Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
FV 28 SONTESPİN 1936 CUMARTESİ VVULUS bir zaman faydası olamaz. (Güzel ses- leri) Z Suriye ile alâkalı cihet Arkadaşlar işin en ehemiyetli ciheti Suriye'ye taallük eden cihettir. Suriye. yi dün türk vücudunun bir uzvu olan suriyelileri istiklâllerini kazanmak iti- bariyle bizim gibi istiklâlin tadını ezel- den tadan fakat onu kaybetmek tehlike- sini gördükten sonra tekrar bir defa da- ha tatlı tatlı tadan bir millet zannederim ki dünyada pek az görülür. İstiklâlini bilen bizler, istiklâle mazhar olan millet- lere maddi manevi müzahareti ve onla- rı sevmeyi vicdanlarımızın borcu telâk. ki ederiz. (Bravo sesleri, alkışlar) Su- riyeliler bilmelidir ki, bugün kendileriy- le beraber farzettikleri Fransanın dost- luğundan daha evvel türkler kendileriy- le dostturlar. Mukadderatı tarihiyenin ve komşuluğun çizdiği tabit hududdan dolayı yalnız türkler onlarla ebedi dost hattâ ve hattâ - maddi olduğunu bilmi- yorum - fakat manevi şekilde müttefiki kalacaktır. İstiklâline ulaşması lâzım gelen ye- ni Suriye çok düşünmelidir ki fransız dostluğuna istinad ederek türkün kal- bini kırmasın, Hak meselesinde bizim topraklarımızın; tarihimizin tayin et- tiği meseleler üzerinde Suriye hakkın tecellisinde kendi siyasi menfaatini, mazide ve istikbalde, tecelli edecek 0- lan münasebetlerin vereceği faidleri göz önünde tutarak türk toprağına gözünü diker vaziyet almasın. Hakkından emin olanların vaziyeli Arkadaşlar, bir milletin hayatına; tarihine taalluk eden meselelerin neza- keti hepimizce malümdur. Fakat bu ne- zaketi nazarı dikkate alan Türkiye hü- kümeti, çok teşekküre lâyiktir ki, hak- kından emin hır vmyette cemiyeti ak- vam huzruna g k y tut e SAYFA 5 B. Hakkı Kılıçoğlunun söyledikleri Hakkı Kılıç (Kocaeli) — Arkadaş- lar, iki sayın arkadaşımın hukuki ve si- yast mütalealarına tamamiyle ortak ol- duktan sonra bunlara başka bir şey kat- mıyacağım. Ancak çok kıymetli hükü- metimize şunu söylemek isterim: Eğer bu meseleyi beyaz kitapla hal- letmiyeceklerse bir kızıl kitap çıkart- mak için türk milleti onlara istedikleri kadar kızıl mürekkep verebilir. (Alkış- lar). Sancak türklerinin vaziyeti Remzi Güres (Gaziantep) — Arka- daşlar, bu Antakya - İskenderun mese- lesi için hükümetimizin tuttuğu yol ve takib ettiği istikamet tamamen yerin- dedir. Sayın Hariciye Vekilimiz notala- rı burada hulasa etti. Bizim içimizden doğan hissiyatımıza ve fikrimize tama- men tercüman oldu. Benim yapacağım şey, cenup vilayetine mensup bir say- lav sıfatiyle Hariciye vekilimize tut- tuğu bu kudretli ve doğru yolda yürü- mesinden dolayı teşekkür etmektir. Arkadaşlar; bu münasebetle tarihe teallük eden bir iki söz söylemek istiyorum. Gazi; del i yap- tığı zaman ve ısuklal uğruna kan dök- tüğü zaman orada İskenderun ve ÂAn- takyalı kahramanlar da vardı. Onlar da Antakyanm kurtuluş gününü o sırada bekliyerek kan dökmüşler ve can ve başlariyle bizimle beraber çalışmışlardı. Neticeyi biliyorsunuz; o zamanın icabı camiayı kurtarmak için hususi bir mu kavele ile bir kısım türk toprağı hak- kında türk kahramanlarının dilekleri- ni, ideallerini öylece bırakarak bir za- man sonra bunu tahakkuk ettirmek üze- re fransızlarla anlaştı. Ancak yara bu- güne kadar kanamakta devam etmiştir. Fransızlar vaitlerini, ahden bağlandık- ları hiç bir şeyi yerine getirmedikleri gibi türkleri müteessir edecek her türlü tur, Bizler emri vakileri nimet t:elâk- ki eden bir siyasetin tarafdarı değiliz. Şayanı şükran olarak arzederim ki Tür- kiyede harb sonundan sonra yapılmış olan muahedelerin hukuki mahiyetleri- ni gene hukuki şekilde ilk defa değiş- tirmeğe muvaffak olan türk milletidir. Bu defa dahi, kendisine emrivaki ihdas etmekdense hakkına emin devletlerin tuttuğu yolu tutmuştur ve asıl, ehemi- yet cemiyeti akvamın sırtı üzerinde- dir. Mesele o mahiyvettedir ki beynel- milel bir ehemiyet gösterecektir. Eğer dünya sulha nsuhtaç ise, bu sulhu mu- hafaza için de şu veya bu tedbirleri almak gerekiyorsa bu tedbirlerden birisinin- de, yeni yeni infilâklar çıkarmamak ol- duğunu bütün diplomatların bilmesi i- cabederi, Hakkının tecellisini kendisi- nin vereceği kararda değil bu hususta- ki düşüncesinin neden ibaret olduğunu bildiren Türkiye cemiyeti akvamın ve- receği karatla — kalben münbasit ola- caktır. Cemiyeti akvamın vereceği karar, muahedelerin ınerıyetmı temin yolun- da bütün devletlerin müşterek düşü celerini göstermesi itibariyle bundan sonra beşeriyetin başına gelecek felâ- ketlerin önüne geçmek üzere düşünülen tedbirlerden birisi olarak verilmelidir ki bu suretle kendi mevkiini kuvvet- lendirmiş olactaktır. Milletler cemiyetinin imtihanı Binaenaleyh cemiyeti akvam, içinde bulunduğu müşkül vaziyetten kendisi- ni büyük bir imtihana daha çekmiş bu- lunuyor. Bu davada Türkiye bir defa daha hakkınrı istifa edecek — ve bütün milletler arasında haiz olduğu mevkii- ni yükseltmek suretiyle de o büyük mü- essese bu hakkın tahakkukuna iştirak etmiş olacaktır. Bu noktai nazarı izah ettikten sonra hususi kanaatimi arzede- yim, Hususi değil hepinizin kanaatine tercüman olarak söyliyeyim. Başımızda bulunan Atatürk'ün en büyük meziyetlerinden birisi, tahakkuk ettiremiyeceği sözü — söylememesidir. Bizim nazarımızda Antakya ve İsken- kenderun dayası haddızatında mahlül- dür. Çünkü o, büyük, kati ve millete vadedilen sözüyle bu mesele üzerinde ehemiyetle ve ciddiyetl tavakkuf et- tiğini söylüyor. Onun tavakkufu bizim emniyetimizin temelidir. Çok temenni ederiz ki, o tavakkufu cemiyeti akvam da görsün ve beynelmilel vaziyeti ken- disi ona göre tesbit euın_,. (Bravo ses- leri, Alkışlar.) teşebbü geri kalmadılar, ellerinden geldığı kadar oranın türklerini tazyik ettiler. Tazyik manevi ve maddi oldu. Bunların ne şekilde olduğunu ve nasıl mukaveleye riayet edildiğini tafsilatı ile söyliyecek değilim. Ancak gerek su- riyeil memurların yaptıkları vergi tah- silâtı, kültür işleri ve diğer meseleler: üzerinde ve gerekse manevi bakımdan türk camiasına yapılan tazyikler bir ce- nub türklerinin her an, her gün kulağı- mıza gelir ve bizleri müteessir eder şey- lerdi. Arkadaşların heyecanlı sözlerine, çok şey ilâve etmiyeecğim. Yalnız ÂAn- takyalıların, kendi istiklâllerini herhal- de bir gün kazanacak kudret ve kıtymet- te bir türk parçası olduğunu ben de söy- liyeceğim. Fransızlar notalarında türk ekalliyeti diye bir kelime sarfediyorlar. Orada ,türk ekalliyeti değil, türk ekse- riyeti de değil, hemen hep türk vardır. Snoradan gelenler hesaba katılmazsa, türkten maadası hesaba gelmiyecek şey- lerdir. Arkadaşlar, anlamadığımız bir şey, hürriyet için, hak için mücadele eden fransız milletinin Alsasloren için sene- lerce kitablarla, cemiyet ve cemaatler- le, kin ve intikam besliyen bu milletin kendisi neden bu haxkın mahiyetini an- lamamıştır?. (Bravo sesleri, alkışlar.) Anlaşılması lâzım gelen hak Anlıyamadığımız bir şey varsa Fran- | sa hükümeti neden Suriyenin, Lübna- nın istiklâline doğru velev şöyle, böyte bir iki adım atarken, asıl türklerin i3- tiklâlini bilir, dünya karulalıdanberi is- tiklâle alışmış, istiklâl içinde yaşamış bir türk parçasının neden hakkını an- İryamamış?. Rasih Kapları (Antalya) — Anlar, onu da anlar, O da alınır. Onun için kan dökmesini de bilir türk milleti. Remzi Güres (Gaziantep) — O mil- letin içinde de bu hakkı anlıyanlar el- bette vardır. Hükümeti de ergeç bu hak- kı anlıyacaktır. Biz türkler, arkadaşlar sabretm bildiğimiz kadar hakkımızı müdafaa etmesini de biliriz. (Bıravo sesleri.) (Alkışlar). B. Berç Türkerin söyledikleri Berç Türker (Afyon karahisar) — Sayın arkadaşlar, Bugün İskenderun ve Antakyadaki 300 bin türk kardeşleri- miz anavatana kavuşmak için göz yaş- ları döküyorlar, Ve bugün, 18 milyon türk yurddaşını bu sevgili kardeşleri- nin feci vaziyetini görerek, kaîpleri helecan içindedir. Bunları kurtarmak hepimızm mu- kaddes vazifesidir. Mesele, teehhür kabul etmiyecek derecede önemlidir. Hak, mantık, siyaset bizim lehimize- dir. Biz daima haklı işlerde metanet gös ririz, taleplerimizi dostane surette hal- letmek isteriz, Dostumuz fransanın hakşinaslığın- dan eminiz. Ancak, bu dost devlete an- latmak lâzımdır ki İskenderun ve An- takya meselesi bizim için hayati ve müs- tacel bir meseledir. Memnuniyetle görüyoruz ki pek muhterem İsmet İnönü hükümeti san- cak meselesini çok ciddi surette takib ediyor ve fransa hükümetiyle müza- kerat devam ediyor. Ancak siyasi ko« nuşmalar, notalar teatisi, ve Fransa ta- rafından ileri sürülen teklifler, dolayı- siyle İskenderun ve Antakya meselesi derhal halledilecek mahiyette değil gı- bi görünüyor, Görüşmeler uzarsa..: Binaenaleyh, bizim iddialarrmıza ve arzularımıza rağmen, yüksek diplo- masi kaidelerine hâs olan sürünceme- ler devam ederse Sancaktaki 300 bin a- ziz kardeşlerimizin vaziyeti ne olacak tır? Bunlar tazyik altında ve endişe i- çinde mi yaşayacaklar? Fransa devletinin, mandater vazi- yetini terketmek üzere olduğunu da u- nutmayalım. Mesele halledilinciye kadar Sancak- taki kardeşlerimizin tazyik edilmiye- ceklerine dair aceba sayın hükümeti- miz dost fransadan teminat almışmı- dır? Hiç şüphe yoktur ki, bizi ehemiyet- le işgal eden bu önemli mesele bizim lehimize olarak hitam bulacaktır. Çün- kü çok muhterem İsmet İnönü hükü- meti Ulu önderin yüksek direktifleri altında ve sulh çerçevesi içinde daima siyasi zaferler kazanmıştır. ve bu defa dahi hakkın zaferi olacaktır. Ve fı kadaşlar; gönül arzu ederdi ki fransız lar bizimle 15 sene evvel yaptıkları mu- kaveleye riayet ederek bu meseleyi der- hal halletsinler ve bizim senelerden- beri beklediğimiz mesut neticeyi bize bahşetsinler. Maalesef vaziyet böyle ol- mamıştır. Fransızlar sarih mukaveleyi bir takım müzakeratla, notalarla, cevab larla ihlâi etmek istemişlerdir. Halbu ki onlar haklı olduğumuzu ve türk ek- seriyetini o zaman bizden daha iyi an- lamışlardır ki bu mukaveleyi yapmış- lardı. Binaenaleyh memleketimizin fran saya karşı ötedenberi muhabbeti, tısi verdir. Hükümetimiz de fransızlır la daima bu şekilde konuşmaktadır. Gerek Baş vekilimiz, gerek Hariciye vekilimiz beyanatlariyle bizi son de- rece sevindirmişlerdir. Son günlerde fransızların a'dığı vaziyeti hepiniz gö- yorsunuz ki bizi pek memnun etmemiş tir, gerek meclisi alinizi, gerek milleti memnun ettnemiştir. Fakat biz cemiyeti akvama gitmekle mevcud mukaveleden hiç bir zerre kaybetmiyeceğiz zannede- rim, Nihayet mükavele mukaveledir. Bilhassa B .M. Meclisinin bu sene açılma gününde Atatürk'ün bu iş hak- kında gösterdiği alâka bizi ve bütün türk milletini sürura garketmiştir. ÂA- tatürk bu meseleye vaziyet etmekle bu- nun iyi bir neticeye vasıl olacağına emin bulunuyoruz. Şimdiye kadarki siyasi temaslarda hükümetimizin ve bilhassa değerli ve muktedir Hariciye vekili- mizin muvaffakiyetlerini daima gör- dük, Binaenaleyh bu mesele de onun önemli faaliyetinin cemiyeti akvamda iyi netice vereceğini çok ümit ederiz. Ondan dolayı bendeniz de bu babda bir iki söz söyliyeceğim. Şimdiki hudud Arkadaşlar, hepiniz bilirsiniz ki şimdiki hudud tabii bir hudud değil- dir. Bundan bilhassa türk milletinin ne kadar ib olduğunu hükümet de devleti, türkiye cumhuriyetine karşı samimi dosluğunu isbat etmiş olacak- tır. (Alkışlar) Aka Gündüz (Ankara) — Ben yal- nız bir noktayı söyliyeceğim. Bu sö- züm aynı zamanda Türker'e bir cevab olacaktır. Hatay mculesmi Atatürk konuştu. Hatay l iyet ti | ştu. Hatay lesini Türkiye Büyük Millet Meclisi konuştu. Bu üç konusma bir araya geldikten sonra bu konuşuşa karşılık bugün başlıyaca- ğına kani olduğumuz fransız dostlu- ğu da cevab verdikten sonra ve bu mesele haklı olarak milletler cemi- yetine tevdi edildikten sonra, mil- letler cemiyetinin de — milletlerarası haklarına, sulhlerine karşı olan endişe ve dikkatini bildikten sonra bu mesele, artık arkadaşlar, çantada kekliktir me- sele yoktur. (gülüşmeler) Rasih Kaplan (Antalya) — Sen gali- ba kekliği silâhsız avlryorsun. Aka Gündüz devamla — Keklik si- lâhla avlanır. Hatayı da icabederse si- lâhla avlıyacağız. hükü Hataylıların emniyeti için Bir nokta var arkadaşlar, milletler cemiyetine giden bir mesele ne kadar süratli ne kaaar çabuk olursa ölsun yi- ne az çok bir zaman mesafesine muh- taçtır. Bu zaman mMesafesi dahilinde Hatayın vaziyeti ne olacaktır? Onu bi- liyoruz ki, husust idare baki kalacak, fakat bu hususi idare 15 senedenberi bakidir. Ve 15 seneden beri 15 asra sığ- mıyacak münasebetsizlikler - olmuştur. Onun için cemiyeti akvamdan alınacak neticeye kadar mesele ne olacak? sö- zü uzatmıyalım, buna eminiz ki hükü- metimiz bunu dahi nazarı dikkate aldı ve.bunun üzerinde hergün hassasiyetle dikkatini sarfetti. Yalnız biz buradan Hataylı kardeşlerimize şunu temin e- delim ki “ey Hataylı kardeşler, ey Ha- taylı milletdaşlarımız siz nasıl olsa kur tulacaksınız? Fakat kurtulacağınız gü- ne kadar emin olunuz ki bir kılmıza halel gelmiyecektir. Kılınıza halel gel- diği zaman icabatını Atatürk devleti yapacaktır.,, Bunu onlara temin ediyo- rum, Büyük meclisin bir ferdi sıfatiyle ve bütün arkadaşlar namına Hatay milletdaşlarımıza selâmlar, (Bırava sesleeri alkışlar) B. Mehmed Somerin söyledikleri Mehmet Somer (Kütahya) — Ar- biz de hergün görmekteyiz. Bunu fran sızlar da görüyorlar ve biliyorlar zan- nederim. Bu meselenin artık halledile- cek zamanı gelmiştir. Bunu fransa hü- kümeti insafla görmelidir. Arkadaşların bazıları meselenin sürüneceğinden endişe ettiler, Bu en- dişelerinde çok haklıdırlar. Çünkü me- sele sürünürse oradaki türk kardaşla- rımız hakikaten iztirab çekeceklerdir. Ben de onlar gibi sürünmesinden endi- şe ediyorum. Fransızların itirazlarından bir ta- nesi fazla olarak nazarı dikkatimi cel- betti. Süriyede üçüncü bir hükümetin teşeükülü manda kaidesine muhalif i- miş. Biz Suriyede üç hükümetin teşekkü- lünü istemedik ki bize bunu söyliyor. Lübnanla bütün Suriye sevahilini bir hükümet yapmışlar, suriyelileri arkada bırakmışlar. Binaenaleyh şimdi zanne- derim Suriyede türk yurdu olan İsken- derun limanını — kendilerine mahreç yapmak istiyorlar. Bunda fransızlar çok haksızdırlar. Ananevi dostluğumu- zun fransızlara emniyet telkin etmiş olduğunu zannediyordum. Halbuki gö- rüyoruz ki bir takım dolambaçlı yollar- la bizimle yaptıkları mukaveleyi — hü- kümsüz bırakmak istiyorlar. Tekrar e- diyorum Türk milleti Atatürk'den vait almıştır, Her meselede olduğu gibi da- ima türk milleti kendisiyle beraberdir. Ve bu mesele türk milletinin istediği gibi hal olunacaktır. (Bravo sesleri, al- kışlar.) B. İbrahim Metenin söyledikleri İbrahim Mete (Seyhan) — Ulu Ön- der ve cumhuriyet hükümeti bu mese- leye el koydukları için, Atatürke ve hükümetimize teşekkürlerimi arzeder- ken buna daha kuvvetle müzahir olan Büyük Millet Meclisine de teşekkür e- derim, Fransızlar hakkında bir kaç söz söy- J-mek isterim, Biz asırlardanberi ve kendimizi bileli, çocukluğumuzdan « beri franmsız medeniyeti diye onu temsil eden milletin ve medeniyetlerinin arka- sından koşarız. Hiç biriniz yoktur ki az çok fransızca bilmsin hiç bilmiyen- ler bile bir kaç kelime fransızca bilir, Büu derece medeni tanıdığımız milletin medeni telâkkilerini biz gördük. Bunu ben kendilerine de ve hattâ G l Gu- nız fransızlar siyasetleri icabı olarak işi oyalarlar. Akşamleyin söz verirler, sabahleyin ondan dönerler, En büyük vasıfları budur. Böyle dolambaçlı dostı tan ise mert düşmanı severim. Onların Alsas-Loreni değil Paris ne kadar Fran: saya gerekse Antakya ve İskenderun da bize o kadar gerektir. Paris 2-3 bin senelik yurtları ise Antakya ve İsken- derun de türklerin 4-5 bin senelik-yur- dudur, (Alkışlar). Ben muhtariyet filan anlamıryorum. Antakya ve İskenderunun doğrudan doğruya anavatana ilhakını istiyorum. (Bravo sesleri, Alkışlar). B. Yusuf Kemal Tengirşenk'in söyledikleri Yusuf Kemal Tengirşenk (Sinop) — On beş sene sonra İskenderun - Antak- ya meselesinin milletler meclisine git« tiğini görüyorum, Bizim lehimizde hal- ledileceğini katiyen ümid ederek o za- man arkadaşlar, 921 tarihli Ankara iti« lâfnamesi, fransız askerlerinin Adana- dan çıkmasını intaç ettiği için iyi bir iş- tir. Fakat muvakkat hüküm olmak- la beraber, Antakyayrı o bir'tarafa bırak: tığı için, o zaman muahedenin altına vazife icabı olarak imza koyan için pek acı, pek yürek yakıcı bir vaka idi. Rasıh Kaplan (Antalya) — Çok ar- kadaşlar o gün ağladı, onu biliriz, şahi- diyiz. : Yusuf Kemal Tengirşenk (Devam- la) — Her vakit hariciye vekâletinden bir temennim vardı: şu hüdud kalksa., şu hudud kalksa diye (Bravo sesleri), Arkadaşlar; o zaman mecliste bulu- nan ve şimdi içinizde olanlar bilirler, Ankara itilâfnamesi, Büyük Şefin sevkü idaresi altında, o zamanki icra vekilleri reisi, şimdiki Büyük Erkânı Harbiye Reisimizin de iştirakile müzakere edil- —— di. Ankara itilâfnamesinin gene Büyük — Şefin emriyle noktası noktasına,harfi- yen tutulan zabıtları mecliste hemen her gün okutturuldu. Diyebilim ki, Anka- ra itilâfnamesi öyle bir itilâfnamedir k:l. meclis bunun kadar hiç bir itilâfname- nin her cihetine vakıf bulunmamıştır, Fakat zaruretler vardı, arkadaşlar... Zaruetler vardı.. na hududu bize kabul ettirdi. Fakat tarihe karşı ve - kendisi Fran- O zaruretlerdir bu fe- z K SN & H yi b sadadır - Franklen Buyyon'a karşı açık — söyliyorum: müzakerenin başından ni- hayetine kadar türk mürahhasları (An- takya - İskenderun havalisi türkündür, — türk burayı behemmahal alacaktır.) sö- — zünü tekrar etmiş durmuşlardır. Evet, İskenderun havalisi türktür. Türk burayı behemehal alacaktır, sözü müzakerelerin başından nihayetine ka- dar tekrar edlimiştir. İtilafnamenin ve merbutlarının lafzlarında ve ruhlarında bu açık görülüyor mu Niçin o zaman bu yerler almamadı. O-zaman, arzetti- ğim gibi, bin türlü zaruret, bin türlü ih- tiyaç vardı. Hariciye vekili, mesele Milletler ce« miyetine gidiyor, bana itimat verin, di- yor. Ben kati söyliyebilirim ki, bütün türk milleti bu meselede, hükümetle, hariciye vekiliyle beraberdir ki bütün türklüğün kalbi bu işte endişe ile atı- yor. Şiir yapmıyorum, hakikat buduı-, arkadaşlar. Türkiye Fransa ile görüştüğü o za — —— man imparatorluğun dörtte üçünü ver- mişti. Niçin Şam hakkında koydurmadı da Antakya ve İsknederun hakkında — kayıdlar koydurdu, niçin? Çünkü tâ o zamandan bu mıntaka için — yüreği titriyordu. Ankara itilafı mukaddi - kayıdlar — Ankara itilâfnamesi imzalanırken — mesinde bir şey vardı: Fransa bu itilaf- . name imza edildikten sonra bize, baş- — ka milletlerle de halledilecek bütün me- — — seleler üzerinde, hayırhahane muamele. de bulunacak, bize yardım edecekti. Birçok arkadaşlarımın söylediği gi- bi senelerce Alsasloren için ağlıyan, Te heykellerinin üzerinden siyah örtüyü — kaldırmıyan Fransa türklerin bu duy- — gularını duymuyor mu? Niçin duymu- yor? Pek hadd 4 dışarı ç vwelenin hükümlerini göz önüne getirir« sek Fransa bu gibi şeylerde bizi incit« roya da, büyüklerine de söyledim. Bu tarihe de geçmiştir. Yalnız anlıyama- dığım bir mesele var. Cemiyeti akvam denilen müessese hukukumuzu vermez- se dahi türk milleti onu alacaktır. Yal- lidir. Hükümetin bize verdiği iza- — hata göre hüküm yürütüyorum. Daha — iç yüzünü tabift bilmiyorum, veyahut h mufassal zabıtlar geldikten sonra okü- yacağım. Fakat Montrö ahitmamesi o. — — Sayfıyr çeviriniz — :* yayım. Mon tröde bir mukavele akdettik. O muka: —