O OCSAYIF Bin uçağa döğru Hava endüstrisi devrim yapıyor Burdan bir buçuk yıl önce, Ulus'ta Çıkan bir yazıda “bir hava ordusunun az para ile kurulup yürütülmesi, savaş ta kullanacağı araçlarının barış yılla- rında yıpranmaktan korunması,, — yok larını araştırmağa çalışmıştım. Bir bu- Çük yıl önce söylemiş olduklarımızın bugün gerçekleşmiş olduğunu görmek bize kıvanç veriyor. Hava endüstrisi büyük bir devrim yolundadır ve az kuvvetle çok iş gören ucuz makina ar- tık hakikat olmuştur. Bugünün kadrosunda çalışan kötü ve pahalı bombardıman uçağının işini iki yüz beygirlik iki motörlü olan gü- ael ve çok hızlı bir uçağa yaptırmakta artık hiç güçlük kalmamıştır. Bu, mas- yafı az bir uçak kadar, ucuza satın alı- man uçak anlamına da gelir. Bu hakikati şunlardan da anlayabi- — Miriz: Fransız hava uzmanları Fransa. Bt tehlikeden korunmak — için on bin wçağa muhtaç olduğunu ve bu ihtiyacı az para ile karşılamakta teknik hiç bir güçlük kalmadığını, elbirliği ile çalışıp yurdu tehlikeden korumak gerektiğini mlusal bir dava halinde ortaya atmışlar- dır. Bu uzmanlar bir tek uçak tipi bulup Bu tipi muharebe ve bombardıman işi me göre iki yolda silahlamanın doğru olduğunu —söylüyor.. ve iki tane 250 beygirlik motörü olan böyle bir uçak İçin şu uçuş kapasitesini ileri sürüyor- lar: Dört bin metre yükseklikte uçağın hizi 425 kilometre, uçuşun — yarısında gıkabileceği en büyük yükseklik 10.500 metre, 500 kilometre uzağa gidip ge- dürken taşıyacağı bomba yükü 500 kilo- gram. . Hava ordusunun bütün uçaklarının #ek tipte olmusı büyük serilerde yapıl- maâlarını, bu da yedek gereçlerde ko- laylığı ve pek tabif olarak — ucuzluğu Acap ettirecektir. Fransız mzmanlarının yaptıkları he- mablara göre, on bin uçak Fransaya topu topu BİR BUÇUK MİLYAR FRAN- — GA yani 120 milyon türk lirasına mal- olactktır. Üç yılda hazırlanması mümkün o- lan 20 bin uçman ve türlü araç ve ge- geçleri ile on bin uçak için - Fransanın #özüne güvenilir ve sözleri dinlenir — mzmanlarının - ve yaptıkları para hesa- banı da kısaca buraya alıyoruz: —— Motörleriyle birlikte bir uçağın mal- alacağı para: yüz bin frank (sekiz bin türk İirası); bir uçağın uçuş gereçleri we silahlanması: elli bin frank — (dört / bin türk lirası); yirmi bin uçmanın sa- vaş bakımımdan yetiştirilmesi; — dört yüz milyon frank (otuz iki milyon türk O Mirası); uçak ve motör - fabrikalarına /— atandard uçak ve motörleri yapmaları — ilçin para yardımı: yüz milyon frank (sekiz milyon türk Hirası); her türlü #Üücl tesisat iki buçuk milyon frank — (âki yüz bin türk lirası). Bu hesaba gö- - /— e savaşa hazır on bin uçak yukardaki — göylendiği gibi yüz yirmi milyon türk — Hrasma ve yirmi bin uçmanla diğer iş- — ller seksen milyon türk lirasına malola- €aktır ki yekün bu suretle iki yüz mil- yon türk lirasına yükselmektedir. Beş h h genede bir iki bin uçağın yenilenmesi / we genel masraflar ise yılda kırk mil- ,mı Tira (500 milyon frank) hesab olun- maktadır. < A Gene biliriz ki, havâa endüstrisinin Bugün tahakkuk ettirmiş ve ettirmekte /— olduklariyle, az para karşılığı çok bü- — yük bir hava ordusu meydana getirmek- /— te biç bir güçlük kalmamıştır. ve tek güçlük, ağır soravlar yüklenmek im- — kânını verecek bilgiyi ele geçirmekte — ve ulusal hava endüstrisini çanlandır- - tadır. ,"'"" teknik imkânları inceden in- — €eye eliyerek şu veya. bu fabrikanın — yapabilmiş oldukları Üzerinde durma- — aın yeri değildir; fakat programlar düz- lüğümüz şu gırada araç meselesinin al- (dığı durum ve önemi ortaya —atmağı ' kendimize iş ve borc biliyoruz. Havacılık büyük devrim yapıyor... ' casrafı âz ucuz uçak hakikat — olmuş- 1or. Ve bütün buraya hadar yazdıkları- .- YENİ BİR CEMİYET ANLAYIŞI Hazırlanmakta olan yeni alman ceza kanunu ferdi değil ulusu ve ırkı koru - Nuvel Literer gazetesinde Leon Pi. yer Ken yazıyor: Üçüncü Rayh'ın devlet adamları cera kanununun “ulus ruhunun — bayrı aynası,, olduğunu söylüyorlar. Tüze ba. kanlığınca hazırlanmış olan yeni alman ceza kanunu önümüzde baş döndürücü görünüşler açıyor. Biz, Fransa'da, asırlardanberi, 1780 devriminin başlıca prensiplerini yeni. den almış olduğu eski Roma türesine bağlıyız. Fakat hitlerciler bu prensip. leri tiksinerek reddediyorlar: Rir “kâ- ğtd paçavrasımna,, bu sarsılmaz saygımız neden? diye soruyorlar. Söz bağları me- tinlerine bağlı kalmak, ilke, şekilci ve absetre bir kafa taştrmak demektir. Türe canlı bir gerçe Üzerine dayanır kın vicdanı Ve ceza kanununun gayesi de ancak bunu korumaktır. Ferdei memleketlerimizde, büyük temel prensipi kutsal “Her kasanıklık bir kanuna dayanmalı- dır,. Buna karşı yeni alman tüzecile. ri: saçma diyorlar, hiç bir kanun imkân- Je olan insan hareketlerinin hepsini ön- ceden kavrayamaz. Şu halde hükümen- lerimiz “kollektivitenin temiz ve ölçü. ü kamoyuna uygun düşmeyen,, suçla. rı da hattâ kamunda yazılı olmasalar bile cezalandırmalıdırlar. “Kanunların geriye - geçmezliği,, bizim için pek esaslı olan bu prensip de naziler tarafından terkedilmiştir. Böy lece, yeni kanunun çıkmasını bil lemeden, Laypzig hakyeri Vander Luh. be'yi ölüme mahküm etti. Halbuki hal- landalının Rayhştağ'ı tutuşturduğu za- man bu suç ancak ağır kürekle cezalan. dırılabilirdi. Biz, bir suçlu için kendi. sinin bilmiş olması imkânsız olan bir maddenin kullanılmasını pek kötü dir hareket buluyoruz. Alman tüzecisi şöy- le cevab veriyor: — Fakat bu adam yap- tığı işin halkt ne kadar kızdıracağım önceden oranlamalıydı. Biz de, itiraf edelim ki, ferdiğ hür. riyetleri dikkate almıyan bir ceza ka. munu fikrini bir türlü kabul edemiyo ruz. Bu yüzden bir Ramon Fernander şöyle haykırıyor- “Yeni komünist ve façist türenin meydana gelmesi yalnır eski türenin değil fakat herhangi bir türenin ortadan kalkmasıdır... Bununta beraber, bütün tiksintimize rağmen ka- bul etmeliyiz ki hitlerciler yalnız türe. ye şekil değiştirmekle kalryorlar. Bun. dan böyle uğraşmalarının, — kaygıları- nın merkezine halkı koyuyorlar, ilkön- ©e korumak istedikleri ferd değil halk. tır. Bu eski Hiberalizmin yerine yeni bir genelleştirilmiş devletçi kollektiviz. min konulmasiyle beraber yürüyen bir kıymet değişmesidir. Biz kanunlarla badiselerin her 2a- man ferdden yana olmasını istiyoruz: Bir kanun değiştirildiği zaman, en ha. fif maddesi yeritilir; hükümen duruk- samaya düşerse, berilemek rorundadır ; her suçlanan önce suçsuz — sayılır. Bu nosyonlar hitlercileri kızdırıyor: — Ceza kanununun merkezinde sı kayu yüceltmek korkunç bir şey değil mi? diyorlar. Suçluyu savgamak gaye. ——— mız bize, bin uçak ve on bin uçmanlı bir hava ordusu yolunda çalışmak ko- laylığı kadar böyle bir zorağ karşısında bulunacağımızı, bulunduğumuzu da an- latmalıdır.* Olmazlar deviren şeflerin eli altın- da güçü ve güçlüğü tanımamış mesud adamlar, beşyüzlük değil, en azı bin uçaklı hava ordusunu gerçekleştirmet dileği peşindeyiz. Savaşta ve barışta her şeyin havaya ve hava silahına da- yandığını bilen yurddaş için, ulusal varlığa güven kaynağı büyük hava ordu. su mutlu ve kutlu bir çalışma ideyeli ol malıdır. Bununla beraber başarı, bilgi- lerimizi artırmamıza, havayı — anlama- maza, hava örgütüne önemle el atmamı- za bağlı bulunuyor. ğ biz bu tanırız: Şakir Hazım GÖKMEN * mayı esas tanımaktadır. Bu kanunla kötü bir hare ketin işlenmesi değil aynı za - manda tasarlanmış olması da suç sayılacak ve ceza görecek- tir. Ulusal onura dokunacak, ulusal gayelere karşı görüle cek hareketler için en ağır ce zalar konulmuştur. Bir almanın bir yahudiyle evlenmesi, bir zenci ile hattâ düsüp kalkması bile b'r - * . Si altında onun ruhunu incelemeye aşk- a koşuyorsunuz. İşte demokrasileriniz. de cezacılarınız bu acıklı gerileme ha. Hne, bu “sözde türe,, ye, bu türesirli. ğe varmışlardır. Gerçi bizim ferdei eğilimlerimiz bi. zi acıyarak harekete sürükliyor. Bir suçlunun hareket sebebleri araştırılır sa bunları anlamaya, izah etmeye, suç luyu sevmeye varılır. Önün içindir ki bizim cezacılarımız gitgide cezalandı". maya değil fakat sağıtmaya doğru git tiler. Bu kanağat üçüncü Rayh tüzecil» rine anlaşılmaz bir şey görünüyor. On. ların kabul edemedikleri şey bir suçsu. zu kasamak değil fakat bir suçluyu ce zasız bırakmaktır: Halk ceza isterken onun bu haklı isteğini cevabsız bırak. mak bütün cemiyet düzenini tehlikeye koymak, genel bir hoşnudsuzluk uyan. dırmak demektir. Bu sistemde şüpheliler — kategorisi yeniden kurulmuştur. Eğer hükümen hakikiğ olarak halk yığınlarımı orunta- yorsa hiç bir zaman bir tüzel yanlı 'ş. lemiyeceği ileri sürülüyor; bu menin, kanun kitabını açmadan, h—ııdi vicdanını dinlemeden halkın vicdanını dinlemesi yetecektir. Halk yanılmaz; o hemen hemen tanrrlaşmıştır. onun duyguları tüzenin ta kendisidir. Yeni ulusal sosyalist ceza kanunu. suçunu işlememiş fakat işlemek istemiş bir suçlunun bile bakyerine çağrılahi. leceğini kabul ediyor. Suç artık “öldür- mek,. değildir, fakat 'old('ırmck girişi. mi,, dir. Yeni alman ceza kanunu ve duruş. ma usulü kanunu böylelikle son derece de sadeleştirilmiştir. “Hafifletici sebeb. ler,. kaldırılmıştır. Tasarlanmak — artı aranmıyor. (Uzun zaman tasarlanmış bir kıya ile bir aşk kıyası aynı şekil. de ceza görüyor) Kollektivite kendisini rahatsız eden- lerden çabucak ve kesin olarak öc al. malıdır: Kırbaçlamak, aç bırakmak, a. gır işlerde kullanmak gibi cezalara da ilave olarak hükmolunabilir. Böylece Nrwçhıhembcdtnnbcmmhçıkö çültülmüş bir insan haline konmakta. dır. Nazi tüzecileri “Isparta,, nın hak düşüncesini bile kabule kadar gidiyor. lar. “Yaşama kıymeti olmıyan ferdleri yönetim yollariyle ölüme sevketmek,. devletin hakkı olacaktır. Üçüncü Rayh da yeni bir Bayron doğar doğmaz suya atılmak tehdidi altındadır; — deliliğine varıncaya kadar şair olan bir başka Holdertayn ortadan kaldırılabilir. Ye- ni kanun hekime ölmek istiyen sağıl. maz bir adamı öldürmek hakkını veri. yor. Buna karşılık, her sıhhatte adam bür hayatını — kollektiviteye borçlu olduğu için kendini öldürmek bir suç sayılmakta ve giriş cezaya çarpıl. maktadır. Fakat namus hayattan fazla kıymetli sayıldığı için düelle resmiğ olarak kabul edilmiştir. Şimdi alman türecileri bize en büyük gayelerini açacaklar: Kendi başma bir gaye olan cemiyet değil bir ırktır, ulus. tur. Bunların yücelmesine çalışmak he kesin tek yaşama sebebi haline gelme- lidir. İnsanlık aşkına ancak ferdcilik gö türür. Hitlerciler, ’ıııu sosyal kıy- metlere dayandıkları için bunların cn * önemlisi olan ulusculuğa varacaktılar Onların ceza kanunları yeni suç kategorileri meydana getiriyor: Ulu. sal . Bosyalistlerin onuruna dokunan, onların törenlerini gülünç gösteren, şar- kılariyle alay eden ve onların kabalık. larını söykeyen, geçmişin kahramanla. rını veya tarihiğ utkuları gözden düşü- ren, eski savaşçılara küfür eden kimse vatan hayını sayılacaktır. Kanuniğ koruma ferdden — alınmış partinin ve memleketin Üzerine geril. miştir. Öte yandan ulus ırka dayandığı için eski kuzey kanmna eski temizliği ve üs. tünlüğünü yeniden vermek gerektir. Bir almnan bir yahudiyle veya renkli bir a- damla evlenmenin önüne geçmezse “ır. ka beyanet,, vardır. Herkesin önünde bir zenci ile düşüp kalkan “ırk hissine, uygunsuz hareketinden dolayı cezala. nacak, fakat zenci geri ırktan olmak bakımından daha ağır bir ceza görecek tir Bilindiği gibi naziler geçen yı pro. letarya ile patronların ilgilerini yepye ni esaslar üzerinde düzenleyen bir t cim kanunu çıkardılar. Yeni ceza ka. nunu bundan da faydalanacaktır. İşçi. lerle işletenler arasında eskiden — süz: renlerle vasallar arasındaki ilgiler ye. niden kuruluyor. İşçi boyun eğmek ve bayrılıkla çalışmak yükümündedir. Ken. dini savgayamaz; o patron tarafından korunulur. Gerçi, sosyalist — orijinden olan (sekiz saat kanunu, türlü sigorta- lar) kanunlar kaldırılmamıştır; bunlar işçinin haklarını korumak için değil (artık işçinin hiç bir hakkı yoktur) fa. kat İnlkknf bir bakımdan aşkınlıkla. geçmek için, işle kapitalin elbirlilğni sağladığı için kabul edil- mektedir. Bu demekmidir ki, artık ferd hiç korunulmıyacak? Hayır, fakat oçza ka. nunu onunla, ancak kollektivitenin bir fyesi olmak bakımından ilgilenmektedir. Ferdiğ mal, ancak sahibi onu kollekti- witenin faydasına olarak işletirse koru. nulur, Birim fransız ceza kanunumuzda mülk hâlâ romalılarda olduğu gibi izah edil.niştir; bir şeyden istediği gibi fay. dalanmak, onu kullanmak-veya yoket- mek. Hitlerciler bu prensipi ortadan kaldırıyorlar. Ferdler, ancak devlet fay. dasına uygun olarak kullanabilecekleri malların sahibidirler. Ayle aynı genel kurallarla korun. maktadır. Herhangi bir ferdin “çocuk yapmak kapasitesini yöketmesi — veya azaltması,, yasaktır. Ferdin ulusa karşı ödevi hitlerci tü- zeciler tarafından o kadar urzağa götü. rülmüştür ki dayanışma yapılması yü. kümseldir. Bu geniş projenin ana prensipleri bunlardır. Engizisyon usulünde oldu- Ku gibi, alman ceza kanunu, belli bir hedefe, ulusal kollektivitenin — faydası ve üstünlüğüne varmak için hükümeni gidişinizi devamlı surette — kontrol e. den biri haline koymuştur. Şeflerden başka, halktan ayrılan herkes cezalana. caktır. Bu prensipler bizi Ürkütürse bu, bi zim, Rönesans'dan ve hele 1789 danbe. ri, ferd kuvvetlerinin büyük bir geliş. imine tanık olduğumuzdandır. Fakat bugün ferdcilik öyle aşkınlıklar meyda na çıkarmıştır ki daha dün imkânsız görünen bir değişme önüne geçilmez bir hal almışter- Harb, ekonomik buh. ran, Üüretmenlerin anarşik ve özcül ça. lışmaları, en iyi artistlerin kendi dar benliklerinin içine çekilişleri bügünkü kollekivist tepkiye yol açmıştır, bu tep- kinin cemiyeti yeni aşkınlıklara, da. yanılmaz bir konformizm'e götüreceği de şüphesizdir. Böylece belki birz, öz- cüllük ve özgecillik denen insanın iki & saslı ve biribirine zıd eğiliminin biri- biri ardından insanlık hereketlerini can. dandırdığını ve hiç bir zaman bir ölçü- lüğe varamadığını göreceğiz . 29 HAZİRAN 1935 CUMARTESİ Yunanistandaki kıralcılar Fraye Prese gazetesine 17 haziran tarihiyle Atina'den yazılıyor. < Yunaniştandaki son azının d duğu sonuclardan biri de, Dinasti'n'n yenilen geri gelmesi meselesinin hafta içinde var kuvvetiyle hüküm sür- mesi hakikatidir. Azıdan önce hiç akla gelmiyen bu mesele, Giridlinin azıya- rak ortaya çıkması ile birdenbire günün meselesi oldu. Yunanlının doğuşunda kıralcılık yoktur. Böyle bir mesele kar- şısında ise yunanlı çok pozitif bir ger- geisttir. Zaten bu Ülkede herhangi bir kıraleılık ananasının — ilk şartlarından sayılacak ufak bir iz bile yoktur. Asır- larca süren osmanlı imparatorluğu, Yu- nanistanda herhangi bir ayrıtlı sınıf ve- ya asaletin doğmasına imkân bırakma- mıştı. Bundan başka, kendi asığlarını bir kırallık idaresine bağlı görecek her hangi bir sosyal sınıf da yoktur. Bu gö- Tüş ölçüsü, ber şeyden önce, her vakit demokrasi fikirlerini taşımış olan Yu- nanistandaki askerlik — ertiğindekilere göredir. Askerin, hükümdarın şahsına içtem gelen bağlarla bağlı olması burada ha- yalden bile geçmez. Buna bir de Dinas- tinin yabaner Ülkeden gelmiş bulundu- ğunu ve dolayısiyle ulus duygusunun kendisine karşı yabancı kalmış olduğu- nu katmak gerektir. İşte bu durum vak- tile Dinasti'nin üÜlkeden çıkarılması ile biten aztyı yaratmıştı. Yunan kırallığı kurulduğu günden- beri hep illerindeki ileri gelenlerinin hükml altında kalmıştır. Bu durum ise yapmış olduğu yeritim ile bu gibi de- rebeylerinin burunlarını kırmış - olan Venizelosun ortaya çıkması ile değiş- mişti. O ana kadar hüküm sürüp de varlıklarını tehlikede görenler, kıralın etrafında toplandılar ve bu suretle, baş tan aşağı bir anti - venizelistçilik şek- linde bir kıralcılık ortaya çıktı. Bu ha« kikat bütün çıplaklığı İle kıral Kos- tantin zamanında ve kendisiyle başba. kanı arasındaki anlaşamarlığa sebeb oe Jan dünya harbında belli oldu. Sonu kanlı olan ve Venizelosun önayak oldu Eu anlaşık devletlerin İşlere karışması meselesi, kendilerine konservatör ve ulusçuların da katıldıkları — kıralcılar gevresini ortaya attı. Bu kıralcılık blo- ku en kuvvetli desteğini her vakit illen deki kodamanların etkisi altında kal maış olan ve venizelistlerin rasiyonalist. çe fikirlerinde dinsel duygularına kar« şı bir saygısızlık gören köylülerde bul. muştur, Bunun da arkasından Anadolü- daki felaketin bir sonucu olmak Üzere kesin olarak kıral koğulması ve ona a- kıl öğretenlerin asılmaları geldi. Bu da, Venizelosa karşı beslenmekte olan kini büyüttükçe büyüttü ve apaçık bir cumurluk düşmanlığı şeklini aldı. Ye- ni cumurluk giridlinin bir işidir göziy- le görülüyordu. Ülkenin içindeki ay- rılık duyguları Üzerinde, kırallığa kar- şı güdülen düşmanca sryasada göçmen- lerin esas destek olmaları durumu da, çok büyük bir etki yapmıştır. “n ZAYİ Gazi Terbiye Enstitüsü için vermiş olduğum muhtelif malzemenin teminatı olarak Kültür Bakanlığı muhasebecin- den almış olduğüm 15.11.1933 tarih ve 295883/422 numaralı 70 liralık ter r>t makbuzunu zayi ettim. Yenisini alaca- ğımdan eskisinin hükmü yoktur. Evliya zade Nurettin vekili Zühtü Kiralık oda Anafartalar caddesinde Dr. Ni- zameddin apartımanında cadde üstünde bir oda kiralıktır. Kabine, büro yapmağa ve be- kâr ikametine elverişlidir. İs bü- rosuna baş vurulması Ti. 2036 1—2667 YARIN Bu sayıfada okuyunuz: Arsıulusal yazarlar kongresi