4 Temmuz 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-| SAYFA Z 4 TEMMUZ 1936 CUMARTESİ Yarı - Siyasal Birkaç şeğj Milletler Cemiyeti üyelerinden İ- talya, Milletler Cemiyeti üyesi Et- yopya'yı, Cemiyet'in muhalefetine ve tatbik ettiği cezalara rağmen, si- lahla işgal ve ilhak etti. Şimdi Cenevre'de ve bütün dün- yada, bu mesele konuşulmakta - ve, ne haklı'nın lehine ne de haksız'ın aleyhinde hiç bir şey yapılamamakta- dır. Bilakis cezaların yani sanksyon- larm kaldırılması düşünülüvor. Fa- kat, dava devam etmektedir. Netekim Negüs, Cenevre'ye kadar gelmiş ve orada oturan 52 devletin mümessiline: — Memleketimi silahla Memleketimi adaletinizle niz!” demiştir. Tarihin vek az kaydettiği sahne- lerden hiri olan bu sahne, nasıl bir skandal dağurmuştur. Hepiniz oku- muşunuzdur: Sanki Milletler Cemiyeti bir ope- ra binası, “Etyopya tragedyası” sah- aldılar. geri veri- ne için hazırlanmış bir eser ve Negüs seyircilerden bir kısmının beğenme- diği bir aktördür. Bazı piyesleri düşürmek - için mu- harririn yahut müessesenin düşman- ları para ile ıslıkçılar tutarlar ve bun- lar muayyen bir dakikada harekete geçerek piyesin yaptığı iyi tesiri sa- bote etmeğe çalışırlar. Yahut bizzat halk, piyesi beğenmez ve ıslık çalar. İşte Cenevredeki en büyük mah- keme önünde görülen en ehemiyetli dava esnasmda, italyan gazetecileri, tıpkı bu tarzda hareket etmişler ve İsviçre hükümetinin iandarmaları tarafından kapıdışarı edilmişlerdir. Öyle ki, Milletler Cemiyeti, - İtal- ya - Habeş harbını durduramamış, Habeşistanı henüz sahibine iade e- © dememiştir ama,birkaç İsviçre jan- darması, Milletler Cemiyeti'nin ha- vasını bozan italyan gazetecilerini toplayıp götürmeğe kâfi gelmiştir. Milletler Cemiyeti'nin büyük po- litik işlerdeki aksyon vasıtası, acaba ne zaman, yarım manga İsviçre jan- darması kadar kuvvetli olacaktır? L Bir de hakiki bir opera binasında bir vaka geçmiştir. Şimdi Fransa'da grevler moda ol- duya, geçen akşam Opera - komik artistleri, vazifelerini gördükten ya- ni piyeslerini oynadıktan sonra, bi- nadan çıkmamağa ve aylıkları arttı- rılmcıya kadar burada kalmağa ka- rar vermişlerdir. Hakikt ameleden, otel garsonların- dan, lokanta aşçılarından, eczahane yamaklarından ve daha birçok iş ve --meslek sahibinden sönra, şimdi de - tiyatro'artistleri.. ” ' SS Bu gidişle, Fransa'da, grev yap- mamış kimse kalmiyacak. Fransanın “ “zengin bir memleket olduğu düşü- nülünce, sanki bütün fransız milleti, kendi kisesinin ağzını açabilmek için, önce kendi kendisine karşı küs- mek sonra kendi kendisi ile barış- mak ihtiyacındadır. Molier& sağ olsa da, Harpagon'u, kollektif ölçüde bir kahraman halinde. veniden yaratsa.. FD Arjantin diyor ki: — Ya her memleketin toprakları- na hürmet edersiniz, bizde Amerika- da olduğu gibi, yahut biz sizin cemi- yet'inizden çekiliriz! Halbuki bir değil birkac Cenub A- merikası devleti, sanksyonlar kalk- sın diye ısrar edip duruyorlar. Acaba bunların hangisi Amerika- hdr? Eğer Pirene dağları Amerikada ol- sa idi, tabit böyle bir sual soramaz- i Burhan BELGE Aydın, (Hususi) — Aydın Halkevi kurslar şubesi tarafından Aydın hapis- hanesinde açılan okuma - kursunun bi rinci devresinin bitirildiğini yazmıştım. Kursa devam eden hapislerin sınavları yapılmış ve başarrları görülen 35 hapi- se dün törenle belgeleri dağıtılmıştır. 'Törene Halkevi bandosunun çaldı- ğı İstiklâl marşiyle başlanmış: Halkevi başkanı Neşet Akkor bir söylev verdik ten sonra belgeler dağıtılmış: bundan sonra bando bir konser vermiştir. Yağmut Yağmur ve dolunun vilâyetimizde son günlerdeki tesirlerini bildiriyorum. Haziranın 28 inci pazar günü: Sultan- hisara saat 16.30 da fasıla ile 3 defa ba- dem büyüklüğünde dolu yağmıştır. Do- lu zeytinleri 7e60 dökmüş, portakallara ©97025, pamuklara 7930 — zarar vermiş- tir. Bağları tamamen harab etmiş, darı tarlalarını bozmuştur. Tarlalarda darı- ların yalnız sapları kalmış, bağlar kış ortasında olduğu gibi yapraksız kalmış- tır. Aynı günde Sultanhisar - Atça ara- sında pamuklara zarar etmiş, Yenipazar obasına şiddetli yağmur yağarak pa- mukları millemiştir. Yağmur ve doludan sonra gelen şid- detli seller, Çiftehakve — istasyoniyle Sultanhisar istasyonuna bir kilometre uzakta hattı bozmuştur. Bu yüzden pa- zar günü /,, den sonra tren ve otoray- lar bu istasyonlara geçememişlerdir. Hat yapılarak dünden itibaren geliş ve gidiş temin olunmuştur. Pazartesi gece- sinde saat 23 den sonra Nazilli ve mu- hitine şiddetli yağmur yağmış, gece yarısından sonra yağmur epice şiddet- lenmiş ve bir çok yıldırım düşmüştür. Aydın çevresine çok şiddetli yağmurlar yağdı Hapisanedeki mahkümlara diplomalar dağıtıldı Yıldırımlardan birisi su başı mevkiin- de bahçe damı yanında incir ağacı al- tında yatan sıvacı kayserili Mahmu- da çarparak belinden aşağısını felce uğ- ratmıştır. Mahmudun damda yatan ka- rısına bir şey olmamıştır. Yıldırım Nazillide bir çok elektrik tesisatını bozmuş yakmıştır. Şiddetli yağmurlardan Kuyucak ça- yına gelen sel yeniden genişlemekte o- lan tünelin üzerinden taşarak tünele 4 metre kum, çamur ve taş doldurmuştur, Bundan dolayı dün Denizli ve — İzmir postaları Kuyucak istasyonundan ileri geçememişlerdir. Bundan başka Kuyucakla Horsunlu arasında hattın 3-5 kilometrelik bir kıs- mına da kum, çamur ve taş yığmıştır. Yağmurların pamuklara zararı yok- tur. Fakat yeniden çapa masrafı lâ- zımgelecektir. evlerin saatlerini Hayırsever bir vatandaş Atçada Jurnal oğlu Mustafa adında bir ihtiyar hayırsever öldükten sonra evini hastane yapılmak üzre vasiyet et- miş, bütün mallarını da bu hastaneye terk etmiştir. Var olsun........ Kütahyada yeni bir ilk mekteb Kütahya, 3 (A.A.) — 12 dershane- lik yeni bir ilk mektebin temel atma töreni dün ilbay tarafından yapılmşıtır. Bu münasebetle ilbay ve kültür di- rektörü birer söylev vermişlerdir. Mektep Şehir plânında cumuriyet a- lanına rastlayan bir yerde kuruluyor. Yapı, 66 bin liraya çıkacaktır. ve sergiden bir köşeyi gösteriyor. Yüksek hayat biçki yufdu sergisi dikişi vardır. Yeni Hayat Biçki yurdunun, bilhassa metod usulünden Mulaj sistemi ile çalıştığı için diğer yu rdlardan ayrı bir hususiyeti vardır. Ser- gide ayrıca talebenin yaptığı işlere aid albümler de teşhir edilmektedir. Dokuz ay gibi kısa bir zamanda çok iyi neticel erle mezun veren yurdun sergisi muvaf- fakiyetin bir örneğidir. Resimlerimiz y urd direktörü Bn. Seniha ile talebelerini Ankara Yüksek Hayat Biçki yrudu dün ders sonu sergisini açmıştır. Yurd- dan bu sene çok iyi derecede mezun olan on üç talebenin sergide altmış yetmiş ziyade İstanbulda 8 inci yerli mallar sergisi dün törenle açıldı İstanbul, 3 (A. A.) — 8 inci yer- li mallar sergisi bugün saat 18 de Taksim bahçesinde açıldı. Açılma töreninde vali muavini B. Hüdai ve şehrimizdeki saylavlar hazır bulunu- yorlardı. Davetlilerin ve halkın bü- yük bir takdirle gezdiği bir çok pav- yonlarda memleketimizde - yapılan her nevi eşya teşhir olunuyordu. Çok muntazam ve mümkün oldu- gu kadar zengin bir şekilde hazırla- nan 8 inci yerli mallar sergisi gece saat 22 ye kadar halkın ziyaretine brrakıldı. POLİSTE Gürültü çıkardıklarından yakalandılar Ötey geec, saat 22 den sonra, sarhoş olarak, caddelerde bağırıp çağıran ve birbirleriyle kavga ettikleri görülen, Orhan, 'Galip ve Fehmi adındaki şahıs- lar yakalanarak adliyeye verilmişler - dir. Montrö mektubu: 5 Montröde tatil günleri (Başı I. inci sayfada) konferansın ikinci toplantısında ara- larmda hiç bir ihtilâf olmadığını söy- liyerek döneceklerdir. Bugün yine konferanstaki sovyet teklifine Japonyanın zecri tedbirler kalktıktan ve konferansa filen iştirâk ettikten sonra İtalyanın mukavemet edeceği söyleniyor. Belki bunlar da asılları olmıyan ve sovyet - ingiliz ihtilâfı haberlerinde olduğu gibi za- manı geldiği zaman salâhiyettar ma- kamlar tarafından tekzib edilecek ga- zeteci haberleridir. Dün akşamdanberi Montröde biz de tatil yapıyoruz. Konferansta pa- zar tatili cuma akşamı başladı. Pazartesi öğleden sonraya kadar de- vam edecek. Gece geç vakta kadar bir kaç arkadaş, Montrö Palasta, dü- ne kadar dinlediklerimizi düşünerek heyecanlanmağa çalıştık, münaka- şalı tahminler yaptık. Sonra her şey- den vazgeçtik. Küçük bir gezinti pro- gramı hazırladık. Bugün öğleden sonra trenle Lozana, yarm vapurla Evian'a gideceğiz. Neşet Halil ATAY DİL KÖŞESİ “ “Milli takım namzedleri, dün Taksim stadyomunda üçüncü maç- larını Boçkaya karşı oynadılar..., Yazı yazarken hangi mürekkep mastarların türk şivesine uygun, han- gilerinin aykırı olduğuna dikkat et- miyoruz. Yukarda örnek olarak al- dığımız cümleyi bu şekilde kurabil- mek için "maç oynamak,, gibi mürek- kep bir tar yapmağa imkân ol- malıdir. ”Maç,, kelimesini yıllardan- beri dilimize almış bulunyoruz. Fa- kat bunu yardımcı bir fiille söylemek istediğimiz k,, de- riz; "maç oynamak,, değil. Burada yapılan şivesizliğin “piyano oyna- mak,, , "tramvay almak,, gibi örnek- lerden farkı yoktur. Kullanılmasını hoş görmemekle beraber, bu son iki misalin gene köötü bir tercümeden doğduğunu söyliyebiliriz. ”Maç oy bi kli: geli bu, tercüme de değildir: Ne fransız- lar “Gour un match,, , ne ingilizler, ”toplay a match,, derler.. ” maç yap 48 sene hocalık eden bir profesör Charles Lyon - Caen öldü Arsıulusal bir şöhrete malik olan büyük hukukçu profesör Charles Lyon Caen hayata gözlerini yummuştur. Tica« ret hukuku üzerindeki çalışma ve ihtı« sasiyle yalnız memleketinde değil dün« yadaki bütün hukukçular tarafından tanınan âlim profesör 93 senelik hayas tının 48 senesini Paris hukuk fakülte« sinde hocalık ederek gecirmiştir. Bu kadar uzun ömür ve bilhassa bu uzun yaşamanın 48 sene gibi çok bir zama- nının üniversite kürsüsünde — geçmesi zamanımızda az kula ve az hocaya na«< sib olan bir mazhariyettir. * Şurasını bilhassa kaydetmek gerek- tir ki âlim profesörün değeri, eserleri çok kıymetli varlıklardır. Bu kıymetli varlıkları tesbit için onun — hayatınr Percerou ile beraber takib edelim: Pro« fesör Lyon Caen 26 birinci kânun 1843 tarihinde Paris'te doğmuştur. 1867 se« nesinde agragasyon imtihanını verdik« ten sonra Nancy üniversitesinde Roma hukukunu tedrise başlamıştır. Fakat o« nun hayat telakkisi ve pratik vakıa-< lardan zevk alan düşüncesi ölü bir hu- kukun tedrisinden ziyade meri hüküm«< lerin tetkikini tercihe temayül etti ve ticaret hukuku sahasında — çalışmağa başlıyarak 1875 senesinde Pariste L'ecole libre des sciences politigues'de mukayeseli ticaret hukuku okutmağa başladı. Denebilir ki ticaret hukuku- nun mukayesesinin metodik bir tarz« da tedrisi şerefi ona aiddir. Ticaret hu- kukunun muayyen esaslarında arsıulu« sal bir anlaşmanın mübeşşiri de gene o olmuştur. Kısa bir müddet sonra Paris hukuk fakültesinde kendisine muka« yeseli ticaret hukuku ve deniz ticareti hukuku kürsüsü tevdi edilmiş ve mu«< maileyh bu kürsüleri tekaüd oluncıya kadar yani 1919 senesine kadar muha« faza eylemiştir. » O hukuku mücerred hükümler ğil, hayata kör düğü a ideler olarak telakki eyler, ve aksi esa« sa istinad eden bir düşünce ve tedris ARİr ca> usulünü yani hukuku sadece kitab za« viyesinden görmeği adalete karşı işlen« miş en büyük bir fenalık olarak adde« der. Bu telakkisinden ötürü o yalnız değeri çok bir nazariyatçı olmakla kal« mamış, tatbikatı geniş bir pratisiyen olmak meziyetini de iktisab etmiştir. Bu müstesna şahsiyetten ötürü mü- teaddid cemiyetlere reis ve aza olarak seçilmiş, fakülte dekanı olmuş ve öm« Tünün sonlarına doğru Lejyon dönört nişanını da ihraz etmiştir. Eserleri pek çoktur. Müteaddid ma- kaleleri, tetkikleri vardır. Bunlardan ayrı ayrı bahsetmeğe tahliller yapma-< ğa bir gazetenin sütunları hiç şüphe«< ,siz ki müsaadekâr ve müsamahakâr 0« lamâz. Talebece maruf olan “Manuel de droit commercial” inden — başka 8 cildli bir ticaret hukukü şerhi de var« dır. Bu şerh deniz ticareti hukukunu da şerh eylemektedir. Ünlü profesör ilim hayatında arsıulusal bir otorite teşkil eden bu muazzam eserini kadim ve sevgili arkadaşı Louis Renault ile birlikte vücuda getirmiştir. Sayın profesörün eserlerinde tah« lil ve terkib kudreti barizdir. Kelime oyunlarından muarra hakikit nazariyes« lere ve vakıalara dayanan izahları muh«< telif memleketlerin mevzuatının muka- yesesi suretiyle de zengin bir mahiyet arzetmektedir. Kuvvetli kalemine kür« südeki açık ve selis ifadesinin değerini de katmak ve dolayısiyle bu vasfını da tebarüz ettirmek gerektir. Bu itibarla dinleyicileri tarafından daima saygı ve sevgi ile karşılanmış ve her yerde, het zaman dolgun adedli hürmetkâr sâmi- lere hitab eylemek bahtiyarlığı ile mu« hatab olmuştur. Bu kıratta bir hukukçunun ölümü yalnız Fransa için değil bütün bir dün« ya ve ilim âlemi için de büyük bir zi« yadır. Böyle söylemenin hakikati ko« nuşturmak olduğuna inanıyorum. Ankara Birası Neşeve Sıhhat verir, »

Bu sayıdan diğer sayfalar: