12-3-1937 Atina mnektupları: 11 Balkan Basın birliği ULUS | 'Bu haftaki maçlar konferansının son günü ,, ... Askaragücü Konferansın kabul ettiği teklifler - Ziyaretler - Ziyafetler - Gazetesilik - Bir çocuğ un başındaki ayyıldız Atina, (17 şubat notları) — Konfe- | Jlıkla kendilerinden bahsettiren Ruşen ransın son günü. Bugün öğleden önce komisyonlar — bizimki işini evelce bi- tirdiği için toplanmadı — öğleden son- ra konferans heyeti umumiyesi toplan- dı. Komisyonların hazırladığı ve konfe- rans heyeti umumiyesinin aynen tasvib ettiği teklifler şu tek cümlede hulâsa edilebi ”Müttefik ve dost Balkan milletle- rini birbirine yaklaştıracak ve efkârı umumiyelerini Balkanlar sulh ve teşri- ki mesaisi idealine tevekkufsuz sürük- liyecek devamlı temaslar ve neşriyat!.,, Konferansın müsbet, menfi birçok tedbirleri arasında en şayanı dikkat o- lanlarından biri de; ”Müttefik memleketler matbuatını; dost memleketlerin harice ekseriya mü- nasebetsiz bir şekilde akseden iç işleri- ne tam bir şuurla kapamaktır..,, Tedbirin istinad ettiği sebebleri takdir edersiniz; Tesirleri memleket hududlarından dışarı çıkamıyan ve müttefik devletle- rin umumi siyasetlerine tesirler yapa- mıyan birçok dahili meselelerin müttefik matbuatta kontrolsuzca neşrir o memle- ket efkârı umumiyesini müttefik memle- ketlerdeki siyasi temayüllerden şüphe- lendirebilir. ve bu şüphenin mümasil haber ve yazılarla beslenmesi, müttefik ve dost memleketler efkârı umumiyele- rini müşterek ideal aleyhine kanaatlere sevkedebilir.. İlh... İlh... Konferansta raporlar okunup kabul edildikten sonra delegasyon şefleri kı- sa nutuklarla Papadakis'e ve (BBB) yunan milli komitesine teşekkür ettiler. Papadakis'in şahsında konferansın en büyük muvaffakiyet âmillerinden biri- ni, (BBB) yunan milli komitesinin ma- nevi şahsiyetinde de dost yunan mille- tinin ananevi misafirperverliğini selâm- ladılar. Papadakis konferansı üçüncü top- lantının - statüye göre - Ankarada ya pılacağını bildirdi ve konferans dağıl- dı. Ziyaretler, ziyafetler ,suvare İki toplantı arasına Ethnos gazetesi tarafından Kifissiada verilen ziyafet, ve meçhul asker mezarına çelenk koy- ma merasimi sıkıştır.lmıştı. Akşam ye- meğini Atina Muharrirler Birliğinin Maksimde — verdiği ziyafette yidik sonra Atina elçimiz Ruşen Eşref Ünay- dının, konsey azâları şerefine verdiği suareye gittik. İki ziyafetin ve ziyafet- lerde söylenen nutukların daha evelki- lerine benzeyen, ve daha evelkilerini tamamlayan tafsilâtını burada tekrar etmiyeceğim. Atinanın güzel Kifissia sayfiyesi, o- telleri, asfalt yollar hattâ, dost memle- kette Türkiyeyi her türk vatandaşına gurur verecek kadar liyakatle temsil e- den ve Atinanın:temas edebildiğimiz bütün muhitlerinde takdir ve hayran- Tefrika No: 9 Eşref Ünaydın ile, Saliha, R. E. Ünay- dının parlak suvareleri hakkındaki in- tibalarımı diğer notlarımla - birleştire- rek bundan sonraki mektuplarımda yaz- mağa çalışacağım. Gazetecilik Atinadan en az iki cildlik bir kitab dolduracak materiyelle ve bu iki cild kitaba tam şahsiyetini verecek dostluk hisleriyle döndüm. Mektuplarımı yaz- mağa başladığım dakikadanberi, bu ma- teriyel ve bu hislerden hiç birini diğe- rine tercih edemiyorum. Bir ziyafette benim az, yanımdaki- nin çok içmesinin karii alâkadar eder tarafı var mı yok sa yok mudur ve ben bunları mektublarımda büyük siyast meseleler arasında yazmalı mı, yazma- malı mıyım? Eğer Atinada ve dost memleket için- de yaptığımız kısa seyahatte işlerimizi yalnız resmi toplantılarda konuşsaydık, itimad ediniz; mektublar:mda bu ciddi ve ağır dekorun çerçevesi dışına çıkma- mağa pek dikkat edecektim. Tör türk - yunan dostluğu hakkın- daki güzel yazılarından birinin motifle- rini bir Tavernde buldu. Sonra size bir şey daha itiraf ede- yim; ben Atina seyahatinin başından sonuna kadar salâhiyettar devlet adam- lariyle mecbur olmadıkça konuşmadım ve kendisine, Tavernlerde, yemeklerde, kahvelerde, mağaza vitrinleri önünde, kasaba, köy yollarında rastladığım, dost yunan milletinin, türk - yunan dostlu- ğu ve Balkan antantı hakkındaki kana- atlerini teker teker öğrenmeği, temde gaze- büyük serlavhalarla beyanat neşretmek imkânlarına tercih ettimi. Daha Atinaya giderken trende nazik ve çok liyakatli arkadaşımız Minotto bize, mevkii iktidar adamlarından kimlerle konuşmak arzusunda olduğumuzu sor- du, Eğer isteseydim, bu mektuplar yerine ”Ulus,, da oldukça uzun bir be- yanatlar serisi neşredebilirdim. Yapmadım. Pişman da değilim. Bir çocuğun başındaki ay yıldız Bir pazar sabahı, Atinada Zappeion sanayi — sergisinin —önünde, başla- rına ay yıldızlı fese benzer şeyler ge- çirmiş çocuklar oynuyordu. İçlerinden en büyüklerine, — Biz çoktan beri giyoruz.. Dedim. Çocuk saffetiyle ve iddiasiy- le yüzüme baktı. Minimini parmagıyle ay yıldızı göstererek, paylar ve öğretir gibi, — Bu türk bayrağı ! Dedi. Tekrar baş:ına koydu. İnsan kalbini ne doldurur, ne boşaltır? Türk » yunan dostluğu samimi midir, değil mi- dir? Halk ne düşünüyor? İnanıyor mu, tereddüd mü ediyor? Hangisi, resmi beyanat mı, küçük Andon'un ay yıldızlı fesi mi daha inan- ile gençler birliği karşılaşıyor Önümüzdeki hafta yapılması kara- laştırrlan milli küme maçı geri bıra- kılmıştır. Bu hafta Ankara namına milli kümeye girmiş bulunan Ankaragücü ve Gençlerbirliği takımlarımız Ankara şampiyonluğu için karşılaşacaklardır. Evvelce bir kaç defa yazdığımız gibi, Ankaranın bu en ileri iki takımından Gençlerbirliği, yalnız Ankaragücü ile berabere kalarak bütün rakiblerini yen- miştir. Ankargücü, Gençlerbirliği ile berabere kaldıktan sonra son maçında Muhafızgücüne mağlüb olmuştu. Fakat Muhafızgücünün bir oyuncusunun ni- zamsızlığı dolayısiyle Ankaragücü hük men galib sayılmış ve bu suretle iki es- ki rakibin puvanları ayni - sayıya çık- mıştır. İşte, pazar günü Muhafızgücü ala- nında saat 14,30 da bir kaç defa geri bırakılan bu mühim maç oynanacaktır. Maçın hakemi Beşiktaşlı Hüsnüdür. Futbol ajanlığı kulüblere bir tezkere ya- zarak takımların bu maça eldeki mev- cud talimat nizam ve umumi hü- kümlere göre iştirak etmek mecburiyet- lerini hatırlatmıştır. İki takımın değeri ve derecesi bütün Ankara sporcularınca bilinmektedir. Türkiye spor âleminde iyi bir şöhret kazanmışlardır. Bu sebeble pazar günü güzel bir maç seyredeceğimiz muhak. kaktır. Kazanılacak şerefli netice için epidenberi hazır bulunan bu iki seçkin kulübün bu günkü vaziyetleri hakkında düşündüklerimizi yarın yazacağız, dırıcıdır?.. Türk teklifleri Balkan Basın Birliği ikinci konfe- ransının işini bitirdiği ve mesaisini bir- lik tarihine bıraktığı şu dakikada, kon- feransa iştirâk eden müttefik ve dost memleket gazetecilerinin büyük esere karşı gösterdikleri derin bağlılığı bu- rTada hürmetle tebarüz ettirmek isterim. Konferansta istisnasız bütün müttefik ve dost memleketler matbuatı mükem: mel temsil edildiler. Biz; beş arkadaş, Tör, Yalman, Me- nemencioğlu, Talu ve ben konferansa verme iktidarında olduğumuz hizmet- lerin en şuurlusunu — ve eğer söyle- mekte bir mahzur yoksa — en değerli- sini verdik. Konferansa, ve muhtelif komisyonlara — mesainin arkadaşlar a- rasında inkisamından mütevellid zaru- retlerle — ayrı ayrı imzalarla yaptığı- mız teklifler hakikatte — bu teklifle- rin hiç birinde imzası bulunmıyan Tör de dahil olmak üzere — hepimizin ese- ridir. Ve bu eser — eğer konuşulmağa değer bir kıymeti varsa — bunu el« birliğiyle hazırlanmış olmasına borçlu- dur. * 'Yarın, memleket içinde iki gün süre- cek bir tetkik seyahatine çıkacağız. Neşet Halil ATAY Piyango çekildi Kazanan numaraları aynen yazıyoruz İstanbul, 11 (Telefonla) Türk Hava Kurumu piyangosu bugün, her zamanki gibi, kalabalık bir meraklı küt- lesi huzurunda çekildi. Kazanan numa- ralar şunlardır: 12.000 Lira kazanan: 5296 10.000 Lira kaaznan: 37680 3.000 Lira kazanan: 26600 1.000 Lira kazananlar: 34380 17596 21706 26762 500 Lira kazananlar: 25723 — 304 9557 27169 15532 30507 19858 14011 26171 37099 18232 2735 12477 5612 17808 34459 7480 37170 15070 14219 200 Lira kazananlar: 3940 504 5543 11038 19875 17714 4098 15503 — 902 15257 6615 15646 14410 14671 32200 15409 29741 10453 10315 35744 32 27230 30453 100 Lira kazananlar: 38665 12804 16209 21924 9761 1028 12972 7634 23633 30496 6012 123 13162 7944 12005 6432 3071 26749 5851 1082 18775 16621 14524 30206 36687 3637 32685 12128 38945 16787 14103 6453 50 Lira kazananlar: 10680 21465 1688 31202 35445 26167 20770 4171 842 28657 — 618 35544 30117 16123 36000 33492 11070 39930 18475 9527 33731 27899 38385 22361 30570 9469 23044 29710 23996 12881 Y TÜİRLEİR'A MEMURİN KANUNU Memurun kitabı: Kanunlar serisi: 1 788 sayılı Memurin Kanunu ile bu kanunun 1936 tarihine kadar gördüğü tadiller, muhtelif maddeleri hakkında Büyük Millet Meclisince ittihaz olunan kararlar, tefsirler, memur tayinine aid diğer kanunlar ile muhtelif vekâletler memurlarının tayini hakkındaki bususi kanunlar. Memurin kanununun 1926 tarihinden bugüne kadar on yıl geçti. Kanun bu müddet içinde birçok tadillere ve tesfiyelere uğradı. Bir kı- sım maddeleri ilga edildi. Dahiliye, sıhiye, hariciye, nafıa memurları için neşredildiği hususi kanunlar yapıldı. Uzun yıllar vi- lâyetler idaresi umum müdürlüğü yapan Trakya umumi müfettişliği başmüşavi- ri B. Sabri Öney; memurin kanununda- ki bu değişikliklerle yeni çıkan kanun- lardaki hükümleri iyi bir tasnife tâbi tutarak neşrettiği eserle büyük bir ih- tiyacı karşılamıştır. Bu değerli eserin metin kısmı 212, tahlilt fihrist kısmr 29 ve umumit fihrist kısmı da 8 sayfadır. Her yerde 25 kuruşa satılmaktadır. 10653 28100 7573 21534 9268 31939 28461 18494 10786 38907 24714 14478 11065 19500 38341 13991 12465 3.803 14172 38174 35268 11921 12481 21719 9778 14234 1676 31374 19313 18802 33707 6357 22502 18851 4593 4329 400 8131 37478 5451 33794 13785 9855 31701 22709 20888 26163 6843 19668 33687 14499 4611 17689 16259 23187 35949 27690 — 800 21295 10415 3710 10728 34929 15290 7795 31918 24600 17291 3619 8863 901 3733 28711 36849 37005 37204 25874 33776 30 Lira kazananlar: 38343 39136 10437 32606 5341 9645 33507 27028 27502 8699 28172 4700 36108 23875 36228 9077 13925 34458 10233 — 633 4182 9709 35582 — 927 30293 22494 34260 4939 33208 18932 13823 39352 8382 7764 16865 26481 10260 22391 24614 4386 33241 22716 39323 38804 28111 12751 30510 13355 25725 30924 5902 25279 28559 35933 — 331 — 164 13026 13307 — 367 22143 24421 22409 28605 15514 4588 36877 75160 4509 19119 15535 8575 17243 5333 13629 24503 27633 32382 27209 37119 38207 11284 36504 7743 21333 12625 21710 22942 26329 25459 15416 21168 22767 16189 7029 37618 6723 13445 28659 28976 14791 30824 25761 20996 22483 21931 27693 11789 38698 6339 11213 102 1326 2988 3974 19901 3976 26087 26966 35875 21114 18205 15421 37495 22687 37533 11097 32487 28160 14890 35345 38169 16897 3578 2170 &801 27403 38617 İüçük 1Ç masenceni | # Kocaeli mıntakasında bazı köy. lerde mevzit mahiyette hummai kulai körülmüştür. Ziraatvekâleti, hayvanla- rın sütünü kesen, sıskalatan ve öldüren yüzde toksanını hastalıklı yapan bu sal, gin hastalığın önüne geçecek ve bilhas. sa İstanbula geçmesini önliyecek ted- birleri almak üzeredir. 3* Cumhuriyet merkez bankası ida- re âzasından B. Nüsret Meray Türkiye ziraat bankası umum müdür muavinli- *ğine tayin ve yeni vazifesine başlamış- tır. B. Suphi İstanbul şubesi mürakip- liğine nakledilmiştir. Şimdiye kadar bir müdürlük halinde idare edilen le« yazım ve memurin müdürlükleri de ayrıl: mıştır. B. Mehmet Ali levazım müdür- lüğünde bırakılmış memurin müdürlüğü vekilliğine B. Vefa Cemal getirilmiş- tir. İstanbulda: ULUS Satılan yerler üde: Kadıköy iskelesinde Beyoğlunda: Haşet şubelerinde Fatihte: Tramvay durak yeri gaze- teci Mehmet Bıyık Bayazıt Meydanında: Aksaray Top- kapı tramvay yeri tütüncü Hamdi İshak Sultanahmet Ayasofya karşısında: Tramvay durağında tütüncü Kâmil, Eugenie Grandet Yazan: Honor& de Balzac Türkçeye çeviren: Nasuhi EUGENİE GRANDET NOT: Dünkü tefrikamız, bir yanlış yüzünden karıştığı için bugünkü tefrikamızın ikinci fıkrası ile başlamakta idi. Bu yanlışı tashih etmiş olmak üzere, dün eksik kalmış olan kısmı da ilâve ederek © parçayı tekrarlıyoruz: Baydar Mahallenin berberi ayda iki kerre gelip Mösyö Grandetin saçını burada keserdi; ortacılar, kilisenin papası, kaymakam, değir- Menci çırağı hep buraya girerlerdi. İki pen- ceresi sokak üstünde olan bu oda tahta dö- şemeli idi; antika oymalı kül rengi panolar dıvarlarını baştan aşağı kaplardı. Mey- danda bırakılmış hatıllardan ibaret olan ta- vananın bu hatillar arasında kalan kısımları beyaza boyanmış ve zamanla sararmıştı. Ba- ğgadan arabeks kakmalı eski bir bakır dı- var saati, kötü nakışlı beyaz taştan yapılmış olan ocak davlumbazını süslerdi. Bunun üzerinde de kalmlığını meydana çıkaran kesme kenarlı ve savatlı çelikten çerçevesi boyunca ışıyan yeşilimtrak bir ayna bulu- nurdu. Ocağın her bir köşesini süsliyen yaldızlı bakırdan kollu şamdanlar iki hizmet birden görürlerdi: bunlara bobeşlik eden ve eski bakırla karışık mavimsi mermerden yapıl- mış bir mesnede dayanan ana direk kaldırı- lınca bu mesned gündelik bir şamdan halini alırdı. Eski tarzdaki kanapeler La Fontaine ma- sallarını temsil eden halılarla kaplı idi; fa- kat bunların renkleri öyle uçmuş ve resimle- ri ise tamir edile edile öyle görünmez olmuş- tu ki masalların mevzularını hatırlıyabilmek için ne olduklarını bilmek gerekti. Bu salonun dört zaviyesinde, üzerlerin- de kirli raflariyle bir nevi büfe sayılabilecek köşe dolabları vardı. Üstü satranç tahtası o- lan sedefli bir eski masa, iki pencerenin ara- sına konulmuştu. Bu masanın üzerinde, al- t yaldızlı şeridlerle bezenmiş ve sinekle- rin çılgınca muaşıkalarına sahne olduğu i- çin yaldızı bir muamma halini almış olan si- yah kenarlı, beyaz bir termometre dururdu. Ocağın karşısına isabet eden dıvarda asılı iki pastel levha, Madam Grandetin büyük babası ihtiyar Mösyö de la Bertelliğre'i Fransa muhafızları mülâzimi kıyafetinde ve mütefevva Madam Gentillet'yi de çoban kı- lığında ve sözde temsil ederlerdi. İki pence- redeki kalın kırmızı Tours bezi perdelerin e- tekleri ucu püsküllü ipek kordonlarla kaldı- rılmıştı. Grandet'nin âdetlerine pek az uygun olan bu şaşaalı süslerin hepsi, ayna, dıvar sa- ati, halı döşeli kanapeler ve gül ağacından köşe dolabları da dahil olduğu halde, evle birlikte satın alınmıştı. Kapıya yakın olan pencerenin önünde, Madam Grande'yi, gelip geçenleri görebilmesine müsaid bir yüksek- liğe kadar kaldırmak maksadiyle ayakları altına takozlar yerleştirilmiş bir hasır is- kemle bulunurdu. Yaban kirazı ağacından, solmuş bir iş masası köşeyi işgal eder ve Eu- genie Grandet'nin küçük koltuğu da bunun yanında dururdu. On beş yıldanberi, ana ile kızın bütün günleri, nisan ayından başlayıp ikinri teşri- ne kadar devam eden devamlı bir çalışma i- çinde geçerdi. Bunlar, ikinci teşrinin birinci gününden itibaren de, ocağın karşısında, kış pineklemesine başlıyabilirlerdi. Ancak o- gün, Grandet, salonda ateş yakılmasına mü- saade eder, ne ilk ve ne de sonbaharın so- ğuklarını dikkate almıyarak 31 mart günü bu ateşi söndürtürdü. Koca Nanon, kurnaz- lığı sayesinde mutbak ateşinden alıp doldur- duğu bir mangalı, en serin nisan ve ilk teşrin sabah ve akşamlarını rahatça geçire-” bilmeleri için Madam ve Madmazel Grande- ye tahsis ederdi. Ana ve kız evin bütün çamaşırlarına ba- kar ve günlerini bu hakiki işçi kadın çalış- masına öyle candan verirlerdi ki, şayed Eu- gönie anasına bir yaka örmek istiyecek olsa bunu, ışık edinmek için babasını aldatmak suretiyle ancak uyku zamanlarında yapma- ğa mecbur olurdu. Pinti, çoktanberi, kızına ve koca Nanon'a, günlük istihlâk için sabah erkenden ekmek ve zahra verdiği gibi, mum dağıtırdı. Koca Nanon, efendisinin istibdadına ta- hammül edebilen belki tek insandı. Bütün şehir ondan dolayı Mösyö ve Madam Gran- deye hased ederdi, Beş ayak ve sekiz par- mak boyu dolayısiyle bu ismi taşıyan koca Nanon otuz beş senedenberi Mösyö Grandet- nin yanında idi; yıllığı altmış liradan ibaret olmasına rağmen bütün Saumur'ün en zen- gğin hizmetçisi sayılırdı. Otuz beş yıldaberi (Sonu var) 'i *ı _ı xa" TT TTT — — D DA