DA SAYIFA a— Hitler'in denizaltı gemi- | leri hakkında verdiği söz: Deyli Telgraf gözetesi, “Hitler'in denizaltı. harbları hakkındaki sözü,, başlığı altında yazmış olduğu bir baş- betkede diyor ki: Başbakanın, Fransa, İtalya ve Rus- ya oruntaklarının deniz silahlanma me- selesini konuşmak üzere - toplanmağa gağrılacakları hakkındaki diyevi her- halde İngilterede gayet iyi karşılan- mıştır. Bugünlerde kamunun üzerine dik- katini topladığı mesele, baş amiralın diyevinde bildirdiği şekilde alman o- runtaklarının Londra - andlaşmasının dördüncü kısmınca yazılı olan deniz- altı gemileri hükümlerini kabul ettik- lerini söylemiş olmasıdır. Bu suretle Almanyanın deniz harb- larında kayıd ve şart tanımamak yolun- da ilan ettiği eski sıyasasını artık bı- raktığı anlaşılmaktadır. Bu sıyasa, büyük harbta Almdunyanın işlemiş olduğu en büyük yanlışlardan birisi idi. Bu kayıdsız, şartsız deniz harbı Bı- yatası idi ki başkan Vilson'u önce Al- manya ile sıyasal ilgilerini kesmeğe sonna da bu memlekete karşı harb âç- mak kararını vermeğe sürüklemiştir. Almanyanın o zaman vermiş olduğu bu karar, korkaklığından ileri geliyor- du. « O korkunç günleri hatırlıyanlar, bugün Bay Hitlerin insanlığın iyiliği yolunda hizmet etmeğe hazır bulunma- B kararını vermesinden çok sevinecek- ler ve bunu tutulmuş büsbütün yeni ve başka bir vol bulacaklardır. Bu karar verilmek, ve eski sıyasa- dan dönmek süretiyle, 11 milyon ton ingiliz ve öteki uluslar gemilerinin bat ması, savaşman olmıyan 16 bin kişinin ölmesi sonucuna varan kötü bir sıyasa- dan dönülmüş oluyor. Şimdi Almanya, denizaltı gemileri- nin tecim gemilerine hücumlarını ka- yıd altına alan ve bir denizaltı gemi- sinin bir gemiyi batırmadan önce onu durdurup içerisini araştırması, ve eğer batıracak olursa yolcularının hepsinin ganını kurtarması yükümünü yükleyen aretılusa) esasları kabul ediyor demek- tir. 'Tecim gemilerinin topla, yahut tor- pille batırılması, yolcularının ve tayfa harının hava nasıl olursa olsun ve gemi kıyıdan ne kadar uzakta bulunursa bu- Yunsun, açık sandallara yükletilmesi e- ki deniz harbları ananasından uzaklaş- mak oluyordu. Böyle saldırışlar insan- lığın vicdanını da sarsıyordu. Almanyanın bu kararı, her yerden fazla İngiltere'de iyi karşılanacaktır. Almanya, eskiden beri İngiltere - gibi denizaltı gemilerinin — kaldırılmasına eğgin görünmüştür. Bununla beraber, bir takım devletler, denizaltı gemileri- min, deniz kuvvetleri zayıf olan ulus- lara bir denge aracı olacağını ileri sü- zerek bunun kaldırılmaması için ayek diremişlerdir. Bu düşün ne olursa olsun, şimdi Almanyanın — Londra - andlaşmasının, dördüncü kısmındaki maddeleri kabul etmeğe yanaşması, komoya yeni bir Güvenlik duygusu getirecektir. Bu esas, Vaşington —andlaşmasına ©k olarak takılmış olan anlaşmada da bulunmaktadır. Fransa ile İtalya bu exasları kabul etmişler, fakat henürz resmiğ olarak enaylamamışlardır. Şimdi Almanyanın bu esasları kabul etmeğe karar vermesi, bu alanda gös- terilebilecek iyi dileklerin en üstünü ve en iyisidir. Bu karar İngilterede Böyle kargılanmaktadır. ——— ——————- TÜRK ÇOCUKLARI TÜRK KUŞU'na uçucu üye yazılını Yugoslavyanın iç durumu Son gelen Belgrad ve Zağrep gaze- teleri Yugoslavyanın seçimden ve yeni hükümetin kuruluşundan sonraki iç du- rumu etrafında, üzerinde — durulmağa değer düşünceler ile dohudur. Politika gazetesi bu durum etrafın. da bastığı bir başyazıda, Başbakan B. Stoyadinoviç'in saylavlar kurulu Baş- kanı Bay Çiriç ile olan görüşmelerinin önemidi ileri sürerek diyor ki; 'Belgrad ve Zağrep'teki ayrış Üye- leri bir durum almak için hükümetin * temmuz toplantısında okuyacağı bildi- riği beklemektedirler. Bu bildiriği bek- lemeden yeni hükümete karşı açık bir duürüm alarak ayrışıklığa geçen — tek grup ise, eski başbakan Bay Yevtiç'in grupudur. Bununla beraber bu grup Ü- yeleri de, yugoslav saylavları kulübün- deki son toplantıda hükümetin 200 ay- luk bir çoğunluk ile güven alacağına inanmışlardır. Öte taraftan hükümetle sıkı ilgileri bulunan çevenler Bay Sto- yadinoviç'in, bir kısım saylavların hoş- nudsuzluk gösterecekleri her şeyde gü- ven meselesini ileri süreceğini bildir- mektedir. Her gün saylavlar kurulu salonların- da toplantılar yapmakta olan Bay Yev- tiç tarafatrları ise son günlerde Krista- tiço ve Cirinci'de olan hadiselerden faydalanarak son hükümet değişmesi- nin, hırvatlar tarafından iyi görülme- diğini ileri sürmekte, ayni zamanda B. Maçeki bu hadiselerle ilgili görmekte- dirler. Öte taraftan Bay Maçek'in dostları da bu söylentileri yalanlamakta ve B. Maçek'in almış olduğu açık durumun hırvatlar tarafından iyi karşılanmakta olduğunu bildirerek, bahsedilen hadise- lerin anlaşma sıyasasını bözmak — isti- yenlerin işi olduğunu ileri sülrmekte- dirler. Saylavlar arasındaki bu duruma kar- şın, sıyasal partilerin yeniden toplan- ması meselesi önemini kaybetmiş değil- dir ve 5 mayıs seçimindenberi bu tarz- da yeni grupların temelleri bile atıl- mıştır. Bugün Stoyadinoviç hükümeti- ni tutan gruplar gözden geçirilirse bunların birçok defa beraber çalışmış oldukları görülür. Öte taraftan cski ra- dikaller ve BB. Kureşeç ve Spaho cski hırvat köylü partisi ile birlikte iki de- fa ayrışta birleşmişlerdi. Bu eski bera- her çalışmalar elbette bugün de mey- walarını vereceklerdir. Netekim, Bay Stoyadinoviç hükümeti içindeki üye- ler arasında çok iyi bir anlaşma havası “esmektedir. Öbür taraftan, ayrış grup- Jarı da kendi aralarındaki bağları - klaştırmağa çalışmaktadırlar.,, Zağrep'te çıkan Jutaraji List gazete &i de büyük sryasal gruplar arasındaki bu son hareketlerden bahsederken di. yar ki: F “Radikaller ile BB. Koroşoç ve Spa- ho araşında tam bir anlaşma vardır. Bu fiç grup daha bir tek program yaparak onun etrafında toplanmış değildir. Fa- kat buna karşı hükümet başındaki pro- gramları biribirinin aynıdır.,, Ayrış grupuna gelince Bay Maçek tistesi etrafında toplanan gruplar, o za- man yalnız seçim için birleşmişlerdi, fakat sonradan bu toplanış daha sıklaş- mıştır. BB. Davidoviç, Yovanoyiç, ve Maçek'in devlet örgütleri hakkındaki düşünceleri biribirine çok yakındır. Çiftçiler grupu da Bay Maçekin pro- gramını kabule eğgin — bulunmattadır Bay Maçek'e yaklaşmıyan çiftçiler grupunun bir kısım üyeleri ise zaten bu partiden çekilmiş ve Bay Yevtiç'in yanında yer almışlardır. Demokratların birçoğu da Bay Maçek'in fikirlerinden yana gözüküyorlar.., Jutarnji List, sıyasal partilerin kar- şıliklr dürümünü böylece işaret ettik ten sonra, son olarak partiler arasında ki bu durumun pek yakında belli ola cağımı söylemekte ve bunu beklemekte dir. Vreme gazetesine gelince, eyrış &- rasrada birleşme işinin birçok rorluk M T Ti darla karşılaşacağını ileri sürerek di- yor ki- “Bu zorluklar yalnız — federasyon meselesi üzerinde değildir. Bay Maçek aynı zamanda hırvatların başkanı sıfa- tiyle, ulusal özde olmıyan başka grup- larla birleşmeyi pek de arzu etmemek- te ve gerek sıyasa, gerek taktik bakı- mından bütün iktimalleri incelemeden böyle bir birleşmeye yanaşmamaktadır Bununla beraber B. Maçek'in Bay Da- vidoviç yahut B. Koroşeç ve B. Stoya: dinoviç ile bile, beraber yürüyebilmesi de iktimalden uzak tutulamaz. Onun için B. Maçek tam bir karar alabilmek üzere hükümetin, bildiriğini okumasını beklediği sanılmaktadır., Novosti gazetesi de aynı fikirde bu- lunmakta ve iki büyük grup kurulması hakkında da şunları demektedir: “Bu işi kotaracak olan, B. Maçek'in alacağı durumdur ki o da zamana bağ- hıdır. Bugünkü durumda B. Maçek tam sürette özgü bulunmaktadır.., Balkanların ekono- . «Be -0 “ mik eyiliğine doğru Belgrad'da çıkan ingilizce Balkan Herâld gezetesinde Senato Asbaşkanı B. Krulj yukardaki başlıkla yazdığı bir betkede diyor ki: “Balkan devletleri aralarındaki il- giler, şimdiye kadar kendi ekonomik vefinansal asığlarına karşı bir yönette yürümüştür. Bu durumda, büyük dev- letlerin balkan işlerine karışmaları da büyük bir etke olmuştur. Çünkü bun- ların Emperyalist fikitleri balkan bir- liği idealinin ortaya çıkmasına her za- man engel olmağa çalışmıştır. Fakat genel savaştan sonra bu durüm, iylliğe ve işbirliği fikrine doğru — değişmeye başlamıştır. Balkanlarda ırk ve tarih üzerine dayanan sınırların örtaya çık- ması “Balkanlar balkanlılarındır,, pren- sipinin konulmasını kolaylaştırmış ve bu prensip 1934 Balkan paktı ile taç- lanmıştır. Sıyasal — iyiliklerinden başka, bu paktın önemli bir psikolojik tarafı var- dır ki, bu balkan devletleri ilgilerinde ye ni bir devrin açılmasını mümkün kıl- ilerlemelerini, ancak kendilerinden bek- liyebilirler ve bunun için, — dışardaki büyük devitelerin emperyalist düşün- celerine kârşı yöney almak gerektir. “Asığ bölgeleri,, sryasası, balikan- ların en büyük düşmanrı olan bir sıya- sadır, Balkan paktı, bu alıada büyük bir kıymet göstermiş ve Avrupanın ka- rışık tanınmış bu kısmında önemli bir değişmezlik etkesi olmuştur. Balkan devletlerinin sosyal ve cko- nomik kuramlarının bir sonucu olarak aralarındaki ekonomik asığlar, bu dev- Jetlerin sıyasal asığlarını kuvvetlendir- miştir. Dışarıya karşı birleşik bir yö- ney alınmasının önemi gittikçe — daha fazla kendisini göstermektedir. Bunun iyiliklerini göstermek — için türk » yu. göoslav anlaşmasını ileri sürmek yeter. Bu anlaşma dolayısiyle her iki mem. leket üretiminde hemen yüzde elli faz- lalık görülmüştür. Bu beraber çalışma gittikçe genişletilmelidir. Meselâ, Yu- göoslavyya ve Romanya durürken Yuna- nistanın Amerikadan buğday satın al- ması hiç de antamlı bir hareket değil- dir. Bu devletler arasında gümrük tari- felerinin kaldırrlması ve taşın — işinin rasyonalize edilmesi bu gibi anlamsız- lıkları zamanla kaldıracak ve balkanla- rın gerek toprak altı gerek toprak üstü ürünleri bundan fazlasiyle faydalana- caktır. Bu yolda, kurulması çok arzu olunan bir balkan bankasının yapscağı hizmet- leri ayrıca teker teker saymağa bile lü- zum yoktur. Bu çalışmalar son olarak bir para birliği ile detaçlandırılabilir ve bu suretle finans bakımından diş et- kiden kurtulan balkan paktı devletleri diğer balkan devletleri ile birlikte, e- konomik erkinliklerini tam olarak alır ve çalışma alanında büyük adımlarla ilerliyebilir.,, Yunanistan'ın dış sıyasa- sı hakkında bir aytışma ELEFTEROFRON partisi başkanı B. Metaksas kendi gazetesi olan EFİ- MERİS TON ELLİNON'da yazdığı bir yazıda B. Politis'in Venizelosa yazıp son zamanlarda çıkan bir mektubu do- layısiyle, Yunanistamın — diş sıyasasını tenkid ederek başlangıçta balkan pak- tına karşı aldığı durümu hatırlatmak- ta ve demektedir ki: “Bundan bir buçuk yıl önce, bal- kan paktının onaylanması işi için top- lanan sıyasal partiler şefleri konferan- sında benim yaptığım tenkidler üzeri- nedir ki bazı değişiklikler olmuş ve an- cak bu suretle Yunanistanı, yeritilmesi kendisi için çok tehlikeli durumlar ya- ratabilecek bazı yükenlerden geri al- mâak mümkün olabilmiştir.,, Motaksas'ın bu yazısına karşılık ve- ren hükümetçi Katimerini garetesi B. Metaksas'ın tenkidi Üüzerine — balkan paktrnda değişiklikler — yapıldığının doğru olmadığını belirttikten sonra di- yor ki: “Bu şefler konferansı sonunda çıka- rılan bildiriğ, pakt kadrosunun içinde bulunmaktadır. O zaman B, Metaksasa da gösterilmiş olan bu belgeler bunu ispata yeter. Ö zamandanberi yapılan balkan konseyi toplantılarında, bunu imza edenlerin yükenlerini her zaman sayacaklarını gösterir tarzda yapılan gösteriler de bunu ayrıca berkitmekte- dir. Balkan paktı sıyasası, ayrışıklarının bütün çabalamalariyle beraber gittikçe daha sıkılaşmakta, ilerlemektedir. Bu sıyasarmın Yunanistan için ne kadar ö- nemli olduğunu — ve ne kadar faydalı bulunduğunu anlamak için uğursuz mart ayı hadiselerini hatırlamak yeter. Bütün Avrupada herkes bilmektedir ki uğursuz hadiselerin dejenere olup arsı- ulusal bir hal almasına engel olan şey, ancak ve yalnız balkkan paktıdır. B. Politisin Venizelos'a göndermiş olduğu mektupta bahsettiği “infirad,, mesclesi ise o zaman yani son birinci- kânun ayında Avrupada olan ve genel özleri bakımından balkan paktı kadro- sunu aşan meseleler içindir. Bu mesele- kerde ise Yunanistanın yalnız kendi a- sığları bakımından durum alması, ve bu durumu da türk - yunan anlaşmasın- dan çıkan yükenlerle uyumlu bir halde bulundurması pek tabiiğ — bulunmakta idi.,, Denizaltı harbları Deyli Herald gazetesi, “Denizaltı harbları, hakkında yazmış olduğu bir betkede diyor ki: Almanyanın Londra deniz andlaşma. sında deniz altı harbları hakkında ko- nulmuş olan esaslara katışması, Üzerin- de durulacak bir meseledir. Her ne ka- dar Fransa ile İtalya benüz bu andlaş- mayı resmiğ olarak onaylamamış — ise de beş büyük deniz devleti bu esaslar üzerinde birleşmiş bulunmaktadırlar. Bugünkü günde öteki deniz devlet- lerinden de bu esaslar üzerinde söz al- mak evgin bir ihtiyaç halini almıştır. Fakat, Londra andlaşması, bir mad. desinde “denizaltı gemileri de deniz Üstü gemilerinin bağlı olduğu kayıdla- ra bağlı olacaktır.., demektedir. Bu azdır. Bize kalırsa denizaltı ge- milerini bütün bütün ortadan — kaldır- malı ve bunların sivil halka — ve sivil tecim gemilerine saldırmaların ryatak etmelidir. ai Siğyan derı 9 TEMMUZ 1935 SALI Almanya'ya karşı tutul- ması gereken sıyasa 28 hazitan 1935 tarihli Deyli Herald gözetesi “Alınanya,, başlığı altında yaz dığı biz baş betkede diyor ki: İşte büyük bi: memleket ki iki bu- çük yıldanberi bütün enerjisini dünya- da kendisine karşı uyanmış olan hınç ve öfkeyi ortadan kaldırmağa harcıyor, İşte büyük bir ulus ki, yenilmiş ol- manın bütün âacı ve kayıblarını de duymuş ve haksız yere elinden x- Numış olan öteki eşitlik hakkını ele geçirmeğe uğraşmıştır. İşte büyük bir devlet ki geçen har- b sonunda yenenlerin kendisine zor- la kabul ettirdikleri zorlu andlaşma maddelerini ortadan kaldırmış ve kom- şularımı kuşkulandıracak derecede si- Tahlanmağa koyulmuştur. Bu Almanyaya karşı bizim — dürü- mumuz ve güdeceğimiz sıyasa nedir? Bu öyle bir sorudur ki İngiltere'nin bütün düşümen işçi acununun kafasın. da ve vicdanında üzüntüler uyandır. maktadır. Eğer soğuk kanlılıkla ve durgun- Tukla düşünecek ohursak — bu sorunun cevabr açıktır. Biz nazilerin bir takım çetin — işler yapmış olduklarını biliyoruz. Faket bu böyledir diye nazi Almanyayı kamu- nun düşmanı bir Parya hükümeti gibi görmeğe yeltenenler de bu düşünlerin. de lojikten çok uzaklaşıyorlar. Tİş bir defa bu yola dökülecek olur- sa o zaman diktatörlük altında bütün özgürlükleri tanımıyan öteki uluslara karşı da böyle davranmak gerekir. Bu soruyu bir tarafa bırakacak olur- sak o zaman bir başkası yol alır: bütün hareketleriyle harb sevgisini, hatb fi- lozofisini aşılayan ve bu yolda duygu« lar uyandıran taşkın nazi Almanya, bas rış için bir tehlike kaynağı — olmıyor mu? Böyle düşünüyoruz. Bizce öteki u. luslara yeritilen âki barış prensipi Al- manyaya da yeritilmelidir. Birincisi, ne Almanya, ne de başka bir devlet, karşılarında birleşik olarak bütün devletleri görmeksizin harba gi« rişmeğe kıyışamamalıdırlar. İkincisi, Almanya barışı sımsıkr tuttuğu ve ondan ayrılmadığı halde kendisini sızlandıran bütün kayıdlar kaldırılmalr ve ona bütün bir eçitlik hakkı bağışlanmalıdır. Aklın ve dürüstlüğün istediği, ba- rığın istediği biricik yol da bu değit midir? özün- devletlerle Trak Ekonomik durum Noye Zürher Saytug gazetesi Ira. kın ekonomik durumu hakkında şunla- rı yazmaktadır- 1936 nisanında Bağdatta, Mısır, Suriye, Filistin, Hicaz ve Yemen gibi arabca konuşan ülkelerin çağrılarak ke« tılacakları bir "“Arab ülkeleri endüstri ve tarım sergisi,, açılacaktır. Bu gergi dolayisiyle Irakm sön yıllar — içinde ekonomi alanında yapmış olduğu ileri- lik de gösterilecektir. Irak hurmaları ile tahıl çıkıtı son yıllar içinde çok yükselmiştir. Musul petrol alanların. dan son dört ay içinde borularla Hay- fa limanına 980.750 ton petrol getirile. rek çıket yapılmıştır. Trak hükümeti her ton için dört ingiliz altın şilingi almaktadır. Irakta yapı işlerinde de büyük bir canlılık görükmektedir; es- ki ev ve yapılar yıkılmakta yerlerine yenileri yapılmaktadır. Nitekim son yıllar içinde iki milyon ingiliz lirası tutarında Bağdatta 6827, Musulda 1491, Basrada 338 yeni yapı yapılmış- tır, Bağdadı Musula bağlayacak — olan yeni demiryolunun geçeceği Zab üze. tindeki büyük köprünün de yapılması- na başlanmıştır. Bu köprünün yapılmasına başlan- ması üzerine Büyük Britanya ile de- vam etmekte olan görüşmelerden son. ra Trak demiryollarının mülkiyeti mese. leti hakkında görüşülecektir. Bundan başka Irak demiryolu ağı Suriye demit- yollarına bağlanacak ve bu süretle Ak- denizle doğrudan doğruya bir bağla- nım kurulmuş olacaktır.