30 Mart 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3

30 Mart 1937 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

n . 3.-.1037 Deniz devletleri arasında T okyo'dan bildirildiğine göre Ja- ponya, büyük harb gemilerinin- techizinde azami top hacmini on altı pustan on dört pusa indirmek için geçen sene Londrada verilen karara tabi olmı- yacaktır. Japonya bu karariyle harb ge- mileri inşasında ve bu gemileri techizde hiç bir kayıd ile mukayyed olmak iste- mediğini bir kerre daha dünyaya ilân etmiş bulunuyor. Malümdur ki geçen senenin martın- da Londrada toplanan deniz konferansı, 1936 senesinin sonunda nihayetlenecek olan 1922 Vaşington deniz mukavelesi- nin hükümlerini uzatmak için yapılmış bir teşebbüs idi. Bu vaşington deniz mu- kavelesi harb sonrası devrinin silâh me- selesi üzerinde yapılmış yegâne muvaf- fakiyetli itilâfı idi. Vaşington anlaşması iki kısma ayrılıyordu: 1 — Her devletin sahib olacağı do- manmanın mecmu - tonajı tayin edilmiş ve İngiltere ile Amerikanın beşer nisbe- tine karşı Japonyaya üç, İtalya ile Fran- saya da bir ve üç çeyrek ayrılmıştı. 2 — Her geminin tonajı ve techizatı tahdid edilerek gemi hacimlerinin otuz beş bin tonu, topların da on altı pusu geçmiyeceği kabul edi!'mişti. 1936 senesi sonuna kadar meri olan bu anlaşma, Japonyanın kendi hissesine ayrılan üç nisbet ile iktifa etmeyip A- merika ve İngiltere ile müsavat isteme- i ünden suya düşmüştür. Fakat Ja- ponyadan başka Vaşington muahedesini imzalayn diğer devletler, geçen sene Londrada toplanarak bu muahedenin yerine kaim olmak üzere şu noktalar ü- zerinde mutabık kalmışlardı: 1 — Otuz beş bin tondan daha bü- yük gemi inşa etmemek. 2 — Deniz programlarından biribiri- ni haberdar etmek. 3 — Top hacmini on altı pustan on dört pusa indirmek. Fakat Japonya bu kararlara iş- tirak e.mediği gibi, o ha- beş harbı dolayısiyle, hakkında zec. ri tedbirler tatbik edilmekte bu - Tunduğundan İtalya da bunlara il- tihak etmemiştir. Binaenaleyh mukave. le ancak İngiltere, arasında yapılmış demekti. Maamafih 1 nisan 1937 tarihine kadar Japonya ve İ- talya da sonuncu fıkraya iştirak ederse, bütün devletler hakkında meri olacaktı. İtalya, Japonyanın da kabulüne bağlı ol- mak üzere top hacimlerini on altıdan on dörde indirmeği kabul ettiğinden bu hükmün meri olması için yalnız Japon- yanın buna iltihak etmesi kalmıştı. İşte bu itibarladır ki Japonyanın kararına e- hemiyet verilmekte idi. Japonyanın, top hacimlerini on altıdan on dörde indir. meğe razı olmamasiyle diğer devletler de serbest kalıyorlar demektir. Şimdi Japonyanın otuz beş bin tondan da bü- yük harb gemisi yapacağından korkul- maktadır. Esasen top hacimlerinin tah- didi, dolayısiyle, gemi hacimlerinin tah- didi demek olduğu içi i Londra. daki karara ehemiyet veriliyordu. Büyük topları ancak büyük gemiler taşıya. bilir. Ve mütehassısların kanaatlerine göre, otuz beş bin ton bir geminin taşı- yacağı en ük top on altı pusluktur. Hattâ ingilizler, bu hacimdeki gemilerin on dört pusluk toplarla techiz edilmele- rini daha elverişli sıralarda Amerika ve Fransa bulduklarını söylü- yorlar. Bu itibarladır ki japonyanın ka- rarına rağmen, İngiltere inşa etmekte olduğu beşinci Corc ve Princeoz Wales namındaki zırhlıları ve 1937 senesinde inşasına başlanacak olan üç gemiyi on dört pusluk toplarla techiz etmek ka- rarından vaz geçmemiştir. İtalya 1934 senesindenberi inşa etmekte olduğu o- tuz beş bin ton'uk Virtorio Venito zırh- lısını on beş pusluk toplarla teslih edi- yor, Fransa da 1935 senesinde inşasına başladığı gene otuz boşer bin tonluk Richilien ve Gean Bart zırhlılarının üze- rine on beşer pusluk toplar koyacak. A- merika ötedenberi ağır top ve büyük hacimde gemi tarafdarıdır. Fakat hazi- randa inşasına başlayacağı gemilerin si- lâhları hakkındaki kararını Japonyanın kararına talik etmişti. Şimdi bu gemileri on altışar pusluk toplarla techiz edece- ğine şüphe yoktur. Görülüyor ki bu senenin başındanbe. ri deniz silâhlarını tahdid eden kayıdla- rın bir çoğundan kurtulan devletler ara- sındaki yarış, henüz gemi hacimlerinde otuz beş bin tonu ve techizatta da on şebbüsü tenkil olunmuştur. Kurşuna dizilenler Tanca, 29 (A.A.) — Askeri bir suikasd teşkilâtı nın meydana çıkması üzerine Tetuan kampında otuz subay ve asker tevkif edilerek hemen kurşuna dizilmişlerdir . Cephelerde vaziyet Madrid, 29 (A.A.) — Guadalajara cephesindeki vaziyet- te değişiklik yoktur. Cumhuriyetçiler da düşmanı Aragon yoluna sevkettire- cek bir takım çevirme hareketleri yap- mışlardır. Hükümetçiler -Aragon yolu- nun doğusunda ihtiyatlı bir surette iler- lemektedirler. Madrid, taarruza hazırlanıyor Madrid, 29 (A.A.) — Dün hükümet tayyareleri Madrid cephesindeki düş- man hatlarının üzerinde tarassud uçuş. ları yapmışlar ve sevkülceyş noktaların- da askerlerin toplanmakta olduğunu görmüşlerdir. Tahmın edildiğine göre general Franko, kuvvetlerini tekrar top- lamakta ve yakında Madrid'e taarruz et- meğe hazırlanmaktadır. Guadalajara cephesinde vaziyet değişmemiştir. Sevil, 29 (A.A.) — Radyo Seville bil- diriyor: 1. — Şimal cephesinde değişiklik yok. tur. Âsi tayyareleri Gijon limanını bom- bardıman ederek mühim zarar yapmış- lardır. 2. Santander limanı bombardıman edilmiştir. 3. — Guadalajara ve Madrid cephe. lerinde hükümet hatları bombardıman e. dilmiştir. 4. — Âsiler, Bribuega yakınında 300 esir almışlardır. Esirlerin ekserisi 1914 senesinden evelki modellerden tüfekler taşıyorlardı. İspanyada harb eden italyanlar Valansiya, 29 (A.A.) — İtalya sara- yına mensub Vikontes Hastings, Valan- siyaya gelerek cumhuriyetçiler tarafın- dan esir edilen italyanlarla konuşmuş- tur. Esirlerin ifadesine göre, Guadala- jara muharebesinde öyle anlar olmuş ki, italyanlar düşmanı tefrik edemedikle- rinden bir çok vaziyetlerde, kendi a- ralarında harb etmişlerdir. İspanya cep- helerinde dört fırka yani 40000 italyan askeri harbetmektedir. Bir gemiye taarruz Paris, 29 (A.A.) — İkibin ton ingi- liz kömürü yüklü ispanyol Mark Kas. pio vapuru, Frankocu iki gemiden ya- pılan ateşe uğramış ve — Cepbretonda karaya oturmuştur. Dört ay denizde kalan cesedler Paris, 29 (A.A.) — Eko dö Pari ga? zetesi, deniz dalgalarının fransız sahille- rine atmış olduğu ispanyol cesetlerini muayene etmiş olan adli doktorların ra- porunu neşretmektedir. Doktorlar, bu betbahtların biribirinin ayni bağlarla bağlandıktan sonra diri diri denize atıl- mış olduklarını tesbit etmişlerdir, Ce- setler, dört buçuk ay denizde kalmıştır. Üzerlerinde uğradıkları cebir ve şidde- tin izleri görülmüştür. dört, on beş ve on altı pusu geçmiş de- gildir. Fakat hiç bir kayıd ile mukayyed olmıyan Japonyanın top ve gemi hac- minde de yarışa çıkmasından korkul- maktadır. O zaman artık zırhlılar, otuz beş bin tondan kırk, elli, altmış bine çı- kacak. Ve bu yüzen kalelerin inşası o nisbette bahalı olacağı gibi, yakıcı ve yı- kıcı kudretleri de o kadar artacak. Her halde Japonyanın kararı, deniz inşaat yarışında hayırlı bir akibet vadetmiyor. A, $Ş. ESMER — »e —CTEnasesceR 5 U/KE HAÜ Franko hükümetine suikasd meydana Frankoya mensub bir çok - ; subaylar suikadla alâkadar görüldü Paris, 29 (A.A.) — “Mançester Gardiyen” gaze- tesinin yazdığına göre, alman casusluk servisi Franko hükümetine karşı İspanyada bir suikasd meydana çıkarmıştır. Hükümetçilerden esir dikten sonra serbest bırakılanların yardımı ile bir isyan çıkarılacaktı. Frankoya mensub birçok zabit- ler de suikasd ile alâkadar bulunuyordu. Suikasd te- l edil- bir çok noktalar- çıktı General Franko kurmayile beraber İspanya'ya yeniden gönüllü gönderilirse Fransada ve İngilterede vaziyetin nazik salhaya gireceği söyleniyor Londra, 29 (A.A.) — “Deyli Tel- graf” gazetesinin bildirdiğine göre, İngiltere ile Fransa bundan sonra ye- niden İspanyaya gönüllü gönderilecek olursa vaziyetin pek nazik bir safhaya gireceğini müttefikan tasdik etmekte- dirler. İngiltere giriştiği teahhüdlere tama- men riayet edecektir. Paskalya yortusu zarfında iki kere toplanmak üzere kon- trol bürosu mesaisini yakında bitirme- ği ümid etmektedir. Bu suretle nisa- n:n ortalarına doğru kontrolu tesirli su- rette tatbik etmek imkânı hasıl olacak- tır. Fransız gazetelerinin mütaleaları Paris, 29 (A.A.) — Pöti Jurnal ga- zetesi yazıyor: Delbos politikasını tet- kik edenler d:ş bakanının İngiltere ve Almanya büyük elçileri önünde bütün soğukkanlılığını kaybederek — tasavvur edilebilecek en uygunsuz sözleri söyle- diğini ve bunun felâketli neticeler do- ğurabileceğini bildirmekten hali kal- madılar. Halbuki, B. Delbosun istedi- ği oldu: Londra hükümeti Paris hükü- metiyle olan dayanışmayı bir kere daha teyid etti ve karışmazlık komitesi ka- rarlarına riayet ettirmek hususundaki kati niyetini bildirdi. İngiliz kabinesi- nin bu hattı hareketi karşısında, Ro- ma daha az yüksek perdeden konuş ve B. Grandinin biraz fazla şiddetli o- lan sözleri hakkında Londraya yatıştı- rıcı izahlar verdi. B. Delbosun Sir Corc Klark'la görüşmesinden sonra, komite meselesinin aldığı şekilden hafifçe en- dişeye düşen B. Musolini yatıştırıcı bir cevab verdi. Londraya La Republik gazetesi yazıyor: Fransa Dış işleri bakaniyle konuşan İngilterenin Paris elçisi Sir Corc Klark “İtalyanın asker sevkine son vermesi çok ehemiyetlidir. Roma, İspanya üze- rinde hiç bir toprak hedefi olmadığını bir çok defalar tekrar etmiştir. Buna se- vinçle inanıyoruz. İspanya taksim edile- bilecek memleketlerden değildir. K. a, italyan askerlerinin imparatorluk yolla- rı üzerinde toplanması da nihayet Fran- sayı endişeye düşürecek mahiyette idi. B. Delbos, İtalya büyük elçisiyle yaptığı son görüşmede bunu katı olarak anlat- makla iyi yapmıştır.” Çankayada bahar Kütüphanelerimiz KURUN'da Asım Us, kütüphaneleri- mizin vaziyeti hakkında evvelce yazmış olduğu makale dolayısiyle kendisine gönderilen bir itiraz mektubundan bah- sederek, kütüphanelerimizin emin eller. de iyi muhafaza edildiği mütaleası varid de olsa bunun kâfi sayılamıyacağını, her şeyden evvel kütüphanelerimizin mak- sadını göz önünde tutmak lâzım geldi- ğini söylüyor ve diyor ki “— Kütüphaneler işini sadece yük- sek ilim ve fen araştırmaları kılavuzcu- luğu, yahud kitab denilen ilim ve fen hazinelerinin bekçiliği olarak telâkki e demeyiz. Bilhassa büyük kütüphaneleri tanzim ve muhafazadan başka halk sı. nıflarına okumak - zevkini aşılamak, o- kumak istiyenlere kolaylık göstermek i- şini devlet vazifesi arasında biliriz. Kül- tür bakanlığının da bu telâkkide bizim- le beraber olduğundan şüphe etmeyiz. Nitekim memleket için faydalı bulduğu eski ve yeni kitabları basmak işinde i- cab ettikçe yardım edilmektedir. Şim- diye kadar bir çok kitablar doğrudan doğruya devlet matbaasında devlet he. sabına basılmıştır. Yeni yapılan ilk o- kul programmda, öğretmenlere, çocuk- lara kitab ve gazete okumak zevki ver- mek için ayrıca vazife verilmiştir. Hula- sa bakanlık vazifesini yalnız gençlik terbiyesine değil, halk terbiyesine de teşmil etmiştir. Son günlerde gazetelere akseden havadisler de hep bu merkez. dedir. Kütüphane işinde ve tanziminde be- lediyelere düşecek vazifeler de vardır; Fakat prensib bu olunca belediyelerin de bu hizmette kültür bakanlığının kontro. lu ve onun direktifi altında yürümesi lâ- zım gelecektir. Her belediyenin kendi hududu dahilinde vücuda getireceği kü- tüphanelerde ne türlü esaslı kitablar bu- lunması Tâzımdır? Bunlar ne süretle tanzim ve iadre olunmalıdır. Bu cihet- lerde belediyelere ancak kültür bakanlı- ğı direktif verebileceği gibi belediyelerin bu tarzda tesis edecekleri kütüphanele- re de şimdi ambarlar dolduran, yahud yeni basılmış olup da bakanlıkça faydalı görülen kitablardan vermek ciheti de bakanlıkça idare olunacaktır. Belediye- leri bu işte kendi bildiklerine bırakmak ya hiç bir şey yapılmaması, yahud müm- kün olandan pek az olması neticesine varir.” e SIYASI MÜSTEŞARLIKLAR CUMHURİYET'de Yunus Nadi, si- yasi müsteşarların seçilmiş olması dola- yısiyle yazdığı makalede bu yeni müs- teşarların görecekleri hizmetleri ve dev- lete dokunacak faydalarını şöyle hulâ- sa ediyor: “1 — Vekiller çok esaslı işlerde biz- zat gelecekleri meclise tali ve cari işler için müsteşarlarını gönderebileceklerin- den kendileri vekâletlerinin işleriyle da- ha çok ve daha esaslı surette meşgul o- maya imkân ve zaman bulmuş olacaklar- dır. Bu büyük bir kazançtır. İtiraf etme- lidir ki içtimaları istimrar esasına müs. tenid olan meclisin faaliyet zamanların- da vekiller vakitlerinin çoğunu mecliste geçirmek zaruretinde bulunuyorlardı. Bu zaruret şimdi siyasi müsteşarlarla paylaşılmak suretiyle vekiller devlet ve n çabuk ve en iyi şekil- mek için rahat ve geniş ça- millet işlı lerinde yü lışacaklardır. 2 — Siyasi * müsteşarlıkların ikinci faydası, devlet, hükümet ve millet işle- rimiz için adam yetiştirmek olması me- ziyetidir. İşler hakkında nazari olarak malümat sahibi olmakla onlara yak:ı- dan temas ederek yakınen bilmek arasın, da dağlar kadar fark vardır. Zahirde en basit sanılan nice - işlerin füliyatta çok çetin safhalar arzettiği görülür, ve bun- lar içlerinde yoğrulunarak öğretilir. Ni- tekim her hangi bir işi mesuliyet fikrin- den azade olarak mütalea etmekle onun hakkında mesuliyetli bir rey beyan et- mek mecburiyeti karşısında tetkik ve in- taç etmenin de büyük farkları vardır. Hulâsa yeni teşkilât devlet idaremiz- de tekâmüle doğru atılmış esaslı bir a. dımdir.” Bir mühimmat deposu patladı Şanghay, 29 (A.A.) — Lançau'da bir mühimmat deposu infilâk — etmiştir. Şimdiye kadar altı ölü ve 23 yaralı bu- lunmuştur. Deponun bin beş yüz met- re çevresinde bulunan bütün evler yı- kılmıştır. 120 aile açıkta kalmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: