SAYIFA * ur çalışacak olan komisyona Necib Ali ka'nın önergesi üzerine; Falih Rıf- ğî;ıy. Mecdi Badri Sayman, Naşit kkı Uluğ, Hakkı Tarık Üs, Kerami ü Kurtbay, Haydar Rüştü ve Nu - gettin Artam seçilmiştir. Bundan sonra geçilen kültür komis- yonu raporu üzerinde — sorulan soruya karşı komisyon başkanı Asım Us yayım işlerinin kesin olarak devlete verilmesi için komisyonun bir önergede bulunma- dığını, fakat bu işle devletin ilgili olma- sında fayda gördüğünü söylemiş ve bu izahlardan sonra rapor oya konarak ka- bul edilmiştir. Kurultay çalışmasına son vermeden türk ulusunun ve türk basıcılarının en ulusu Atatürkün adının yeni basın ku- TuMunNa şeref ve hiz vermek Üzere ku- Tumda en başa yazılmasını önergeliyen dilerge alkışlarla kabul edilmirtir. Bundan sonra Ankarada hasta ola- tak yatmakta bulunan ve eski bir gaze- teci olan Ahmet Cevdetin ve Celâl Sa- hirin kurultay adına göre gidilmesine karar altına alınmış ve ertikte hizmet e- derek ölen basın aylesi üyelerinin anı- ları bir dakika ayakta anılmıştır. B. Ş. Kayanın kapanış söylevi Kurultay çalışmasına son ve- rirken Kurultay Başkanı ve İçiş- leri bakanı B. Şükrü Kaya, “Ku- rultay gündeliğinin son maddesi kaldı ki o da benim sözümdür,, di- ye başladığı şu söylevi vermiştir; “— Arkadaşlar, Türkiyede basın kurultayını ve Türkiyenin basın üyelerini bir a- raya toplıyabilmek, kimbilir kaç kişinin gönlünden uzak bir hayal olarak geçerdi. O devirlerde iki münevverin, iki muharririn biri- birlerine yaklaşması, biribirleriyle görüşımesi ancak hapishanelerde müyesser olurdu. Bu devir pek u- zak bir devir değildir. Biz içinde yaşadık ve hapishanede görüşen arkadaşlarımız da içimizdedir. Meşrutiyet devri maalesef matbuatımızın bir kısmı için tered- dt devridir. Onun, bir gerilik, kay- taklık bayrağı çektiği görülmüş- tür. Dervisş vahdeti meydandadır. Diğerleri de harbin tesirleri, kötü eserleri arasında türk matbuatın- dan o devirde beklenilmesi lâzım gelen semereyi verememiştir. 'Türk basınının, türk matbuatı- mın devrimlikleri ve güzel devri diğer bütün alanlarda olduğu gibi cumuriyet ile olmuştur. Biz şekli, münderecatı ve hiz- meti itibariyle bugün türk gazete- ciliğinin varmış olduğu dereceyi, hakikaten bundan 15/20 sene eve- lisi hatırımıza getiremezdik, Onun için buna âmil olanlara, bunu ya- panlara ve bu güzel eserleri bize — gösterenlere teşekkür etmek be- — mim için ve hepimiz için çok yük- sek bir zevktir. (Alkışlar.) Türk basınının, komisyonu- muzda da görüşüldüğü gibi, ufak tefek teknik hatalarından sarfına- — zar, diğer kısmın kendisine atfe- dilen hiç bir kabahati ve kusuru yoktur. (Alkışlar) Eğer biz, gaye adam: olmamız itibariyle, kendisinde bazı noksan- lar görüyorsak bu, her safhada gö- rTülen noksanların aynidir ve hat- tâ daha azıdır. i Daha azı olmak icab eder, çün- — kü o zeçkilâtı yapanlar irfan sahi — bi, zekâ sahibi adamlardır. |— Gazetelerin “matiğöre premiğre,, i ilk maddesi doğrudan doğruya in- san zekâsı ve görüşüdür. Onun i- çin, demin arkadaşların dediği gi- bi, basın denildiği zaman yalnız muharrirler değil, mürettib ve makinecileri dahi hatıra getilmek — lâzım gelir. Bunlar da ayni iş bö- dümünün kıymetli uzuvlarıdır. (al- © kıçlar.) Bizim, basın işinde, nazarı iti- bara alacağımız eleman, insan ol- duğuna göre bu insanı kendi vazi- fesi ve ödevine göre yetiştirirsek we ona kendi mesuliyetini göstere- — gek olursak, türk milletinde zaten — mündemiç olan seciyede mevcud olduğuna göre, dünyanın en iyi ba- sımını yapmış olacağımıza kana- atim vardır. Elverir ki iş sahibi o- “Janlara yolunu gösterelim, yani teknik noksanlarımı bildirelim. Ku- rultayın verdiği kararlarda en çak iftihar duyduğum sebeb budur. Ya- ni kendi kendimizi ilerletecek va- sıtaları gene kendimizin bulub ça- lışmasıdır. Bir takım ithamlar, ar- kadaşlarımızdan birinin dediği ka- dar değil ama, gazeteci vasfına lâ- yik olacak bilgilerin bizde noksan olmaması lâzımdır. Ve bu bilgiyi tamamlamak için bir zarüret var- dır. Bu da, kurslarla, konferanslar- la ve biribirine telkin etmek ve ma- kaleler yazmak suretile halledile- cek işlerdir. İkinci noksan, kurultayın karar verdiği gibi, meslektaşlar arasın- da bir birlik olmamasıdır. Her g>- zeteci bağsız ve bir avare halinde gazeteye intisab eder ve çekilir. gok feci mahrumiyetler içerisinde ölenleri gözümle gördüm. Demin bir dakika ayağa kalkarak yüksek hatırlarını taziz ettiğimiz eski mu- harrirlerin yüzde sekseni bu teşek- külsüzlük yüzünden böyle gitmiş- tir, Hakkı Tarık Us — Maalesef.. Şükrü Kaya (devamla) — Bu teşekkül evvelâ mesleğin şerefi ile mütenasib ve biribirine mütesanid uzuvlardan mürekkep olarak kuru- lacaktır. Bu teşekkül birçoklarının atisini temin edecektir. Bunun için de vasıtalar boldur. Araçlar geniştir. İyi bir teşekkül vücut bulacaktır. Şimdi bu işler i- çin seçtiğiniz heyet tahmin ederim ki, gelecek kurultaya kadar bu ,saydığım işlerin esaslarını yetiş- tirecektir. Seçtiğiniz arkadaşlar burada senelerdenberi millet işlerile, mat- buat işlerile uğraşmış kimselerdir. Gelecek kurultaya kadar belki da- ha evel buna aid bir takım nizam- nameler, talimatnameler haznlı- aycaktır. Ve ikinci kurultay topla- nacağı zaman size eserlerini gös- terecektir. Hükümetten istediğiniz şeyle- re gelince, kendi salâhiyetim dahi- linde olan kısımları yapacağıma söz veririm, Hükümet nezdinde de sizin bir avukatınız olacağım (bra- vo sesleri, sürekli alkışlar.) Fırkanın bize gönderdiği üye, fırkanın matbuat hakkındaki nok- tai nazarını açıkça söylediği için bunu tekrar etmeye mahal yoktur. memleketi el birliğiyle, disiplin al- tında Hâyik olduğu yüksek mevkie çıkarmaktır. (Alkışlar.) Bu işe başlanmış ve yarı yolu alınmıştır. Şu, bu nazariyeye ka- pılarak, gerek sağdan gelsin, ge- rek soldan gelsin bu nazariyeye kapılarak bu güzel memleketi es- ki vaziyetine düşürmiyeceğiz. (Al- kışlar.) Millet kuvvetini © suretle al- mıştır ki, önüne çıkanları çiğne- memek elden gelmez, çiğniyerek geçer, velev bu mania fikir saha- sında olsa da kendisine tarihin gösterdiği yüksek mevkie behe- mehal varacaktır. (Alkışlar) ... Dün gece kurultay başkanı Bay Şük- rü Kaya üyeler şerefine Şehir lokanta- sında bir şölen vermiştir. Başbakan İsmet İnönü ile bakanla- rımızın bulundukları bu yemekte bugün Ankaraya gelmiş bulunan amerikalı gazeteciler de bulunmuştur. Atatlirkten gelen ve gönderilen telgraflar da okun- duktan sonra kurultay üyelerinin bir- gokları tarafından söylevler yapılmış ve başbakan, ince ve çok — sprituel bir kaç sözle bunlara cevap vermiştir Büyük bir keyf içinde geçen yemek geç vakte kadar sürmüştür. Bugün üyeler tarım enstitüsünü, Çı- bık barajını ve Atatürk çiftliğini gezecek lerdir. ——— e— Süt almacak Çocuk Esirgeme Kurumu Ge- nel merkezinden: Genel Merkez süthanesi için bir sene günde en az (50) en çok (100) kile süt alınacaktır. Şartları görmek istiyenlerin mu- hasebeye — müracaatları. — İhale 2 — 6 — 935 pazar günü saat ücç- tedir. ULUS Ahmed Cevdet öldü (Başı 1 inci sayılada) rak girmiş olan eski “İkdam,, sa- hibi Ahmed Cevdet, birgün önce hastalanmış olduğunu öğrenerek hatırını sormak kararını veren ku- rultayın delgeleri bu ödevlerini yerine getirdikten ve hasta delge- lere teşekkürlerini bildirdikten bir az sonra ölmüştür. En eski türk gazetecilerinden biri olan Ahmet Cevdet'in ölümü Ankara'da ve kurultayda çok ü - zün uyandırmıştır. Bu eski gazetecinin ölüsü Ba - sın kurultayı tarafından bugün sa- at 12 de Hacı Bayramdan kaldırı- Tacaktır. Ahmed Cevdet 1862 de doğ - muş olduğuna göre 73 yaşında idi. Babası İstanbul'un kereste teci « merlerindendi. Türe okulunu bi - tirmişti. «İkdam» gazetesini 1892 de kurmuş ve o zamanki gazete - ler, başlıklarının altına «osmanlı- ca gazetev sözlerini koyup durur. ken Ahmet Cevdet «İkdam» keli . mesinin altma «yevmi türk gaze - tesidir» sözlerini yazarak gazete- sini türklüğe maletmekten çekin - memişti. Osmanlılardan Gönceki zamanlarda yazılmış birçok türk - çe eserleri İkdam basrmevinde bastırmıştı. Üç kızı ve bir oğlu vardır. Ahmed Cevdet namuslu, üze- rine aldığı ödevi başarır, çalışkan bir adam olayak tanınmıştı. «€Ulus., basın ailesinin en se- vinçli günlerinde, hayata gözleri - ni yuman bu eski ertikdeş için, bütün yakınlarına acılarını bildi - rir. Her gün beş kelime (Başı 1 inci sayıfada) ları, İstanbulun en canlı gö- reylerinden biridir. 2 - Bu şehir halkının yoksul- luk görünü insana acı geli- yor. 3 - Bu meselenin sosyal gö- rünümü üzerinde durmak isteriz. 3. — Nezaret — Görü Örnek: Bu evin denize olan görüsünü, başka hiç bir yerde bulamazsınız. 3. — Tarzı rüyet — Görüş Örnek: Bu iş üzerinde gö- rüşlerimizi — uzlaştırmağa ben imkân göremiyorum. 4. — Ticaret — Tecim Tüccar — Tecimer Ticari — Tecimel Örnekler; 1 - Dış tecim İş- lerimiz yolundadır. 2 - Türk tecimerlerinin kuv- vetlenmesini ve artmasını arzu ederiz. 5. — İntihap etmek — Seçmek İntihap — Seçim Müntahib — Seçmen Müntehab, güzide — Seçkin Örnekler: I| - Bu iki tablo- dan hangisini seçtiniz? 2 - Kamutay seçimi dört yıl sonra olacaktır. 3- Ben İstanbulun ikinci seçmenlerindenim . 4 - Bay xxx Türkiyenin seç- kin yazarlarındandır. Not: Gazetemize gönderilecek yazılarda bu kelimelerin osmanlı- caları kullanılmamasını rica ede - riz. İzmir panayırı İzmir, 27 (AZA.) — Bu yıl İz- mir panayırı 22 Ağustosta açıla- cak ve 11 Eylülde kapanacaktır. Panayır için bir çok vapur sosye - teleri önemli ucuzluk yapmayı ka- bul etmişlerdir. Devlet Demiryol- ları panayıra gelecek yolcularla eşya için bütün yollarda önemli ucuzluk ve kolaylıklar onaylamış- tir. Emlak Bankasınm borç verme şartları Partimizin yeni programında - ki esasa uyarak «Emlâk ve Eytam» Bankası ev yapılmasını fazlalaş - tırmak için apartıman yapanlara borç para vermemeyi kınrlıtr - mış ve bu kararımı yeritmiye lamışlır. Bu karara göre; yapısı bitmiş ve içinde ev ve apartı - manlara kredi . Yalnız para alanlar bu para ile yeni bir mülk ve gelir yapısı yaptırmama- yı . Bu yüken. lerini tutmıyarak aldıkları parayı apartrman gibi gelir kuraglarıma hareryanlardan Banka verdiği pa- rayı gününün yetmesini bekleme- den derhal geri alacaktır. Banka yapılacak kurağlar ve evler üzerine kredi açmaya devam edecek yalnız bu evlerin bir dal . reden ibaret olmasımı şart koşa - (Başı İ inel sayıfada General Göring'e karşı Bulgar komünistleri gösteriş yaptılar Sofya, 27 (A.A.) — Havas a- jansı aytarı bildiriyor: Komünist- ler, karısı ile beraber gezi yapan ve şimdi Sofya'da bulunan Gene- ral Göring'e karşı gösterişde bu « hkunmuşlardır. Polis ateş etmiş ve gösterişçi « leri dağıtmıştır. Bir çok komünist yakalanmıştır. B. Göring bugün ayrılıyor Sofya, 27 (A.A) — Bay Göring dün kıral tarafından kabul edilmiş ve bu sa- bah başbakan Bay Toşef ile dış baka» nı Bay Köselivanof ve demiryolları be- kanı Bay Kujukharofla görüşmüştür. Kıral kendisine bugün bir öğle ye meği venmiştir. Bay Göring yarın sü- bah uçakla buradan ayrılacaktrı. Ga « aeteciler, bu göretinin özel olduğunu ya sıyorlar. Göring'in gezisi için Tan'ın düşünceleri Paris, 27 (A.A.) — Tan gaze- tesi, Bay Göringin — gezisinin Sofyadaki resmiğ göretlerini kay- dediyor ve diyor ki: Almanya Balkan durumunu ya- kından kovalamaktadır. Berlin diplomasisi, Avrupa meseleleri - ni Almanyadan yana kotarmak i- çin faydalı bir barınç yapmak ü- zere, bulabileceği manevra im - kânları dolayısile, Blkan ekono- mik zorluklarından asığlanarak küçük anlaşmanın dağılmasına ve bu suretle kendi ergelerini kolay- laştırmaya çalışıyor. göre; ilk örce, Bul- garistanı, kendi asığlarınm em - rettiği Balkan anlaşmasının gir - mesine engel olmak ve daha son- ra Sofya ile Belgrad arasındaki güven verici ilgilerden faydalana- rak Yugoslavyayı Almanya ile daha işçen bir elbirliğine doğru sevketmek gözetiliyor. Alıman bazı haberler, Bay Gö- ring'in Yugoslavya ile Macarista- nı uzlaştırmaya ve böylece, Çe - koslovakyayı macar istekleri kar: şısında yalnız bırakmak için, bir saldırışmamak paktı yaptırma - ya çalışmakta olduğunu bildiriyor. Bütün bunlar Küçük Anlasma şimdiki sekil ve kuvveti ile kaldık- ça kövük bir önem alamıvacaktır. B. Hess'in bir söylevi Berlin, 27 (A.A.) — B. Hess, dün deniz günü olduğu için Ham- burgta bütün alman limanları ge- micilerinden 100.000 kişinin önün.- de bir söylev vermiş ve demiştir ki: “— Ordu ve ulusal sosyalist partisi Almanyanin temel direği- dir. Küçücük rayşvehr bugün kuv- vetli bir orduysa bunu Hitlere borçluvuz. Geririlerimizin özve- l mağa girişmeleri gerekecektir. —— —- 28 MAYIS 1935 SALI 'abancı postüası . . . Hitlerin söylevi 2ü imayıs 1935 tarihli Deyli Ijrıııa gözetesi “Hitlerin söylevi,, başlığı tanda şu başyazıyı yazıyor: Bay Hitlerin Raygtağda ıöylcüı söyleve İngiltere ve öteki devletler gevab verecekler?7 Bugüzlün en önemli sorusu budur, Avrupa sıyasasının güvenliğin ve slâ lahsızlanmanın bütün geleceği bu sorua ya verilecek cevaba bağlıdır. İngilterenin çok bızlı bir hava iilo- #u yapmağa karar verdiği hakkında yar rın Almanyaya gidecek ingiliz kargılığı, herhalde bu konumun dişine dadır. Herhâalde Bay Hitler'in söylevini sıkıdan sıkıya incelemek gerektir. Fakat bu söylevin hem tonu hom de tenoru yeter kadar nçıktır. Alman önderi kendi durumunu an- YJattı ve bir takım önergelerde bulum gu. Bunlar, üzerinde aytışılmaz ve bir yalaşmaya varılmaz şeyler değildir. Bu söylev, Özgen konuşmalara — ve bir yuvarlak masa konferansına biş prelüd sayılabilir. Ve bundan sonra du- rumun daha düzeleceği umulabilir. Bay Hitler, andlaşmaların yeniden gözden geçirilmesine ayak diremekle beraber Versay'ın toprak hakkındaki kümlerini kabul etmekte ve bir uz- laşma olmadıkça bunların burulmıyaca- Kını İleri sürmektedir. Bundan başka alman önderi, Lo- karno'ya bağlılığını ve Avrupa — barışı- nmn pekişmesi için Ren'de yadsücl bir bölge bulunmasını; Almanyanın kom- gulariyle saldırmama ve saldırana yar. dım etmeme andlaşmaları yapmayı ka- bul etmektedri. Bu söylevrden Almanyanın uluslar #osyetesine dönmesinin de imkânsız ol- madığı anlaşılıyor. Yalnız güvenlik meselesi, Bay Hıı- lerce, pek o kadar esaslı görülmüyor ve üzerinde konuşma yapılması uzak bir iktimal gibi aytıyor. Bu söylevin en zayıf noktası, Sov« yetler Birliğine doğru bir yöneliş gös- termemesidir. Gerçek bir barışçılık için boş kalan bu aralığı da doldurmak ge- zektir. Silahsızlarıma meselesinde ise Bay Hitler, önceden kestinildiğinden çok lkz! gitmiş ve çok barışçı görünmüş- olan n.. sözlere göre Ötoki uluslar orta- dan kaldırılırsa Almanya da ağır top- ları, tankları ve öteki silahları kaldıra« Gaktır. Bu şartlar içinde Almanya de- nizaltı gemilerini de kaldırmağa hazır- dir. Almanya, bava kuvvetlerini İngik tere ve yahut Fransa ile eşit bir sayıda tutacak, deniz kuvvetlerini İngiltere- Nin yüzde otuz beşine kadar çoğalta- caktır ki bu nisbetle donanma, gene Fransadan aşağı olacak demektir. Almanya, her me şekilde olursa ol- sun sivilleri bombalamağı — kanun dışı sayacağını söylemektedir. Bu söylevde bir de bir konuşma taslağı vardır ki geçen şubatta Londrax da yapılan konuşmaların aynı olmasa bile ondan çok uzak değildir. Bay Hitler, kendinin nasıl bir yatış. ma ve uzlaşma imkânına inandığını bu söylevinde belirtti. Şimdi sıra aynı ruh ile öteki deve letlerin de buna karşılık vermelerine gelmiştir. Ondan sonra devlet adamlariyle dip- fomatların bu prensipi tez elden tapta- risi barış için bir takım sıyasacıla- rın öne sürdkleri paktlardan belki daha önemlidir. Arasıra düşman- lıktan da ileri gelen tedbirlerin a- ğırlığı altında Almanya kendi e- konomisini gene kendi araçları ile düzeltmek zorunda bulunuyor, Biz, otarşi içinde yaşamak istemi- yoruz. Fakat otarşiye hakkımız ol malıdır. Bütün insanlık gibi- Al- manyanın da savaş yaralarını sar- mak için barışa ihtiyacı vardır.,, Bütün Almanyada kutlanmak- ta olan deniz gününün amacı de- niz işlerinin büyük önemini al- man ulusuna anlatmaktır. Ham- burgta yapılan törenlerde ordu ve donanmanın delegeleri de bulun- muşlardır.