ON ALTINCI YIL. No: 5149 Adımız, andımızdır B. Ali Çetinkaya gazetemize çok ehemiyetli diyevde bulundu Yurdun Bayındırlık işleri üzerinde ileri adımlar atılmaktadır Gündelik BİR GAREZKÂRLIK F.R. ATAY İngilizce The Spectator dergi- sinin İstanbul'dan aldığı mektub da gösteriyor ki Türkiye'nin nu- fuslanmasını kıskananlar vardır. Lozan andlaşmasının ilk yılların- da Küçükasya'yı sömürgeler har- tasından silmek (fikrine bir türlü alışamıyanlar tarafından Lıhmı_n olunan nufus yedi, nihayet "îk'ı milyon kadardı Buna Tuı"kıyc- nin harablığmı, yoksullugul_lş!. bacasızlığını, rıyııılığ!nı. kül- tür. kurumlarının azlığını, - sal- ginları ve — tarım t_ckıngln[n geriliğini de ilâve eJm_ Bı-' zim o kadar övündüğümüz yeni Türkiye'nin uzaktan nasıl görül - düğüne —hükmedebilirsiniz. Bu görüş, türk hakikatleri hıkkıml.ş derin, unulmaz bir cahillik eseri idi. Emperyalist simsarlar, Ata türk maliyecilerinin, büyük para piyasalarına ne zaman avuç aça €aklarını beklerken, asıl huyı.!k muğcize vücud buldu: Maddiğ ve maneviğ büyük inşa'ya karar Verdik ve başladık. Halk, hayat ve memleket manzarası büyük bir hızla değişti. 1927 de belçıkalı bir uzman vasıtasiyle bir de nu- fusumuzu — anlamak — istedik : 13,648,270 — çiktı.: *Bizim — için bu —13,648,270in — değeri, bu sayı hesabtaki - kıymetinden büsbütün ayrı idi: Bu nufus için- de türk olmıyan unsurun mikd»._ıı, başka memleke'lere her gün çi - rip çıkan turistlar kadar bir vey- di. 13,648,270 - bir cinsten, bir kandan, bir mayadandı. Sonra, bütün faaliyetler gibi, rufus da arttı. Bundan daha tal ne olabilir? Erkin ekonomi, en düstri, sây, teknik, barış ve sü - kün, yanlarında geniş bir ijiyen ve sağlık organizması ile, bir memleketi kaplıyacak olursa, ve © memlekette türk gibi canlılığı ruh ve bünye sağlığı hiç söz gö - türmez bir millet oturursa, nufu- su en geniş nisbetlerde artmaz da ne olur? Fakat biz vekarlı mille- tiz; hattâ çekingen denecek ka - dar, propagandacılıktan uzak ya- gerız. 1935 sayımına yaklaştı : mız sırada, haklı ümidlerimizi bi- le içimizde saklıyorduk. Haklı ümidlerimiz diyorum. Pek titiz bir hakikatçi (Sonu 5. ci sayıtada) ———T ——— ıIIN ——— LA e e— Adana, 24 ( Açılma törenine giden arkadaşımızdan) Ali Çetinkaya trende beni kâ- bul ederek beyanatta bulundü: “— Açtığımız hattın esa$ he- defi bakır madenini işletmekti. Hat bakırdan geçerek Diyarbeki- re geldi. Artık madenin bir an e- B. Ali Çetinkaya vel faaliyete geçip bâkır randıma- nını vermesi İâzımdır. Son zamanlarda bakır madeni yakınında kuvvetli krom madeni keşfedildi. Bakır nakliyatı esas ol. makla beraber Diyarbekir büyük bir istihsal hinterlandının - ticari, iktısadi merkezi olmak mevkiinde orta Anadolunun ve şark vilayet- lerimizin Diyarbekirde demir yolu ile bağlanması ile yurdumuzun şark havalisini bilfiil bağlamış va- ziyetini elde ettik demektir. İdari noktai nazardan dahi birinci u- mumi müfettişliğin idari merkezi olduğuna göre idare işlerinde dahi tamamen yeni bir dönüm ve-ko- laylık vücuda getirilmiş demektir. Şüphesiz daha şarkta bulunan vi- layetler Diyarbekir istasyonunun her hususta işleri için nakil vasıta- sı olarak istifade edeceklerdir, Fa- kat daha şarktaki vilayetler için Diyarbekirde kalmıyacağımız şüp- hesizdir. Daha şarka doğru müm- kün olduğu kadar sürat ve ehem- miyetle hatlarımızı uzatmak ga- yemizdir. 1936 senesinden itibaren her- halde daha öteye inşaata devam edeceğiz. Elâzizden Vana ve hu- duda kadar olan kısmın ilk istik- şafını bir fen heyeti — vasıtasiyle tetkik ettirdik, Diyarbekirden Va na kadar olan mesafe Elâzizden Palo Çapakçur ve Muştan geçmek şartile Vana kadar olan mesafeye hemen müsavi gibidir. Her iki is- tikametin umumi, hususi şartları, vaziyetleri vardır. Bu hussuta a- lâkadar makamların noktai nazar- ları, mütalcaları alındıktan sonra hangisinin tercih edilmesi lâzım geleceğine karar verilecektir. Ankaradan itibaren şark ve cenub istikametlerinde sivil tay- yare teşkilâtı yapılmaktadır. Tay- yareler garba olan istikametlerde (Sonu 5. ci sayılada) FOW TYP # Z$ $ İSMET İNÖNÜ B. Ali Çetinkayaya cevab verdiler. Ankara, 24 (A.A.) — Fev- $ < zipaşa - Diyarbekir hattının a. $ gılış töreninin yapılması dola- yısiyle'B. Âli-Çetinkaya tara- fından çekilen telgrafa Cumur ? Başkanı Atatürk su karşılığı vermiştir: B. Ali Çetinkaya, Nafın ve kili, Fevzipaşa - Diyarbekir hat- ğ tının açılma töreni dolayısiyle ? vatandaşların samimi tezahü- S ratını ve sevgisini bildiren te- $ linizi büyük sevinçle aldım. $ Yurdumuzun demir ağlarla ö- rülmesi sahasında kazanılan bu yeni muvaffakiyet güven ve genliğimizi artıracaktır. Bu yolda başarıların devamını di- lerim. şu karşılığı göndermiştir: Ali Çetinkaya, Nafıa vekili, Yüksek başkanlığınız altın- da yapılan açılma töreniyle güzel duygularınızı bildiren telgrafınıza candan - teşekkür eder, daha çok basarılar dile- i Basvekil İsmet İnönü AARARARARAAAAARARANANA' — 10 vavaş bölgesinin 1934 yılı umum doğum ve ölüm sayı ve nisbetle rini gösterir cetveldir. MINTAKASI Antalya (1) Aydın Bursa Eskişehir Istanbul (Yalova) Kocaeli (2) Konya Manisa Samsun Seyhan Umumi yekün NETİCE: DOĞANLAR Doğum Umum - nisbeti doğum - binde 3,610 34,724 6,538 - 38,324 5,086 - 35,799 2,644 39,427 657 54,355 3,640“ 36584 4,760 43 051 4,328 33,516 65,834 — 3,678 55,867 198,554 — 7,9850 — 40,240 3078 1,094,433 42,751 39,062 39.062 17.618 21444 Umum köyler nüfusu 103,9681 170,595 142,071 67,060 12,087 94,575 110,566 129,130 Köy SAYISI 311 442 256 202 29 318 274 332 235 679 Doğanlar: Ölenler: Binde çoğalma nisbeti: ÖLENLER Ölüm 1 yaşın: ölüm nixbeti dan a- misbeti binde şağrölüm binde 17,382 — 288 — 79,778 18,294 — 729 111,500 19131 — 625 122,886 17,968 — .209 79064 21,924 146 118 15,595 87,572 16,578 93,907 20,568 1,114 16,921 3,091 15,567 e— — — 19,282 17,618 4,104 Umum ölüm 1,804 3,121 2,718 1,208 265 1,478 1,833 2,656 (13Manavgat, Finike, Serik, Ka ş; F:llfı')e, Elmalı merkezleri dahildir. *(2) Gevve ve Sabanca karaları dahildir. $ Atatürk Başbakan İsmet İnönü de Son haberler ikinci sayfada Heryerde 5 kuruş “Ülus,,un dil yazıları Güneş - Dil Teorisi Dil İnkılâbı (leplıv—'.iııdı—n Ehemiyeti Milli Türk inkılâbı, eski şarkın hurafelerini, Türkün milli benliği ve (yaşa: üzerinde fena tesir yapan bütün âmilleri kökünden kazıyıp atmıştır. Bu alılış, bütün cihanın hayretini mucip olmuştur. Türk inkılâbı, yalnız şarkın hura- felerini değil, garp medeniyelinin milli hayatımız üzerindeki menfi telâkkilerini de bertaraf etmiştir. Son yıllardaki Türk milli fikir ve kültür inkılâbı, garpta derin bir alâka uyandırmıştır. Bilhassa milli tarih ve dil sahasında Büyük Önder'in irsadiyle yapılan inkılâb, birçok tarihçilerin ve dilcilerin hayretlerini mucip olmuş, bazıla- rınm da inanmıyan bakışlarını cel- beti i. Türkoloğlar ve Türk tarihiyle uğraşan âlimler, şüphe - siz, maddi menfaatleri için haki- katleri avak altıma alanlar gibi düşünmez!ler, Bunlar — arasında Türk inkılâbına ve ilmi uyanış. a karşı eyi viyet sahibi olanların da çok olduğunu bilmez değiliz. Bu- nunla beraber bu sayın âlimlerde Türk milletine dair derin yerleş miş yanlış ve ananevi fikirler var- dır ki kendilerince sarsılmaz -bir “ilmi prensip,, sayılır ve bazan da bu fikirler dini bir akide gibi tu - tulur. Türklerin, vu inci milât as- rınt kadar şehir hayatını ve zirma- ti bilmeyen göçebe bir kavim ol- duğu, bunların aryanilerle mes- kün mamur mmtakaları - Şarki ve Garbi Türkistan ülkelerini - pek yeni bir zamanda istilâ ettikleri, Türk dilinin de ancak göçebe ha yatın ihtiyaçlarını ifade edecek bir dil olduğu v. s.. gibi fikirler bu ananevi doğma'lardan sayılır, Bunun içindir ki Türk tarih ve dil sahalarında yapılan inkılâbımız, yalnız bizim osmanlıca'larımızın ananelerini değil, garp âlimlerinin ananevi doğma'larını da sarsıyor Biz garp türkoloğ ve tarihçi - lerinin çalışmalarından — istilade ettik ve ediyoruz. Fakat Türk mil- leti yalnız garplıların tetkik ede- ceği etnogıafik bir mevzu değil - dir. Türk gençliği, kendi tarihini ve dilini bizzat tetkik etmek hak- kını kazanmıştır. Garp âlimlerine karşı derin saygı duygularımızla beraber, onların bazı yanlış telâk- kilerinin hatırı için Türk milleti kendi tarihini ve dilini tetkik et- mekten geri duramaz. Avrupa'da dil, tarih, etnogral- ya ve arkeoloji araştırmaları, garplı ulusların “ayrı ve mümtaz bir rk” olduğunu, bu ırkın en esş- ki devirlerden beri kültür hamili ve bundan dolayı da başka kıta - larda yaşayan “aşağı ırklar” üze- rinde hâkim olarak ağalık etmeğe haklı olduklarını iabat için vapıl maşlır. Avrupa âlimlerinin mun- sif olanları da bundan şikâyet et- mekte ve etnogralya, tarih ve es- ki dil noktai nazarından Avrupa- lıların bugüne kadar kendilermi, şarkı öğrendikleri kadar bile öğre- olduklerımı söylemekte - dirler. Fransız arkeoloji âlin den S. Renach “tarihten devirlere ait araşlırmala pa dil ve tenkit etmi Paris'te “yaşayan şark ditle - ri” mektebi profesörlerinden Fin (1) Mart'ın seçme eserleri kül- liyatız (c. HL s. 1) Yazan: Abdülkadir İnar - Uğur dilleri mütehassısı A: Sav: vageot, Fin - Uğur dillerini tetkik sahasında İndo - öropeen lengüis- tiğinin hiç bir işe yaramadığını neşredilen bir mektubunda itiraf etmiştir. (2), * v& Türkoloji sahasında çalışan büyük âlimler de Avrupa dil ve tarih mektebinin yanlış zihniye- tinden, ananevi — hatalarından kurtulamamışlardır. Bilhassa Or- ta Asya'nın bütün beşeriyet için kültür. beşiği olan mıntakaları Türk milletiyle meskün olması ve oradaki kültür âbideleri üzerinde Türk damgası bulunması “Müm- taz İrk İdeolojisi” yaratmak için çabalıyanlara bir engel olmuştur. Bundan dolayıdır ki, ilmi tetkik - lerinde Türkleri Tibetlilerden ve hattâ Moğollardan bile aşağı gok- termek için ellerinden geleni yap- mışlardır. Türkler hakkinda Tür- koloğların indo-öropeen mekte - binden aldıkları Prekonsepsiyon bütün eserlerinde müselsel bir fi- kir halinde geçer. Meselâ, Türk - çede yüksek bir teşkilât ve tefek- kür mahsulü olan bir kelimeye te- sadif ettikleri zaman evvelâ Sans- kritçeye ve eski Farsçaya baş vu- rurlar... Orada bulamadılar mr, Çinceyi karıştırırlar. Onunla da bir şey uyduramazlarsa kelimenin Moğolca veya Tibetçeden geçmiş olacağını kaydederek — müteselli olurlar. Hattâ askerlik gibi Tür - kün en yüksek deha göster bütün dünyaca malüm olan bir sahada bile ıstılahların Moğolca veya Tibetçeden geldiğini iddia ederler... Türkologların bu yoldaki ga- rip iddialarından birkaç misal alalım: BİTİ — yazı, kitabet Çince “piet” den imiş! (3) Halbuki kelimenin Tü E Çince'ye daha son devirlerde keç- tiğini ispat edecek delillerden bi- ri, Türkçede bu kelimenin - kökü olan (., -- bit) sözünün, yazı hak- kındaki ilk insanların telâkkisini - Sayıfayı çeviriniz - (121 Marr. O Lingiv. Poezdke.. 5. 107 - 108 (31 W. Bang. Uygur imleksi, s. 15; Malot - Radlot, Uygur dili yadigârları, s. 268 İç sayfalarımızda okuyunuz Edirnenin kurtuluş günü, — Hukukçular Cemiyetinin toplantısı ARANI İtalyaya gidecek - petrollara ambargo konulması yeni güç- lükler çıkarıyor. B. LİTVİNOF İTALYAN NOTASINA CEVAP VERDİ üü İtalyada yağmurların sebeb olduğu felaket —— Sven Hedenin Asya seleri —— Şimali Çinde bir vslayet Otiklaliri ilan etti ç ARAAAAAĞR YAOADARADARAAKKARARARZ