu. Biraz zayıflamış olmakla be- raber tabiatin ona bağışlamış olduğu zarafetten, hareketlerindeki incelik ve kibarlıktan hiç bir şey kaybetme - mişti. Elbisesinin eskiliği, iskarpinle- rinin kalınlığı bu güzel tesirini gi- deremiyordu. Yanakları daha solgun - du; fakat gözlerinin menekşe gölgesi- ni andıran rengi ve saçlarındaki kum- ral dalgalar eski şaşaasını muhafaza e- diyordu. Bu akşam, biraz uzak oturu- yordu ve oturduğu sandalyede dalgın bir halde kendisini bırakmıştı. Halbu- ki onun bü akşam oradaki huzuru Blis'i her zamankinden daha fazla he- yecana veriyordu. Uzak masalardan birisinde bir mü- zisiyen arkadaşına bir parça çaldığı — Kararımı değiştireceğim, dedi, sizinle beraber yemeğe geleceğim, Ge- zaman Franses, bunu yarı kapalı göz- lerle dinledi. Başı ve bütün vücudu ne ğız. Eğer isti niz gene bir şişe “Medok da 1smarlıya- caksınız. Öteki çalgrcrlar orada iseler onlar da sazlarını çalacaklar, Çok yor- gün ve bitkin bir haldeyim. Ve ondan sonra, Ernest, biribirimize allaha 1s - marladık diyeceğiz. Blis, yavaş sesle: Onu sonra görüşürüz, dedi, hele nce bir yemeğimizi viyelim de, gittiler. iki ile birlikte hafif hafif hareket ediyordu. Orada, hemen hemen, iki sa- at oturdular, Ondan sonra Blis, birden bire saatine baktı. Ve: F SK WĞKYI. y Di d;; yürür müsünüz? Diye yal '_îî: çeyrek saate kadar otobüste işe başlı- Sonra kahkahayı kopardı: — Otobüsünüzü hareket ettirecek - siniz. Tuhaf çocuk! Tuhaf çocuk! Pe- ki, geleceğim. Blis hesabı ödedi. Dışarıya çık_tıklı— rt zaman Blis kızın koluna girdi. Kız da kendisini kurtarmak için hiç bir te- şebbüste bulunmadı. Bilâkis ona daha fazla sokuldu. Delikanlı: AM — Sevgilim, dedi, ortada size izah e- demiyeceğim bazı şeyler var. şiz be_n'ı bir kaçık, bir sersem, ne yaptığını bil- mez bir adam sanıyorsunuz. Halbuki pek yakında saadet bizi bekliyor. Ba - na güvenmenizi istiyorum. Kız göğüs geçirdi: — İki gözüm, bundan önce de buna benzer lakırdılar ettiniz. Bana şimdi- ye kadar anlatmadığınız bir takım ü - mitleriniz varsa onları benimle pay - laşmanız lâzım gelmez mi? Esraren - gizlikten hiç hoşlanmam. Artık her şey bitiyor Ernest. Sizi seviyorum; fakat bu sevginin sonunda bir ümit yok. Şimdiye kadar katlandıklarıma bundan sonra,”artık, katlanamıyaca - ğim. Son işimde gözlük takıyordum, Pat- ronum bir defa, bunları takmağa lü - zum olup olmadığını sordu. Sonra da çıkıp beraber yemek yemekliğimiz teklifinde bulundu. Blis yalvardı: — Bir tecrübe daha yapınız. Her halde bu türlü muamelelere maruz kal- mıyacağınız bir yer bulunacaktır. — Siz bulunuz böyle bir yer benim için. Ben her yerlere baş vurdum. Ken- di hayatını kendi alnının teriyle kaza- nan bir kadın izzetinefsini de cebine koymağa mecbur oluyor. Ona iş veren erkeklerin bu işi ne maksatla verdik - derini, anladığına, anlaması lâzım gel- diğine hükmolunuyor. Uğraştım, ça - lıştım. Fakat daha faslasını yapamıya- cağım, İşte bu kadar. Nihayet, başım- dan bir nikâh geçirerek mister Mas - ters'in karısı olursam hem kendim din- lenirim, hem de kız kardeşlerimin ha- yatını temin ederim. Benim dünyada yapabileceğim biricik iş bu kalmıştır. — Bu dünyada çok fazla dinlenecek, çok rahat edeceksiniz. Fakat bu Mas - ters'in eyinde olmıyacak. Dinleyiniz. söylediklerim boş sözler değildir. Ba- na inanımız. Altı hafta geçmeden ben, sizinle evlenecek ve kız kardeşlerinize bakacak bir vaziyete geleceğim; buna yemin ederim. Ni — Bunu ispat edecek bir zerre ol - sun, gösterin ! için emir verdi. Aynı | — 'Gösteremem, fakat bana inanınız. — Daima aynı sözler Ernest. EğT dostlarınız ve temin edilmiş istikb niz olsaydı, haftalarca süründükt€ | sonra gidip otobüs şoförü olur muydi | nuz? k — İzah edemem ki.... B — Öyle ise ben de bekliyemem. H€ ne için bekliyecekmişim? — Çünkü sizi seviyorum. Çünkü $' zin için benim karım olmaktan ba : bir istikbal yoktur. Bizim biribirimi ait olduğ yor Tasavvur ettğiniz şeyi yapmamalısi ' | nız, Hele Mister Masters'a gitmen namusluca bir hareket de olmaz. — Başkalarını düşünmekten bıktıf Artık daha ağır yürüyorlardı. Of nibüs meydanına pek yaklaşmışlard” Blis, saate baktı ve: — Sevgilim, dedi, bana biraz dahâ * timat etmekte devam ediniz. V_akt pek daraldı. Her ikimizin hayatını * zehir etmeyiniz. f Kızın gözlerinden iki damla yaş Y" varlandı. — Sizinle beraber yemeğe gittik sonra işin buna varacağını biliyordu” zaten, dedi. 1 — Vadediyor musunuz? ğ — Vadediyorum, bir iş aramak te& | rübesinde daha bulunacağım. —— —— — ER A A