Ü SAYFA 6 24 MART 1035 SA.U e — flaziantebin ekonomisi son yıllar içinde çok gelişti Fındık-Deli tüt ün - Zeytin - Doku- macılık - Trikotaj - Sabunculuk - Bakırcılık - Nikelâj Gazianteb — (Hususi muhabirimiz /— yazıyor) — Gazianteb çeşitli ürün ve — Banatları dolayısiyle pek geniş bir te- — gim ve endüstri köşesidir. Doğu ve — güney çevresinde buhrandan en az mü- — teessir olan bir şehir ob-ıınınm biricik Deli tütün yetiştiern üretmen ba- zı tacirlerin menfaat hissiyle oynadık ları rolden muteeı.sır olmuş ve bunun üzerine hükü i bir 4 a. tf «urulm uştur. İlk günlerde fiatları yüksellten kooperatifin önemli ve bü- Sabunculuk Antebde mevcud on altı sabunha- ne ile Nezib ve Kilis ilçelerindeki imalâthanelerin vücuda — getirdikleri sabun hilesiz ve maruftur. Doğu Ana- dolusuna ve Edirne'ye yollanır. Son dört beş yıl içerisinde tuvalet sabunu da vanılmaya başlanmıştır. Tabaklık Evelleri Suriye, Sudan ve Cezayire kadar gönderilen ve oralarda büyük rağbet gören türlü renkteki sahtiyan- lar memlekete her yıl 50-69 bin altın lira sağlamakta iken umumi harb Af- rikâanın kuzeyini ve ağır gümrük ro- simleri ise Suriyeyi kaybettirdiğin- den debağat sanatı oldukça sarsılmış- . ebi de budur. h Şamda bir tek ağacı dahi yetişme- Ş ' diği halde her nedense Şam fıstığı a- M .ınılın bu kıymetli mahsul Tür- h h yalnız An- zi hb'dg yetişir. Gazianteb merkez ka- ııııyle Nezib, Pazarcık ve Behisni ımnda elli bin dönüme yakın Nr sahayı kaplar. Beher dönümde ' beşten yirmi beş ağaca kadar arstla- mır. Şimdiki halde mevcud fıstık a- fıçlırı yekünu bir milyona yakındır. A;ılınınumş olanların sayısı ise bu mikdardan birkaç kat fazladır. Fıstık iki yılda bir mahsul verir. — Yetiştirilmesi masrafsız ve kolay, fa- kat mahsul naziktir. Fazla sıcak ve /soğuktan derhal müteessir olur. Hü- / kümetimiz fıstıkçılığı ıslah için yevi tedbirler almış ve profesör Vaysbergi ya gör dermiştir. Senede vosati olarak bir milyon li- —ra getiren bu değerli mahsulün yüz- e kerkı Sur.ye ve beşi Türkiye yoiiy- o'mak üzete yüzde 45 i Amsıika- yüzde 8 » Mısıra ve yüzde 4” si İs- nbul yoliy!» diğer yabancı memle- hllere, orta ve garb Anadoluva sevk /| ve diğer yüzde 5 i bu havalide harca- Bır. Üç yıllık satış vaziyeti şudur: Sene Kilo Lira 1923 600,000 875,000 1929 700,000 850,000 1933 1,225,000 725,000 934 senesi rekoltesi iki bin ton o- p bir milyon lira getirmiştir. Deli tütün yük faydası görülmüştür. Antep iplik fabrika sından bir görünüş Cemil Aliveli dokuma fabrikasi Gaziantep: İş Bankası binası cü gelir. Son on yıl kurak geçmişti. Bu yıl görülen bereket bu on yılın hiç birisinde kaydedilmemiştir. Bu üç kaza merkezine ait toprak- lardaki zeytin ağacı sayısı yedi yüz- binden fazladır. Dokumacılık Çeşit sanatların başında gelir ve çok ehemiyetli bir yer alır. Yünlü o- larak kilim, ve kumastan başka her nevi pamuklu ve ipekli dokuma yapı- Lkr. Bu esl:i sanat son otuz sene İiçeri- sinde birçok devreler geçirmiş ve me- sola 1913 de baş bin olan tezgâh sa- yıst 923 de dokuz yüze düşmüş ve daha sonra ise cumuriyet hükümeti- mizin aldığı faydalr tedbirler saye- sinde üç bini bulmuştur. Anteb alacaları, Anteb abaları, el, yüz ve hamam havluları, poplinler, * alkı ve perdelikler bütün Anadoluda meşhurdur. Anteb kilimleri İstanbul ve İzmire kadar yollanır. Ve memle- kete iyi bir para getirir. 1933 de iki milyon setkiz yüz dok- san yedi bin lira kıymetinde bir mil- yon dokuz yüz yetmiş beş bin kilo do- kuma is'insal olunmuş ve bunun bir milyon altı yüz elli bin kilosu satıla- rak memlekete iki milyon altı yüz bin Hra getirmiştir. Antebli kızların işledikleri mendil, buluz, sofra örtüleri, peçeteler, çay ve karyola takımları da bütün Tür- kiyede rağbet görmüştür. tır. Bununla beraber sanata tamamiyle ölmüş nazariyle bakılamaz. Çüntü, daha ziyade doğu Anadolusuna yol!- lanan kösele, ayak yemen'si, postal, sandal ve terliklerimiz şehre her se- ne iyi sir para getirmektedir. Balarcılık Bu sanat osmanlılar devrinde Er menhniler elinde iken cumuriyetten sen- ra türkler eline gecmiş ve eski şöhret ve kıymetinden hemen hiç bir şey kaybetmemiş'ir. Son zamanlarda bir bakır fabri- kası da kurulmuştur. Mamvlatı Ana- doluya gönderilmektedir. Hem ucuz hem güzel olan bakır mamulâtı ka- çakçılığa da önemli surette rekabot ederek muvaffak olmuştur. * Nikelâj Arif Bilge isminde genç bir yurd- daş İstanbuldan sonra yalnız Ante*'. de rastlanan gayet güzel bir nikelâj, kaplama atelyesi açmıştır. İlk tahsil çağındanberi ta karşı h li - lan Arif Bilge bu vadide birçok mu- vaffakıyetler elde etmiş ve alpa ça- tal, kaşıklar yaparak piyasaya çıkar- mıştır. Teşviki sanayi kanununun büyük faydası görülmüştür. Bu sayede her sanat şubesi ya makineleşmiş veya makineleşmeğe doğru yol almıştır. Bugün on yedisi Gaziante&'de, on biri Kiliste, altısı Nezib'de olmak ü- zere 36 müessese teşviki sanayi ka- Tet Ç SŞ y Tütün ti iyle ayrı h tler gösteren deli tütünün yalnızca İ topraklarında yetiştiği bir- /|yerlerde ve zaman zaman yapı- “tserübelerle anlaşılmıştır. Deli kullananlar da kazananlar gi- azdır. Biricik ıııüıhı-nî Mı..ı-J..., l vadisi köylüleri bunu Evza tıbır j nargilelerde içerler. < Muulılır bu tütünümüzü ağız ©- u yerine kullandıkları takdirde adı- madga derler. Amerikalılar umu- - harbtan faydalanarak bir nevi de- tütün yetiştirerek Deyrüecscbel adı. Mııır'ı sokmuşlar ise de nefaset iyle pek aşağıdır. Şamda yeti. n deli tütün ikinci gelir. Üç yıllık deli tütün ihracatı: Sene Kilo Lira 1923 — 185,000 — 63,0009 1929 — 200,000 — 80,009 1933 — 317,000 — 118,009 , 1034 ve 935 yılları istihsalâtı ve " getirdiği para bu rakamlardan fazla- di | Bağcılık ' — Büyük savaştan önce Anteb şeh- “rinde iki ve civar köylerde de keza- lik iki milyon olmak üzere dört mil- yon l:'iiuılı, dört milyon yetek bağ vardı. Harb bilhassa Anteb içindeki -bağlara büyük zarar vermiş ise de sonradan gösterilen faaliyetle eksik tamamlanmıştır. Köylerdeki mikdarı büsbütün artmıştır, - Anteb'de kırk iki çeşid üzüm oldu- ğunu söylemek bu işe verilen ehemi- yeti gösterir. Hükümet burada bir ra- kı fabrikası açmış ve bu suretle hem rakı kaçakçılığ önüne geçmiş ve hem de ümcmuiümuıü korumuş- tur. Anteb üıümündeu yapılan pekmez de pek meşhurdur. Bütün Anadoluy gönderilir. 4 .0 — Zeytin Bilhassa Nezib mıntakasında faz- ladır. Kilis ikinci ve Gazianteb üçün- Antep'te sayısı 3000 i aşan dokuma tezgâhlarından biri. Tetrika: No: 25 TOPYEKÜN HARB - Yazan: General Ludendort B Türkçeye çeviren: Hikmet TUNA —— Wolfram cevheri, krom, antium Ilbiı çe- /| liği sertleştirmeğe mahsus bazı lerle, — kendimizin çıkardığı pek az bir mikdardan Bayri, çok ehemiyetli olan, nikel, alominyum ve kalayı yabancı memleketlerden getirmek — Mecburiyetinde idik. Ve nihayet, çelik ima- /— linde en ehemiyetli bir yardımcı maden olan /— Manganezi, alman demir endüstrisi, tamamiy- — le memleket dışında temin ediyordu. Rusya, /— İspanya, Brezilya ve Hindistandan ithalât ke- / silince, yoklük, çok tesirli bir surette kendi- ni hissettirdi.” -Bu izahların büyük bir kismr, normal sulh a yetlen ve gene sulh zamanında, harb zemesinin hazırlanması ile ilgilidir. Harb e, çeliği sertleştirmeğe mahsus ma- lp dıger yardımcı madenlerin elde bu- nmaması yüzünden, mesela, cephane ve ör lmahmn karşılaşacağı guçlukler, bu ardan kolayca anlaşılabilir. Herkes bilir ki, top ve her türlü cephane imalinde çelik ve sertleştirilmiş çelik kadar, yumuşak maden, yani bakır da lüzumlu biz şeydir. Silahlanma endüstrisinde hangi maden- lerin eksikliği hissedildiğini türlü türlü harb tecrübeleriyle öğrendik. Meselâ, sırf en za- ruri ihtiyaçları kapatmak maksadiyle, her- kesin evindeki bakır eşyası toplattırıldı top- lattırıldı ama, eğer ki, yahudi Parvus Help- hand, Kopenhag üzerinden temin ettiği irti- batla bu madeni bize yetiştirmemiş olsaydı, bu iş de başarılamazdı. Fakat ondan sonra aynı yahudi Parvus Helphand, enflasyonla alman ekonomısım yıkarak, sosyal demok- rat “büyükleri” nin dostu oldu. Harb levazımı imalinde, husust silah en- düstrisiyle (Krup, Ren madeni eşya ve ma- kina fabrikası, Suhl Solmgen silah fabri- kası, Löve anonim sosyetesi, Mavzer) birlik- te, Şpandav'daki cephane - fabrikası, - tüfek fabrikaları, barut fabrikaları ilah. ilah. gibi devlete aid fabrikalar müdafaa ordusunun emrinde bulunuyordu. Silahlanma endüstri- sinde buyuk bir faaliyet vardı. Hazırlanan şeyler iyi idi ama, ihtiyaca yetmiyordu. Top- çu mühimmatının çoğaltılması hakkında be- - nim boşa giden mücadelelerim, ordu tarihin- de hiç bir zaman unutulmıyacaktır. Ordu- nun her türlü yardımcı teknik âraçlarla teç- hizi ve askerlik mükellefiyetinin tatbiki için giriştiğim mücadelelerde keza unutulmıya- caktır. Ben de, meselâ, önceden hakiki mühim- mat ihtiyacını tamamı tamamına kestireme- miştim ama, gelecek harbın mahiyetini bil- miyor değildim. Şimdi, sanki ordunun me- sul makamları, askerin, yardımcı teknik a- raçlarla kâfi derecede teçhizini göz önünde tutmamış gibi izahlara kalkışmak yanlış bir iddiadır. Maalesef en zaruri ihtiyaçların bile gerçekleşmesine engel olan gene finansal kaygılardı. Politika, bir müddet şu cümleyi ileri sür- dü: “Karşılıksız masraf olmaz”, Dünya har- binden pek az evveldi ki, bu esası birakmak ve ordunun daha mükemmel bir surette harb levazımı ile teçhizi için, daha başka tedbiz- lerle icab eden finansal araçları bulmak ka- rarını verdi. Verdi, fakat artık çok geçti. Bugün elde bir harb tecrübesi vardır. Dünya gazetelerine bir göz gezdirmek silah- lanma endüstrisinin faaliyetini görmeğe yet- mektedir; husust sosyetelerin dağıttıkları temettüler de işlerin mahiyetini ifade ede- cek kudrette şeylerdir. Şurası katiyetle ka- bul edilebilir ki, harb tekniği sayesinde harb , levazımının mükemmelleşmiş olduğu da bir tarafa bırakılsın, tekmil —ordular bugüne kadar görülmemiş bir ölçüde harb levazımı teçhizatı ile harba girmektedirler. Harb endüstrisini yeniden kurmak zo- runda olan alman devleti gibi bir devlet, böyle silahlanan devletler safında, ilk önce- leri iyi bir durumda bulunmıyacaktır. Alman devleti, yalnız Versay andlaşmasının harab ettiği şeyleri yeniden tedarik etmek değil, bundan başka bir de silahlanma endüstrisi kurmak - zorundadır. Fakat bu endüstri de, lâzım olan mikdarda mütehassıs işçi mevcu- du bulunduğu takdirde tam verimle çalışa- bilir. Halbuki böyle bir kadro, hemen yetiş- tirilemez. Seferberlik takdirinde, o ana kadar harb levazımı imal etmiyen endüstriler de, mese- lâ tapanın yapılmasında kullanılan herhangi bir hususi parça imal etseler bile, harb en- düstrisinin emrine verilmelidirler. * (Sonu var)