SANUN 1936 ÇARŞAMBA Politika Bir numaralı rejim düşmanı (Başı 1. inci sayfada) bimiza bü süretle münlerid kalmakla iftihar edenlerdeniz. 28 Eylâl 923. » «..İki ceryandan ası olanı muhafazakârlık ceryanıdır. Çünkü - bu ceryanın temeli, milletin bin üçyüz bu kadar senelik dini, geçmiş asırların ummanı zülmetine kadar dayanan urkı, evsaf ve hasaili fıtriyesi, itiyadat ve a. katı, yani bütün manevi istinadgâh: ları teşkil ediyor. « Bu süretle eski hayratı da berbat ederek temamen garblılaşamıyacağımız Bibi, yarklılığımızı da büsbütün kaybe- asında vatanını, dinini, derek milletler #nilliyetini kaybetmiş bir fasilei garibei insaniye halini alacağımız muhakaktır. S ağustos 1923> Yukardaki yazının adı “Garblilaşma: ge temenni hastalığı,, dır. in sralı ife İslâmiyet bir medeniyettir Bu medeniyetin mecellei kübrası da - Kita bullahtır. Kitabı Kerim müslümanlara ahkâmı uhreviyeyi tebyin eylediği ka- dar ahkâmı dünyeviyeyi —de talim ey. ler İslâm medeniyetini — kabul etme. mek dalâleti maalesef Tiberalizm cere- mülessifesinden baş. ka bir şey değildir. Makamı Hilâfet hükmü geçmiş, ehemiyeti - kalmamış, taribe karışmış bir müessese olduğunu bu müslüman memleketinde, darülhilâ- fede yazacak kalemler bulunması sırf bu dalâleti fikriyenin mahsulüdür. — 14 ikinci teşrin 1923.> yanının bir neti * Makamı Hilâfet türklerin elinde büyük bir hazinci maneviyedir. Türkler bütün vicdanları” seryan zarru edeceklerdir... 1 numaralı terakki düşmanı - Müşarünileyhin lâtin harflerine 'dehdar olduğu hakkında mütalea varid değildir. Paşa bu fikirde olmadığı gibi böyle bir mesele de yoktur. — 26 ikinci teşrin 1924.> « Yenilik bevesi ortalığı bir sal- gı şeklinde istilâ etmeye başladı. Prog. ramsız, tetkiksiz, gelişi güzel yenilik yapmak bir eseri hiffettir, marazi bir haldir, bir illettir. 'Acaba meml.ketin terakkisi, va. tanın teâlisi için başka yapacak iş kal. madı mi? Şu kızları ve erkekleri müşte- iz mekteblerin reken sokmak istediği şeraiti sıhhiyesiyle, burada — okunan derslerin programlariyle - ihtimam ile yt musunuz? Hayır!. — 29 ha- uğra ziran 1924.> « Garb âlemi bir islâm medeniyeti olduğunu kabul etmelidir. Şark mese. desinin hallinde son zamanlardaki müş- külât garb ricali siyasiyesinin gözünü açacak, ve en tabii tariki fasl olan müs. Tüman âlemiyle uyuşmak çareleri düşü- nülecektir.. — 16 ikinci kânun 336.x « Bizim kanaati - katiyemizce, bu millet ve memleketin tcâli ve terakkisi ve blihassa muvazenel — düveliyede nü- fuzlu ve müessir bir mevki sahibi ola. bilmesi için bir islâm - siyasetine ihti. yacı katimiz vardır. Bu siyasetten ay- rıldığımız gün, biz. türklüğün ve Tür- kiyenin bihakkın kuvvetli alabilmesine imkân görmiyenlerdeniz. — 28 ağustos 1923. Bugün şark medeniyetinin, garb ULUS Hattâ Velid bir ahlakı maneviye lâh doğurmuştur ki — doğrudan doğruya şeriat karşılığıdır. Cephe harbını göze alamıyan- ların, hangi ot renklerine boyana- rak, uzak yakın, ne gibi tuzaklar: da çöreklenmiş olduklarını gör - miyenlerden değiliz. Fakat Cumu- et mekteblerinin, tefekkür ve ordusuna, her yıl, sayısız hücumcular katmakta olduğunu da biliyoruz. Dava, Ka- malizm lehine kazanılmıştır. l ci Velid'in yalnız itiraz — etmiyoruz: n güya beğendikle- inde de, bizim hükümlerimiz ve ayıraçlarımız onunkinden büsbü - ün başkadır. Biz kömür Kal- lettiğimiz vakit, ancak, yüksek ekonomi menfaatleri namına - ha- reket ederiz. Kızıl menfi ve sap - sarı kıskanç fesadçı ise, bunda yalnız, yabancı ve yerli şirket ka zançlarına karşı bir Ehlisalip hamlesi görür. Bizi dost düşmanın takdirleri tenkidi uyandırır; den de şüp - ücumla ve açıktan de - insi ve maskeli - sokuluş! saflarımıza yaklaşmak usuli de, düşman taktiği olduğu yeni bir şey değildir. Başımızdaki cu- muriyet şapkasını, helvacı külâhı ile değiştirmek niyetinde olanlar- dan değiliz. — Hükümet, vapurculuk şirketi - 'min gemilerini satın alarak, deniz- yollarını tek elden idare etmeğe karar verdi. Ne kadar hususi vapurcu var- sa, Ekonomi Bakanlığına - telgraf çekerek, kendilerinin bu ağır yük- den — cumuriyet adaleti ile kurta- SAYIFAS Taşınması yasak olmuyan silâhlar hakkında nizamname İç Bakanlığı t yan silâhların alım satımı kanunun tatbik suretini göster zamname hazırlamıştı. Bu devlet şürasından çıkmıştır. sak olmni hakkındaki bi 13 madde metli babam, beni daima sivil mektebte okuttu. Ankara İmar Müdürlüğü ile senelerdenberi alâ- kam yoktur; olduğu zamanda da, komisyon reisi olarak, bu pis ruh- lu adamın söylediği rakamın - ya- rıst kadar bile tazminat alı da 500 lira almam. im gibi, devlet ve par- ti beni bir takım hizmetlerde kul- lansa, ve istediği kadar aylık ver- se, onun millet mümessilleri ile salâhiyetli parti - makamlarının kontrolu altında bulunan büdçe- sine, kimin karışmağa hakkı ola - bilir? Yirmi yaşına kadar sarık sarmış olsam, medresede okusam, hafız ve üstelik hacı olsam, bu - nun, deniz yollarını bırakınız, be- 'nim yüzde yüz cumuriyetçi, softa "'in damgalı şeriatçı, patent- miyecek miyiz? Bu lâflar, olduğu gibi, hiç bir harfi eksik fazla ol - bana karşı Ali Kemalin, Said Mollanın, Alemdarcıların, ya vatan, ya inkılâb düşmanları - 'nın ön sekiz senedenberi tekrar la, yana geriye, bir santim oyna - maksızın, biz yerimizdeyiz! Öm - rümüz cidal içinde geçti: Savaşle rımdan hiç birinde düşmanlardan hiç biri haklı çıkmamıştı olan nizamname mucibince, yasak olmu- yan silahların taşınması izne - bağlıdır. İzin alanlara fotograflı birer vesika ve « rilecektir. Tani vilâyetlerde valiler, kazar irda — kaymakamların / müvafakatiyle emniyet direktör ve jandarma kuman - danları vereceklerdir. Verilen vesikalar bir sene muteber olacak ve bir yilın so 'nunda tescili yenilenebilecektir. Silahı- aatanlar ve kaybedenler bunu zabita- ya derhal bildireceklerdir. Silâh satıcıları ellerinde mevcud si- Jâh ve cephanelerin cina, numara ve çaplarını her sayıfası noterce tasdik € - dilmiş deftere yazacaklar ve silâh sattık. ları kimselere birer kağıd vereceklerdir. lerken kullanılan ve müsadere olu- ilâhları askeri Omakamlara - tevdi edeceklerdir. Av tüfekleri cepaneleri alımı ayrı tezkerelerinin - gösterilmesi yılacaktır. Zabitai saydiye nizam- 'namesinin 45 inci maddesine göre köylü- lerin kendi mera ve baltalıklarında yap- lözemgelen fişek, bu köylü'erin zabıtaya hüviyetlerini isbatla serbest olacaktır. ——— tü — Kitaplar: Ticaret hukuku şerhi IL. Cila Ankara hukuk fakültesi rü Sivas mebusu B. Vasfi vigin ”Ticaret kanunu şerhi serinin ikinci cildi de çıkmıştır. /sayfa tutan bu cildde ticaret muamc- lelerinden komisyonculuğa, dellâlle. ân, poliçeye, emre veya hâmiline mu- harrer senedlerle çeklere sid hüküm. ler şerhedilmiştir. Alış ve satıp şekilleri ve dellâllk bir aralık âlemşümul bir vüs'at kesbo. | e deniyetine faikiyet ve galebesini bi- | rılmış olduklarına teşekkür ettiler. | —— ee 5, | bahsinde de ana hükümlerden başka den küvvet ve nüfuzlarını ancak bilâ- ı.ı:" Dinimize mğlkıuyuımwı sarıla. Tevhidçi, yahud Zamancı Şimdi meselenin daha garib | kredi ile maumele ve masraf kısımla- fete sahib olduktan sonra ihraz etmiş. | 1n!. — 3 teşrini evel 330 Velid, Karadeniz takalarına, türk | bir tarafını kurcalıyalım: Tan ga- | 74 tablil edilmiştir. derdir. Bu makam sayesinde topu on milletinin kabiliyeti sancağını çe- | zetesi bu serseriyi cevabsız bırak- | " 'p, Vesfi Raşid, ikinci cildin 300 milyondan ibaret kalmış olan türk er | C L ganın, Süley: | kerek üstümüze hücum etti, (Yu- | madığı için ve anlaşıldığına göre | , 4, Ço" bend Blzci süd Ben nisi islâmiyesinin reisi ve cehberi ol- T MK e in ». | karda masyonalizm demagojisi | satış yollarının da önüne geçtiği | X AŞ BOCER pi be ge Tak sürbe Ve nüfaruna “mlik bağın. | man Nai üslübu ile söyliyelim, | kakkanda sörlediklerimi hatırla - |. için düm gelen / nünhamnda “ham | Marttmini mmaktadır. şer've şeri” salgınlarına rağ: | yınız!) Velid: “Bankacılar gazete çıkar- | Kümler ve bunlarm. zamanla a Bi N nn | mün olmuştur; rağmen yürümüş Kandisinç, Ekonomi Sahanlı. | memolderler!. diyor. Siz a hai Kar a SO düman milleti olsaydık dört sene zar İ tür; rağmen yürüyecektir. ğına karşı devam eden garez, | riyet düşmanı şeriatçinin mantığı. | &4 çok inc fukdü bütün:dünya, üzecimize üşüşmüş Fikir ve kalem adamlarının | hınç ve fesad savaşını meydana | na bakınız. Kendisi bir kaytak | *dimisir """"m"'_'k* ü ğimiz cidalden — muzafter ifeleri vararak cevab verdik. iken, çazete neşretmesine cumu. | Cephesinden yazılmış en bü ken . giriştiğimiz cidalden ma beşlıca vazifelerinden biri, türk | vererek cevab veti beyin | riyet rejiminin müsaade etmesine | t4 bir eseri türk hukuk kütüpanesine kmamız imkân haricinde kalırdı. Haa indal elkl oeimet ü umuzdakinin beyin | riyet rejiminin müsac L Ürmrl B önalalı eai | v daam aezlerın Ka mü | eç BU MELÜAE Nü hade #öfyetmiyor da; bialm esta'o | “EXSEREMN günün müraç yazısı” | dafaa etmek olduğunu söyler, dar | gü p srd Öo ğ aai İ ea ği z şRclama e Çağrı ©. Bu gece, müslümanlar huzuru | Türtz. Maske değiştiren medrese. | « matbaacı imiş. Yirmi yaşına ha- | — — Fahat o zaman bize şu hihâye- ü GA baride cebhesayi ubudiyet olurken ley - vaktiyle din adına söyledikle- | dar kavuk taşımışım. Dahası var: | yi tekrar edeceklerdi: “adamın bi | ., Kömutay Memurin - Encümeni, ki celilci mirac'ın ilk müslümanlar i. | rini ve yazdıklarını. imdi, bır | Ayda mebusluktan 350, Ulus'tan | ri bir köyden geçiyormuş. Köpek- | Gümrük ve İnhisarlar kanun proje: çin mevani ber endaz ve rehberi tea. | demagoji perendebazlığı ile, nasyo| 500, Ankara İmar Cemiyetinden | ler havlıyarak, üstüne - salmışlar. | *ini görüşmek üzere bugün 10 da Ji ve felâh olduğu gibi aynı feyzi câ. |. nalizm ve halkçılık mantığına bağ- | 250 lira ki ceman 1200 lira alıyor- | Taş atarak kendini müdafaa et - | 'oplanacaktır. Yiğazinin bugünkü ünmeti ulümiyeyi | tamakta olduklarını örmiyor de. |. muşum. Öyle bir feryad ki başım. | mek itemişse de, sokak kaldırım | gç Kamutay Memurlar muvakkat giyrab ctmesini, müslümanlığı çarı ak- | ğiliz. Bu sınıf kimselerden dün V da bir ey ümmeti muhammed! ek- | İ imiş, “— Süphanallah, ne tuhaf | Etcümeni bugün umumi heyet - a şelazı yaradiş a sermenci'yrelan lasin ananatı eli Celsü | cik! köye demiş; köpekleri ” saherip | *en sonra toplanacaktır. , faziletini, kudretini bir zamanlar | ile bugün duyduğumuz âdatı mil Hep doğru olsa ne çıkar? Kal- | taşları bağlamışlar! , “Gümrük ve İnhisarlar Encümeni — dünyaya hâkim kılan ruhu - kudsinin | liye sözü arasında fark yoktur. | dı ki bir çiftçinin oğlu olan rah F.R.ATAY | bugün saat 9,5 de toplanacaktır. ı 'LUS'un romanı: Kırmızı Zanbak Yazan: Anarol FRANS Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR Bu bir sabit fikirdi. Aynı yaprağa şu ke- limeleri üç kere yazmıştı: “Onun bu adam olmasını istemiyorum.., Terez'in bir tek düşüncesi vardı: Jakı kaybetmemek. Onu elinden kaçırmamak için her şeyi yapacak, her şeyi söyliyecekti. Ma- sanın başına geçip şefkatli ve sızlatıcı bir hiddetin hızı ile yazdığı mektupta bir inle- yiş gibi tekrarlıyordu: “Seni seviyorum, seni seviyorum, yalnız seni sevdim. Sen tek, tek, teksin, anladın mı? ruhumda, bütün benli- &imde. Bir sefili dinleme. Beni dinle. Yemin ederim ki, senden önce, hiç kimseyi sevme- dim. Denizin sonsuz ve hafif iç çekişi, mek- tubunu yazan Terez'in göğsünün kabarıp i nişlerine refakat ediyordu. Doğru sözler söy- Jemek istiyor ve doğru söylediğini sanıyor. du; ve bütün söyledikleri sevgisinin hakika- Bi ile doğru idi. Babasının, ağır ve sağlam a. İdımlarla merdivenden çıktığını işitti. Mek. ubunu saklayıp kapısını açtı. Montessii, yet — yumuşak — bir tavırla, - iyileşip ileşmediğini Terezden sordu: — Sana, hayırlı bir gece dilemek ve bir gey sormak için gelmiştim. Yarın, at yarışla- 'Tında Lö Menil'e tesadüf etmem ihtimali Tefrika: 86 vardır. Her sene yarışlara gider. Âdetlerine bağlı bir adamdır. Eğer ona rastlarsam, yav- rum, bir kaç gün için buraya çağırmamda bir mahzur görür müsün? Kocan, Lö Menil'in senin için zevkli bir eğlence olacağını düşl- nüyor, Kendisine mavi odayı verebiliriz. — Nasıl istersen. Fakat mavi odayı, bu- raya gelmeği çok isteyen Pol Vans'a sakla- san daha iyi olurdu. Şulet'in de habersizce gelmesi ihtimali vardır. Bilirsin ya, âdetidir. Bir sabah gelip, bir dilenci gibi, kapıyı çala caktır. Lö Menil'in hoşuma gitmekte oldu ğunu sanmakla kocam yanılıyor. Bundan başka, önümüzdeki hafta Parise gidip iki üç gün kalmam da lâzım geliyor. XXIX Mektubundan yirmi dört saat sonra Te- rez de Dinar'dan Tern sokağındaki küçük eve geliyordu. Parise gitmesi için bir baha- 'ne bulması güç olmamıştı. Bu yolculuğu, ü- zerlerinde sosyalistlerin işlemekte oldukları En vilâyetindeki seçmenlerini görmek isti- yen kocası ile birlikte yapmıştı. Jak'ı sa- bahleyin, atölyesinde, Arno nehri kenarın- da geçmiş günlerinin haşmetine ağlayan Floransa'yı gösteren büyük bir baş yaparken buldu. Çok yüksek bir üç ayaklı iskemle üzerine çıkmış olan model vaziyetini muhafaza edi- yordu. Bu uzun boylu, esmer bir kızdı. Tepe camlarından dökülen çiy ışık baldırlarla ba- cakların temiz çizgilerinden sonra sert çeh- resini, kara boynunu, mermer gibi damarlı göğsünü, sarı karnını, çıkıntılı dizlerini ve parmakları biribirinin üzerine binmiş ayak- larını meydana vuruyordu. Terez, müteces- , kötü beslenmiş ve bakılmamış etinin se- filliği altında şeklinin ince güzelliğini göre- rek ona bakıyordu. Ellerinde heyketci bıçağı ile bir top bal- çık tutan Döşartr, Terezi üzen ıstıraplı bir şefkatle onu karşıladı. Sonra, aletle toprağı Şövalenin kenarma bırakıp heykel taslağı- ht da islak bir bezle örterek modele: — Kızım, bugünlük bu kadar yeter, de- Model, kalktı ve bir avuç koyu renk yün- İü ile kirli çamaşırdan ibaret olan elbiseleri- ezile büzüle toplayıp, paravanın arkasın- da giyinmeğe gitti. Bu sırada heykelci de, yapışkan balçığın beyazlaştırdığı ellerini yeşil bir leğende yı- kadıktan sonra Terezle birlikte atölyeden ç Avludaki kumları gövdesinden dökülen ka- buklarla dolduran çınarın altından geçtiler. Terez sordu: — Artık inanmıyorsunuz, değil mi? Jak onu odasına götürdü. Dinardan yazdığı mektup acıklı intibala- rı daha şimdiden biraz yumuşatmıştı. Terez, Jakın artık acı çekmekten usanıp sükünet ve şefkata ihtiyaç duymağa başladığı anda gelmişti. Eşyanın kendisinden ziyade işa- retlerine karşı hisli ve hayallerle beslen- mekte olan ruhunu birkaç satır. yazı teskin etmişti. Her şeyin kendi Tehinde konustuğu oda- da; mobilyaların, perdelerin, halıların hep aşklarını anlattığı odada Terez çok tatlı söz- der fısıldadı: — İnandınız ha. Demek ki kendinizv ne olduğunuzu bilmiyordunuz?.. Delimisin'z — siz? Sizi tanımış olan bir kadın, sizden son- ra bir başkasına tahammül edebilir mi? — Ya önce? — Önce.... Sizi bekliyordum. — Öteki Dinar at yarışlarına gelmemiş miydi? Terez, onun oraya gelmiş olduğunu san- — mıyordu. Fakat emin olduğu bir şey varsı, © da kendisinin oraya gitmemiş olduğu Atlar da, atlarla uğraşanlar da onun canıu sıkıyordu. — Jak madem ki siz kimse ile kıyas edi- lemezsiniz, hiç kimseden korkmayınız. Halbuki Jak ne kadar ehemiyetsiz oldu- gunu; insanların, bir elekde imişçesine, to- humla tane gibi, bir dev veya ilâh eliyle çal- kanarak, birleşip ayrıldıkları bu dünyada pek az yer. tuttuklarını biliyordu. Ona öyle geliyordu ki insanlar bir kahvo değirmeni- nin çanağındaki - taneleridi. İki gün önce, Madam Fügelliye değirmen ' kahve çeker ken, bunu şiddetle hissetmişu. Terez sordu: — Neden sizde gurur yok? Sonra, bu sözlerine pek az söz ilâv Fakat gözleri, kolları ve göğslnü