* /— vetinden istihsal ettiği bol ve gür SAYFA 4 Kısa bir gezinin notları: 2 AKSARAY İçinden su akan seyrek kasaba- sarımızdan biri olan Aksaray, da- tan, yolcunun gözlerine ini bir ağaç bolluğu içinde — giziyor. Suyun sevdiği ve suyu se- ven en güzel ağaçlardan biri olan /— kavak, insan emeğine ihtiyaç gös- termeden, bu bereketli topraklar- da binlercesi birden yetişiyor. Ka- vağı, biraz daha yükselebilmek için eninden fedakârlık ederek incelmenin son haddine kadar in- celen ve Ankara'da hasretini çek- tiğimiz bu ağacı çok severim. Fa- | yaktinde alımış olan tedbirler kat o bile, kışın bütün şiddetiyle | şayesinde, şimdi gene, Ankara ve | İtalya sömürge istiyor: hüküm sürdüğü bu mevsimde, çıp- | İstanbul gibi büyük şehirlerde es- dak hüznü içinde boynu bükül duruyor. Bol su, Aksaray'a bu güzel a- ğaçlardan ve bu bereketli toprak- Jardan başka, ve onlar kadar e- hemiyetli bir şey daha hediye ediyor; Elektrik. Henüz tâbi olduğu vilayet mer- kezi Niğde elektriğe kavuşacağı “günü özlerken, Aksaray, su kuv- “aşıktan on yıldanberi - faydalanı- “dükleri bir keyfiyettir. Biraz da “hakları olduğunu - saklamıyalım. “Çünkü, elektrik, deyrimizde, her insan topluluğu için, bir medeni- — yet vasıtası ve delili haline / gir- miştir. “gibi güzel yapılar da bu geçmiş bal devrine şahidlik eder gibi lirler. Gerçi, Aksa- | “rek andıkları şey, kasabalarının vilayet merkezliği ettiği günler- | £ ' göir. Zengin Aksaray, topladığı — ol gelirlerin, nisbeten daha fakir olan bir vilayette payla- masını biraz garibsiyor. Fakat velim ki, hiç bir idari bölü- herkesi memnun etmesine imkân yoktur. Hususiyle Aksaray — henüz demiryoluna da sahib bu- “lunmiyor. O Aksaray'ın en mühim — servet mi heyet “dere satmakla kalmıyor, hattâ baş- “ ka buğday istihsalcisi olan yerle- — e kadar sevkederek, kendi pazar- | “darında onlarla rekabet edebili- yor. Ziraat Bankasile Sümer B da iştiraki olan bu fabrika, â unu, eksiltmelere iştirak ıfünnylzv Kayseri'de bile satma- /— ya muvaffak olmuş, hattâ, daha garibi Sıvas'ta bile iştirak etmek cesaretini göster miştir. Elektrik ve un fabrikasiy- le beraber, Aksaray'da ilerlemiş olan diğer bir endüstri şubesi de yağcılıktır. Modern makinalar va- sıtasiyle, kazanın yağlı kalın si dünden istihsal edilen yağ, içine hile - karıştırılmadığı — zamanlar, her tarafta çok benilmi zamanlar, bu hile usul yayılması dolayısiyle çok gözden düşmüş olan Aksaray yağları, ki şöhretini kazanmaya ve diğer kazalarla rekabete muştur. Aksaray da Niğde gibi taze ve canlı nufusa çok ihtiyaç gösteren yerlerimizden biridir. Zengin ta bil kaynaklara malik olan ve işle- mesi kolay yumuşak bir taşı yanı: başında bulan Aksaray'ın bugün- kü bayındırlığı bir devrim çocu- ğunu doyuracak genişlikte değil dir, Bu güzel mek, biraz gayret ve heyecanlı ruhlar beklemektedir. Kasabanın hızlı görmek is 23 ilkteşrinden 22 'nuna kadar İstanbuldan İm ile erta Avrupa ve Lel bin kilo mal gönderilmişi catın yüzde 39 u yumurta (8 bin ki. » yüzde 30 u fındık (73) bin kilo) yüzde 20 si ceviz (S0 bin kilo) dur. Geri kalan yüzde 11 tütün, elma, kes- tane ve halıdır. Bu yolun gerek sürat 've gerek ucuzluk bakımından temin ettiği büyük faydalar sayesinde, bil- hassa şark demiryolları ile yapılan di ğer nakliyatı da kısa bir zamanda a- dacağı muhakkak görülmektedir. Aimanyadaki türk ticaret Almanyada türk ticaret macağını ve bu toplantıda bakanlık a- a bir murhahasın bulunmasını, E- konomi bakanlığından rica etmiştir. | Almanya ile olna ticaretimizde bir'rol oynayan, Berlin türk ticaret | Almanya da: vesile ile köngreden sonra, | Berlindeki türk ve alâkadar alman resmi makamları, oda azaları ve dost- ları için bir süvare verecektir. Eko- omi bakanlığını, Almanyada bulunan zatlardan birisi temsil edecektir. eksiltmelere edir. Bir tün fazla muvaffak ol- | “Szden: Lansbury' ekseriyeti tel topraklar, biraz e- tehlikeli zad teşkil ediyor. tiyor. — Dokuüz bin üüfüslü Aksaray'ın 'a vaktiyle bir vilayete merkezlik TAR MA “etmiş olduğunu gösteren alâmet- der çoktur. Elektrik bunlardan bi- B bir - inhisarcılıkla Kiolduğu gibi, hükümet ve vali eee kları, Halkevi Ve orta okul ihracatımız miye kalkı aşkın müdafa: 'e engel olmak bir kavganın odası 28 şubatta Berlinde topla- dür ki di yeri Nufusu sık, toprakları ve: mik inkişafları için sömürgeler #ömürge istiyen ve sömürge ke rumak isti Tar, meselenin vahimli Roma'da çıkan La Tribüna gaze- Zecri tedbirci kör hiddeti panmış olan işçi muhalifler, impara- torluk sayasası için bugün bir tehdid teşkil etmemesine rağmen, Avam Ka- marasında Loyd Corc'un nutku ve in sözleri düşürdü. Bununla beraber, daha bir sene öncesine kadar, ingili ifratlı imparatorluk sryasası — bugün sürette bu akidlerle te İtalyaya kârşı vaziyetini - birdenbir değiştirdi, İtalya'nın servetlerin ye- niden bölünmesi hakkındaki / italyan muburasının itibare alınmasını aşkın Hiç kimseye, hattâ 1920 de müşte- vek zaferin yemişleriyle zenginleşmi; imdi, ingiliz politikası eskiden te zadlarını örttüğü kanaatinde idiyse, şimdi artık buna imkân yoktur. Ve kendi hesablarından, Müiletler Cemi- yeti tarafından müdafaa edilecek bir | Premsip meydana koymak teşebbüni daha fazla devam edemez. Bu demek çişmek, İtalya karşısında in- imparatorluğu Doyçe Algemayne Çaytung yazı. Almanya için ham maddeler me- gelesi, veya daha sarih olmak - için, sönürge meselesi, her şeyden önce tarifi imkânsız bir hak meselesidir: Devletler arasında sömi'ırge kavgası Sömürge meselesi dünya sulhu için gitgide bir tehlike halini alıyor ! ine ka tir ki, muhafa; hükümetinin di bazı yemi hâdiselere imkansızlaştırdı. selesidir eski sömürgeleri Japon istekleri lan bir nutuktan parça: Bizim gibi, duğu halde tabiüi servetleri bir hi menfaatler #nutlak bir ekonomik üyledir ki millet bütün milletler tarafından tanılmış 'olan Kongo anlaşması herhangi bir Avrupa kavgasının Afrikaya — yayıl masını menediyordu. Ve açıkça ispat anlaşmaya uygunsuz Avrupa harbını Afrika top- rağına nakletmiş olan tecavüzlerin bepsi itilaf devletleri tarafından ya pılmiştir. Demek oluyor ki, itilaf dev. letleri tarafından milletleraramı bir anlaşmaya uygunsuz olarak yapılmış bir tecavüz yüzündendir ki Almanya seki sömürgelerini kaybetmiştir. Ham maddelerin yeniden paylaşıl di kendi şeref telakkisini inkâr et miş olurdu. Son meticeleri / itibariyle, beyaz irkla. kara irk arasında çok bir yehlikeye varabilecek olan bir şeref me Afrikadaki faaliyetinin an- anesine devam etmesi onun için bir geref meselesidir: Ve Afrika derken, B. Hirota terafından - verilmiş ©- lan modern bir memleket, kendisine madde kaynağı ve aynı za- manda mamul maddelerini sürebile ceği bir pazer bulması lâzımdır. Bu cak bu şartı. gerçekleştirmek — sure- m siz bazı kuvvetli Avrupa ve Asyo devletlerinin ötedenberi ekonu- isledikleri, öte yandan da mevcu d sömürgeleri - aralarında pay- laşmış olan diğer devletlerin bu - neviden istekleri pek soğuk kar şıladıkları malümdur. Aşağıda 'n muhtelif devletler in gazetelerinden — alınmış yazı te getirdiğimiz garb ilim ve sanatla. medeniyetimizi ilâve ve '€tmek süretiyle kudretimizi ve itibarımızı kurmağa muvaffak ol. duk. Şimdi, kendi sanat ve kültürü- Mmüzü yabancı memleketlere sokma- orta okulunda yepyeni bir zihni İngiliz hükümeti, bugün, İtalya N üsleĞE B. Loyd Corc merhametlidir. Ec- yet ve taze bir inanla yetişen ye- | varafından yapılacak ber türlü anlaş | AN meselesi üzerinde . verimli bir | widen Kayzer'i bir seçim direğine ae ni neslin, Aksaray'ın yarınki ba | ma deklifini inadla reddederken ve | Sütekataya girişmek düşünülmeden | mak arzusiyle yanan bu diplomai yındırlığı için gereken unsurları | Cenevre.paktınım formülü - üzerinde | “0* bu bukuki mesele, her noktadan | oli Ai L LA yereceği muhakkaktır. Fakat gö- | oynuyarak ve Milletler Cemiyeti 14 | *Stkdanmalıdır. olmasını düşünerek acmıyor. nül, memleketin her köşesinde, | rafmdan daima reddedilmiş olan bi Müsyenel > Satşellet AlSsiği G6 'V . , aa G kalkınma temposunu biraz daha | aecri tedbirci, politika takib ederek, | M>eelex: başka türlü mütalen etsey- | —— ” | D edilmedikçe dü, yecektir. bir görüştür.MBiz kendi hesabı- muza, Almanyaya sömürgelerini iade 'etmenin dünya sulhunu temine hiç de kâfi gelmiyeceğine kanüiz. Almanya, 'neden daha iyete girmiş UNK sun? Almanyayı, ordularını üzerine saldığı zaman istediği şeylı ri tekrar istemekten kim menedecek- dir. İ kası B. Loyd Corc bu fikirde değildir. Öyle olsun. Almanyaya - sömürgeler vermek mi istiyor? Herkes şunu söy- diyecektir: İngiliz imparatorluğunun harb ertesinde kendine aldığı yerle- Fi tekrar geri vermesini teklif etmek için ne bekliyor? Fakat bu nokta B. Leyd. Corc'un hatırından bile geçmiyor. Almanya- a sömürgelerini tade etmek değil, ona sömürgeler bağışlamak Farkı anlıyorsunuz. Sömürgelerinden bir kusmını rarak Almanyaya bediye etmelerini Belçika'ya, Hollanda'ya, tavsiye ediyor. Bu, bazı ingiliz kafalarında başlı Portekiz'n Tefrika: No. 17 ANKARA Yazan: Norbert von BİSCHOFF Türkçeye çeviren: Burhan BELGE Gayesi devamlılık olan bir sosyal bünye “yoktur. Sosyal bünyede bir “asalet” katı — yoktur. hiç bir tarafa bağlılığı olmıyan bır Soy, değişen şeflerin emrinde bir takım şart- lar dolayısiyle birleştikten sonra, günün rinde başka mahiyette şartlar karşısında dağılıp gider. Hâkim kaide, kudretli tabiat ve bunun şartları karşısında, azami intibak kabiliyeti göstermektedi Soy hayatı önde gelir. Aile hayatı, arka- da kalmağa mecburdur. Tek kadınlı aileler- de devamlılık ve tradisyonun bekçisi - olan kadın, göçebenin çadırında, daha birçok or- taklariyle birlikte, cinsiyet yahut sal işlerine koşulan bir hayvandır. Göçele, elbette ki, binlerce yılın tecrü- besiyle birikmiş bir takım hayat bilgilerine Ba'ybtir. Fakat bunlar, dfha ziyade şunun belgesidir ki, göçebenin haşin bir tabiate karşı olan ezeli mücadelesinin şartları değiş- memiştir. Bu mücadelede bu bilgiler, yük- sek ve şaşırtıcı bir kemal mertebesine yük- selmiştir. Fakat bunlar, soyun ve soy içinde ferdin yaşamasına aid ve ameli bir değeri olan bilgilerdir. Ruha ve tradisyona kök sal- mış bir tarafları yoktur. Nitekim, varlık sa- vaşının şartları değiştimi, bunlar da lüzum- suz şeyler gibi terkedilir. Eğer fransız mobilyacıları, çoktanberi ölmüş olan Louis XV üslübundan kendile- rini bir türlü kurtaramadılarsa, bunun sebe- bini tradisyonda aramak lâzımdır. Gerçi bu hayata karşı ve hayat için tehlikeli bir tra- disyon idi fakat ne de olsa, değer biçmesini seven ve her şeye kendi renk ve edasını ver- mesini istiyen bir tradisyon idi. Fransız mo- bilyacıları bu tradisyondan ancak uzun bir mücadeleden sonra kurtulabilmişlerdir. Eğer Mongolistandaki - göçebe, bugün dahi çadırını Cengiz Han zamanındaki gibi yapıyorsa, bu, Mongol çadırının, on üçüncü yüzyıldanberi maksada daha uygun bir şe- kilde yapılamamış olmasından ileri gelmek- tedir. Nitekim Avrupa, Rusya yahut Ame- rika tekniği bu çadırı maksada daha uygun bir şekilde yaparak ona verseler, Mongolis- tandaki göçebe satın alarak bunu kullan- makta asla tereddüd etmiyecektir. Avrupalı, böyle bir çadırın — göçebenin gözünde ehemiyetli olmasını, onun “ruhuna yakın olmasında” aramıştır. Halbuki, bu, Ççadırm “maksada uygun olmasından” iba- rettir. Bunun içindir ki, Avrupalı, kültürde iptidai olan milletlerin Avrupa kültürüne birden dört elle ve bir çocuk heyecanı ile sarılmalarını hayretle karşılamıştır. - Göçe- be zihniyetinin mekanizması ve Asyanın bu günkü inkişafı ile alâkadar olan bu bahse ilerde bir kere daha avdet edeceğiz. Türklerin yaşayışırda göçebeliği hatır- latır haller, bugün dahi vardır (1). Hem ça- dırlarını kâh şurada ve kâh burada kurarak otlaklar tükenince kendilerine yeniden yeni otlaklar arıyan Yürüklerde değil, Anadolu köylüsünde ve Anadolu kasabalısında da (1) Bischolf'un bu bahiste ileri sürdüğü iddi. olara, ilerde toplu olarak cevap verilecektir. B. B. vardır. Avrupalıların Türkleri hareketsiz bir millet sanmaları kadar yanlış bir şey yoktur. Bu da, seyahat esnasında şuradan buradan toplanmış romantik intibalar fasilesinden bir kanaattir. Türklerin süküneti bir dinlen- medir ir tevekküldür, bir miskinlik ve tembellik değildir. Onlarım bu halinde, muvakkatlik vardır, bağlanma kor- kusu vardır. Dünyadaki hayat, Türklere göre, geçici- dir. “Beka” ya, Kuran'da da tesbit edildiği üzere, (ki Kuran'ın temelinde göçebeliğin yattığı asla unutulmamalıdır) ancak ölüm- den sonra kavuşulacaktır. Nitekim aynı coğrafi ve tarihi civardan gelme hiristiyan kitablarında da, keyfiyet böyle tarif edil- mektedir. Fakat, bu gibi akideler, hıristiyan- lığı almazdan evel mukim olmağa alışmış olan batı'yı, şu geçici dünyada da iyiden iyi- ye yerleşmek arzusundan alıkoyamamıştır. Fakat göçebelik hayatından henüz o kadar uzaklaşmamış olan Türklerin hafızasında Kuran'ın bu göcebecilik tesirleri kuvvetli müeyyideler bulmuştur.