21 Mart 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

21 Mart 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K SATFAS> K LN —TT D TTT TMET AT .ıwwî n * 21 MART 1956 CU.. Ci 1 5 — Yarı - Siyasal H ——— a Almanyanın Lokarno paktını boa- — zarak Ren bölgesini süel işgal altma © alması, dünyaya epey korku geçirt- — H. O gündenberi, bu hareket, Al- — manyaya göre politika, Fransaya gö- — Te ise jüridik bir harekettir. Bunun icin olacak ki, Almanya müeyyide- — yi aksyonda, Fransa ise mahkeme- — de yani konsey'de aramıştır. Ve me- — sele, bütün dünyanım gözü önünde " “kendi kendine ihkakı hak” olamaz — kaidesine irca edilmiştir. Konsey'in — kararı bundan ibarettir. — Lokarno paktma göre de, mahke- meyi Konsey, icra kuvvetini ise bü- tün Lokarno'cular teşkil edecekler- — dir. Müzakerelerin bu güne kadar u- — zamasınm sebebi, icra kuvvetini teş- — kil eden Lokarno'cular arasında, ka- — yarın tatbik şekline dair olan anlaşa- — mamazlıktır. Bu anlaşamamazlık ar- — tadan kalkmadıkça, mahkemeden ka- — yar istemeğe'gidilemezdi. Çünkü hem * — mahkemenin prestiji ile oynanmış, — hem de milletler arası muahedelerin — değeri bir kat daha düşmüş olurdu. — Mahkeme; kararinı verdiğine ve — Almanyayı suçlu ilân ettiğine göre, — Lokarno'nun hükümleri infaz edile- — «eek demektir. Şahsi hukuk meselele- rinde, bir mahkeme, “hakkı kendi — kendine elde etmiye çalışanı” mah- mun dönmesini temin eder. Yani, — kendi kendine hareket eden tarafa — hareketini geri aldırır. Ondan sonra “yaptlacak muhakemede, hangi tara- — fan haklı olduğu, bir ikinci karar ile — tesbit edilir. - — Demek oluyor ki, Ren bölgesi na- — sıl sembolik olarak işgal edildi ise gsembolik olarak tahliye edilecektir. —Böyle bir şeyin kabil olabilmesi için, —Almanyanım hem mahkemenin ka- 1 tanımasına, hem de bu kararı infaz ettirecek icra kuvvetinin önün- - de eğilmek mecburiyetini duyması- — ha ihtiyaç vardır. Halbuki Almanya, — kararı tanımadığmı söyledikten baş- / ka, icra kuvvetinden korkmadığını karardan önce ihsas etmiştir. Bun- lan başka, eğer dava şahsi hukuk meselelerinde olduğu gibi mahkeme ile icra kuvvetinin nüfuzu dairesine giren bir iş olsaydı, Lokarno'cular, kendi aralarında günlerce görüşmez- | ler ve hâdiseyi hemen mahkemeye tevdi ederlerdi. — küm edince, icra kuvveti, eski duru-: İ Konseyin kararı Lokarno'cular arasında bütün Av- rupa vaziyetinin revizyondan geçi- rilmesi lüzumu ve bu vaziyet hak- kında aralarında mevcud olan ayrı- lıklar, şüphe yok ki müzakerelerin uzaması üzerinde müessir olmuş nok- talardır. Fakat bunlardan başka, mü- zakereler, suçlu Almanyaya hareke- tini geri aldırmak işindeki güçlük yüzünden de uzamıştır. İcra kuvve- tini temsil eden Lokarno'cular, asıl bu noktayı tartmışlar ve, şimdiye ka- darki haberlerden bir hükme var- mak kabilse, Almanyaya Ren böl- gesini boşaltmak teklifini yapmaktan sakınmayı tercih ederek, paktın ve mahkeme kararının nüfuzunu baş- ka bir yoldan tanıtmağa karar ver- mişlerdir. Nüfuzu, yeni barış formü- lü temsil edecektir. Ve bu yeni bariış formülü, Almanyanın barış teklifle- rini hareket noktası kabul etmekle beraber Almanya'sız tesbit edilmiş- tir. - r Bakalım Almanya, bu yeni barış formülümü olduğu - gibi kabul ede- cek mi? Hitler, kendi teklifini yapar- ken “ya alırsmız, ya birakırsınınz” demişti. Lokarno'cuların teklifi ediş tarzarında bu açıklık ve bu şiddet yoktur. Eğer olsaydı, Ren bölgesinin tahliyesini istemek kadar kuvvetli bir tesir yapabilirdi. Bu şeklinde ise, mahkemenin kararını infaz değil, kararı temin ettikten sonra suçlu ile uzlaşmıya çalışmayı ifade eylemek- tedir. Bundan başka, tekliflerin neden ibaret olduğu şu saata kadar &esin o- larak belli değildir. Bir barış konfe- ransından bahsedildiğine ve bütün bu işleri o konferansm halledeceği ileri sürüldüğüne göre, Fransa ile Balçikanın bütün bu davada elde e- debildikleri netice, Konseyin kara- rından ibarettir. Yazımızın başında demiştik ki, Lokarno'nun bozulmasını Almanya politik, Fransa ise jüridik bir hâdise telâkki etmişlerdi. Bu işte “gerçek- ten hakem” rolünü oynıyan İngilte- re, her iki tarafa da hak verdi.: AL- manyanın politik aksiyonunu, sem- bolik işgali olduğu gibi bırakmakla, Fransanm jüridik iddiasını da mah- kemeye takbih kararını verdirmekle tanımış oldu. Barış meselesinin yeni formülü- iÇE H A ERLER Kamutaymn dünkü toplantısı İnhisar memurlarının tekaüt kanunu kabul (Başı I. inci sayfada) kinci maddesinin Dahiliye vekâleti ile divanı muhasebat arasında bir gö- rüş farkı doğurduğuna işaret ederek derece kelimesinin kanunlarımızda i- ki manada kullanıldığına, biri tefsi- ri istenen bu kanunda olduğu gibi da- hiliye memurlarına aid olup bunun &yrı hükümlere bağlı bir derece oldu- ğuna ve yalnız bu kanunda hasr ve tahsis edilmiş mânâda olarak düşü- hülmesi lâzımgeleteğini, hukuk Ve Mülkiyeden çıkan herhangi bir gen- çîn beşinci derece üzerinden tayin o- lunabileceğini, ve bunda müuhakkak * j25 Kralık bir derece üzernide tayin &dileceklerdir diye bir kayıd olmadı- ğını söyledi. Ğ : | Reye konan tefsir kabul ve Şükrü Yaşınm takriri reddedildi. , SAi ) DK S lar sonra edildi ve müstahdemleri tekaüd kanununun görüşülmesine başlandı. Proje 6 şu- bat tarihli celsede görüşülürken üçün- cü muvakkat maddenin A fıkrası hak- kında verilen bir tadil takriri büdce encümenine gönderilmişti. Encümenin takrir hakkındaki mütaleası ile proje- nin diğer maddeleri kabul edildi. Elçilik ve konsoloslukların telgraf muhabereleri için 5000, milletler ce- Mmiyetindeki delegasyonumuzun mil- letleraarsı vaziyetin gerektirdiği sık şık foplantı dolayısiyle eldeki yetme- tdiğinden 30.000 ve diğer ihtiyaçlar i- çin dış bakanlık büdcesinden 41 bin Hiralık bir münakale yapılması hak- kındaki kanun projesi görüşülerek abul edildi. | Kamutay pazartesi günü toplana- taktır. - Karsta Çanakkalenin yıldönümü kutlandı Kars, 20 (A.A.) — Dün gece hal- kevinde türk tarihinin parlak bir say- fasını teşkil eden “19 mart Çanakkale deniz zaferinin” 21 inci yıl dönümü yüzlerce yurddaşın iştirakiyle eşsiz bir şekilde. kutlanmıştır. Bu toplantı müna- sebetiyle kurmay subaylarımızdan Mi- tad tarafından Çanakkale zaferi hakkın. da bir konferans verilmiş ve Çanakka. lede ölen türk kahramanları saygı ile anılmıştır. ne gelince, onu da, hakem rolünden aldığı kuvvetle, münasib gördüğü gibi halletmiye çalışıyor. Süleyman olsaydı, acaba başka türlü hareket eder mi idi? BURHAN BELGE (Başı 1. inci sayfada) imenin dört, beş türlü cemi kı - a girebilmesi, kelime cemi n bunun müfret gibi bir veya " kaç daha cemi yapılması, cemi- lerden bir takımmın müfredi ne dir, bilinememesi, cemilerin eski devirlerde güney raplarınca kullanılmamış ve bi - Tinmemiş olması bunun en büyük gibi batı dilcileri de mükesser bir türlü anlayâmamışlardır. Araplar, yalnız Türkçeden de - ğil başka dillerden aldıkları keli- meler üzerinde de böyle yapmış - lardır. Gene Türk kökünden oldu- u ayrıca ileride incelenecek olan v Rumcaya farsçadan geçmiş sa- ulan (paradis) kelimesi arapça (farâdis) kılığında cemi olarak ikten sonra bundan bir de irdevs) şeklinde müfret sıygast- çıkması, bunun sayılamıya- k kadar çok örneklerinden biri- mdi (Hazz) ın cemi sanılan :z) ve (ahâzi) sözleriyle sa- saymak anlamlarındaki öb'ir imeleri karşılaştıralım : (3 C) - (9) Ası * (ah 4 ıs 4 iğ) Ihsa : (h is 4 ağ) Ahuzz: (ah - uz L uz 4 uğ) Ahâzi: (ah 4 az 4 iğ) dört kelimeyi ören kök ekler, biribirinin ne kadar aymı e anlamları da böyledir. (Haz) ilk anlamında insana sayı - ilen hisse, nasip demek iken radan mecaz olarak - ana kö - luğu, biribirini tutmazlığı, bir ve mükesser nığlngmdnndn'. Doğu dil bilgin- | milerin nereden ve nasıl . çıktı - - *Tlus, un Dil Yazıdları küz aydımlık ve sıcaklık anlam - Jarıyle - zevk ve neşe yerinde de kullanılmıştır. - Saymak anlamı bir adamın ker:. Jdisi için yapıldığına göre hisse, çokluk, zevk ve neşe anlatan ke - Mimeler yarattığı gibi başkalarına yapılmasımda da, tersine olarak, aslık, eksiklik, bitip tükenme ve resesizlik bildiren kelimeler de çıkarmıştır. Sözü daha fazla uzatmamak için bu anlamla ilgili daha bir iki kelimenin incelenmesini yeter gö-' receğim. N Arapçaya bir çok kök şeklinde giren ve eksilmek anlamında kul- lanılan bir (eksümek (36) ve (ek- simek) sözü vardır ki bu da sayı ve saymak anlamında gördüğü - müz agıs ve ahsı sözlerinden baş- ka değildir. “Ben buna bu kadar para say- dım.” sözündeki (saymak): sarf- etmek ve harcamak yerindedir. Parayı veya herhangi bir şeyi har camak: 'onu yoğaltmak, bitirip tü- ketmektir. Bunun içindir ki Türk- çede (saybamak) (37) (saypa - mak) (38) parayı, malı israf et - mek, bitirmektir. Sarf ve israf edilen şey, biter, zayi olur. < İşte ziyâ anlamı ve sözleri de bundan çıkmıştır. Kırgızcada (zaya) (39) ve Çu- vaşça (saya) (40): bir şeyi zayi (36) Divanü lügat - it - Türk. i7) Divanü lügat - it - Türk. (38) Radiof Çağatay lehçesi. 189) Radlof. etmek, tüketmek demektir. Arap dilinde*de kelimenin doğru söyle- nen şekli (zıyâ) değil (zayâ) dır. (Saya — zaya) sözleriyle (ek- sümek) aynı unsurlardan ibaret - tir, yalnız ilk iki şekilden ana kö- kün yerini tutan ek düşmüştür. Nasıl ki Türkçede de (ahsa — a- gıs) gene ana kök düşerek (say — sa) kılıklarma girmiştir say - mak gibi (samak) ta aynı anlam- da kullanılan bir kelimedir. (41) Arapça sandığımız (zaya) sö - zünün (ağ -- az) kaynaşmış un - surlariyle söylenen şekli olarak bir de (ızâa) (mazisi azâa) sözü “vardır ki parayı boş yere sârf ve israf etmek demektir. (42) Türkçede de bunun gibi (azıt - mak) ve (azıkmak) (43) sözleri de bir şeyi kaybetmek, zayi etmek anlamına gelir. Gene arapçada (saya) gibi Çuvaş lehçesindeki fonetik şekliy- le (say') (maizsi sâa) söylenişi de vardır ki aynı anlamdadır. Bütün bu kelimeler “Güneş - Dil” teori - sinin analiz yoliyle incelenince hepsinin de aynı unsurlardan bir- leşmiş ve aynı anlama bağlı keli - me oldukları pek açık olarak gö - rülebilir. İlim, bize nasıl başka başka görünen sayısız hâdiseleri belli kanunlara bağlıyarak anlatı- yorsa büyük teori de ayrı ayrı bi- rer kök ve kelime şeklinde kamus- lar dolduran sözlerin biribiriyle bağlılığını gözlerimizin önünde bir güneş gibi belirtivermektedir. Naim ONAT (47) Divanü Tüğat - it - Türk. (42) Lisanülarap C. 10, S. 100. 140) Zelatniskiy: Çavuş sözlük- leri lügati. x (43) Pavet de Courteille. İ . . .. yğYyen Hazin bir ölüm İ Bugün okurlarımıza vakitsiz ve a- cı-bir ölüm haberini vermekle hüzün duyuyoruz: Ziraat vekâleti neşriyat mMmüdürü B. Cevad Rüştü evelki gün Toprak l)ayramı Yarın kutlanacak Taoprak bayramı yarın törenle kut- lanacaktır. Hazırlanan programa gö- re pazar günü sabah saat 9 da köylü ve Yüksek ziraat enstitüsü talebesi halkevi önünde toplanarak Atatürk heykeline gelecek ve anıta bir çelenk konacaktır. Orada söylevler verildik. ten sonra bando ile Yüksek Ziraat Enstitüsüne gelecek, enstitü gezilecek oradan köylü tekrar halkevine döne- rek hazırlanan temsili seyredecek- lerdir. ”» . . Yüksek Ziraat Enstitüsü talebe ce- miyeti toprak bayramı doölayısiyle Enstitü yakınındaki bir tepeyi talöbi eliyle orman haline getirmek gibi gü- zel bir harekette bulunmayı kararlaş- danı olacak, her yıl dikilen fidanlar- la büfrası bir “talebe ormanlığı” hali- ni alacaktır. panayırına hazırlık Beynelmilel altıncı İzmir panayırı- nın bugünkü yeri, iştirak edenlerin ve ziyaretçilerin sayısı artması dolayısiyle kâfi gelmediğind yeni yapılacak Kül. tür parkı içine taşınmasına karar veril- miştir. Panayır, 360 bin metre murabh. bar yer kaplıyacaktır. Etrafı şimdiden Iaıtılıwık Nü hastı aldırılmış ve dün yapılan bütün te- davilere ve alıman tedbirlere rağmen hayata gözünü yummuştur. Avrupada ziraat tahsili yapıp memlekete döndükten sonra birçok gazetelerde yazdığı yazılarla bizde bir ziraat edebiyatı vücuda getiren Cevad Rüştü'nün vakitsiz ölümü kendisi. ni tanıyan ve sevenlerde derin bir ke- der uyandırmıştır. Aylesinin ve dost- larımın yasını paylaşırız. Cenaze bugün öğleden sonra kal- - diırılacaktır. *Fabrikalar ve havuzlar direktörü şehrimizde M CA KSR w i bakan. lığı fabrikalar ve havuzlar direktörü " Cühül bazı öşler baklorida kakanlıkla ta mas etmek ve direktif almak üzere dün henlaaie v Köstence yolu tarifesine * yeni bir ilâve Raomanyalılarla yapılan bir anlaşma ya yapılan yaş sebze nakliyatı için hu. susi bir tarife kabul edilmişti. Tatbik e- için de bir kısım ilâve edilmiştir. Beş tonluk vagonlarla gönderilecek yaş mey- velerin bir tonundan 37.60, on tonun. dan 34.20 ve 15 tonunda 33.60 lira .a. kil ücreti almacaktır. Halkevindeki konferans Halkevi Halk dersaneleri ve kurslar şubesinden : Bugün saat 17 de Evimizde Eko- nomik konferansının dördüncüsü; Ekonomik durum ve banka kredileri Hukuk Fakültesi profesörlerinden ve Ziraat Bankası Genel Muhasebe Direktörü B. Süheyp Nizami Derkil tarafından verilecektir. Halkevindeki danslı çay tehir edildi Halkevi Başkanlığından: 22.3.1936 pazar günü toprak bay- ramı olması dolayısiyle çaylı dans &- /| racaat edilmemesi rica olunur. İzmir telefonunun satın alma işi Yarı hissesine İzmir belediyesihin sahib bulunduğu İzmir ik tele. fonunu satın almak üzere bayındıı..k bakanlığında müzakerele: dnüaktü; vaziyet hakkında merzkezden salâhiyet istemişlerdir. Yumurta nizamnamesi bugün yürürlüğe giriyor Bundan bir ay önce tasdik edilen yu. 5 5 Migümden gi yürürlüğe girmektedir. Ekonomi bakaı. bığı bunun için icab eden tedbirleri al- mıştır. Alâkalılar yeni ni: ü yaratacağını muhakkak saymaktadı." - Muğlada tütün ekimi başladı Muğla, 20 (A.A.) — İlin her tara- yılarda yazlık ekime bırakılan yerlerde de sürme işi başlamıştır. İlkbaharın get: mesi dolayısiyle bağlarda belleme, bu- dama, dikme işleri başlamıştır. Milas ilçesi filokseralı bir yerdir. Buraya Ma- nisa'dan 15 bin köklü amerikan asma çubuğu getirilerek bağcılara dağıtılmış. tır. Merkezden Bodrum için 10 bin çe. kirdeksiz asma çubuğu gönderilmiştir. Merkezde bağcılık inkişaf temektedir. Merkezin Karabağlar ve Pisi mıntaka- sında 30 - 40 hektar mikdarında bağ dikilmiştir. Mudurnuda köy kanunu- nun faydalı neticeleri Mudurnu, 20 (A.A.) — Mudurnu'da köy kanunu önemle tatbik edilmektedir. İlçeye bağlı 79 köyden 63 köy merkeze ve biribirlerine telefonla bağlanmıştır. Köylüler, merkezle olan bir çok işlerini köylerinde telefonla bitirmektedirler. Köy muhtarları kasabaya çağırılarak muhtarların köy kanununa göre yapa. cakları vazifeleri öğretmek için bir kars y Gğe tırmıştir. Tepede 'her talebenin bir fi- * Beynelmilel altıncı İzmir : fında tütün ekimine başlanmıştır. Kı. —

Bu sayıdan diğer sayfalar: