Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
L ULUS 2 | EDEBİ MESELELER Yeni bir edebiyat telaâakkisi yaratmak için nasıl çalışabiliriz? Feracı ve dekoratif san at telâkki- sinden halâ izler taşımakta olan ede- biyatımızın hayatla irtibatını tesis et. mek, edebi çalışmalarımızda realite ile, cemiyetile alâkalanmağa doğru bir te- mayül yaratmak lüzumunun ne kadar kuvvetle kendini hissettirdiğini söyle- dik. Diğer taraftan, edebiyata muay- yen bir veçhe vermek gayesiyle alına. cak her türlü tahditci tedbirlerin, hattâ teşvik sahasında kalsa bile, doğrudan doğruya san'atın kendine zararlr oldu- ğunu tebarüz ettirdik. Şu halde ne yapmalıdır? Edebiya- tımızın, cemiyet içindeki vazifesinden habersiz, kendi içine kıvrılmış, cansız ve hareketsiz bir şekilde kalmasına kar- şı eli kolu bağlı durmak, bu uyuşuk- luk zencirlerini parçalamak isteyecek. leri hattâ teşvik bile etmekten çekin- mekmi lâzımdır? Nazik problem! Fakat halli imkân- sız değli. Her şeyden önce, hakiki san'at te- Jâkkisinin aramızda yayılması için eli- mizden geleni yapmakla işe başlamal Kalıtesiz edebi mahsulün, güddüğü gaye için bile pek az faydası olduğu batırdan çıkarılmamalıdır. Çünkü her şeyden evvel bu kalitedir ki eserin et- rafına alâka ve teveccühü çeker ve bu itibarla propaganda edilmesi istenen fikre dinleyicileri temin eder Hiç biı san'at kıymeti olmayan bir eseri, “yüksek bir âdeal uğrunda,, ya- zılmış olduğunu söyliyerek/ öğmeye kalkışmak kendimizi aldafmak olur. Yüksek bir idealin, kötü mümessill-re ihtiyacı yoktur. San'at kudreti olma- yan kimse, idealini, bir kari sıfatiyle muhafaza etmekle üzerine düşen vazi. feyi daha iyi ifa etmiş olur. Şşu nelde san'at bakımıncan kötü, acemi, beceriksiz ve sakat olan eseri, muhtevasını hiç itibara a.madan, teşvi- kimiziden ve hattâ alâkamızdar uzak tutacağız. Ancak, büyük bir san'at kıy- metini, fayda munsuriyle cemetmeye muvaffak olmuş bir san'atkâr hak- davranabiliriz. Bu tarzdaki eserleri, yız. Girişeceğimiz mücadelede hedefi- miz, asırlar zarfında aramızda bağda. şıp yerleşmiş olan ve bütün inkilâb- lara rağımnen halâ içimizden temamiyle söküp atmaya muvaffak olduğumuzu iddia etmiyeceğiz - zevke ve kültüre aid an'aneler en köklü olanlardır - edebiyatı telakki an'anelerimize karşı olacaktır. Ve bu mücadele, devamlı bir azim ve sarsılmaz bir imanla ileri götü- rülerek, belki nesillerce sürecektir. Edebiyatın, sırf kelimeler üzerinde pe- rendebazlıklar yapılarak wücude geti- rilen bir nevi kuyumculuk demek ol. madığını genç nesillere telkin etmeğe çalışacağız. Divan edebiyatının miras- yeni yetiş; birer hedef diye de- ğil, tatmaları lâzım gelen istikamette, kendilerinden önce gelenlerin varmış oldukları birer merhale diye gösterec-. Zğiz. Ve henüz, edebi sahaların hiç bi- rinde, kendimizi tatmin edilmiş duy- madığ mızı da ilâve edeceğiz. Kendi ölçümüzde büyük işler görmüş olan ediblerimizin bu ffakiyetlerini kâfi derecede tebarüz ettirirken, on'ları erişilmesi güç birer doruk olarak gös- termiyeceğiz. Var kuvvetimizle şişirile- rek ilâhlaştırılmış, kimsenin okumadığı dahiler yaratmakta daha ihtiyatlı ve insaflı davranacağız. Takdirlerimizde olduğu kadar teş- viklerimizde de hasis davranmamızın, Tarı arasında bir pırlanta gibi iş! ş bir mısram güzel ve zevk mahsulü ol duğunu itiraftan çekinmiyeceğiz, faht bir an işin üzerimizde güzel bir intiba bırakan bu mısra veya mısralar tara- fından temsil edilen tarzın, edebiyat de- nizi içinde bir dalgacıktan ibaret ol. duğunu da ilâve edeceğiz. Bununla ik- tifa eden bir milletin, insanlığın kültü- rel mirasına büyük bir şey getirmiş olmakla öğünemiyeceğini anlatacağız!” Niçin dünya bizim eski edebiyatı- mızı tanımıyor? sualini sorduğumuz zaman, “çünkü bu büyük değeri anla. maya çalışmamıştır,. , veya “kasten in. kâra yeltenmiştir,, diye insafsızca hü- kümlerde bulunacağımıza, “çünkü bu edebiyat insani değildi, diyeceğiz. tam manasiyle bir garblı kafası edindiğimiz zaman, bu edebiyat bizi tatmin edebi- liyormu? Belki kolay kolay değişmi- yen instenktlerimiz dolayısiyle, halâ hoşumuza gidiyordur, fakat devamlı su- rette bu edebiyatın havası içinde yaşa- maya tahammül edebilirmiyiz? Şu hal- de bizim göstermediğimiz bu tahammülü başkalarından ne hakla isteyebiliriz Fakat denilecek ki, bunları söyle. meye ne lüzum var? Divan edebiyatı artık tarihe karışmış bulunuyor, ve o tarzda yazmakta devam eden aramızda kimse kalmamıştır. Evet, ama, an'ane, daha evvelcede kaydettiğim gibi, temamiyle zihinleri. mizden silinmiş değildir. Bugünkü e- debiyatımız, umumi temayülü olan ferd- ciliğiyle mazi ile arasındaki köprüyü muhafaza ediyor. Bu köprü yıkılmadık- ça, yemi ufuklara doğru ilerleyişimiz ha- kiki istikametini bulmuş telâkki edi- lemez. Bu mücadele ideolojik sahada ola- caktır. Makale, konferans, kitap, Tadyo gibi bütün vasıtalar, bu yeni edebiyat telâkkisini yaymak için kabil olduğu kadar bolca kullanılmalıdır. Mücerrid, sun'i ve yapmacık edebi mahsullerin, diğer meziyetleri inkâr edilmeden, bu kusurları daima ileri sürülmeli, ve ha. kiki bir san'at kıymeti taşıyan cemiyete mütemayil eserlerin kıymeti ise bilhassa tebarüz ettirilmelidir.' Bütün bu çalış- malarımız arasında, kaliteyi ana hedef- lerden biri halinde gözden 1rak tutma- emin olunuz, zararı değil daima fay- dası vardır. Bozuk düzen ilk manzu- mesini karzlamış olan talebeyi - eğer onda inakıki bir istidadın alâmetleri be. lirmiş değilse - yazısını neşretmeye teşvik eden hocası ona ve edebiyata iyilik yapmış değildir. İlk hamlede be- ğenilmek, neşir imkânı bulmak, heves- kâra, edebiyatı kolay muvaffak olunan bir saha diye belletir. Bilâkis, san'atın son derece güç, muvaffak olunması için bütün bir ömrün ona hasredilmesi lâ- zım gelen çok çetin bir iş olarak gös- terilmesi ve anlatılmasıdır ki, bir çok kabiliyetsiz heveskârları ondan soğut.- mak bahasına olsa da, hakiki kabili- yetleri, bu sahada muvaffak olmak için daha fazla çalışmaya, daha iyi hazır- lanmaya sevkeder. Filhakika hatırrmız- Alacağımız sekiz vapur için konuşmalar İstanbul, (Telefonla) — Bugün de- nizyolları idaresinde katt —mukavelesi yapılmıyan sekiz vapur için de krup mümessilleriyle müzakerelere başlandı. Konuşmalara yarın da devam edilecek- tir. Anadolu tahvillerine verilen para İstanbul, (Telefonla) — Cumhuri- yet Merkez Bankası vâdeleri geçen ve bugüne kadar bedelleri tesviye edil- miyen Anadolu tahvilleri ile Anadolu hisse kuponlarına mukabil tediyelere başlamıştır. Tahvil kuponlarına 160; his- se kuponlarına 193 kuruş ödenmekte- dir. 27 - 2 - 19837 —a Gazete kâğıdiarından alınacak vergi Gazete kâğıdlarının 100 kilosundan 100 kuruş vergi alınacaktır Gazete ve mecmualarla mekteb ki- tablarının basılmasında kullanılan kâ- ğıdların gümrük resmi hakkında İktı- sad, Gümrük ve Maliye Vekâletlerince beraberce hazırlanan kararname Vekil- ler Heyetince kabul edilmiştir. Karar- name şudur: 1 — Yalnız gazete, mecmua ve mek- teb kitabı tabında kullanılmak üzere ve bundan başka bir maksad için kul- lanılmamak şartiyle birbirinden beşer santim fasılalarla muvazi filigram çiz- gilerimi havi olan ve bu kararın neşri tarihinde gazetelerin basılmasında kul- lanılan gümrük tarifesinin 328A numa- Tasına dahil âdi matbaa kâğıdları üze- rine mevzu gümrük resmi 100 kilosun- da 100 kuruş olmak üzere tesbit edil- miştir. 2 — Gümrük tarifesinin 328A po- zisyonuna giren diğer nevi kâğıdlar ü- zerine konulmuş olan gümrük resmi ta- rifede yazılı tam had olan 100 kilosun- da 900 kuruşa çıkarılmıştır. 3 — Bu kararım neşri tarihinden iti- baren 10 gün içinde hariçteki fabrika- nın siparişi kabul edildiğine dair vesi- kaları İktısad vekâletine ibraz eden gazete ve mecmua idarelerinin bizzat getirdikleri birinci maddede yazılı cins lerden rolo halindeki filigramsız kâğıd- lar dahi bu karar hükmünden istifade eder. 4 — Bu karar neşri tarihinden 40 gün sonra meriyet mevkiine girer. An- cak birinci ve üçüncü maddelerde yazı- lr gazete ve mecmua kâğıdları hakkın- da bu karar hükmü neşri tarihinden muteber olur. dan as'a çıkarmak doğru değildir ki, mücadele edilmesi gzrekli kötü telâk. kilerimiz arasında edebiyatın kolay bir iş, bir vakit geçirme vasıtası addedilişi mühim bir mevki işgal eder. Yeni edebiyat hakkındaki telâkki- lerimizi yeparken fikirlerimizi mücer- red ve müphem formüller halinde bırak- mamaya bilhassa itina etmek lâzımdır. Ucanuyevçı ed-biyat derken ne kast- ettiğımizi, Sallailâ tabiriyle neyi ilads ecmex istedigimizi sarih bir şekilde, u. fsire ve aleyhdarlar.n muga- latalarına yer kalmıyacak bir tarzda anlatmalıyız. Öyle ki cemiyeiçi edebiya- tın muarızları, “her ferd cemiyetin mah- sulüdür, bu itibarla onun k<ndini ak- | settiren cseri de içtimai addedilmek lâzımdı-.,, şeklinde mantık oyunlariyle karşımıza çıkmak ve doğru telâkileri- mizi baltalamak imkânını bulamasınlar. Dü 1uDai.d, TiKINİLTimizi daima mi. rediizm Saiılerse teyar ednek en tayadıl usüldür, Istecizımız eaeviyat haxkında bir fi. kir verebilmek için kendi edebi mah- sullerimiz arasınua birçok eserler bu- labiliriz. ı*anati bu sauada asıl olgun- luğun nasui doruklara erişmiş olduğu- nu göstermek ıçin elbette ki başka mil- letlerin edebiyatlarından örnekler gös- termek mecburiyetinde kalırız. Bu örnekleri ne kadar çok zikre- dersek, kendilerine telkinlerde bulun- mak istediğimiz insanlarda o eserleri görüp okumak arzusunu o kadar fazla uyandırmış oluruz. Hiç bir mücerred fikrin, canlı bir misalin rolünü göre- miyeceği ortada olduğundan, böyle yüksek eserler etrafına topladığımız alâkalar, doğrudan doğruya müdafa ettiğimiz fikirler için en iyi propağan- dayı teşkil edecektir. KÜÇÜK İÇ HABERLERİ I * İktisad vekâletince hazırlanan su mahsulleri kanun projesi mütaleaları a- lınmak üzere alâkalı vekâletlere gönde- rilmiştir. * Gümrük ve inhisarlar vekâleti mil- li gemilerle nakledilecek dahili ticaret eşyası hakkında bir talimatname hazır- lamaktadır. * Trabzon valisi, eski emniyet işleri umum müdürü B. Rifat ölmüştür. Muğla halkevinde çalışmalar ' Muğla, 26 (A.A.)/— Halkevinin dil, tarih, edebiyat komiteleri yeni bir ça- lışma deyresine girmiştir. 15 günde bir halk geceleri yapılacak, bedava filim gösterilecek, milli oyunlar oynanacak, türküler söylenecek, geçmiş savaşlarda- ki kahramanlıklar anlatılacaktır. Her hafta ilmi konferanslar da verilecektir. Halka tarihini tanıtmak için levhalar a- sılmıştır. YAŞAR NABİ Huükuk İlmini yayma kurumunun tertib ettiği seri konferansların on dördüncüsünü İstanbul Huku Fakültesi Profesörlerinden B. CROZAT 27-2-1937 cumartesi günü saat beşte Ankara Halkevinde verecektir. on Mevzu: Âmme hizmeti mefhumu malıyız. DBipsiz sepeller Caddelerde, çoğu fener direklerine bağlı, çöp sepetleri vardır. Paris şeh- rindeki bu çeşid sepetleri tetkik eden bir belediye azası, bunlardan en az VA 65 inin lüzumsuz olduğunu tesbit etmiş- tir: Sepetlerin dibi yoktur. Bu haberi veren gazete, şikâyet e- derken, bu husustaki düşüncesini de i- lâve ediyor: Yapmak kolay, tutmak güçtür. Modern Musa Leeds hastahanesinde, Albert İgno- tuş, yani meçhul Albert adında, acaib bir adam, 70 yaşında, ölmüştür. Bu adam 1866 senesinde, Leeds ci- v da, bir nehrin dalgaları üzerine bı- rakılmış; sepet beşikte mışıl mışd u- yurken bulunmuş olduğundan dolayı, “Modern Musa” takabı He maruftu. Ve hayatı müddetince boş yere hüviyetini tesbite uğraşmıştı. Tenden - kondansatör'lü dokomotifler Sovyetler birliğinde icad ve inşa &» dilen Tenden - Kondansatör'lü bir lo- komotifin çekmekte olduğu ağır bir YAY kiılbkhd'v ———# marşandız treni, Büyük okytanus kıyı- larından kalkmış ve 20.860 kilometre- zetesi 1. 860. 000 dir. Amerikada Da- ily News 1.600.000 nüsha ile benzerleri olan diğer Ameri- ka lerinin başındadır. Bizzat Da- lik bir yoldan geçerek Moskovaya var- mıştır. Sökülüp inceden inceye tetkik edile- cek olan Tokemotif ile tenderi h bütün buharı su haline getirmektedir Bu sayede de eskisine nisbetle 20-25 de- fa daha az su sarfına imkân vermekte- dir. Suyu kıt olan mıntakalarda bu lo- komotiften büyük faydalar istihsal edi- leceği şüphesiz görülmektedir. Bu fay- dalar ise, kısaca, şunlardır: — Sudan tasarruf, —Su tesisatından tasarruf, — Memurdan tasarruf, — Vakitten tasarruf, — Nihayet, milli müdafaa bakrmın- dan, demiryollarını, su tesisatı g# ko- layca görünür hedeflerden, kabil oldu- gu kadar, tecrid etmek... Büyük gazeteler kaçar Daily Express gazetesi, son sayıla- rından birinde, dünyanın en büyük ga- zetelerinin tirajlarını neşrediyordu; Avrupa kıtasının en çok bazkılı ga- ily .l,':xpreşı’e gelince: © en baştadır, 2.188A15 baskı ile.... nüsha ile Paris-Soir'- ş | Dahiliye Vekilimizin Mersindeki tetkikleri - Ankaraya gelen malümata göre da- hiliye vekili ve C. H. P. genel sekreteri dün Mersine varmış ve tetkiklerine baş- lamıştır. e b Çorap numuneleri T el (T Ce )_ F; daki makinelerin kalite ve venimini tes bit için çorab fabrikaları sahiblerinin hazırladıkları muhtelif tip çorap nümu- neleri toplattırılmıştır. Bir ükü güne kar dar vekâlete gönderilecektir. Denizyolları tarifeleri İstanbul, (Telefonla) — Deniz yol- ları navlun ve nakliye ücretlerini tesbit edecek olan komisyon mart başından i« tibaren İstanbulda toplanmaya başlıyas caktır. öral İstanbul yolçu salanı...— İstanbul, (Telefonla) — Gümrükler umum müdürü bugün güzel sanatlar a« kademisindeki yolcu salonu maketleri« ni tetkik etti. Juni, beş martta sayısı kırkı bulan maketlerden birini tercih edecektir. h Çin askeri heyeti İstanbul, (Telefonla) — Şehrimiz« de bulunan Çin askeri heyetinin azala« rından birisi rahatsız olduğundan An-« karaya yapacakları yolculuk bir iki gün geri kalmıştır. Yeni Japon elçisi ' İstanbul, (Telefonla) — Yeni japon elçisi B. Toshihiko Tatotemi bugün şehrimize geldi. Yeni yatı mektebleri İstanbul, (Telefonla) — Bu yıl vi lâyet sekiz tane köy yatı mektebi açma- ya karar wermiştir. Bu mekteblere, mevcud ükisinde olduğu gibi, yiyeceği- ni beraber getiren köy çocukları almma« caktır. “Ben birinci yim!” d neza- ketli bir tarzı. İlânlar Gazetelerde, bazan, insanı kahkaha- larla güldürecek ilânlar çıkryor. Bun- lardan biri: “39 yaşında bir işsiz, şo- förlük edip para kazanabilmesi için ken- disine bir taksi otomobili hediye edecek iyi yürekli bir insan arıyor.” Ne dersiniz; bu işsiz, o iyi yürekli İnsanı uzun zaman aramayacak mıdır? Hiç rastlamamak şartiyle... Cümle tertibindeki yanlışlıklar Açık söz gazetesi, geçen gün, okur- larından özür dileyordu: “Aygır adlı Nizamettin Nazifin romanını bugün ko- yamadığımızdan..” bu cümle, “Niza- mettin Nazifin Aygır adındaki roma- mı...” olacaktı. Cümle yapmasını bilmi- Ffena iltibaslara sebeb oluyor! HAVA Havalar soğudu Meteoroloji enstitüsünden verilen malümata göre dün şehrimizde hava kısmen bulutlu geçmiştir. Dün günün en düşük suhuneti sıfırım altında 5, en yüksek suhuneti de sıfırın Üüstünde 8 derece olarak kaydedilmiştir. Yurdun şarki Anadolusu ve Karadeniz sahilleri yer yer yağışlı geçmiştir. Yağış şarki Anadoluda kar, Karadeniz sahillerinde » se yağmur şeklinde olmuştur. Hava ev- velki güne göre dün orta Anadolu ile yurdun şark mıntakalarında 3 - 14 de- rece arasında soğumuştur. En düşük suhunetler şsıfırın altında olmak üzere Kastamonide 7, Sivasta 8, Erzurumda 17, Karsta 20 derecedir. En yüksek suhu- netler sıfırın üstünde olmak üzere Dörta yol ve Antalyada 16, Adanada 17, Rize ve Samsunda 18 derecedir.