* Yü İFA 4 Garbta fikir hareketleri | | İki nesil arasında: Dünkü kadınlarla bugünkü kadınlar., Paris'te çıkan “Miroir du Mo- nde,, haftalığının “ihi nesil arasın- da,,isimli yazılarının birincisini geçenlerde tercüme etmiştik. Bu 'a ikincisini, yani “dünkü kadın,, la “bugünkü kadın,, ara - sındaki konuşmayı neşrediyoruz. Dünkü kadın, meşhur aktris ve muharrir Madam Georgetle Leb -« lanc, bugünkü kadın da seyahat kitablariyle çok tanınmış olan, kar- deşinin kızı Madam M. Prat'dır: Hılı Hıı' devrin, önden e - hııhııı:_ı". h-dmı göre bir var. Yani tarihte daima fasılalarla te sadüf edilir. Bazan bir devrin a - kisleri ondan sonraki devre geçer. Fakat büyük harb, iki meslimiz arasında böyle bir hadise cereyan etmesine yol vermedi. Biz, yıkmak ve yeniden yap - mak istiyorduk. Yıktığımız mu - hakkaktır. Sözle, fikirle, tavrıha - reketle her şeye itiraz ederdik. Fakat sizin b::üııılıü kırmıl&iğıv mızda bizim lü erişemedi. miz bir birlik var. Bu kargaşalık içinde her ferd, her zamankinden ziyade kendi fikrine ve mantığına göre hareket ediyor. Kadınlar da istediği mevki e- le geçirmek ve ele ın;ınlıiı vakit orada tutunmak için mücadele e - diyor, 1900 ile 1935 arasında ne buyük fı.rklır vııl Koca ıııı doğru koşuyor. Baş - aynı amaca hhn,m ise ötekini dürtmemek beri- kini rahatsız etmemek için yavaş yavaş ilerliyor. Senin devrinde baş kasını rahatsız etmemek kaygusu var mı acaba? Yeğen — Var. Ben kendi tec- rübelerim neticesinde söyliyebi - HBrim ki bizim nesilden yardım ve güzel niyetten başka bir şey gör - medim. Biz, biribirimize yardım etmeği şeref sayarız. Bizde, daha evelki nesilde görmediğim bir te- sanüd hissi var. O neslin kadınla- rı biribirini kıskanır, çekemezdi. Geçenlerde muharrirliğe başlıyan kızını kıskanan bir muharrir an - * meden bahsediyor ve aramızda böyle bir şey görülemiyeceğini dü- şünerek gülüyorduk. 1900 senesi- ne aid olmak üzere esaslı ve ehem- mivetli hiç bir teşekkül yoktur. Hala — Demin, çok sevdiğim Andz& Suarös'in bir yazısını okur- kenonda şu güzel söze tesadüf etlim. “en müşkül cesaret, düşün- me cesaretidir,, Acaba 1900 de bu cesareti bulamamışmıydık ? Belki bulmuştuk. Fakat zamanı - evzın şartları, onu göstermek mec- buriyetini doğurmuyorlardı. Siz - ler, düşümmeğe vakit bulabili - yor musunuz? —— Yeğen — Her tarafta inkılâb- lar ve yeni alemlerin doğduğu bir devirde düşünülmediği iddia edi- lebilir mi? Bugün dünya, her ta- rafta açılan yeni fikirlerin tufanı- na kapılmıştır. İtalya, Amerika, Yaponya, Rusya, Türkiye, Meksi- ka eski “formülleri,, atrp yeni ü küler kuruyor. Hala — Siz bizim gibi çocuk kafalı değilsiniz. Biz, her zaman gözümüz açılryor zannederdik. Hal buki sonunda hiç bir şey görmedi- iııııhı ve bundan sonra göreceği - mizi sanırdık. Bana öyle geliyor bi siz her şeyi görüyor ve biliyor- sunuz. Ümid veya ümidsizlik si . p, — zin için değil, işte fenalık burada. D Yeğen — Bizler, çocuk değil . #ek bunun sebebi işsiz güçsüz va - kit geçirmek zamanımın artık kay- balması, burjuvalara aid bu imti - yazm artık hükümden düşmüş ol- masıdır. Biz bugün yaşamak için mücadele mecburiyetinde yiz, Hala — Evet, 1900 sanatkâr - / Tarının böyle bir kaygusu yoktu. Hattâ o devirde, kendine bir mevki edinmek ııuyznlen ayıb - larlardı. Sanatkârlar şair gibi dü- Şünür, şair gibi yaşardı. Bizim zamanımızda hayatını kazanan kadın pek azdı. Ben, bu- na müuvaffak olmuştum. O tarih- te evlilik aleyhinde idim, kadın hakları için mücadele eden bir feministtim. Sembolizmle preafa- elitizmin tesiri altında, Botticelli- min "ilkbahar,, tablosundaki kadın lar kıyafetinde gezer, akşamları misafirlerimizi omuzlarıma ince bir kordela ile ilişik siyah atlas - tan bir gömlekle kabul ederdim. Bu, güya, ortaçağ sahnelerini ha- tırlatırdı... Yeğen — Biraz tuhaf olacak- Üa eee Hala — Evet, biraz tuhafti! ben “vecd,, için yaşardım. Çalğmın, silrin, güneşin ve ayın vazifeleri bu vecdi doğurmaktı. Sizlerin vecd için yaşadığınız oldu mu? Yeğen — Vecd mi! hayır, sizi gaşyeden py!ırııı beni edenlerle münasebeti olmadığını görüyo - rum. Biz ruhu vücutdan ayırmak istemediğimiz için vücudumuzu ruhumuz kadar terbiye ediyoruz. Hala — Evet, bizler sanki öm- rümüzü fotografımızı çektirmek- le geçiriyorduk: kolumuz bir sü- tun başlığına dayalı, parmağımı- zin ucu yanağımıza yapışık, göz - ler dalgın, ilâhi bir tebessüm... İş- te bizim vaziyetimiz. Böyle yaşa- mak icin ne kadar saf olmalı imiş! işte, dünkü kadınlarla bugünkü - leri ayrran uçurum, budur. Yeğen — Bu canlandırdığın ha. wayı hatırlıyorum. Ben henüz on altı yaşındaydım. Benim için ma - ziyi temsil eden dört beş kişiyle derin bir dostluk peyda eylemiş - tim. Bana edebiyatı öğreten onlar oldu. Bu dostlar, o zaman hâlâ hakim olan sembolist mektebine mensuptular; ve onların tesiri al- tımdadır ki beni içine aldıkları fik- ri ve manevi inceliklere inandım. Fakat zamanla zeykim, sem - bolizmin bende yaptığı “mariza - ne,, tesirden kurtuldu. Başlangıç- ta dehanın şartı olduğunu zannet- tiğim bu heyecanlara artık kapıl- maz oldum ve başka amaclara doğru gitmeğe başladım. Hala — Bu amaçlar ne idi? Yeğen — Yaşamak. Hala — Arkadaşların da se - nin gibi mi? Yeğen — Eminim. Edebiyat için edebiyattan ziyade hakikati den mürekkeb mühim bir zümre teşkil ediyoruz. Hala — Aaradığımız nedir? Yeğen — Soysal derecelerin her birine mensub insanları anla- mak. İşte benim neslime mensub muharrirlerin asıl amacı budur. Hala — Ben de henüz genç kız- ken fikirlerimi yaşamağa karar verdim ve kararımı yerine getir - dim. Şunu da temin edebilirim ki 1935 savaşçıları arasma katılmış 1900 lüler arasında ben de varım. Yeğen — Asrımızın büyük ser- mayesi, eskisi gibi, maddi refah değildir. Biz artık kıymetli eşya içinde yaşamak arzusunda değiliz. Süs meraklısı, güzel elbise merak- Tısı kadımlarım sayısı gitgide aza - lryor. Kıymetlcnn yeı-ı deiışmi;lir için Emilia Earhardt'ım kazandığı şöhreti düşünmek kâfidir. Fakat sen bana her günkü kahramanlık- tan bahsettiğine, ben de kahra - manca hareketlerden bahsettiği - me göre aynı fikirdeyiz demektir. Hala — Ne yazık! keşki aynı fikirde olmasaydık, daha eğlen - celi olurdu. Sözümü bitirirken söylemek isterim ki hali maziye tercih ediyorum. Belki daha sert bir zamanda yaşıyoruz; fakat ona mukabil elimizdekilerin kıymeti pek yüksektir. 1900, değiştirmek istiyordu. 1935, o değişmeyi yaptı. Hükümelt projeyi Üzsinde, uzun azadıya araştırmalar yapılan ve bütün bakanlrklardan ayrı ayrı geçtikten sonra, Danıştayda da göz- lâyihası dün Kanun projesi Jen geçirilen iş kanunu Kamutaya verimiştir. 146 maddelidir. Bu proje ıle hükümet, bütün işlerde çalışan işçiler!c, bunlara doğrudan doğ- ruya veya vekil olarak iş verenler ara- sındaki iş bağlasını düzene sokmakta- 3, Çiliçilik işeerile, çalıştırdığı işçi mecmusnün vasati mikuarıma göre gün- İlr işçisinin sey 3ı ondan az bulunan iş yecleri ve bir arada üyelecinin ve ya- kıç hısımlarınız bir aray? toplanarak €v içince yaptı" örı işler bunun dişin dadu. Bununla berabe, işçilerin sıhhatı- a: gorumak için dan hükümleri Aşçi sa- yısı on kişiden az teşebbüslerle, arda üyele <nin Lir arada yaptıkları işler bakkır.da da cacıdir, Ka n proj Ginin ikinci maddesile, işçi ve iş sahibi şöyle anlatılmaktadır : Bit iş akdi dolayısiyle bedeni veya fikri bazmetini veyahud bunların her i- kisini biriikte başkasına kiralayan kim- seye ışçi deair Bir iş akdı dolayısiyle bir bışkasının hizmetinden istilade e- den bakiki veya hükmi şahsa iş sahibi denir. Müdürlei, idare — memurları ve umuc'iyet itibar-le müessesenin sevk ve idares vazilesini gözen kimselere (iş tahihi vekili) denir. Bunlar bu sıfatla diğer .şçilere kargı iş sahibinin mesu- liyetin" deruhte ederler. Projenin 3 üncü maddesi, iş kanu- nu hikümlecine tâbi tutulan sanayi ku- Tumlarmı göyle tasnif etmektedir: A) Hertürlü madenleri çıkarma ve- ya taş ocakları işleri. B) Ham, yat ve tam mamul iptidaf maddelerin işlenmesi, temizlenmesi, şek- linân değiştirilmesi, süslenmesi satış i- çin hazırlanmas: işleri, C) Her türlü kurma (montaj) tamir, temizl:me ,sökülüp takılma işleri. D, Mütcahhit sıfatiye bina yapılma- sı ve tamiri ve tadili ve kozulup yıkıl - ması işleri ve bunlara yardımcı her tür- lü sınal imalât işleri. E; Yol, demiryolu, tramvay, liman, kanaı, dalga kıran, tünel, köprü, analâ- ğam, ve kuyuların yapılması ve tamirat işleri FJ Elektrik ve her türlü muharrik küvve'ler istihazli; tahvili, nakli, tesi- sat ve tevzist iş'eri Ğ, Su ve gaz tesisatı ve içşletmesi iş- leri, H Telefon, telgraf, telsiz telgraf- ve tesisat ve işletmesi işleri İ) Gemi, vapur, inşası, tamiri, tadili, bozulup dağıtılması işleri D Karada nakliyat K) Köy ve takirlerde .nsan, eşya ve hayvır nakli işeri L) Eşyanın istasyon antrepo, iskele, lima arda işlenmesi ve boşaltılması iş- leri, M Matbaa igleri Kanun bu kurumların dışındakilerin sanayi kurumu olup olmadığının tayini- ni Ekonomi Bakarlığına hırakmaktadır. Devlet, İ! ve Şar Baylıkların idari kurumlarında çalışanlar bu kanun hü « kümlerine tâbi tutulmıyacaktır. Projenin yedinci maddesi, hizmet akdini devamlı veya kısa olmak üzere ikiye ayırıyor. 30 günden eksik olan hi metler bu kanuna göre kısa addedilmiş- tir, Devamlı hizmet akidlerinin yazılı mukavelelere bağlanması şarttır, Aylık ücreti 30 liradan eksik olan » latru mukaveleleri damga resminden mu- af tutulacaktır. Bu mukavelelerde iş sahibinin, işçi - nin isimleri yazılacak, yapılacak İş, ve- rilecek ücret mikdatı, eğer mukavele- belli bir müddet için yapılyorsa bu müd det ve iki tarafın mutabık - kalacakları hususi şartlar açıkça yazılacaktır. Devamlı hizmet akidleri için en çok bir ay sınama müddeti kabul edilmiştir. Fakat bu müddet mukavele ile daha ek- sik tutulabilir. Bu müddet içinde her iki taraf da akdi tazminatsız ve ihbarsız Keshedebilecektir, Onuncu madde; muayyen bir müddet Yenii i iş kal kanunu Kamutaya verdi ) ihtiva eden akidlerin hilâfında sarahat yokse, müdde, bitmeden önce hangi hal- lerde feshedebileceğini tesbit etmekte « dir. Bu sebebler şunlardır: Mücbir sebebler, iş sahibinin işi tas- fiye etmesi (lokavt müstesna), işi «kü « gültmesi, işçinin o işe devamıma mani gehsi ve ciddi bir mazeretinin tahak - kuku. Ancak, mücbir sebebler hariç olmak Üzere yukarıki hallerde bir ay önceden heber vermek şarttır. İhbar şartına ria. yet etmiyen taraf diğer tarafa muhik bir tazminat ödemeğe mahküm olur. Bu tazminatın mikdarını işin mahiyetine ve mukavelenin müddetine göre hikim tayin edecektir. Ahlâka taallük eden sebebler veya hüsnüniyet noktasından iki taraftan birini artık akdi icra et- memekte haklı gösteren haller dolayısi- le gerek işçi, gerek iş sahibi haber ver. meğe lüzum kalmakrsızın akdi her vakit feshedebilir, bu gibi hallerde hakir ola- nn tazminat hakkı da mahfur — tutul - maktadır. Muayyen bir müddeti olmryan iş mu- kaveleleri, 15 gün evelden habersiz fes. hedilirse, vazifeye nihayet veren ta - raf 15 günlük bir tazminat ödeyecektir. Biray içinde tarminat talebinde bulun- mıyanlar haklarını kaybedeceklerdir. Bu 15 günlük ihbar müddetinde iş sahibi, işçiye yeni bir iş bulması — için lüzuclu olan ara müddetini iş saatleri içinde temin etmeğe mecburdur. Kanun projesi bu müddeti en çok iki saat ola- rak tsbit etmitir. Projenin 16 ıncı maddesi işçi ücreti. nin en geç bir ayda ve tedavülü mecbu- ri para ile ödeneceğine dairdir. 24 üncü maddesi, iş sahiblerinin işçi- ye tatbik edecekleri cezaları gösteriyor. Bu cezalar, dahili talimattan gayrisi e- İsmaz, para cezaları üç yevmiyeyi geçe- miyecektir ve derhal işçiye bildirilmesi lâzundır. Cezalarden alınacak paralarda işçi verdım sardıklarına yatırılacak ve yahud iş sahibi tarafından senesi içinde gene işçi menfaatine işlerde sarfoluna- gaktır. Projenin 26 mer maddesi iş günü müddetini, en çok 8 veya haftada 48 sa- at olarak tesbit etmişir. Çalışma müd - detine müteallik hükümlerin muhtelif sanayide tatbik zamanlaırı Ekonomi Ba- İanlığı arafından hazırlanacak bir ni « zammname ile tayin olunacaktır... Madenlerde ocak metbhallerinden gi- rip çıkma müddeti de iş saatine dahil - dir. Günün ortasına doğru işçilere enaz bir saat istirahat vııi!:c:kür: fakat beş saatı geçmiyen işlerde istirahat mecbu- ri değildir. Gece ve gündüz çalışmaları mecburf olan müesseselerde bir hafta geceleri galışanların ertesi hafta gündüzleri ça. Tışmalarını temin eden tertibat almacak- tır, 31 anci maddeye göre, hafta ve resmi tatil'erden bir gün evel de işin en geç 17 de bitmesi lâzımdır. Kınun projesine işçinin sıhhatini koruymn mühim hükümler de konmuş- tur. 85 inci madde her iş sahibine iş ye- Tinde :şçilerin sıhhat ve emniyet şartla- tını temin etmekle mükellef tutmuştur. Bu şertı haiz olmayan iş yerleri kanun meriyete geçtikter sonra açılamıyacak- ları gibi ,en çok 15 gün zarfında bu sıh- hi şartlara uydurulmayan iş yerleri de çalıştırı! it. Ekonomi ve Sağlık bakanlıkları müş- terek bir nizamname ile ,Liş yerlerinde riayet edilecek sıhhi şartları, kullanı» Jan alet, makineler iptidaf maddeler yüzlünden çıkabilecek kazaların, sart ve mesleki hastalıkalcın önünü alacak ted. bir ve vesalti, iş kazalarına karşı iş yer. lerinde bulundurulması mecburt tedavi levazımının nelerden ibaret bulnndu. ğunu tayin edeceklerdir . Korkıncı maddede ağır ve tehlike- Ji işlerde çalışacak işçilerin vücutça bu hizmetlere dayanıklı oldukları hakkın- da hükümet ve belediye, bunlar bulun- madığı takdirde müecssese doktoru tara- fından verilen bir rapor olmadan işe alınmıyacakları kaydedilmektedir. Kanun lâyihasında sigorta hakları Gündelik FOYSAL ÖZGENLİK (Başı I. inci sayıfada) larına karşı olan hareketlerindt çok geniştir. Sokakta istediği gi- bi yürür, durur, evinde, günün het — &ânmda bağırır, çalgı çalar, veyâ kavga eder, dilediği yerde, dil $ ği biçimde yapı yaptırabilir, baş- kalarının da hakkı olduğunu dü « — şünmeksizin suları çevirir, sokak- — lara süprüntü atar, ağzı sarmı * maktan çekinmez.. Bunlar gibi dlî ha ne hareketler vardır ki, yıplı'_' mamasını ancak sosyete yaşayışı * — pın gerekenlerini iyice anlamış e- — lan bir yurddaş düşünebil!r. Bütün anlamı ile soysal yaşa- yışı bilen bir yurddaş, hiç kuşkuf yoktur ki, başkaları tarafın dan ra! katsız edilmemeği, kendisinin gü- rültü etmek özgenliğine daha üs- tün tutar. Soysal veya ekonomik olsun, yaşayış beraberliği karşı - hıklı bir alım ve verimden başka bir şey değildir. Bunun her iki ta- raf için de faydalı olması beraber Hiğin disiplin ve düzen ile korun - masına bağlıdır. Böylelikle mey dana gelen soysal uyum, kişileri başıboş bırakan hışır özgenilkt -a kat kat yüksek ve verimlidir. Bu devrin parolası artık Az genlikten çok sosyeteye ve devle - te erimli bir bağlılıktır. Hele ars- ulusal geçimin çok bozulduğu bu sıralarda her yurddaş kurtuluş ve yükselişini ancak ulusal bağların — pekiştirilmesinde bulabilir. Aynmı bir ülkü arkasından gidenler ger: çek özgenliklerini elele vererek beraber çalışmakla kazanırlar. Zeki Mesud ALSAN ——— e— Sıyasal bilgiler okulu Cebecide plân mucibince üni- versite mahallesi olarak ayrılan sa halara yapılacak sıyasal bilgiler mektebinin eksiltmesi bugünlerde yapılacaktır. Kurağın keşif değe- ri 330 bin liradır. Mekteb kışa ka- dar bitirilmiş olacaktır. Sinop elektriğe kavuşuyor. Sinop, 1 (A.A.) — Elektrik fabrikasmın montajrı bitmiştir. Şehı rimiz yakında &lektriğe kavuşa- caktır. Ankara radyosu Bugünkü program şudür: 19.30 - Musiki: Ulvi cemal: Beş damla Chopin: Etude Eber: İnvitation a la valse *Piyano: Semiha Kemal (Ulvi Cemalin valebesi) 19.50 - Matbuat raporu 20.30 - Musiki: Max Bruch: Kol Nidrei İ Moskovsky: Gultarre Kemean: Necdet Remzi Piano: Ulvi Cemal 20.50 « Haberler y hakkında da mühim hükümler vardır. Tehlikeli müesseselerde çalışan bütün işçiler işe başlamadan evel iş kazaları: —— na karşı sigortalı sayrlacaklardır. İş ka- — | zas: mecburi sigortası işçiye şu hakları İ temin edecektir: Tedavi masraflarının — — ödenmesi, ical ediyorsa suni aza teda- tiki, varislere irad bağlanması. z Kanun projesi ölen işçinin yetim ço cuklara ve arkasında bıraktıklarına ya- pılacak yardımı tesbit etmektedir. İş kanunu projesi, .:- «çin grevi ve iş sahipleri için lokavtı yasak etmiş- t tir. İki taraf arasındaki #htilâlları uz- —— laştırma heyetleri halledecektir. Bundan başka, ekonomi Bakanlığın- ca töyin edilecek gehirlerde ve vilâyet merkezlerinde iş bulma idareleri ve An- karada bir iş bulma umumi merkezi de ; açılacaktır. l