: [E ANKARA Yazan: Norbert von BİSCHOFF Türkçeye çeviren: Burhan BELGE SAYFA 4 Türk hekımlerı ve Sovyet dostlarımız Son günlerde, Mosko, € memleketlerle Jleri cemiyetinin tertip ettiği bir ilmi Müsamerede söz alan Profesör Dani- gevaki, Profesör Burdenko ve Profe- »ör Lurya, Altıncı Türk Tıp Kongre- sindeki Sovyet delegelerinin fa: Hakkında izahat vermişler ve türk fababetinin bugünkü önemli vazi; üreirnde bilhasta tevakkuf etmişler. dir. Profesör Danişevski, türk toprak - Yarma ilk ayak bastıkları dakikadan İtibaren sovyet delegelerinin karşılaş- fıkları samimi dostluk ve anlaşma Yasını tebarüz ettirmiş ve bunuz Türkiye - Sovyetler Birliği arası tıp Tabirliği için atılan ilk adımı ne dere- €e kuvvetli bir hale sokmak fırsatını vermiş olduğunu kaydeylemiştir. Bundan sonra, Türkiye Cumuriye- tinin her türlü milli ekonomi ve kül. tür alanlarındaki büyük yapıcı faali> yetini anlatan Profesör - Danişevaki, amilli sıhhati koruma alanındaki yük- 'sek gayretler hakkında ezcümle de- iştir ki: Türkiye'de bu alanda bilhassa, Küfüs ile, sılma ve sıcak memleketler hastalıklariyle, romatizma ile, züh - revi hastalıklarla ve trahom ile mü - cadele teşkilâtına çok büyük bir ehe- miyet verilmektedir. Kronik romatiz- aa ile zehirleyici maddeler — istimali iptilası, altıncı türk tıp kongresinde bilhasa ürerinde durulan meseleler - lendir. Türk doktorlarının bu mesele- jer üzerindeki cidden dikkate değer aporları, türk doktorlarının çok ge- mip nazari bir bilgiyi haiz olduklarını “ve aynı zamanda hastalıkların tedavi- #i ve klinik metodları hakkında en ye- mi metodlarla mücehhez bulundukla- ise de bu ilim adamlarının en ston ça- Tışmaları Türkiye'de az bilinmekte - dir. Sovyetler Birliği delegeleri, gez - miş ve tetkik etmiş oldukları tıp mü- evtesveleri arasında, teknik malzemesi bakımmdan Avrupanm bu. alandaki her hangi en iyi müessesesi le ayaı se viyede bulunan ve model bir - tarzda vücuda getirilmiş olan pek çok müee seveler görmüşlerdir. Ankaradaki has- tane, Sihat enstitüleri, sağlık bakan - Jığınn enstitüleri, İstanbul / belediye hastanesi ve daha bir çok müessese - ler bu nevidendir. — Kammiyet bakımından dok - tor kadrotarı umum nüfusun ihtiyacı- a tam teksbül edecek dereceyi bul - amamış olmakla beraber, Türkiyede “tıp tedritatı çok yüksek bir derecede- İstanbul Üniversitesi Tıp Fakül - tesi bu bakımdan model teşkil edebi lecek bir haldedi Üi kürsüleri, birinci sınıf teknik leva - . Bilhassa morfol. Sovyet delegele- sa çok mükemmel tesir hasıl eden mücsseseler stabakı hem. olan Profesör Danişevski, ayrıcı Türkiyenin banyolarından da bahset- miş ve bunların gerek keyfiyet gerek kemmiyet bakımından zengir tebarüz ettirmiştir. lihayet Profesör Danişevski, Tür- kiye - Sovyetler tıp işbirliğinin inki - şaf ve tarsinine temas ederek bu mak- #at için Ankara ve İstanbula gönderil- mekte olan iki tıp kütüphanesinden başka, Türkiyenin bütün tıp müesse- selerine de ayrıca ve muntazam #a - rette Sovyet tıp mecmualarnın irsali 'ne başlanacağını bildirmiştir. Bun- 'dan başka Sovyetler Birliği İlim Aka- demisi tarafından neşredilmekte olan ürkçe ve rusça ola- rak bir tıp kısmı ilâvesine çalışilmak- tadır. Ayrıca Sovyet ilim adamları, türk doktorlarının çalışmaları ve al - dikdarı neticeler hakkında — Sovyet mecmualarında izahat vereceklerdir Profesör Danişevski'den sonra söz alan Profesör Operatör. Burdenko, Türkiyede Up ilim müesseselerinin yüksek derecelerini mevzuu bahset - miş ve der — Yalnız, İstanbul tıp fakülte sinin yenileştirilmesi, bu fakültenin 'en yeni ve en iyi Avrupa levazımı ile i çok büyük ve kıymetli fidir. Başla- 'esseselerini bizzat ve yakında; mış olmakla Sovyet delegeleri, yeni Türkiyede ilmi terakkilerin ne dere- Ce seri bir süretle inkişaf etmekte ol- duğuna kansat getirmişlerdir. Profesör Burdenko, ayrıca, gerek Sovyet delegelerine gösterilen yük - sek türk misafirperverliğinden ve ge- rek bilhassa kendi son çalışmalarının türk operatörleri arasında yayılmış olmasından dolayı Türkiye Cumuri - yeti Sağlık Bakanlığma ve Türk Tıp âlemine teşekkür ve minnettarlığını bildirmiş ve kendi son eserinin türk - çeye çevrilerek basılacağını haber ver- miştir. Profesör Lurya ise bbbi çalışma- dar. içinde her türlü İâzumlu un - #urların bulunduğu Ankara hastanesi hakkında rapor vermiştir. Profesör Lurya ayra i kurulmakta olan Radyoloji Ene- essese pek yakında muhakkak süret- Boğazlar meselesi ve Tü Türkiyenin, Lozan anlaşmasının askerlikdişı tutan hüküm- diği gu sırada, Osmanlı imparatorluğunun çinde imzalanmış olduğunu h: tırlamak faydalı olacaktır. Türk tarihi araştırma kurumu ta- rafından yazılmış ve yeni cumuriye- 'tin inkişafına tahsis edilmiş olan en- teresan eseri okuduk. Bu, harbden bu memleketin, şefi Gi Kemalin idaresi altında, bir kaç sene içinde tarihte eşi ma yapılmış olduğunu gösteren çok mükemmel ve çok canlı bir eserdir. Dört şehir ismi, dört tarih, bu in- kilâbın büyük merhalelerini ifade e- der. 30 ilk teşrin 1918 de Mondros mü- tarekesiyle, 10 ağustas 1920 de Sovr anlaşmasiyle, osmanlı imparatorlu. ını, kenc 10 ilk teşrin 1922 de Mudanya mütarekesiyle ve 24 temmuz 1923 de Lozan anlaşma- yeni bir. türk devleti mevcudi- dünyaya kabul ettiriyordu. Türk devleti, sultanların ve gözde- lerinin ellerinde, Mondros ve Sevr'e kadar alçaltılmıştı.. fakat Mustafa Kemalin ve arkadaşlarının ellerinde kati olarak yeniden dirildi. yeti göz önüne getirilir. ire vukün gelmiş ol- se hakiki Bir duğu görülün Şefinin idareti altında, genç Tür - kiyenin, Sevr andlaşması gereğince yu- 'man kıtaları tarafından işgal edilmiş 'olan Anadolu'da masıl yeniden can - Tanmış olduğu malümdar. Türklerin kati zaferinden sonra, 21 ilkteşrin 1922 den 24 temmuz 1923 e kadar devam eden bir konfe- rans, Lozan'da, bütün alâkalı devlet. —© 'te kendi geniş sahasında Avrupanın en mühim tıp merkezlerinden biri olacaktır, demiştir. Profesör Lurya Ankaradaki Enstitülerinin çok mükemmel vaziye- n ve başardığı büyük işlerden de bal ve d Sovyetler Birli; deki münasebetlerin daha ziyade sık- İaştırılmasının - iki memleket için de çok menfaatli olacağını bildirerek, sözlerine nihayet vermiştir. Tas ajansı bülteninden leri bir araya topladı. İagiltere, Fran- sa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Ro - manya, Yugoslavya ve Türkiye, Sov- yetler Birliği ve Bulgaristan, Karade- mizde sabileri olan birer devlet « tiyle boğazlar hakkındaki görüşmele- irâk ettiler. Birlesik devletlere gelince, o, yalnız bir müşahid tarafın. dan temsil ediliyordu. Konferanam müzakere yalnız türk - yunan meselelerine in - du. Gerçi, devletler, f 1914 den beri iti « lâf devletleriyle Türkiye arasında de- 'vam edezelen harb haline bir son ver. meyi lüzumlu buluyorlardı. Bu uzun konferans ernasmda pok çok meseleler münakaşa edildi. Os - manlı devleti tarafmdan yeni türk devletine terkedilmiş karışık borçlar meselesini ve imparatorluk- tarafın » dan yabancı teşebbüslere verilmiş olan zararlı zları yeni esaslar üzerinde tanzim ve halletmek icabe - diyordu, Bu meselelerin hepsi bir arada hal- slay bir iş değildi! Türkler haki- diplomatik savaş yapmak mec- İsmet İnönü, bu büyük ihtiyat ve Konferansm, iki ay sürmüş olan ilk toplantısmda, müstakbel sulbh and- Taşmasının esaslarını teşkil eden bir proje hazırlandı. Aynı zamanda hem Tyrkiyeyi, hem d e itilâf devletlerini alâkadar eden 'en mühim meselelerden biri Boğazlar Büyük harbın tecrübeleri isbat et mistir ki boğazların müdafaasında gizli bataryalar ile- torpiller, sabi lardan daha — ehemiyetlidir. ğ bir harb, yahud bir. halinde Türkiyenin müdafas hakkını teyid ediyordu Boğazlar uz- bükümleri, ihtiyaç miş olan maddeler, sulh ve harb za - manımda boğazlardan yabancı harb #eçiş şact'arını tesbit edi- Urlaşması imzalamıs olan devlet lerin delegelerinden mürekkeb bir bo- #azlar komisyonu, koğazlardan ge - çecek yabancı devletler harb gemile riyle meşgul olmak üze e teşekkül et- " ihdas ediyordu. Komisyonun bu 4i üzerinde hiç bir kontrol hakkı yok- tu, fakat tecavüz veya harb tehlikesi rkiyenin müracaatı ediyorlardı. İşte, Lozan andlaşması, boğazlar rejimi hakkındaki uzlaşma ikalariyle birlikte 24 temmuzda, bu şartlar içinde imzalane Bugün, bulanık olan milletleraı # vaziyet ve bazı masabaklar dolayı- siyle, Türkiye, bir tecavüze —maruz kaldığı takdirde, garan - devletlerin, askerlik dışı bölgelerin ve türk top « raklarının emniyeti hususunda, KâfI derecede süratli ve favdahı bir yar - dımda bulunamıyacakları kanaatin- dedir. Türkiye, topraklarını emniyet al - tmda bulundurmak arrusundadır ve bu itibarla uzlaşmanın boğazları as - kerlik dışı sayan hükümlerinin kaldı. bütün devletlere diplomatik - yoldan bildirmiştir. “Lö Savar” Türk ticaret gemilerinde can kurtan tertibatı Türk ticaret gemilerinde bulunma since kabul edilmiştir. Talimatname- 'ye göre 12 ve daha fazla yolcu taşte yan deniz makil vasıtalarına yolcu tzemisi denilmektedir. Yard içi ve yurd gemisin simid, dışı çalışan her deniz yol: de can kurtaran, filika, sal, yelek ve aletleri ca ber yölcü gi yançını vaktinde görebilecek rehilecek daimi bır yangın vardivanı bulunacaktır. melaimade — sei kurtaran aletlerinin n lerin tonajma göre bulunacak mikda- gv ayrrı ayrı gösterilmişti Tpek böcekçiliği için kurs İstanbul ve Trakyanın bir çok yerle« Tinden talebe gel Gürbüz çocuk müsabakası Çocuk Esirgeme Kurumu Ge- nel Merkezinden: sonra saat Kurumu Genel Merkezinde gürbüz çocuk müsabakası yapılacaktır. Ço cuklarını müsabakaya katmak isti. yenlerin 27 nisan pazartesi günü öğe 9.30 dan 12 ye ka- Genel Tetrika: No: 72 Tali bu şehre, bulunduğu nokta itibariy- le, öyle geniş ufuklar vermiştir ki, bunların hiç bir milli sınır içinde kalmasına imkân yoktur. Bugünkü fukaralığına ve bakımsızlı- ğana rağmen, İstanbul, bir dünya şehri, dün- yanın şehridir. Sokaklarında türlü diller çın- kaynaklardan gelmektedir, havası da üç ayrı âlemin ihti- rı, arzuları ve ihtilâtları yüzünden ağır- lamaktadır, insanları Te dır, bunaltıcıdır. Böyle bir havada ve böyle bir- toprakta, türk milli ruhunun fidanı, sürüp gelişemez. di. Ona daha sağlam, daha azad, daha sert bir hava ve daha eldeğmemiş, daha kuvvetli bir toprak lâzımdı. Hattâ İstanbuldaki her gerilemesi ile inkırazını ve yabancının gururunu anla « 'taş ve her saray, türk kudretini tan bir şahid ve hattâ mavi boğazların üze - rinde dolaşan bir hayal, büyük milli şerefin çiğnendiği günleri hatırlatan bir diğer şa - hid olmasa idi. İstanbul'un indirildiği mıştır ki, yeni şehir onunla derecede ve kamazdı. değil de Ankara'nın oturtulmasma - gelince, bu bir kere, onun, Anadolu yaylasının bağ - rında bulunmasından, bundan sonra da, uza- 'nan demiryolunun nihayetinde itibariyle, kurtuluş harbnın epil Jık günlerinde, hem ordu karargâhı olmağa hem de ihtilâlin politik sevk ve idaresine yetmekle, hem sosyal hem de teknik bir ki- fayet göstermesinden ileri gelmiştir. kara bununla öyle bir itibar ve şan kazan- levlete merkez olmak ve Ti ruhun ateşini barındırmak işinde, hiç bir Buna bir de şunu ilâve etmek lâzımdır ki, tabiat, Ankara'nın, daha doğrusu onu kucak- lıyan Galatya'nın manzarasında, Anadolu' - 'nun özmanzarasını yaratmıştır. Sade geog- rafik değil, her bakımdan, Anadolu'nun bu parçası, manzaralar arasında ara bulan ve taht'a başkasının bulunmak kahraman- An - şerefte, yarışa ç- letinin merkezi mesi, Anadolu türklüğünün yeniden doğma- sına yol açan kahramanlıklar arasında dahi cüretli bir teşebbüstü. Çünkü susuzluğu, sıt- malık civarı ve ekonomik kifayetsizliği ile Ankara, birçok şehirler arasında her halde '€n elverişsizi idi. Modern bir şehrin ihtiyaç- larına cevap veren hususları yaratmak için manzarayı manzaraya yetiştiren bir hususi - yet taşımaktadır. Değişik iklimler ve man * zaralar memleketi Anadolu'da, çeşid toprak- larla ayrı iklimlerin merkezi Anadolu'nun cenubtan şimale, doğudan batıya giden yolları, Ankarada kesişmektedir Kapadokya'nın Bağdad tarlaları, Likaonya- 'nan göllerine, burada ulaşmaktadır. Bitniya ile Paflagonya'daki ormanlarla şarktan ge- len asık suratlı çıplak dağların uçları, bura- da birleşmektedir. Ve sahitlerdeki — bağlık bahçelik mübarek manzaralara hâs yeşillik ve gölgeliklerin bir serpintisi gibi parcalar, kadiri mutlak bozkırların nemli burada yeşermektedir. Buna rağmen, halbuki Ankara'nın hükü- met merkezi değil de türk devletinin ve mil- le, Ankara'dır. bağrında ilçüsünde inşasma girişil - Ankara için harcanan fedakârlıklar, paralar ve enerjiler Bursa, Konya yahud Eskişehir için harcanmış olsa idi,bu üç şehir birer cennete dönerdi. / Türkiye'nin merkezini meydana / getir « mek için çorak ve çetin bir toprak ile yapı- dan bu mücadele ile dünyanın en çok üvey « ana muamelesine tâbi tuttuğu bir memleket parçasını ileriliğe ve asalete götürmek ve ondan bir milli yuva yapmak arzusu, türk milletinin, asırlarca bakımsız bıraktığı türk memleket " Bugün su tesisatı, barajlar, yollar, mek- tebler, hastahaneler ve saraylar şeklinde yalnız Ankara vilâyetinde yapılmış olan esrler, bütün bir türk hâkimiyeti zamanın « da bütün Anadolu'da yapılmış olandan daha çok, daha büyük ve daha ehemiyetlidir yapıcılık, Selçuk devleti rındadır. Onunla bunun arasında ve Selçuk- lardan öte tam bin senelik bir devre Anadolu topraktarı böyle bir inşa fırtmasına takribi olarak dahi, şahid olmamıştır. 'namma yaptığı bir kefarettir. yapıcılı; inde, (Sonu var)