96 -3 - 1937 VÜUKM NÜ Orta Avrupada İtalya ve Almanya ersailles sulh müzakereleri yapı- lırken Lord Balfour, orta Avrupa hakkında hazırladığı bir raporda demiş ki: —Eğer Avusturya ve Macaristan imparatorluğu parçalanıp da yalnız al- man olan kısmından müstakil bir devlet meydana getirilecek olursa, bu devletin ergeç, Almanyaya iltihakını hesaba kat- mak lâzımdır. Bu sözlere bakılacak olursa, yeni A- vusturyanın mukadderatı on sekiz sene evvel de malüm imiş. Bununla beraber, harbten sonra bir çok seneler orta Av- rupada statükonun idamesiyle alâkadar olan devletler, Avusturyanın Almanya- ya iltihakından ziyade Habsburg haneda- '1nının geri gelmesinden korkmuşlardı. Ve ilk seneler zarfında alınan tedbirler bu korkudan mülhemdir. Avusturyanın Al- manyaya iltihakı tehlikesi Almanya kuv- vetleştikçe belirmeğe başladı. Ve 1931 senesinde iki alman devleti aralarında bir gümrük ittihadı yapmaya çalışınca, bütün Avrupa ayaklandı. Bu iktisadi birlik teşebbüsü, Avru. payı saran mali ve i li buhran içine kaynadı gitti. Sonra Almanyada Hitler iktidara geçti. Avusturyaya karşı ta- kib ettiği şiddet siyaseti, bu devleti İ- talyanın kolları arasına attı. İtalya da orta Avrupada Avusturya istiklâlinin hamisi rolünü oynamağa başladı. 1934 senesi yazında Nazi'ler tarafından ha- zırlanan bir darbe, Brenner geçidinde bekliyen İtalya askerlerini harekete ge- tiriyordu. Bir taraftan Avusturyanın is- tiklâline göz koyan Almanya, diğer ta- rafdan da Avusturyanın istiklâlini koru- yan İtalya, habeş harbına kadar rakib vaziyette kaldılar. Habeş harbı çıktıktan sonra vaziyet değişti: Almanya ile anlaşmaktan daha doğrusu anlaşır gibi görünmekten fayda uman İtalya, Almanyaya kur yapmaya başladı. Göring Romaya gitti. Ciano Ber- lini ziyaret etti. Bir ziyaret, bir ziyaret daha. Nihayet Almanya ile İtalya, anlaş. tıklarını dünyaya ilân ettiler. 1936 se- nesi temmuzunun on birinci günü de İ- talyanın aracılığı ile Almanya Avustur- ya ile artık meşhur olan itilâfı imzaladı. Bu itilâfa göre, Almanya Avusturyanın iç işlerine karışmamayı teahhüd ediyor- du. Fakat şu şartla ki Avusturya da bir cermen devleti olduğunu unutmıyacaktı. Aradan geçen bir senelik zaman göster- miştir ki bu ihtirazi kayıd hakkındaki al- man görüşü ile Avusturya görüşü biri- birine uymuyor. Avusturya, iç işlerinde serbesttir diye Habsburg hanedanını geri şündü. Almanya, buna razı . Ve Avusturya is- tiklâlini koruyan İtalya da böyle bir ha. reketin mevsimsiz olacağını ilân etti A- vusturya kabinesinin teşkilinde bile Ber- lin söz sahibi olmak iddiasındadır. Al- manya Avusturyaya demek istiyor ki: Benim istediğim gibi hareket etmekte devam ettikçe, iç ve dış işlerinde ser- bestsin. Başka türlü hareket edince ser- bestlik kalmıyor. Habsburg hanedanını geri getiremi- yeceğini anlayan Avusturya, son zaman- larda Çekos!ovakya ile bir kombinezon yapmaya teşebbüs etmiştir. Bunu haber alan Almanya, Avusturya aleyhine, ge- çen temmuz anlaşmasından evvelki za. manları hatırlatan bir mücadele açtı. Habeşistanda henüz sağlam yerleş- miyen ve İspanyada da üzerine ağır me- suliyetler alan İtalyanın son zamanlar- da orta Avrupadaki vaz'yeti haylı za- yıflamıştır. Anlaşılıyor ki Almanyanın son politika tabiyesi, İtalyayı böyle Av- rupa dışında işlerle meşgul ederek, orta Avrupada hegemonya tesis etmek nok- tasında toplanıyor. Musolini'nin, Afri- ka seyahatinden geri döner dönmez, dış bakanını Yugos'avyaya - yollaması, bu alman tabiyesinin hedeflerini anladı- ğına delâlet eder. İtalya orta Avrupa vaziyetiyle meşgul olabilmek için bir zaâf unsuru olan pürüzleri tasfiye etmek kararını vermiş gibi görünüyor. A. Ş. ESMER İtalya - Japonya görüşmeleri Paris, 25 (A.A.) — Bazı yalanlama- lara rağmen, İtalya ile Japonya arasın. da bir politik anlaşma yapılması için görüşmeler yapıldığı Romadan bildi- rilmektedir. DIŞHABERLER aa e | Asi tayyareler Madrid şehrini bombardıman etti Hükümetçilerin ilerlemesi durdu Londra, 25 (Hususi) — Madridden gelen haberlere göre, cumhuriyetçiler, Guadalajara bölgesinde almış oldukla- rı yerleri tahkim etmektedirler. Cum- huriyetçi kuvvetler, âsilerin Jarama cephesinde şiddetli bir taarruzunu püs- kürtmüşlerdir. Gece geç vekit âsilerin tayyareleri Madrid üzerinde uçmuş ve şehri bom- bardıman etmiştir. Âsi kaynaklara göre Âsi kaynaklardan gelen haberlere, göre, hükümet kuvvetlerinin Madrid cephesinde bir taarruzları püskürtül- müştür. Kastilloda âsi kuvvetler, milise leri arkadan çevirmeye teşebbüs etmiş- lerdir. Milis kuvvetler, geri çekilmiş- lerdir. Âsi karargâhının tebliğine göre Mad- rid cephesinin bir çok mıntakalarında çarpışmalar olmuştur. Cumhuriyetçi- ler Robledo « Şevela bölgesine baskın hareketleri yapmıya teşebbüs etmişler- se de her defasında geni püskürtülmi lerdir. Nasyonalistler buradaki mevzi- lerini kuvvetlendirmişlerdir. Âsi topçu kuvvetleri, Jarama bölge- sinde düşmanın mevzilerini bombardı- man etmiştir. Aragonda köprüsü civa- rında Valansiya yolu tamamiyle kont- rol altındadır. Buradan geceleri dahi taşın mümkün olmamaktadır. Hükümetçilerden kaçan askerler â- si hatlarındaki ekmeğin bolluğundan ve düzenden hayrete düşmüşlerdir. Âsiler; Ereneda ve Korkudo bölgele- rinde hükümetçilerin hücumlarının ağır kayıblarla püskürttüklerini iddia etmektedirler. İtalyan esirlerinin sayısı Londra, 25 (Hususi) — Havas a- jansının Valânsiyadan bildirdiğine gö- re Guadalajara cephesinde esir edilmiş olan italyanların sayısr 1300 kişiye var. maktadır. Tahminlere göre bu mikdar daha çok artacaktır. Bunlardan dördü zabit olmak üzere 290 kişi Valensiyaya götürülmüştür. E- sirler burada bir kışlaya yerleştirilmiş- lerdir. Valensiyada istediği gibi gez- mekte olan tek bir italyan vardır ki o da Giovanni isimli bir çavuştur. Bu çavuş, kendi arzusiyle “-hükümet safla- rına sığınmıştır. Lö Populer'in bir yazısı: Paris, 25 (Hususi) — Lö Popüler gazetesi, ispanyol harb bakanlığı tara- fından neşredilmiş ve italyan esirlerinin üzerinde bulunmuş - gizli bir neşretmektedir. Bu vesika Romadan gönderilmiştir. Tarihi 19 ikinci kânundur. Floransa, Napoli, Cagliyari ordu kumandanlıkla- rı ile topçu genel direktörlüğüne yazı- lan bu vesikada şöyle denilmektedir: “İspanyada harekette bulunan kıtaların ihtiyaç ve isteklerine göre cüzütamlar kurulması..” vesikayı Emirden bundan sonra bazı malzeme verilmesi bildirilmektedir. Her tabura 30 makineli tüfek ve 10 mitralyöz veri- lecektir. Vesikada 6 milyon kurşun ile 120.000 bombanın ikinci kânundan önce Napo- lide vapurlara yükletilmesi lâzım gel. mekte olduğu bildirilmektedir. Entrepid torpidosu, Avantüriye tor- pidosiyle beraber İspanya kıyılarından dağılan torpilleri aramak ve tahrib et- mek üzere Fortvedres'e hareket etmiş- lerdir. Bir ingilizin anlattıkları Londra, 25 (Hususi) — İspanyada Sakatvole taburunda hizmet etmiş olan bir ingiliz gönüllüsü dün İspanyadan geri gelmiştir. Kingt isminde olan bu gö- nüllü bu tabur 12 şubatta harbe girdi- Bi zaman taburda bin ingilizin bulundu- ğunu, harbten sonra bunlardan üç yü- zünün öldüğünü ve yaralandığını söy- lemiştir. Mısır ve Milletler Cemiyeti Cenevre, 25 (A.A.) — Milletler Ce- miyeti asamblesi, Mısır'ı Milletler Ce- miyetine kabul için fevkalâde içtimar- nı mayısta yapacaktır. Franko ordusundaki yabancı askerler Hatayda Türkleri kamçı ile dövüp zincire vuruyorlar! gösteriler yüzünden uzun zamandır Antakya ve Kırıkhanda mevkuf bulunmakta olan 25 türk elleri kelepçeli ve boğazları zencire vurulu olduğu halde süngü tehdidi ve kamçı ile dövülerek Halebe sevkedil- miştir. Halk bu facia karşısında çok müteessir olmuştur. Hududda asker Halep, 25 (Hususi) — Son günlerde 200 den fazla milis ile 3 fransız zabiti Şam'dan — Resülayne gönderilmiştir. Bu zabitlerin kumandasındaki askerle- rin hepsi Ermenidir. Şapka aleyhinde tahrikler Lazkiye, 25 (Hususi) — Sancak'da ve Suriye'de şapka ile mücadeleyi fran- sız memurlarının idare etmekte olduk- ları malülmdur. Hattâ bu maksatla Ha- lep Jandarma kumandanı olan fransız zabitinin halka şapka aleyhinde t müs- lümanca nasihatlar verdiği de halk ara- sında gülünç bir misal olarak söylen- mektedir. Halep şehrinde de Türkler ve şapka aleyhinde tahrikât yapmak için halkı camilere toplama usulüne ehemmiyetle riayet edilmektedir. Bu hususta mühim masraflar yapılmaktadır. Halkı camile- Te toplıyacak yobazlara 100 altına kadar ücret verildiği vakidir. Çünkü bu - çir- kin vazifeyi kabul edenleri bulmak gün geçtikçe zorlaşmaktadır. ÂAÂmerikada Grevciler, dün Kraysler fabrikalarını boşalttılar Lansing . Mişigan - 25 (A.A.) Otomobil endüstri - işçilerinden - 6.000 grevci, Kraysler firması delegeleri ile işçi sendikası delegeleri arasında yapı- lan gö tanberi işgal etmekte oldukları kaları boşaltmışlardır. 'Grevin başlıca sebebi olan kollektif anlaşma meselesini görüşmek üzere bu- gün öğleden sonra yeni bir konferans toplanacaktır. Kraysler firmasının başında bulu- nanların, kati bir anlaşma yapılması için görüşmeler sırasında fabrikaları işletmemek vadinde bulunmuş oldukla- rı söylenmektedir. şmelerden sonra dün 8 mart- fabri- Grev halledildi Vaşington, 25 (A.A.) — Mişigan mebusu B. Rabaut, mecliste iki hafta- danberi devam eden Kraysler otomobil fabrikası grevinin halledildiğini haber vermiştir, İtilâfname metni bu akşam neşredilecektir. , . işkence! .e e e e e e e Şam, 25 (Hususi) — Gerek seçim, gerek görmenlere yapılan Yunan milli bayramı Atina, 25 (Hususi) — Bugün, mil- It bayram, büyük törenle kutlanmıştır. Bütün halk bayrama iştirak etmiştir. Resmi ve hususi binalar, en uzak ma- hallelerdeki en ufak evlere kadar, mil- 1t renklerle süslenmiştir. Saat 10.30 da büyük kilisede ruhani âyin yapılmış ve bu âyinde majeste kı- ral Jorj, Veliahd Prens Pol ile kıral ai- lesinin diğer azası, hükümet reisi B. Metaksas, nazırlar meclisi azaları, bü- tün elçiler ve bütün diğer sivil, asker ve ruhani yüksek zevat hazır bulun- muştur. Halk, kıralı ve hükümet reisi B. Metaksası uzun ve hararetle alkışla- mıştır. Bütün işçi ve sanat teşekkülleri ile üniversite ve mekteb talebeleri, büyük mikyasta, milli bayramın kutlanmasına ve geçid resmine iştirak etmiştir. Hükümet reisi B. Metaksas bayram münasebetiyle devlete karşı bin drahmiye kadar borçları olan ve bu sebebden mahpus bulunanların hepsi- nin affedilmiş olduğunu bildirmiştir. Bayram münasebetiyle geçid resmi yapılmış ve buna 40 tayyare iştirak et- miştir. milli Avusturyada Naziler Viyana, 25 (A.A.) — Nazilerin iki propaganda merkezi meydana çıkarıl- mıştır. Bunlardan birisi, Österoyh İs- ser, Beobahter isminde gizli bir gazete çıkarıyordu. Birçok tevkifler yapılmıştır. B. Ernest Simpson'un açtığı dava Londra, 25 (A.A.) — B. Ernest Simpson tarafından Bayan Joan Suther- lam aleyhinde açılan iftira davası mah- kemenin hususi jürisi "listesine bugün resmen kaydedilmiştir. Kararın mayıs başında verileceği sanılmaktadır. Ha- tırlarda olduğu gibi, bu davaya, Bayan Sutherlamdın Londra lokantalarından birinde söylediği haber verilen bazı söz- ler üzerine açılmıştır. Fakat sözlerin mahiyeti malüm değildir. a W EZTREÜĞ Devamlı iktisadi münasebetler TAN'da Ahmet Emin Yalman, Yeni Türkiyenin siyasi olduğu kadar iktisa- tiklâl hususunda da kıskanç ve has- bulunduğunu ve bu istiklâlinden en küçük bir fedakârlıkta bulunmaya razı olamıyacağını kaydederek, haricle olan iktisadi münasebetlerimizde, açık ve sarih bir alış veriş mahiyeti bulunması memleketin hareket - serbestisini her hangi bir memleket lehine bağlamak istidadının mevcud olmaması şart oldu- ğunu, bir kısım vatandaşların muvak- kat bir zaman için bu yüzden zarar göre meleri mevzuu bahis olsa bile gene de iktisadi istiklâl prensislerimize en kü- çük mikyasta halel vermeye yanaşamı« yacağımızı ileri sürüyor ve Almanya ile olan ticari münasebetlerimizi — tedkik ederek bu münasebetlerin şimdiye ka- dar geçirmiş olduğu safhaların bizi memnun bırakmadığını, bu münasebet. lerin yeni esaslara göre yeni baştan ku« rulması mutlaka lâzım olduğunu söylü- yor ve diyor ki: Biz pek âlâ biliriz ki Almanyanın istihlâkine nisbetle bizim istihsalimiz çok küçük bir yekün tutar. Almanya bunları mutlaka bizden tedarike mec- bur değil Bizim bu anlayışımıza mukabil Al- manya da bilmeli ve idrak etmelidir ki Türkiyeyi iktisadi mukadderatına tam hakimiyet esasında en küçük bir feda- kârlığa sevk edebilecek bir kuvvet yok. tur. Muhtelif tazyik vasıtaları alman ik- tisadi siyaseti lehine başka memleket- lerde müessir olmuş olabilir. Fakat Türkiyede tazyik, tahakküm veya tel- kin ve propaganda yoliyle böyle bir ne- ticeye varabilmek imkânını her yaban- cı millet hatırından çıkarmalıdır, Bunu anlamıyanlar kendi kendilerini aldatır- lar, boş yere vakit kaybederler ve sui tefehhümler uyandırrılar. Almanya ile iktisadi münasebetleri- mizde yeni temeller kurarken, satışlarımı- zın normal dünya fiatlarına uygun ola- bilmesine dikkat etmeliyiz Başka müş- terilerimizi kaçıracak fiatlar memleket hesabına fayda değil, zarardır. Bu gibi suni fiatlar maliyet fiatlarını gittikçe in- dirmeğe çalışmak arzu ve ihtiyacına da sed çeker.” Muharrir, Almanya ile olan münase- betlerimizin sağlam ve devamlı bir inki- şaf içinde yürümesini çok istediğimizi ve bu itibarla bu münasebetlerin sağlam e- saslı stinad etmesini temenni ettiği- lâve ediyor. * KÜTÜPHANELERİMİZİN ACIKLI HALİ KURUN'da Asım Us, ehemiyetli bir kültür derdimize temas ediyor. İstanbul kütüphanelerindeki kitabların tasnifine memur komisyonun - tahsisatsızlık yü- zünden çalışmasını tatil etmiş olduğunu kaydeden muharrir, kütüphanelerimizin bugün ne kadar acıklı bir manzara gös. terdiğini, buralarda en kıymetli el yaz- ması eserlerle kıymetsiz matbu kitabla- rın karma karışık bir halde bulunduğu- nu ve bu yüzden mevcud eserlerden fay- dalanılamadığını anlatarak diyor ki: “— Her halde memlekette kültür işi- ne ehemiyet veriyorsak kütüphanelere de o nisbette kıymet vermek, büdceden kütüphaneler idaresi için tahsisat ayırır. H kütüphanelerimizin tanzimi bu. günkü tahsisat mikdarı ve idare tarzı ile mümkün olamaz. Halk tabakasına oku- mak zevkini verebilmek - için yapılacak ilk iş üphanelerimizin - tanzimidir. Sonra hiç olmazsa vilâyet merkezi olan şehirlerde, çıkmış ve çıkacak faydalı ki- tablar bulundurulabilmelidir ki okumak ihtiyacında olanlar buralara gittikleri za.- man istediklerini bulabilsinler. Sözün kısası, umumi kütüphaneler bir memleketin kültür hayatında belli başlı bir varlıktır. Bu varlığın krymeti, gizli bir hazine gibi saklanmasında de- ğil, herkes tarafından en kolay bir şekil- de istifade edilebilir bir hale getirilme- sindedir. Bu da umumi kütüphanelerin kendilerine mahsus bir idaresi bulunma- sı, modern kitab tasnifi usullerinin bura- lara tatbik edilmesi, mümkün olduğu kadar her dilden ve her sahada faydalı eserlerin toplanması 1le olabilir.”