9 TEMMUZ 1235 SALI E » sıyasal Büyük Devtr — UYlusların, kendilerine göre vüyük devirleri ve bu büyük de we virlerden her birinin de kendileri- ne göre özellikleri yardır. Bizim güzel yurdumuz, on bq yıl var ki, kendi büyük devrini “Atatürk devri,, ni yaşıyor. “Dışarda barış, içerde bîrış_ parolası, sert kısalığı içinde bir u— İusun yalnız bahtiyarlığını değil derin bir fitozofisini de kucaklı - y“Yınıbaşımııdıki Avrupaya ba- kunca her yanı kıvranmalar, bırs- le çekişmeler içinde ıörüyor.uz. Mutlak denecek duruluk, bir biz - dedir. Memleketi yeni baştan yapmak hamlesi de halbu ki, .lıonı on zorlu ve en çetin biçiminde, gene bizdedir. Yeni deıuı'ryoltı— m, yeni köprüler, yeni !ıbfık:ııı, yeni toprak vermeleri, yeni kültür ve yeni insan, hep bizim yapı ar. şalarımızı kaplıyan ve yer yer Iş- henen malzemedir. Gözü kimsenin toprağında ol - mıyan memleket; kimsenin zara- tına gülüp sevinmiyen; kimsenin sararından kendine göre bir ka - ikarmağa çalışmıyan ::ııılı:kî;,c;'ürkiyğdiı. Bir gün, “Atatürk devri,, nin özellikleri incelenirken, en çok bu nokta üzerinde kalınarak dene - cektir ki: “O sıralarda, büyük sa- vaşın bıraktığı kan pıhtıları göz - den uzak tutulup tevizyonizm, an- tirevizyonizm gibi konular peşin- de uluslar gene birbirlerini incit- meğe hazırlamır ve eski suçlu em- peryalizm yeni parolalar ardında tanınmış çehresini saklamağa ça- lışırken, Atatürk Türkiyesi, yal - nız kendi işlerini düzeltmeğe ça- lışıyor ve yurdu, irdenin gerge » fine gererek çiçeklerle süsülüyor- ı“.;!üyük devirler, barış içinde, çalışma tezgâhları başında yurda bayındırlık, ulusa bahtiyarlık ge- tiren devirlerdir. Türkiye bu de - virlerin en güzelini yaşıyor. Burhan Belge ——— w .. Havacılığımız için (Başı 1. ci sayıfada) Toplantıda şimdiye kadar yapılan iş- ler İasaca anlatıldıktan sonra, semt semt tecimerlere, esnafa ve halka başvuran kamiteden birkaç tane daha yapılması kararlaştırılmış ve bu komitelerde çalı - Hacak üyeler seçilmiştir. Ankara saylavı B. Rifat, eczacı B. Nurettin ve Ankara saylavı B. Ahmedin bulunduğu bir komite, Adliye Sarayı, Çıkrıkçılar, Işıklar, Tabakhane caddele- fiyle Müncccim yokuşu, At, Koyun ve Baman Pazarları, Ulucanlar, Hamamönü Cebeci ve Musevl uramında çalışacaktır. Ankara saylavı B. Rasim, B. Arif Çit Yenişehirli İbrahim Hakkı ve B. Veh- Koç'un bulunduğu ikinci bir komite, Çankırı, İstasyon, Akköprü'de Banka - lar caddeleriyle Yenişehir ve fabrikala- ren bulunduğu tarafta çalışacaktır. BB. Şakir Kınacı, Raşid ve Hilminin bulundukları üçüncü bir komite, Hal, Anafartalar, Postahane ve yöresi, Hallaç Mahmud, “Ttfaiye. alanı, Bankalar, Za- fer caddesi, Hacırbayram bükümet ve Humetpaşa caddesi yöresinde çalışacak. Güstav Adolf Bratt atanmış - rdır. Ritiün sazino, bau;e ve lokantalardan isteyiniz. Ankara üzerinde * . . yirmi dakika Hava Yolları Yönetgesi Ankara ü- zerinde ucuz uçak gezintileri yapılaca- ğını ilân edelidenberi tanıdıklar arasın- da sık sık şöyle sorulara rastlayoruz: — Uçtun mu? — Uçacak mism? Her- keste büyük bir ilgi var. Ve uçmak için herkeste arzu, Fakat aynı zamanda bir korku, En aydınlar arasında — bile: — Tehlikeli değil mi? diye — sorsclar görülüyor. Havalarında uçak sesi duyulmasın- dan fazla gazetelerinde uçak kazalarının haberleri okunan bir memlekette böy- le bir düşüncenin yayılmasına neden şaşmalı? Tehlikeden bahseden ve kor- kanlara nasıl anlatmalısınız ki arasıra okudukları tek tük kaza habezleri bü- tün dünyada arı kovanı gibi işliyen ha- va yolları örüleri içinde, ve türlü bo - zuük hava şartları altında yapılan deneç- ler, rekor kırma girişimleri arasında denizde damla gibi bir şeydir. Bugün şehir içinde bir otomobile binerken na- sıl bir kazaya uğrayacağımızı — hatırı- rımızdan geçirmiyorsak, şehir üzerinde yirmi dakikalık bir uçuş yapmak için de aynı güvenliği rahatça besleyebili- riz, Ötey gün, fırsattan istifade ederek, ilk defa uçmak Üzere uçak alanına giderken böyle düşünüyordum. İki motörkü, 600 beygirlik — ve beş kişilik amerikan uçağınım motörü ça- lışıyor. İçerde pilot ve yardımcısı yer. lerine geçmişler. Uçağın rahat deri koltuklarına yerleşiyoruz ve motör gü- rültüsünden rahatsız olmamak için ku- laklarımızı pamukla tıkayoruz. Motör gitgide hızlanıyor ve uçak yerde iler- lemeye başlıyor. Kapalı camdan teker- deklere bakıyorum. Yerde bir mikdar yürüdükten sonra birdenbire lüks oto- mobillerinkini andıran kalın lastikli tekerlekler yerden kesildiler. İşte boş- luktayız. Derece derece yükseliyoruz. İlik ön- ce çimento fabrikasının taodern yapısı- mr alçaktan kuş bakışı görüyoruz. Mem- leketin en fazla ihtiyact olan fabrika, nerede rastlasak, göğüslerimizi kabar- tiyor. Yükseklik 150 metre. Telsiz direk- leriyle beraber şehir karşımızda çizil- meye başlıyor. Motör gürültüsünden kulaklarda ha- fif bir zonklama, motör sarsıntısından dizierde ve ayak parmağı uçlarında ha- fif bir karıncalanma, ve tuhaf, ilk de- fa duyulan bir his. Yerle hiç bir bağı olmamak, boşlukta 150 kilometre hız- la kaymanın verdiği tatlı bir haz, Fa- kat ne korku ve ne de kaygu, Tehlike fikri aklımdan bile geçmiyor. Kapalı camın üzerindeki bir bo- ru, bir dev ağzının soluğu gibi yüzü- me serin ve temiz bir hava üflüyor. Yükseklik 300 metreyi buldu. Çift- liğin üzerinden geçiyoruz. Burasını kuş bakışı seyretmek hakikiğ bir zevk. Hendesi çizgi, modern kafanın yarat- teği bu güzellik anlayışmdaki üstünlü- gü, insan, bir uçak penceresinden çok daha eyi hissediyor. İşte altımda çift- lük, tepkı çocuk oyuncağı çiftlik min- yatürleri gibi. Alabildiğine uzayan, git gide çevresi genişliyen toprak aşağıda bir kabartma harta. Ve bu geniş çıp- laklıklar ortasında çiftliğin bol yeşili göz okşuyor, Yollar birer şerid, dere- ler, etrafındaki ağaçlarla, kıvrıla kıv- rıla uzayan birer yılan gibi. Uçağımız en fazla yüz altm,ş kilo- metre yapıyor, rekorun 500, 600 kilo- metrede olduğunu düşünüyorum. Şimdi aurtık şehrin üzerindeyir. Ve bu genel görünüş Ankarayı keskin hat- lariylke daha eyi anlatıyor. Bir yanda, ağaçlıklar ortasında, açılmış birer ge- Tinciği andıran kırmızı damlariyle, iş- lenmiş bir çiçek parkına benzeyen Yeni şehir. Bir yanda gelişi güzel serpilmiş külrengi damlariyle, karmakarışık e8 - ki şehir. Ve sonra ilerde daha kötü bir taraf: kale ve dağ kurağları.. Modern şehircilik ne demek oldu- gunu anlamak için Yenişehiri mutlaka kuş bakışı seyrediniz, Barajın üzerindeyiz. Beton barajın _'_-ıı—-—__—_——'—._—' ANKARA BİRASI:_ Sıcaklarda serinlik, her zaman neşe ve Slhhül Vt?l'îl'. (Yenişehirde Ordu ULUS SAYIFA 3 İÇ HABERLER Kazanç vergisi kesilecek |!STANBUL TELEFONLARI paralar Emekli kanununun 43 ve 52 in- ci maddeleri gereğince verilen pa- ralardan kazanç vergisi kesilmr vi lâzımgeldiğinden, bundan sonra ona göre iş yapılması Finans Ba - kanlığı tarafından ilgililere bildi- rilecektir. (Muvazene) vergisi hak- - — kındabir karar Özel kurumlar tarafından iş - yarlarına verilen gündeliklerin ne kadarından “muvazene,, vergisi alınmaması gerekeceği hakkında- ki hükümleri içine alan 2417 nu - maralı kanunda, ikinci direktör - lerle imza yetkili “fonde dö pu - vuar,, lardan bahsedilmemiştir. « Bunların müdürlere kıyasen yevmiyelerinden aynı — miktarın vergiden istisnası, kanunun hük - münü genişletmeğe müncer olaca - ğından müdür muavinlerile fonde dö puvuarların muvazene vergisi noktasından müstahdemler gibi muameleye tâbi tutularak bunlara verilen yevmiyelerden üç İirası - nın muvazene vergisine tâhi tu! * maması icabedeceğine» Finans Bakanlığınca karar verilmitşir. Hava tehlikesini bilen üyelerin mitingi Antalya, 8 (A.A.) — Gökleri- mizin korunması davasına karşı halkımızın ilgisi gün geçtikçe art- maktadır. Dün büyük bir miting yapılmıştır. Binlerce halk uçak sevgisine ve türk göklerinin er - kinliğine karşı içten ilgisini gös - termiştir. Verilen söylevler halkın birge duygusuna dilmaç olmuştur. Antalya bugünün en önemli konu- su önünde çok ileri ve yüksek yurd- severliğini eöstermistir. hendesi yarım değresi arkasında koyu yeşil, nefti renkte su hendesi olmıyan çizgilerle uzanıyor. Ve 600 metre yük-. sekliğe rağmen burası büyücek bir göl gibi. Biraz sonra güneşi yalkıran (ak- seden) sular, hafif kırışıklariyle — bir gümüş vengi aldı. Dönüyoruz. Rüzgâr fazlaca. Uçak, biraz dalgalr denizlerdeki küçük vapurlar gibi hafif bir salmtı içinde. Öğle zamanlarında böyle olduğunu söyliyorlar, Sabah ve akşam vakitleri, hava çok daha - sakin olduğu için bu salıntı da olmazmış. Ankarayı, Çankayayı, Cebeciyi, Ba- rajı, çiftliği dolaştıktan sonra döndük. Bütün bu yerleri görmemiz için yirmi dakikalık bir zaman yetti. Uçmak, güzel bir şey. Her türk ay- dını ömründe bir kere olsun uçmalıdır. Uçmamak için tehlike korkusunun, bu in bir eksik olduğunu İnanma - san İçi Yaşar NABİ lıyız, İstanbulda ekmek fiatları İstanbul, 8 — Ekmek meselesi bugün urayın sürel komisyonun - da konuşuldu. Buğday ve un fiat- lart gözden geçirildikten sonra narhın 11 kuruşta kalmasına ka - rar verdi. Türe fakültesi sınaçları İstanbul, &8 — Türe fakültesi - nin son sınıfında bu yıl sınaca gi ren 140 talebeden 70 i kazandı. Yugoslav okul gemisi İstanbul, & — Yugoslav okul gemisi bugün İstanbula geldi. Ge mide deniz tecim akademisi tale- besi, akademi direktörü ve öğret- menleri vardır. Gemi komutanı il- baya göret yaptı. Akşam yugoslav elçisi konuklar şeretine bir şölen verdi, Yarın da bir çay verilecek - tir. Gemi İstanbulda dört gün ka- lacaktır. Sovyet uzmanları dönüyor İstanbul, 8 — Kayseri tabrika- sında çalışan sovyet — uzmanları memleketlerine dönmek üzere İs- tanbula geldiler. İstanbul esnaflarının hava kurumuna yardımı İstanbul, 8 — Yapılan girişin- ler sonucu İstanbul - esnaflarımın her yıl hava kurumuna 200 bin li - raya yakın bir yardım yapacakları anlaşılmıştır. Alpullu şeker fabrikası İstanbul, 8 — Bugün toplanan Alpullu şeker fabrikası genel ku - rulu ileride kurulacak Trakya şe- ker fabrikası sosyetesine bağlan - mak üzere sosyetesinin dağıtılma- sına karar vermiş ve arıtma ko - misyonunu seçmiştir. Atıtma bit- tikten sonra Alpullu fabrikasını, İş, Tarım ve Sümer bankaları bir- ge olarak teslim alacaklardır. Tekirdağına yağmur çok zarar verdi Tekirdağ, 8 (A.A.) — Dün bi saat süren hızlı yağmurlardan sonra 15 dakika devam eden dolu bazı evlerin camlarını kırmış ve ürüne fazla zarar vermiştir. Bir - çok evleri su basmıştır. (Misakı Milli) ocağınm kır şöleni C. H. P. “Misakı milli” kamu- niyle buna bağlı ocaklar pazar gü- nü Sögüdözünde bir kır şöle-i yapmışlardır. 90 kadar partilinin girdiği bu şölende genyönkurul - dan BB. Cevdet Kerim İncedayı, Abdulmuttalip ve Mümtaz Ökmen bulunmuşlardır. Şölende akşama kadar çok gü- zel vakit geçirilmiş ve parti işleri hakkında faydalı konuşmalar ya- pılmıştır. İstanbul tarım bankasın- daki yolsuzluk İstanbul, 8 — İstanbul Tarrm Bankasındaki buğday alım ve sa- tırm işinden suçlu eski direktör B. Ahmed, buğday işleri şeti Suad, satış şefi Adil haklarında türk ce za kanununun 135 ve 142 inci mad- desine göre ödevlerini savsamak ve kötü kullanmak suçlarından ö- türü duruşma kararı verilmiştir. Hekimler odasına para vermeyen doktorlar İstanbul, & — Hekimler odası yönetim kurulu verimcelerini ve- remiyeçek bir halde olan 50 ka « dar doktor, eczacı, ve dişçinin ve- rimcelerini bağışlamıştır. Bayan Mareşal Pilsudski İstanbulda İstanbul, 8 — Bayan Mareşal Pilsudski İstanbula geldi Polonya elçiliğine indi, Çarşambaya ka - dar İstanbulda kalacaktır. T. Fava kurumundan: Türkkuşunda yeniden açılan bir uçuş grupuna orta tahsili bitirip liseye d evam eden gençlerden on kişi doktorca görülerek alı nacaktır. Bu şartları haiz olan talebe ile üyelerin nüfus kâğıtları ve mek- teb hüviyetlerile on temim uz çarşamba günü akşa- makina ve teknik devrinde medeniğ in- | mına kadar Hava Kurumu Genel Merkezine başvur- |maları. 1-2848 Dünkü İstanbul gazetelerinin başyazıları özetleri ı de yazdığı baş ya- Cumhuriyet ..4. g. Yanüs Na di diyor ki: *Balkan anlaşmasiyle küçük anlaş- ma gelecek gemiyetin tohumları sayı - tabilecek kurumlardır. ve eğer bir do- gu anlaşması da bunlara katılarak bu re- jiyonal anlaşmaların sınırları genişlerse dünyanm bu bölüğünde savaşın im - kânsız hale gelmesi diğer yanları için de kuyvetli umud temelleri olarak beli- rir. Elbet büyük devletlerin bazıları ne düşünürlerse düşünsünler ve nasıl hareket ederlerse etsinler, yakın yarın- lar, savaşa karşı koyacak böyle idea - Jet bir milletler grupunundur.,, da Zaman imzasi ZAMAN le deniliyor ki: * Bir hükümet idare ettiği halkın kanunla korkmasını ve yahut bizim ta- birimize göre kanunu sevmesi ve sav- masınt İstiyorsa, işe ası! kendisi kanu- nu saymakla başlamalıdır. Bunu yapa- bilen hükümetin, iç idarede belki dünya- nın en fazla rahat eden, en az sikinti. ya uğrıyan hükümeti olacağı şüphesiz dir. Bu şartlar güzeyinde hükümeti ra- hat olan memleketlerde ise halkın da dalma düzenlik, daima rahat ve safa içinde bulunmasından tabif ne olabilir. da da B. Asım Üs KUR UN şunları yazıyor! Amerikan saylavlarından B. Dics, kamutayın göçmenler komisyonuna bhir kanun projesi vermiştir. Projenin ka- bulü ihtimali kuvvetlidir. O vakit mem- leket kanunlarına göre Amerikada yer- Teşmiş olan üç buçuk milyon — yabancı çıkarılacaktır. Türkiye bir kaç yıl önce küçük san atlar kanunu yaparken; sonra — bu ka- nunu yeritirken bir takım yabancı ül- keledde koparılan gürültüler daha unu- tulmadı. Halbuki türkiyenin yaptığı ve yerittiği küçük sanatlar kanunu şim- di amerikalıların almak istedikleri ted- birlere göre devede kulak bile değildir Türkiyenin — yabancılar için ne kadat genel durumlu olduğunu gösteren ör- nekler her gün biraz daha çoğalmak- tadır.