Memleketimizde pemuk ekiminin sahasıni genişletmek ve aynı zaman. | dacimslerini ılah etmek için hazır. | danmış bir. kanun projesi Kamu - deyca öley gün 've kobul edilmiştir. Ziraat Vekö- | — deti, gimdiye kadar, ekicinin aya- — ğina kodar götürdüğü tohumlakları, — örnek istasyonları, uzmanları tarafın: | dan verilen öğüdler casttasiyle, pa mukçuluğumuzun, istenilen seviyeye |— gikmanı için elinden çeldiği kadar ça- luştı. Şimdiye kadar alınan neticeler “den çıkarıdan hükümler şudur: Nor el bir inkişafla iktifa / edemeyiz. “Memleketin yüksek ihtiyaçları bu sa: hada çok hizlı ve geniş bir ilerleme: — ye lüzum göstermektedir. Bu itibarla- ki normal inkişaf hızını birkaç müsline çıkarmak için alınması lâzım. gelen mecburiyet ve yasak tedbirle. li bir kanunun çerçevesi içinde ha- irmeye 1 görüşülmüştür ra, Türkiye, bütün pamuklu iplik ve ihtiyacını içerden temin ede- bir vaziyete gelecektir. Fakat ileşme temposundaki bu sürat i ihtiyaçlar doğurmuştur. Elbette yerli fabrikalarımız - için yabancı 1 muhtaç kalmak cara- “Betine düşmek istemeyiz Devlet, plânlı bir şekilde memle- in en kua bir samanda endüst i işini eline almışken, bu endo: “riyi berliyecek olan hammaddeler »- in başıbeş bırakılması ekono- Kan K lirdi. Ancak bu gibi mah- Pamukçuluğumuz alınmakta gecikmiyeceği de ekimini — plânlaştırmayı kılacak olan yeni kanun, en- düstrileşme faaliyetini idare eden E- konomi Bakanlığıyla endüstrimizi bes- liyecek hammadde istihsalini kontrol eden Ziraat Vekâleti arasında, ileriki çalışma yılları için, şimdiden sıkı bir elbirliği yapılmakta olduğuna - delil- Şunu da hemen kaydetmeliyiz ki, hammadde planlaşması için alınacak tedbirler, toprak emek- istihsalinin çisinin zararma olmak şöyle dursun, famtersine olarak, onun önünde ka- zanç ve refah yollarını çizecektir. İs- tihsal seviyesini yükseltmek için alı- 'nacak bütün tedbirler kendi menfaat- lerinden habersiz köylüyü, az verim- li ziraat nevi ve sahalarından, dahe kazançlı bir ekim kapasitesine çıkar. srakla ancak onun menfaatlerine hiz- et etmiş olacaktır. Esasen kö, ekonomik vaziyetini ve alım kapasi- tesini inkişaf ettirmek — keyfiyetinin de, endüstrimizi kurduğumuz şu sıra- da alınacak bütün tedbirlerde daima göz önünde tutulacağı pek tabüdir. fir yandan merinosçuluğun ilerle- mesiyle memleketin ve pağıdan temin ct 'nün kalite ve kantitesini artıracak tedbirler, bu dokuma hammaddesinin de memlekete en yararlı bir şekilde is- tihsal edilmesini ” imkânlaştıracaktır. Bundan sonra sıra üçüncü dokuma hammaddesi olan kendire gelecektir. Yaşar NABİ Kök anlamının kendi tekarrür ettiği obje ve- yi gösterir. 'OÖh(os): Kendi üzerinde m tekarrür eden süje- ini tamamlar ve isim- leri, son almış oldukları orfolojik ve fonetik şekilleriyle : - “arkh, arkos” “Maitre chef”, yani “büyük olan, ku etli olan, efendi olan” demektir t: | — Kelimeyi biz buş himaye, iltimas, muzahir” Bo blmceinde gürük Ko —(p'.hr kelimesinden (arkalanmak) |6) ve “ga- nmda (arkan) kelimele- ırdır. T7). 5. H İtectön, Tektön ikinci unsuru olan te” sözü ile bunun aslı deni- n “itectön” (constructeur), “tek- (ouvrier) kelimelerinin Türk- analizini yapalım: — 09 00E ee ee e ke t . — İtekton, - aiye eğlİtvek (D Eğ: Yapmak, inşa etmek si) anlamına kö — (2) İt: Kök anlamını yapan, n veya onün . yapılmış ol- Nu gösteren ektir. V9)Divanü Lügat-it-Türk; Ata- Tar sözü; Kamusu Türki; Türk ) Radlol. I. “Çağatay ve Âze- hçeleri”; Büyük Türk Lügari tay ve Azeri Tehçeleri". (3) Ek: Kök anlamının kendi inde yapılmış olduğunu gös terir. | (4) Et: Bu anlama sahip unsuru işaret eder. | — (5) Eğ: Kelimenin manasını t | mamlar ve isimlendirir. | , "Eğiteketeğ”, son morfolojik ve | fonetik şekliyle “itekte” ; inşa edi- | €i Çeonstructeur, ouvrier) demek: tir. Ne — Kelimenin (1.) inci | şeklinde sonda bulunan fransızca (e muet) orijinde (eğ) dir. Not: 2. — Kelimenin (ID) inci , şeklinde sondaki (n), (ğ) yerine | kaim olmuştur. (N), (sağır kef) | yani okunmaz (kef) - ki o (&) dir- | olan ile ifade edildiği zaman bu nokta daha iyi anlaşılır. Arşitekt rkh” ve “arkos” sözleri “tek- birleşerek husüle gel (Arkitekte) kelimesi, baştaki “k' “g” ye tahavvül ederek, arşitekte, veya arşitekt olur. Arşitekt kel mesini, Türkçe orijinden olduğu- | nubilerek, kullanabiliriz. Bu kel | meyi mimar manasında arşitek te- | lâffuz etmek kâfidr. ve bu sözü teşkil eden unsurlar kelimeyi mü- | kemmelen tamamlamaktadır. On- dan sonraki (et) ancak (arşitektür) kelimesi ile yaratılır. | Onun da başkaca izahı vardır: Mimar Kelimenin etimolojik şekli şu- | dür: () © 6) ğ ğ * ar) (1) İğ: Hareket ve faaliyet an- lamına köktür. (2) İm: Hareket kendinde tecelli eden ebjeyi gösterir. (3) İğ: Buraya kadar olan ke- Timenin manasını tamamlar ve isimlendi (İğimiğ ışmak, sây” demektir. (4) Ar: Kelime anlamının, müs- bir saha veya nokta | pet ve kesi üzerinde veya o sahada bulunan () ve faaliyet süje veya içmek emek): süje veya obje üzerinde tekarrür ve taayyün ettiğini Kelime iki : i, — Etimolojik şeklinde (3) - üncü unsur olan (iğ), tıpkt başta bulunan. (iğ) gibi, düşüyor ve kelime (( Bu şekil, VA S A ları kabul ve Kamutay dün B. Refet Canitezin gkanlığında — toplanmıştır. Aydın mebusluğuna seçilen Hulüsi Alataş ve Çorüh mebusluklarına - seçilen İh- san Kurtkan. ve İlyas. Sami/ Muş'un seçim mazbataları okunarak kabul edildi ve yeni mebuslarımız yemin ettiler. 'nun 23 üncü maddesinin tefsiri hak kında büdce encümeni mazbal kundı rin kadrosu ile a- çıkta geçirdikle- ri müddetin fi Zabitan ve askeri | Askeri ve mülki tekaüd kanunu- | | memurla- | li hizmetten sa- yılı cağı hakkında o- dan tefsir talebi hakkında büdce encümeni 23 ün- cü maddenin son fıkra: ran mülkiye me- münhası- dar ettiği gerek metinden ve ge- rek mülki kısımlara kanunun aid olan hüküm. leri ziki sima mebni subay- meyanında ilmiş olma- fıkranın larin askeri me- hakkında. — S. Yargı tatbiki imkâanı görülmülmiytür Su aT | de bunların ” kadrö münasebeti ve maaşlı olarak açıkta kaldığı müd- detin fili hizmet sayılmıyacağına da- ir kanunda hiç bir hüküm - bulunma- dığma ve bunların açıkta kaldıkları iddetçe dahi resmi / üniformalari her zaman hizmete âmade bulunma- ları ve yerlerinden ayrılmamaları i- bi sebebler kendilerinin açıktaki mül- kiye memurları gibi telâkkilerine said olmadığına mebni bu. müddei tekaüd hesabıma fili hizmet sayılı sılüzım geleceğine ve meselenin tefı mefhumunun bir obje üzerinde -ekarrürünü gösterir isimdir. 1L — (3) üncü unsur olan (iğ, fonetik icabı, kendinden evvelki im) şekline girer. Bu takdirde (üğimimar), ve son fonetik şekliy le, (mimar) olur. Bu kelimede, mefhum manasının, süje üzerinde tekarrürü görülür. Not jik ve semantik bakımdan olduğu kadar, fonetik bakımdan da, hi bir fark yoktur. Etimolojik şeki lerini altalta yazalım: “Mimar” sözü arasında, morfolo- sözü ile (D (2 G) (© Mimar: eğ 4 €m 4 iğ (m) 4 ar Memurzeğ * em | eğ(m) * ur Görülüyor ki “mimar” ile “me- mur” aynı şeydir. Yani “cehi, emek, gayret, çalışma”, kendi ü- zerlerinde tekarrür eden süjenin adıdır. Not: 2. — (Mimar) sözü bizim lügat kitaplarımızda arapça diye terilmiştir (9). Fakat arap di- linin kelimelerini gösteren lü lerde bu söze tesadüf. edilmi yor 110). Bundan da anlaşılıyor ki/ (mi: mar) sözü arap dilinin fasih deni- len sözleri arasında değildir. Mü- vellet, yani sonradan yapma de- nilen sözler sırasına - girer. Bu da kelimenin asıl kuruluşunda - arap diline de kök salan ve kaynak o- lan - Türk dilinin öz malı olduğu- 'nu gösterir. 1L.N. DİLMEN (9) Kamusu Türki, Lügati Nat (70) Kamus Tercümesi, Ahterli Kebi F. Ağralı 'al olmadığına ittifakla karar veriyordu. Bu. münasebetle Refik Şevket defa şu aklıma ilk sözü alan (Manisa) — Bir liyor. 1683 sayılı mülki ve askeri tekaüd kanunu 929 senesinde çikmıştır. Beşinci seneyi bi- altıncı yı yimdiye kadar ne muamele yaş tır.? Divanı muhasebatın iti İnce hi nedir? Bundan evel bu şekilde te kaüd muameleri geçmiş midir? Ma- liye işlerinde kıyas cari olamaz ve bu mevzu kanuni sarahat olmadıkça kı- yas tarikiyle halledilemez. Büdce en- cümeni zabitanın açıkta kanunda fili hizmet kalmasının, sayılamıyacağı yoktur, diyor. Ben bu mütaleayı büdce encümeninin has- e kabili telif bulmadım. Fi- Ki hizmetin ne demek olduğunu evel- ce tayin etmiş ve bunun vazife başın- da geçen müddet olduğuna karar ver- miştik. Bu bakımdan bu mesele bir seleir deği 'a dair sarahat M. Ünsal R. İnce fıkra veya madde eklenmesini teklif ederim. Sırrı Day Büdce encümeni rapor- törü (Trabzon) — Esasen askerlikte açık, diğer meslekler gibi değildir ve çok ender vaki olur. Bu müddetin ta- mamının mi, yoksa yarısının mi fili hizmet sayılacağı Divanı muhasebat- ta mevzuubahi olmuştur. 23 üncü maddenin son fıkrası sarihtir ve cümenin noktai nazarı Bu itibarla biz bunu bi olarak görmüyoruz. Mustafa Şeref Özkan (Burdur) — Zabitlerle askeri memurlar hakkın- i hizmettir. da kullanılan "açıkta” tabiri ile mül- kiye memurları arasındal inda hüküki - fark- var memur kadrodan açıkta kalırsa iste- diği yere girebilir. Fakat zabit gire- mez, emirden ve meeslekten çıkma- mış olur. Onun içindir ki vazüi kanun bunlara tam m: 4 vermeyi âmirdir bir tesis mevzuu deği Refik İnce (Manisa) — Açıkta ta- birini tayin ettiğinizden dolayı bu Mücssesei teşrüyeden biribirine tezad teşkil edecek tefsirler çıkmasın diye söylemi Askerlikte açık General Kâzim Sevüktekin (Di yarbekir) — Askerlikte açık yoktur. ir zabit açıkta, nihayet kadro dola- yüsiyle ve harbın icabları ay kalabil rak üç Sırrı İçöz (Yozgad) Askeri ki- tımda'açık tabiri kullanılmamışsa as- kerlikte açık olmadığından ileri gel diğini söyledi ve mazbata kabul edil- di. 25 SONKANUN 1836 CUMARTESİ İÇ HABERLER KAMUTAYIN DÜNKÜ TOPLANTISINDA zinin acele tahriri ve nebatları hastalıktan koruma kanun - rk — yunan ticaret anlaşması tasdik edildi Ordu zabitan heyetine mahsus ter- fi kanununun ikinci - maddesinin de- #iştirilmesi”hakkındaki madde oku: narak kabul edildikten — sonr nin acele tahriri hakkındaki kanun Projesinin görüşülmesine başlandı. Maliye Vekili Fuad Ağratı (Elâ- ziz) — Bu proje erazi vergisindeki teşevvüşün başlıca noksanı olan tah- içindir. Bu proje bu Fir işinin ikmali eksiği tamamlamak için yüksek mec- lise sunulmuştur. mak vergi üze- rindeki kân vermek üze- müzakeresini ri- <a ederim. Kanunun müz- tacelen müzake- resi kabul edil- di. B. Abdurrah- man Sami mali- belediye, ic- rai kiymet mev. zuubahs olan iş- lerdeki / ölçünün ter kpnacak kaymetin erar tutulmasını istedi. Projenin ikinci “maddesi görüşü- lürken Raif Karadeniz büdce encü- meninden komisyon ken neden dörde çıkarıldığını sordu. Serri Day (Trabzon) — Erazınin bilhassa köylerde olması dolayısiyle, orada belediye azası bulunmayal Bu itibarla muhtarın dördüncü a3 azalarının üç i- larak heyete ilâvesini muvafık gör- müştür. Raif Karadeniz (Trabzon) — Bir defa köylerde dört kişilik komisyon tarafından eraziye kıymet konulmas: meselesi daima ihtilâfı mucib olacak: 'tır. Çünkü reyler müsavi olabilir. Ve in de bir reyi vardır. Nisab ekse- bib olması ancak çaresizlik anlarında vükidir. Sonra köylü tarlaların verdiği ha- sılatı daha iyi tayin eder ve nihayet 4 kişinin gitmesi fazla — masrafı icab ettiren bir meseledir. Hükümet de (3) kişilik bir komisyon teklif etmiş. ti. Muvafık görülürse adliye encüme- 'minin maddesini müzakere edelim. Sırrı Day (Trabzon) Madde büdce en cümeninde görüşüldüğü 4 kişinin ihtilât çıkması ihtimaline binaen kabul edildiği- ni söyledi. 7 inci madde görüşülürken, B. Ab- durrahman Sami, komisyonların, alel - âde alım satım kiymetlerini esas tat - tuklarını bunda bir asarahat / olmadığı in “halihazır, kaydının ilâvesinin tasrik lilebileceğini söyledi. Şükrü Gülez (Bolu) — Kıymet tak- edilirken nadas payı ayrılmasını is - tedi. Şükrü Yaşın (Çanakkale) Alelâde alım satımdan maksadın fevkalâde alını satımların esas tutulmaması için oldu - #Panu, halihazır kaydı konursa bunun fev- kalâde bir satış da olabileceğini, halbaki alelâde zaman ve alelâde şartlar içinde olan alım satımın esas tutulması lâzam zgeldiğini söyledi. Emin Sazak (Eskişehir) “halihazır. denmesinin muvafık olacağı mülaleasın. da bulundu ve Şükrü Gülez (Bolu) “ko- müsyonlar kaymet takdirinde halihazır kaymeti esas tutarlar,, şeklinde bir tadil takriri verdi. — ) Kemal Ünal (Maliye €