3 Şubat 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gö rerErE K İ çi Pa N Ş 9 4 BRE Adliyed. MAHKEMELERDE KA LO SLER ( (İşçi sayımız el Yeni fabrikalarımız Endüstrileşme hareketi, memleketi yeniden inşa işine girişmiş olan rejimin, üzerinde hususi bir itina ile durduğu en büyük milli davâları- mızdan birini teşkil eder. Makinenin insanlığa hediye ettiği büyük en- düstri, seri tekâmülünde garbı takibe muvaffak cemiyetinde küçük endüstriyi öldürmüş ve imparatorluğun kapılarını Avrupa mamüllerine geniş açarak, hiç bir fırsatı kaçırmıyacağı geniş şark pazarlarından biri haline getir- mişti. Fakat ekonomik serbestliği kaybetmenin bir devletin istiklâli i- çin nasıl bir tehlike teşkil edeceğini la hikâye etmektedir. Ardında ibretle görülecek ve ders almacak bütün bir tarih, bu bü- yük hakikati kendisine haykırırken, harb cephesinde vatanı kurtarmış olan rejimin, ekonomik unsura, yurdun ihtiyaçları arasında en başta bir mevki ayırarak, bunun icablarını en büyük bir dikkale ele almama- sı imkânsızdı. Ekonomi sahasında devletin yalniz nâzım rolünü oynamakla iktifa etmiyerek bizzat yapıcılık ve kuruculuk vazifesini üzerine alması yo- lunda ilk adım olan beş yıllık endüstri programı, memleketin ekono- mik bünyesinin icab ettirdiği hakiki ve âcil ihtiyaçlardan birinin kar- şrlanması oldu. Dün iki yeni ünitesinin, Bursa Merinos ve Gemlik sunğipek fab- rikalarının evelce tamamlanmış olanlara iltihak etmiş olması devlet endüstrimizin yeni ve parlak bir muvaffakiyetini teşkil etmektedir. Her gün sahası ve iş hacmi biraz daha genişliyen ve memleket eko- nomisinde oynadığı rol ehemiyet | olamıyan osmanlı onu, emperyalizmin istismar için bize osmanlı tarihi kâfi bir vuzuh- devlet endüetrisi, n te ihtisas ve teknik mahsulü en modern ve örnek olmaya lâyik ler hediye etmiştir. Şimdiye kadar kurulmuş olan devlet fabrikaları ve bunların Sümerbankın eliyle idare edilmesinden alınmış olan netice- ler, artık istikbale bu sahada da hiç tir: Deyletin bu uğurda sarfettiği gayret ve katlandığı fedakârlıklar ya- nında türk milletine düşen bir vazife vardır ki, o da, her gün piyasa- mızda mikdarı ve kalitesi yükselen türk mallarına karşı candan bir a- lâka ve sevgi göstermektir. Ancak devletle milletin bu yolda el ele vermesiyledir ki, endüstrileşme harketimizin milli imkânlarımızın a- zami ölçüsünde hızlanmasını temin artıyor Devlet fabrikalarında ve hu- susi endüstride çalışan işçilerin sayısı günden güne artmakta- dır. Bu arada beş yıllık endüst- ri plânı mucibince Sümer Bank ve İş Bankasiyle diğer müesse- selerimizin kurduğu — fabrika- lar, azami randimanla çalıştık- larından amele miktarı azami haddini bulmuş gibidir. Bugün Bakırköy Pamuk Fab- rikasında 720, Kayseri Fabri- kasında 4500, Eregli Bez Fab- rikasında 1500, Nazilli” Basma Fabrikasında 2400, Malatya Bez Fabrikasında 700, Bursa Merinos Fabrikasında 800, İz- mit Kâğıd ve Karton: Fabrika- larında 600, Gemlik Sungipek Fabrikasında 400, Karabük Demir ve Çelik Fabrikalarında 761, Zonguldak Antrasit Fab- rikasında 91, Keçiburlu Kü- kürt Fabrik da 265, İstanbul Çam ve Şişe Fabrikasında 500, İsparta Gülyağı Fabrikasında 20 işçi çalışmaktadır. Yalnız bu fabrikalarımızda endişesiz bakmamızı temin etmiş- edecektir. — Yaşar Nabi Takas işlerine dair yeni bir karar Takas tetkik heyetlerine ve takas muamelelerine aid bütün kararnâmeler lâğvedilerek yeni bir karar çıkmıştır. Aramızda ticaret ve kliring anlaş- ması olan memleketlerle yapılacak ta- kas muamelâtı, İktısad vekâleti tara- fından hazırlanacak talimatname ve verilecek direktifler dahilinde Cum- huriyet merkez bankasınca tedvir e- dilecektir. Aramızda yalnız takasa müstenid ticaret anlaşmaları bulunan memle- ketlerle yapılacak muamelelere, İktı- sad vekâleti tarafından hazırlanacak ayrı bir talimatname esasları dahilin- de Mersin, İzmir, İstanbul ve Sam- sunda İktısad vekâleti Türkofis şube- si müdürünün reisliği altında kambi- yo müdürü, kambiyo müdürü olmayan yerlerde mahallin en büyük maliye â- miri ile Cumhuriyet Merkez bankası müdürü veya namına harekete salâhi- yettar bir mümessil ve ticaret ve sa- nayi odası umumi veya başkâtibi ta- rafından teşekkül eden birer takas tet- kik heyeti bakacaktır. Bu heyetin göreceği muameleler, es- kiden olduğu veçhile vazife bakımım. dan İktısad vekâletine bağlı bir kâ- tiple tedvir edilecektir. İktısad vekâleti yukarıdaki saydığı- mız şehirlerin haricinde kalan yerler- de mahallin en büyük mülkiye âmiri- nin reisliği altında en büyük gümrük âmiri, ticaret ve sanayi odası başkâti- bi, Türkiye Ziraat bankasının en bü- yük âmiri, ticaret ve sanayi odası ta- rafından odadan seçilecek bir azâdan | müteşekkil bir takas tetkik heyeti te- şekkül edecektir. Aramızda ticaret ve kliring anlaş- maları bulunmayan ve kendilerine karşı pasif vaziyette olduğumuz mem- leketlerle yapılacak muameleler halen mevcud bulunan 7005 numaralı karar- nameye göre yapılacaktır. Türkiyede çalışan yerli ve yabancı Dün ısı sıfırin üstünde 14 derece idi Dün şehrimizde hava bulutlu geç- miş, ısı gece sıfırın üstünde 3, gündüz ise 14 derece olarak kaydedilmiştir. Dün yurdun cenub şarkı, şark, Koca- eli, ve Karadeni kal da h çalışan işçi yekânu 13.437 dir. Vasati olarak her işçinin beş nüfuslu bir aile geçindirdiğini kabul edersek, bu fabrikalar sayesinde 67185 yurddaş geçi- niyor demektir. Yeni yapılan tayin ve terfiler 80 lira maaşlı Bergama hakimliği- ne Bergama reisi Nuri Turan, 45 lira maaşlı sekizinci derece İstanbul sulh hâkimliğine terfian o yer sulh hâki- mi Niyazi Hakgüder, 40 lira maaşlı Bergama ceza hâkimliğine Bergama azası Abdurrahman Sincer, 40 lira ma aşlr Afyon sulh hâkimliğine azası Tevfik Şenöz, 40 lira maaşlı dokuzun- cu derece Akseki hâkimliğine terfian o yer hâkimi Feyzi Atahan, 40 lira maaşlı Kırşehir sulh hâkimliğine Ge. rede Hükuk hâkimi Saim Bisalman, 40 lira maaşlı dokuzuncu derece İs. tanbul müddeiumumi muavinliğine terfian o yer müddeilumumi muavini Reşad Soka, 35 lira maaşlı Bergama hukuk hâkimliğine Gerze hâkimi Sab ri Tosunoğlu,'35 lira maaşlr Ankara sulh hâkimliğine Adliye Vekâleti tef- tiş heyeti mümeyyizi Kâzım Karay, 35 lira maaşlı M. Kemalpaşa müddei- umumiliğine İspir müddeiumumisi Naim Ilıcalı, 35 lira maaşlr Seyhan kadastro hâkimliğine eski sorgu hâ- kimi Ekrem Ragıb Aksun, 35 lira ma- aşlı Adana icra muavin hâkimliğine Dörtyol müddeiumumisi Sıdkı Akya- NÜ A Köy idareleri çalışmaları İç Bakanlık köy idareleri çalışma- larından tam verim alınabilmek için yeni ve mühim bir karar vermiştir. Bakanlık bu kararı ile köy hesabları- nın pürüzsüz ve noksansız yürümesi- ni, köy idaresini ve hattâ fakir köylü- yü arzuhalcı dükkânlarından ve sebeb siz şehre gidip gelmekten kurtaracak ve nihayet kanunlarla artân ve tatbik sahasını gün geçtikçe genişleten köy işlerini tam bir hassasiyetle günü gü- zan, 35 lira maaşlı Manisa sulh hâ- kimliğine Savur hâkimi Halil İbra- him Güngör, 35 lira maaşlı Araç ceza hâkimliğine Kırşehir sulh hâkimi Hil mi, 35 lira maaşlr Gerze hâkimliğine Serik hâkimi Hamdi Çolakoğlu, 30 li- ra maaşlı hâkim muavinliğine Benga- ma aza muavini Ruşen Pelisan, 80 li- ra maaşlı Kayseri aza muavinliğine Keskin sorgu hâkimi Hasan Fahret. tin, 30 lira maaşlı Mudanya sorgu hâ- kimliğine Yenişehir sorgu hâkimi Ce- lâlettin Erkan, 30 lira maaşlı Buldari müddeiumumi muavinliğine Elmalı sorgu hâkimi Kadri Karafakiroğlu, 30 lira maaşlı Dörtyol müddeitmümi muavinliğine eski Kaş müddeiumumi- muavini Sakıp Güneş, 22 lira maaşlı Gemlik sorgu hâkim vekilliğine Emet sorgu hâkim vekili Abdussamet Er- kul tayin edilmiştir. Çubuk kazasında hayvancılık ve ço- banlık yapan üç kardeş vardır: Hasan oğlu İsmail, Hasan oğlu Mehmed, Ha- san oğlu Hacı Kadir... Üç kardeş de Kuruçay köyündendir. Birgün, üç kardeşten en büyüğü o- lan İsmaile tanımadığı bir adam baş vuruyor: “ — Bende bir çifte var, Siz çoban adamlarsınız. Size lüzumu vardır. U- cuzca satacağım; alır mısınız?” diyor. İsmail şüpheleniyor ve soruyor: “— Çifte senin malın mı, Nereden buldun?, A Bir eski düşmanlığın telkiniyle Üç kardeş çubuklu Mustafayı çifte ile nasıl öldürdüler ? düreceğini söylüyorlar, İmam oğlu Mustafa ile, İsmailin karısı ve babasının arasında geçmiş bir anlaşmazlık vardır. On beş sene kadar evvel, iki aile biribirinden adam öldür- müştür ve İsmail de bunu bilmekte; kendisine İmam oğlu ailesinden bir kö- tülük geleceğini arasıra düşünmekte Akşam eve gelip vakayı duyunca, sabahki çifte hâdisesini hiç hatırlamı « yarak, Mustafanın kendisini ve karısı « nı öldürmeye geldiğine hükmetmiştir, Karısı ve karısının babası Ahmed Ağa- kç veriyor: “— Ben çifteyi bir yerden çaldım. Amma uzak bir yerden.. Sahibinin gör- mesine imkân yok. Ucuz ve bulunmaz bir çifte.....” İsmail, bu tanımadığı adama âkşam evine gelmesini ve çifteyi beraber ge - tirmesini söylemiş. Evini tarif etmiş, kardeşlerine de meseleyi anlatmış. İyi ve ucuz bir çifte ele geçirmeği kararlaş- tıran üç kardeş, bu işi yapmayı muva- fık görmüşler. ** * ğı adam, per İsmail, Mehmed ve Kadirden yal - nız İsmail evlidir. İsmail, kaynanası ile beraber bir evde oturmaktadır. Çifteyi satacak adama, bu eve gelmesini tenbih etmiştir. * O akşam, işinin çok olması dolayı - siyle evine geç giden İsmailin karısının, meseleden haberi yoktur, Karanlık bastığı sıralarda paltosu - nun içinde sakladığı silâhın l gözüken tanımadığı bir adam, kapıyı vuruyor; “— İsmail evde mi? “— Yok! Sen kimsin; ne istiyorsun? “— Hiç işim var, konuşacağım.. Ba- ğırma, yavaş konuş... 'Tâm o srrada söküğın “köşesinden Pevvela bir ayak sesi duyuluyor, sonra bir kölge beliriyor, Kapının önündeki adam, bu gölgeyi görüp ayak sesini duyunca kapıyı bir emuz darbesiyle açarak içeri giriyor.” Pençereden bakan İsmailin karısı d dan baj nüne çıkarabilmek imkâ temin va yağışlı, diğer mıntakalarda kapalı geçmiştir. Yağışların karemetreye bı- raktıkları su mikdarları İspartada 58, Turgudluda 38, Alaşehirde 31, Bod- tumda 29, Akhisarda 23, Mersinde 22, Antalyada 19, Adanada 15, diğer mın- takalarda 1-15 kjilogram arasındadır. Dün karla örtülü mmtakalarda ka- rtın kalınlığı biraz daha 'azalmışeır. Kalınlık Karsta 19, Erzurumda 18, Vanda 14, Malatyada 10, Sıvasta 2, İs- partada 1 santimetredir. Dün en yüksek ısı sıfırın üstünde Sinop ve Konyada 10, İzmirde 12, Bodrumda 15, Antalyada 17 derecedir. En düşük ısı da Erzincanda 1, Erzu- rumda 5, Vanda 9, Karsta 12 derece- köy kâtiblerinden nüfusu binden yu- karı köylerde daimi surette, nüfusu beş yüz ile bin arasındaki köylerde gün aşırı, nüfusu beş yüzden küçük köylerde haftada iki gün köy konak- larında fasılasız çalışacaklardır. Köy kâtibleri memur edildikleri köylerde münhasıran köy işleriyle uğraşacaklar ve kaza merkezlerinde köye aid işler için de olsa çalıştırıla. mıyacaklar ve mevzuata uygun düş- miyecek sebeb ve vesilelerle çalıştık- ları mahaller değiştirilemiyecektir. Köy kâtibleri, vazifeleri etrafında tenvir edilmek üzere birkaç ayda bir toplu bir halde nahiye ve kaza mer. kezine çağrılabileceklerdir. Köy kâ- tibleri bunun dışında geceli gündüz- lü köyde vazifesi başında bulunacak- lardır. Vazifesi başında bulunmayan dir. ve bilhassa nüfusu az köylerde alâka- T-xoy YAUMTAYTRET ATASİNOR KAYAYİR- | haftanın iki gününde çalışmayan köy kâtiblerinin ücretleri kati surette ve- rilmiyecek ve çalışmadıkları günler- re aid ücretleri köy sandığına irad kaydedilecektir. Bu ücretleri kesmi. yen ve sandığa irad kaydetmiyen muhtar ve azalardan usulsüz ve ka- nunsuz verilen ücret mikdarları ida- re heyetleri kariyle derhal kesilecek ve köy sandıklarına yatırılacaktır. Köy kâtibleri, köylerde okur ya. zar ve hesaba aklı yatar, köyün büd- ce ve hesab işlerini yürütebilir adam- lar mevcud oldukça dışardan herhan- gi bir sebeb ve bahane ile kâtib tayin edilmiyecektir. Köy kâtibleri çalışma günlerinde bulundukları köylünün — derdlerini dinliyecekler ve lüzumu olan istida- şan ve idare amirlerine de bildirilen | “ nu anlamıya çalışıyor. İsmailin karısının babası ihtiyr Ah- med Ağa da oradadır. Kızının kolun - dan çekerek: “— Bu, İmam oğlu Mustafadır, di- yor. Bizi öldürmeye geldi... $ İhtiyarla, İsmailin karısı, elindeki silâhr pençereye kaldırarak merdivene doğru yürümeğe hazırlanan bu adamın elinden kurtulmak için odanın kapısı - nı kilitliyor ve arkasına öteberi yığıyor- lar. Fakat sokaktaki adam yukarı kata çıkmıyor : Sokaktaki ayak sesi ve gölge kaybolunca yavaşca gene kapıyı açarak karanlıklarda kaybolup gidiyor. İsmailin karısı ve babası, İmam oğlu Mustafa olduğuna katf olarak kanaat getirdikleri bu adamın taarruzunu, İs- mail gelince uzun uzun anlatıyorlar ve larr da yazacaklardır. bu adam yoökedilmezse kendilerini öl - İhtisasa sayğı ve bir şehislâm hikâyesi Mütehassıs Prost, yarınki İstan- bulun plânını hazırlamıştır. Bu gü- zel türk şehri, bu plâna göre yakın zamanda tarihine ve coğrafyasına yakışır bir güzelliğe bürünecektir. Piânın tatbikatına geçilmesi yak- daşır yaklaşmaz, İstanbul gazetele- rinde bir münakaşadır başladı: — Yeni cami kemeri yıkılmalı mı, yıkılmamalı mı? İhtısasa karşı lâubâli davranmak âdetinden yakasını kurtaramamış o- dlanlar arasından sesler geliyor: — Yıkılmamalıdır; tarih ve sanat bakımından değeri vardır! şirketlerin hariçte bulunan hi ve tahvilât hamillerine gönderecekle- ri tevdiat, faiz veya bu şirketlerin mü- bayaası dahilinde mübayaa bedelleri mukabilinde meri hükümlere tevfikan yapılacak mal ihracatına aid muame- leler sevk ve istihlâk memleketi her ne olursa olsun yukarıdaki şekilde İktısad vekâletince hazırlanacak tali- matname dahilinde intaç olunacaktır. Yalnız bu kararın tatbik edilmeğe başlandığı tarihe kadar takas tetkik heyetlerine müracaat edilerek başla- mış olan muameleler tescil tarihlerine göre tamamlanacaktır. Dünün dini bayramları bugü- nün milli meselelerine yardım i- çin en uygun fırsattır. Kurban- larımızı hava kurumuna vere- Tim  D — Yıkılmalıdır; hiç bir kıymeti yoktur! İstanbuldaki Divan yolunun açıl- dığı zamana aid bir hikâye vardır; bilmem işittiniz mi: O zaman bu yolu açmak üzere Av- rupadan getirtilen mütehassısı, Şe- hislâm Efendi, bir gece yemeğe ça- ğırmış ve yemekten sonra erkân minderinde otururlarken mühendi- se: — Bu yol şuradan geçmeli, şura- dan geçmemelidir. Şu taraftan ge- çireceğinize beriki taraftan geçirse- niz daha muvafık olur! Yollu bir taktm tavsiyelerde bu- dlunmuş, Bu tavsiyelere o akşam hiç bir ce- vab vermiyen mühendis, ertesi gün kendisini getirtenlere; — Bana müsaade, demiş, ben ya- rın memleketime dönüyorum! Berikiler şaşırmışlar: Uurmaldan — Aman, demişler, daha yeni gel- diniz; yol da açılmadı; açılmadan nereye böyle? ç Ve mühendis şu cevabı v iş: #— Ben, sizin memleketinizde ih- tısasa ve benim gibi h. l halâ, Divan yolunun açıldığı ve şe- hislâm efendilerin ecnebi mühen- dislere ziyafet verdiği devirlerdemi sanıyorlar? - T.İ. Altmış ve altmış beş! lüzum olmadığını dün gece anla- dım: Şehislâmınız bile bana akıl öğ- retmek salâhiyetini kendinde bulu- yor.” Belki de eski şairlerden birisi şu mısrar, o zaman, bu vesile ile söylemiştir: A 'Tuhaftır hali âlem, bilmeyen söyler, bilen söyler! Şair Şeh Galibin, Hüsnü aşk'ta yazdığı bir fahriye'de: Divan yolu sanma bu zemini Diye andığı bu yol açılalı, hesab ediniz, ne kadar zaman olmuştur. Bu kadar zamana rağmen, halâ, i- çimizde ihtısasa hürmet ne demek olduğunu bilmiyenler var! y Ş NN Nazi'dir, £ Çe- koslovakya demokrat. Orta Av- rupa'nın siyasi dur dan bah- mak üzere morga 137 cesed geti- rilmiştir. Yaralıların bir çoğu da ölmüş- tür; fakat zayiatm hakiki mikta- rı, henüz, belli değildir. Hastaneler ağzına kadar - dol- muştur. İçinde 120 kişi bulunan bir sığı- nak çökmüş ve enkaz altından çı- karılanlar arasında 85 çocuk cese- di bulunmuştur.,, Acaba nasyonalist kumandan, iki hafta evvelinden bir kurban bayramı tecrübesi mi yapmak is- tedi? Malümya, İspanya nasyonalist seden bütün siyaset yazılarında bu siyaset ve ideoloji aykırılığına or ekseriyetini faslı arab- lar teşkil ediyor. işaret edildiğini görürsünüz. Bir cinayette son söz Dünkü gazeteler, Çekoslovak » ya baş vekilinin altmış, Al - ressamların ! dış bakanımın da altmış beş yaşına Bün lüsabeline saldiğ ; ğ ; ğımız şu bastığından've buna dair neşriyat —. l C L L Ve L yapıldığından bahsediyorlardı. Hailım Alamua venltmeş he Busdütle. . — “aDavid. tmsndeibir venbikalı deoloji fâarkı diyemeyiz ya, bu, Roboka isörlüde bir Bkd iteği olsa olsa, bir kronoloji farkıdır ! Vakitsiz bir kurban bayramı! nü jiletle k. smek suçundan üçün- cü cezada muhakeme altına alın- dı. Mahk jilet yarasının bırakk- Kırk yıllık General Franko, kendi kurduğu leki olan P & kabiı _' » ci B önk Üak- lüğü bile yapamıyacak kadar ihti- — dik ederken âsi tayyareler, Barse- yarlayan eski bir şehremininin de — lona şehrindeki sivil halkı, muha- rebenin başl danberi görül- bir broşür bastırarak mütehassıs .Prost'a akıl öğretmek niyetinde ol- duğunu İstanbu| gazeteleri yazıyor. Ürükel iş bir şiddetl lar. Bu faci ajans tel- ADi d Acaba, paldım dışına çıkarak, bu ihtısas işlerine, hem de, birer akıl hocası gibi, karışanlar kendilerini, grafı şu acıklı rakamları veriyor : *“77 si çocük ve 37 si kadın ol- tığı izin Rebekanın yüzünün gü- zelliğini bozup bozmadığını tesbit etmesi için, güzel sanatlar akade- misinden bir muallimin çehreyi tetkik etmesine karar verdi.,,, Eğer Fransanın meşhur ressa- mı ile adaş olan sabıkalı David, Rebekanın yüzühü bedii kaidele- re uygun olarak çizmişse zavallı cevab |8! l Müstafa olduğunu kati olarak gördüklerini söylüyorlâr. İsmail iki kardeşiyle konuşuyor ve.... M: fay öldürmeye karar veriyorlar. Aynı gece, üç kardeş, Çubuğun u- zak bir köşesinde oturan Mustaf; evine gidiyorlar, vaziyeti kolluyorlar ve İsmail pençereden giriyor, kapıyı ya « vaşça açıyor, kardeşlerinden birisi Mus tafanın havlayan köpeğini - öldürüyor, üçü de içeri girdikten sonra Mustafa « nın yattığı odayı bularak üzerine çulla- nıyorlar ve onu, bıçaklıyarak öldürü- yorlar. ** * Ağır Ceza'da bu davâya bakıl- dı. Davâcı yerinde Mustafanın annesi vardı. Suçluların üçü de yakalanmıştı. Mustafanın annesi; oğlunun Beypaza- rında olduğunu ve hâdise gününe kadar iki ay Çubuğa hiç uğramadığını, onun Beypazarında bulunduğunu isbat ede- ceğini söyledi; “— Benim oğlumu öldürten İsmai- lin karısıdır, dedi, İsmailin evine bir adamın çalınmış çifte satmak idin gir - diğini komşular görmüşler. Karısı, ge- len ad oğlum olmadığını bildiği halde kocasiyle kayınlarını kışkırtmış Onlar da bu işi yapmışlar. Benim oğ - luüm çifte çalacak adam degillai, * Suçlulardan İsmail, karısının ve karısının — babasının kendisine e« vine girenin — Mustafa olduğunu söylediklerini ve yüzünü gördüklerini iddia etti. İsmailin karısı, vaktin alaca- karanlık olmasına rağmen, Mustafayı ok-iyi tanıdığını söyledi. N çerdi. Bundan on beş yıl kadar” evvel muştu, Biz de davâ etmiştik. Aramız « da düşmanlık vardı, Onun günün bi « rinde bize bir kötülük yapmasından korkuyorduk. Pençereden seslendim. Cevab vermeyince şüphelendim, babam da onun olduğunu söyledi. Çünkü ka - piyı çalarken kim o diye sorduğumuz- da bana “bağırma, yavaş konuş” de- mişti: Onun sesini babam tanımıştı.” Reis sordu : 4 “— O gün bu adamdan başka kim- se gelmedi mi? “— Hayır gelmedi... Reis, bu sefer İsmaile sordu: “— Sana çifte satmak istiyen ada « mrı bir daha görmedin mi? “— Görmedim. Zaten o akşam bu vaka oldu ve beni jandarmalar yakala- d? Suçlular, ilk ifadelerinde Mustafa ile arglarında geçimsizlik olmadığını iddja ediyorlardı. İsmailin kardeşi Ka- dir, kendisinin Mustafa ile ahbablığı bile bulunduğunu söylüyordu: “— Bana İsmail Ağam evine Mus- tafanın girdiğini ve yengemle babasını öldürmek istediğini söyledi. Biz bu a- damı öldürmezsek o bizi öldürecek, E- ğer ben ölürsem siz sebebsiniz. Biz üç kardeşiz, bir adamın hakkından gele - mez miyiz?” dedi. Aslında İsmailin de Mustafa ile bir geçmişi yoktur, Amma karısının babasiyle Mustafanın düş - manlığı var.” diyordu. Reis, Mustafayı kimin öldürdüğünü sordu. İsmail: “ — Üçümüz birden vurduk, han- gimiz öldürdük bilmiyorum. Amma, Mustafa bizim eve girmiştir. Eğer o girmeyip de gelen bana çifte satacak a- dam olsaydı tekrar gelirdi. Belki onu Mustafa göndermiştir. Çünkü kazada hepimiz birbirimizi tanırız. Hiç olmazsa göz âşinalığımız vardır. Bu adam ya- bancı idi. Mustafa evvela onu bana gönderdi, sonra kendi eve girdi.” dedi. Mahkeme gelecek celsede sayısı o- nu geçen şahidleri dinliyecektir. Buğday cinsinin islâhı için Ziraat bakanlığı, buğday cinsinin ıslahı. için çalışmalarına devam et- mektedir. Şimdiye kadar Polatlı ka- zası içinde 33,780, Erzurum vilâyeti içinde 64.700, Saray kazası içinde 46 bin 644, Malkara kazası içinde 47.468 Keşanda 15.000, Vizede 35.720 kilo ki ceman 243,312 kilo tohum temizlen- kadım, yandı, desenize | miştir. eee — onun kardeşi, amcamın oğlunu vur «sinö < ettil P OFERE ? EBEFPESSFESE  A .— .u mntml'i d |

Bu sayıdan diğer sayfalar: