15 Eylül 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ULUS Mazarik'in hayatı Alim, filezof, sosyoloğ ve vatanperver Mazarik B. Thomas Gorrigne Mazarik, 7 mart 1850 de Moravya'nın Ho- 'donin kasabasında doğdu. İlk tahsilini yaptıktan sonra Viyanada bir demircinin yanına gönderildi. Okumaya olan hevesi dolayısiyle ailesi birçok fedakârlıklara katlanarak onu o zaman alman hududları içinde olan Brno lisesine gönderdiler. 4 temmuz 1872 de bakaloryasını verdi. Ve sonra Viyana üniversitesini bitirerek edebiyat doktoru oldu. 1879 dan 1882 ye kadar Viya- na üniversitesinde doçentlik ya- pan Mazarik, 13 ağustos 1882 de Prag üniversitesine profesör ol- du. Felsefeye aid ilk eserini, 1883 sonlarına doğru neşretti. Bundan sonra Mazarik'i velüd ve tahlilci bir filozof ve sosyoloğ olarak görüyoruz: Çıkardığı Athenaceum isim- li mecmuasında ortaya attığı yeni naza. riyeler ona, enternasyonal bir şöhret temin ediyordu. “Tarihin nazariyesi” adlı eseri onun ihtilâlci karakterini mey- dana koydu. Kafası her mevzu üÜzerine işleyen genç âlim içtimai ve siyasi eserleri a- rasında şiir kitabları üzerine bir etüd de neşrediyor ve sonra üniversitedeki bütün derslerine “müşahhas bir mantı- ğın kaidesi, ilimlerin tasnifi usulü” ad- ları altında büyük iki cild halinde bü- tün medeni lisanlara hediye ediyor. Asıl hüviyeti ile Mazarik, 1886 yılı- nın başında beliriyor: filezof, âlim, ede- biyatçı olan ihtilâlci şimdi tarihçidir. Eski çek tarihinin istiklâlini ve mesud bir devri anlatan sayıfaları, ona, hürri- yete giden en kısa yol olarak gözüküyor. Artık tarihçi Mazarik, politika hayatı - nın içinde rol almaya mecbur kalryor ve 1891 ilkbaharında Viyana parlâmento - suna mebus seçiliyor. 4 Mebusluk hayatı fırtınalarla — dolu. dur: Bosna - Hersek üzerine yaptığı mücadele, parlâmentoda günün hâdise- si olmuştu. Bu mücadele, Avusturya - Macaristan imparatorluğunun geniş hu- dudları içinde yaşayan milletlerin mil. Hi kurtuluş hareketlerinin başı olarak sa- yılıyor. Umumi harbım ilânı sıralarında Ce- nevre'ye geçti ve orada bugünkü Çekos- lovak'yanın hududlarının hemen hemen tamamı olan bir çek devletinin kurulu. şunu, çek milleti için bir gaye olarak ilân etti. Kendisine bu devamlı ve yo- rulmak bilmez mücadelesinde sadık bir dost ve kıymetli bir arkadaş bulmuştu: Edvar Beneş... ki, kendisi, 935 de cum- hur reisliğinden çekilirken: “Cumhur reisliğim devam ediyor.” demişti. Umumi harb başladığı zalman, müs- takil çek devletinin esaslarını kurmak için çek ve silovaklardan lejiyonlar ku- rarak fili mücadeleye başladı. 4 ağus- tos 1915 de, Avusturya - Macaristan ord n baş kumandanı Mazarik hak- kında vatana ihanet ve casusluk suçla- rından bir tevkif müzekkeresi kesti. Cenevrede reformasyon salonunda top- lanan bir konferansta Mazarik milleti- nin namına konuştu ve orta Âvrupa im- paratorluklarının — giriştikleri harbin “ mahiyetini anlattı. Harb bitmiş, hür ve müstakil Çe- koslovakya kurulmuştu. Onun kurucu- su olan Mazarik, 1918 birinci kânunu- nun 14 ünde Çekoslovak milli ihtilâl meclisinin reisliğine seçildi. — Umumi harbın dört uzun yılı, memleketin dışın- da yaşamıya mecbur kalmasına muka- bil, adı ve eseri, çek milletinin kalbin- de bir bayrak gibi dalgalandı. Son ana yasanın ilânından — sonra, ııill!mecliı”inıyııgznde onu yeni- den reisliğe seçti ve bu seğilme, az rast. Janan bir rey birliği halinde 934 de dör- düncü defa seçilinceye kadar devam et- ti. Fakat, o artık ihtiyarlamıştı. 935 ilk kânununda 85 yaşıfıda olduğu halde sı- hi sebeblerden dolayı çekildi. O zaman- danberi, kendi emrine verilmiş olan Lo- ni şatosunda kızı Alis ile birlikte yaşa- makta, politika eserleri, tarih ve felse.- fe ile uğraşmakta idi. Vatanperver Mazarik; en güzel e- Mazarik öldü (Başı 1, inci sayıfada) Erkekler ve kadınlar, diz üstü çök- tüler ve ağlaşmaya başladılar. Bütün memleket farkındadır ki, giden adam, yalnız “kurtarıcı reis,, değil, yalnız “milletin babası,, değil, devrimizin de en büyük zekâlarından biridir. Çekos- lovakya hürriyetini ve medeni dünya- nın kendisini takdir etmesini, ona ya- ni Mazarik'e borçludur. Çekoslovakya devletinin kurucusu, , Thomas Garrigue Mazarik şimdi Lany şatosunun bir odasında, bir demir kar- yolanın üzerinde dinlenmektedir. Bu odanın düvarları çıplaktır. Ne bir tab- lo, ne de bir gravür vardır. Hastaha- nedekileri hatırlatan demir bir gece masasının üzerinde üç mum yanmakia- dır. Oğlu Jean, kızları ve torunları, eski dostu Benes, başvekil Hodza, üç doktor cesedin başını beklemekte ve ağlamaktadırlar. Mumların soluk ışığı, nasıl bütün o destani ve uzun hayatı müddetince yalana karşı mücadele et- tiyse, iki gündenberi de ölümle pençe- leşen büyük ihtiyarın yüzünü aydınlat- maktadır. Cenaze töreni Prag, 14 (Hususi) — Dördüncü Şarl üniversitesi profesörlerinden Herman Silka Lani'ye gidecek ve orada Maza. rik'in cesedini tahnit edecektir. Hey- keltıraş Makovski, ölünün yüzünün mulâjını alacaktır. Cesed, bundan son.. ra şatonun “musiki dehlizi, denilen salonunda bir tabut içinde teşhir edile- cektir. Cesed, yarına kadar orada kala. cak, bundan sonra meşalelerin aydınlı.. ğı altında ve omuz üzerinde Praga ge- tirilecektir. Cesed, pazartesiye kadar şatonun bir salonunda teşhir olunacak- tır. Cenaze töreni, pazartesi günü ya- pılacaktır. Mazarik, ihtimal Lani'de defnolunacaktır. Fransada heyecan ve teessür Paris, 14 (Hususi) — Mazarik'in ö- lümü, Fransada büyük bir heyecan ve teessür uyandırmıştır. Fransız kamo- yuna göre Mazarik, Çekoslovakya va- tanınıf*yeniden dirilişini ve Çek cum. huriyetinin efsanevi kuruluşunu tem- sil etmetke idi. T B. Lebrun, Mazarik'in oğluna bir telgraf çekmiştir. Fransız cumhur reisi bu telgrafında şunları söylemektedir: “— Yurdseverlik ve cumhuriyetçi- lik imanını taşıyan herkes için parlak ve muhteşem hayatı bir misal olan aziz babanızın hâtırasını fransızlar, hürmet ve minnettarlık hisleriyle muhafaza €- deceklerdir..,, Bir baba çocuğunu tramvay altına atar mı ? İstanbul, 14 (Telefonla) — Kumka- pı Hisardibi sokağında oturan Mehmed Nuri adında bir adamın beş yaşındaki oğlu Alâeddini Çarşıkapıda tramvayın altına atmak istediği hakkında dünkü gazetelerde bazı haberler çıkmıştı. Yaptığım tahkikata göre hâdisenin esası şöyledir: evvelki akşam saat 11 e kadar bir arkadaşının evinde rakı içen Mehmed Nuri oradan çocuğu ile bera. ber ayrılmış, Çarşıkapıdan geçerken çocuk elinden kurtulup karşı kaldırı. ma geçmek istemiştir. Bu sırada Ba- yezidden gelen tramvay arabası çocuğu ezmemek için fren yapmış ve kazanın önüne geçmiştir. Vak'aya şahid olanlardan bazıları seri olan Yeni Çekosl kyanın dışında, kuvvetli bir âlim ve sosyoloğ hüviyeti içinde dünya kütübhanesine bir çok e- Berler vermiş bir âlim olarak da hatıra- sını yaşatacaktır. Mehmed Nurinin çocuğunu tramvayın önüne fırlattığını söylemişlerse de po- lisçe yapılan tahkikat meselenin aslını meydana çıkarmış olduğundan Mehmed Nuri derhal serbest bırakılmıştır. 15 .9 - 1937 —— Anlaşma dün imza edildi Anlaşmanın akisleri — Roma, 14 (A.A.) — Havas ajansı muhabirinden: İyi malümat almakta o- lan İtalya mahafili, Nyon konferansın- da hasıl olan neticelerin Kigi sarayında pek sakin bir surette karşılanmamış ol duğunu gizlememektedir. Evvelâ İtalya'ya ayrılmış olan pek mahdud hisse, kabule şayan gibi görül. memektedir. İtalya'nın hassasiyetinin İtalya'ya ikinci derecede bir mevki vermek sure- tiyle yaralanmış Olduğu gibi Nyon an- laşması Kigi sarayıma tebliğ edilmeden evvel neşredilmek Suretiyle de ceriha- dar edilmiştir. Halihazırda İtalya ile Almanya ara- sında müşavereler devam etmektedir. Maamafih, Almanya'nın kontrol işinin haricinde bırakılmış olması keyfiyeti, italyanların ileri sürdükleri mütalealara zemin teşkil etmemektedir. Buna mukabil Sovyet Rusya'nın kontroldan hariç bırakılması, İtalya'nın itibara a lüzum hi iyeceği kadar tabit bir hâdise telâkki olunmak- tadır. . Berlinde: İtalyanlar hesabma bir üzüntü var Berlin, 14 (A-A.) — Frankfurter Ze- itung gazetesi, Nyon anlaşmasının İtal- ya'da uğradığı tenkidleri Almanya'nın pekâlâ takdir ettiğini çünkü bu anlaşma- nın İtalya'nın “Akdeniz hâkimiyetindeki tabif hissesini” ihmal eylediğini ve “ha- yati menfaatlerini” hesaba katmadığını yazarak diyor ki: “ Bununla beraber Sovyetler Birliği- nin Akdenizden hariç bırakıl: manasını teslim etmeliyiz. Hiç değilse naazri olarak Moskova'dan endişe edi- ksizin Akdeni lesinin münaka - şası için yol açıktır. İşte bu, İtalya ve Almanya'nın faal bir muvaffakiyetidir. Bu le ispanyol lesine daha mü- said bir zemin üzerine koymak ve niha- yet bütün Avrupa vaziyetinde mesud bir netice elde etmek imkânını vermekte - dir. Eğer İspanya'da her iki tarafa ken- di harb levazımlarının nakli kontrolu bırakılır ve eğer büyük devletler ital - yan - ingiliz Akdeniz anlaşmasını hali. “sane bir işbirliği zihniyetiyle tatbik ile iktifa ederlerse günün hakiki Zaruretle. rine daha ziyade yaklaşmış olurlar.” . Pariste Akdeniz anlaşması sevinçle karşılandı Paris, 14 (A.A.) — Epok gazetesi, yazıyor: “Nyon anlaşmasının imzaSı, Fransa ile İngiltere'nin kontrol işinde İ.tîlya'nm daha büyük bir mikyasta işbirliği etme. sini kabul etmelerine mani olmıyacaktır. Eğer ümid edilmesi lâzım olduğu veçhi- le bu sahada aniaşma imkânı hmı_olı_ cak olursa Habeşistan unparatorlugunı hatime çekilmiş olduğunun tesbiti için teşebbüste bulunmak kabil olacaktır. Bu. nu müteakib İtalya ile İngiltere arasın- da yakınlık vücude getirilmesine dair teşebbüslere devam edilecek V€ b:ı te - şebbüsler fransız - italyan yakınlığı için bir başlangıç teşkil edecektir.” Pöti Pariziyen gazetesinden: “ Nyon'da yapılan müzakereler esna- sında italyan nüfuzu tamamiyle tehdide maruz kalmış olduğundan ve Sovyet Rusya'nın rolü Karadenizin kontroluna hasredilmiş bulunduğundan B. Musoli- ni'nin Akdenizde kendisine — bırakılmış olan vazifeyi deruhte etmekten imtina etmesi pek nahoş olacaktır.,, Popüler gazetesi, diyor ki: “ İtalya, Nyon'a gitmekten çekindiği için müzakereler dışında bırakılmıştır. İtalyanım emrivaki karşısında baş eğ- mekten başka yapacağı bir şey yoktur. Almanya ile Portekiz'in karışmazlık komitesi nezdinde şikâyette bulunmak niyetinde oldukları beyan edilmektedir. Boşuna zahmet, Londra komitesi, hiç bir şey yapamaz. Korsanlığa karşı mü - cadele, onun göreceği işler meyanına İtalya cevab verdi (Başı I. inci sayfada) Delbos, imza edilir edilmez yürünlü ğe girecek olan bu muahedenin ehemmi. yetinin, Akdeniz milletleri menfaatları çerçevesini aştığını, zira büyük — enter- nasyonal deniz yollarının emniyetini temin eylediğini ilâve etmiştir. B. Delbos, Balkan antantının teklifi üzerine Fransa ile İngiltere- nin İtalyayı da Akdenizdeki anlaşmaya iştirake davet ettiğini kay- detmiştir. Sovyet Rusya ve Akdeniz emniyeti Litvinof, Fransa ve İngilterenin bütün Akdenizin kontrolunu der- uhde etmiş olmalarından dolayı memnunluğunu söylemiş ve hiç bir entemasyfmal mukavelenin Sovyet Rusyayı lüzum gördüğü takdirde diğer bütün denizlerde olduğu gibi Akdenizde de bizzat kendi deniz kuvvetlerini bulundurmak hakkını ihlâl edemiyeceğini ehemiyetle kaydetmiştir. Litvinof bundan maada muhariblik haklarının tanınma- sı hakkında hiç bir kayıd bulunmadığını da müşahede etmiştir. DAGT PARDE A ARLAŞRGRAAR Z KONTROL İŞİNDE İngiltere ve Fransa anlaştı İngiliz ve fransız filoları Akdeniz'de Paris, 14 (A.A,) — İyi malümat alan mahfilde, söylendiğine göre, Ak- denizde fransız - ingiliz devriye kol- ları derhal faaliyete geçecektir. İki bahriyenin kurmayları gemiler için rotaları tesbit etmişlerdir. Akdenizde kontrolun tatbiki İtalyanın vereceği cevabla katiyen alâkadar — değildir. Bu cevab müsbet olduğu takdirde an- cak çizilen plânda tadilât yapılacak- tır. İngiliz - fransız anlaşması Londra, 14 (A.A.) — Salâhiyet. tar mahfilde beyan ölunduğuna göre, Akdenizdeki kontrol işi hakkımda na- sıl işbirliği edeceklerine dair İngilte- re ve Fransa anlaşmışlardır. Bu hususta mıntakalar tahsis edil- memiştir. Öyleki icabında bir ingiliz gemisi tecavüz Fransa mıntakasında da vuku bulsa taarruza uğrıyan ticaret gemisinin yardımma — gidebilecektir. Yalnız, bahriyeliler arasında değil, fransız - ingiliz hava kuvvetleri ara- sında da sıkı bir iş birliği kurulacak. tır. İngiliz gemileri hareket ediyor Londra, 14 (A.A.) — Amirallık da- iresi, Cairo hafif kruvazörü ile bir fi- lo kılavuzdan ve sekiz torpido muhri- binden mürekkeb olan sekizinci muh- rib filosunun korsanlığa karşı karakol vazifesini ifaya iştirak etmek üzere A&- denize hareket etmeğe hazırlanmakta- dır. Hareketin kati tarihi, tesbit edilme- miştir. Filo, Akdenize vasıl olduğu za- man bu denizdeki muhriblerin mikta- rı kırka baliğ olacaktır. Cebelüttarık, 14 (A.A.) — Cadixde tamir gören âsi Baliares kruvazörü şar- ka doğru bu akşam süratle geçmiştir, Fransız muhribleri hareket ettiler Brest, 14 (A.A.) — — Audacieux, Fantasgue, Terrible muhribleri ile Cyclone, Mistral, Sirrocco, Tyhon, Alc- 'yon ve Tornade torpidoları bu sabah Akdenize hareket etmişlerdir, BAA A L ARRORO Hayvanların kontrolu İstanbul, 14 (Telefonla) — Beledi. ye şehir sınırı içine girip çıkacak hay- vanların girme, çıkma, yer ve yol sa- atlarını tesbite karar vermiştir. Böyle likle hem şehir içindeki seyir ve sefe- rin inti hem gelecek hayvanların sıht vaziyetleri kontrol edilmiş ola- caktır. —— dahil değildir. Korsanlığa karşı mücade- le işi, Akdeniz konferansı tarafından hal. ledilmiştir. Nyon, mühim bir merhale- dir. Hiç şüphesiz Cenevrede bunun far- kımna varılacaktır.” ü Er Nuvel gazetesinden: “İhtimal Kigi sarayında işlerin uzun sürmesi bekleniyordu. İhtimal, ardı ara- sı kesilmiyecek olan anlaşmazlıklara ü- mid bağlıyordu. Halbuki böyle hiç bir şey olmamıştır. Roma'nın bugün ortada değişmiş hiç bir şey olmadığını öğren - mesi lâzımdır. Bundan şikâyet edecek olanlar her halde barış dostları değil- dir? Litvinof, Akdenizde korsanlık niha.. yet bulmadığı takdirde, ileride başka tedbirler düşünmek lâzım geldiğini ilâ- ve ettikten sonra ispanyol cumhüriye. tine ait ticaret gemilerine hiç bir hi- maye bahşedilmemiş olmasına teessüf eylemiştir. Balkan antantı namına söz söyliyen Puriç, Nyon anlaşmasını umumi sulhu tarsin edecek bir amil olarak selâmla- mıştır, Eden, mukavele hakkında fazla söz söylemek istemediğini ve sadece reis ile murahhasları tebrik ettiğini beyan etmiş v dmiştir ki: — Bizim istediğimiz bütün alâka- dar memleketlerin samimi iş birliğidir. İşte bu, yaptığımız işi ve sarfetti. ğimiz gayretleri tetviç edecektir. Bunun üzerine-Nyon konferansı ni- hayet bulmuştüur. B. Eden'in nutku Cenevre, 14 (A.A.) — İngiliz Ha- riciye Nazırı B. Eden Nyon anlaşma sı hakkında radyoda söylediği bir nu- tukta Nyon konferansının toplanması sebeblerini hatırlatmış, Konferansa iş- tirak eden devletlerin hüsnüniyeti sa- yesinde iki günde elde edilen anlaşma- nın mahiyetini anlatmış ve ticaret ge- milerini batrran deniz altı gemilerinin bu hareketini deniz şekaveti suretinde tavsif ederek demiştir ki : “—. Öğle zannediyoruz ki, Akde- nizde denizaltı gemilerinin korsanlığı- nın önüne geçtik ve orada bir polis kuv- veti tesis eyledik. Şayet her hangi bir denizaltı gemisi tekrar fenalık yoluna girecek olursa lâyik olduğu cezayı gö- recektir.,, İtalya'nın cevabı Roma, 14 (A.A.) — Nyon anlaştıa- larına iştirak hususunda kendisine ya- pılan davete İtalya verdiği cevabta Nyon konferansı tarafından kararlaştı- rılan kontrol tedbirlerine nazaran İtal- yaya ancak Trieneyen denizi ayrıldı- ğını müşahede ettikten sonra bu suret- le ihdas edilen vaziyetin İtalya için gayrikabul olduğu — kaydedilmektedir. İtalyanın Akdenizdeki hayatf menfa- atleri ve seyrisafainin büyük bir kıs- mının kendi münakalât yolları üzerin- de vuku bulması İtalyayı diğer her- hangi bir devlette ve Akdenizin her- hangi bir mıntakasında tam bir müsa- vat talebine mecbur bırakmaktadır. İtalya hükümeti Almanya ile itilâf ederek cevab vermiştir. Lorndrada kay- dedildiğine göre İtalyanın cevabında müsavatın bulunmamasının — teklifleri kabul edilmez kıldığı zikredilirken bu hususa bir çare bulunduğu takdirde İ- talyanın kararını değiştireceği — yazılı değildir. CENGEL KİTABI —— ve CENGEL HİKÂYELERİ Rudyard Kipling - tarafın- dan yazılıp Nurettin ARTAM tarafından dilimize çevrilen ve iki cild halinde satışa çıka- rılan bu eşsiz kitablar hakkın- da değerli münekkidimiz Nu- rullah Ataç, şu satırları yazdı: “Nurettin Artam, Kiplin- gin o harikulâde eserini, Cen- gel kitabını ingilizceden ter- cüme etti: hem de örnek diye gösterilebilecek bir tercüme. O iki kitabı halâ okumadı- nız ve çocuklarınıza okutmadı- nızsa güzel şeyleri sevdiğimiz- den şüphe etmek caizdir.., / 2A

Bu sayıdan diğer sayfalar: