20 Şubat 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

j Rııı—aYasadaki tadilât dolayısiyle Kamutayda n müzakere zaptını aynen neşrediyoruz ULUS yapıla Karar No. 975 Büyük Millet Meclisinin 5.2.1937 tarihindeki in'ikadında, Teşkilâtı esa- siye kanununun bazı maddelerinin ta- dili hakkında cereyan eden müzakere zabıtlarının bütün memlekette aynen neşir ve tamimine karar verilmiştir. 8-2-1937. ere zabıt- ştir.) 15 (Bu kararda yazılı müzak ları aynen aşağıya dercedilmiş 5.2.1937 cuma, nçılmaRsaz;ıa: Başkan: Abdülhalik Ren Kâip'ler: Naşid Uluğ (Kütahya) Ali Zırh (Rize), $ — Malatya mebus z ve 153 arkadaşının Teşkilâtı esasiye kanununun 2, 44,41, 48, 49, 50 6I, 74ı. ve 25 inci maddelerinin değiştirilmesine dair kanun teklifi ve Teşkilâtı esasiye encümeni mazbatası (2144) Başkan — Encümen mazbata_sında müstaceliyet kararı istiyor. Evvelâ onu reyi âlinize arzediyorum. Kanunun müstaceliyetle, encümenin teklifi veç- hile müzakeresini kabul buyurınlîr.. Kabul buyurmayanlar.. Kanunun muî: taceliyetle müzakeresi kabul buyuru muştur. 4 şHeyeti umumiyesi hakkında müta- lea var mı? ğ Dahiliye Vekili Şükrü Kaya (M:g- la) — Sayın arkadaşlar; başta Cf!mvu' riyet Halk Partisinin Umnmî"Rîıl de- kili Büyük Başvekil İsmet İnönü oldu- ğu halde Partinin mebuslarından 15_3 arkadaşın imzası ile hazırlanan Teşki- lâtı esasiye kanunu tadilleri hufuruj nuza sunulmuş bulunuyor. Bu tadilleri icab eden zaruretleri huzunmuzd.a ar- zetmeği büyük şeflerim bana vazife ö larak verdiler. Bu ödevimi yapmak içı.n müsaadenizi rica ğim. Cumhuri- yet Halk Partisinin prensipleri._ proş- ramında vazıh bir surette tesbit edil- miştir. Bu, cihanca malümdur. Tatbi- katı için de bugünkü türklere ve Tür- kiyeye bakmak kâfidir. İcra faaliyeti- nin ateşleri arasında hayatın ve siyasi hayatın seri geçen sellerinin cereyan- ları arasında belki hakikat objektif ola- rak görünmiyebilir. Fakat önümüzde şaşmaz ve yanılmaz acı da olsa, tatlı da olsa, herkese ve her zaman hakikat söy- liyen bir tarih vardır. Onun mütalea, müşahede ve mukayesesinde herkes ser- besttir. Biz, tarihi önümüze bimehaba açabilir ve bakabiliriz. Zaten insanlık tarihi türklerle başlamıştır. Türk olma- saydı belki tarih olmazdı ve muhakkak u İsmet İnönü ki medeniyet de başlamazdı. (Bravo sesleri, alkışlar). İnsanlık tarihinin başlangıcından son günlere kadar beşeriyetin faaliyet dalgaları arasında bu kadar derin ve ge- niş hamlelerle müessir olan türkler son asırlarda ve son devirlerde büyük teh. likeler geçirdi. Türkler coğrafyadaı? kaldırılmak ve istikbal tarihinden si- linmek istendi. Biz tarihe kaza ve kaderin bir net%— cesi nazariyle bakmadığımız gibi, tari- hin böyle kaza ve kaderinden ve zart- rt akibetlerinden gelen hükümler.ıne de boyun eğmeği bilmiyen bir — milletiz. (Bravo sesleri, alkışlar). Bizim kaia- atimizce her millet kendi tarihin'i kefı- di yapar. O fena neticeler, O milletin kusurunun eseri ve amelinin cezasıdır. Eğer bu gün iyi neticeler görüyoîsa.k onu bu milletin yaptığı Ve başardışı'ı— yi işlere vermek zaruri olur. Tarihin neticesinin zaruri ve mukadder om.ıîd" ği gene bir türketarafından, türklüğün .e- lile ve türklerin kaniyle isbat edilmiştir. i değiştirdik. Ve türke Tarihin seyrin: a daha ye- atfedilen menhus tali bir def nildi. (Alkışlar), Atatürk; bu millette bütün yüksek seciyeleri v hasletleri nefsinde toplayar azmi iradesini birleştirdi ve kendi azmı iradesine katarak türk milletini mah- volmaktan kurtardı. Şimdiye kadar tü.rk tarihi isbat eder ki türkler için esir olmak mahvolmak demektir. Atatürk; türk istiklâlini kurtarmakla beşeriyete de, m2deniyete de büyük hizmet etti. Tarih Atatürkten bahsederken, Ata- türktün yüksek vasıflarından bahseder- mevcud olan e âlicenab ak milletin ken hiç şüphe etmemeli ki €en büyük zeteler Millet ve devlet hayatında bir dönüm noktası olan bucelsenin zabıtları tarihi bir vesika değerini taşımaktadır. Müzakerelerin ertesi günü ga- de eksik olarak çıkan bu metinlerin tamamını okurlarımız bu sütun- larda aynen bulacaklardır.. vasfını beşeriyete yaptığı bu hizmette ektir. Türksüz bir tarih ne kadar muzlimolurdu. Hele türksüz &alaca-k beşeriyet ne kadar sefil ve ıufl.î bir manzara irae eder, hepiniz "tahmm ve tahayyül edebilirsiniz. Türkurr olmadı- ğı bir tarih karanlık ve kaotik olur. görec *Zaten türk âkibetine bu kasdı yapan- lar kendilerinin yaptığı fena niyetin, kötü kasdin cezasını AZ bir zamaı_-ı'dzî gördüler. Türk kendi tarihini ve taliini kendi yaptığı vakit ve kendi yapatke.n hiçbir kimsenin, hiçbir tarafın ne tes.ı- rine kapıldı ve ne de yardımını gördü. Ne buldu ise kendinde buldu ve kendi eliyle yaptı. Ve yaptığı şey, tarihten aldığı, müsbet, muayyen tecrübelerd_en edindiği kanaatler üzerine müessestir. Maddi vesaiti kendi idrakine istinad ettirtti ve bu sayede istiklâlini kurtar- dı. Atatürk türk istiklâlini kurtardık- tan sonra türk bir daha böyle badirele- re, tehlikelere dönmiyecek bir devlet sistemi kurdu. Bu devlet sisteminde tatbik edilecek olan prensipleri vazıh, açık ve müsbet olarak program halinde tesbit etti. Bu programı ve bunun tatbikini kendi kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi eline ve mesuliyetine verdi. Cumhuriyet Halk Partisinin prensipleri evvelemirde modern bir devlet kurmaktır. Türkün tarihine, se- ciyesine, âlicenablığına ve gururu mil- lisine muvafık olarak bir devlet yarat- maktır. Bu devletin vasıflarını ararken hepsini ayrı, ayrı tarihten alınmış, ha- kikatten alınmış, icraattan alınmış pren. siplerle ayrı, ayrı vasıflarını tayin etti. Bunların başında devletçilik gelir. 'Türk milleti devletçidir. Asırların gös- terdiği, tarihin seyri isbat etmiştir ki modern tekniğin ve ekonominin, mali- yenin teknik ve müsbet icablarına, gün- delik hayatlarını ferdi olarak ve cemi- yet halinde uydurmıyanlar daima geri kalmağa mahkümdurlar. İlerlememek geriîemek; gerilemek, ezilmek demek- tir. Hayat mübarezesinde, bâhusus dev- letler arasındaki hayat mübarezesinde geri kalmak çiğnenmek demektir. Çiğ- nenmemek için türkün hergün daha fazla ileri adım atması lâzım ve şart- tır. Biz yakın mazinin bıraktığı boş- lukları doldurmakla mükellef olduğu- muz gibi atiyen de çocuklarımıza hiç- bir fena miras bırakmamak mecburiye- tinde bulunan bir nesiliz. Mazide, za- manda ve mekânda yapılan hataları az zamanda telâfi ederek istikbali ona gö- re hazırlamak lâzımdır. Yalnız mazinin kusurlarını itiraf etmek veyahud ört- mek kâfi gelmez. İstikbalin de icabları- nr ona göre hazırlamak iktiza eder. Bu vasfı haiz olmıyan devletlerin bilhassa türk devletinin istikbalinden dahi şüp- he edilebilir. Atatürkün kurduğu pren- sibin asliyeti bundadır. Eğer biz Ata- türkün türkleri kurtarmış olmak itiba- riyle, türklere yüksek medeni vasıfları- nı tekrar iade etmiş olmak itibariyle kendisine karşı şükran hissediyorsak bunun ifasını ve ifadesini kurr!uğ!ı ptensipleri sadakatle feragatle ve sami- miyetle takibde aramak icab eder. Türk milletinin bu prensiplere ne kadar bağ- lr olduğunu hergün bir misaliyle gör- mekteyiz. Arzettiğim prensiplerin başlıcaları- nın Teşkilâtı esasiyemize geçmesi, Â- tatürkün prensiplerine milletçe İ ıx.:ı-f-.. ber bağlılığımızın ve samğmî ilgın:ıızı_n hukukt ifadesidir. Biz iıtıyoruzulfı, Bİ- set ve icraat sahalarnda yaptığımız iyşaler irfan ve vicdanı hukukîler_de yer bulsun ve hukuki hayatın md_’d“' m;n- şei ve istinadgâhı olsun. ÇAIUWİĞ ır ki, devletçilik vasfını teşkilâtı esasiye- ye koymak kararını verdik. İ K Atatürkün vazettiği prens_ıp_le'r tıfrlır- tür. Yani asliyeti ve menşei _mba'l"dY e iyle milletin kendi seciyesin en bütün ihtiyaç VE zarü- alınmış ve onun retlerine uygun olarak seçilmiştir. Bu prensipler aynı zamanda türkçüdür de... Bu itibarladır ki millicilik vasfı kendi- liğinden çıkan bir zaruret olur. (Bra- vo sesleri). Bu milletin son asırlarda, gerek ekonomik hayatta, gerek sosyal hayatta çektiği elemleri burada tekrar etmek istemem. O son safhaların hazin sahnelerini Atatürkün nutuklarında açık olarak görmek mümkündür. Eğer tekrar bu acı hatıralara dönmemek bu elim hayatı yaşamamak ve beşeriyete de böyle bir felâket hazırlamak istemi. yorsa, türk milleti, behemehal türkçü ve millici olmak lâzımdır. (Bravo, çok yaşa sesleri, alkışlar.) Türk milletini beşeriyet içerisinde medeniyete yarar, sulha hâdim, müm- taz bir camia yapmak için evelemirde türk milletini istikbal tarihinde de 1lâ- yik olduğu medeniyet seviyesine çıkar- mak lâzımdır. Bu itibarla millici olmak bizim za- ruri şiarımızdır. Fakat bizim millici şi- arımız dar ve inhisarcı değildir. Bi- zim milliciliğimiz medeni beşeriyet i- çinde onun esaslı bir unsuru olarak in- sanlığın ilâ ve tealisine ve bütün dün- yayı mesud ve müreffeh yaşatmıya ma- tuf bir milliciliktir. Diğer bir vasfımız da halkçı olmak- tır. Halkçı olmak âlicenablığımızın na- zari bir eseri değildir. Zaten biz pren- siplerimizi koyarken geçmiş zamanlara aid veyahud insanların yüksek hislerin- den mütevellti mücerred mefhumlara kapılarak koymadık, Biz doğrudan doğ- ruya sulh ve medeniyet âmili olarak bir türk istiklâlini ebediyen korumak için ne gibi şartlar dairesinde yapılaca- ğını arıyarak ve icab eden şa'tları tes- bit ederek aldığımız halkçilik bir mer- hamet eseri değildir. Halkçılığımız doğrudan doğruya bu memleketin kur- tarılması, müstakil olarak i yaşa- ması için bir şartı evveldir. Bizim halk- çılığımız; halka doğru, halk için değil, halk tarafından ve halkla beraber sis« temidir. (alkışlar). Bu sistem memleke- tin doğrudan doğruya halk tarafından idaresini istihdaf eder. Bizde ferd ve sınıf imtiyazı yoktur. Bütün vatandaş- lar üzerinde kanunlarımız tamamiyle müsavi olarak mer'i ve caridir. İttilâ- ımıza vasıl olacak da cezasını görmiye- cek hiçbir kanuni kabahat yoktur. Halkçılığımızın tatbikatta ve teşrii hayatta yeni yeni elemanlar olarak ci- hana nümune olacak kadar ileriye var- mış hukuki eserleri vardır. Partimizin her sene toplanan ocak kongreleri, iki senede bir toplanan vilâyet kongrelrri, dört senede bir toplanan büyük kurul- tayı; Avrupa hukukunda inisiyatif, bejis- latif ve referandum denilen esasların a- meli tatbikinden başka bir şey değildir. Biz yaptığımız işleri her sene bu kon- grelerde gözden geçiriyoruz ve oradan alınan neticeleri huzuru âlinize arzet- mekteyiz, Büyük Meclisin kanunların- daki isabetin en büyük âmili de halkın fikirlerini almak ve mütalealarına lâyik olduğu ehemiyeti vererek kanunların hazırl da müessir kılmaktadır. Binaenaleyh bu kadar lüzumlu ve önem- li bir prensibin teşkilâtı esasiyeye gire- rek âmmenin vicdanında bir hukuk esa- sı olarak te'âkki edilmesi elbette çok iyi ve zaruri bir şeydir. Arkadaşlar; bu memleket kxâhinle- rin ve gayri mesullerin vicdanlara âmil olmasından ve Devlet ve Millet işlerini görmesinden çok zarar görmüştür. Eğer türkün yolu başka yerlerden geçseydi ve orta asırlardaki zamanlarda kendi bildiği, kendi yaptığı kanunlarla idare etseydi devlet ve millet idaresini mis- tik ve doğmatik esaslara bağlamasaydı ilk zamanlarda ve osmanlıların ilk de- virlerinde olduğu gibi kendini kendi kanunları ile ve usulleri ile idare et- seydi bugünkü bulunduğundan daha çok ileri ve geniş olur ve medeniyete daha çok hizmet ederdi. Türk milleti- nin son asırlarda gördüğü felâketlerin, çektiği sıkıntıların sebebleri, aslı bir takım gayri mesüllerin ve gayri meti memba ve vasıtaların yaptıkları kanun- ların altında zebun olarak iş görmek mecburiyetinde kalmasıdır. Mademki tarihte deterministiz, mademki icraat- ta pragmatik maddiyetçiyiz, ©o halde kendi kanunlarımızı kendimiz yapmalı- yız. Kendi cemaatimizi maverayı dün- yaya teallük eden her türlü endişeler- den her türlü lahutf hayallerden mü- berra olarak kanunlarımızı bugünün i- cablarını, maddi zaruretlerini göz ö- nünde tutarak yapmalryız. Memleketin maddi hayatr ancak bu suretle kurtu- lur. Maneviyatı için türkün temiz ahlâ- kını inkişaf ettirmek kâfidir. Onun i- çindir ki biz her şeyden evel lâikliği- mizi ilân ettik. Kanunlarımızı ona gö- re yaptık, şimdi de Teşkilâtr esasiye kanunumuza koymak istiyoruz. Eşha- sın vicdan hürriyetlerine ve istedikle- ri dinlere intisabına zerre kadar mü- dahalemiz yoktur. Herkesin vicdanı hürdür. Bizim istediğimiz hürriyet, lâ- iklikten maksadımız dinin memleket işlerinde müessir ve âmil olmamasını temin etmektir. Bizde lâikliğin çerçe- vesi ve hududu budur. Arkadaşlar; biz şerayii salifenin geçmiş hükümlerinden çok zarar gören bir milletiz. Onun fe- na göreneklerinden gene en çok zararı biz türkler görmüşüzdür. Çünkü türk- lerin hasleti ve karakteri, inandığı şe- ye sadıkane raptı kalb etmek ve onun uğrunda kanını dökmeği ve hayatını feda etmeği emreder. Ferd ve aile ha- yatında beğendiğimiz ve inandığımız ahlâk esaslarına bağlılığımız da bundan gelir. (Lütfi Müfid Özdeş (Kiırşehir) — Yiğit millettir. Dahiliye Vekili Şükrü Kaya (de- vamla) — Hiçbir din kendisini müda- faa için türkler kadar azimkâr, türkler kadar fedakâr bir millet bulamamıştır. (Bravo sesleri, alkışlar). Eğer, dünyada islâmiyet yaşıyorsa, 10 asırdanberi kendisini.., Rasih Kaplan (Antalya) — 'Tam 12 asırdanberi. Dahiliye Vekili Şükrü Kaya (de- vam!la) — 10, 12 asırdanberi kendisini müdafaa eden türklerin koluna, kanına ve kafasına medyundur. (Bravo sesle- ri, alkışlar). Bizim davâmız bu hakikatin de çok fevkinde bir davâdır. Biz diyoruz ki dinler, vicdanlarda ve mabedlerde kal- sın maddi hayat ve dünya işine karış- masın. Karıştırmyoruz ve karıştırmıya- cağız. (Bravo sesleri, alkışlar). Türklerin fena miras olarak diğer bir şeyi de bir takım tarikatlere saik olmasıdır. Bizim bildiğimiz, türk için yegâne doğru yol ve tarikat müsbet i- limlere dayanan milliyetçiliktir. Bu yolu tutmak türkün maddi — ve- manevi hayatı için en büyük — kuvvet- tir. (Bravo sesleri, alkışlar). Bunun i- çindir ki eğer şurada burada vatandaş- larımızın kalbinde bu yanlış gidişlere küçük bir rabrta kalmışsa o rabıtayı nin olacak olan topraklara hâkim kıl- malıyız. (Kurtaracağız sesleri.) Asırlardan ve asırlardan beri canla- riyle, kanlariyle müdafaa ettikleri top-” raklardan elinde kalan kısımdan olsun kendisine hür ve efendice yaşıyabile- ceği kadar bir parça vermek, hiçbir kimseye, çok görülmez zannederim, (Bravo sesleri, alkışlar.) Bunun tatbikini kolaylaştırmak i- çin Teşkilâtı Esasiye kanununa bir ka- yıd koyduk. Bu kayıd Büyük Başveki- limizin de bilvesile söylediği gibi, hiç kimsenin hukuku tasarrufiyesine - bir taarruz teşkil etmez. Biz işlenmiyen toprakları işletmek için, işsiz kaları top- raksız köylüyü topraklandırmak için kanun yapıoyruz. Elbette toprağını İş- liyen ve işletebilen çiftçi bizim en bü- yük yardımımıza ve himayemize maz- har olacak bir elemandır. (Bravo ses- leri). Gümrük kanunlarımızın, ekono- mik kanunlarımızın hedefleri hep bu- dur. Eğer biz çiftçinin yüksek istihsal kabiliyetinden istifade ederek onu ay- nı zamanda müstehlik bir vaziyete koy- mazsak ekonomide yaptığımız işler da- hili pazarda müşterisiz kalır. Bizde köylünün ocağı tütmezse fabrikanın bacası söner. Yaptığımız ekonomik ha- reketlerin verimli olabilmesi için behe« mehal türk köylüsünü ve türk çiftçisi- ni müstahsil olduğu kadar müstehlik vaziyete de koyacağız. Bugün ancak kendini geçindirir vaziyetten kurtara- rak, medeniyetin insanlara verdiği saa- detten zevkten hissedar etmek istiyo- ruz. (Alkışlar). Medeniyetin bugünkü yüksek huzur ve refahından türk mil- letini mahrum bırakmak bizim için zül ve şin olur. Elbette ki mahrum bırak- mıyacağız. Elbetteki türk milleti ken « dini umumi refah ve saadet seviyesine çıkaracaktır. Bu da istihsâl kabiliyeti- ni artırmak sayesinde olacaktır. Koy- duğumuz kayıd bundan ibatrettir. Di- ğer kayıd gene büyük Başvekilin sıra « sında söylediği gibi hükümet teşkilâ- tında görülen bir lüzum üzerine yapıl- mıştır. Hükü 1 siyasi üsteşarlar ihdası düşünülmüş ve bunun zarureti görülmüştür. ve icabı hissedilmiştir. Bunun tatbiki için Teşkilâtı Esasiye ka: nununda formaliteye aid bazı maddele- rin değişmesi icab etmiştir. Son olarak getirilen tadil teklifi de ondan ibarettir. Arkadaşlar; tadili icabeden zaruret- leri ve Cumhuriyet Halk — Partisinin prensiplerini yüksek — huzurunuzda muhtasaran arzetmiş oluyorum. Eğer bana verilen vazifeyi kısmen olsun ya- pabilmişsem benim için büyük bir şe - reftir. Şunu da arzetmek isterim ki bi- zim bütün mütaealarımız ve teklifleri « miz ancak tasvibinize iktiran ettikten sonra tatbik olunur. Unutmamalıdır ki bizim kürduğumuz büyük esaslardan biri de memleketin ve milletin mukad- deratına yalnız ve yalnız Büyük Millet Meclisinin hâkim olmasıdır. Hakimiyet Milletindir. (Alkışlar) Başkan — Söz Sadri Maksudi Ar- sal'ındır. Sadri Maksudi Arsal (Giresun) — Bazı şeyler soracaktım suallerime cevab aldım. ç Başkan — Söz Hakkı Kılıç'ındır. Evvelki kanunlara rey vermhiyen var mr Rey toplama muamelesi bitmiştir. Hakkı Kılıçoğlu (Muş) — Sayın ar- kadaşlarım; Ulu Önderin, Atatürk'ün güneş dimağından nur alan İsmet İnö- nüne bu teşkilâtı esasiye kanununun B. M. Meclisinin karariyle kökünd silerek bu tarikatlerden uzaklaştırmak istiyoruz. (Bravo sesleri). Koyduğu- müz prensiplerden biri de budur. inlerimizei Adel Diğer pr de tesadüf edeceğiniz bir iki nokta da- ha vardır. Bunlardan biri; çiftçiyi top- rak sahibi yapmaktır. Arkadaşlar; 18 milyon türkün 15 milyonu çiftçidir. Bu 15 milyonun bir çoğu kendi toprağında çalışmaz. Çiftçiyi, türk çiftçisini top- rak sahibi yapmak demek, türk çiftçi- sini yani türk ekseriyetini kendi eko- nomik mukadderatıma sahib kılarak bu memleket için hayırlı ve aktif bir ele- man yapmak demektir. Bu büyük küt- leden eğer büyük bir menfaat bekliyor- sak, ötekinin, berikinin toprağında ça- lışmaktan kurtarmalı; kendisini kendi- bazı maddelerinde değişiklik yapılma- sına dair teklifi, bilhassa ikinci mad - desinin değişmesi dolayısiyle bütün hür türk i kendisine şükran- larımı arzederim. İkinci maddenin de- Biştirilmesi hakikaten hür fikirlerin u- zun zamandan beri hasretle beklediği bir şeydir. Bu kanunla Cumhuriyeti- miz, Partimizin 6 büyük temel taşı üze- rine oturtulmuştur. Artık hiç bir zelze- le onu sarsamaz, ne dahili, ne harici... Değişen diğer maddeler hakkında Şiik- rü Kaya arkadaşımın söylediklerine ta- mamiyle iştirak ederim. Bunlar haki « katen bugünkü ihtiyaçlardan doğmuş ve yerinde yapılmış değişikliklerdir. Sizi fazla yormamak için sözümü uzat« mıyacağım, Yalnız kendi kanaatimce, (Lütfen sayfayı çeviriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: