20 SONKÂNUN 1936 PAZARTESİ darnlığı değildir. Önun herb telakk, O ea nn mdu ÜREEsE leş Bsiz gee Bem MA Hai ae dan'le: yi Kamdi vaba takirnin ae Tükendect yüksek cı gazetelerin haberlerinden - biliyo- ruz ki alman askeri makamları, fa- gistlerin bir parti sıfatiyle sahib ol- dukları kuvvetin harbı yapmak kâfi derecede otorite - gösteremiyece- #i kanatını bildirmek - fırsatını - bul- muşlardır. Bunlar, Hitler, Göring ve müstakbel başkumandan Ludendorf- dan mürekkeb ve bu sonuncunun elin. de fili iktidarı toplıyacak bir üçleri teşkili fikrini ileri sürmüşlerdi. Lu- dendorf bu neviden bir uzlaşma şek- Tinin aleyhinde bulunuyor. Çıkardığı büroşürde, nasyonal - sosyalist parti. sinin ve Hitler'in isimlerini bile zik- retmiyor. Sadece, Almanyayı başku- mandanın emrine vermek lüzumunu ilân edi için r. Bunu kendini “kurtarıcı daki anlaşmazlıklar hakkında haber- lerin ehemiyetini mübaleğalandırmak isteyenlerle daima — mücadele ettik. Yüksek kumanda heyetinin faşiz mediği hususunda urar ettik. - Fakat harb halinde askeri bir diktatörlük kurarak faşistlerden yalnız polis ve olur. Alman bi kümetinin Ludendorf'un büroşürünü toplatmaya karar vermemiş olması keyfiyeti de bu kitabta Bu askeri diktatörlük temayülleri, doj doğruya fafizmin tahrib rbi telakkisinden çıkmaktadır, Lu- 'dendorf'un kitabındaki en mühim soktadır. İnsanlığın üzerine nasıl bir harb tehlikesinin kalktığını ve bu harbır , kendi fantasmagorisinden baş- ka her şeyi ihmal eden bir çılgınlık manzarası, dünyaya hükmeden - bi “Almanya çılgınca hayali şekline gi diğini gösteren bu kitabı Avrupa ve bütün dünya tanımalıdı Bu kitab, aynı zamanda, dünyayı tehdid eden bu düşmanın hiç bir ide ye sahib olmadığını da - gösteri fazla mik- darda Sezarca şahsi çılgınlık vardır, fakat onun asıl karakteri ölmekte o- han bir sosyal rejimin - karakteridir. Bu rejim, ruhça ve bedence sıhatte, çalışma ve namuslu fikirler dünyası- a eden ve insanlık davasına o- dan bağlılıklariyle temeyyüz etmek- ların dünyasına hükmettiğini göremi yecektir. Bibliyografya Türkofi Türkofis her ayın birinde - ve 16 sında çıkacak olan ekonomik enformasyon bülteninin ilk sayı sını beş gün evvel bize vermiştir. Son yıl içinde, iç ve dış tica- retimize ve ekonomimize aid her eyi ve göynümüzü kabartan habe- rin yanı başında Türkofisi görmek- teyiz. Celal Bayar'ın ekonomi ve ticaretinin, kendinden bekledi; büyük ve sistematik - gelişini, de - gerli calışmasının eline - bıraktığ Türkofis, bülteninin başına, kuru- | luşunun ve çalışmasının parolası | olan Atatürk'ün şu direktifini al mıştir: “İktisat savaşı devam edi: yor. Uzun sürecektir. Fakat bun- da da muhakkak muzaffer olaca: gı Bültendeki şumullü ve - geniş malümat, rakama dayanan haber- ekonomimizin miyarı olan mevzular; bize, Türkofis'in bu bü- yük savaşlara nasıl bir iman ve idealist hüviyetiyle çalıştığını an- Tatmaktadır. Normal mecmua bo- yundaki 24 sayfanın içine - sığdı- rılmış olan ve hepsi birden bize 'on beş günün ekonomi tarihini ve- ren bültende şunları kolaylıkla ve geniş ölçüde bulabiliyoru: Türkiyenin ekonomik vaziyeti, ULUS ekonomik enformasyon bülteni ihracat maddelerimizin durumla- rı, dahili ve harici rekolte vaziyet- leri, iç ve dış piyasa haberleri ve hareketleri, ecnebi, milli ve bey nelmilel ticaret mukaveleleri v anlaşmaları 'nomik ve istatistik malümat, ti vi mevzuat, nakliye işleri, nakliye vasıtaları ve/ tarifeleri, ” gümrük kanun ve nizamnameleri, gümrük tarifelerindeki değişiklikler, mali kanun ve nizamnameler, muhtelif memleketlerde para ve ithâlat ta- kayyüdatı milli ve milletler arası sergi ve panayırlar, Turizm haber- leri, alım satım ve müracaatlar ve bir kelime ile harici ticaretimizle alâkalı her nevi malümat. Muayyen bir sayıya inhisar et- meyib hej za giren da toplıyan bu neşriyatı sevinçle ile beraber ter- kendi eser ğini umduğumuz. bülten, bıranşi içinde tek ve eşsiz bir Ülkü İkincikânun tarihli 35 inci” sayısı her zamanki gibi olgun ve güzel bir münderecatla çıkmıştır. Bu sayı başyazısı İsmet İnönü tarafından mil konomi ve artırma haftasında halkevinde - verilmiş olan - nutuktur. Milli ekonominin çok umud ve ferah verici gelişimini izah eden bu çok de- ğerli yazıdan sonra İbr Necmi Dilmen'in Güneş Dil teorisi - hakkın. daki yazısı gelmektedir. Türk dili tet- kiklerine yepyeni bir ufuk açmış olan 've bütün lengistik zeceği veçheyle beynelmilel bir. kay çalışmalarına — ve. met kazanacak ol; men herkesin anlıyacağı bir sarahat: la izah etmektedir. B. Hilmi Bâki Künter / “Vakfiyelerin tarih ve sos yöloji — bakımından — önemi,, — isim li — yazısında vakıf usulür or. Bun- dan sonra - gelen yazılar - şunlardır: Enver Behnan Şapolyo (Necib Asım), H. Namık Orkun (Necib Asım), Rah mi Apak (Türk sporunun yeni yü- kümleri), Behçet Güney (Çiftçiye ö #ütler), Celal Arif Alagöz (Demir mayiüi), F. Celal Güven (Kubilay gü- mü), K. Ünal (Ayın politikası), Ab- dülkadir (Köy ve köylüler), Köymen (Köycülük çalışmal mıran Bozkır (Kubilay için), Dr. Sa: id Ali (Yeraltı zenginliklerini fizik aracı ile bulmak), Halkevleri dergileri. Ülkü bu sayısına ilâve olarak Receh Peker'in 1934 - 35 senelerinde Ankara ve Partinin bütün köylerimize armazanı olarak peşredilen ve son sayısında tirajr 57.000 nüshayı bulmuş olan bu çok de- ierli nalk ve köylü gazetesinin 15 ikinc kânun, tarihli 53 üncü sayısı çıkmış Dıvar sayfasında “indirilen hayx si, yeni açılan dil, tarih, coğ ya fakültesi, ve kurulmakta olan mer” ve kâğıd. fabrikaları hakkında - büyük kıtada resimler ve harflerle en lüzumlu malüinatı veren gazetenin elde oku için olan yüzünde “Atatürk'e suik sd yapmaya / yeltenenlerin — muhakemesi, köylüye ve göçmenlere dağrtılar bağ day, taşınması yasak olmuyan silâhlar c diğer günün haberleri yanında, kuduz ostalığının mahiyet, sebeb ve tedavisi, kuru tarım hakkında malumat ve fenni tütüncülüğün izahı gibi köylünün bilgi: sini arttıracak pek İüzumlu yazılar var. dır. Temiz bir şekilde yazılan, vesimle - nen ve basılan gazete hakikaten vücudu duyuları bir boşluğu doldurmaktadır. —— ——— İstanbur üniversitelerinde vermiş olduğu İNKLİLAB DERSLERİ notlarını ay a bir eİld halinde vermektedir. Ve bulamamış olanlar, Ot . künün bu çok yerinde teşebbüsiyle, —» bir cild halinde okuyabileceklerdir. 80 sayfalık mecmaa bu süretle - okurlarına 120 sayfatık güzel bir armağan - ver olmaktadır. Ülkü'yü bütün okurlarımıza can' 4 tavsiye ederiz, SAYIFA F Geçen yıl yapılan asfalt vollar 935 yılı Ankara caddelerinin as- falta çevrilmesi li geçmiştir. yaşlangıç ve birleşme yolları 412807 Yira ile ve beş senelik dai bil olmak üzere Pılmış, bu süretle ha- kimiyeti Milliye meydanı - İstasyon - Postahane - Havuzbaşı — ve İstiklâl caddesi makadam şose ve asfalt be ton işleri tamamen bitirilmiştir Asfalt işleri bir kısım yerde parke kaldırım. üzerine - yapılmış ve behar metre murabbama vasati olarak 130 kilo asfalt sarfedilmiştir. il ve plânı tadi edilen yollar makadam şose yapılarak üzerine met- ve murabbarma vasati 108 kilo beton asfaltı sarfedilmiştir. Yapılan 60 bin metre murabbar v faltın 20 bin metre murabbar parke e | 3 y * İsviçreden yeni getirtilen asfalt fabriması kaldırım üzerine yapılmış ve müteba- Müteahhid tarafından günde 100 ton asfalt yapacak yeni bir fabrika sipa- iş edilerek kısa bir müddette faali- 'yete geçirilmiştir. biyesi ve sı pilmiş yak nız 480 metre uzunluğu makadam şe- se olarak bitirilmiştir. 4 Bu yıl bu kısmın da makadam ş0- sesi ile beton afalt kaplaması yapı- lacaktır. Bunlardan başka aynı yolların tro- tuvarlarında 23 bin metre murabbar 0,10 metre kalınlığında ve 150 dozaj- l beton yapılmış ve bunların asfalt kaplama işi bu yıla bırakılmıştır. Yalnız bir tecrübe olmak üzere Kamutay — caddesi / trotuvarlarında 0.10 metre kalmlığında beton üzeri- 'ne beher metre murabbarmna vasatı 50 kilogram olmak üzere 2460 metre kadar beton sarfiyatı yapılmıştır. İncesu yatağında pis suları almak üzere 0.60X0.50 ebadında bir mecra yaptırılması kararlaştırılmış ve bu se- 'ne 230 metrelik bir kısmı bitirilmiş- tir. Taşan suları almak üzere şibimün. harif maktalı olarak rozekometto plaklariyle kaplaması — kararlaştırı.. mış ve plâkların hepsi hazırlanarak kaplama işi bu yıla bırakılmıştır. işler için Avrupadan hususi makina- lar sipariş edilerek Akköprü civarm- ki şantiyede faaliyete / geçirilmiş- dir. Kırmızı Zanbak Yazan: Anatol FRANS Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR Bankacı sordu: — Bertiye, siz bu projenin kati olarak weyhinde misiniz Bertiye başını önüne iğdi. Montessili, ayağa kalkarak elini mebu- sun omuzuna koydu: — Aşizim Bertiye, bana öyle geliyor ki kabine parlamento toplantı devresinin baş- Tangıcında düşecektir. Kızına yaklaştı: — L Menil'den acayip bir mektub aldım. Terez kalkıp bilardo salonunun kapısını kapadı. Dediğine bakılırsa hava cereyanlarından korkuyordu. Montessüi devam etti: — Tuhaf bir mektub. Lö Menil avlanmak İçin Juvanvil'e gelmiyor. Rozbud adında, seksen tonilatoluk bir yat almış. Akdenizde emicilik ediyor ve bundan sonra yalnız de- iz üzerinde yaşamak istiyormuş. Yazık, Av idaresini en iyi bilen odur. Bilardoda yenip dost olduktan sonra, ken- disine yaşayış ve hizmetçi sayısma dayan Tefrika: 91 bir verginin tehlikelerini anlatan kont Mar- ten'le birlikte, Döşartr bu sırada içeri giri- yordu. XXXI Solgun bir kış güneşi, Sen nehrinin sisle- rini delerek, yemek salonunun kapıları üze- rindeki Udri köpeklerini aydınlatıyordu. Madam Marten'in sağında mebus, eski Adliye Nazırı, eski Başvekil Garen ve so- lunda da senatör Mösyö Luvayye ve Mös- yö Marten - Bellem'in sağında da Mösyö Bertiye d'Eyzel vardı. Montessüi'nin - tah- min etmiş olduğu gibi kabine, dört gün ön- ce düşmüştü. Daha o sabah Elize sarayına çağrılmış olan Garen bir kabine kurmak va: zifesini kabul etmişti. O akşam Cumur Rei- sine arzedilecek olan tertibi, hem yemek yi- yor hem de hazırlıyorlardı. Onlar bir takım isimlerden.bahsederken Terez de hususi ha- yatının hayallerini gözlerinin önüne getiri. yordu. Parlamento açılır açılmaz kocasiyle bir- likte Paris'e dönmüştü ve o zamandan beri sihirli bir ömür sürüyordu. Jak onu seviyordu; ihtiras ve şefkatin, ustaca tecrübe ve acemice tecessüsün haz ve- rici bir halitasiyle seviyordu. Jak sinirli, ko- lay hiddetlenir, kaygılı idi. Fakat mizacın- daki bu değişikliğin neşesine daha çok kr met veriyordu. Bir alev gibi birdenbire parlı- yan bu artist neşe, aşkı küçümsemeksizin ok; şıyordu. Ve dostunun bu zeki gülüşü Terez için eşsiz bir zevk kaynağı oluyordu. Terez o- 'nun sevincli kaprislerine ve laübalice fantezi- lerine pek tabii olarak ilâve ettiği bu zevk' em- niyetini ondan hiç ummazdı. İlk zamanlarda Jak ancak yeknasak ve hazin bir ateşlilik Böstermişti. Ve yalnız bunlar onu hükmü al- tına almasına yetmişti. Fakat o vakitten be- ri Terez Jak'ta neşeli, geniş ve çeşidli. bir ruh, şehvette eşsiz bir zariflik, bütün ruhu etle okşamak, memnun etmek vergisi keş. fetmişti. Garen bağırdı: — Ahenkli bir kabineyi herkes ister. Fa- kat parlamentodaki türlü hıziblere mahsus temayüllerden de ilham almak lâzımdır. Kaygılı idi. Kendi çıkarmış olduğu sa- yısınca engelle dörteyanının çevrilmiş ol- duğunu sanıyordu. İş arkadaşları bile ken- disine aleyhtar oluyorlardı. Kont Marten yeni kabinenin yeni zihni- yeti tatmin etmesini istiyordı — Listeniz, menşe ve temayül bakımın- dan biribirlerinden çok farklı adamlardan te- şekkül ediyor. İmdi, cumuriyet hükümetine Börüş birliğini sokmak imkânı, yani zarure- ti bu son yıllar politika tarihinin belki baş- lıca hâdisesidir, dedi. — Azizim Garen, bunlar, zaten sizin nadir bir talakatle müdafaa etmiş - olduğunuz fi- kirlerdir. Mösyö Bertiye d'Eyzel susuyordu. Senatör Luvayye, parmakları arasında ekmek içi yuvarlıyordu. Birahanelerin eski Taşinası olduğundan ancak- böyle ekmek içi rak, yahut şişe mantarı keserek ordu. Alt tarafından kirli bir sa- kırmızı suratını kaldırarak. , fakat bana inanmak isteme- diler. Kırallık taraftarı sağ cenahım ortadan kaldırılması cumuriyet partisi için tamir e- dilmez bir felaket olmuştur. Ona karşı hükü- met ediliyordu. Bir hükümetin hakiki da- yanağı, karsı partidir. İmnaratorluk orlean- cılara ve bize karsı. 16 mavıs hükümeti cu- Müriyetcilere karsı devleti — idare etmistir. Onlardan daha bahtsız olduğumuz. için biz de sağ cenaha karşı çalıstık. Tehdidci, saf, küdretsiz, genis, namuslu ve halkca sevil- mez olan sağ cenah - ne ivi bir muhalifetti Bu bilinemedi. Ve sonra, sunm da sövlivelim ki her sey eskivin üzülüvor. Bununla bera- ber, herhangi hir seve karsı hilkümet etmek de lâzımdır. Tam on beş yıl sağ cenahın bize devamnlı bir cömerdlikle yanmıs olduğu var- dımı bugün hize ancak sosvalistlr vanabi- lir. Fokat onlar da cok- zayıftırlar. O kuvvetlendirmek, büvütmek ve, h line getirmek gerektir. Suetâkikada bu, da- hiliye nazırının ilk tir. — (Sanu var yuvarlıy üşünebil! ai y