İspanya harbinde gönüllüler 'myadan gönüllülerin geri çe- Vi ada bir gl giz miş gibi görünüyor. Malümdur ki İs- panya harbınım Avrupaya — yayılmasına mani olmak için alâkadar devletler a- dım adım şöyle bir yoldan ilerlemeğe karar vermişlerdir: 1 — Önce İspanyaya gönüllü gitme- sini menedecek tedbirler alınması. 2 — İspanya sahillerinin ve hudud- larının enternasyonal murakabesi. 3 — Ispanyadaki gönüllü askerlerin geri çağrılması. 4 — Bu adımlardan sonra da İspan- ya harbı devam edecek olursa, Franko ile Valensiya hükümeti nezdinde tavas. sutta bulunulması. Bu adımlardan birincisi atılmıştır. Şubatın yirmisinden sonra İspanyaya gönüllü gitmesini her devlet menetmiş bulunuyor. Bu memnuiyetin ne derece- ye kadar tatbik edildiği iyice malüm ol- mamakla beraber, her halde eskisi ka- dar gönüllü gitmediği muhakkaktır. Valensiya hükümeti İtalyayı itham et- miştir. Italya aleyhine ayni itham Lond- ra karışmazlık komisyonunda sovyetler tarafından da yapılmış ve bir tahkik komisyonunun İspanyaya gönderilmesi teklif edilmiştir. Maamafih ingiliz hü- kümeti tarafından bu mesele hakkında sorulan bir suale İtalya hükümeti ce. vab vererek, 20 şubattan sonra İspan- yaya giden italyanların hasta bakıcıla- rından ibaret olduğunu bildirmi: İkinci adıma gelince; siyasi tarihte emsaline tesadüf. edilmiyen böyle ka- yışık bir murakabe mekanizmasının ya- vaş harekete gelmesi tabii görülmelidir. Murakabenin 29 marita başlaması ka- rarlaşmıştı. Fakat son haberlere bakı- lacak olursa gene teahhür temiştir. Fa- kat bu teahhür, prensibten ziyade te. ferrüata aid bazı ihtilâflardan ileri gel- mektedir. Her halde bu karışmazl.k i- şinde en ehemiyetli adım olan muraka- benin tatbiki artık bir gün meselesi karışmazlık komisyonunun adımını teşkil eden — gönüllülerin geri çekilmesi meselesiyle meşgul ol- maya başlaması da artık murakabe me- selesinde tatbikata geçmekten başka bir iş kalmadığına delâlet etmektedir. Fakat bu üçüncü adımın aşılmasında zorluklar çıktığı anlaşılıyor. Garibtir ki bu zorluk, gönüllülerin geri çekilmesi- ni ilk dela olarak ileri süren İtalya ta. rafından çıkarılmıştır. Malümdur ki İs- panya mücadelesine karşı karışmazlık ilk defa olarak kânunu sani ayı içinde İngiltere tarafından ileri sürülmüştü. İ- talya bu ilk teşebbüse verdiği cevabta Ispanyadaki bütün gönüllülerin, propa- gandacıların ve tahrikâtçıların geri çağ- rılmaları şartiyle İtalyanın buna taraf- dar olduğu bildirilmişti. Gerçi bundan sonra, Madrid hükümetine gönüllü git- mekte devam ettiği için İtalya da Fran- ko'ya ehemiyetli yardım kıtaatı yolla. mıştır. İspanya toprağındaki İtalya as- kerl: altmış ile yüz bin arasında tah- min edenler vardır. Bununla beraber, son günlere kadar İtalya, gönüllü as- kerlerin geri çekilmelerine karşı vazi- yet almış değildi. Hattâ Musolini Trab- lus garb seyahatinde iken verı bir beyanatta İtalyanın İspanya işiyle alâ- kadar olmadığını ve gönüllü askerler 'a mesele. bildirmiş- geri çekildikten sonra İspa: sinden elini kolunu çekeceğii ti. O halde Italyanın ansızın bu siya- setini değişlirmesi için vaziyette nasıl bir değişik'ik olmuştur? Çünkü Muso- lininin son günler zartında İspanya lerine karşı daha şiddetli bir siyaset takib etmeğe başladığı İtalyanın gönüllü askerlerin ve İspanyada komünist bir hükümetin kurulmasına da aslâ Mmuvafakat etmi- yeceği resmen bildirilmektedir. İşte 1s- panya davâsındaki son heyecanı uyan. dıran hâdise budur. Fakat, mesele gö- ründüğü kadar çetin deği!dir. Hükümet kuvvetleri tarafından yapılan son taar- ruzda İtalya kıtaatının uğradıkları mağ- Tubiyet haylı izam edilmiştir. Bazı fran- sız gazeteleri, Franko ile İspanya hü- kümeti arasındaki muharebeye âdeta bir İspanya - İtalya harbı rengini ver- mişler ve muntazam İtalya kıtaatının derme çatma gönüllüler - tarafından mağlub edildiğini yazmışlardır. İtalyan şerefi bahis mevzuu oldu- baklı bir hassasiyet gösteren görülüyor. eri çekmiyeceğini askorinin Bu <a D S HABERLER KAZANTÜ Balkan Antantı Ekonomik konseyi çalışmalarını bitirdi Elen Başvekili B. M etaksas konseyde bir nutuk söyledi Atina, 27 (A.A.) — Gozetelere aşağıdaki tebliğ verilmiştir: 18 martta Atina'da toplanan Balkan antantı ekonomi konseyi ça- Tışmasını bitirmiştir. Konsey, genel görüşmelerde bulunduktan ve geçen Bled toplantı- sında verilen kararların ta'tiklerine aid tedbirleri tetkik ettikten son- ra, iki komisyona ayrılmıştır: 1. — Ticaret mübadelesi, 2. — Taşın komisyonu. Birinci komisyonda, milli komiteler tarafından verilen muhtıralar tetkik e- dilmiştir. Bu muhtıralar her memnileket ihracatçılarının düşüncelerini ve karşı- lıklı mübadelenin artırılmasını istiyen teklifleri ihtiva etmektedir. Konsey bu hususta bazı tavsiyelerde bulunmuştur. Keza, bazı muayyen ma- mullerin Balkanlar dış piyasalarında satışı meselesi ile dört memleketin ih- rac malları için daimi bir sergi meselesi de tetkik edilmiştir. Eylülde dört Bal- kan antantı memleketi ticaret cdaları- nın kongre halinde toplanmasına karar verilmiştir. Taşın meselesinde, yolcu ve bagaj nakliyeleri, yollar üzerinde nakiller, posta, telgraf, telefon ve telsiz, seyrü- sefain ve turizm için hep bir nizamlar meselesinde ehemiyetli ilerlemeler el- de edilmiştir. Daimi deniz kumitesiyle daimi turizm komitesinin konseyin ge- lecek toplantısından önce toplar:maları- na karar verilmiştir. Bu devrenin çalış- maları genel heyetleri itibaciyte, daha önceki toplantılarda elde edilmiş olan neticelerin ıslahı ile ilgilidir ve bu ça- lışmaya her sahada yukarıda söylenilen komitelerde yahud teknik kormisyon- larda devam edilecektir. Bunlac konse- yin iki toplantısı arasında münasip za- manlarda toplanacaklardır. B. Metaksas'ın nutku Atina, 27 (A.A.) — Balkan antantı ekonomi konseyinde kapanış nutkunu veren Başbakan B. Metaksas, ekonomik münasebetlerin kuvvetlenmesi için yap- tıkları kıymetli hizmetten detayı dele- gelere gerek kendisi ve gerek hüküme- Londradaki taç I giyme töreni Alayın geçeceği yollarda yerler şimdiden kiralanıyor Londra, 27 (A.A.) — Paskalya tati- linden faydalanmak üzere dün yüz bin- lerce londra'lı, hükümet merkezini ter- kederek kıyılara ve köylere gitmişler- dir. Bununla beraber Londrada paskal- ya günlerinde her sene görülen boşluk ve tenhalık manzarası bu sene yoktur. Çünkü, taç giyme töreni için yapılan hazırlıklar hükümet merkezine bir çok ziyaretçi ve taşralı toplamıştır. Yollarda süratle tribünler yapılmak- ta ve alayın geçeceği yollar raklar ve kordelalarla süslenmektedir. Bazı imtiyazlı kimseler tatilden fay- dalanarak itilip kakılmadan senenin en büyük törenini rahatça seyredebilmek için şimdiden balkonlar ve pencereler kıralamaktadırlar. Kira ücretleri, dadır. S ile 25 lira arasın- Musolini de son jestini yapmak lüzu- munu his etmiş olacak., Fakat bundan Italyanın karışmazlık komisyonu ile her türlü teşriki mesaiyi kestiğini ve kendi başına hareket edeceği manası çıkarıl- mamalıdır. Son taarruz ve bu taarruzun meydan verdiği neşriyat, belki gönüllü- lerin geri çekilmesi meselesinde bir an evvel varılacak olan müsbet neticeyi a- zıcık geriye atmıştır. Fakat bazı gaze. telerin yazdığı gibi, Avrupanın bir harb arifesinde olduğunu iddia edecek kadar telâşa yer yoktur. A, Ş. ESMER Elen Başbakanı B. Metaksas ti adına teşekkür ettikten sonra demiş- tir kı. “— Çalışmanızın, maddi başarıla- rından başka, milletlerimizin hayati fa- aliyetlerinin bütün sahalarını alâkala- masr itibariyle, aralarındaki — bağların gelişmesi üzerine olan manevi tesirinin büyük olduğu yanılmak korkusu olmak- sızın iddia edilebilir. Şimdi, buradaki vazifenizi yaptıktan sonra, memleket. lerinize dönüyorsunuz. Fakat orada si- zi diğer bir vazife bekliyor. O da, be- raberce verilen kararların — herkesin kendi memleketinde *tatbikini kontrol etmesidir. Bu vazifenin yapılmasında da burada gösterdiğiniz gayreti göste- Balkan antantı Ekonomik konseyindeki Heyetimiz Başkanı B. Hasan Saka receğinizden eminim. Bizi alâkalıyan kısımda size aynı inancayı vermek ve burada bulunduğunuz müddetçe aranan gayenin tatbikinde şahit olduğunuz yar- dıma uzaktan da tamamen güvenebile- ceğinizi teyid etmek isterim.,, Yugoslavya heyeti başkanı B. Pren- i ün delegeler adına cevab vere- rek, gördükleri iyi kabulden ve çalış- manın iyi havasından dolayı yunan hü. kümetine ve delegelerine teşekkür et- miş ye bu havanın ekonomik münase- betlerin kuvvetlenmesine yarıyacağını kaydettikten sonra yugoslav heyetinin de, diğer antant heyetleri gibi, kararla- rın tatbikine çalışacaklarını, Yunanis- tan'dan ayrılırlarken memleketin kal- kınması sahasında gördükleri her şeyi ve bilhassa dün tesit edilen millt bay- ram, askeri geçit ve elen ulusunun ha- reketi hakkında en iyi intibalar götü- receklerini, bütün bunların Yunanista. nın her sahada yükseldiğini ispat et- mekte olduğunu bildirmiş ve sözlerini: “— Yunanistanda gordukl:nmızı mem- leketlerimizde söylemekten geri kalmı- yacağız” diyerek bitirmiştir, Kont Ciyano döndü Belgrad anlaşmasının doğurduğu yankılar Roma, 27 (A.A.) — Hariciye nazırı Kont Ciano bugün öğleden sonra tay- yare ile Belgraddan Romaya dönmüş ve tayyare meydanında nazır Bastiani ve yugoslav maslahatgâzarı taraf.ndan karş:lanmıştır. Kont Ciano Belgrad seyahatinin ae- ticeleri hakkında bugün Musoliniye i- zahat verecektir. Fransız gazetelerinde tefsirler Paris, 27 (A.A.) — Gazeteler, İtal- ya - Yugoslavya anlaşmasının teisirine devam ediyorlar, Lö Jurnal'da Sen-Bris diyor ki: “Büyük bir karışıklık sebebi orta- dan kalkmıştır. Herkes memnun olma- lıdır. Gerçekten diktatörlüklere karşı Moskova tarafından güdülen bir kova- lisyon mevcut olmasaydı herkes bun- dan memnun kalacaktı. Darbe bu kova- lisyon için şiddetlidir, zira, İtalya ile Yugoslavyanın yaklaşmasına en ziyade yarayan şey, belki de bunların komü- nizmden olan korkularıdır.,, Pertinaks Eko dö Paride diyor ki: “Almanyanın daimi hedefi, kendisi- ni çeviren devletlerle, taarruz edene karşı her türlü kollektif. mukavemeti imkânsız veya zor hale getirmeğe ve her türlü tedafüt kovalisyonu kaldır- mak istiyen iki taraflı anlaşmalar ak- didir.,, Hom Libr gazetesinde, Jan Tuven- ni, anlaşmada İtalyanın Yugoslavyadan daha çok tavizde bulunduğu kanaatinde bulunuyor ve diyor ki; “Bize gelince, Belgradla mütasehe- timiz bu anlaşmadan müteessir olanaz. Yugoslavya ile dostluğumuz o kadar eskidir ve öyle müşterek imtihanlar g. çirmiştir ki esen bir rüzgârın tesiriyle sarsılamaz.,, Sovyet gazetelerinin yazdıkları Moskova, 27 (A.A.) — Tas ajansı bildiriyor: Pravda gazetesi italyan - yugoslav anlaşması hakkında diyor ki: Habeşis- tan harbı, italyan - ingiliz münasebet- lerindeki gerginlik, Akdeniz hâkimi- yeti mücadelesinin şiddetlenmesi gibi büyük bir harb Yugoslavyanın hususlar Musoliniyi takdirinde hiç değilse bitaraflığını elde etmek meselesiyle karşılaştırmıştır. İtalyan faşistleri İngiltere ile Yu- goslavya arasında münasebetlerin dos- tane olduğunu nazarı itibara almıyor değiller. Fakat Dalmaçyadaki emelle- rinden muvakkaten vazgeçmek suretiy- le küçük antantın bir köşesini çökerte- Bu suretle ceklerini ümid ediyorlar. Fransanın bu mınatakadaki emniyet sistemi de baltalanmış olacaktır. £f em- Be.grad anlaşmasının kollel: niyet ve taksim edilmez sulh ile hiçbir alâkası olmadığını görmek için hiç de pertavsız lâzım değil. Adriyatik deni- zinde italyan - yugoslav mütarekesi, Roma - Berlin mihverini icad edenlerin hazırladıkları taarruza yaramaktadır. Milletler cemiyeti ve Hatay davası KURUN'da Asım Us, Milletler ce- miyetinde Hatay anayasası üzerin- deki çalışmaların gene bir sürünce- me devresine girmiş olduğunu, esası” halledilmiş olan bu meselede tefer- ruatın - tesbiti uzatılmakta olduğuna işaret ederek, fransız murahhaslarının sömürge me- murlarının tahriklerine — kapılarak kasden mi bu yolu tutmuş oldıılılın- nı soruyor ve diyor ki : »Bizim bildiğimiz ortada — belli iki mesele vardır, biri Hatay ül- kesinin hududunu tayin etmektir ki bir taraftan Türk, diğer taraftan F- ransız noktai nazarları ve dellilleri izah edildikten sonra Milletler cemi- yeti konseyinin karar vereceği bir âşdir. İkincisi dil meselesidir ki bu da esasen türkçenin resmi dil — olacağı şeklinde halledilmiştir. Konsey - ka- rarı mucibince ikinci bir dile ihtiyaç olacaksa bunun ne mahiyette ve şe- kilde kullanılacağı ayrıca tedkik olu- nacaktır. Yani teferruata aid — olan bu meselelerin hiç biri, üzerine bit- mez tükenmez müzakereler çıkacak şeyler değildir. Yok eğer Cenevredeki fransız de- legelerinin tarzı hareketleri şahsi bir siyaset eseri değil de bütün işler fran- sız hariciyesinin direktifi ile görülü- yorsa bunu bir gün evvel anlamak Türkiye için faydalı olacaktır. Baka- lım Milletler Cemiyeti bu işte denizi geçtikten sonra çayda boğulacak mıdır? * YALNIZ KENDİ ÖLÇÜMÜZ 'TAN'da Ahmed Emin Yalman, pro- pagandanın lüzum ve ehemiyetinin memlekette herkes tarafından anla- şılmış olduğunu ancak bu vadide fi- len harekete geçmek için mütemadi- yen bu zarureti ortaya atmak ve pro- paganda ihtiyacı üzerinde ısrarla dur- mak lâzımgeldiğini hatırlatıyor. Mu- harrir, propaganda, deyince yalnız memleketi hariçte iyi tanıtmak çalış- malarının anlaşılması doğru olmadı- ğını, çünkü propagandanın, aynı za- manda memlekete yapılan yabancı ve zararlı propagandalarla mücadele demek olduğunu ileri sürüyor ve di- yor ki: «Az zamanda çok tecrübeler geçir- miş, dünyanın iç yüzünü tanımış bir millet sıfatiyle bizim bu mikroba karşı epeyce muafiyetimiz vardır. Müda- faa kuvvetlerimizin çok noksan ol- masına rağmen ecnebi propaganda- larınım muhitimizde çok az tesir ya- pabilmesinin hikmeti buradadır. Bununla beraber gittikçe silâhla- rını keskinleştiren — propagandanın telkin kudretini ihkar etmemeli- yiz. En evel gazetelerimizden - başlı- yarak hepimizin daimi bir teyakkuz göstermemiz lâzımdır. Başka milletlerin kendi hesabları- na bir takım görüşleri vardır. Bunlar bizi alâkadar etmez, çünkü bizim kendimize mahsus hedefimiz ve ölçü- müz vardır. Bu hedef de dünyanın sulh, huzur ve emniyet dolu yer haline gelmesi ve kendimizin azamni süratle iktısadi ve içtimai inkişaf te- min edebilmemizdir. Son moda gidiş halinde karşımıza çıkarılan müfrit sağ ve sol cereyanla- rma karşı türk gençliği mücehhezdir. Çünkü türk genci taklidci değildir. Yabancı bir cereyanı, bunu doğuran muhitin zaruri bir gidişi addeder, Fa- kat bunun başka bir muhitin kendine mahsus ihtiyaçlariyle hiç bir alâkası olmadığına kaildir. Memleketimizle yabancı bir mu- hit arasında siyasi veya iktısadi men- faatler bakımından ihtilâf bulunun- ca bizim için bir tek ölçü vardır ki, © da memleketin kendine mahsus öl- çüsüdür. Memleketin propagandaya karşı esaslı müdafaa teşkilâtı kuruluncaya kadar her türk vatandaşma vazifeler düşüyor. Bunlarda daima gözünü a- çık tutmak, akıl süzgecinden geçir- meden hiç bir telkine kapılmamak ve Türkiyede yalnız bir türk ölçüsü bu- lunduğunu harici âlemdeki bütün a- lâkadarlara anlatmak hususunda pa- yına düşen vazifeyi yapmaktır. işinin İüzumsuz yere — |