21 Eylül 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

21 Eylül 1937 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TTT eKY we LA Ki TTTT TT 4-"—“'“*“ Te Ha Ü M REŞTU ç yar AT ( Başı I. inci sayfada ) başkanlıklara Bm. Âfet, Hasan Cemil Çambel ve Halil Ethem, sekreterlikle- pe İsmail Müştak Mayakon (Siird), Fa- kihe Öymen (İstanbul), Kemal Ünal Çisparta), ile Faik Reşid Unat, Reşad, Münire Güner, Sıdıka İnankur seçil- Mişlerdir. Kongre reisliğine seçilen Maarif | wekili Saffet Arıkan aşağıdaki nutku göylemiştir: B. Satfet Arıkanın nutku “— Türk tarih kurumunun ikinci kongresi başkanlığına beni ve başkan- lık divanına arkadaşlarımı seçtiğiniz. den dolayı, size derin teşekkürlerimizi sunar ve cümlenizi en derin saygılarım- Ja selâmlarım. Kongrenin bize rey veren üyeleri a- rasında, misafir, yüksek dünya âlimle- rinin de bulunduğunu —görmekle çok bahtiyotrım. Başkanlık vazifeme başlarken türk tarik kurumunun fahri başkanı ve ay- ni zamanda cumhuriyet hükümetinin kültür bakanı sıfatiyle bazı noktalar üzerindeki görüşlerimizi kısaca arzet- mek isterim: Türk Tarih kurumunun amaçları Türk Tarih Kurumunun çalışma â- macı, yalnız türk kültürünü araştırmak değildir. Biz o çalışmanın kıymetini ve önemini yüreyerde medeniyet hayatına ermiş bulunan milletlerin orijinal var- lıklarımı ve kültürlerini arayıp meyda- na koymasında görüyoruz. Türk Tarih Kurumu, arâaştırmaların.. da, tezlerini isbat için arkeoloji ve an- trepoloji gibi müsbet ilim buluşlarına ve bunlarla beraber türk lengüistiğine dayanır. Hurafeler, dini ve siyasi incizaplar. la yazılmış eserler, indi mülahazalar ve mütalealar Türk Tarih Kurumu için kıymet almak uzak bul , €ğer © gibi eserler okunuyor ve o gibi iddialar dinleniyorsa bu, ancak eserlerimi, iddi- alarını yüreyer üniversitelerine kadar sokabilmiş olanların, ne gibi fikir ve hisler altında yürüdüklerini anlıyarak, bugünkü ve gelecek nesle ilimde — te- miz ahlâk dersi verebilmek — hazırlığı içindir. Türk Tarih Kurumu, yüreyerde, türlü şartlar yüzünden ayrı ayrı siya- si idareler teşkil etmiş olan milletler arasında, geçmiş eksik yanlış, gayri in- sani duyguların temerküz ettirdiği bir takım zihniyetlerle insanlık arasıma 80- kulmuş olan düşmanlıkların, fâsit dü- şüncelerin lojiksiz olduğu kanaatinde- dir. İşte biz, Türk Tarih Kurumu, mil. letlerin çocuklarına verecekleri ahlâki dersleri, bu işaret ettiğimiz mefhum- dan almaları taraftarıyız. Türkiye cum. buriyet kültür bakanlığının okullar proğramını bu esaslara göre tertib et- miş olduğunu bildirmekle fahir duya- rım, Türk tarih tezi Demiştim ki, türk tarih tezi, bilhas- sa arkeoloji ve antropolji gibi, bunla- rın ne olduğunu bilen âlimlerce, siz- lerce yakından bilindiği gibi, reddi kabil olmıyan ilimlere dayanır. Bu ilimlerde Türkiye cumhuriyeti faaliyetinin, bulduklarının yüksek kıy- metine rağmen, henüz genç olduğunu söylemek, hakikatin ifadesi olur, bu sözümle ne kasdettiğimi derhal söyle. meliyim, Yüreyer medeni âmilleri bu işe çok.- tan başladılar, ve türlü kıtalarda birçok kunu söylemiştir: “Ulu Önder, sayın Başkan, Bayan. lar, Baylar, Türkiye cumhuriyetinde ilim ala- nında tarih ve dil çalışmaları, milli ol- duğu kadar beynelmilel bir ehemiyetle de temayüz etmektedir. Tarih çalışmaları türklüğün orta Asyada ilk neolitik ve maden medeni- yetlerini bütün dünyadan önce yarattı- ğimnı, bu medeniyetlerin birçok göçler- le ana türk yurdundan yeryüzüne da- gıldığını göstermektedir. Dil araştırmaları da dünya kültür dilinin aynı merkezden çıkarak her ye. re yayıldığını, Hint - Avrupa dilleriy- le Semitik dillerin ana kaynağı bu ilk. el türk dili olduğunu meydana koymak- tadır. Bu iki çalışma biribirine o kadar sı- kt ve yakından bağlıdır ki Türk Dil Kurumunun kurulması bile birinci ta- rih kurutalyının verimlerinden biri ol- muştur. O günden beri iki kardeş ku- rum, kendilerini kuran ve koruyan yü- ce Önderin kutsal irşatları altında, el. ele vererek çalışmaktadırlar. Bugün ikinci kurutalym, Büyük Önderin yüksek himayesi altında, çok sayın ve değerli bilginlerin huzuriyle açan kardeş Türk Tarih Kurumunu, Türk Dil Kurumu adma kütlarım. Yıllardanberi tarih sahasında çalı- şarak elde edilmiş hakikatleri dünya- nın gözü önüne koyacak olan bu kurul- taydan çok değerli neticeler alınacağı- ni umarım. Her düşünce ve hareketi türklüğe yeni ve geniş bir yükselme ve ilerleme ufku açan Atatürk'ün kurultayda bulu- nuşu ve önü yüksek patronajiyle şe- reflendirmesi, —Mmuvaffakıyetin en bü- yük müjdecisidir. 'Tarih ve Dil Kurumlarını yalnız hi- maye ile kalmıyarak çalışmalarma da daima iştirak eden, hepimize yol gös. teren Ulu Önderi sonsuz şükran ve say- gtlarla selâmlar, sayın kurultaya yük- sek başarılar dilerim.,, Bundan sonra kürüm genel sekrete- ri ve Ankara fakültesi dekanı Muzaf- fer Göker, Ankara Tarih, Dil, Coğraf- ya Fakültesiyle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi adıma Türk Tarih Kurumu ikinci kongresini saygı ve sevgi ile selâmlamış ve kongreye başa- rılar dilemiştir. Bunu müteakib kongre fahri baş- kanlığına seçilen Profesör Pittard, kürsiye gelerek nutkunu fransızca söy- lemiş ve nutkun tercemesi kongre Sek- reteri İsmail Müştak Mayakon tarafın- dan okunmuştur. 'Terceme şudur: Prof. Pittard'ın nutku “ — Bu kongreye iştirâk eden ecnehi âlimlerin adına söz söylememi istediler. Bu arzuyu büyük bir memnuniyetle ye. rine getiriyorum. Acaba beni neden seç- tiler? Şüphesiz hiç kimseyi ürkütmeyen ufak bir memlekete mensub olduğum rihçi olmadığımdan ve bilhassa, öyle sa- Nıyorum ve o zaman da bu sebebi se- vinçle kabul ediyorum ki, 36 yıldan beri, türk milletinin ihtimal bir çoklarınızdan ziyade dostu olduğumdandır. O milletin, geçirdiği, ve hâlâ da inki- şaf ettirmekte devam eylediği, efsanevi vasfa lâyık inkılâb esnasında, yeryüzün- de mukabilini bulmak güç olan muazzam bir hamlenin, - itimad buyurun ki med- dahı değil - fakat objektif şahidi oldum, İ k isterim ki, burada bulunmak. kazılar, araştırmalar, buluşlar yaptılar, ve bunlardan fikir dünyasına faydalı ve- sikalar, ilim ;âleminin gözönünne koydu- lar, bunu tasrih ettikten sonra beyan et- meliyim ki, türk tarih tezi, yalnız kendi- sinin son zamanlarda meydana çıkardığı arkeolojik vesikalara değil, bütün dünya âlimlerinin daha çok evvel çıkarmış ol- dukları vesikalarla teyid kabiliyetini bulmuştur. : Bu sebebledir ki, şu mak istiyorum: * Beşer hayatının hakiki tarihini bul- mak için bütün medeni yüreyer ilim he- yetleri, Türk Tarih Kurumunu yalnız bırakmasınlar, elele vererek çalışsınlar, bu çalışmada, takib ol uygun düşündüğüm prensipi, l güvenerek şu olsun demek isterdim: “ Âlimler, hangi millete mensub olur- larsa olsunlar, onlar yalnız kendi mil. ide bul müsar — letlerinin malı değildirler.” İbrahim Necmi'nin nutku — Bundan sonra Dil Kurumu adınma B. Necmi Dilmen aşağıdaki kutlama nut- lığıma asıl sebeb ve saik bu objektif ma- hiyetin kendisidir. ' Biraz evel demiştim ki kelimenin oldukça genişlemesi icab eden hiç de- ğilse skoler manâsiyle olsun klâsik bir tarihçi değilim. Ancak gerek kendim ve gerek benim nevimden olanlar için, benim bizazt tasavvur eylediğim ve öy- le görmek istediğim tarihçinin bütün haklarına ve bütün vazifelerine mali- kiyet iddiasındayım. Öyleya, tarih ders kitablarında ol- duğu gibi ancak mahdud bir zamanla, mahdud bir sahayı esas ittihaz eden bir tarihin mahiyeti ne olabilir? Bunda, beşeri maceraların ancak cüzi bir kıs- mını bulursunuz ve bu kısım da o ma- ceraların her zaman en önemlileri de- ğildir. Ben 40 senedir, kalemim ve kelâmım- la tarihin, çağlarınım biribirinden ayı- ramrıyacağını, keyfemayeşsa seçilmiş bir ândan başlatılamıyacağını, velhasıl, o- nun insanla- birlikte başlar olduğunu öğretmekteyim. ULUS Paleoletik çağın en eski göçebe es- 1âfımızım medeniyeti böylece tarihe mal olmuştur. Esasen, kongrenin nazarları- na arezdilen o pek zengin, pek intizam- İr, pek vazrh ve pek pedagojik sergi, bir memleketin, bir bölgenin, bir milletin bütün o maceralar silsilesinin muhte- şem bir gösterişidir Bu maceralar, bizi, bir ânı diğer bir ândan ayırmamağa icbar eder, Hepsi biribirine bağlıdır, evlâdlar babalarını unutmazlar. Tarih denilen şey, heyhat ki halâ bugün anlaşıldığı manâda, mu- ayyen bir zamanda, ve muayyen bir yerde kendiliğinden doğmuş değildir. O, her yerde kendi pretohistoryasın- dan neşet etmiş, prehistoryası da pre- historyasından vücud bulmuştur. Örnek diye şuracıkta bulunan ve sergisinde arkeolojik zenginliklerini bize teşhir eden Anadoluyu alacak ©- lursak ne görüyoruz? Dokuz yıl önceye kadar meçhulümüz olduğu halde, bugün bu yurdun birçok noktalarında meyda- na çıkan yontulmuş taş medeniyetini neolitik medeniyet, ve ondan sonra da bazı ve tunç medeniyetleri istihlâf et- mektedir. İşte, bundan sonradır ki, pro- toetiler gibi kavimler tarihe giriyorlar. Lâkin bu protoetiler de kimlerdir? Hiç şüphesiz, aynı yerlerde, bunlardan ön- ceki medeniyetleri kurmuş olan insan- ların ahfadı, böylece, nesilden nesile rücu ederek, bizi bizzarure, tâpaleoeti- liğe kadar, çok güç şartlar içerisinde ha- yatı âdameye muvaffak olan o insanlara kadar ileten bir silsile tesbit edebiliyo- ruz. Onlarsız, tarih olamazdı. Deminden bu memleketin harikulâde teceddüdünden bugün de bizleri misafir edenlerin, şahidi olduğumuz ve - şayet hâlâ kalmışsa - düşmanlarını bile hay - ran etmesi lâzım gelen o eşsiz kalkınma- sından bahsettim. Tarih kurumunun başarısı Bu yeni devletin içinde çok tabii bir mü olan ve kendine gelmek ve ya- kın veya uzak, mesud veya bedbaht ma- zisinde, fakat bütün mazisinde kendi ken- dini bulmak isteyen bir milletin tama - iiyle y - 3 daki arzusunun doğrudan doğruya bir netice- si bulunan Türk Tarih Kurumu, şimdiye kadar büyük işler başarmış bir ilim ce - miyetidir. Onun daha birçok böyle bü- yük işler başaracağına inancımız vardır. Onun enerjisi, bu yurdu kuran ve cum- huriyetin şerefli bânisi olan zatm ener- jisi ile bir gitmektedir. Esasen, duydu - ğuma göre, Türkiye Reisicümhuru, bu vatani müesseseye can ve gönülden alâ- ka göstermekte, ona kendi heyecanları- nr yılmak bilmeyen çalışma hasletlerini nefhetmektedirler. Sayın kongre üyeleri, bu sâyede, ve bu kadar az bir zamanda, Ne büyük ne. ticeler elde edilmiştir. Biliyor musunuz? Arşivlerde ve eski anıtlarda araştırma - lar yapılmış, müteaddid yerlerde kazı sahaları açılmış, fevkalâde eserler ele geçirilmiştir. Her tarafta, meselâ, Piri Reis gibi, kadir ve kıymeti bilinmemiş türk âlim. leri hakkında, bu âna kadar meçhul ka - lan aydmlatıcı kaynaklar bulunmakta, U tarihçe malüm, eski Anadolu kavimleri- nin yekdiğeri arasındaki münasebetlere dair yepyeni telâkkiler meydana çıkmak- tadır. Sonra, ve aynı zamanda medeniyet . lerinin menşeini ve teselsülünü, Anado- lu yaylasını kaplıyan tepe)er(îen öğren- dınlatmak, bütün bu vakalar hakkındaki bilgimizi artırmak, bin yıllarla asırlar, kavimlere medeniyet safhaları arasında- ki zaruri iltisakları tesbit eylemek, türk tarih kurumuna düşen vazifedir. O bu işe, cümleten' kaydetmekliği- miz ve gene cümleten alkışlamamız lâ- zım gelen bir şevkle hazırlanmaktadır. Zira, türk tarihi, heyeti mecmuası ba- kımından, bizim de tarihimizdir. Bu cihet asla şüphe götürmez, O Asya'nın » ki ben bu tabirle bir Orta ve Batı As- yası ile bütün bir Avrupayı kastediyo- rum - dünyanın ilk delillerine irca o » lunması lâzım gelen beşeri vahdeti git- tikçe daha güzel isbat edilmiş olacak- tır, 'Geçen gün Bükreş antropoloji ve arkeoloji köngresinde, Türk tarih ku- rumuna ve bu kongreye hız verenlerden biri olan Bn. Âfet, kurumun Anadolu- da son yaptığı kazılardan bazı netice- ler gösterdi. Orada hazır bulunan ve | şimdi de burada rastladığım meslektaş- lar, Bn. Âfetin, o gün bize, türk tarihi- nin bir faslını ibraz etmekle nasıl haklı bir muvaffakiyet kazanmış olduklarını söylersem beni tekzib etmiyeceklerdir. Öyle ki, ikinci seksiyonun ittifakı ârâ ile ittihaz edilerek kongre tarafın- dan da tasvib edilen bir kararı ile, A- nadoludaki araştırmaların daha da hız- landırılması taleb edilmiştir. Böylece, Türk tarih kurumu, daha şimdiden bize çok güzel ümidler ver- miş bulunuyor. Biz, kendisinden, yal- nız mensub olduğu yurdu değil, fakat sıyasal olsun, dini olsun, sosyal veya artistik olsun, hepimizi ilgileyen ev- rensel tarihi ve hattâ bu tarihten neşet edecek filozofiyi zenginleştirecek mah- suller beklemekteyiz. Bize, ne ve kim olduğumuzu bildirdikten sonra, o, bi- zim istikbale doğru yol almamıza da yardım etmelidir, Atatürke tâzim Burada toplu bulunan ecnebi âlim. ler adına, bu devletin en büyük şefi, Türkiye reisicumhuruna derin saygıla. rımı arzeder ve türk tarih kurumundan da, başardığı işler için tebriklerimizi, parlak bir istikbale mazhariyeti hakkın- da dileklerimizi ve bu kongrenin külfe- tini ihtiyar eylediğinden dolayı da te. şekkürlerimizi lütfen —kabuül etmesini dilerim. Kongremiz âlem nazarında, ilmi kültürel, insani bir ittihadın tezahürü olmalı, dünyanın herhangi — bölgesine mensub olursa olsunlar, bütün insanla- rı bir meslek tesanüdü içerisinde bir- leştirilmelidir. Bu kongreden umüumi tarih için ye- 'ni ve mühim malümat elde edebilece. ğinden ve Türkiye * için ise, bundan böyle ön safa geçmiş bulunduğu ci- hetle - hepimizin de menfaatimize uy- gun olarak - o saftan katiyen ayrıl. geldiği inin hasıl olacağından asla şüphemiz yoktur.., Bundan sonra türk tarih kurumu as- başkanı Pr. Bn. Âfet kurumun çalış- maları hakkında değerli bir tebliğ yap- mıştir, Bu mühim tebliği birinci sayfamız. da ve ayrı sütunlarımızda göreceksiniz. Kurumun faaliyeti Türk Tarih Kurumu —Asbaşkanı Bayan Âfetten sonra kongre genel sekreteri Muzaffer Göker kurumun fa- aliyeti hakkında bir rapor okumuştur. (Bu rapor birinci sayıfamızın 5 inci S K K aa İ İ& 4 diğimiz insanların ecdadını, vv: bir Maziye irca eden prehistorya keşifleri ayrı Hlmiştir ) Tebrik telgrafları vukubulmaktadır. O tepeler, bu şe - leri ve bu teselsülü durmadan bize öğ - retecekler ve bu suretle bilgi ve düşün- ce ufuklarımızı genişleteceklerdir. Muhtelif medeniyetler kurucusu tür Bu muhtelif medeniyetlerle, neolitik çağda büyük küçük sitelerde toplanmış insanlar, muhtelif diller konuşmuş muh- telif kanunlara tâbi bulunmuşlardır. Ve gene bunlar, bir çokları daima meçhulü- müz kalacak olan muhtelif adlar taşı - Bundan sonra, başk ruznamed başka bir şey kalmadığını, yalnız gelen birçok tebrik telgrafları arasında bir- kaç tanesinin okunacağımı söylemiş ve sekreter aşağıdaki telgrafları okumuş- tur: İkinci Türk Tarih kongresi Türkiyenin irfan hayatında oriji- nal ve çok yaratıcı bir hâdise olarak kurulan ikinci Türk Tarih Kongresi | Ti İ bul'da yapılı Mdtas.. P. , SŞ | BO | mışlardır. Fakat bazen dderatları- nı birleştirdikleri gibi, bazan da biribir- lerine karşı amansız düşman kesilmiş ©- lan bunlar, hemen daima ve hemen her yerde hep aynı insanlardır. Klâsik tarih bunlardan bazılarını tanır, lâkin hepsi de biribirinden tenasül eder. Bunun baş- ka türlü olmasma imkân yoktur. Bugün- kü türkler, vaktiyle, kavimlere birer ad veren tarihin doğuşunda Eti adını taşı- dıkları gibi, bir kaç yıl sonra da Selik ve nihayet türk ismiyle anılmışlardır. Bütün bu noktalar üzerinde bizi ay - şükran ve minnet.- le karşılar ve kongreye geniş başarı- lar dilerler. İstanbul valisi ve belediye reisi İkinci Türk Tarih Kongres; Sayın Profesör, İsimekhalda teni k Türk Tarih Kongresine davetli bulunduğ haber aldım. Burada reisi bulunduğum beynel- inilel ülkeler komitesini lari bu. Z1 - 9 - 1937 —— ikinci türk tarih kurultayı dün Dolmabahçede açıldı lunan 40 millet namına Türk Tarih Kongresi heyeti tertibiye — azalarını tebrik ederek muvaffakıyetler diledi- — ğimizi ve kongre davetlilerine de en samimi selâmlarımızı sunmanızı dile. rim sayın profesör. Başkanı: Temperley Reisliğine G &- Btolaan Teeliğ iakat der arasında üniversiter münasebet. leri teşvik etmek olan İtalya Enter Üniversiter Enstitüsü İkinci Tarih Kongresine iştiraki kabul — ederken türk kültürünün daima muvaffak ol- ması ve İtalya ile Türkiye arasında ilmi rabıtaların tekarrür etmesi için en hararetli temennilerini beyan eder. İkinci Türk Tarih Kurultayı Başkanlığına Türk milletinin tarih içindeki ulu. duğunu eskiliğini Ve medeniyet mü- rebbiliğini tebarüz ettirmek yolunda- ki verimli çalışmaların ilim dünyası. mın gözü önüne konmasını sağlıyacak dhkinci tarih kurultayını Ankara vilâ- yeti halkı adına kutlar büyük kurucu ve koruyucusuna derin tazimlerimi sunarım. Ankara Vali ve C. H. P. İlyönkurul Başkanı Tandoğan Bundan sonra ruznamede başka bi şey olmadığından yarınki salı günü sa- at 14 te toplanmak üzere celseye niha- yet verilmiştir. Tarih kongresinin bugünkü ilk cel- sesinden sonra, kongre üyeleri ve ec- nebi delegeler Taksim âbidesine gide- rek merasimle çelenk — koymuşlardır. Binlerce halk kongre azalarını ve ecne. bi âlimleri alkışlamıştır. Çelenk koyma merasiminden sonra istiklâl marşı çalınmış ve ecnebi âlim- ler defteri imza etmişlerdir. Balkan güreş şampiyonluğu Hem Yunanistan hem de Yugoslavya ikincidir İzmir, 20 (A.A.) — Balkanlar ara- sı güreş kongresi bugün son celsesini B. Ahmed Fetgeri'nin başkanlığında aktetmiştir. İhtilâflı olan ikincilik me- selesi görüşülmüş, yugoslavlar ve yü- nanlılar kendi haklarında ısrar etmiş- lerdir. Bunun üzerine türk başdelegesi hakem alarak kabul edilmiştir. Hake- min verdiği karara göre dostluk ve komşuluk münasebetlerini son zaman- larda spor ve kültürel sahalarda geniş- leten kardeş milletlerin spor sahasında yaptıkları zevkli kucaklaşmada her şeyden evel dostluk — münasebetlerini kuvvetlendirmek için yapıldığından yu. goslavların ve yunanlıların her ikisinit de ikinci olması ileri sürülüyordu. Ne- ticede her ikisinin de ikinciliği kabul olunmuştur. Bundan sonra evelce hazırlanan bal- kan güreş nizamnamesi üzerinde hiç bir tadilât yapılmadan kabul edilmiştir Dost millet güreşçileri yarın vapur la İstanbula hareket edeceklerdir. İs- tanbulda dost millet güreşçileriyle, türk milli güreş takımı ve Zagrab, Bel- grad ve Atina güreşçileri temsili mü- sabakalar yapacaklardır. RUA'DOY'DO ANKARA RADYOSU ÖĞLE NEŞRİYATI : 12.30-12.50 Muhtelif plâk neşriyatı. 12.50-13.15 Plâk türk musikisi ve halk şarkıları. 13.15- 13.30 Dahili ve harici haberler. AKŞAM NEŞRİYATI : 18.30.19.0€ Muhtelif plâk neşriyatı. 19.00-19.30 Türk musikisi ve halk şarkıları. (Ser- vet Adnan ve arkadaşları) 19.30-19.45 Saat ayarı ve arabça neşriyat. 19.45-20.15 Türk musikisi ve halk şarkıları (Hik- met Rıza ve arkadaşları) 20.15-20.30 O- peratör Şevket Pek (Sihi konuşma) 20.30-21.00 Plâkla dans musikisi 21.00- 21.15 Ajans haberleri 21.15-21.55 Stüdya salon orkestrası: 1 — D' ambrosio Napolitenella. 2 — Donizetti La fille du Regiment 3 — Strauss Le Beau Danube bleu 4 — D' Ambrosio İnstanat de reve 5 — L. Sie Le premier baiser 21.55-22.00 Yarınki program ve istiklâl marşı,

Bu sayıdan diğer sayfalar: