12-3.1937 ——— ULUS ha a gae Yağmur altın- aa Ankaradan manzaralar (Başı 1. inci sayfada) feddin, ihracatçılar namına B. Şerif Remzi sonrada BB. Celâl Bayar, Şük- rü Kaya, Saraçoğlu, Graud ve Tevfik Rüştü Aras tarafından şiddetle alkışla- nan nutuklar söylenmiştir. “Doktor Seyfeddin nutkunda cum- — huriyet hükümetinin müstahsillerin i- “yiliği ve refahı için birbiri ardına al- dığı tedbir ve yaptığı yardımlardan şük- ranla bahsetmiş ve bu kongre çalışma. sının da satış hacim ve sahalarını geniş- letmeğe hizmet suretiyle yeni ve mühim bir hizmet teşkil ettiğini söyliyerek A- — tatürk'e minnet ve şükran kelimel-riy- le sözlerini bitirmiştir. B. Şerif Remzi ihracatçılar namına söz alarak müstahsil olmadan ihracatçı mevcud olmıyacağına ve menfaatleri “müşterek olduğuna nazaran Doktor Seyfeddin tarafından gösterilen hissi. “yatın aynen ihracatçılar namına da sa- yılmasını rica etmiştir. B. Celâl Bayar B.Şerif Remziye bir kerre daha hükümetin prensipini tekra- Ta vesile vermiş olmasından dolayı te- şekkürle söze başlıyarak filhakika çift- Ççinin menfaati, ihracatçının menfaati di 'ye bir şey olmadığını ve milli ekonomi bakımından tek bir menfaat ve yalnız onun icabları mevzuu bahis olduğunu âzah etmiş ve kongrenin bu bakımdan €n uygun yolu en isabetli şekilde tesbit hedefiyle toplanmış ve alâkadarların bu maksadla davet edilmiş olduklarını söyliyerek şiddetle alkışlanmıştır. B. Şükrü Kayanın sözleri Bundan sonra büyük bir ekseriyet /— B. Şükrü Kaya'nın söz söylemesini iste- miş ve Genel Sekreter söz almıştır. Genel Sekreterin söylediği nutuk Şüphesiz ki kendisinin en heyecanlı ve €n büyük nutukları arasında yer alacak- tır. Yalnız kudretli hatip değil olgun ilim adamı karakteri, tasannusuz her cümlesinden taşan B. Şükrü Kaya he- men hemen fasılasız alkışlanmış ve sa- londa büyük bir milli heyecan havası yaratmağa tamamen muvaffak olmuş- tur, B. Şükrü Kaya, türk milletinin bu- günkü davası kalite davası olduğunu bilhassa izah etmiş ve her çalışan tür- kün milli disiplin ve ileri tekniğe uygun çalışması milli ödev olduğunu söyliye- Yek kongre mevzuunun.çhemiyetini ga- yet parlak şekilde tebarüz ettirmiştir. içok istiyecektir- “Almanya'nın Dün öğleden sonra hava bir- denbire — bozdu, ortalık - karardı şiddetli bir yağ- mur yağdı. Fa- kat uzun sürme- di. Yukardaki re simde — yağmur altında U l u s Meydanını görü- yorsunuz, Dört Vekilimiz dün çok — kıymetli nutuklar söyiedi! Genel Sekreterin büyük Atatürk ve onun büyük Başvekilinin adlariyle biten sözleri uzun müddet ve mükerreren al- kışlanmış ve sa'on heyecan içinde bir ağızdan istiklâl marşını söylemiştir. Ecnebi ihracatçı tüccarlar Bundan sonra İzmir'in mühim ihra- cat tüccarlarından ve ingiliz tebaasın- dan Gıraud, ecnebi ihracatçı tüccarlar namına söz istiyerek ingilizce olarak, kendisi gibi yabancı olmasına rağmen ömrünü bu memlekette geçirmiş ecne- biler için, bugünkü sahnenin yalnız u- nutulmıyacak bir şey değil yeni ve mo- dern Türkiye hakkında tam bir fikir ve- ren bir hâdise teşkil ettiğini ve Ankara- daki kongre yalnız Türkiyenin kendi ti- caret mevzularına taallük eden yeni tek- nik çalışmanın bir delili olmakla kalmı- yarak aynı zamanda onun maddi ve ma. nevı büyük başarılarının hayret ve takdir- le tesbit ve müşahedesine ve türklerin hakikaten büyük bir millet olduğu kana, atini bir kere daha kuvvetlendirmeğe vesile verdiğini söylemiş ve bir ecnebi sıfatiyle bunu başaranlara karşı hayran- lıklarını ızhar ederek kadehini onların sıhatine ve Türkiyenin refah ve saade- tine kaldırmış ve Kurtoğlu tarafından aynen tercüme edilen bu sözleri muhab- betle alkışlanmıştır. Bundan sonra B. Şükrü Saraçoğlu söz alarak mutat neşe ve nükteleriyle iz- mirlileri selâmlamış ve kongre mevzu- unun ehemiyetinden bahsederek hara. retle alkışlanmıştır. Dr. Arasın sözleri Son olarak sözü B. Tevfik Rüşt# Aras almıştır. Tevfik Rüştü Aras siyasi vaziyeti hülâsa etmiş ve “Türk milleti her za- mandan kuvvetlidir. Türk milleti sulha bitişiktir ve dünyanın sulh elemanla. rından birisidir. Türk milleti uzak yakın bütün milletlerle samimi dosttur. Türk milleti bugün yalnız her milleti seven değil her milletçe de sevilen bir millet- tir.,, Demiş ve B. Celâl Bayarın dış ti- caret politikasında büyük müsbet rolü- nü ve muvaffakiyetlerini izah ederek “kuvetli haricf politikanın temeli kuv- vetli ve rasyonel bir milli istihsal ve ticaret kuvvetidir.,, sözleriyle nutkunu bitirerek şiddetle alkışlanmıştır. Tekrar söz alan B. Celâl Bayarın kı- sa nutku ve teşekkürleri ziyafete son bir büyük devlet olmak değil, aynı zamanda na almış bir devlet olmak arzusunda bulunduğunu bildir- mektedir. Bununla beraber, Belçika, dünden sıyrılmak istemektedir. | Lokarnoya dair Alman .cevabının_ bugün verilmesi muhtemel Berlin 11 (A.A.) — Siyasi mahfiller, Almanya'nın pek yakında ve belki de yarın Lokarnoya dair cevab vereceğini çünkü İspanyadaki vaziyetin larda aydınlanmasını alman diplomasisinin şimdiye kadar hesaba katmak zorunda bulunduğu kararsızlığın son bu. lacağını bildirmektedir. B. Fon Ribbentrop, İngiltere'den aşağıdaki İngiltere ye bu yakın- izahları Lokarno anlaşmasını bozması, - İngilte- re, Fransa ve Belçika'nın bu anlaşma hükümlerine bağlı bu- lunmalarına mani olamamıştır, İngiltere Hükümeti, ya'nın iştirakini istemekte midir? Berlin kabinesi, İtal- İtal- yanın iştirak etmemesi keyfiyetinin Roma - Berlin mi'ıe verini zayıflatacağını lâve eylemektedir. Siyasi alman mahfilleri, İngiltere'nin yalnız — zâmin zamân altı- karşılıklı — teahhü- Almanya, karşılıklı bir emniyet anlaşmasının ne şart- lar altında düşünüldüğ ü soracaktır. Amerikadaki grev büyüyor Sendikalar Şefi Con Levis Nevyork, 11 (A.A.) — Endüstri mıntakalarında grev hareketi - gittikçe daha ziyade yayılmaktadır. Kraysler fabrikalarındaki 75 bin işçiden başka, Fayreston fabrikalarındaki 10 bin işçi de grev ilan etmiştir. Şikagoda 450 kondoktör yeraltı tram- vaylarını işgal etmiş ve her türlü eşya nakliyatı durmuştur. Bu şehrin mahal- lelerinde eşya nakliyatı yeraltı yolu i- le yapılmakta olduğundan, grevin tesi- ri ehemiyetli surette hissedilecektir. Detroit grevi dolayısile büyük ma- ğazalardan biri kapânmışlır. İllinuvas, Viskonsin, İndianav, Mi- şigan eyaletlerinde 40 bin işçi kadının grev ilan edeceklerini bildirmesi yü- zünden pamuk endüstrisi fena bir vazi- yete girmiştir. 'General Motors, Şevrolet ve Fisher- bodi fabrikalarında yeniden grev çık- ması pek muhtemel bulunmaktadır. Detroitde Kraysler fabrikaları di- rektörlüğü, lokavt yapmak ve fabrika- ları işgal eylemiş bulunan işçiler ile sendika şeti Con Levis aleyhine davâ açmıştır. İstanbulda Türk«uşuna yer İstanbul, (Telefonla) — Türkkuşu heyeti yarın İstanbulun türlü yerleri- ni gezerek uçuşa elverişli meydan ara- yacak, bulunduğu takdirde Hava kuru- mu bunu satın alarak İstanbul Türkku. şuna verecektir. ——— vermiştir. Bu suretle dünkü ziyafet Ankaranın aynı zamanda en mühim fikir ziyafet- lerinden biri halini almıştır, Cumartesi günkü ziyafet Ankara, 11 ÇA.A.) — Önümüzdeki cumartesi günü “İzmir üzüm kurumu- nu,, vücuda getirmiş olan iş ve ziraat bankaları murahhaslar şerefine büyük bir çay ziyafeti vereceklerdir , B. Musolini Trablus Yolunda (Başı I. inci sayfada) da gittiğini bildirecek, sonra da Fransa ve İngiltereye faşist İtalyanın Afrika ve Akdenizdeki isteklerini hatırlatacak- tır. Esasen kont Ciano'nun raporu üze- rine büyük faşizm konseyinin aldığı ka- rar suretleri, İtalyanın, Akdenizin şark havzasında olduğu kadar garb havza- sında da bir hegemonya kurmayı gaye edinmiş olduğunu açıkça göstermekte- dir. Büyük faşizm konseyinin kararları ile B. Musolini'nin, Afrikanın şimaline yaptığı bu tezahür yolculuğu, ayrıca başka bir gaye daha gütmektedir ki, bu da Fransa ve İngiltere üzerinde tesir yapmak ve görüşmeler açılmasını im- kânlı kılacak bir vaziyet hazırlamak ü- zere bu memleketleri bazı muayyen fe- dakârlıklara mecbur etmektir. Zira, şu- rasını unutmamak lâzımgelir ki gerek Almanya, gerek İtalyanın ödünç para- ya ve krediye çok büyük ihtiyaçları var- dır. Vaktiyle italyan faşistlerinin ilân ettikleri otarşi plânları, hakikatte bugün suya düşmüş bulunmaktadır. Gerek Al- manya, gerek İtalya şimdiki halde yal- nız hammadde değil fakat aynı zaman- da hububat da almak zorundadır. Öte yandan Hitlercilerin hazırlıkla- rı Macaristanda son günlerde meydana çıkarılan ve doğrudan doğruya italyan menfaatlerine karşı kurulmuş olan hü- kümet darbesi teşebbüsü, Musolininin vaziyetini sarsmıştır. Gerek bu teşeb- büs, gerek son Almanya - Avusturya konuşmaları şunu gösteriyor ki, dış po- litikası gittikçe daha ziyade kuvvetle- nen Berline bağlanmakta olan italyan faşizmine, italyan - a'man dostluğu çok pahalıya malolmaktadır. Fransız gazetelerinin tahmi. : Paris, 11 (A.A.) — Eko dö Pari » gazetesinde Pertinaks B, Musolininin Libyaya yaptığı seyahat hakkında di. yor ki: Bu yolculuk her şeyden önce, ingi- liz silâhlanma programına bir nevi kar. şı koyma teşkil edecek bir kuvvet teza. hürüdür. Diğer taraftan Duçenin Trablus garb ziyaretinin en ehemiyetli sebeb- lerinden biri de muhakkak surette son zamanlarda islâm âlemine neşredilen beyannamesidir. İtalya, şimal Afrikada hâlâ oldukça u- fak bir parçayla iktifa eylemekte bulun- duğu kanaatindedir. Bu itibarla italya halen mevcut nizama karşı vaziyet al- maya ve islâm âleminin Mısırda, Tunus ta Cezayirde ve Fasta yerleşmiş olan devlelere karşı hırslarını körüklemek istemektedir. Eğer bir anlaşmazlık pat- larsa italyanın sicilya ile Bizerta ara- sındaki deniz yolunu kapayacağı mu- hakkaktır. Şurasını görmek lâzımdır- ki ispanyadaki iç harb geçince dahi ol- sa italyaya başka suretle ancak bir deniz zaferi neticesinde elde edebileceği bazı ehemiyetli noktaları elde etmek fırsa- tını vermiştir. Fakat Almanyanın ol- duğu gibi İtalyanın da zayıf tarafı, e- konomik ve mali bilânçolardır. Bu me- selede insana en ziyade emniyet veren cihet ise, diğer taraftan Almanyanın halen büyük riskler almayâ tamamiyle eygin olmadığı ve ne de olsa gidişini kontrol eylemekte bulunduğudur. Humanite gazetesinin gabriel peri ise ayni mesele hakkında şöyle diyor: Duçenin bu tantanalı yolculı Fransaya ve İngiltereye karşı bir mey- dan okumadır. Hariciye nazırının ve Bahriye nazırının, söylediklerine reğ- men, Akdeniz statüsü meselesi bugün artık açılmış bulunmaktadır. Bu mese- le, esasen bugün değil, fakat Alı. a ve İtalyanın İspanya topraklarında yer- leşmesine müsaade edildiği ve demok- rasilerin bu tecavüz ve bu ilhak hare- ketinin yapılmasına göz yumdukları gün ortaya çıkmıştır. Duçenin yolculu- ğu ve Guadalajaraya yapılan - taarruz, basit birer tesadüf eseri değildir. Sulh bir küldür. İtalyan - alman an. laşması da bir vakiadır. Akdeniz, an- cak, bir kollektif emniyet siyasetinin tatbiki ile kurtarılabilir. Fakat maale- sef, bu bahisde fransız - ingiliz diplo- masi faaliyetinin bilançosu menfidir. Gazetta del Popolo'nun bir yazısı Milano, 11 (ALA.) — Gazetta del Popolo, B, Musolininin Libya yolculu- Gündelik Yeni Büdcemiz (Başı 1 incide) nin nisbetini yükseltmek ekseriya büdce gelirinin bir kısmını artı- rır. Önümüzdeki mayısta bitecek olan 1936 yılr büdcesindeki artış bu şekilde olmamıştır. Büdce faz- lası daha çok muamele ve istihlâk vergilerindedir. Bu vergilerin nis- betleriyle mükellefiyet hadleri de- ğiştirilmediğine göre fazlalık iş ve istihlâk hacminin genişleme- sinden ileri gelmiştir. Büdcenin bu genişlemeyi takib eden rakamları bize yeni Türkiyenin kalkınmasını riyazi bir dille de ifade etmiştir. İki büdceden bazı rakamlar a- lalım: 1936 1937 büdcesinde büdcesinde Gümrük resmi 37.650.000 — 46.850.000 Muamele vergisi 19.150.000 - 22.640.00 Dahili istihlâk vergisi — 15.150.000 — 18.822.060 İnhisarlar safi geliri 36.610.000 - 37.959.000 Görülüyor ki yeni büdcemiz de kendinden evelki büdce gibi artış hissesini, iş ve istihlâk hacminia genişlemesinden yani yurdun bü- yük kalkınmasından almaktadır. 1936 büdcesi hazırlanırken bir- çok vergilerin indirilmiş olduğu hatırlardadır. Şekerle tuz, daha çok bunlar üzerindeki vergiler azal- tılarak ucuzlatıldı. Hayvanlar ver- gisi ise mühim nisbetlerde indiril- di. Ancak bu hamle yapılırken u- cuzluğun şeker ve tuz istihlâki artıracağı hesablanmıştı. Hayvan- ların daha az vergiye tâbi olma- sından da mükellefiyetin daha ge- niş'olarak tatbiki bekleniyordu. Bu düşüncelerle 1936 büdcesi- ne konmuş olan rakamları 1937 büdcesinde de aynen görüyoruz. Bu bize bütün tahminlerin sıhat ve isabetini ifade eder. 1936 mali yı- İınrn onuncu ayında artık bu ra- kamların tahakkuk edeceği anla- şılmıştır. 1937 büdcesine de bu sebeble aynı rakamlar konmuştur. Yeni büdcemiz iki büyük hede- fi de içine almıştır; artan rakam- larla büyük kalkınmaya uyarak memleketin müdafa, imar, kültür ve sıhat hizmetii genişletiyor. Geçen yılm aynı kalan rakamiarı ise, sayın Başbakanın hayatı ucı latma tedbirlerini tahakkuk etti yor. Kemal ÜNAL ÖĞLE NEŞRİYATI: 12.30-12.50 Plâk: Türk musi halk şarkıları, 12.50-13.15 Muhtelif plâk neşriyatı. 13.15-13.30 Dahili ve harici haberler. 15.30-17.30 İnkılâb dersleri (Halkevinden naklen). AKŞAM NEŞRİYATI:; 18.30-18.45 Muhtelif plâk neşriyatı. 18.45-19.00 İngilizce ders (Azime İpek) 19.00-19.30 Türk musikisi ve halk şar- k:ları (Ferit Tan ve arkadaşları). 19.30- 19.45 Saat ayarı ve arapça neşriyat. 19.45-20.15 Türk musikisi ve halk şar- kıları (Servet Adnan ve arkadaşları). 20.15-20.30 Konferans: Parazitoloğ Nev- zat. 20.30-21.00 Havayan Gitar (Sadret- tin). 21.00-21.15 Ajans haberleri. 21.15- 21.55 Stüdyo salon orkestrası, (1- Albe- niz: Sou le palmier; 2- Fucik: Traü- mideal; 3- Gounod: Mireille; 4- Pucik: Poğcmâ elegigue; >- Yvain: La Haut; 6- Haberl: Orientalisches). 21.55-22.00 Yarınki program ve istiklâl maışı. ——— ğunu İngiltereye karşı bir tezahür gi- bi gösteren yabancı gazetelere hücum ediyor ve diyor ki : “İtalya çok belli ve açık bir Akde- niz politikası güdmektedir. Bu - politi- ka istenildiği gibi tefsir götürmez ma- hiyettedir. Bununla beraber öte yan- dan İtalyanın Akdenizde, bu denizin İtalyaya göre ehemiyeti ile ölçülü bir vaziyet işgal etmek istediği de besbel- lidir. Fakat İtalyanın enternasyonal saha. da takib ettiği ancak bir sulh ve iş bir- liği siyasetidir. Duçenin yolculuğu ve deniz manevraları, hiç bir suretle bu siyasetle zıd değildir.