—— | ı İŞ 27 - 2 - 1937 a Sevdiğini Oğrendikte Madam Brevet kocasına : — Teodor, bu akşam tiyatroya git - miyelim, dedi, — Ne gülünç bir fikir ! — Ben, kendimi iyi hisetmiyorum. — Hepsi kuruntu, yakında geçer. — Hayır Teodor, ben kendimi pek iyi bilirim, Şimdi gidip yatağıma yata - cağım. n — Dikkat ediyorum, her zaman böyle şeyler yapiyorsun. — Doğru söylemiyorsun. Ben ger - çekten fena haldeyim. — Sen her zaman benim keyfimi boz- maktan zevk duyuyorsun. Artık bundan bıktım, usandım. Haydi, bir davrani - ver; biletleri aldım, vergileri de öde - dim. Bu akşam yemek yime; zannede - rim ki bir şeyciğin kalmaz. Döndüğü - müz zaman beraberce supe ederiz. Bir az kendini topla; git, giyin Emili, hay- di kariciğim, bana bünu bir daha söy - letme. Ben, senin gidebileceğine karar verdim. Yapılacak birşey vardır- git - mek. Madam Brevet, kocasına dargın bir bakışla baktı; fakat itaat de etti. Ti- yatroda M. Brevet, karısiyle hemen he- men hiç lakırdı etmiyordu. Siyah sa - kalı ve parlak kafasile müdhiş adamdı kendisi. Tatlı ve çekingen bir mahlük olan karısı onun gölgesinden titrerdi. Kadıncağız oyunun son perdesinden önce sızlanarak, yavaşça dedi ki : — Teodor, affedersin ama, beni bir an önce eve götür, fenayım. — Fakat, oyunun sonunu kaçıracağız. — Ne olacak? Ben bitkin bir halde - yim; istersen ben gideyim, sen tek ba- şına otur, seyret.. Adam, bir karış suratla ve şiddetle oturduğu sıradan ayağa kalktı ve ves - tiyere seslendi. Emili arkasından tiril tiril titreyerek yürüyordu. Arabaya bin- dikleri zaman hüngür hüngür ağlamaya başladı - — Korkuyorum, fena halde hastala - nacağım. — Bir şeyciğin yok; yalnız benim keyfimi bozmak istiyorsun. — Teodor, bunu söylediğine pişman olacaksın ! — Peki, nen var? Başın mı ağırıyor? “Kalbinde sızı mı var? Ayakların mı sızlıyor? Midende, dizlerinde bir iztı- rab mı var? Gözlerinden mi şikâyet ediyorsun ? — O kadar bitkinim ki neredeyse ba- ” yılacağım. — Bayıl bakalım da olsun bitsin ! * ** Eve döndükleri zaman madam Bre - vet kocasına < gecen hayır olsun » de- di; adam cevap vermedi. Öpsün diye aln.nı uzattı; adamcağız ü çevir- di. M. Brevet sigarasını yakarken içe - ride bir vücudun yere düşmesinden ileri gelen bir gürültü duyuldu. Hemen yatak odasına koştu. Emili boylu bo yuna yere uzanmış, hareketsiz yatı - yordu. Mösyö Emili. kadının nabzını yok - layarak : — Emili bana bak, diye haykırdı, sa- na hiç kızgın değilim. Fazla üzüldüm de ondan oldu; başka bir şey yok... Fakat Emili'nin sesi, sedası çıkmi - , yordu. M Brevet büyük bir telâş için -de idi Hemen, kolunya, amonyak gibi şeyler bulup getirmek için banyo oda - sına koştu. Fakat beyhude idi. Birden- bire karısının nefes alışının durakla - dığıni farbetti. Bü vücudunu soğuk n sonra. Yazan: Hanri Duvernuva bir titreme kaplamıştı. Delirmiş gibi a- şağıya koşup kapıcıyı uyandırdı. — Çabuk yukarıya gel madam Re- büro, karım fena halde. Kapıcı çabucak giyindi; Teodor ile birlikte yukarıya fırladı ve Emili'nin üzerine eğildi. Kadıncağız : — Aman yarabbi, madam ölmüş, diye haykırdı, zavallı efendi, karınızın kalbi atmiyor. Mösyö Brevet bağırdı : — Ölmüş mü? İmkânı yok, koş ça - buk bir doktor getir, içi, sevgilim !. Emili, canımın —okak Bir an içinde oda, içerisinde büyük bir felâket olan bir yerin korkunç man- zarasını almıştı. Alt üst olmuş sandal- yelerin arasından yükselen ispirto, a monyak ve kolonya kokuları içinde mösyö Brevet yere diz çökmüş, karısı- nın hareketsiz eli üzerine göz yaşları döküyor ve yalvarıyordu : — Beni affet, beni affet Emili; çok sert davrandım; bu benim kusurumdur. Yaşa Emili, sana yalvarıyorum yaşa... Buna dayanamıyacağım, öleceğim. Be - ni affet Emili ! —k4 Bu sırada madam Brevet kendine geldi. Birden sol gözü açılarak bir an sevinç ve hayret alâmetleri gösterdi. Bu dehşetli bir intikam olmuştu ve bu hal birkaç saniye devam etti Nihayet, mezarların ötesinden gelen bir sesle : — Seni affediyorum ! dedi. Kocasının sevincine son yoktu. Ar - tık hıçkıra hıçkıra, bir felâketten kur tulan çocuğuna bir babanın kondurduğu öpücükler kadar karısını durmadan ö - püyordu. Madam Brevet, zayif bir gülümse - yişle : — Sen gerçekten beni sever misin ? dedi. — Benim seni sevip sevmediğimi so- ruyorsun Ne kadar çok sevdiğimden bir an şüphe etmedim. Seni kaybettim, san mıştım. Aman yarabbi ! — Beni sevdiğini tekrar söyle ! — Sana tapınıyorum. — Gerçek mi ? — Doktora görünmek istemiyor mı - sın? Ayak sesini duyuyorum. — Lüzum yok. Yalnız biraz karnım aç; okadar.. — Karnın aç demek benim canımın içi! Sana kendi elimle bir yumurta pi- şireceğim; en hoşlandığın şeyleri bu lup getireceğim. Beni ne hale koydun? Bak, tiriltiril titriyorum. —kk O gece mösyö Brevet, rüyasında ken- dini karısını öldürür görüyor ve « ben bir alçağım! » diye sayıklıyordu. Ma - dam Brevet kendisini yatıştırıyordu : — Yok canım; ben ölmedim; haydi uyu ! Ertesi sabah madam Brevet neşeli kalktr ve bir şarkr söylemeğe başladı. Kocası da kâbustan kurtulmuştu. Ka - dın dedi ki — Ne düşünüyorsun Teodor? Bu ak şam canım tiyatroya gitmek istiyor. İki bilet al bir Vodvil için Canım bir az gülmek istiyor. —Bu akşam mı? kabil değil; çok yor- — Beni eyileştirmek mi? Sonra hid- detli bir eda ile ilâve etti 1 ULUS M EMLEKETTE Aydında Halkevi bayramı güzel bir törenle ku'landı Aydın, (Hususi) — Halkevleri yıl- dönümü Aydın halkevinde dün çok par- lak bir surette kutlanmıştır. 'Gündüz toplantısında Ankara halkevinden veri- len söylevler, konserler radyo ile dinlenmiş, gece toplantı- sına bandonun çaldığı istiklâl marşı ile başlanmıştır. Hal- kevinin yıllık çalışmalarını bildiren söylevden sonra Beh- çet Kemalin Halkevleri şiiri okundu. Hüseyin Bayındır ve Hüseyin Baykara keman ve piyano ile müzik konseri ver- diler. Bundan sonra gösterit kolunun yaptığı tablo göste- rildi. Orta okul talebeleri çok muvaffakiyetle Yaman piye- sini temsil ettiler. 936 yılında Aydın halkevinde 40 gösteri, konser ve kon- ferans verilmiş, bunları 19087 kişi dinlemiş ve seyrelmişuı.ı 'Tarım sergisini 4228 ve sıhi müzeyi 4822 kişi gezmiştir. Aydında Spor F aîiy;ti Aydın, (Hususi) — Futbol ve voleybol Barkesirde tirdikleri lik maçlarına Aydın spor alanında devam edildi. Dünkü maçlarda Söke ve Aydın takımları ikişer sayı ile berabere kaldı. Nazilli - Karapınarı sıfıra karşı iki sayı ile yendi. Gönen, 22 (Hususi muhabirimiz- den) — Dört yıl önce Sarıköyden Şa- ban ağayı öldürmek niyetiyle çobanını öldüren Hafız Hüseyinbey köyünden Ahmet tevkif edilmiş, fakat o zaman her nasılsa hapishaneden kaçmıştı. Evvelsi gün, domuz avlamak için sabahleyin erkenden, Şaroluk köylüleri dağı sarmışlar ve yavaş yavaş muhasa- rayı küçülterek orman içinde saklı olan domuzları kaldırıp vurmağa başlarken, köy korucusunun gözüne bir ağaç al- tında yatan ve koyun postekilerine sa- rılı beyaz kuyruklu bir şey ilişmiştir. Korucu bir arkadaşiyle beraber, ev- velâ domuz zannettikleri bu yığının ya- nına yavaş yavaş sokulmuşlar ve yata- nın insan olduğunu görünce üzerine a- tılarak yakalamışlardır. Bu adam: — Ben Ahmedim. Demiş ve kendi- sini tanıtmıştır. Bu katili tanıyanlar, hemen bağlıyarak köy muhtariyle bir- likte jandarmaya teslim etmişlerdir. — Benimle böyle konuşmak fena u sul değil; bu ne ton böyle ! — Bu bana yakışan bir ton'dur. — Nasıl olup ta cesaret ediyorsun?... ** — Benim öldüğümü sandığın zaman bu kadar kudretli görünmiyordun ? — Hâlâ bundan mı bahsedeceksin ? — Ben onu bilmem; fakat sen, hâlâ beni dünkü gibi kölen, esirin sanryor- san çok yanılıyorsun dostum! Ben bu- rada tiriltiril titriyordum; sana itaat « tan başka elimden hiçbir şey gelmi - yordu. — Ya şimdi ? Emili şiddetlice cevap verdi 1 — Ben bir kadınım; şimdi senin be- ni öğrendiğini öğrendim; artık bundan elimden geldiği kadar letifade edeceğim. Gönende domuz avına çıkan köylüler bir katil yakaladılar Bolunun /.band gölü Aydın halkevi temsil şubesi ütün kaçakçıları Korucu nahiyesii Kılıçlar köyünden Osmanla daşının Ağunyadan kaçak tütün ge- haber alınması tahkiata başlanmıştır. Yapılan tahkikat neticesinde ka- | | çakçılar, 250 kilo kaçak tütünle be- $ ( raber ele geçirilmiştir. arka- üzerine ? Balıkesirde saat kulesi Gerzede Tütünlerimiz Gerze, (Hususi) — Bu sene 600 bin kilo raddesinde tütün yetiştiren Gerze- de her yıl olduğu gibi başta inhisar i- daresi olduğu halde milli de tütüncülere avans vermiştir. müessese er Zurca her tarafta tütünlerini denk haline ge- tirmeğe başlamıştır. Bu hafta içinde inhisar idare orta nevi bir mahsul partisi: kuruştan satın alarak mıştır. Yakında diğer rın da mübayaaya başlıyacakları haber alınmıştır. in ki'osunu yüz ilk piyasayı aç- şirket ve tüccarla- cenneti: bir seyyah merkezi oluyor Bolu, (Hususi) — Yalınz Bolunun değil, bütün bu çevrenin, hattâ Türki- yenin en güzel ve emsalsiz bir gölü o- lan Aband gölü, tabiatin eşsiz bir hedi- yesidir. Bu gölün bir turist merkezi o- lacak vasıfları taşıması dikkati çekmiş ve tetkikler başlamıştır. Aband bir başka hususiyet taşır: Ziya ve renk Etraf çam or- manıdır. Suyun üzerinde her mevsim- , günün her saatinde akisleri harikulâdedir. de ve her zaman bir hareket ve hafif dalgalanma vardır. Sahil kumsaldır. Öyle kıyıları vardır ki, çam!ıklar bura- ya kadar uzanır ve su ağaçların göv- delerini yalar. Bolu gençleri bu yıl Aband gölünün kenarında bir kamp kuracak'ardır. Gö- le yakın olan köyler - ağaçlarını hiç kes- memekte ve hattâ onların fazlalaşması- na gayret etmektedir. Gölün etrafında. ki toprak çok verimlidir.