A SİR . Ç mektubu aris' resmi bir surette mayısın P birinde açılacak olan büyük Pa- ris sergisinin hazırlıklarını - tamamla- mak için hararetli bir çalışma içinde- dir. İşçi partisine, ticaret ittihadlarına mensub bir çok hatibler, işçilere bütün kudretleriyle çalışıp tesbit edilmiş 0- lan tarihte sergiyi tamamiyle hazırla- malarını tavsiye ediyorlar. Çünkü ser- gi 1 mayısta açılacaktır ve 1 mayıs da, niz gibi, işçi bayramı ol- pek iyi bil, duğundan işçi ha- tibleri buna bir “işçi zaferi,, adını vermektedirler. B. Blum da son nutuklarından bi- rinde bu noktaya dokundu; bununla be- raber başvekil, sergiyi bütün Fransanın le vücude getirdiği bir eser göziyle bakılması lâzım geldiğini söy- lemektedir. Hükümet, ekonomik — kalkırmaya yardımı dokunacağı için bu sergiye bü- yük bir ehemiyet veriyor. Serginin a- Ççık kalacağı günler, ingiliz kıralmım taç giyme töreninin yapılacağı günlere de rast geldiğinden Paris sergisine yal- nız Amerikadan gelecek ziyaretçilerin memlekete dört, beş milyar frarık brra- kacakları tahmin edilmektedir. Bunlar ayrıca alacakları göze görünmez ötebe ri ile de fransız ihracatını on milyon- larca frank arttıracaklardır ki bu su- retle bu mevsim, son yirmi sene için- de en parlak turizm mevsimi olacaktır. imdi ortada sorulan bir sual var- dır: sergi tam vaktinde hazır ve- ya uazıra yakın olacak mıdır? Çünkü hiç bir sergi tamamiyle hazır olamaz. Çünkü bugün serginin yapılmakta ol- duğu sahada yapılan bir gezinti insana bu emniytei vermemektedir. Serginin bitince ne şekil alacağını bugünkü ha- Tinden anlayabilmek de kolay bir şey değildir. Bir çok pavyonların daha te- melleri bile atılmamıştır. Meselâ Pont d'Jena'da nehir kenarında yapılacak 0- lan ingiliz pavyonunun henüz, bir rıh- tımından başka hiç bir şeyi yapılma- mıştır. Bir ingiliz memuru geçenlerde hiç bir serginin bu kadar geç kaldığını görmediğini söyliyordu. Maamafih, bu — çelik çerçevesi yapılıp tamamlandık- tan sonra - ki bu, üç hafta istemekte- dir - geri kalan inşaat, iki ay içinde fe- rah ferah yapılabilecektir. Serginin ö- teki pavyonlarından çoğunda da vazi- yet bundan farklı değildir. ; Bir taraftan işçi ve işçilik müşkilâtı da ortaya çıkmaktadır. Kırk saatlik ça- Jışma tarzı, işi yavaşlatmıştır. Bununla beraber, Bay Blum'un hitabesi üzerint işçiler cumartesi ve pazar günleri de çalışmayı kabul etmişler, sergi için doğ rudan doğruya çalışan ve sayıları on bini bulan işçileri üç ekipe ayırmışlar- dır. Bununla beraber, geçen haftanın Sonunda sergi sahasında kimsenin ça- lıştığı görümüyordu. A lmanlar, belçikalılar ve italyanla- rın, hususi bir anlaşma ile Parise kendi işçilerini göndermelerine müsaa- de edilmiştir. Bu işciler de, tabif fran- İKİNCİ mayısa yetişecek mi? Sergiyi şimdiden tenkid ediyorlar ve diyorlar ki: Bu eser Sen nehrinin kıyılarına iğreti binalarla doldurulaca- ğına Bulony ormanında ya- pılsa daha iyi olmaz mı idi?.. serginin Birçokları da şimdiki manzarasına bakıp 1 mayısa yetişeceğini şüphe- li görüyorlar. maktadırlar. Alman italyan ve Belçika pavyonlarındaki inşaatin şimdiden öte- ki pavyonlardan daha ileri gittiği gö- rülmektedir. Bu vaziyette bulunan bir serginin bütün detaylarını şimdiden anlatmanın gırası değil. Esaslı ve başlıca şekilleri- ni anlatmak kâfidir: şimdiye kadar ya- pılan sergilerin en büyüklerinden bi- risi olan Paris sergisi, Parisin ortasın- dan geçen Sen nahrinden başlayarak Place del Ja Concorde'a, İles des Cygnes'e aşağı yukarı, şehrin son sı- hırına kadar uzanmaktadır. Parise ge- len ziyaretçilerin başlı başına bir sergi gibi seyredecekleri Sen kıyılarının mu- vakkat sıvalarla yapılmış büyük binalar- Ja kapatılması, az çok, esefe değer. Fran- sa 1931 senesindeki muvaffakiyetli sö- mürgeler sergisini Bois de Vincennes'a kurmuştu. Şimdi de bu sergiyi Bois de Boulogne'e yapsaydı, hiç fena olm'ya- caktı. Fakat bu defaki gayretin daha büyük bir ihtirasla yapılmakta olduğu şüphesizdir. Şarktan garbe doğru giderken Esp- lande des İnvalides'e tesadüf edersi- niz; burası bir eğlence parkı haline ge- ledtktir. Burada Sen sahillerinde Çuai d'Orsay'de ve Cours la Reine'de Pont d'Alma'ya kadar çeşid çeşid pavyon- lar kurulacaktır. Buradan Tracad&ro'ya kadar olan sa- hada bir takım modern sanat ve zana- at sarayları yapılmaktadır. Serginin u- mumi methali Place du Trocadero 'da o- lacaktır. 1878 senesinde Fas biçimi kuleler ve sada aksine elverişli olm.yan büyük beton bir salonu ihtiva etmek üzere ya- Ppılmış olan eski Trocadero, iki sene ev- vel yıkılmış ve bunnu yerine nehrin te tarafındaki Eyfel kulesine karşı du- ran Chaillot tepesi üzerine beyaz Kolo- nadlarla yeni Trocad&ro kurulmuştur. Alman, rus, Felemenk, Mısir ve i- Onları süküt ile besle. Yine onları sükütla besle Paris sergisi Çakal huylu insanlarla mayna olma Onlar ”kolayca bizimle gel,, dediklerinde talyan pavyonları buruda Chaillot te pesinin eteğine kurulacak; ingiliz, a- merikan, çekoslovak ve Belçiak pav- yonları da nehrin öte tarafına Eyfel ku- lesinin şimalinde bulunacaktır. Bundan başka, büyük bir ağacın et- rafına dizilmiş kulübeleri andırır şekil- de Eyfel kulesinin etrafına bir çok bi- nalar yapılacak ve bunlar Champ de Mars'dan Ecole Militaire'e kadar uza- yacaktır. ütün fransız eyaletleri içir. ya- pılmış olan pavyonlar cenub - garbında bulunan geniş sahadadır. Sö- mürgeler pavyonu ise Passy ile Gre- nelle arasında bulunan İle des Cygnes'- de yapılacaktır. Bu daracık ada, bu ve- sile ile yapılan bir takım rıhtımlar ve sedlerle genişletilmiştir. Orada bütün Fransa ziraâti ile el işleri ve sanatını gösteren kısımlar da bulunacaktır. Bu pavyonların fransız sanatı ve iş- çiliği hakkında fikir edinmek istiyen- lere öğretici bir mahiyette hazırlana- cağı sanılmaktadır. Sergi münasebetiyle, Sen nehrinde ışık bayramı, musiki bayramları ve sö- mürgeler kısmında ekzotik eğlenceler yapılacaktır. Serginin cazibeleri ara- sında bir de soğuk sarayı vardır ki bu- rasr buz makineleri vasıtasiyle yazın karlarla örtülü duracaktır. Bütün sergi sahası 250 dönüm geniş- liğinde bulunacak, burayı dolaşmak, her şeyi görebilmek için haftalar deme- yelim, fakat günler lâzım gelecektir. 'Tabii, her kısımda nefis yemekler hazırlayan Jlokantaların bulunacağını da söylemeden geçemeyiz. İngiliz pav- yonunda açılacak olan Baron de Beef lokantası, nefis ingiliz yemeklerini iş- tihası yerinde olanlara sunacaktır. Sişna Dokuzuncu cildin ilk sayısı olan 49 uncu numarası çıktı. Bu sayının içindekiler; B. Şükrü Kaya'nın ve Nafi A. Kansunun halkevleri yıl dönümü törenindeki nutukları. Türkler ve şimali Asya sanatının buz devrindeki menşei “Yosebh Strzygowski,, — Halkevinin çocu- ğu “şiir, Behçet Kemal Çağlar. — Hükümdarlara çıkışan şairler . Nihal Sami Banarlı — OsmanlIr im- paratorluğunda çiftçi sınıfların hu- kuki statüsü, Ömer Barkan — Or. ta zaman türk - islam dünyasında maliye Prof. A. Mez — Ana yasa- mızda değişiklik — Sağlık bakımın- dan spor ve biz (Dr. Hayri Kaleli) Bibliyografya, H-"-evi haberleri Ülkünün 88 sayfalık bir sayısı 25 kuruştur. 12-3.1937 seeem I Ekonomik mes'eleler l Türkiye endüstrisinde merkezileşme ceryanı Sümer Bank'ın üç ayda bir neşredi- len 7 inci sayısında Türkiyenin endüs- triyel kuruluşunu tetkik eden çok alâ- kadeğer bir yazı okuduk. Sanayii teş- vik kanunundan istifade eden müessese- lerin 1932 - 1934 senelerindeki inkişaf seyrini tetkik mevzuu olarak alan ve ne- ticede Türkiyenin iktısadi bünyesi bakı- mından ehemiyetli neticelere varan bu yazıyı sgöyle hulâsa edebiliriz: Müessese adedi azalıyor İstatistik umum müdürlüğü tarafın- dan, sanayii teşvik kanunundan istifade eden müesseselerin 1934 yılı vaziyeti hakkında neşredilen sanayi istatistikle- rinde göze çarpan ilk nokta sanayi mü- esseseleri adedinin 1932 ile 1934 arasın- da oldukça azalmış olmasıdır. Hakika- ten 1932 de umumi yekünu 1473 ü bu- lan bu müesseselerin mikdarı 1932 de 1397 ye ve 1934 de de 1310 a düşme- sidir, 1934 de 1932 yekünundan 163 müessese noksandır. Azalma nisbeti /o 11,06 gkar. Fakat mücsseselerin sayıca azalmalarından doğan eksilişi, müesse- selerin keyfiyetçe inkişafları fazlasile te- lâfi etmiş bulunmaktadır. İlk bakışta endüstri sahasında 1932 den 1934 e ka- dar bir gerileyiş sanılabilecek olan mik- dar azalışının ancak göz aldatıcı bir un- sur olduğunu rakamlar üzerinde tetki- kimizi genişletince çok iyi fark etmek- teyiz. Ve ehemmiyetce az müesseseler faa- liyetten çekilirken faaliyet vasıtaları ve istihsalleri yüksek ölçüde olan müesse- selerin kurulduğuna şahid - olmaktayız. Şu halde memleket endüstrisi strüktür değişmesini ifade eden bir merkezleşme hadisesi karşısında bulunmaktadır. Envestismanlar artıyor Müessese sayısının azalmasına karşı- lık endüstri müesseselerihe yapılan en- vestismanların ehemmiyetli surette ge- nişlediğini görmekteyiz. Meselâ müesse- selerin makinelerinin tahmini krymetleri 1932 de 55.882.396 lira iken Yo 13.4 ar- tışla 1933 de 63.372.793 liraya ve o 10.9 artışla 1934 de 67.761.807 liraya çıkmıştır. Müesseselerin kendilerine aid olan binaların tahmini kıymeti 1933 de 45.147.078 liradan 1934 de 50.794.118 liraya yükselmiştir. Her ikisi birlikte müesseselerin umum envestisman ye- künu 1932 de 101.029.474 liradan 1934 de 128.556.025 liraya çıkmıştır. Artış nisbeti yüzde 27.25 dir. İşçi ve imalat artıyor Envestismanla> birlikte bunun tabii bir neticesi olarak, işçi ve imalât mikda- rının da arttığını görmekteyiz. 1932 de çalışan 1473 müessesenin kullandığı mu- harrik kuvvet 102.650 beygir kuvvetin- de iken 1934 de 1310 müessese 136.258 beygir kuvvetine maliktir. İşçi mikdarı da 1932 de 55.321 den 1934 de 69.150 ye, imalât mikdarı ise 137.933.000 lira- dan 182.739.000 milyon liraya yüksel- | Büyük müesseselerin hâkimiyeti İstatistiklerin tetkiki bize endüstriel çalışmaların daha ziyade büyük müesse- selerin elinde temerküz etmiş olduğunu ve bu temerküz temayülünün gitgide artmakta olduğunu göstermektedir. İs- tihsal mikdarları 500.000 liradan fazla olan müesseseler sayısı yalnız 63 dür, bunlar umumi? yeküinunun ancak yüzde 4.80 ini teşkil eder. Fakat bu 63 mües- sese bütün endüstride mevcud beygir kuvvetinin yüzde 57 sine ve işçi mikda- rının yüzde 55 ine sahibtirler ve imalâ- tın yüzde 62 sini vermektedirler. Fakat bazı endüstri branşlarında büyük mücs« seselerin hakimiyeti çok daha barizdir; Meselâ istihraç sanayii sahasında çalr« şan 23 müessesenin yalnız 6 sı işçi mike darının yüzde 83.78 ine sahibtir, ve bu şubedeki imalâtın yüzde 79.60 ını ver« mektedir. Dokuma sahasında çalışan 300 müesseseden 13 ü yani 7ç 4.33 ü dokuma endüstrisindeki bütün işçi mik- darının yüzde 52.59 unu ve imalâtırı yüzde 67.79 unu kendinde toplamıştır. Endüstri programının bu inkişaf üzerinde rolü Fakat milli endüstriyel istihsalin da- ha geniş ölçüde temerküzü hâdisesi ni bilhassa beş yıllık endüstri programı« nın tatbikinden sonra müşahede edece« ğiz. Bu program mucibince kurulan fab«s rikalar, biri veya birkaçı, bütün memle« ketin o sahadaki istihlâkimi tamamen veya büyük bir kısmı itibariyle karşılr« yacak genişlikte ünitelerdir. Meselâ Sü« mer Bank'ın İzmit kâğıd fabrikası mem- leket kâğıd ihtiyacının yüzde ellisini karşılamaktadır. Şimdi aynı yerde aynı büyüklükte kurulmakta olan ikinci kâ« ğıd fabrikasının tamamlanmasiyle bü« tün kâğıd istihlakimiz bu iki fabrika ta« rafından karşılanacaktır. Bunun gibi se- nede 180.000 ton demir istihsal edecek olan Karabük demir ve çelik fabrikası da, memleketin bütün demir ihtiyacınt temin edecektir. Pamuk endüstrisi Pamuk endüstrisi sahasında Sümer» Bank'ın bugün çalışma halinde bulunan üç fabrikası (Bakırköy, Kayseri, E« reğli) memleketin 171.984 olan iğ mev« cudunun yüzde 34.42 sine (59.200 iğ) sahib bulunmaktadır. Nazilli ve Malat« ya fabrikalarının da tamamlanıp faaliye- te geçmelerinden sonra 1938 de devlet endüstrisinin iğ mikdarı 97.700 ü bula« cak ve hususı fabrikaların iğ mevcudu değişmediği takdirde, bütün memleket te mevcud iğ mikdarının yüzde 46 sr Sümer Bank'in kontrolu altında buluna« caktır. Bu temerküz hâdisesi sayesinde, is« tihsal ünitelerini elinde bulunduran dev« letin istihsal ve istihlâk piyasalarını mermleketin menfaatlerine göre tanzim imkânlarına tamamiyle malik olacağı muhakkaktır. Rudyard Kipling Tâ ki dalgınlık ve unutkanlık vüzünden Düşmanın oraya yol bulamasın, Şark, garb, şimal, cenub Derini yıka, ağzını kapat. (Bütün çukurları ve dopdolu mavi gölü ile Orta Cengel onu takib eder!) Orman ve su, rüzgâr ve ağaç Cengerin sevgisi seninledir! Baghira Hayatım kafeste başladı; İnsanların değerini iyi bilirim, Beni kurtaran kırrk kilid başı için İnsan yavrusu insanlardan sakın! Çiğler kokar, yıldızlar solarken Dolaşmış ağaçlara çıkma, g ağaç kedisinin yoludur Sürüde, toplantıda, a-4> mağarada ğkiîlm Çeviren: Nurettin ARTAM Seni bir zayifi zedelemek için yardımını , istediklerinde. Hünerinden Nandar'lar gibi böbürlenme; Öldürüş üstünde sakin ol. Ne bir davet, ne bir şarkı, ne bir işaret Seni av yolundan çevi-mesin, (Sabah sisleri, şafak aydınlığı Bu yollardan ayrılma.) Orman ve su, rüzgâr ve ağaç, CengePin sevgisi seninledir! ÜÇLER Üzerinden gideceğin yolda Çiçeklerin kırmızı açtığı Bizim korkularımızın eşiğine kadar; Geceleri yatıp oyuduğun zaman Bizim ana göklerimiz sana kapalı olarak, Bizi ve bizim sevgilerimizi duyarak; Şafak sökerken uyandığında Kıramıyacağın bir işi görmek için Cengel'in hatırı için şunu duy: Orman ve su, rüzgâr ve ağaç, Akıl, kuvvet ve nezaket Cengel'in sevgisi seninledir! kATTLIN Kendime dair Tanıdığım ve tanımadığım dostlarıma Büyük ingiliz edibi Rudyard Kipling'in bu sütunlarda okuduğunuz “İkinci Cengel kitabı bugün bitti. Birinci ve ikinci Cengel kitablarını türkçeye çevirmiş olan arkadaşımız, bu eserin sonuna Kipling'in hayat ve eserleri hakkında birkaç sayfa ilâve etmek istiyordu. Tam bu sırada bir ingiliz ve bir amerikan gazetesi, muharririn tam yetmiş yaşında yazdığı ve hayatında iken bastırmadığı bir eserini tefrikaya başladılar. İşte; Kendime dair adiyle dilimize çevrilen bu eserdir. Bunun üzerine Cengel mütercimi, Kipling hakkın- da kendiliğinden bir iki sayfa yazmaktansa, büyük edibin kendi hayatı hakkında kendi kaleminden çıkmış olan son eseri tercüme yi tercih etmiştir. .Yarmdan itibaren bu sütunlarda “Kendime dair,, i okuyacaksınız. Bu eser, kitab halinde basıldığı zaman “İkinci Cengel kitabı,, ile birlikte çıkacaktır. ———