24 Aralık 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 ea w 24 İLKKÂNUN 1936 PERŞEMBE ULUS SAYFA 5 Sağlık bilgileri: Arterio - Skleroza karşı Arterio-Skleroz, artiritizm ve daimi tansiyon yüksekliğine karşı yapılacak tedbirler birçok cihetlerde müşterek ve umumidir. Herkes için bilinmesi, yapılması faydalı olan, uzum ömür iksiri gibi te- sir yapan, ihtiyarlamayı durduran bu tedbirlere böbrek, karaciğer, kalb ve diğer uzuvlardan bir hastalık karıştığı zamanlarda, hekimin hususi tavsiyeleri hâkim olsa bile, gene bu umumi bilgi- lerin gösterdiği ışıklı yollardan dışarı çıkılamaz. Bünyeyi koruyan bakım usülleri hastalık vaktinde hekimin işini ko- laylaştırran kurtarıcı çarelerdir. ÜUzvi- yet ancak hekim ve hastanın bu müşterek çalışması ile hastalığı atabilir. Arterio-Skleroz başta olmak üzere artiritizm ve daim? yüksek tansiyon ü- zerine sağlık bilgileri yazarken bunla- rın esaslarını evvelâ ayrı ayrı gözden geçirmeğe mecburuz. Yapılacak tedbir- lerin hayati kıymeti bilinmedikçe, ina- narak tatbiki müşkü) olacağından, oku- yucularımın beni bu şekilde yazr yaz- dığım için mâzur görmelerini dilerim. BEDENİN ZEHİRLENMESİ Arterio-Sklerozun husulüne müte- Mmadi zehirlenmenin sebeb olduğunu, buna harici zehirlerin de yardım etti- ğini biliyoruz. İç uzuvlarımız zehirleri yakarlar, zararsız bir hale getirdikten sonra vü- cudumuzdan dışarr atmaya çalışırlar. Bu işte ne bir dakika durmaları, ne de yavaş çalışmaları caiz değildir, uzviye- tin zararmadır.. Karaciğer, gırtlağın önünde gizle- nen tiroid, dereki gudde (1) zehirleri bozmak, onlara karşı panzehirler yap- mak, büyük sempâti sinir tertibatını tenbih etmek için (2) hormon denilen müessir maddeleri yaratırları içimize, kanımıza verirler. Akciğerlerin deverana hava çekerek kandaki enkazı yakması, kandan aldığı hamızı karbonu havaya boşaltması, böb- reklerin kanı süzerek zehirleri idrarla defetmesi, cilddeki ter guddelerinin birçok kirlikleri ter halinde harice ver- meleri lâzımdır. Vücudün yapılmış ol- duğu muhtelif uzuvlar böylece birlikte çalışarak -Sıhat- adını verdiğimiz, ses- siz işleme ile beşer makinesini yaşatır ve yürütürler. Malümumuz olan daha birçok iç uzuvlarımızın vazifelerini ile- ri bahislere bırakarak şuracıkta yeni sağlık öğüdlerinin mühim esaslarından biri olan iç guddelerinin esrarını ve ar- terio-skleroza, daim? yüksek tansiyon ve artiritizme olan münasebetlerini tes- bit edelim. GUÜDDELERİN HAYATİ KIYMETLERİ Tükrük guddeleri, karaciğer, pan- kreas, böbrek gibi iç uzuvlarından bir kısmı ifraz yapan ve mahsullerini hu- sust yollarla bedenin boşluklarına dö- ken büyük güuddelerdir. Bunların ne iş gördükleri asırlardanberi malümd Ağız içine tükrük, bağırsaklara saf- ra ve pankreas usaresinin dökülmesi gi- bi. Bir kısım kapalı (mecrasız) guddeler daha vardır ki yirmi otuz sene eveline gelinceye kadar neye yaradıkları bilin- mezdi ve işe yaramıyan lüzumsuz şey- ler zannolunurlardı. Bu guddelerin bugün yaşamamıza hâkim oldukları, kudretle çalışmak, yo- rulmak, ihtiyarlamak gibi biribirine u- laşan hayat hâdiselerine alâka ve bağlı- lıkları kati surette anlaşılmıştır. Kapalı guüddeler birçok hayat unsur- larının fabrikalarıdır. Yediğimiz giıda- ları yakarak bedene hareket ve hararet yapan, zehirleri ıslah eden, sinirleri ça- lıştıran, mikropları öldüren, toksinlere (mikrop zehirlerine) karşı panzehirler yapan bu kapalı guüddelerin ifrazlarıdır. Muhtelif mizaçlar, uzuvların hayatı ve teşekkülü, gelişmeleri, ihtiyarlığın ağır aksak temposu bu guddelerin ira- de ve hükmü altında icrayı ahenk eder- ler. Her gudde kendine mahsus ve ayrı tesirler yapan hormonlar, hayat cevher- leri yapar; bunların muhtelif cinsleri kanın içinde, vücudun her tarafına, lâ- zım olduğu yerlere sevkolunarak son derece minik, cüzi mikdarlarla uzviye- tin umumi faaliyetini temin ederler. Hareketimizi süratlendiren, canlan- dıran, yavaşlattıran onlar olduğu gibi bütün uzvi çalışmalayı karıştırarak mi- zacımıza inhiraf, sıhatimize halel ve- renler gene onlardır. Her ifraz guddesi bir enerji santralr, bir — Bengisu çeşmesidir. Bu çeşmelerden doya doya enerji içmesini Ööğrenmeye çalışmak modern sağlık bilgisinin baş öğütlerini teşkil etmelidir. Dr. Şükrü ŞENOZAN Yurdda dünkü hava durumu Meteoroloji enstitüsünden verilen malümata göre dün İstanbul çevresi ve Çanakkale ile Karadeniz kıyılarının şark kısmı yağışlı, Eme mıntakası ve cenub A- nadolusunda hava açık diğer yerlerde u- mumiyetle bulutlu geçmiştir. Hava ev- velki güne göre dün hemen bütün yurd- da biraz soğumuştur. Evvelki gün Trak- ya ve Ege mıntakasında suhunet sıfırın üstünde kalmışken dün bu mıntakalarda İstanbul ve İzmir müstesna olmak üzere sıfırın altına düşmüştür. Dün şarki A- nadoluda hava soğukluğu evvelki gün- den fazladır. En düşük suhunet sıfırın altında Akhisarda 3, Bursa ve Manisada 4, Bolu ve Sivasta 9, Erzurumda 11, Karsta 17 derecedir. Evvelki gece Anka- rada sıfırın altında iki dereceye kadar düşen suhunet evvelki günden iki derece daha yüksek olmak üzere sıfırın üstünde dün beş dereceye kadar çıkmıştır. Halkevinde Halk dershane ve lisan kursları Ankara Halkevi Başkanlığından ; Evimizde halk dershaneleri ve li- san kursları komitesi tarafından veril- mekte olan Fransızca, Almanca ve İn- gilizce lisan kurslarına 4-1-1937 tarihi- ne tesadüf eden pazartesi günü başla- nacaktır. Kurslara devam etmek istiyen talib- lerin, her gün akşamları evimiz skere- terliğine müracaatla isimlerini yazdır- maları rica olunur. Prenses Juliananın Evlenme programı tesbit olundu Lahey, 23 (A.A.) — Yakında evlene- cek olan Prenses Juliana ile Prens Ber- nard'a Holanda namına verilecek hedi- yeleri seçmek üzere teşkil edilmiş olan komite hediyeleri tespit etmiştir. Bu- na göre, eyni evlilere bir motörlü yat Holanda Prensesi Juliana hediye edilecek, ve ikamet edecekleri Soestdijk sarayının bir dairesi yeniden tamir olunacak ve döşenecektir. Bundan başka Prens Bernhard Ho- landa ordusuna kabul edilerek deniz teğmeni ve kara yüzbaşısı tayin edil- miştir. -7 ikincikânun 1937 de yapılacak olan evlenme töreni, kısa dalgalt iki radyo istasyonu ve Phi ve Pcj, 16.88 ve 19.71 metrelik uzun dalgalr istasyonlar tara- fından grinviç saatiyle 9.40 da neşredi- lecektir. Bu tören şimal ve cenup Amerikala- rr ile garbi Hindistana mahsus olmak Üzere de 25.57 ve 31.28 metrelik dalga- larla bildirilecektir. Negüs gümüş takımlarını sattı Lendra, 23 (A.A.) — Negüsün gü- müş sofra ve saire takımlarının satışı 2500 ingiliz lirası getirmiştir. Alâkalı mahfillerden öğrenildiğine göre, imparatorun bütün ihtiyatları ar- tık tükenmiştir. Kendisinin yalnız 150 ilâ 200 bin liralık Cibuti - Adisababa demiryolu hisse senedi kalmıştır, Bu- nunla beraber italyanlar, bu hisse se- netlerinin satılmasını protesto etmiş- lerdir. İtalyanların fikrince, bu hisse senetleri Haile Selâsiyeye değil, fakat Habeşistan imparatorluğuna aid bulun- maktadır. İtalyanlar, bu sebebten dola- yı, hisse senetlerinin iadesini istemek- tedirler. — Öğrenildiğine göre fran- sızlar bu hisse senetleri ile alâka- dar olmuşlarsa da italyanların bu gö- rüşünü öğrenmeleri üzerine birdenbire bu senetleri satın almaktan vazgeçmiş- lerdir. Noel dolayısiyle Negüs'e çekilen bir telgraf Londra, 23 (A.A.) — Habeş dost- C. H. P. Vilayet kongrelerinde İstanbulda: İstanbul, 23 (Telefonla) — Parti vilâyet kongresinin bugünkü toplantısında geçen içtimaa aid zabıt kabul edildikten sonra dilek encümeni- nin tesbit ettiği mazbata okundu ve ka- bul edildi. Mazbatada Akay idaresinin Adaların imarına yardım etmesi, tari- fenin ucuzlatılması, Fatih - Harbiye tramvaylarında ikinci mevki arabaların çoğaltılması, Beşiktaş - Taksim otobüs- lerinin tarifelerinin indirilmesi, şehrin otobüs işinin kati neticelendirilmesi,. Yenibahçe stadyomunun bitirilmesi, Pendik ve Yakacık civarmın elektrik- le tenviri, şehrin su işinin düzeltilmesi ve bitirilmesi, ilk mekteblere yeniden ilâveler yapılması, yeni orta mektebler açılması, tramvay şirketine bütün mek- teblere şamil paso mecburiyetinin ka- bul edilmesi, halkevi bulunmıyan kaza- larda halkevi açılması, şehrin ana yol- lariyle büyük muvasala yollarının ge- çilebilecek bir hale getirilmesi, dispan- ser olmıyan yerlerde dispanser ve ço- cuk bahçelerinin açılması ilh...ilh.., Şehrin umumi işlerine aid bir çok temenniler vardır. Ayrıca mazbatada par- ti azalarının davetlere icabetlerinin ve partiye mensub zatlara gerek hükümet dairelerinde, gerek miiesseselerde ter- cihan iş verilmesinin temini, günlük kongrelere gelmiyenlerin partiden çı- karılmaları hakkında kayıdlar vardır. Mazt ok dan sonra aza- dan bazıları mıntakalarının ihtiyaçları- na göre İstanbul deniz nakliyat fiatları- nr ucuzlatmak için nakliye şirketleri- nin idare ve vazifelerinin tesbitiyle masraflarının azaltılması, halkevlerin- de taşralı talebeler için pansiyonlar ya- pılması, İstanbula seyyah getirilme işinin kolaylaşması için İzmirde olduğu gibi panayır yapılması, terkos suyunun içİ- lebilir bir hale getirilmesi, İstanbulda anormal çocuklar için bir müessese açıl- ması ilh....ilh... Şifahi temennilerde bu- lunulmuş ve umumi heyet bu temenni- lerin dikkate alınmasına karar vermiş- tir; a , Bundan sonra idare heyeti intihabı- na geçilmiş azalıklara BB. Necib Ser- dengeçti, Ahmed Kara, Refi Bayar, Faruk Dereli, Hakkiye Emin, Faide E- sendağ, Hüsnü ve Nureddin Ali, yedek olarak da Midhat Nemli, Fuat Fazlı, Me« liha Avni, Subhi Erden, Sami, Murad Furtın, Reşad Yılmaz, Hasan Koper se« çilmişlerdir. Ankarada toplanacak parti kurulta- yına asli olarak Muhiddin Üstündağ, Faruk Dereli, Refi Bayar, Sırrı En- ver, Faide Esendağ, yedek olarak Ha- lil Hilmi, Refik Ahmed, Fuat, Ahmed Kara, Necib Serdengeçti, Seçilmiş büd- ce kabul edilmiştir, Yozgatta: Yozgat, 23 (A.A.) — Parti vilâyet kongresi bugün sona erdi. Vilâyetin e- konomik ve kültürel inkişafı yolunda bir çok kararlar verilmiş dileklerde bulunul- muştür Çankırıda: Çankırı, 23 (A.A.) — Bugün il parti kongresi sona ermiştir. Memlekete çok faydalı işler hakkında kararlar verilmiş- tir. Kongrenin sona ermesi dolayısiyle delegeler şerefine muallimler birliği ta- rafından halkevinde danslı bir çay veril- miştir. İzmitte: İzmit, 23 (A.A.) — C. H. Partisi vi« lâyet kongresi dün toplanmıştır. Kong- rede Balkesir saylavı Vasıf Somyürek de görmen olarak bulunmuştur. Kongre vali ve parti başkanı Hâmit Oskay'ın vi- lâyetimizin iki yıllık siyasal, kültürel ve l ik inkişaf l bir nutku i. le açıldı. İlk iş olarak kongrenin Ulu Şefimiz Atatürk'e ve onun iş arkadaşları olan büyüklerimize tazim ve sevgiyi he- yecanla ve alkışlarla tekrar okunarak tel- graflar yazıldı. Kongre iki gün sürdü. Hesablar, büdceler ve dilekler birer bi- rer gözden geiçirilerek müzakere edildi. Seçimden önce geçenlerde vefat eden vi- lâyetmizin kıymetli saylavı Dr. Ziya Nu- rinin hatırasına hürmeten bir dakika sü- küt edildi. Kongreyi daire müdürleri, belediye meclisi ve daimi encümen azâla- rı seçimi takib etti. Yapılan seçimde ye- ni vilâyet heyetine Bn. Saadet, B. Meh- — med, Ali Kâğıdçı, Dr. Ali Rıza, Zi. ya Saim, Şerif Ulusoy, Asım ve Zihni Kaman seçilmişlerdir. ları cemiyeti, Haile Selâsiyeye Noel İngilterenin yeni Kahire dolayısiyle bir telgraf çekmiştir. Bu tel- graf binlerce kişi tarafından imza edil- miş olup “Menfi bulunan Milletler ce- miyeti azasından bir devletin taarruzu- na kurban ve ebediyen imha edilmiş is- tiklâlinden mahrum bırakılmış belunan imparator hanedanı hakkındaki sempa- ti,, ifade edilmektedir. Ras Kassanın iki oğlu kurşuna dizildi Roma, 23 (A.A.) — Ras Kassa'nın Overra ve Vossen ismindeki iki oğlu da kurşuna dizilmiştir. Bu suretle son mu- kavemet imkânları da ortadan kalkmış bulunuyor. elçisi Londra, 23 (A. :A.) — Son ingi- liz « Mısır muahe- desinin bir netice- si olarak İngilte- renin Mısır ve Sü- dan fevkalâde ko« miseri Lampson Kahire büyüs el- çiliğine tayin edil- Sir Lampson Troçki Meksikaya gitti Oslo, 23 (A.A.) — B. Troçkinin ha- lihazırda Meksikaya doğru yola çıkmış olduğu resmen teyid edilmektedir. l Tefrika: No: 111 BİLİNMİYEN İNSAN Yazan: Dr. ALEXİS CARREL Türkçeye çeviren: NASUHİ BAYDAR Simon Flexner tarafından Rockefeller ens- titüsünün idaresinde takib olunan usul, yarının biyoloji ve tıb enstitülerine faydalı bir surette “teşmil olunabilir. Rockefeller enstitüsünde can- h madde, moleküllerinin bünyesinden insan vü- cudununkine kadar pek anlayışlı bir şekilde tet- kik olunmaktadır. Bununla beraber, Flexner, geniş araştırmalarını teşkilâtlandırmakta, ensti- tüsünün azâlarına hiç bir programı zorla kabul ettirmiş değildir. Sadece, bu çeşidli mmtakaları araştırmakta hususi zevkleri olan âlimleri seç- mekle iktifa etmiştir. İnsanım bütün psikolojik ve sosyal faaliyetlerinin olduğu gibı şimik ve uzvi fonksiyonlarının da tetkikine tahsis edilmiş la- boratuvarları, buna benzer bir usul ile, teşkil etmek kabildir. “n biyoloji müesseseleri, verimli ola- bilmek iyin ,tıbbi araştırmaların başlıca sebeble- rinden biri olarak işaret ettiğimiz mefhumlar karışıklığımdan kendilerini korumalıdırlar. En yüksek ilim olan psikoloji, fziyolojinin, anato- minin, mekaniğin, şiminin, fizik şiminin, fiziğin ve riyaziyenin, yani bilgilerimiz kademelerinde kendiliğinden daha aşağı bir derecesi olan bütün ilimlerin usullerine ve mefhumlarına ihtiyacı vardır. Biliriz ki daha yüksek dereceden bir 1l- min mefhumları daha az yüksek bir ilmin mef- humlarıma irca olunamaz, makroskopik hâdise- ler mikroskopik hâdiselerden daha az esaslı de- gildir, psikolojik hâdiseler fiziko - şimik hâdise- ler kadar hakikidir. Bununla beraber biyolojici- ler ,elverişli olan on dokuzuncu asır mekanistik telakkilerine dönmek hevesine sık sık kapılmak- tadırlar. Bu suretle de cidden güç mevzulara ya- naşmaktan kendimizi korumaktayız. Cansız mad- de ilimleri canlı uzviyetin tetkıki için, — tarihçi için okuma yazma bilmek ne kadar elzem ise fi- zyiolojiciye o derece elzemdir. Fakat insana tat- bik edilebilir olan bu ilimlerin mefhumları değil teknikleridir. Biyolojicilerin maksadları modern veya suni surette tecrid olunmuş cümleler de- ğil, canlı uzviyettir. Umumi fiziyoloji, Bayless'- sın anladığı gibi, fiziyolojinin küçük bir kısmı- dır. Uzvi ve zihni hâdiseler ihmal ol lar. Biliriz ki beşeri hâdiselerin halli yavaştır; bir çok âlim nesillerinin hayatı uzunluğunca devam etmek gerektir. Ve, medeniyetimizin istikbali- nin tâbi bulunduğu araştırmaları inkıtasız suret- te sevk ve idare kabiliyetini haiz bir müesseseye ihtiyaç vardır. Demek ki insanlığa, cehidlerini teksif edecek ve serseri gidişine bir gaye göste- recek bir nevi ruh, ölmez bir dimağ vermek ça- resini aramalıyız. Böyle bir müessesenin kurul- ması sosyal, büyük ehemiyeti haiz bir hâdise o- labilirdi. Bu fikir ocağı, Amerika Birleşik dev- letlerinin yüksek divanı gibi, az sayıda kimse- lerden teşekkül edebilirdi. Bu teşekkül, kendi kendini nihayete kadar idame eder. Ve düşün- celeri daima zinde kalabilirdi. Demokrat şeflerle diktatörler, hakikaten insani bir medeniyet mey- dana getirmek için muhtaç oldukları malümatı bu ilmi hakikat kaynağından alabilirlerdi. Bu yüksek meclisin azâları her türlü araştır- malarda ve her türlü tedriste serbest olabilirler- di. Nutuk söylemeyebilirlerdi. Kitab neşretmiye- bilirlerdi. Medeni milletlerin ve bunları teşkil e- den ferdlerin izhar ettikleri ekonomik, sosyal, psikolojik, fiziyolojik ve patolojik hâdiseleri te- maşa ile iktifa edebilirlerdi. İlmin gidişini ve onun tatbiklerinin yaşayış tarzımız üzerinde te- sirlerini dikkatle takib edebilirlerdi. Modern me- deniyeti insana — onun esaslı hassalarını tadil etmeksizin — nasıl tatbik edeceklerini keşfe te- şebbüs edebilirlerdi. Onların sessiz tefekkürleri, yeni Beldenin sakinlerini, nesiçleri ve ruhları için tehlikeli olan mekanik icadlara karşı, gıda- larda olduğu gibi fikirlerdeki tağşişlere karşı, terbiye, tagdiye, abhlâk, sosyoloji mütehassıs- larınım fantezilerine karşı, halkım ihtiyacı tara- fından değil mucidlerinin şahsi menfaatleri ve- ya hulyaları tarafından ilham olunan terakkile- re karşı muhafaza edebilirlerdi. Milletin uzvi ve dimaği taglitinin önüne geçebilirlerdi. Bu âlim- lere, âli mahkeme azâsmınki derecesinde yük « sek, politika ve matbuat entrikalarından o dere- ce azâde bir vaziyet vermek gerekirdi. Hakikat- te, bunların ehemiyeti anayasayı koruma vazife- siyle mükellef olan adliyecilerinkinden daha bü- yük olurdu. Zira bunlar, büyük bir ırkım mad- denin kör ilimlerine karşı yaptığı feci mücadele- de bedenini ve ruhunu korumak vaz'fesini üzer- lerine almış bulunurlardı. (Sonu var) Si * oA

Bu sayıdan diğer sayfalar: