Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
g tri meLMt V Syyisenıni __———_-—w___.;..___.___w,_—__ ize / Z ni pi İ — BÜ li ü F- iyEi ge NÜ İ T SAYFA 4 ULUS 16 EYLÜL 1936 İSPANYADA SON SAFHA (Başı 1. inci sayfada) Anarşistler Sen - Sebastiyen ka- dınlarını da götürdüler Jerez de la Frontera, 15 (A.A.) — 'Anarşistler, Sen Sebastiyendeki yük- Bek ailelerin kadınları ile genç kızları- Br” kendilerile birlikte Bilbaoya git- Meğe icbar etmişlerdir. İspanya komitesinin neşrettiği tebliğ Londra, 15 (A.A.) — İspanya komi- tesi toplantısından sonra neşredilen tebliğde ezcümle deniliyor ki; “Komite, anlaşmanın şümulüne da- âr bazı meseleleri tetkik etmiş ve de- legeler komiteye verilen meseleler hak- kında icab ettiği zaman, hükümetlerin- iden mümkün olduğu kadar çabuk tali- at almayı teahhüt etmişlerdir. Komite, ilk toplantısında kabul e- dilen karar suretini teyid ederek top- lJantrlarda görüşülen maddelerin mah- rem tutulmasına ve bunların her top- Jantıdan sonra bir tebliğle neşredilme- sine karar vermiştir.,, Harbın vahşeti Londra, 15 (A.A.) — Morning post Bgazetesi yazıyor: “İspanyada cereyan eden kıtalin orta çağ kıtallerinden hiç farkı olmadığını isbat eden cerhi im- Gânsız deliller vardır. Kiliseler yakılı- yor, papaslar ve rahibeler katlediliyor, erkek, kadın ve çocuklar toptan idam ediliyor ve, dahası var, bütün bu vah- şeti yapanlar hüriyet için muharebe et- tüklerini ilân ediyorlar. İspanya hâdiseleri, Avrupa medeni- yet ve kültürünün ne derece tehlikede plduğunu göstermektedir.,, Portekize bir nota Londra, 15 (A.A.) — Morning post gazetesinin sıyasal muhabiri, milletler- arası kontrol komitesinin Portekize bir nota göndererek bu memleketi is bir- Hiğine davet ettiğini yazıyor. Sovyet kadınlarının ispanyol kadınlarına yardımı Moskova, 15 (A.A.) — Dün Mosko- 'va ve Leningradda binlerce kadın top- lanmış ve sovyet kadınlarının, faşizme karşı mücadele eden kahraman ispan- yol kadınlariyle tesanüdünü gösterir nutuklar söylenmiştir. Moskova amelesi, Sovyetler birliği kadınlarına hitaben bir beyanname neş- Tederek bunları, ispanyol ulusunun ço- cuk ve kadınları için yiyecek yardı- mında bul ya davet iştir. Hükümetin tebliği Mradid, 15 (A.A.) — Sü bakanlığı tebliğ etmiştir: Asturide milisler, dün mağlüb edi- len âsi kol ütebaki kol da ta- mamen imha etmişlerdir. Aragon cephesinde, hükümet kıta- atı Tardientaya doğru ileri hareketle- rine deyam etmektedirler. Alkazar ve Toledonun bombardıma- nr devam ediyor. Âsiler mukabele et- memislerdir. Nurenberg nutkunun 'türlü akisleri Diplomasi âlemindeki sinir gerginliğini Nurenberg nutkumun şiddeti biraz daha arttırmış görünüyor. Bu nutukla, Almanya'nın kendisi için hayati ve ekonomi kbir zaruret olarak sömürge ihtiyacını ileri sürmesi en geniş tefsir ve tenkidlere yol açmaktadır. İngiliz gazetelerini daha fazla, kuvvete istinad eden bu sömürge talebi meşgal etmesine mukabil, fransız gazeteleri Sovyetler Birliğine karşı Al- maııya *nın ortaya atmış olduğu defi ile de meşgul olmakta ve Almanyanın sulhu korumak gayesiyle tini kull ihtimalinden endişe etmektedirler. Bütün bu neşriyatta hoşnudsuzluk ve Al- manya'nın niyetlerinin sarih bir surette anlaşılı ş ol dan duyulan sıkıntı bariz bir surette hissedilmektedir. Aşağıda Paris ve Londra'nın büyük gazetelerinde meselenin ne şekilde tefsirlere uğradığını kısaca okuyacaksınız : Almanya isteklerini sulh yoluyla elde edebilir. L'Information gazetesinde B. Leon Chavenon, Nurenberg kongresinde B. Hitler'in beyanatını mevzu ittihaz ederek, Führer'in çok açık ve samimi konuşmuş olduğunu, diplomasi âleminde, riyakâr ve dolambaçlı yollara baş vurmakdansa böy« le açık konuşmanın her halde daha hayırlı olduğunu kaydet- tikten sonra hulâsatan diyor ki: “Almanya, hammaddeler elde etmek hususunda karşılaş « tığı güçlükler dolayısiyle kendi kaynaklarının inkişafı yoluy« la bu mahzuru izale etmek ve bu suretle tam bir ekonomik istiklâl k. k iddiasındadır. Bundan başka, yaşamak hak- kı namına sömürge istiyor. Bunun Almanya için bir dirim ve ölüm meselesi olduğunu söylüyor. Bu otarşi arzusu Almanya tarafından ortaya atılmış ekonomik bir defidir. B. Hitler pek âlâ bilir ki dünyanın menfaatleri ve mukadderatı kendisine ticar? mübadeleleri kolaylaştırmasını âmirdir. Gene bilmez değildir ki İngiltere bu hakikatle çok yakından — alâkalıdır. Otarsi, meşru horçlarını ödemet: ıntemıyen.ın baş vurduğu ça- redir. Führer bey inde Almanya için, kendisine şarta bağlı olarak verilebilecek olan hammaddeler istemiyor. Bu ih- tiyacını otarşi vasıtasiyle karşılamak niyetindedir. Ve gene bu hammaddeleri yabancrya muhtaç olmadarı elde etmek için sömürgeler istiyor. Dünya Almanyanım isteklerini müzakere etmeyi reddetmiş değildir. Gelecek beşler konferansı bugünkü vaziyetle alâkalı bütün meseleleri halle salâhiyetli değilse Birleşik Devletlerin de iştirak edeceği daha geniş bir konferans bütün bu mesele- leri gözden geçirip bir hal şekline bağlıyabilir. Kimse Alman- yaya piyasaların hakimiyetini bahşetmek niyetinde değildir, fakat gene kimse Almanyanın hammaddelerden mahrum kal- masını arzu etmez. Dünya, büyük bir millete yaşamak için ih- tiyacı olan unsurları vermekten imtina edecek kadar kendi menfaatlerinden bihaber değildir. Fakat hürriyet veya refahr kuvvet yollarından elde etmek istiyenler tarihi yanlış tefsir etmektedirler. Eğer Nuremberg beyanatının arkasında gizli kalmış bir proje d değilse, al ların hedefi yalnız bu beyanatta ileri sürülen zaruretlerden ibaretse anlaşmamak için ortada bit sebeb yok demektir. B. Hitler Almanyaya kuvvetini ve itibarını iade-etmiş ol- makla öğünebilir. Bununla beraber bütün dünvanın istediği sulhu sağlamlaştırmak için iki senelik hizmete ihtiyaç yoktu. Almanyanın maksadı bilinmiyor. Le Temps gazetesi de Nuremberg koöngresinin vesile ol- duğu muazzam gösteriş ve tezahürattan bahsettiken sonra hu- lâsatan diyor ki: Hitler Almanyası, sadece milletlerarası — müzakerelerde kendi şansını arttırmak için mi müthiş bir askeri kuvvet vü- cuda geurmek istemiştir, yoksa, icabında gayelerini tahakkuk ettirmek için bu kuvveti filen kullanmak — niyetinde midir Kimse Hitler'in düşüncesini bilmiyor, resmi nutuklarla fili hareketler arasında büyük tezadlar vardır. Bu kongrenin bir “sulh ve kuvvet kongresi” olacaöğı önceden ilân edildi. Bun- dan nasıl bir mana çıkarmak lâzımdır? Kuvvete müracaat su- retiyle alman sulhunun temini mi, yoksa, bütün memleketle - rinki gibi bu kuvvetin de sulhun emrine tahsis edilmesi mi kastediliyor? Bugünkü siyasi meselenin bütün muamması bu noktadadır. Ve bunun, şu veya bu manada halli suretiy- ledir ki, Avrupa nihayet sulh ve süküna kavuşacak, yahud da harba sürüklenecektir. Hiç bir millet, Avrupa topluluğunun akıbetini Almanya ile müsavi haklar dahilinde müzakere et - meyi reddetmez, fakat hiç bir millet de, hattâ en zayıfı bile, alman kuvvetiyle empoze edilen bir sulh önünde eğilmiyecek- tir. B. Hitler'den elbirliği politikasına güveni arttıracak bir jest bekleniyordu. Şimdiye kadar bu jest yapılmadı. Belki Führer bu meseleyi hususi bir surette ortaya koymak niyetin- dedir. Bunu beklerken Sovyetler Birliğine karşı şiddetli bir hücuma şahid olduk. Tez şudur: Rus tehlikesinden bahsedi- lirken Almanyada bir harb psikozu uyandırılmak istenmiyor. Çünkü almanlar komünizme mukavemet edecek kadar kendi- terini kuvvetli hissetmektedirler. Führer, Almanyanın iç em- niyetini temin ettiği gibi, dış emniyetini de garanti etmeyi lüzumlu görüyor. İşte iki senelik askerlik müddeti bunun için kararlaştırılmıştır. Onun içindir ki Almanya şimdi hem içer- den, hem dışardan kendini emniyette hissetmektedir. Eğer hal böyleyse, yani Almanya küvvetine eminse, hiç bir tehlikeden korkmuyorsa neden Moskova hakkında bu defi edası kullanı- lıyor. Neden Almanyanın tek başına yıkmaya kâfi geleceğin- den emin bulunduğu bir tehlikeye karşı bütün dünya bir kru- vazada davet ediliyor? Burada açık bir tezad vardır. Alman- ya hakikaten samimi bir surette sulhu istiyorsa tecavüzi ka- rakteri aşikâr olan bu silâhlanmalara, bu kılıç gürültülerine ne lüzum vardır? Almanya sözlerinde samımi ıse sulhn kurulabilir FT Deyli Telgraf'ın görüşü: Deyli Telgraf gazetesi, “Almanyanın dört yıllık plânı” başlıklı bir makalesinde Bay Hitlerin “mücadelem” isimli ki- tabında sömürgeler hakkında söylediği sözleri kısaca kayd- ettikten sonra Nuremberg nutkunda bu mesele hakkında söy- Tenen sözlere geliyor ve hulâsa olarak diyor ki: “ Almanya, kimyacı bir memleket sıfatiyle, kendi sınırla- rr içinde hammaddeler bulabilir. Bay Hitler, parti kongresine hitab ederken Almanyanın keb&di yağıyle kavrulabilmek için dört yıllık bir program tatbik edeceğini söylemiş ve ancak bu sözün arasında sömürge istiyeceğini kısaca anlatmıştır. Al « manya, böyle bir plân takib edeceğine göre hem içerde, hem dışarda sulha muhtaç olacak demektir ki bu da komşulari ta- rafından iyi karşılanması lâzım gelen bir haberdir. Bu sözler, Almanyanın her şeyden üstün olan gayretini silâhlanmağa vereceğini sanan ve bundan tasalananların sinir- lerini yatıştıracak mahiyettedir. Bay Hitler, dünkü nutkunda sulha olan lıtîyı.kmdı bahs- etti. Dört sene devam eden silâhl onun k İ artık Almanyayı hı:rhangi bir uldııgınlığı hrıı emniyete almıştır. Her ne kadar, korkusu için bir sebeb bıı!unduğımı kanaat getırmeuuşlerıe de, Hitlerin “sulh taraftarı olarak bizi kendi halimize bırakanlarla dostluk istemekten başka hiç bir dileğimiz yoktur.” yollu sözleri iyi bir teıu- bırakmış olmak gerektir. Eğer Hitlerin bu sözleri alman milletinin hislerine terceman oluyorsa o za- man bu sene sonunda yapılacak konferanslarda Avrupa dip- lomasisine salim bir mecra vermek zor olmıyacaktır. Böyle bir arzu teminat da bulabilir. Ve Almanya. esasen mevcud olan tecrübeleriyle kendi kendini ek da kendi yağıy- le kavrulur bir hale getirebilir. Sömürge talebi ancak bir şeref meselesi olabilir Sömüzgeleri geri isten bir şeref meselesi diyt d Taymis gazetesi, DU bın sonunda Milletler C€ rariyle müttefiklerin M rilen eski sömürgelerini letlerin mahalli halkın ? tıklarını buradaki vi'îyia ; mek için hem mandat€r letler Cemiyetinin TI lâzım geldiğini ve domt rini sormak icab ,deceğfd j sonra diyor ki: “ Belki günün birinde * deki manda sisteminde düşünülebilir. Fakat N€ İ sahasında Almanyanım almasına taraftar olan İ" almanlar, harbı bir yapmaktan esaslı sure dikçe bu meseleyi ciddi mağa taraftar olmıyata Bugünkü günde A zihniyeti alrp yürümek” srrada imtiyazlar verme büyük dileklerde bulun? hazırlamaktan başka bir Sömürgeler â nomisini kalkıMlt ” yetmez - Resmi olmıyan rar duyulan bir iddianım "g Jazım & n bu bahis üzerine bir b Morning Post gazetesi ©" “Bu nutukta söyl! Hitler, Dr. Şaht'ın V& e propagandacılarının sömürgelerini istemeğt zaruret olduğunu iddiâ Zahirde doğru gibi ' refah, en yüksek mert tadır ve burası istediği deleri kolayca dışardan mektedir. Eğer Almanya, bu uha den daha az muv lıd' sebebi ne olabilir? Bi ithalât ticaretine dan değildir; böyle bif ef Bay Hitler'in Nuremberg nutkunda sömürgelerden bahset- mesini, büyük bir devletin şerefi meselesi telakki eden ve esasen Bay Hes'in bu kongreyi bir şeref kongreıı diye tavsif edişinden, Doktor Şaht'ın memleketi ekonomik bir kalkınma- ya hazırlamak için lâzım gelen tedbirleri almağa uğraşırken Dr. 'Göbels'in de eğer denizaşırı topraklara yeniden sahib ol- mazsa o zatnan almanların “madun bir millet” sayılacağını ılenksuren propagandalarından bahseden Taymis gazetesi di- yor “ Doktor Şalt'ın iddiaları, Almanyanın £ dde alacak bir kuvvette olduğu ve b alman el d ebir kalkın- ma için en ehemiyetli bir esas olduğu hakkındaki iddiaları bi- taraf bir dinleyiciyi ikna edebilecek bir kuvvette değildir. Manda altındaki klardan h dde ihracı, hiç bir kay- P da tâbi değildir ve bütün eski alman sömürgeleri de manda ya bu suretle, hef teriler bulmak istiyor- tiği Rayh marklariyle miştir. Ekonomik sebebler mürgeleri istemeğe rı ileri sürenleri bile te değildir. Bunun b“ metinden başka bir d leğin esas sebebi üPıM ietiyofi 5 jiktir. Almanya sömürg€ Hitler'in, daha önc€ şimal ırkının daha altında bulunmaktadır. Almanyadan başka bir takım l ketlerin de maruz kaldığı mübadele ve hammadde sıkıntısı sömürgeye sahib olmak veya olmamaktan ileri gelmiyor. Tro- pika'da topraklara sahib olmak, nüfus çokluğu için bir çare değildir. mek h da bir h' zımdır. Afrika mns.teı'ı'ıkı"ıe manyaya verilecek olu N*” 58 bir şeye yaramıyacaktı. — Başımın üzeri en iyi yer olacak, dedi, ; PE Oraya bir defa çullanırsam, bir daha bırak- mam. c F M G E l K ' ı R >al ı Hemen atıldı. Yılanın başı güğümdan Yazan: Çeviren: biraz ayrı duruyordu. Sansar iyice yakalaya- Rudyard KİPLİNG Nurettin ARTAM bilmek için sırtını kırmızı bir çömleğin çı- Dışardan cevab çıkmadı. Rikki bundan Nagaina'nın savuşup gitmiş olduğunu an - lamıştı. Nag, su güğümünün etrafına halka halka çöreklendi bu sırada Rikki - Tikki ölüm kadar sessiz duruyordu. Bir saat sonra, bir adalesinin arkasından öteki adalesini hareket ettirerek güğüme doğru ilerlemeğe başladı. Nag uyuyordu ve Rikki - Tikki, yılanın büyük sırtını gözden geçiriyor; neresinden yakalarsa daha iyi o- lacağını kestiriyordu. — Eğer ilk atılışta belini kırmazsam o Zzaman o da benimle savaşa kalkar. Ve eğer © savaşa kalkarsa yanarsın Rikki! diye dü- şündü. Boynuna baktı; burası ısırılamıyacak ka- dar kalındı. Sonra kuyruğuna yakın bir yer- den ısırmak da yılanı kudurtmaktan başka kıntılı yerine vermişti. Bu suretle atılınca orada bir boğuşma baslamıştı. Sansar çekiştiriyor; yılan da bir araba kırbacı gibi:yerde açılıp kapanarak sabun kabına, fırcaya ve banyonun teneke dıvarına çarpıp duruyordu. Sansar, yılanın kafasına geçirdiği dişlerini gittikçe daha sı- kıyor, eğer bu boğusmada ölecek olursa ailesi« nin şerefi namına böyle çenesi kapalı bulun- masını istiyordu. Bu sırada birden bire bir gök gürültüsü oldu. Arkasından doğru sıcak bir rüzgâr gelmiş ve kırmızı bir ateş, tüyle- rini kavurarak sıyırmış, geçmişti. sansar, vücudunu param parça olmuş sanarak ken- dini kaybetti. İri adam, gürültüden uyanmış ve çifte- sini alarak yrılanın başma arkadan iki kur- şun!'> hirden ateş etmisti. Rikki - Tikki, öldüm sanarak gözlerini açmıyordu. Fakat bir ölü kımıldanamazdı. İri adam, onu oradan alıp kaldırdı ve: — Alis, gene sansar, dedi, küçük herif, hayatımızı kurtardı. Biraz sonra Teddi'nin annesi yüzü bem- beyaz olmuş bir halde oraya geldi ve Nag- ın ne hale gelmiş olduğunu gördü. Rikki - Tikki de Teddi'nin yatak odasına koşarak gecenin geri kalan kısmını orada, zannettiği gibi gerçekten kırk parçaya bölünüp bölün- mediğini anlamak için vücudunu yavaş ya » vaş oynatarak denemekle geçirdi. Sabahleyin vücudu kaskatı idi: Fakat kendisi, yaptıklarından pek memnundu. — Şimdi hakkından geleceğim Nagaina kaldı, dedi, o beş tane Nag'dan daha fena- dır. Sonra, bahsettiği yumurtaların ne za- man açılacağından da hiç haberim yok. Hele bir gidip de Darzi'yi göreyim. Rikki - Tikki, kahvaltıyı beklemeksizin dikenliklerdeki Darzi'nin yuvasına koştu. 'Terzi kuşu, oradaydı ve yüksek sesle bir za- fer şarkısı söylüyordu. Çöpçü, ölüsünü öte- ki çöplerin üzerine fırlatıp attığı için Nag'ın ölümü bütün bahçede yayılmıştı. Rikki - Tikki: — Hay abtal tüylü u?ıp haj söyliyecek zaman mı bu? | — Nag öldü, öldü; öldü- Dedi ğit Rikki - Tikki onu başım kalamış, iri adam bastonu he 'i diği gibi iki parça olmuş. Bi yavrularımı yiyemiyecek. — Bunların hepsi Tikki ve etrafına dikkatle '? ş — Fakat Nagaina nered' ğ Darzi sözüne devam etti? yi — Nagaina banyonun oluğ Nagı çağırdı. Nag da bir © iki büklüm asılr olarak çık“- nu oradan alıp ıüprîhıtu Haydı büyük, kırmızı göz' nin şerefine bir şırkı ıoyl!î" Ve boğazını şişire şişir* * Rikki - Tikki: — Eğer yuvana kadar şimdi bütün yavrularını d*şm dedı, sen ne zaman ne yap gini bılmıyenlerdensm— sen W icinde emniyettesin; fakât bir ğıda savaş halindeyim. B€S şarkıyı Darzi.