25 Aralık 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ULU 25 İLKKÂNUN 1936 CUMA Dış haberlerimiz iç sayfalarımızdadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5535 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE (5) KURUŞ Inkıta hakkında tefsirler «..Menfaatimiz Kemal Atatürkle en iyi münasebetlerde Bulunmayı emrediy or.) «.Türkiyenin dostluğu bu saatte «.Türkiye ile anlaşmazlığı daha önce halletmek lazımdı..» «..18 sonkânun konseyinden önce isveçli raportörün yeni bir türk - fransız temasına teşebbüs etmesi ihtimali vardır. Parisle Ankaranın o vakite kadar anlaşmasını umar, dileriz...» Paris'teki müzakerelerin inkı taır hakkında, dün, nasebetle ajanslarn muhtelif kaynaklardan tebliğ ettikleri ha vadisleri aynen dercetmekle ikti- fa ediyoruz: Günrdelik SU İŞLERİ Dünkü Ulus, okuyucularına su iş- leri için verilen büyük kararın ilk k- sa haberlerini bildirmişti. Bugün de sütunlarımızda bunun için hazırla- nan lâyihanm metni ile esbabı mu- cibe mazbatası vardır. Beş yılda 31 milyon lira harcanılarak sahil ve yay- la Anadolu'da birçok nehirler ve ır- maklar ıslâh edilecek, bataklıklar ku- rutulacaktır. Artık bu tedbirle top- raklarımız milli endüstrinin istediği ucuz ve iyi hammaddeyi yetiştire- cek, birçok yanık ve kısir arazi zira- “ate elverişli hale gelecek, çiftçi, eme- ğini mevsimin cilvesine terketmek- ten kurtulacaktır. ' imkânı dururken onun zararma uğ- ramak felâketi de vardır. Acısı henüz yüreklerimizde kanayan Adana'da- ki taşma işi, Türkiye'de asırlardan- beri yer yer ve sık sık tekerrür - et- miş bir facianımn en yakmıdır. Ana- dolu'daki bataklıklarım geniş çevrele- rinde ise yurddaşlar yüzlerce yıl ö - lüm ve ıstırabla cenkleşmiştir. Cümhuriyet; giriştiği birçok bü- yük işler arasmda suyu ihmal etmiş değildir. Birçok yerlerde hususi ida- reler, belediyeler, köyler; kendi ta- katleri içindeki su işlerini başarmış- lardır. Devletçe yapılmış büyük eser- ler ise azımsanılamaz. Ankara bara- jihı her zaman zevk ve iftiharla ana- cağımız gibi İzmir yakınlarında Cel- lâd gölü denilen geniş bir sahanım da sağlık ovası halini aldığını unutmı- yacağız. Bu ölçüde yapılmış Nilü- fer ve saire gibi bazı eserleri de ha- tırlamak güç değildir. Başbakanın geçen teşrinde Ada.- na ve Ege mmtakasında yaptıkları köylü ve çiftçi ile temas seyahati; birçok iyi neticelerle birlikte, su iş- lerinde büyük ve kudretli bir hamle- nin hareket noktası olmuştur. İnö- nü'nün tetkik sahasındaki sularla e- tüdleri evelce yapılmış olan şimal ve orta Anadolu'daki birçok sular, kı- sa sayılabilecek bir zaman içinde, bugüne kadarki zarar verici haller- den çıkıp muhitleri için birer fayda kaynağı olacaktır. Geçen bahar Afyon - Karakuyu demiryolunu açmağa giden - Başba- ikan İnönü; Afyon istasyonunda çiftçilerle ekin ve yağmur üzerinde ihasbihaller yaparken bir elini gözle- Wwinin önüne siper ederek “Başvekil an sonra ömrümün yarısı ha- vaya bakmakla geçti” demişlerdi. Bu kadar derin bir kaynağı olan ye- ni su hamlesinin Atatürk devrinde girişilen her eser gibi tez ve tam mu- vaffakiyete erişeceğine bütün - yurd emindir. Bu emniyetin her türke verdiği büyük sevinci her birimiz tek tek yüreklerimizde duyabiliriz. Kemal ÜNAL Paris, 24 (A.A.) — Anadolu Ajan- sının hususi muhabiri bildiriyor : Hemen bütün gazeteler, aşağı yuka- bizim için çok kıy- metlidir. Binaenaleyh onunla anlaşmak lazımdır..> mülâhazaları mızı yazmıştık. Bugün, (Liberte gazetesinden ) (Ümanite gazetesinden) (Pöti Jurnal gazetesinden) bu mü- Liberte: Raul dö Nolva “Liberte,, ğazetesin- de diyor ki : “Meseleyi türk - fransız münasebet- rı aynı ifadelerle, | ların ak t uğradığı, türklerin sancağı Suriyeden | ayırmakta, Fransanın bu esası kabul et- memekte israr ettiklerini bildirmekte- dirler, lerinin umumi? bir tetkiki Suretiyle doğ. rudan doğruya ve süratle bizzat hallet- memiz daha iyi olurdu. Suriye mandası (Sonu 6. ıncı sayfada) GÜNEŞ - DİL TEORİSİNE GÖRE Man ve Men kelimelerinin tetkiki I. |— Bu suretle men, man kelimeleriyle mek, mak kelimelerinin biribirinden ayrı olmadığını öğrenmiş oluyoruz. Morfolojilerinde tanıdığımıız bu birlik semantik rollerinde de görünüyor. Şim- diye kadar mastar edatı sanılan mak ve mek'in rolü zâten isim veya fiillerde bir hareket, bir fiil ve tezahür yaratmak değil midir? Almak dediğimiz zaman (ağ -- al) yani şâmil bir hareket ve zekâ ile (ağ * am * ak) yâni esaslığın, asıllığın taayyününü ve tecellisini anlarız. Şu halde: (Ağ * al) * (ağ 4 am *t ak) Şamil hareket ve zekânın aslı ve hakiki olarak taayyün ve tecellisi demek olur. Böyle- ce mak ve mek kelimelerinde man ve men'de olan fonksiyonun bir ajan oldu- ğu kadar da aksiyon halkettiği meyda- na çikryor. Diyarbekir taraflarında bağlamak şekli fiil ve mastar olduğu gibi ismidir de, Meselâ: Bu a- Almanyaya sömürge verilmesi ve bunun etrafında dönen . şayialar Londra, 24 (A.A.) — Taymis gaze- tesi, Parist'en almış olduğu bir habere inaden Fr: Almanya tarafın- dan sömürge elde etmek için serdeyle- mekte olduğu teklifi hayırhahane bir surette tetkike hazır olduğunu, ancak Almanyanın Avrupaya aid politikası- nı cezri bir suürette değiştirmesi lâzım gelmekte bulunduğunu yazmaktadır. Tehdidler yerine teminat kaim olmalı ve geniş ölçüde yapılmakta olan tesli- hat yerine silâhların azaltılması değilse de hiç olmazsa tahdidi ikame edilmeli- dir. Bununla beraber Fransaının hareket tarzı öteki devletlerin, bilhassa İngil- terenin hareket tarzına bağlı olacak- tır. Nihayet Fransa, Almanyanın İs- panyaya karşı yapıcı bir politika takib etmesini istemektedir. B. Delbos'un Almanyarnın ispanyol âsilerine yardımı devam eylediği tak- dirde Fransanın karışmazlık politika- sından vaz geçeceğini Berlin hüküme- tine bildirmiş olduğu söylenmektedir. Fransa hükümetinin Londra büyük elçisi B. Korben'e Fransa ile İngiltere- (Sonu 5 inci sayfada) Vilayet kongresi Bugün Halkevinde saat 11 de açılıyor C. B. P. İl kongresini bugün açacak olan Vali ve İlyönkurul Başkanı B. Tandoğan Partimizin Ankara vilâyet kongre- si bugün saat 11 de halkevinde top- lanacaktır. Kongre vali ve parti başka- nı Bay Tandoğan tarafından bir nutuk- (Sonu 5 inci sayfada) MUTLU BİR GÜN 925 birinci kânun Gaziantebin kurtuluş günüdür Gazianteb'in kuürtuluş yıldönümünün ge çen seneki kutlanışından bir görünüş ti (Yazısı Şinci sayfada) damın bağlamağı filân kabileyedir. De- nildiği zaman bu zatın bağlağındaki ak- siyonu anlatılmak istenmiştir, Man, men ve dolayısiyle mak ve mek kelimelerinin eski ve asıl olduklarının bir belgesi de Tanrı adı olarak kullanıl- mış olmalarıdır. Menggü ebedi ve ezeli olan. Yani Tanrı, Allahtır. Netekim Ce- lâleddin Harzemşahın adı Hüdaverdi manâsına olarak Menküberdi idi. Allah fikri ile beraber doğmuş olan bu keli- melerin bütün diller üzerindeki hüküm ve nüfuzunu ölçebilmek de zor değildir. Meillet, gramer bakımından ve ek ha- linde mütalea ederek men'in takıldığı isimlerde aksiyon halkeden bir ek oldu- ğunu söyler. Ona göre bu ek aynı za- manda ismi fail de yapar. Meselâ (1): Sanskrit — Bhar — taşımak fiilinin ta- şı parçası Bhari - man — taşıma fiili (yani taşımak) İd-men: Bilen (bilmen gibi fail) Not: “İd. Grekçe bilmek mastarının bil kısmıdır. Türkçe id ile man bir ara- ya gelince bizim idman meydana çıkar.,, Sanskrit: Brahma — Dua Brahman — Dua eden. Grek Hint-Avrupa dillerinin sözlüğünü yazmış olan Walde - Pokorny ise bu ke- Hmeleri (men, mak) kök olarak müta- lea ederler. (2) Meselâ: Magh, megh — Muktedir olmak. Yar- dım; kudretli olmak Mağh — Dövüşmek Mağhu — Genç, delikanlı Mani — Hiddet, gazap Me — Ben Men — Düşünmek Me-o — Büyük, gösterişli Me-o — İradeli, kuvvetli olmak. Meğ(h) — Büyük Men — Kalkınmak Men(e)gh ) Mon (e) gh) —— Bol, çok, mebzul. Mengh ) Bhengh — Şişman, kalın, şık Bu kelimelerin modern dillerde ya- şıyan hesapsiız müştaklardan birkaç ta- nesi şunlardır: Almanca : Maechen — Yapmak Mögen — Muktedir ol- mak (1) Meillet. Introdüction â Petude comparative des langues İndo-Euro « peğnnes, s. 236 (2) Walde-Pokorny, Vergleichendes Woörterbuch der İndo-Germanischen Sprachen. C. II. 219 dan itibaren, Yazan: HASAN REŞİT TANKUT Macht —— Küdret. Grekçe : Megalo — Büyük. Lâtince : Magnüs — Büyük. Fransızca : Majestö, Majeur Magna- nima gibi. Gerek Türk, gerek Hint-Avrupa gru- pundan aldığımız misallerin delâlet et- tiği anlamlar şu kadroyu yaparlar. Yaradıcı, büyük, ileri, önde olan di- mağ, fikir, kudret, gazap ve dolayısiy« le asıl ve esas. Zaten mengü gibi ezeliyet ve ebedi- yet sahibi olanların manâ halleri de vardı. Onlar totemizm'in mihveri olan gaipten haber verme ve gaip ile konuş- ma sanatına yani büyütülüğe mütasar- rıf idiler. Mısır dinastilerinin ilk kuru- cusu yarı Tanrı Menes, eski Giridin Mi« nos'u, Hindin Manu'su, bu üç büyük kanun vazır isimleriyle bir yaradıcılık, yapıcılık, yoktan vara getiricilik kud- retini ifade etmek istediler. Kırgızların Manas destanının kahramanı Er Manas da aynı ruhi varlığın remzini taşımak- tadır. Bütün bu kelimeler Güneş - Dil Te« orisinin güneş yerine koyduğu insanın yani egonun ifadesi ve remzi olan (V. * m) den başkası değildir. (M), (ğ) nin yerini tutmağa başladığı gün« denberi büyük kudretin remzi olmuş- tur. Onun içindir ki insana her yerde ve her zaman Om denildiği gibi en eskile- rinden başlıyarak (Hint - Veda duaları) bütün dualar Om ile başlamış, amen ile bitmiştir. —— Fıkra Ka K,aâîor Bir zamanlar ilk mekteblere ait bir kıraat kitabııda Çocuklara deniliyordu ki; “şünhesiz evinizdeki buz dolabındı siz de tecrübe' ettiniz.....” 1 Bu kıraağ kitabının Anadolu köyle« rinde ıııkımmnkta olduğunu da unutma- yınız/ Fıkranın kusuru, o parçanın biz ametikan kıraat kitabından tercüme e« dilmiş olmasından ibaretti, Fransızca — gazetelerden birinde: “bütün bunlar sizde var mı?” başlığı &ltında 22 maddeli bir liste gördüm, Altında da su mütalaa var: “eğer yoksa modern konfor ne demek olduğunu bilk miyorsunuz!” Liste eşyasını gözden geçirdim, Gerçekten hepsi bir eve kolaylık ve rahat veren ve olmamaları mahrumiyet teşkil eden bir takım cihazlardır. Hep- sini bizdeki memurlar dahi tedarik e- debilir. Fakat müşterek bir kusurları var: elektrikle işlemek! Bizdeki kilovat fiatlarını bilenler için, gazetenin ayni sualini sorduktan sonra, altına başka bir mülâhaza koys mak lâzımdı: “eğer sizde hepsi varsa demek ki zenginsiniz!” Elektriği ev hizmetine alabilmek için şehirlerimiz, Celâl Bayar'ın ikinci beş senelik plânmındaki elektrifikasyon mad« desinin gerçekleşmesini beklemektedir- ler. Çünkü şimdi hakikat o dur ki ev sahibleri elektriğin hizmetindedirler. Biz onu köylünün hizmetine kadar * götüreceğiz: İstanbul tren yolunda çiftçiler tarlaları için kanallardan elek- trik motorları ile su almağa başladıkla« rı vakit, şehirlerde herkes fransız ga- zetesinin sual listesine; “evet!” ceva- bını verecektir. Bugün yana yakıla ışık olarak an- cak kullanabildiğimiz elektrikten -o va- kit,- kuvvet olarak da istifade edece- ğiz. « Fatay — vaklerderem vi Te dmramd ni aikdki M e SEYRSSEUNDİ Salüğine Ddi Te eli İsi, B P. SA ROCR N A dik

Bu sayıdan diğer sayfalar: