HDÜ NE BAAT Ş P TTEAAŞ TP AŞİR TT T Ş AAAT TU U a l*r.ınsızca lı:ıfuıhk sayımız Ankara nın bir yıllık çalışması “Ulus, un fransızca sayısı "Anka - za, gazetesi geçenlerde ilk yılını bitir- di. Yurdumuzu yabancı il ve uluslara tanıtmak gibi yüksek bir vazife almış olan "Ankara,, nın bu bakımdan yap » tıklarını ve elde ettiği sonuçları göz » den geçizmek faydasız olmıyacaktır. Her cumartesi günü çıkan “Anka- ra,, , bir taraftan ülkemizin her alan » daki faaliyetine dair doküman mahiye- *inde özlü, etraflı yazılar neşrederken #bür taraftan haftanın hayat ve hüdi- —-Inlnıtılıünmdqlınık& böy « makaleler ve işlenilen bu mevzuların yabancı Ülkelerde ne derin bir alâka uyandırdığı, “Ankara,, gazetesine ge - len moektublardan anlaşılmaktadır. Edebiyat sayıfası ise dört kısma bö- dünmüştür: Bugünkü yazarlar, eski edebiyatımız, bugünkü şairler, folklor, Herhafta neşredilen büu sayıfada bu « günkü nesir muharrirlerimizle şairle » rimizin en güzcl eserlerinden parçalar (ezcümle B, Falih Rıfkı Atay'ın, B. Yakub Kadri, B. Ruşen Eşref, B. Aka- Gündüz, B. Yaşar Nabi Nayır, B. Ah - - Si meie "Ankara,, nin son sayın kelikle aktüaliteye daima pek yakından bağlı kalan canlı bir gazete vazifesini de görmektedir. Sıyasal —alanda gerek — ulusal, getek arsıulusal meseleler başyazar- larımızın makalelerine mevzu teşkil et mektedirler. Bundan başka inkılab ve yurd davaları her fırsatta bu pek aalahiyetli kalemler tar&fından güdül- mektedir. “Ankara,, , yazı bölümlerini, yurdun bütün faaliyot alanlarına do - kunabilmek üzere tertib etmiş ve öko- nomik ve edebi bahislere birer sayıfa ayırdığı gibi ulusal kültür hayatı, ta « rzih, dil, arkeoloji, mimari, turizm, soysal işler gibi mevzulara da sütunlar tahsis etmiştir. Bu muhtelif bahislere andir bir şene içinde neşredilen yazılar, Ber bir bölüm için bir iki cild tutacak kadar bol, esaslı eserler teşkil edecek kadar da özlüdür diyebiliriz. Ökonomi sayıfası — her hafta dört beş makale ve bundan başka bir Bkono- mik duyumlar verir. Bu yazı ve du- yümlar yalnız yurd işlerine, iç ve dış ticaret ve pazarlarımıza, — sanayileşme hareketimize, nafıa işlerimize dokunur, Meselâ “Ankara,, nın bir sene içinde çı- kardığı ökonomik yazılar arasında baş- beaları, beş senelik sanayileşme prog- yamımız, demiryolu inşaatırmız, demir- yollarımızın işletme ve hasılatı, büd - temiz, devlet varidat ve masrafları, sa. Savi ve istihsal şubelerimizin het biri, ulusal bankalarımız, ihracat ve idhala- ftımız, pazarlarımıza dair tetkikler, is- tatiztikler, banka raporlarının metinle- Ti ve salredir. Yurdumuzda biş yeni- lik soyr'acak kadar az yazılmış olan bu med Muhib, ilâh.. dan parçalar), ceki edebiyatımızım en güzel — örnekleri (Bunlar arasında divan edebiyatı üş « tadları, Naima, Kâtib Çelebi ve saire vardır), ve bilhassa folklor örnekleriy- Te halk edebiyatınım en yüksek mümes- sillerinin yazıları çıkmıştır. 'Tarih de ihmal edilmiyerek Türk Tarihi Araştırma Kurumunun muaz - zam “Tarih,, inden bir çok fasıllar ter- vüme edilmiş, üçüneü Abmed zamanın- da Parise memuriyetle giden Yirmi Se- kiz Çelebi Mehmed Efendinin "Seya- hatname,, sinin en mühim parçaları, es. ki tarihçilerimiz ve edebiyat tarihleri- mizden esaslı sayıfalar neşredilmiştir, Bundan başka yurdumuzda kültür ha- reketleri muntazaman — takib edilerek ayrı ayrı makalelere mevzu olmuştur. Diğer taraftan kültür hareketimizin en mühim hâdisesi olan dil inkılabına dair B. Falih Rıfkı Atay ve B. Necmi Dilmenin etraflı yazıları da neşredil « diği gibi dilimizin tarihi bakkında da bir çok salahiyetli imzalar taşıyan ma. kaleler çıkmıştır, Mimarimiz ve mimarimizin üstad « larına dair neşredilen yazılar ve Tesim- lerin de yabancı okurlar tarafından dik- katle takib edildiği görülmüştür. Ho « le arkeoloji alanında son haftalar için. de neşredilen dört beş makale ve oz. cümle arkeoloğ B. Remzi Oğuz Arı « Ben Göllüdağ hafriyatı hakkında ve B. Avni Ali Candarın İzmir hafriyatına dair yazdıkları makalelerin her taraf- ta derin bir alaka uyandırdığı alınan mektublardan anlı “Ankara,, ıqıl:humlıın :oirı! - yasına ve tabif servetlerine de bir çok Küçük anlaşmanın Mos- kova'ya yaklaşması 1 nisan 193S tarihli Noye Zürher Saytung gazetesi J1 mart tarikiyle Vi- yana muhabirinden aldığı — bir yazıyı yukardaki başlık altında neşretmekte ve bunda denilmektedir ki: Hitler — Saymen görüşmesinin ver- diği menfi sonuçtan sanra doğu Av- rupasındaki bir çok devlet gruplarının birbirlerine yaklaşma ve bir araya gel- me temayülleri belirmeğe başlamıştır. Küçük anlşamanın Petersburg'daki te- zahürleri, Titüleskonun Pariste bulu- nuşu, Edenin Moskovaya gelmesi ve Britanya diplomatlarının önümüzdeki günler içinde Varşova ve Pragı ziya « retleri, muhtelif doğu Ülkeleri arasın- da yapılacak olan diplomasi görüşme - leri ile tamamlanacak olan fevkalade mahiyette istinad noktalarıdır. Stresa konferansının sonuçları alınır alınmaz Titüleskonun, küçük anlaşma konseyi- nin daim! üyesi sıfatiyle ve Bencs ile ——— makaleler tahsis etmiş — olup bunların başlıcaları “Türkiye gölleri,, ve “Tür. kiye buğdayı,, , “Ankara Floru,, isim. Ni yazılardır. Soysal alandaki neşriyat da ehem » miyetli olmuştur. Soysal yardım teşki. Tatımız, hastanelerimiz, yurdumuzdaki hastalıklarla mücadele, çocuklara, fa » kirlere ve hastalara yardım hususun « daki faaliyete dalr esaslı yazılar çık « mıştır. 'Terbiye ve mekteb işleri de pek ya- kından takib edilmiş, büyük terbiye kurumlarımıza, maarif — teşkilatımıza, tedrisat vaziyetine etraflr makaleler ve tetkikler tahsis olunmuştur. Hele bütün yabancı memleketler için bir öre nek olabilecek “Yurd,, gazetesi için neşredilen bir yazı büyük bir alaka u- yandırmıştır. Güzel sanatlarla turizm bahisleri de ihmal edilmemiş, her iki mevzu hakkın da bir çok yazı çıkmıştır. *“Ankara,, nın hutusiyetlerinden bi - ,Ti de resim kısmıdır. Resimlerin gaze. tecilikte ve gazetecilik enformasyon Şubesinde her gün daha mühim bir yer tuttuğunu gözden kaçırmıyan “Anka « ra,, resim alanında aktüaliteye da- ima ehemmiyet verdiği gibi yurdumu - zun tabij güzelliklerini, şehirlerini, manzaralarını, soysal ve artistik husu- siyetlerini tanıtmak hususunda bu va- sıtadan pek güzel bir tarzda istifade edebilmiş ve muvaffak olmuştur. “Ankara,, çıkmağa başlarken tek bir maksad güdüyordu: Yurdumuzu ta - nıtmak ve sevdirmek. Bir senelik ça « lışmalariyle elde ettiği sonuçlar, bu maksadına erişmekte olduğunu göste- riyor, Yukarda bir iki fırsatla “alıman mektublar,, dan bahsettik. — Filhakika “Ankara,, ya 'dünyanın her tarafından mektublar gelmekte ve bunlarda, görü- ken işin güzel ve İyi sonuçlar verdiği anlaşılmaktadır. Mektub sahiblerinin kimi çıkan yazıların uyandırdığı ala « kayı yazmakta, kimi falan ve falan sa- yıları istemekte, kiml gazetenin tam köolleksiyonunu istemekte, kimi resim istemekte, kimi de sadece hoşnudluk beyan eylemektedir. Hele yurdumuzla kan veya gönül bağları bulunan ülke - lerden gelen mektubların bazıları, göz- leri yaşartacak kadar güzeldir. Fakat bizi objektif bir tarzda muhakeme et- mekten başka kendilerinden bir şey beklemediğimiz ülkelerden alınan mek- tubların da aynı takdir hislerini taşı * maları bizi ayrıca sevindirmektedir. Diğer taraftan yebancı ülkeler ga- zeteleri de “Ankara,, dan her zaman yazı almakta oldukları görülmüştür. Acunun her tarafına, yalnız- Avru- pa değil, Amerikaya, Afrikaya ve As- yaya giden ve bu kıta ve ülkelerin her yerinde aboneleri olan “Ankara,, hafta- da bir kere vatanın sesini, ruhunu, gü- zelliğini, büyüklüğünü, — çalışmasını, Muvaffakiyetlerini her tarafa işittir « mok ve bildirmekle yalnız — ulusal bir yazife yapmıyor, o vazifeyi bütün sev- gi ve gönülleri ile yapanların yürek » lerini derin bir ulusal heyecan ve fa« hırla kabartıyor.. Yevtiçin de muvafakatiyle, bu devlet- ler grupunu Sovyetler Birliğine daha- ziyade yaklaştırma yollarını düzeltmek gayesiyle, keza Moskovaya gideceği Romanyadan gelen haberlerden anlaşı- İryor. Belgraddan gelen haberler de, İtal ya ile Yugoslavya arasındaki anlaşa - mamazlıkların bir yana bırakıldığı ve müstesna bir hal olmak üzere İtalya ile küçük anlaşma arasındaki gerginliğin hafiflemiş devresinin uzun süreceğini gösteren alametlerle aynı yolu tutmak- tadırlar”Bu görüşmelerde, diplomasi, muhtelif ülkelerin genelkurumaylarına daha şimdiden mühim bir yer ayırmak- tadır. Atiyi, diplomatlar gibi bedbin bir gözle görmiyen süel urzmanların düşüncelerine göre, Almanya, yeni sü. €l yükümlerine dayanarak tam tek - nikli bir savaş kabiliyeti kazanıncaya kadar dört yılım geçmesine lüzum var- dir, Moskovadan sonra “Mir,, Sofya, 1 nisan 1935 Lerd Eden Moskovadan — ayrıldı, Prag ve Varşova ziyaretleri müsbet bir netice vermiyecektir. Dünkü Varşo- vanın şark misakı aleyhinde olduğu malâmdur. Lord Eden Pragda da kü- gük itilafın Almanyaya karşt olan du- rumunu öğrenecektir. Lord Edene Moskovada büyük bir alaka gösterilmiştir. Fakat ingiliz dip- lomatları için gösterişli karşılamalar bir krymet ifade etmez. İngiliz sıyasa- sı tesadüfi ehemmiyetlere karşı her za- man bigânedir. Bu gibi konuşmalarda büyük bir ke tümiyet muhafaza edilmesine rağmen Havas ajansı, Moskova konuşmaların - dan sonra İngilterenin, Almanyasız da şark misakının akdine — taraftar oldu- Bunu ilan etti. İngiliz matbuatı ise İn gilterenin, Sövyet Rüsyaya karşı Al - manyanın ellerini — bağlıyamıyacağını kaydediyor. Öyle görünüyor ki, Avrupa bugün her zamandan daha ziyade parçaları « mış bir vaziyettedir. Doğu andlaşması 1 nisan tarihli Nevs Kromik! gaze- tesi “Doğu andlaşması,, başlağı altın- da yazdığı bir başyazıda diyor ki: Moskovada Bay Edenle rus devlet adamları arasında İngiltere ve Rusya- nın barışı korumak amaciyle dostça el ele vermesine karar vetilmiş olduğu haberi her iki ülkede de çok İyi karşı- lanmıştır. Bu, B. Edenin yaptığı yolculuğun kıvanç verici bir sonucu olmuş ve iki ulusun arasında canlanan dostluk ha - vasını bir kat daha pekiştirmiştir. Öğrendiğimize göre bu konuşmayı yapanlar, bugünkü Avrupada kollektif bir barış ve güven sistemi kurmayı her zamankinden daha gerekli bulrmışlar, doğu Avrupasında barışı koruyacak bir andlaşmaya Almanya — ve Lehistanın yardımını çok iyi karşılıyacaklarını, bunun engüzel bir hal çaresi olduğunu söylemişlerdir . Yalnız işin güç tarafı şuradadır ki Almanya, bu doğu andlaşmasına yanaş- mıyacağını açıktan açığa söylemiş"'r. Öte taraftan Lehistanın da bu işe gi- receği şüpheli görülüyor, Onun için Stresa konferansında ba- şarılması gereken önemli ödevlerden birisi, Almanyanın — katışmıyacağı bir doğu andlaşmasını, Almanyaya bir gember içine alma ve yahut üstü örtü- 1ü bir rus — fransız birleşmesi kuş « kusu vermeden meydana getirmek ©- lacaktır. Moskova bildirisinde barışı başa » tacak bütün andlaşmaların Uluslar Der neği çevresi içinde yapılması gerek gösteriyor. Stresa konferansı, herhal- de, bu temel ve ana yasa üzerinde ça- lışacaktır, 9 NİSAN 1935 z) .— wrgsee Loııdramıı müdahalesi 31 mert tarikli Prager Pres gazeteii 3) yuksardaki başlık allında Londradill gönderilen bir yazıda diyor ki: ; İngilteredey başında lord Lotiyati t m bulunduğu okula vardır ki, bugünlü | durum içinde yapılacak olan bir ingi i liz — fransız birleşmesi, bunu edenlerin umud ettiklerinden £ -.. ka bir tesir yapacağı iddiasındadırla Daha doğrusu böyle bir birleşme di savaşının tekrarlanması — şartlarını elden doğurmuş olacaktır. Bu nilıl K met, neye mal olursa olsun Alır nın gönlü alınmak lazımdır, nc zarından çıkmaktadır, Dışarı işler bakanlığı, bir fransız * | Britanya birleşmesinin Avrupa için DİY ricik barış umudu olduğunu durmadâf | söylemektedir. Ancak, halk ara$ | kati bir bağlanmayı ve yahut da rı sıyasada kati bir letikameti benim * semek istemiyen bazı cereyanlar Var* | dır. j Büyük Britanyada, gerek "i ve gerekse Uluslar Derneğinde mü "l vata dayanacak olan makul bir Avrupl | güven sistemi Üzerinde Almanya görüşülmesi için en mükemmel istek © ler beslenmektedir. Ancak Almanya ll herhangi bir şey hakkında görüşmenlii imkânsız olduğu kanaati de alabildiği? ne yer kazanmaktadır. Alman mantalitesi hakikaten Av - rupa güveninin esas meselesini etmektedir. Şimdi artık, Almanya AV* Tupanın halledilmez bir meselesini teğf kil ettiği iddiasında bulunanların de * j lilleri şimdi artık pek iyi anlaşılmaktit dır, Bunun sebebi gayet sadedir. Çüğt j kü Almanyanın sıyasal düşünüşü bü * — tün öteki ülkelerin — düşüncelerindei farklıdır. -Almanyaya si!ahlanma müt — savatı teklif edilince, Fransanın silalt lanmasına göre yüzde elli bir üııünl“; istiyor; alakadar olan biç bir ülkenili kabul edemiyeceği hudud — tashihleri yapmak arzusundadır; bundan başka N€ — İngiltere ve ne de Bitleşik Amerikâ — hükümetleri, Fransa veya İtalya X tâ Japonyanın kabul edemiyeceğini diği bir donanma istiyor. Genel olııl' * bütün görüşmeleri bozuyor. Görüşme* ler imkânsız olunca ,hangi yol tutul * malıdır? Son iki hafta içinde dünyay! sinirlendiren mesele işte budur. Malt ve ökonomik duruma gelince her ne kadar gün geçtikçe çoğalan bit — düzeliş görülüyorsa da Almanyantli takındığı tavır dolayisiyle mali jit d günden güne sarsılıyor, Londra bor * sasr her gün şirketlerin gelir ve te * mettülerinin yükselmekte — olduğunu haber veriyor; ancak alman diplomasi: si genel itimadı kökünden — sarsmaktâ olması yüzünden fiatlar düşüyor . İngilizlerin almanlara — karşı bes ledikleri duygu son iki hafta içindi soğudukça soğudu. Bunun da sebebii — almanların ferdi hürriyetten zevk al * Madıkları tesirini uyandırdıkları içine dir. Büyük Britanyada bir tek kişi bifi lunmuyacaktır ki, alman hükümetiniti yapmak üzere olduğu tarihi yanlışı biür Başlamış olsun. 2R5 Si Doğu andlaşması yerine Bir fransız - çek « sovyet itülakı mı? " Deyli Herald gazetesinin sıyasal ” j ditmeni 2 nisan tarihile Varşovadall bildiriyor. Doğu andlaşması ya kurtarılacalir yahut da bunu hazırlamış olan Rusyâ ve Fransanın düşündükleri şekilde bif fransız — çek — sovyet ittifakı halft he bürünecektir. Bu sabah fransız dışarı işler bakaüf Bay Lavalin Varsovayı ziyaret eti kararlaşmıştır ve bunun kati bir hare* ket olduğu da an!lavılmattadır.