İlkbahar selleri Rus romancılarının en büyüklerinden ve Avrupada en fazla tanınmışlarından biri Olan İvan Türgenyef'in bazı eserleri türkçeye de çevrilm . Rus rus steplerini çok ince hisliliği ve tatlı üslübiyle anlatan bu değ; elikbahar selleris adını taşıyan da bu kere Samizade Süreyya tarafın dilimize çevrilmiş «Dün ve yarın» külli yatının 13 ünc tır. Batı edebiyatları arasında hele ro man alanında şerefli bir mevki sahibi olan rus edebiyatının bu güzel eserini tafımak bütün türk okurları için hakiki bif 2evk olacaktır. 256 sa: 75 kurüş- Wer. ruhunu yazarın tomanı sayrsı olarak çıkarılmış Varlık Bu değerli sanat ve fikir dergisinin 1 teMmuz tarihli 48 inci sayısı da çıkmış- 49€. Çök faydalı ve verimli bir surette ge gen İki yalık çalışma devresini tamam' E Varlık bu sapısına ikinci cildin fih - MRİ de ayrıca 4 sayıfa halinde kat - miştr. Yalnız bu fihsistin gözden geci - #İmesi bile, bu bir yallık çalışmanın ne kadar yerimli ve olgun olduğunu göst. m€Ye yeter. Bu sayıdaki yazmer şunlardır: Na- bit Sizer: «Bir teşkitit hakkında temen. güee ; Sabri Esad eYaz ve perde ar- Bında Çalınan — piyano» , Hıfzırrahman Resil «Gazeteler ve halk — terbiyesis, amid Macid: «Tarih> , Yakup Sabri: Üyalarımı , Abdülhak Şinasi - «Vik » ©7 Hügo aleyhinde, lekindes , Bürhan Ümid: « Oscar Wilde'a delr hatıraları , Gömül Bena : «Pikir kayıntıları» , Orhan Ştik: «&Bir gene yaire mehktupları , A. Gdtar «Bir adamın eşyaları» , Said Fa. Wk: «Omman ve evs , Sabahaddin Ali; #Pirareso. Bunlardan başka Varlık bu #Ytında Vedad Nedimlin VOK tanınmış olan e€ör> isimli piyesiri € tefadkaya başlemışter. Vatlığin tanesi 18, altı aybığı 160 hu - Yüğür memlekette ü,, adlı romanı Pe. dilimize çevrilmiş ve “Dün ve Yarın,, serisinin 14 üncü e- seri olarak satişa arılmışı Yeni fransız edebiyatını inccleyenle rin Üzerinde mutlaka durmak — zorunda idıkları Mauclac'ın bu türkçeye ilk gevrilmiş eseridir. 216 süy Deliliğin psikolojisi rlerin 60 kuruştur. Londra üniversitesi pr den doöktor Bernard Hart'ın olan Deliliğin psikolojisi, doktor Şadan tarafından türkçeye eseri İzzettin çevrilerek «dün ve yarın» serisinin 12 inci sayısı olarak neşredilmiştir. Deliliğin psikolojisi ları ilgiliyecek bir teknik eser olmak- yalnız uzman la kalmayıp ruh ve fikir araştırmaları na meraklı olan her zlü — insanı enterese edecek değerli bir ilim eseri dir. 180 sayıfalık bu kitab 50 kuruş fiat la satılmaktadır. İlim ve felsefe Moritz Sahlick'in ve felsefe» değerli ilim adamlarımız - dan ve yazmanlarımızdan Hilmi Ziyanın eseri olan «İlim kalemiyle dilimize çevrilmiştir. Başın- da çevirmenin yazar hakkındaki bir no- tundan sonra «felsefenin buhranı» ,po- zitivizm ve realizm, kaziyelerin med - lüki, realite neye delalet eder?, dış â - lem neye delalet eder?, bahislerini in celiyen bu değerli eser bütün aydınla- rımızı enterese edecektir. 56 sayıfa 30 kuruştur. Araştırma ve düşüncelerim Bay Kadri Kemâl Kop, “Anadolu- nun doğu ve cenub döğusü,, adiyle bir kitab yazmıştı. Anadolunun — doğusu hakkındaki diğer düşünce ve inceleme letini bu kere “araştırma ve düşüncele- rim,, adı altında bir cildde — toplamış tar, Bu eserde Anadolunun doğu kısım- darı, dil, tarih, arkeoloji gözden geçirilmiş, bizçok şahsiğ görüş. letden' ve istatistiklerden — faydalanıl- maştır. Vakit yurdu tarafından bu eserin fiatı 60 kucuştur. bakımından neşredilen ULUL DÜNKÜ SPOR GÜNÜ (Başı 1. ci sayıfada, Beşiktaş - Vefa maçı Istanbul, 30 (A.A.) — İstanbul şiidi Tnuvasının yarı son maçı, bu; $e. ref nda- Beşiktaş - Vefa takımları arasında oynandı. Romen atletleri gel. Şeref stadındaki — karşı- laşma günün tek spor hareketi idi, Ma çın şild dömi finali oluşu ve karşılaşan takımların kuvvetli olmaları bu maça kargı oldukça büyük hir âlâka uyandırı. yordu. Beşiktaşlılar alana, Fenerbahçeye kacşı oynayan aynı kadro ile çıktılar: Mehmed Ali - Hüsnü, Nuri . Feyzi, Hasan, Faruk - Hayati, Hakkı, Muzaf. fer, Şeref, Eşref. Buna karşılık Vefa takımı da şöyle idi: Şevket - Salim, — Hüseyin . Yahya, Süleyman, Mir - Mustafa, Lütfi, Gazi, Enver, Cemal Hakem Galatasaraydan Bay Suphi. Maça Beşiktaşlıların hücumu ile baş. landı. Siyah - beyazlılar, bir hafta önce- ki başarı ile verdiği özgüvenle düzgün oynuyorlar. Fakat Vefa müdafaasının sert oyunu karanacağına inanarak oy - nayan beşiktaşlıları yoruyor. Birinci devrede Beşiktaş takımının iyi çalıştığı 20-30 uncu dakikalar arasındaki arada Şeref Üst üste iki güzel gol çıkardı. İkinci devrede Vefa daha üstümn bir oyun çıkardı. Beşiktaş hatları, sebebi anlaşılmayan bir durgunluk içinde bo. calıyor. Buna karşılık vefalılar, gittik: çe artan bir canhlıkla hücumlarını dur- madan tazeliyorlar. 25 İnci dakikada Enver, Vefaya gü. zel bir gol kazandırdı. Bu sayıdan son- ra umutları büsbütün artan — vefalılar Beşiktaşı daha fazla sıkıştırdılar. Fakat sayı yapamadılar. Maçı, böylece 2-1 Be. şiktaş kazandı. Corumda ileri atılmal: Bu, son günler, Çorum, yeni bir ça a hızı içindedir. Atatürke, bergün | *sha yakın, daha gönüllü olmakla onuz. bu, yürekten kopan e. nerjisine, Hayran hayran lanan Çorumun, saygılanına- mak bizden olmıyanların, kafası ve içi kötü olanların işidir. Bakıyorum da, umutlarımızın birer birer oluşu, yücelişi karşısında, baştan başa bir il çevresinin derin derin sevin- cini, övünüşünü seçiyorum. — Bir ihtiyarla konuşuyorum; içli içli evikden dert yanıyor ve bütün sözleri şöyle sonuçlanıyor : — Bir genç olmadığıma, diyor, ne ka. dar üzülüyorum.. Çorumun yolları, elektriği, hası, yapıliyor, şehir -bayındırlanıyor, evleredek su dağıtıldı, diyorlar; ilk o- kulaları doğum evini, memleket hasta. haresini öve öve bitiremiyorlar mezba- Peçenin tarih oluşuna, bütün Çorum kadımı bayram yapıyor. Gönüllerin yıl- lardır. süren acısının, dinişi bir kadın bayramından, özgürlüğünden çok, başks bir acunun bahtsız yolcularına son bir gerçekliği, son bir kez daha göstermek, yolumuza katmak kaygusudur. Bu, yapılan, başarılan — varirielardan katkat çok, yapılacak, başarılacak olatı- lay da vardır. * Gönül birliği, kafa birliği, üketi bir liği ile Çorum'un yüksek faydalarını kos ruyanlar, bu, güzel, verimli ülke topra- ğinın sağlık ekonomi, kültür, sosyal <i ve de tam bir düxen ve önem vermek dölenindedirler, Biz, yarın Çorum'da trahom, belso * nun, firenginin savasma başlâ- nacağına inananlardanız. Trenin, Çorum ve bölgesinde buram buram dumanlar saçacağına, demir *& - ların Çorum bucaklarıma da uzanacağına belbağlıyanlardanız. Sabah akşam taşgın bir sel gibi yel « ları neşe, cıvıltı, renk içinde kaynaştırın ışıklaştıran çocuklarına bir lise armagan ışıklaştıran çocuklarrmna bir lise armağan Halk Partimizin yeni ve değerli bağ kanının borkırdan getirdiği, devrim ye- H tatlı tatlı Çorumu yelpazelemeğe baş- İndi. Mik havasının burcu burcu bir koku- ü ve yöreğimizde ateşin, gözümüzde göneşin, ruhumuzda sevginin tek bir sembolü var: —ATATÜRK... Cevdet BAYKAL Çorumdan görünüşler Bugünkü fransız yazarlarının en iç- Ji Ve özlülerinden biri olan Akademi Fransez üyelerinden François Maurlac'. — 5 BT cemiyetinin — bu işe karışması hak- Kinda her türlü umudu — kaybetmiştir. Çin şimdi hakikiğ bir ekonomik felâ- ket geçirmektedir. Bunun kelerinden biri de Amerikanın gümüş *!Yasasıdır, ki bu yüzden bütün gü- Müş zararlı bir şekilde Çinden akmıştır. Nankin hükümetinin finan- Sal durumu acıklı bir haldedir. Bu hü- kümet sovyet bölgelerindeki Çin komü. İst ordularını bozacak — kuvvette de- j bu sebeblerden dolayı Nankinin dıştan gelecek bir yarde ma ihtiyacı vardır ve Japonya bu yar- ditni ona verecek en eyi durumda olan devlertir. başlıca et. hişarıya Kısaca, her şey japonların — Ginde ilerleyişlerini kolaylaştırmaktadır. Faytonlar, Ankarada, sayısı her sene biraz daha azalarak, her sene biraz dana eskiyip yıpranarak, ortadan büsbütün ka ybolacağa benziyor. Yukarda makinenin geri araçları önünde sürükliyen dalgasına — karşı hâlâ tutunmaya çabalayan son fay- tonlardan birini görüyorsunuz. Devlet Demiryolları ve Limanları Satınalma Komisyonu İânları Muhamrmnen bedeli 35282 İr lira olan muhtelif eb'atta temmuz 1935 cuma günü saat 15,30 da kapalı zarf usulü ile An- karada İdare binasında sa meşe kereste 12 tın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin 2646,15 liralık muvakkat te- minat ile kanunun tayin et- tiği vesikaları, 4 üncü maddesi Kiralık ev Yenişehirde Menekşe so- kağında tekmil konforlu dört oda bir avlu olan 3 numara- ev kiralıktır. İstiyenler içindekilere sorabilirler. 1—2701 Lüks mobilye Antika oymalı Avrupa ma. mulâtı yemek salonu, yazıhane ” tesisatı, salon, piyano, fevkalâde elbise ve çamaşır dolapları satı- Tikter. Telefon : 3947 — 1—2020 kanunun p mucibince işe girmeğe kanuni manile- ri bulunmadığına dair be yanname ve tekliflerini ay- nt gün saat 14,30 a kadar ko misyon reisliğine vermeleri lâzımdır. Bu işe ait şartnameler 175 kurüuş mukabilinde Ankara, Eskişehir ve Haydarpasa veznelerinde satılmaktadır. (1478) 1—2613 Tefrik: 1 !!.l'çıın romanı San Michelenin kitabı Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR Vazan: Aksel MUNT Subay bana, bu üç kişinin ölünceye kadar naDğs cezası giymiş ve depremde kaçmış en " Tikeli haydutlardan, Amedeo'nun ise i yıllarca haraca kesmiş, sekiz de- kıy.nış, korkunç bir adam olduğunu löyledi. Ben battaniyesinin üzerinde ra- t üuyürken Banko di Napoli'ye gire- kasayı soyan ve gece bekçisini öldüren ve arkadaşları idi. Üçü de sabaha karşı una dizilmişlerdi. Ölürken bir papas ça- uşlar, kıyalarını açıkça itiraf etmişler ve tçe ölmüşlerdi. Ve yazık ki başıma gelenler, süel böl- n içine girmeyip yakınlarında dolaşmak- * heyecan verici haberler aramakta olan /— te aytarlarının kulağına irişti ve teşek- plunur ki adımın yanlışlıkla ikiye bölün |— İbeni, bu yolda ün kazanmaktan kurtar- _ı_üıuk yakık şehirlerde daha çok kalacak olursam Mesina haydudlarının her yere ye- tişen ellerinden kurtulamıyacağım da onları bilenlerce bana öğretildiğinden ertesi gün, erkenden, kıyı koruyucularile birlikte, gemi- lerine binip Recyo'ya doğru boğazı geçtim. İlk depremde yirmi bin kişinin birden ölmüş olduğu Recyo'nun anlatılmaz ve unu: tulmaz bir hali vardı. Hele bütün kıyı boyun ca, portakal bahçeleri arasına dağılmış olan küçük şehirlerin uğramış oldukları felaket daha korkunçtu. Eskiden belki İtalya'nın en güzel yerleri olan buralar, şimdi otuz bin- den çok insanın gömülü bulunduğu ucsuz bu- caksiz bir mezarlıktı ve bu mezarlığın üze- rinde de, iki gecedenberi durmaksızın ve bar- daktan boşanırcasına yağan yağmaur altında, yarı çıplak binlerce kişi, açlıktan uluyarak, çılgınlar gibi, şuraya buraya koşuşuyorlardı. Daha aşağılarda, deprem son dereceye var- mış görünüyordu. Mesela, beş bin kişisin- den belki iki yüzünün kurtulmuş olduğu Pellaro'da yolların nerede olduğunu bile bu- lamadım. Korkudan titreşen insanlarla dolu olan kilise ikinci sallanışta yıkılarak bütün içine sığınmış olanları ezmişti. Moezarlık, topraktan parçalanıp fırlamış tabutlarla dolu idi ve,ben bu işitilmemiş şeyi Mesina'da da görmüştüm. Kilisenin yıkıları üzerinde, on on beş kadar kadın, yırtık pırtiık - rubaları içinde titreyip duruyorlardı. Bunlar ağlamı yor, konuşmuyor, başlarını bükmüş, gözleri- ni yarı kapamış, hareketsiz duruyorlardı. Bunlardan biri, zaman zaman başını kaldı- rıp, birkaç erkeğin arasında, bağıra çağıra bir şeyler söyliyen ihtiyar bir papasa bakt- yordu. Papas, vakit vakit, ağıza alınmaz bir küfür savurup yumruğunu denizin ötesinde- ki Mesina'ya doğru saliryordu; şeytanın bu- cağı, Sadomla Gamure'nin eşi ve bütün fe- laketlerinin sebebi olan Mesina'ya... Dizleri üzerinde, memede bir yavrucuk bulunan yanımdaki kadına, dağarcığımdan bir kuru ekmek parçası verdim. Sesini bile çıkarmadan alıp bana bir portakal parçası uzattıktan sonra ekmeği dişleriyle kopardı, arka tarafında, ana olmak üzere olan kadının ağzına soktu, geri kalan parcayı da bir aç hayvan gibi kemirmeğe koyuldu. İlk sarsın tıda yıkılan evinden, memedeki çocuğu ile birlikte, nasıl kurtulmuş olduğuna bir türlü akıl erdirememekte olduğunu, yığınlar ara- sından öteki iki çocuğu ile babalarını çekip çıkarmak için nasıl sabaha kadar çalıştığını, iniltilerini nasıl yüreği sızlayarak duyduğu- nu, ikinci bir sarsıntı olur olmaz iniltilerin. birdenbire nasıl kesiliverdiğini anlattı. Ka- dının başında korkunç bir yara vardı, fakat yavrusu, tanrrya şükür olsun, sapasağlamdı. Kadım, konuşup dururken çocuğuna me- me * srtiyordu. Çocuk çırılçıplak, yavru Her« il gibi kuvvetli ve hadiselere kayıdsız gö- rünüyordu. Öte yanda, çürümüş birkaç sa.' 4 man çöpü altında bir başka çocuk üyuyore — du. Kadın bu çocuğu sokaktâ bulmuştu ve — kimin nesi olduğunu bilen yoktu. Ben kal- —— kıp giderken anasız çocuk kımıldamağa bıı-f:â ladı. Kadın da onu hemen kucağına alıp ağ- — zına öteki memesini verdi. İki bebeğe bird,ej—d süt veren geniş göğüslü, sağlam yapılı bu — Kalabriya köylüsüne baktım ve birdenbire onun adını hatırladım. O, romalıların Tabi- ğat Ana'sı idi; onun geniş göğsünden yüz- bin ölünün kabri üzerine hayatın ırmağı akı- — yordu. Ey Ölüm, hani kargın! Ey kabir, hani — utkun? $ WSonu var) X