ULUS aze telerde okudhklârı_m_ı_z - İtalyan -Habeş harbını durduracak bir hal şekli var mıdır? La Tribun des Nati olan fransı vaziyette bulunduğunu, bu slmadığını “doğru bir hal gunları söylüyor : Habeşistanı - Milletler Cemiyetinden atmak lâzımdır. |— Şu halde milletler cemiyetinin ö - “müne konulmuş ol: iyordu ve dü - . İlk önce Cenevre- “de bu milletin muhakemesini yap - Omak, ve manda altında / yaşayan bü- *tün milletlerden daha geri bir medı “Miyet seviyesinde bulunan bu — türk Ansanlar halitasını Milletler Cemiye- “Rinden dışarı atmak icabederdi. —— Neden bu mantıki üsüle başvuru - Jarak evvelâ “Habeşistanm şerefi,, denen gözden geçirilmedi ? — Çünkü milletlerarası hukuka te - — €avüz edildiği tarzında gürültülerle kulakların sağır edilmesine rağmen işin içyüzünde ingiliz. hükümetinin tehlikeye giren menfaatleri vardı. İngilterenin Musolini'nin bir Yaptığını ve son dakikada bir. harba girişmiye cesaret edemiyeceğini san: zak İtalya'yı korkutmaya ve ondan “daha kuvvetli bir blöf yapmaya gay- L ada —— Kuvvetine güvenen Musolini bü - kün bu oyunun farkına vararak ona —_ı—tvı".ı'ifiıi— Eğer Ha İ başlangıçta, İngiltere'ye gü- ye razı olmakla Mavi Nil kaynakla. Ş l!-_ıni.:-h'-ıy— altında Habe - /— gistanm idaresinde ibka etmeye “ yafak olacaktır. 'N “ İltalya, bir netice almaya kati ka- /"rar verdiği ve bunu sulh yoluyla elde edemiyeceğini anladığı için önünde bir tek yol kalıyordu: Harb. Bu yol İtal. yaya pahaliya mal - olacaktı, fakat Habeşistan'la İngiltere için de felâ - /— ketli olacaktı. Zecri tedbirleri almamak lâzımdı. ir fay “yaya arzularını kabul ettirebilecei »i umuyordu. Ve vaktiyle Habeşista- am Milletler Cemiyetine muhalefet etmiş ve binda / seyirci” kalmış bu sefer, habeş mill 'tisi dolayısiyle değil, güya milletler cemiyeti prensiplerini müdafaa için 've müesseseler namına hiç bir şey mevcud olmadığını, yol, bundan başka da memlekette hükmeden derebeylerinin halka Milletler Cemiyetine alınmasiyle büyük bir topraklarının Amhara ve Gocam'a lerek bir himaye altına konulması ve Habeşistan'ın sömürgeleri” yar ayrılarak Milletler Cemiyetinin gözü altında bir milletleraras kli olacağını kaydettikten sonra bugünkü vaziyetin tetkikine geçerek hulâsa olarak i uzun boylu izah ederek, Habeşistan'ı memlekette medeni bir devle hak prensipi mi vardır? Hakikatte İngilterenin nazarında yalnız kendi men- faatleri vardır. Habeşistanda italyanlar &ibi bir 'tin kısa bir zamanda kuvvetli ve or - ganize bir sömürge haline gelmes intaç edecek ve ingiliz - Kenyası ile Sudan arasına ve Nil kaynaklarma kuvvetli bir rakibin eli uzanmış bulu- nacaktır. İngiltere her çareye başvu- rarak bunun önüne geçmeye çalıştı. Fakat zecri tedbirli tik fayda vermediği gelmiş olduğu için İngiltere bu mese- lede prest betmiştir. Onun için bu büyük kav- gadan mağlub çıkan - Negüs değil İn- gilteredir. Meseli Maşamah ile Asmara arasın. daki tek hat askeri sevkiyatın munta- zaman yapılmasına imkân verecek halde değildi. Bundan başka da baş - Jangıçta bazı tereddüdler ve ihtiyat - sızlıklarda bulunuldu. Bütün bunlar italyanlara çok kıymetli zamanların- dan mühim bir kummı kaybet “ Fakat Mareşal Badogliyo yeti düzeltti. Cepheye lâzım geldiği kadar adam sevketti ve üstünlüğü te- mnin edecek gerekli tedbirleri aldı. İlk aylarda zaman habeşlerin le- hine hizmet ettiği halde sonraları on- Jarın aleyhinde olmaya başla: nokta olarak kaydedilemiyeceği gö - rülür. lareye tevdi namına 1935 haziranından 1936 martına kadar Habeşistanda kalmış muharriri Charles Ferrus italyan « habeş kavgası etrafındaki düşüncelerini bu gazetede '“uzun bir makale halinde anlat maktadır. Muharrir, Habeşistan'ın me der in vücudunu haber verecek sosyal eserler mekteb, mahkeme, inhisar yeri kalan kısmı da ondan edilmesi meselesinin en Bugünkü Vaziyet Şimalde habeş cephesi yarılmıştır. Bu cephede üç noktadan ilerliyen ital- yanlar bütün Tigre'yi, hemen - bütün Gocam eyaletini ve, bunun merkezi inde tutuyorlar Eğer yağmurlar yüzünden hareket - ler durmaya mecbür kalırsa i etmek, yol ve yapmak tiyle meşgul olacaklar ve gelecek se- 'ne kati neticeyi alı le yapabileceklerdi İtalyanlar cenupta Harrar'a taar- ni'nin şubat başların. 'amette kazandığı ezici za- fer batırlardadır. Habeş imparatoru nun yakınlarından biri o zaman mağ- n babeş ordularına kumanda Bu para düşkünl Ras, kendi em - rine verilmiş olan askerleri iaşe ct ek için bile kendilerinden para al - muş, tüfeklerini onlara parayla sat . at ve her birinâ gh beşer / kurşün verdikten sonra dgha fazlasını ancak parayla alabileceklerini bildirmiştir. Bundan başka belki de tethiş ettiği ordusunu elinde daha iyi muhafaza etmek içindir. ki âakerlerini, bütün habeşlerin mefret ottiği kuş uçmaz göllere sürüklemiğtir cak, açlık, suşuzl Fiyle katırları bile dayanamıyan savaşçıların çoğu, eski zaman vurgunlarına benzemiyen bu seferden hiç bir şey anlamıyarak ke- selerindeki son talerleri de tükettik - fen sonra bir yolunu bulup savuşma- 'yı ve köylerine dönmeyi tercih etmiş- Terdir. Her halde habeş ordusunun men her kısmi az çok bu. vaziyette bulunmaktadır. Ve italyı 'nupta cesur bir ileri hareketinin ferle neticelenmesi çok muhtemeldir. İtalyanlar tahminen 15 nisandan lk teşrin başına kadar devam. eden yağmurlar mevsimi esnasında hare - ketleri durduracak mıdırlar? Yahud bütün imkânlara başvurarak daha önce Adisababa'yı ele geçirmiye mi çalşacakdırl Atalyanlar düşmanı takib etmez - derse, habeşlerin vakitten istifade e - derek ordularını yeniden düzenliye - bilecek midirler? Sınıra gitmiş ve harba girmiş olan habeş kıtaları tahmi lardan çok aşağı olmuştur. Pratik o- larak Negüs'ün 500.000 asker çıka « bilmi iki ay kâl olursa edilen mikdar- olmalıdır. Negüs buna muvaffak ge meselesi yenii ce, bunlar, eski cepheye nazaran çok daha zayıf olacaktır. Bundan başka Ras Mulugetta gi dusunun yaklaşması dolayısiyle cezi dan kurtulacaklarını — anlıyacaklar için. ri kütle halinde başeğmelerin vukua inden korkulabilir. Bütün bu noktalar göz önünde tu- tulunca eğer az vakitte - sulh yapıl çikene teşkil etmezse, nn gelecek sene sonuna kadar tamamiyle fethedilmiş olaca- t tahmin olunabilir Sulh İmkânlar İtalyanlar henüz hedeflerine iyle varmış deği beşistanın istilâsı — tamamlanmamış ve hiç olmazsa Somali irtibatı daha temin edi Onların takib et kikaten bu muydu? Bundan şüphe edilebilir. Az şey elde etmek için çok istemek İtalyanın ve Musolininin usu- lüdür İtalya'nın istediği bütün işgal etmiş olduğu muhtemeldir. alarak bu acıklı hatırayı silmiş, son- 'ra da Avrupa'ya ve bilhassa Almı yaya, anşlusa girişirse italyan ordu> sunu hesaba katması lâzım gelece; ni göstermiştir. Bütün bunlar müzakerelere giriş- mek için sebeblerdir. Fakat başkala- rı da vardır. Harb masrafları 8 mil - yarı bulmuştur. İtalya ü asonra istediklerini sulh yoluyla temin etmek imkânını bulursa İtalya bu fırsatı kaçırmıyacaktır. Sonra İtalya, #timdiye kadar tahammül etmiş oldu. görmek seler karşısında, Musolini'nin Avru - pada ellerini serbest — bulundurması da ehemiyetlidir. Bundan başka, harbın başlangı - ında muhakkak bir zafere gittikle - rini sanan mağrur, kibirli ve saf ha- 22 N'SAN 102 SALI Gündelik MAZLAR ARASINDA... ıyfada) (Başı 1 inci müddetin hiç olmazsa bir kaç misi linde mümkün idi. 19 uncu asır sonlarında yalnız birtek devlet karşısında yenilen Fransa, dav sını kazanmak için 44 yıl bekle - miştir. Mağlübiyet andlaşmasını hemen hemen hiçe indiren Al- manya, 18 sene evvel Avrupa dev- letlerinin birçoğu ile, diğer iki kı- tanın en büyük devletlerine mağ- lüp olmuştu. Sonra zafer, harbson Tasının buhran — iztıraplarından muzafferleri ko umağa muvaffak olmamıştır. Yenenlerden bir. ço- #unun ekonomisi ve büdçesi, ye « nilenlerin ekonomisi ve - büdçesi kadar bozuktur. Barışa doğru gitmek, imkânl zi ve imkânsızlıkları, zorlukları ve kolaylıkları, doğruları ve yan- lışları görerek, tartarak, ölçerek, aydınlıkta yürümekti. Harba doğ- ru gitmek, körkörüne gitmek, içgüdü'lerin gözü bağlı esiri ol- mak, insanlığı yeniden iptidaileş- tirmek, ve iyilik ihtimallerini ge iktirmektir. Acaba Avrupa ordu ve donanmalarının - birleşerek, dünyayı sömürmek için bütün mi li egemenlik sancaklarını ” düşür- mek hayali mi var? Muhakkak o- lan, silâhlı Avrupa'nın biç bir z: man birleşemiyeceğidir. Harb tirası, ancak ayırıcıdır: Birleşi ci olan barış ve sây askaıdır. Silâk. lanan Avrupa, daha fazla parça « lanmağa doğru gidiyor. Silâhlar köklüşmaziki ” OD A Ekonomi bulranı, emperyalist fikirler yüzünden, çıkmaz olmuş- sa, silâhlanma yarışı bu çıkmazın bir köşesinde ölüm uçurumlarına doğru, kıpkızıl bir delik açıyor. F.R.ATAY ——— Yakalanan kaçakçılar — Geçen bir hafta içinde gürerük mue hafaza örgütü doksan dokuz kaçakçı, se kiz yüz elli kilo gümrük kaçağı, beş yüz krık kilo inhisar kaçağı, kırk kilo afyon, dokuz yüz sekiz kilo buğday, iki bin iki yüz defter sigara kâğıdı, bin dokuz yüz sgeksen üç çakmak taşı, clli beş altım, i ki yüz otuz dört türk lirası, ili tüfek, üç tabanca, kırk dört mermi, ile altmış dört kaçakçı hayvanı ele geçir. miştir. ——— Negüs'ün vaktiyle tavsiye etmiş ol duğu uyuşmaya yanaşacaklardı Çünkü artık Milletler Cemiye yardımından da umudlarını kesmiş - lerdir. Habeş halkı, italyanların as - keri üstünlüğüne artık kanaat getir- miş olduğu için, ne kadar ağır da ol- sa bir andlaşmayı kabul edecektir. İngiltere de, italyan kuvvetlı Tundurmak düşünceri de bunda âmil olacaktır. Ş edilmesine mani olmuştur. Şüphesiz, şeriat, modern hayatın :: bünye itibariyle bu hayatım tam him ezaslardan biri, Yazan: Nordert von BISCHOFF Türkçeye çeviren: Burhan BELGE Bunun içindir ki Türk memleketlerinde, Sadece okuyup yazma, bütün bir marifet ve — hüner ölçüsüne çıkarak diğer bilgilerin elde ni kucaklamak işinde salâhiyetsizliğini /— €tmiş ve temsil ettiği sistem ve malik oldu- kametinde kaldığından modern bir cemiye- “*tin teşekkülüne engel olmuştur. Hattâ, bizle- — Fin devlet derken alışık olduğumuz en mü - r hasıl olmasına bile M0i olmuştur. Bu esas hukuktaki vahdet- bur kalmıştır. düştükçe cevab vermek ekilleri- t aksi isti- ülkeler hiristiyan azlıklara tatbik edileme- diği için, bunların ayrı şahsi hukuk prensip- lerine tâbi olmalarını terviç etmeğe, hattâ Lausanne mukavelesinden sonra dahi mec- tün bunlar, şüphesiz, doğrudur. Fakat bütün bu tek başma doğru olan mütaleaların arkasında bunların hepsini birden kucaklı - yan bir büyük hakikat vardır ki, bu da, bütün bu reformların bir takım ihtiyaçlara hud yeni bir yolun sembollerini ve işaret - lerini temsil etmekten ziyade yirminci asır kültürünün üzerine bina edilecek yeni madern bir milli türk cemiyetinin inşai un- surlarını teşkil etmiş olmalarıdır. Tanrı'nın göklerinden ve uçsuz. bucaksız inden, türk, Anadolu'ya düşmüş ve o- rada kendi dünyalık yurdunu bulmuştur. Bu yurdu korumak, bu yurda bakmak ve bu yur- ve ra ihtiyar bi larında yaptığı gibi, dolaşıp çoğalmak, tür- kün vazifesi olmuştu. O bu işleri, çeşid çeşid milletlere milli karakterlerini in- kişaf ettirmek imkânlarını veren hukuk sis - temlerinin dünyevi hukuk normlarına tâbi kılarak yapacaktır. Türklerin birçok garb medeni hukuku ara- Roma'nın formalist hukukundan, kendini gerek insan gerek cemiyet olmak- itibariyle azad tutmuş olan bir milletin - hukukudur. Öyle ki, bundan 14 asır önce İstanbul'dan çı- karak bütün garbı hükmü altma aldıktan son- “çorpus juri: hukukun, çıktığı noktaya avdet ederek bu sefer türklerin hayatını bir talkım formalist bağlar altma almasına müsaade olunmamış rupa mi garbtaki haline giren bir dun içinde bütün öteki milletlerin kendi yurd- ve türklüğün yeni yaşayışı için, en azad Av- letini yaratmış ve bunun nizamlaş - masını, mafsallaşmasını ve işbarışa kavuş- masını temin eylemiş olan hukuk sistemi in- tihab olunmuştur. İsviçre medeni hukuku, türk milletine, sıl kendi nasyonal ve sosyal başarıları ile, dolduracağı çerçevenin içinde kendi azadlı - T TA. ğini, © kendi nizamlaşmasını, kendi mafe sında,en nasyonal ve en sosyal denmeğe lâ- — &n ş n fırsat — yıkolan İsviçre medeni kanununu seçmeleri, Sallaşmasını ve kendi öz. içberse, ir keyfi görüşü — dikkate şayandır. Çünkü bu medeni hukuk, "TA Kâvuşmasını temin edecekse; dilinin ihtiyaçlarına eksiksiz cevab veren ye« ni yazı'da hem bütün milletin okumasını ve' kültüre kavuşmasını temin edecek hem de biri yeni ve biri eski olmak üzere açacaktır. Yeni kapı, türk milletinin özledi- kapı liği müşterek garb kültürüne, açılan kapıdır. Eski kapı ise, arablık molozu- 'nun altında kalmış olan ve türk milli - ruhux, nun derinliklerine açılan kapıdır. (Sonu var)