ULUS —— Düsünülecek bir mesele: Orta mektep çocukları futbol oynamalı mı? Amerika'da 1931 ve 1932 senelerinde orta derecedeki mektebler talabesi ara- sında kırk iki ile elli çocuk, futbol o- yunları yüzünden ölmi üştür. 1934 yılında da, aşağı yukarı, bu ka- dar kayıb kaydediliyor. Halbuki Ame- rikanın profesyonel oyuncularından hiç in futbol yüzünden öldüğü işitil- stir. Du rakamlar karşısında varacağımız bir netice, çıkaracağımız bir hüküm wardır: Futbol, talim görmüş ve geliş- miş atletler tarafından oynandığı za- man tehlikesiz bir oyundur. Fakat ye- tişmemiş, gelişmemiş orta mekteb tale- besi arasında kumlu yerlerde, mekteb bahçelerinde oynandığı takdirde tehli- keli olabiliyor. Henüz vücudün kemale gelmemiş ol-) ması bu tehlikenin başlıca sebeblerinden birisidir. Bundan başka orta mekteb ta- lebesi futbol oynadığı zaman canla baş- la oynarlar ve bütün uzviyetlerini bu işe verirler. Kemale ermemiş bir çocuk, çok çabuk yorulur. - Adelelerin fazla tazyike ve yorgunluğa tahammülü yok- tur. Fakat çocuk bunlarım üzerine yük- lenir. Netice ise bir sakatlık olur. Son- ra orta mekteblerde çocukları futboun tehlikelerinden korumak için almımmış tedbirler de fazla değildir. Amerikada yapılan istatistiklere gö- re orta mekteb talebelerinden futbolda ölenlerin çoğunun ya boyunları kırıl- mış, yahud başları zedelenmiştir. Buda acemilikten ve yetişmemiş olmaktan- dır. İyi talim görmüş ve yetişmiş bir oyuncu, ne karşır kaleye doğru koşarken, ne de karşıdaki kendi kalesine doğru koşup gelirken başlarını kazaya uğra- yacak şekilde tutmazlar. Bütün çarpış- maları omuzlariyle karşılarlar. Halbuki bir çok çelimsiz orta mekteb talebele- rinin bütün bu vuruşmaları boyun bo- yuna yaptıkları görülmüştür. Bir çok- larının bu suretle nasıl olup da kazaya uğramadıklarına hayret etmek lâzım- dır. Bu oyun için çocukların siht bir muayeneden geçirilmesi lâzım gelirken,| bu, bizde değil, Amerikada bile ihmal edilmektedir. Bazı çocuklarda kalb za- yıf olur. Bunların koşması ve çarpışma- sı, yorulması ne demek olduğunu u- zun boylu izaha hacet varmıdır ? Amerikada Alabamada or1 sekiz ya- şında bir oyuncu bir gün bir maçta du- rup dururken kalb sektesinden ölüver- di. Buna da önceden iyi bir muayeneden geçmemesi ve kendisinde kalb hastalı- “ ği bulunduğu bilinmemesi sebeb olmuş- tur. Onun için, henüz tamamiyle geliş- memiş bir mekteb çocuğunun, yahud her hangi bir çocuğun sıhit muayeneden geçirilmeksizin futbol oynamasına mü- saade etmek onu muhtemel bir felâke- te karşı müdafaasız bırakmaktan Başka bir şey midir? Kelimeler biraz fazla kuvbetli görünüyor, doğrudur; fakat her hangi Bir çocuğun hayatı da bizi kuvvetli kelimelerle konuşmağa sevke- decek değerde değil midir? Bir futbol alanının etrafını çeviren kalabalığın taşkınlığı ve çocuklarla gençlerin sportmenliği — yanlış ma- nada anlamaları da zararlı oluyor, Bu- na gayet sarih bir misal gösterebiliriz: Amerikada Pensilvanya'da bir orta mekteb talebesi olan Harri Rim'in mi- desinde fena bir ağrı vardı; fakat bunu kimseye söylememişti. Kendisi, futbo- la çok düşkündü. Oyun oynarken, bir gün, fena halde sancısı tuttu ve sancı- nın ilerilemiş bir apandisitten ileri gel- geldiği anlaşıldı. Anlaşıldı ama, çocuk- da kurtulamadı, öldü, Amerikanın Stanford takımında haf- beklik etmiş ve vaktinde büyük bir şöh- Tet kazanmış olan Dik Hayland, bir ya- zısında diyor ki : “Orta mekteb talebesi iken Enflue- nza'ya yakalanmış, öyle olduğu halde, Bgene yatağımdan, futbol oynamak için kalkmıştım. Halâ o günkü oyunu hatır- larım. Zayıftım, mukavemete mecalim yoktu. Birisi bana fena halde çarptı; sırtım yaralandı. Ondan sonraki atlet- lik hayatımda geri kalışımdan başka, bugün halâ onun tesirini duymaktayım. Fakat, o zaman mektebte beni herkes ge5 bir kahraman gibi sanıyorduya, bu ba- na yeterdi, öyle düşünüyordum. Kahraman mı? hakikatte ben bir ab- taldan başka bir şey değildim. Mecal- siz, sihâtsiz oldukları halde oyun ala- nına çıkan bütün çocuklar, bugün de © kafadadırlar. Onlar da birer kahraman olduklarını sanırlar; halbuki hiç bir o- yun, bile bile hayata kryacak derecede ehemiyetli değildir. Orta mekteblerdeki futbol hayatını kayıdlar altına koymalıyız. Böyle mek- teblerdeki timlere bir mevsimde cak iki, yahud üç maç yapmak müsaa- desini vermeliyiz. Oyundan evvel dok- tor muayenesinden geçmemiş çocukla- rı ise aslâ oyun oynamağa bırakmama- lıyız. Biribiri ile karşılaşan çocuk timleri- nin karşılıklı boylarına, ağırlıklarına- da bakmalı, çok cılız çocuklardan mü- tekkeb bir timi, büyük çocukların ezme- sine müsaade etmemeliyiz. Bu suretle çocuk yaralanmalarının, ölümleninin, elden geldiği kadar önü- ne geçilmiş olur. Orta mektebler için daha hafif bir surette oynanan Touch foot - ball tarzı daha ziyade tavsiyeye şayandır. Bu su- retle çocuklar, hem tehlike ile karşılaş- mamış, hem de ileride oynıyacakları tam futbol oyununa iyice hazırlanmış olur- Ha N. A. B. Saffet Arıkanın köylerde tetkikleri Kültür Bakanı B. Saffet Arıkan ötey gün yanlarında müsteşar B. Rıd- İvyan Nafiz olduğu halde Ankara civa- rındaki köylerde bir teftiş gezisine çıkmıştır. B. Saffet Arıkan gezdiği köy- lerde bilhassa köy eğitmenleri işiyle uğraşmıştır. an- İzmir köy öğretmen yetiştirme mektebi Kültür bakanlığı müsteşarı B. Rıd. van Nafiz dün İzmire gitmiştir. B. Rıd. van İzmirde satın alınan Amerikan kol- leji binasında açılacak olan köy eğit- men yetiştirme mektebi işlerinin hazır- lanması ile uğraşacaktır. Lloyd Corc'a dair İngiliz gazeteleri, avam kamarasının en kıdemli mebusu olan Loyd Corc'un hasta olduğunu yazıyorlar. Loyd Corı büyük harb dolayısiyle admı türk kö; lerinin bile duyup öğrendiği bir ingil diplomatıdır. Hayatı mücadele ile geçmiştir; bu mücadele huyunu ondan yetmişi geçen yaşı bile giderememiştir. Loyd Corc, mücadele kadar nükteden, zarif hikâye. lerden de hoşlanır ve gayet hazır-cevab- tır. Bir gün seçim dairesinde başından geçen şöyle bir vakayı anlatırlar: “Loyd Corc nutkunu söylerken otu- rup kendisini dinleyenlerden birisi aya- ğa kalkarak bağırmış: — Sus artık, yetişir; sen de kendini adam yerine mi koyuyorsun? Babanın kim olduğunu biliyoruz. Eşeğe koşul- muş kırmızı bir arabaya öteberi koya- rak köyden köye dolaşıp satan o bazir- gânı tanıyanlar daha aramızdadır; pek fazla böbürlenme! Bu hücuma uğrayan Loyd Corc, hiç istifini bozmadan, büyük bir soğuk kan- hlıkla şu cevabı vermiş: — Evet babam bir bazirgândı ve ben, hatırasına hürmet olarak onun kul- landığı kırmızı arabayı evimde saklıyo. rum. Yalnız »bu arabaya koşulan eşeği bulamamıştım. Şimdi onu da bulduğu- ma memnunum, Beklenen Lindberg Meşhur amerikan tayyarecisi Lind. berg'den halâ haber yok. Günlerdenberi tayyaresiyle Yeşilköyüne ha indi, ha i- mecek diye bekleniyor. Geçenlerde, gazete “Lindbergden haber yok!” başlığını okuyan bir adam: İzmirde Fuar için Hazırlık İzmir, 25 (A.A.) — Fuvar komitesi yaptığı bir toplantıda başkan Behçet U- zun Ankarada yaptığı teşebbüsler ve aldığı neticeler hakkındaki izahatını din- lemiştir. Toplantıda fuvar büdcesinin hazırlıkları hakkında görüşülmüştür. Bundan başka şu kararlar verilmiştir: Basmahane ile doktor Mustafa En- ver bulvarı arasındaki yol münakasaya çıkarılacaktır. Bu sene fuvarda atraksi- yon işlerine büyük ehemiyet verilecek- tir. Hoparlör tesisatı genişletilecek ve bu suretle Avrupadan getirtilecek olan müstesna bir orkestranın çalacağı par- çalar bütün kültür parkta bulunan halk tarafından dinlenilebilecetkir. Fuvar antresinden gazinosuna kadar olan saha üzerindeki elektrik tesisatı tahtelarz yapılacaktır. Bu tesisatın kati ihalesi yapılmıştır. Fuvar sahasında yeni ve tezyinatlı elektrik direkleri di- kilecektir. Bu yıl fuvarın açık bulundu. ğu günlerde İzmirde enternasyonal ma- hiyette futbol güreş, tenis müsabakaları yapılacaktır. Pavyonların satışları hararetlenmiş- tir. Bir çok yerli ve yabancı firmalar fu- varda betonarme hususi inşaat yaptır- maktadırlar. 4 nisanda başlayacak ve dört hafta sürecek olan yarış ve ıslâh encümeninin ilkbahar at yarışları için verilecek ikra- miye gelmiştir. Bu sene yarışların çok alâkalı ve heyecanlı olacağı tahmin e- dilmektedir. Adapazarında sanat- kârlara madalya Adapazarı, 25 (A.A.) — Ankarada açılan el işleri ve ük sanatlar sergi. sine şehrimizden iştirak eden ve kaza- nan sanatkârların takdirname, madalya ve ikramiyeleri ticaret odasında yüzler- ce küçük sanat sahibi önünde dağıtılmış- tır. Merasimde söz alan ticaret odası başkanı kazanan sanat sahiblerini tebrik ve gelecek sergilere daha geniş mikyas- ta iştiraklerini teşvik etmiştir. Bir doktorumuz Kâbil'e gidiyor Adli tabiblerimizden B. Şakir, Kâbil fakültesi adli tıb ve ruhiye profesörlü- ğü için angaje edilmiştir. ANKILA — Subhanallah, dedi, bunlarda soy- cak tuhaf adamlar, bir zamanlar çocu- ğundan bir türlü haber almamadığını gazetelerde okurduk. İstanbul çöpleri Bir gün bir İstanbul gazetesinde şu başlığı gördük: “Müjde! çöplerimiz fenni fırınlarda yakılacak!” Üç gün sonra bir başka gazete de şu başlığı koydu: “İsabetli bir karar: çöplerimiz gene Şimdiye kadar medreseye düşürülmi- yen bir çöpler kalmıştı.... Halbuki ev- velki günkü Akşam'da karikatürist Ce- mal Nadir, köprü üzerinden geçen iki istanbulluyu şöyle konuşturuyordu: — Koca İstanbulda görülecek bir şey yok mu yahu? — Hayır, sineklerimiz daha çıkmadı. Arabça değil mi? Selim Sırrı Tarcan üstadımız, İstan- bul gazetelerinden birisinde yazdığı bir makaleye ikinci başlık olarak şöyle bir arabça cümle yazmış: “La rahati fiddün- ya”, Bu cümlenin aslı “La rahate fid. dünya” olduğunu bilirsiniz İtalyan başvekilinin Trablus seyaha- ti sırasında oraya asılan arabça levhalar- da da yanlış cümleler olduğunu söylü- yorlar. Acaba, yoksa sözlerde yanlış yapmak moda mı oldu Yoksa, eski atalar sözü gene tesirini mi gösteriyor: “Arabça değil mi uydur uydur söy- lel” Kadın köşesi Evlerimizde pirinçten ypılmış bir çok eşya vardır. Bunları parlatmak için kaol, Çanakkale —— 26 -3 - 1937 ——— ve İstanbul boğazlarında yasak hava bölgesi kuruldu Montrö anlaşması mucibince kurulan Çanakkale ve İstanbul boğazlarının ikinci memnu mıntakasına göre ayrıca bir hava yasak bölgesi kurulması zaruri görülmüş ve bu husustaki kararname B kanlar Heyetince kabul olunmuştur. Yeni kurulan hava yasak böl- gelerini bildiriyoruz: Çanakkale boğazı bölgesi Edremit körfezinde Kadırğa burnun- dan başlayarak Çaltı köy - Bakaçlar - Çatalağ - Kilise alan - Burma köy - Çan deresini takib ederek Maltepe - Elmalı - Erdek - Fati üzerinden Marmara adası- nın on kilometre şark ve şimalinden do- laşarak Rumeli kıyısında Gazi köye ve oradan Emirali - Kadıköy - Doğancı de. resini takib ederek/ Kırkapan - Baran - Şaban - Saros körfezinde iki tuzla göl- leri arasında Dağ tarla sırtına ve İm- roz, Bozcaadaların 10 kilometre şimal ve garbinden geçerek ayni açıklıkla Baba burnuna ve karasularımızı takib ederek Kadırğa burnunda bitmektedir. İstanbul boğazı bölgesi Garb hududları Çatalca müstahkem mevkii hava yasak bölgesi sınırı ile bir- leşik olmak ve cenubta Çamurlu han. dan başlayarak Su kulesi - Rumelihisarı » Anadoluhisarı - Polenez köyü - Hüse- yinli köyü - Ak pınar; Karadeniz kıyı- sında Alaçalı nahiyesinin on kilometre şarkındaki Rakethaneye ve oradan sahi- lin on kilometre açığından garbe doğru geçerek Halas burnunda Çatalca hava yasak bölgesiyle birleşecektir. Bergama medeniyeti hakkında bir konferans 'Yarın halkevinde saat 17 de dil, ta. rih ve coğrafya fakültesinin tertib et- miş olduğu seri konferanslardan üçün- cüsü verilecektir. Konferansı Avukat B. Fehmi Kural verecektir. Konferansın mevzuu (Bergama ve Bergama medeniyetinin cihan medeni- yet tarahindeki ehemiyeti ve tesirleri) dir. Yeni yaprlan Bergama müzesi, da- ha şimdiden cihan müzeleri arasında hususi bir ehemiyet kazandığından kon- feransın alâka ile dinleneceği tahmin edilmektedir. üi geei Hatırlıyor musunuz? 1 — Türkiyenin rakamları en yüksek ve en alçak vilâyetleri hangisidir ? 2 — Dost İranın nüfusu ne kadardır ? 1936 olimpiyadında Maraton koşusunu kim kazandı ? 4 — Dünya uzun atlama şampiyo- nu kimdir ? 5 — Milletler Cemiyeti sene kurulmuştur ? hangi Dünkü suallerin cevabları: S — Dünyada ne kadar vardır ? C — 682.400.000 kişi. S — En yaşlı mebusumuz kimdir ? C — İstanbul Mebusu B. Abdülhak Hamid. S — Dünyada kaç kişi çince konu- şur ? C— 475 milyon. S — Dünyanın en uzun köprüsü hangisidir ? C — 4200 metre uzunluğunda San - Fransisko köprüsü. S — İlk adli kanun hangisidir ? C — Muvakkat temyiz heyeti teş- kiline dair kanun. hiristiyan vim gibi şeyler kullanılır. Halbuki bun- ları derhal bulmak kolay olmadığı gibi masraflı da olur. Onun için pirinci par- latmak için size kolay ve ucuza mal ola- cak bir çare tavsiye edelim: bayağı tuz kullanınız. Tuz, pirinç eşyayı parıl parıl parlatır. N Yaş meyve ihracı için Tedbirler Üzüm kongresinin topland.ğı gün. lerde memleketin türlü yerlerinde iç ve dış pazarlara yaş üzüm gönderilmesi işi de bahis mevzuu olmuştu. Bunun i- çin Sümer Bankın iştirak edeceği bir şirket kurularak soğuk hava depoları yaplması ve soğuk hava tertibatlı va- gonlar getirtilmesi kararlaştırılmıştı. Ekonomi bakanlığımızın bu kararı but günlerde tatbik sahasına girecektir. İç ve dış pazarlara sevkedilecek ta- ze üzüm, taze elma ve sebze için kulla, nılacak ve bir kısmı 50, diğer kısmı 150 ton alabilecek antrepoların projeleri ha« zırlanmıştır. Bunların yapısı bugünler- de münakasaya konulacaktır. Yaş üzüm ve incirin iç ve dış pazar« lara gönderilmesi ve satışını İzmir ü. züm kurumu (Tariş) üzerine almıştır, Tariş Ankarada bir mağza açarak yaş ve kuru Ege mıntakası mahsullerini sattırmak düşüncesindedir. Elma ihracatı işleriyle de İş ve Zi- raat bankalarımızın kurmak üzere bu- lundukları şirket uğraşacaktır. Evvel- ce de haber verdiğimiz gibi, bir Çekos. lovak firması bu şirkete iştirak isteğin- de bulunmuştur. Bu taleb tetkik edil- mektedir. Zirat kombinalar kararnamesi Zirat kombinalara aid kararname projesi Bakanlar heyetince kabul olu. narak yüksek tasdike arzedilmiştir. Ha« ber aldığımıza göre kombinalar umu- mi müfettişlik bölgeleriyle Ankara ve Sivas vilâyetlerinde kurulacaktır. Kom«s binaların merkez - teşkilâtının başına Türkiye şeker fabrikaları müfettişi B. Şefiğin getirlmesi kararlaşmıştır. Çok yakında merkez teşkilâtı kadrosu ta- mamlanarak faaliyete geçilecektir, Hollandaya satılacak buğdaylarımız Dün öğleden sonra saat 15 de Baş. bakanlık müsteşarı B. Kemal Gödelecin reisliğinde bazı vekâlet ileri gelenle- rinin de iştirakiyle bir toplantı yapıl- mış ve toplantı geç vakte kadar sür. müştür. Toplantıda Hollândaya satılacak buğday işleri üzerinde görüşmeler ya- pılmıştır. Kamutay Çağrıları >* Milli Müdafaa Encümeni bugün saat 15 de toplanacaktır. 3* Kamutay Maliye Encümeni bu- gün saat 14 toplanacaktır. 3* Arzuhal Encümeni 15 de toplanacaktır. [— HAVA l Dün hava bulutlu geçti Dün şehrimizde hava umumiyetle hafif bulutlu geçmiş ve ısı 25 dereceye kadar yükselmiştir. Meteoroloji işleri umum müdürlüğünden verilen — malü. mata göre dün yurdun her tarafında hava bulutlu geçmiş, hiç bir yere ya- ğiş olmamıştır. Dünün en yüksek ısısı sıfırın üstünde olmak üzere Erenköy, Çanakkale ve Adanada 28, İzmir ve Ak- hisarda 29, Yalova ve Manisada 30, Bur- sada 31 derecedir. En düşük 1sı sıfı- rın altında olmak üzere Erzurumda2, Karsta 3 derecedir. bugün saat