3 Şubat 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yurttan iki resim Yukardaki resim, Kemah boğazında bir tunel — ağzın- daki çalışma- ları, sağdaki resim, Sivas - Erzurum hat- tında — Acem- oğlu köprüsü inşaatını gös- termektedir. . Ace moğlu köprüsü 229 — 742 inci ki- metrede dir ve 90 metre açıklığın d a- dır. ğdbey bvalğrı da su baskınlarından kurtulmak üzere Köylü sonsuzs sevinç içinde Bu iş için yarım milyon harcanacak Bursa, (Hususi Muhabirimizden) — Devle- tin büyük su seferberliği programını tatbik yolunda mühim bir yer ayırdığı Bursa ovasın- dan sonra M. Kemalpaşa ve Karacabey ovala- riyle Apolyond gölünün ıslâhına sıra gelmiş bulunmaktadır. Bu işe de son günlerde merasimle başlanmıştır.. Bu — merasimde hemen bütün M. Kemalpaşa halkı ve mektebliler; Bursa valisinin başkan. lığında buradan giden bir heyet bu- lunmuştur. Önce kaza halkr namına Gençlerbirliği reisi Salih Güven bir nutuk söyliyerek hükümete karşı duyduğu şükran duygularını anlat- mıştır. Bursa su işleri müdürü Şua- yib İnal, yapılacak olan bu büyük işin mahiyetini bir nutukla tebarüz ettirmiştir. Bursa valisi Şefik Soyer bir nutuk söylemiş, yeni su tesisatı- nın ehemiyetinden ve köylümüze ve- receği faydalardan bahsederek alkış- lar arasında yere ilk kazmayı vur- müuştur. Yapılmaya başlanan, Kemalpaşa de- resinin ıslâhı işi, yarım milyon lira- ya Abdurrahman Nacinin ortağı mü- teahhid Hayriye ihale edilmiş bulun. maktadır. Zengin ve münbit ovaları su bas- kınlarından ve dolayısiyle köylüyü felâketten kurtarıb saadete kavuşdu- lelket. Bolu ormanlarından geçen bir yol kar altında Bolu bir seyyah uğrağı olamaz mı ? Bolu, (Hususi) — Ankaranın İs- tanbula bir şose ile raptedilmesi ve bu turizm yolunun Alemdağı - Kan- dıra, Adapazarı - Hendek - Düzce - Bolu - Gerede - Kızılcâahamamdan geçmesi tasavvuru burada memnuni- yet uyandırmıştır. Bu yolun uğrağı olacak kasabaların hemen hepsi ba- yındır bir haldedir, hepsinde elektrik vardır, tabit güzellikleri, maden sula- rı, ılıcaları vardır. Hele şehrimiz bol ve güzel ormanlariyle mühim bir tu- rizm merkezi olacaktır. Uludağda film alınacak Bursa, (Hususi) Cumhuriyet Halk Partisi umumi merkezi tarafın- dan Uludağda aldırılacak olan filmin racak olan bu büyük eser; - te başlanılmış olan büyük su sefer- berliğinin en yeni bir hamlesi ve merhalesidir. Türk mühendisleri bu işin ve etüdlerinin tanzimine 937 ta- yısında başlamışlardı. Asırlardan beri başı boş akan ve sık sık yatağını değiştirerek bu ova- larda mühim zararlar yapan M. Ke- malpaşa deresini tabiatin tahribkâr pençesinden kurtarıb insan kudreti- nin nüfuzu altına sokmaya çalışan mühendislerimizden dinledim. Köy- hazırlıklarına başlanmıştır. —Bursa dağcılık kulübü idare — heyetinin de dahil bulunduğu bir heyet buradaki C. H. Partisi merkezinde toplanarak filmin esaslarını tesbit etmiştir. Bu esaslara göre: filme istanbullü ve An- karalı kayakçıların hareketleri ve yol- culukları da alınacaktır. Film sesli ve müzikli olacak, muhtelif yerlerde dağ şarkıları dört ses üzerine söylenecek- tir. Filmin büyük bir kısmı Uludağda çekilecektir. Burada teknik kayışlar, | Diyarba kır. Halkevinde Köylüler arasında türkçe ve yurtbilgisi Müsabakaları köy çocukları kazanıyorlar Diyarbakır, (Husust Muhabirimiz- den) — Diyarbakır Halkevi ülkülü ve şuürlu çalışmalarına devam etmekte- dir. Halkevimiz bilhassa köycülük iş- lerine çok önem vermektedir. Bu yıl Diyarbakır merkezine 5 saat mesafe- deki (Telalo) köyünde güzel bir köy okuma odası yapılmıştır. Bembeyaz ve muüntazam okuma odası, Büyük Şefin büstleri, fotoğrafları, haritalar ve tablolarla süslenmiştir. Bir hayli de kitab götürülmüştür. Köylülerden bir çavuş da köy eğit- meni sıfatiyle okuma odasına tayin edilmiştir. Bu eğitmen uzun kış gece. lerinde köylülere Halkevinin verdiği kitabları okumakta ve köy çocukla.- rımı okutmaktadır. Köylüler çoşkun bir ilgi ile okuma odasına koşuyorlar. Diyarbakır Halkevinin örnek çalış- malarından biri de dil ve yurd bilgi. si müsabakalarıdır. Dil müsabakasına okuyup yazma bilmeyen köylüler gi- rebiliyorlar. Yurd bilgisi müsabaka- sına da okuma yazma bilen köylüler kabul ediliyor. Ve bu müsabaka her yıl tekrar ediliyor. Kazananlara veri- len mükâfat, köylü için esaslı ve ta- bit bir ihtiyaç olan çift âletiyle, çift öküzüdür. Her iki müsabakaya da vilâyetin en ırak köylerinden iştirâk ediyorlar. Dil müsabakasını kazananlar arasın- da birincilik daima küçükler tarafın-- dan kazanılmaktadır. Binasının ve te- sisatının mükemmelliği, müzik kolu. nun konserleriyle halkın takdirini ka- zanan Diyarbakır Halkevi, halk kül- türünü yükseltmek için açtığı ana yollarda muvaffakiyetli hamlelerle ilerliyor. — Usman Eti. müsabakaları ÇUKUROVADA Tarih diyarı Çukurova'da Gözlükule harabelerinden bir sütun.. Nazilli ovasının sulama tesisatı Aydın, (Hususi) — Nazilli ovasını sulamak üzere Horsunlu'da açılan ka- nalın uzatılmasına başlanmıştı. Ame- liye Nazillinin bir mahallesi olan Ars- lanlı köyüne kadar getirilmiştir. Ya- kında sifonları takılacak önümüzdeki yıl Nazilli ovası bu kanaldan sulana- caktır, terae etua yaparker kendilerine : — Buralarını sizin gibi kirk sene- den beri kaç defa ölçüb biçtiler ama bir şey yapmadılar !... Dedikleri za. man eski devrin ihmalkâr idaresini hatırlıyarak içlerinin sızladığını ve hakikaten bir kaç defa ele alınıb bı- rakılan bu işin başarılışının cumhuri- yet devrine nasib oluşu halk üzerin- de çok derin bir minnet duygusu u- yandırmış bulunduğunu söylediler. . Bu muazzam işin ayrıca bu havali- ye temin edeceği büyük bir fayda- dan bahsedeyim : Karacabey havali. sini doğrudan doğruya denizle bir- leştirmeye imkân veren (boğaz) yo. lunun taramıması suretiyle her türlü mahsulün İstanbula sevk ve ihracı da kabil olacaktır. Devlete milyonlarca liraya mal olacak ve fakat bu muhite büyük bir saadet, emniyet ve refah verecek olan bu işin halkta doğurdu- ğu sevinç sonsuzdur. — Musa Ataş zerve inişleri ayrı ayrı gruplar halin- de filme alınacaktır. Kurban bayramı- nın en kalabalık günlerinde alınacak olan bu film için diğer hazırlıkların ikmaline çalışılmaktadır. Aydında cezaevi Aydın, (Hususi) —Şehrimizde yap- tırılacak beş yüz. kişilik modern ceza- evinin inşası artırmaya çıkarılmıştır. Ceza evinin keşif bedeli 82 bin küsür liradır. Hazirana kadar 20 bin liralık kısmı tamamlanacak hepsi 938 mali yılında bitirilecektir. Aydın'da okuma evi Aydın, (Hususi) — Aydın Cuma mahallesi parti ocak yönkurulu, ocak kurağında bir okuma evi açmıştır. O- cak heyeti, kendi büdcesinden kömür alarak mahalledeki 30 yoksula nüfus- ları nisbetinde dağıtmıştır. Ocak ku- rağında bir de okuma kursu açılmış- tır, Yozgatta, köy- lerin kalkınma- sı için beş yıl. lık bir program hazırlanmıştır Bu kalkınmayı tahakkuk ettir- mek için, vilâ- yetin bütün kaymakam — ve nahiye müdür. leri Vali Feyzi Gürelin reisliği altında bir top- lantı yapmıştır. Resimlerde, bu toplantıya — aid iki intiba gö- rünmektedir. AVUKATLIK KANUNU - DOLAYISİYLE Avukatlık, bundan başka, ticari bir firma şeklini arzeder ki bir çok ortak- lar çalışma hasılatını aralarında tak- sim ederler; İngilterede (solicitor)- lar Amerikada (lawyer)ler, İsviçre- nin fransız kantonlarında ve Dani- marka ve Çekoslovakyada bir çok a- vukatlar müştereken bir büro işletir- ler. Bu son kısım memleketlerde bu mükellefiyetler birer mükellefiyet o- larak değil daha ziyade ticari birer sermaye mahiyetinde satılırlar. Bura- da avukatın şahsiyeti bile kaybolmak- tadır, ve bu firmanın kıymeti, Anglo- sakson memleketlerinin vasfı mümey- yizini teşkil eder. Avukatlar arasındaki bu şekil işti- rak (ve bunun neticesi olan ihtisas) meseleleri dünyanın büyük şehirleri- ne yayılmaktadır. Bu usul, Amerika- da avukatlık mesleğinin icrasında ta- bii bir şekil halini almıştır, ve Hol- landa, İsviçre, Almanya, Avusturya, Çekoslovakya, Finlandiya ve Bulga- ristanda çok taammüm etmiştir. Ma- caristan, Ispanya, Arjantin ve Roman- yada buna müsaade edilmiş olmasına rağmen lâtin tesiratı bunun inkişafı- na mani olduğu cihetle bu usul fazla revaç bulamıyor. Fakat Anglosakson tesirinin hâkim olduğu yerlerde ve hattâ menşeleri lâ- tin olan Brezilya ve Meksika gibi a- merikân nüfuzunun hakim olduğu memleketlerde bile avukatlık mesle- ğine ticari bir veçhe verilmiştir, ve ihtisaslaşma işi de bir kaide halini al- Miştir: Bu cümleden olarak Brezilya- da bir kisım avukatlar müdafaalarda bulunmaksızın «münhasıran lâyiha ve takrir yazarlar, bir kısmı da bazı ka- zai mevadda fili bir imtiyaz elde et- mişlerdir. Meselâ askeri mahkemele- re, münhasıran bazı avukatlar kabul edilmektedir. Fransada avukatlık mesleğine atfe- dilen mesleki | te TI caiz değildir, halbuki, avukatlatı tuh- satlı birer teknisyen vaziyetinde bu- lunduran diğer memleketlerde bu ha- le tesadüf edilmez, ve bu hal onlara çok tuhaf görünür. İsviçrede bir avukatın, meselâ bir şirkete müdür olmaktan men edilme- si demek avukatlığını kaybetmesi de- mektir. (Bâle şehrinin iki büyük ban- kasının başında bulunanlar avukattır- lar.) y Ve merkezi ve şimali Avrupa mem- leketlerinin hepsinde' avükatlar, hu- kuk müşaviri sıfatiyle, sınai veya ma- Ni mü lerin idare inde muntazam mevki almaktadırlar. Şüp- hesiz, mesleki teşkilâtı kanunla tan- zim edilmemiş olan memleketlerden bahsetmiyorum; meselâ Amerikada a- vukatlardan sigorta mümessilleri var- dır, Brezilyada gazete müdürlüğü veya muhbirliği yapan avukatlar var- dır. Cumhuriyetten sonra bilhassa libe- ralleşen Portekizde avukatlar, şahsi sıfat ve meziyetlerine başka bir mahi- yet vermemek şartiyle, isim ve adres- lerini gazetlerde ilân ettirebilirler ve hattâ, isterlerse mahkemede ayağa meclisi | kalkmadan müdafaalarını da yapabi- İ Yozgatta köy kalkınması | lirler ki sıcak bir memleket için pek de uzağa atılacakbir şey değildir; â- dâp ve nezaket hususunda fedakârlık yapmalarına mukabil istirahatlerini temin etmiş olurlar. Avukatlığa bahşedilen imtiyaz ve inhisarın bir (trust) şekline inkrlâb et tirilmemesi için alınması lâzım gelen mukabil tedbir (târife esası) dır . Avukat yazihaneleri âdeta bir (of- fice ministöriel) haline getirilmiş o- lan Almanya ve Hollanda gibi memle- ketlerde bu usul tatbik edilmektedir ki,vadli harç ve masraflar bu yaziha- nelerin geçim ve idarelerini temin e- debilecek derecededir. Tıpkı Fransa- daki (Avou&)ler gibi, bu memleket- lerde de müdafiin masrafları sabit tâ- rife esasına göre tayin edilir ve kay- beden tarafa tahmil olunur; müdafaa tamamen usule müteallik bir muame- le olduğu cihetle müdafaa ücreti, iş- lerin mahiyetine göre, târife ile tes- bit edilmiştir. Fakat buna rağmen mü- dafaanın arzettiği husust mahiyetin bir neticesi olmak üzere, eğer muay- yen olan iş, normalin fevkinde hususi mesaiyi icab ettirmişse avukat ücret- lerinin tayininde bu cihetin hesaba katılacağı târifede sarahatle zikredil- miştir (Avusturya tarifesi). Buna mukabil, meslek teşkilâtı bu- lunmıyan — memleketlerde — müdafaa hakkı herkese tanınmıştır, bunun ne- ticesi olarak, ücretlerin tesbiti husu- sunda tam bir serbesti vardır. Hakiki manada adliye harçları, da- Avukat ücretlerinin tayininde esas nedir? Ücret, muhtelif memleketlerde sabit, mütehavvil yeya nisbidir LK jz %ış“îa jeylerîe içtima! | polmadığı takdirde g tan sartınazar etmektir. vâ masraflarının ancak cüzi bir kısmi” na tekabül eder (ve umumiyetle davâ' yı kaybeden tarafa yükletilir); diğef kısmını ise, müvekkilin usulüne gört imza etmiş olduğu mukavelede yazlll: olan ücreti vekâleti teşkil eder. Ame' rikada, Brezilyada ve Meksikadi böyledir; salâhiyetini avukata terke den müvekkil müddeabihin yüzde ol yirmi, veya otuzunu müdafiine terke" deceğini teahhüd eder. (Brezilyadâ umumiyetle, davâ sulh edilmişse yüz” de on, mahkemeye intikal etmişst yüzde yirmidir. Ahkâmı şahsiye davâ” larında ve para ile kıymeti tayin edi“ lemiyen davâlarda fiyat maktudur). Ve eğer müvekkil şifahi akidle tes- bit edilmiş olan fiyata itiraz ederst, fiyatın takdiri için ehlivukufa müra” caat olunur. Davâ kaybedildiği zaman ücreti vekâleti tediye etmiyen müvek” kil aleyhine davâ açılabilir: Brezil- ya medeni kanununun 1310 uncu mad* desinde: “Davâ kazanılmamış olsa bi le vekâlet ücretine ve yapılan masraf- lara istihkak kesbedilir) denilmekte- dir. Adli müdafaalar üzerinde devletin murakabe icra etmediği ve bu işlerin hususi mukavelelerin mevzuuna ithal edildiği memleketlerde bilhassa hu- kuk davâlarında adli müzaharet mev- cud değildir; bu cümleden olmak ü- zere İngilterede adli müzaharet yok- tar, adliye harçları devlet tarafından avans verilebilir, fakat hususi bir te- şekkülün azası olan ve tamamen ser“ bst bulunan (barrister) en aşağı bir ângiliz liracı Ücret alısmadas saalıKEMe- ye çıkmaz; Berezilya ve Amerikada adli müzaharet tamamen meçhuldür, adliye harçları umumiyetle çok azdır ve herkesin ihtiyar edebileceği bir de- recededir. (tescile tâbi nisbi haklar i- çin harç yoktur, harbten sonra borçlar tezyid edilmemişlerdir.) Artık bu da z avukat- Brezilyada bin iranktan aşağı işlerde avukat tut- mamak mümküzdür. Çünkü bu fazla zahmete değmez. Bundan başka, her yerde kanunlar adli müzaharete yer vermişlerdir, ka- nunların bunu yapmadığı yerlerde ba- rolar ve avukatların hususi teşekkül- leri bu mükelleffiyeti kabul etmeyi şeref addetmişlerdir. Bununla bera- ber kayda şayandır ki, bu siçtimai va- zifenin ifası avukatlar topluluğunun bütün azlarına aynı surette terettüp eder. Romanya, Belçika ve Fransa, adli müzaharetin stajyerlere inhisar ettirildiği yegâne memleketlerdir. Baronun bütün azaları buna tabidir- ler, ve İspanyada olduğu gibi avukat, genç sekreterine bu işi her ne kadar tevdi edebilirse de ona oldukça mü- him bir ücret vermeğe mecburdur ki bu ücret adli müzaharet bürosuna ya- tırılır. Bununla beraber her tarafta ve hattâ Rusyada bile hakikaten fakir olanla. rın harçlardan tamamiyle muafiyetle- rine münhasır kısmi bir adli müzaha- ret ihdas edilmek çaresi aranılmakta- dır. Nisbeten fakir olanlar ise kudret- lerine göre bir para verirler ve bu pa- ralar ya avukatlar topluluğu kasasına yatırılır ve yahud müdafaayı yapmış olan avukatlara ücret olarak verilir. 1926 tarihinden beri İtalyada tatbik edilen üsule göre davâyı kazanmış o- lan ve masraflarının en aşağı altı mis- lini elde etmiş olan müzaharete nail kimse, bu paradan hazinenin harçları- nı ve avukatın ücretini tamamen öde- meye mecburdur. Avukatlar fransız (Avouğâ)lerini andırmakta olan bazı memleketler istisna edildiği takdirde, denilebilir ki, dünyanın her tarafında vekâlet ücretleri avukatla müvekkil arasında serbestçe tayin edilir. Fakat bilhassa arz ve taleb kanunu- nun tam manasiyle tesirini göstere- mediği ve avukatların haiz oldukları imtiyaz ve inhisarı suiistimal edebile- cekleri şehirlerde, kanunlar ve tea- müller, ya vekâlet ücretlerini tahdid etmek suretiyle. (Japonya avükatlar birliği, müddeabihin yüzde ellisini te- cavüz edecek derecede masraf ve üc- reti vekâlet alınmasını azalarına men etmiştir) ve yahüd tahaddüs edecek ihtilâfların halli için hâkimleri, avu- katları, müvekkilleri bir tarife ile takyit etmek suretiyle bu suiistimal- lerin önüne geçmektedirler, (Sonu var) Yarın göklerden gelebilecek ölüme binlerce kurban verme- mek için kurbanlarımızı hava kurumuna bağışlıyalım.

Bu sayıdan diğer sayfalar: