SAYFA 4 Milletler Cemiyeti ve Almanya 2 temmuz 936 tarihli Taymis gaze- tesinden Cenevre'deki asamble ve konsey top- dantılarında bütün milletlerin artık sec- z tedbirlerin konuldukları maksadlara hizmet etmemekte oldukları noktasını da anlaştıkları görülüyor. Bay Eden'in Avam kamarasında söylemiş olduğu Butkun esaslarna uygun olarak söyle Giği satuk Mülletler Cemiyetinde iyi bir akis yapmış, yalnız cenub Afrika B. Voter'in şahsında buna muhalif kalımış fakat bu zatın söylediği fasih nutuk, cemiyette bir sempati uyandırmamış ve kendisi tek başına kalmıştır. - İtalya, konseye vermiş olduğu mmuhtırada ken Milletler Cemiyetinin ta- Vassutunu istediğini, fakat habeş impa- Tatorunun bütün. müzakerelerden kar çındığını, bu inaderlığı yüzünden mem. deketini kaybettiğini söylemektedir. Bu variyet karşısında masüm yanlar, eskiden hiç yapmamış olduk. Jarı bir işe girişmişler, bütün mesuliye- ti kendi omuzlarına alarak müdafaa ct meğe söz verdikleri bir toprağı müda. fan icin işe girişmişlerdir. Mühtradaki bu fıkraları okuyan bir okurun, kelimelerin kuvveti karşı sında tutulur. Bunlar da İtalyanın da Milletler Cemiyetinin müdal den kaçındığı ve onsuz kendi. Mmeğe karar verdiği, bu yüzden medeni yetin Habeşistan sınırlarında dört yak üzerine yürüdüğü hakikatlerine göz yumulmaktadır. Muhtıranın ikinci kısmında Habeşis- tandaki muztarib halkın yıllardanberi Bizledikleri dertlerini şimdi meydana vurdukları ve Roma kartalının himaye- Si altında şimdi huzur ve süküna kavuştukları yazılıdır. Bundan - sonra Sıra, Milletler Cemiyeti ile elbirliği et- meğe ve onun paktındaki” prensiplere göre hareket teklifine geliyor. Bu süretle bir paktr kıran bir deve det, şimdi gene onunla beraber hareke- te geçmek arsusunu gösteriyor demek. dir. Peki, fakat orta yerde kurbanın va- ziyeti ne olacak? Kendisine bir şey yar prlamamakla beraber imparator. Haile Selasie tarihte büyük- bir yer almıştır. ve ileride de alacaktır. Onun milletler cemiyetine yapmış olduğu son müra- Caat, herkesi müteessir etmiştir. Fakat e yapılabilir? Allah bile maziyi de tirmek kudretine sahib değildir. TTarihte servete ve kendisine tâbi oe Janlardan deha fazla bağlılığa lâyık ol- duğu halde bütün bunların en azını al muş olan kimse var mıdır? İmparator, enternasyonal bir top- dantıda kendi. elim vaziyetini düşün. Meksizin söz söylerken kendi gazeteci. derine ıslık çaldıran italyan politikası da tuhaf bir şey olmuştur. Bu, bir tara- fan itibarıa biraz daha katmaktan, ve Gteki taraftan biraz daha- eksiltmekten başka bir şey yapmamıştır. itah İtalyan hükümetinin Cenevreye yap- tığı teklif, son günlerin buhranmı artırmaktadır. Bu, Milletler. Cemiye- tinde bir reform yapılması işinde elbir. Tiği yapmak teklifidir. 'nun maksadı ne olabilir? Müuvaffak olmuş bir saldırgan, kırıl- maş olan bir paktı tamir etmek ne geti- recektir? -. Bir takım yeni dokterinlerle Mil- detler Cemiyetini parçalatmanın sırası olmasa gerektir. Kamoy, yapılan hata- ların ne süretle düzeltilebileceğini gör- gek istiyor. Almacak kararlarla bütün dünyaya anarşinin önüne - geçileceğini göstermek lâzımdır. Eğer bu esas da birakılacak olursa 6 zaman ” ortada ne kalacak? Herhalde ortada bir Milletler Cemi- yeti ve onun bir paktı vardır ve bu da Bu reformeu- kalacaktır. Cemiyetin de, paktın devam edebilmesi karşılıki bir takım taahhüd- Jere bağlıdır. Bay Blum, dün bugünkü paktın, anlaşarak yapılacak ufak tac lerle kalması ve ilerdeki saldırganlık- ların bu süretle önüne geçilmesi fik- rinde olduğunu söyledi. Bazı - güya - bitaraf devletler, zecri tedbirler sistemi ortadan kaldırılırsa © zaman paktın bütün — maddelerinin sarsılacağını söyliyorlar. Bütün bu söz- der, sulhun muhafazası maksadiyle söy- lenmiştir; sulhun yapılması maksadiy- le değil. Milletler Cemiyeti yeni bir saf haya girerken düşünülecek şey. ona dahil olanların karşılaşacakları tehlike leri de göze alarak, bir takım taahhüd. leri yüklenmeleridir. Bu, kanunt hükümler yürütmek me- sele değil, bir diplomasi meselesidir. Bu mühim zamanda bu maksadla yapı- Jacak harekette en büyük roller İngil- tere ile Almanyanındır. Bay Blum, Almanyanın ingilizlere verdiği cevabla Avrupa sulhunu pekiş- tireceğini ümid ettiğini söylemekle me- selenin ruhuna temas etmiş oldu. - Bu, ortaya sürülecek ve cevab alınacak en ön meseledir. Yenileştirilen Milletler Cemiyetinin terkibi nasıl olmalıdır? Bu cemiyet, sıyasal anlaşmalar üze- Tine müesses Almanyayı da ihtiva et- meli ve sulhun herkes/ için olduğunu gösteren kurucu bir cemiyet mi olma- hıdır? Almanyalı da, Almanyasız da Mil- letler Cemiyeti devam edip gidiyor; fakat onun istikbali sonbahardan evel taayyün etmelidir. Almanya, Yalnız bir mesele - var: sulh muahedesinde kendisine müsavat verilmeksizin böyle bir elbirliği - yap- maya yânaşacak mıdır? Bunü - bilmek- in herhangi bir plân kurmağa kalk- mak, karanlıkta çalışmak demek - ola- caktır. Lord Reunel'in lordlar kamarasıı da söylediği güzel bir nutukta dediği Kral sekizinci Edvar- dın ağır vazifesi Noyes Viner Jurnal gazetesine Lon- dra'dan yazılıyor: 'Hükümet mahfillerinde, Britanya hükümranlığı altında olan yerlerin da- ha ziyade biribirlerine yakınlaşmaları ve silahlı müşterek bir cephenin teşkili maksadiyle, Britanya dominyonlarının " yeni bir imparatorluk konferansı yap- maları imkânları araştırılmaktadır. Dikkate değer olan bir ey varıa, © 48 bugünlerde, Avrupa - politikasında İngilterenin başarısızlığını en çol Ti sürenler. ve Britanya” imparatorlu. #unun çökeceği kehanetinde bulunan. Jarı radikal nasyonalistlerin oluşudur. İngilir halkına gelince, o pol Jarak tamamiyle uyuşup kalmış bir ha dedir. Bu halk, ne seçimleri bir dünya hidisesi haline sokan fonatik ve ne de, Avrupaya hâkim olan ve onu geviren dünya- politikasının - gerginli- #indeki büyük sanzasyonu biliyor. Ce nevre, Paris ve Berlin sanzasyonlarının tenvir fişekleri ingilize gelince sönü- yorlar. Bundan dolayı, ingiliz. halkını letarjiden kurtarmak için.. biribiri ar karşıtında değildirler. Vakit kazan yıkılışın peygamberleri kolay. bir iş karşısında değildirler. Dikkat kazan: mak ve hükümetle parlamentonun Jahlanma heyecanıne halka - ulaştırmak için, duruma mümkün olduğu kadar en kara bir renk vermek zoruhdadır. Her şeye rağmen, kendilerinin pa> rolaları hakikaten inkâr götürmez rca. Kitelere dayanmaktadır. — İmparatorlu. ğun dağılmasından bahsettikleri a man, orta tabaka #ngilizlerin sandığı gi Bi, ana vatana pek bağlı olmıyan do- minyon ve sömürelerdeki havanın esi. gine işaret ediyorlar, Bu arada imparı torluğun her tarafında yangın çıkmış olduğunu da söylüyorlar. Hakikat de adur ki, bu muazzam İmparatortuğun gevşemiş olan mafsallarının - dağılma O pezetlis lüzüm vardır. Halbuki Eden ve Baldvin'in Ce: nevredeki böğaristzliklere yüzünden bu Prevti) çok seyıf düşmüştür. ibtirası Dominyonları silahlanma büdeesine aktif bir surette katmak gayesini taş yyan Britanya devletinin silahlanmasını görüşecek olan imparatorluk konferan. St iste böyle bir manzara karşısındadır. Britnayanın dışardaki mil dünyanın en kuvyetli Milletler Cemi- yetini teşkil etmektedir. Fakat tekmil dış ve ekonomik meselelerde pratik o Jarak kullanılmasına lüzum olan tesa- gibi bu işi, alman, ingiliz, fransız ka- moylarının bir anlaşmaya - bu kadar i tekli olduğu şu sırada bir an evel yap- maya gayret etmelidir. Herhalde acemi bir diplomasi ama- törü olmayan tecrübeli Lord Reunel bu sözleri, başka diplomatlarla — danış madan, bir takım bakanların salâhiyet dışına çıkarak yaptıkları gibi. söyleme- miştir. Burada ingilir kamoyunun di- lekleri de tebarüz etmiştir. nüd yalnız kâğıd üstündedir. Hakikat- te ise, bu kuvvet demetinin her parça- #t başka bir istikamet tutmuş olduğu gibi, vaziyeti yakından - bilenler, bir barb takdirinde bu devletlerin, umuları Müşterek cepheyi kuramıyacaklarr ka- naatindedirler, Bugün Hindistan her zamankinden fazla kaynamaktadır. Filistine gelince, © da kolayca bastırılamıyacak olan bir ihtilal içindedir. Mısır, her ne kadar italyanların Habeşistandaki — muvaffa- kıyetinden sonra bir parça çekingen bir tavur takınmış — bulunuyorsa da, Londraya karşı ileri sürdüğü istekle rinde ısrar ve inad etmektedir. İrlanda Politik ve ekonomik büyük imtiyazla- ra mukabil İngiltere ile barışmak ni yetindedir. Cenubi Afrika, harb baka- yle mukabil bir hizmet iste. nilmemesini taleb ediyor. Avusturalya, Fransanın oyuncağı n vasıtasi diye tavsif ediyor. Bu muazzam devleti Jıyan biricik bağ, vard'ın hulüsudur. Kıral sekizinci Ed. vard, çok mesuliyetli ve ağır bir mirası üzerine aldı. Diplomatlarının işledikleri hataları şahsi nüfuziyle düzeltmek v. zifesi ona düşmektedir. Devletin patr yarkal babasr sayılan Beşinci Core'a karşı beslenen sevgi, dünyanın dört bu- cağındaki yüzlerce milyon insanr Lon- draya bağlamıştı. Sekizinci Edvard, ğin üzerindeki bu şahsi nüfuzu koru- mak, önü / küvvetlendirmek, genişlet. mek zorundadır. Kıral sekizinci Edvard taç giyme töreninden sonra, imparatorluğunun en irak sınırlarına kadar giderek tekmil tebaası ile bizzat temas edecektir. O- 'nun bakanları, kendisinin vazifesini Pek kolaylaştırmamışlardır. O, vazife- sini muvaffakıyetle başarabilmek- için, diplomatlığını irade ve cazibesini var küvvetle kullanmak zorunda - kalacak- tır. Bu defa göz önünde tutulan impa- Tatorluk konferansı şimdiye kadar top- Tanmış olanlar arasında mukadderatla '€n çok ilgisi olan bir konferans halini alacaktır. Bu konferans ufak tefek gümrük meselelerini değil, koca bir imparatorluğun varlığını görü Nöbetçi Eczaneler 1-7-936 dan 31 - 8 - 936 akşamı kadar Eczaneler gece nöbet cetveli Pazar — — Sebat- Yenişehir eczaneleri Pazartesi — İstanbul Salı Merkez Çarşamba - Ankara ; Perşembe - Yeni ğ Cuma —— Halk l Cumartesi Ege d 9 TEMMUZ 1936 PERŞEMBE Halkevleri köşesi: Halkevlerimiz, halkı her kakımdan aydınlatmak ödevlerini faydalı neşriyat Ja ve örnek bir çalışma ile takdire de- ğer bir şekilde yapıyorlar. Bunu he- men hemen / her halkevinin muntazam olarak çıkardıkları dergilerde görüyo- ruz. Bu dergilerin yazıları arasında bir gokları var ki gündelik gazeteler tara- fından alınacak ve yapılacak kıymette. dir, “Ulus” halkevlerimizin bu faydalı neşriyatından, yerinin imkânı dahilin- de, okurlarına malümat verecek ve bu yazılardan bazılarını, kısaltarak sütün- Jarına alacaktır. Bugün Kastamonu halkevinin çıkar- dığı “Tigaz” dergisinde - gördüğümüz, folkılor bakımından ehemiyetli olan ve kastamonuda derlenmiş bilmecelerden bazılarını ve Balıkesir halkevinir neşret tiği “Kaynak” dergisinde çıkan ata söz lerinden de bir kaçını okurlarımıza ve- riyoruz. BİLMECELER — Abdest alır, namaz kılmaz (ölü) — Ağaı yok, burnu yok, karnı tom tok (yumurta) — Ah umutlu umutlar, gök yüzünde bulutlar, ayağından emer / tepe- sinden yumurtlar (buğday) — Aktır tarlası, karadır tohumu, el ile ekilir, dil ile biçilir. Gkâğı, mürekkeb, yazı) —AL getir, ver getir, gelmezse yal- yar getir el değmedik ağaçtan koklanmadık gül getir (kız) — Alçacık dal, yemesi bal (çilek) — Ana beni ağlatma, göz yaşımı damlatma: inci gibi. diziliyim, kandil gibi asılıyım (Nar) ATA SÖZLERİ Ay gördüm yıldıza müdanem yok Az söyle öz söyle Az söyle çok dinle Azı çocuğuna çoğu kocana gösterme Aza nereye gidersin demişler çoğur yanına demiş Baba mirası yanan mum gibidir Bağa bak üzüm olsun üzüm yemeğe Bağ dua değil çapa, Bağlı aslana tavşanlar bile ede Biz ondan yoğurt umarız © bizden ayran Cant acıyan eşek atı geçer Buğday başak yetişince orak bahaya çıkar Beslemeden kadın olmaz gül ağa- cından odun olmaz Bir elin nesi çıkar iki elin sesi çıka R. PEKEI İnkılâb R'in Dersleri R. Peker'in Ankara ve İstanbul Üniversitelerinde verdiği inkilâb derslerinde tutulan talebe notları, gözden geçirildikten sonra, ULUS 124 sayfa tutan eser, yalnız baskı masrafının karşılığı olarak her yerde ON KURUŞA satılmaktadır. N> CENGEL Yazan: Rudyard KİPLİNG Ana kurt sakin sakin dedi ki: — Tevekkeli, anasr ona Lungri (topal) dememiş. Doğduğundan beri bir ayağı ak- sar. Onun için yalnız davarları öldürebilir. Vaingunga köylüleri, zaten, kendisine diş im köylüleri çileden çıkaracak. O olmadığı zaman Cen- gel'i silip süpürecekler, o vakit biz, çoluğu- muz çocuğumuzla çayırlar üzerinde hayba- bileyorlar. Şimdi de gelip bi; hasıl kalacağız. Herhalde bu yüzden Şir Han'a minnet- tar oluruz. — Kendisine bu minnettarlığınızı söyli- yeyim mi? dedi Tabaki. — Çık dışarıya! dive bağırdı Baba kurt, çık dışarıya ve efendinle beraber avlanmaya git. Bu gece, zaten, canımı sıkacağın kadar sıktın. Tbaki, sükünetle: 2 KiTABI Çeviren: Nurettin ARTAM — Ben gidiyorum, dex yaptım ya. sından - sıkılmayan - bir Ana kurt: istedi gürültü, geceleri çingeneleri ürküti rek: — İnsan ha, dex dalıklar arasında Şir Han'ın sesini duyarsı- 'nız. Neme lâzım, ben, bana düşen vazifeyi Baba kurt kulak verdi. Aşağıda küçük bir 1rmağa doğru uzanan vadiden hiç bir av bu- lamıyan ve bunun bütün ormanca anlaşılma- sinirli haykırışı geliyordu. — Ahmak, dedi, Baba kurt, geceleyin işi ne gürültü ile başlıyor. Bizim karacaları, kendisinin Vaingunga'daki semiz yaban ö - küzleri gibi mi sanıyor, nedir — Susss..., dedi, bu akşam onun avlamak ne karaca, ne de yabanöki bu akşam insan avlamak istiyor. Artık kükreme sesi bir homurdanma ha- lini almıştı ve her taraftan duyuluyordu. Bu çıkta yatan oduncularla zavallılar kınlıkla kaçıp tam kaplanm ağzına düşerler. Baba kurt bütün beyaz dişlerini göstere- , pöf.. su birikintilerin- de kurbağalar, böcekler bulup yemek nesine aşağıdaki fun- da insan avlıyacak Sebebsiz ve ma: miyen cengel yasaları, cak, bir hayvanın ade eder. kaplanın - öfkeli, buralara gelmesi de i'dür: O tir bazen şaş- fler. — kaplan gırtlağının — Aaarhi! Sonra Şir Han, “yetmiyormuş da, tutup bizim topraklarımız- Mmenin nasıl olduğunu göstermesi için müsa- Bunun sebebi de şudı demek, biraz sonra filler üzerinde birçok si- Tahlı beyaz adamların ve ellerinde meşaleler, darbukalar taşıyan yüzlerce esmer yerlinin de herkes sıkmtıya düşer. Hayvanların ken- di aralarında bu yasağa buldukları sebeb de, insanın bütün yaşıyan mahlüklar arasında €n zayıf ve en müdafaasız oluşudur; ona do- kunmak merd bir avcıya yakışmaz. Bundan başka, insan yiyenlerin uyuz olacağını ve dişleri döküleceğini de söylerler ki gerçek- Homurdanma gittikçe yükselmiş ve bir ses haline gelmişti: sesler de çıkararak havlamağa başladı. ntıksız hiç bir şey emret- insan avlamaya, an- kendi çocuklarına öldür- Ana kurt: — Pusulayı şaşırdı, dedi, bu da ne?, Baba kurt, birkaç adım dışarıya çıktı. Şir Han, bütün yabanil lıklar içinde yuvarlanır gibi yürüyordu. — Bir oduncunun yaktığı ateşe basacak şiyle bağırıyor ve funda- kadar akılsız, dedi, ayaklarını yakmış. Ta- : İnsan avlamak baki de yı lemektir. O zaman cengel- dünyanın mıştı. yavrusu. €en kuvvetli ıkaracağı Tu, alçak bir kaplandan çıkmıyan pe ve yumuşak, bir damlacık bi Su, gecenin bu vaktinde kurtun inin? geli yordu. Yavru, Baba kurt'un yüzüne gülümsedi yanında. Ana kurt kulak kabarttı: — Tepeye doğru bir şey geliyor; hazır ol. Çalılıklar biraz kımıldandı. Baba kurt, kalçalarının üzerinde atılmağa hazır bir şe- kilde toplandı. Eğer gözetlemiş olsaydınız, en hayret verici manzarası karşısın da kalacaktınız. Kurt sıçamak üzere iken yarıda kendi Gördüğü manzara i tuttu. karşısında durakla- — Bakın, bakın, dedi, insan! bir insan Tam karşısında çırıl çıplak, daha yeni yürümeğe başlamış koyu esmer bir yav- bir dala tutunmuş duruyordu. Kör- incon yavru- ü ve lom