Okuduklarımız - Fransa, İngiltere ve Almanyada Son yılın ekonomik ve malif vaziyetini nası Fransada VAt aylık “halk cephesi” bükümetin. 'den sonra mühalelet Bium kabinesinin, Aancak prensiplerine aykırı bir politika güddüğü zaman muvaktakiyet elde ctti- ğini söylemektedir. Söylendiğine - göre, İspanya işlerinde B. Blum, B. Laval'in ted etmiyeceği bir politika takib etmek- tedir ve sermayeler hürriyetinin müdatii 'olan B. Oriol'la, tam manasiyle dellas- yoncu bir bakan olan B. Jermen-Marten arasındaki fark pek okadar büyük değil- dir. Blum kabinesinin sosyal politikası- 'na gelince, patronlar şimdiye kadar yal- »iz senatonun tahakkukuna mani olduğu bazı islâhata hiç bir zaman muhalif ol- “madıklarını teyid etmektedirler. Bununla beraber senato büdceyi 2 ye karı 268 reyle kabul etmiştir. Rapor- tör B. Abel Gardey hazinenin 1937 de ki ihtiyaçlarının, tıpkı 1936 da olddğu gibi, 30 milyar frangı bulacağını bildir. mektedir. * Şimdiki halde fransız devletinin borçlarının yekünu 370 milyar frangı bulmaktadır; buna 40 milyara varan be- dediye borçlariyle, 110 mülyarı bulan de- miryolları borçlarını da ilâve etmek ge zektir . B. Gardey umumi kredinin mali hu- susatla alâkalı olmadığı ve itimadla büd- €e tevazününün kurulmasının, işlerin ye- “niden çoğalmasına bağlı olduğu fikrin. dedir. Sosyal temayüllü hükümetin beş " yillık deflasyondan sonra memlekete ver- Giği büyük ders budur. — Buo kadar barizdir ki, muhalefet ta- “arruzlarını büdee açığına değil, sosyal gevirmiştir. B. Kayyo bi şimdi masrafları kısmak ve memurlar diktatörünü bertaraf etmek lüzumu ü zerinde israr etmektedir. Finans bakanı, ekonomik salahiyetin başladığı fikrindedir. Noel ve yılbaşı dolayısiyle iş âlemin- de büyük bir faaliyet görülmüştür. De- miryolları 1936 yılmın 49 uncu haitasın. da, 1935 yılının ayni haftasına göre 20 mülyon frank daha fazla tahsilât yapmış- Devalüasyon'dan sonraki aylardanbe- Fi olan sönteşrin 1936 zartında vergi tahsilâtı 1935 deki 2 milyar 814 milyona mnukabil 3 milyar 167 milyonu bulmuş- tur. Vasıtalı vergiler ise tahminlere gö- — ze 17 milyon eksikle, fakat 1935 sonteş- rinine göre 135 milyon fazlasiyle, 2 mih- “yar 6 milyon getirmiştir. Kazanç vergisi 1935 sonteşrinine gö- “re Si müyonluk ve tahminlere göre de 36 milyonluk bir fazlalıkla, 556 milyon rank getirmiştir. Fiatların yükseldiği de bulan bu artış çok cesaret vericidir. Va- Sıtasız vergiler tahsilâtı ise 1935 sonteş- ririne göre 203 milyoniuk bir fazlalıkla, 1936 da 1 milyar 105 milyon frangı bul- muştür. Fakat maalesef rant'ların - vaziyeti bu salâhla tamamen tezad. halindedir. Bu da, sosyal anlaşmazlıkların devamı keyfiyeti ile izah olunabilir. Fiatların yükselmesi d> muayyen bir nisbet dahi- linde itimadın avdetini felce uğratmata ve yeni istikrazların yakın olması rant- Jarın yükselmesine imkân vermemekte- dir. Bununla beraber, uzun vadeli faiz haddinin yüksek olmasına rağmen, salâh hareketinin durması için hiç sebeb yok- tur. Şüphesiz, bu faiz haddinin devalü- asyondanberi — indirilememiş olması, e- #cf verici bir şeydir. Maamafi bu salâh hareketi devam edebilir. Demiryollar işletmesinden ileri gelen açık, 1935 deki 400 milyona mukabil 1936 da 848 milyonu bulmuştur. Borçlar servisi, 1935 deki 3 milyar 637 milyona mukabil 1936 da 3 milyar 70 milyona yükselmiştir. Böylelikle açık, tahmin e- dildiğinden 900 milyon fazlasiyle 4 mil- yar 888 milyon franga yükselmiş bulun- maktadır. 1937 için olan açığın ise 7 milyar 75 milyonu bulacağı tahmin e- dilmektedir. B e Dört yıldanberi İngiltere tam bir e- konomik nekahat devresindedir. Geçen yıl zarfında, sabit bir işi olanların sayı- & 1935 € göre yüzde S nisbetinde art- miş ve memleket endüstri ve ticaret fa aliyetinin endeksi, 1935 in son üç ayına göretyüzde 7 nisbetinde yükselmiştir. lik istihsalinde 1935 e göre yüzde 18 misbetinde bir artış vardır ve diğer ta- raftan çelik ithalâtında da bir azalış ol- duğundan dahili istihlâk yüzde 27 nisbe- tinde yükselmiştir. Krizden zarar gören kömür, pamuk, demir çelik ve deniz inşaati endüstrile- Tinden son ikisinde faaliyet yeniden baş- Jamıştır. Ancak, kömür bölgeleriyle, do- kumacılık bölgesi olan Lankaşayr'da va- ziyet halâ düzelmemiştir. Bu kalkınmanın bilhassa silâhlanma programının gerçekleştirilmesinden ileri geldiği çok defa iddia olunmuştur. Fa- kat bunun böyle olduğu muhakkak de- ğildir ve bu salâhın yarısından fazlası her halde silâhlanma programından ile- vi gelmemiştir. Halkın satın alma küdreti epi yük- #elmiştir. Silâhlanma programının tama- men haricinde olarak bir refah hareketi görülmekte, fiatlar (on iki ayda yükse- — hesaba katılsa bile, yüzde 10 nisbetini liş yüzde 20 yi bulmuştur) ve maaşlar telhis edebiliriz yükselmekte, her tarafta işçi aranılmak- da, sabitgeliri târ'serin hatları da art- dar. Spekülâsyon da işe karışınca, f işlere yatırlan sermaye mikda- ı da çoğalmaktadır. Bu hareket daha ne kadar zaman de- vam edecek? Bu kısmen silâhlanmaya, kısinen de mühtelik başka faktörlere bağ- kr olan bir iştir. Her halde şimdilik bu tancans'ın değişeceğini gösterecek hiç bir şey yoktur. Binaenaleyh, 1937 senesi” için tah- Şimdiki tehlike, işlerin düzelmesi temposunun — haddin- den fazla artmasıdır ki, yeni bir here cümerce yol açabilir. İş piyasasının tedrici düzelişini gös- teren bir kaç rakam, söylediklerimizin doğruluğunu beliğ bir surette isbat et- metkedi 1936 haziranında muntazam bir Janların yekünu 11.631.160 « bulmuştur. ki, bunda hasiran 1923 e göre yüzde 17.6 nisbetinde (1.700.000 kişilik) bir artış vardır. 1935 haziraniyle 1936 ha- ziranı arasında bu artış 600.000 kişi nis- betindedir. Vaziyetleri götü olan ene düstriler de (kömür, pamuk, demiryol- . .) işlerini kaybedenler bir milyon kişiden en az 700.000 i, vaziyetleri di zelen endüstriler de Çotomobil, gıda maddeleri, inşaat, ötelcilik, v. s.) iş bul- muşlardır. Bu endüstriler, kendilerine minler mükemmeldir. Tüzım olan öteki işçileri de nüfusun art- ması sayesinde elde etmişlerdir. Görül- düğü üzere, Büyük Britanya'nın ekono mik sistemi her zaman giliz mil- detine iş bulacak ilktidardadır. Almanyada Almanyanın ek: dak olmaktan çok Fakat 1936 senesi dahili kargaşalıklar çıkmaksızın geçmiştir ve 1937 de kargaşalıklar çıka- cağını umduracak hiç bir şey yoktur. Rayhş'ın dış vaziyeti düzelmemiştir. Ekonomik vaziyet hiç de memnunyet verici değildir. Rayhş'ın — otarşi'sini gerçekleştirecek olan dört yıllık plânın tatbıki dolayısiyle endüsriyel faaliyet olduğu gibi kalacak, hattâ belki biraz da artacaktır. İşsizliğin tamamen orta- dan kalkması da mümkündür. Raylışbank dört yıllık plânla bera- ber silahlanmaya da para yetiştirmek mecburiyetinde olduğu için para vazi- yetinde hiç bir salâh beklenemez. Fiat- Moskova, 16 (A.A.) — Sovyetler birliği yeni anayasasını görüşmek üzere R.s. sovyetleri fevkalâde kongre- si dün Kremlin sarayında toplanmıştır. Kongrede Sovyetler birliğini teşkil €den muhtar cumhuüriyetler ile milli mıne takalara aid 1200 murahhas bulunuyor- dü. Kongreyi açan merkezi icra komitesi reisi Kalenin Sovyetler birliğinin yeni teşkilât anayasa lâyihası raporunu oku- muştur. / Kalenin sözlerine başlarken demiştir. -Memleketimizde husule gelen sosyal ve ekonomik - değişiklikler bize fevkalâde demokratik esaslar üzerinde yeni bir devlet idaresi şekli kurmak im- kânlarını vermektedir. Memleketimizi sanayileştirdik ve sosyalist prensipler mucibince ziraati teşkilâtlandırdık. Sa- ide, ziraatte ve ticarette kapitalist- ti yaşayışa sosyalizmi e- sas tutmak süretiyle bir insanm diğer —— kişaf halindedir. 1936 da istihsalât ye- künu, 1932 deki $.571.000 tona nazaran, 19 milyon tonu aşmaktadır. Bu rakamın 2.300.000 tonu Sar'da istihsal olunmuştur. Makina imalâtı da geniş ölçüde artmakta olup bu endüs- tride - çalışanların sayısr 80.000 den 600.000 € çıkmıştır. Memleket içinde makina satışı yüz- de 17, ihracat da yüzde 30 nisbetinde artmıştır. Vergilerin randımanı parlak değildir. Vasıtasız vergilerle”“ kazanç vergisi tahsilâtı, 1935 deki - 3.920.000 Rayhş- marka mukabil 1936 da 1.973.000 Raylış- mark getirmiştir. Vasıtalı — vergilerle gümrük resmi de 1935 deki 2.303.000 Raylış'ın umumi borçları resmen - yal- 'nız 2 milyar 300 milyon Rayhışmark art- mıştır. Fakat bu rakamda, işsizler için ınan tedbirleri, otomobil yolları inşa- atını ve milli “ müdafaa — masraflarını karşılamak için yapılan kısa vadeli te- ahhüdler dahil değildir. Bunlar ancak vadeleri gelince Rayhş'ın borçları he- sabına dahil edilecektir; buna - intiza- ren de bu bonolar tedavül etmekte ve Rayhışbank tarafından reeskonte edil- mektedir. Ticari araştırmalar enstitüsüne gö re, kısa vadeli borçlar yekünu 1929 da- ki 26.535.000 Raylışmarka mukabil 1935 Jarın yükselmesi, kıtlık ve hayat sevi- 'yesinin inişi herhalde devam edecek- 'tir, Bir dönüm noktasına — varıldığını gösterecek hiç bir emare yoktur. Alman çelik endüstrisi tam bir in- de 22 milyar 15 milyon — Rayhışmarkı bulmuştur. ve bu yekünda, 1932 deki 4.289.000 Raylışmarka mukabil 1935 de 7 milyar 820 milyonu bulan silahlanma Sovyetler Birliği kongresi toplandı 17/1/ 1937 fevkalâde Kongreye reislik eden B. Kalenin, yeni anayasanın esaslarını anlattı bir insan tarafından istismarını ortadan kaldırdık.” Kalenin, teşkilâtı esasiye - projeşinin #osyalizme aid olan birinci faslından bah- sederek işçilerin saadetleri yalnız elde edilen maddi ve harsi kaymetlere değil 'ayni zamanda amele ve kolkozcılar sındaki menafi ahengine de mütevakkif bulunduğunu kaydeylemiştir. Kalenin, Sovyetler birliği devlet teş- kilâtından bahseden ikinci fasıl hakkın- da da demiştir ki: — Sovyetler birliği kendi hududları içinde 24 mıntakadan 17 muhtar cumhu- riyetten ve 9 milli eyaletten teşekkül e- der. Cumhuriyetimiz, halkımızın büyük bir çoğunluğunu teşkil eden rus ulusu- nun adını taşımaktadır. Bundan sonra, Kalenin, mahalli ida- relerin, devletin ve ” mahkemelerin hak ve vazifelerine aid olan diğer fasılların vasıflarını tebarliz ettirdikten ve vatan- daşların vazifeleri hakkında uzun izahat verdikten sonra demiştir ki: *— Hiç bir karpitalist memleket hatâ €en zengin bile kendi adamlarına iş hak- kı veremez. Almanyadaki faşist idareci- ler iş başına gelirlerken kapitalistliği boğacaklarını ve onları devletin menfa- faati olduğu kadar müstahsillerin menfa- atlerini de korumaya mecbur kılacakla- rını vadetmişlerdi. Halbuki bugün bütüm dünya bu vaidlerini nasıl tutmuş olduk. larını görüyor. Almanya bugün de eski- #i gibi yine emlâk sahiblerinin, sanayici- lerin, spekülâtörlerin ve borsacıların ta: hakkümü altında bulunuyor ve bunların menfaatlerini de himaye eden faşizm i- daresidir. Kalenin, vatandaşlık vazifesinin em ehemiyetlisi “vatan müdafaası” olduğu- nu ehemiyetle kaydeylemiş ve teyakkuz. yalnız hududlarda değil fakat ayni za- geldiğini söylemişti Nihayet Kalenin projesinin diğer fa- sıllarını da izah ettikten sonra sözlerini Şöyle bitirmiştir. '— Cumhuriyetimiz organik bir va- 'tandır. Milletimiz eskiden olduğu gibi 'bundan sonra da daima federal devletin müzahiri olacaktır. Havacılık ve Spor'un 183 üncü | masrafları da dahildir. Tirika; No: 123 Türkçeye ç XIL Beşeri âlem hulyalarımız, riyaziyecilerin ve halleri ve hulyaları gi di kendimiz mevcud olmi BİLİNMİYEN İNSAN Yazan: Dr. ALEXİS CARREL a: NASUHİ BAYDAR İnsanım, fiziyolojik ve dimaği faaliyetlerinin ahengi dairesinde ihyası cihanı değiştirecktir. Zira cihan, çehresini vücudümüzün haline göre değiştirmektedir. Unutmamalıyız ki - o, sadece / asablar cümlemizin, duyğu uzuvlarımızın ve tek- riklerimizin, bizce bilinmeyen, ve muhtemelki, bilinmez olan harici bir realiteye cevabıdır. Yine unutmamalıyız ki bütün şuur hallerimiz, bütün " skların bütün Ka birer - hakikattir. / Fizikciye bir güneş batışını ifade eden elektro- /“manyetik mevceler ressamın sezdiği parlak renk- lerden daha fazla objektif değildirler. Bu renk- Jlerin tevlid ettiği estetik duyğu, ve o renkler terkib eden mevceler uzunluğunun ölçüsü ken- in iki — manzaramızdır ve bunların , aynı derecede hakları” vardır. “Neşe ve ıstırab, yıldızlar ve güneş kadar ehemi- yetlidirler. Fakat Dante'nin, Emerson'un, Berg- #on'un veya Hale'in âlemleri Mösyö Babbitti'in. kinden çok daha geniştir. Pek tabiidir ki cihanı- yaran ölçüleri, uzvi çe Simaği- faaliyetimizin uvveti ile mütenasib ve zaruı cektir. Fizikçilerle astronomicilerin —dehasiyle ya- zatılmış olan - kosmos'dan, içinde hapsedilmiş bulunduğu kosmos'dan ın- sanı kurtarmalıyız. Güzelliğine ve büyüklüğüne Tağmen, cansız maddeler dünyası, onun için dardır. Bu dünya, ekonomik ve sosyal muhitimiz gibi, ölçümüze göre kurulmuş değildir. Onun doğumuna iştirâk ede- meyiz. Büsbütün onunla mahdut olduğumuzu, fizik aleminkilerden başka buudlar üzerine ya- yıldığımızı biliyoruz. İnsan hem maddi bir şey, canlı bir mahlük ve bir zihni faaliyetler kayna- #ırır. Onun, yıldızlararası mesafelerin ölü ge- nişliği içindeki mevcudiyeti temamiyle ihmal o- akikati mutlakiyet Tunabilir. Bununla beraber, veleh veren ülkesi sünde halkedilmiştir. Bunların refal inde bir aybancı olmaktan da uzaktır. Aklı, o ülke içinde, riyazi abstraksi- yonlar yardımı ile kolayca faaliyette bulunmak- tadır. Âncak o, arzın sathını, dağları, nehirleri, okyanosu temaşa etmeğe tercih etmektedir. İnsan ağaçların, nebatların ve hayvanların ölçü- larak büyüye- Rönesanstan beri — şairleri dakârlığı lan iyi niyetin sil bir cihandır. maddenin bu akla 'nına engel olal tahakkuk ettirmemi harikalarına, dostlarından mürekkep küçük gı pa, sevdiklerine daha sıkı bağlıdır. Mesafe ve zamanm ötsinde, başka bir âleme doğru genişle- mektedir. Ve bu âlemden - ki bizzat kendisidir - eğer öyle bir iradeye sahib ise sonsuz hâdise si silelerini seyredebilir: temaşa ettikleri güzellik silsilesi kahramanlığın, feragatin mülhimesi olan sevgi silsilesini; bütün eşyanım aslını ihti- rası ile aramış olanların en yüksek mükâfatı o- lesini İnsanm yeni baştan kuruluşu kat bunun programmı tanzim - edecek değiliz. Zira bir program, sert bir zıh içinde canlı kikati boğabilir. Tasvir edilmez olanm nebea- , ve istikbali aklımızın hudu- du içinde tesbit edebilir. Kalkmamız ve yürümeğe başlamamız; kör teknolojiden kendimizi kudretlerimizi mürekkeblikleri ve servetleriyle gerektir. Hayat bilgileri ga- —mız lâzımdır. inden hoşlanmaktadır. Sanat — yemizin ne olduğunu bize göstermiş ve ona eriş- bizim içi âlimlerin, artistlerin ve BUR Cihanımız, işte böyle eserlerine, anıtlarına, yeni beldenin mekanik — memiz vasıtalarını emrimize vermiştir. Fakat bizler, cansız maddenin tabiatimiz kanunlarına hürmet etmeksizin inşa etmiş olduğu âlemin he- nüz içinde bulunmaktayız; öyle bir âlemin ki kurulmamıştır, zira muhakememizin bir hatasından ve kendi hakkımızdaki cehlimiz- den doğmuştur. Bu âleme intibak etmemiz im- kânsızdır. Şu halde ona karşı isyan edeceği 'nun kıymetlerini değiştireceğiz. Onu kendimize nisbetle tanzim edeceğiz. Bugün fen bize, ken- dimizde gizli bulunan bütün kudretleri inkişaf ettirmek imkânını vermektedir. Fiziyolojik ve zihni faaliyetlerimizin esrarlı mekanizmalarını . O ve zâfımızın sebeblerini biliyoruz. Tabii kanun- ları nasıl saydığımızı biliyoruz. Neden dolayı ce- zalandığımızı da, karanlıklar içinde neden kay bolduğumuzu da biliyoruz. Aynı zamanda, fec- leri arasından selâmetimiz yolunu da fark- etmeğe başlıyoruz. Cihan tarihinde, inhitatı başlangıcına / gelmiş bir medeniyet, ilk defa olarak, hastalığının se- beblerini farkedebilmektedir. Acaba bu bilgiyi kullanabilecek ve fennin harikulâde kuvveti sa- yesinde, geçmişin bütün büyük milletlerinin Mmüşterek yeni yol kurtarmamız; — bütün sukadderinden kaçınabilecek midi üzerinde, hemen ilerlemeğe - başlama- —SON—