l Yurd Pos tası_J Muğlada umumi meeclis ve spor Mu hantılarr devam ediyor. Pazar ve çar - Hemba günleri genel toplantı yapılarak $la — Umumi vilâyet meclisi top- Vilöyet umum! meclisi üyelerinden Bayan Makbule *ücümende yapılan işler görüşülmekte Ye gelen büdce ve işler onaylanmakta » Ör, — Bu yıl umumi vilâyet meclisimizde ıf' de bayan vardır. Bayanlardan Fet - hiye Aker Muğladan, Makbule de Fet- hiye'den ç: > suşlaraır. Her ikisi de uya Tik ve çalışkan bayanlardır. Her top * 3 ve encümen toplantılâarına mun- tazaman devom etmektedirler, Muğla - Aydın maçı Bayram'da Muğlaya Aydın spor ku- | Yübü takımı geldi. Muğla Yaylaspor ile | bir maç yaptı. Maçta çok kalabalık var- dı Her iki taraf oyuncuları da mükem- 1 aynadılar. Sonda Muğla Yayla spo- ru 1 — 3 ile yendi. Aydınlılar Muğladan çok derin ve candan duygularla ayrılmışlar ve Muğ- Yalılar tarafınan büyük sevgi ve Sayg'- arla karşılanmışlardır. uymuml meclisi Üyelerinden ayan Fetiye Vilâyet Muğla, Aydın sporcuları bir arada .—— — Adanada gürültü ile savaşma Adana, 26(AA.) — Belediyemiz halkı taciz eden gürültülerle savaşmıya Eirişmiştir. Verilen karara göre bugün den itiberen gece saat 22 den sabahın na kadar sokaklarda gürültü yap- Yasaktır. Malatyada bir yangım Maltay, 26 (A-A.) — Dün ge- ce sinema çevrilirken lîl'ı.m lııt)ı._- muş ve 30 bin lira değerindeki ö- zel idareye ait bina tamamen yan- sırada bir kadın kalb mıştır. Bu İnsanca durmasından ölmüştür. başka ölü yoktur. £ İ İ ULUS Titüleskonun beyanatı (Başı 2 inci sayıfada) Yugoslavya Başbakanı B. Yev- tiç ile yapmış olduğum noktai na- zar teatileri sonucunda bir kere da- ha gördüm ki şimdiki ahval ve şe- rait altında noktai nazarlarımız arasındaki ayniyet bir teselliden çok daha büyüktür: bir kuvvet- tir.,, B. Yevtiç ve B. Titülesko konuşmaları Belgrad, 2 6(A.A.) — B. Yev- tiç ile B. Titulesko arasında yapıl- makta olan dünkü konuşmalar ge- ce geç vakte kadar sürmüştür. Ko- muşmalar bu sabah yeniden başla- mıştır. B. Laval son görüşmeler hakkında kabineye malümat verdi Paris, 26 (A.A.) — Bu sabahki pazırlar meclisi, hemen hemen münhasıran B. Laval'ın cumartesi günü üç devlet ricali arasında ya- pılmiş olan mükâlemelere — dair vermiş olduğu izahatın dinlenil- mesine hasredilmiştir. Salâhiyet. tar mahfiller, 11 nisanda Straza': da yapılacak toplantıda elde edi- lecek nihai neticelere intizaren bu görüşmeler hakkında ketum dav- ranmaktadırlar. Bakanlar meclisi, Sovyet Rusya tarafından yapılan daveti kabul etmiş olduğundan B. Laval, 15 nisanda toplanacak olan uluslar derneği konseyinin toplan- tısı biter bitmez pek müsaid ah- val ve şerait içinde ve müspet so- nuclar elde etmek imkânına sahib olduğu halde Rusya'ya gidecektir. jileyhin hareketi tarihi 20 ni- Fransız kabinesinin istediği kredi Berlin, 26 (A.A.) Paris'te çıkan Populer gazetesinin duyuk- larına göre, bugün toplanacak ©- lan bakanlar meclisi devlet ban- kası tarafından hükümete büyük bir kredi açılması meselesini halle- decektir. Gazete, B. Flanden'in askeri masrafların çoğaltılması için istediği bu kredinin iyi bir malümat alan mehafile göre üç milyara vardığını ve isteğin hazi- ne tahvilleri çıkarılmasında karşı- laşılan muvaffakıyetsizliğin bir sonucu olduğunu yazıyor, Lö Jurnalin dikkate değer bir yazısı Berlin, 26 (A.A.) — Paris'te çıkan Lö Jurnal gazetesi, fransız- rus yakınlaşmasından — bahseder- ken ihtiyat tavsiye etmektedir. Bu gazeta diyor ki: “Tam manasiyle bir birlik de- mek olan bir anlaşma yapılmasi- le iyi bir şey yapılıp yapılmadığı sorulmaya değer. Askerlik bakı- mından Sovyet güclerinin hakiki değeri hakkındaki fikir ve düşü- nüşler pek başka başkadır. Sıya- sal bakımdan ise, sıkı bir fransız- sovyet işbirliğinin ingiliz - fransız münasebetleri üzerine yapacağı tesirleri de ayrıca tesbit etmek ge- rekiyor. B. Fldandenin bir söylevi Paris, 26 (A.A.) — Vensan be- lediye dairesinin açılması dolayı- siyle Başbakan Flandin, uzun bir sölev vermiştir: Bunda, fransız u- lusunu yeniden ve ısrarla birliğe davet eden Başbakan demiştir ki: “— Ulusları tehdid eden tehli- keleri sayıp dökecek değilim, çün- kü nikbin bir adamım. Kendi kuv- vetimize güvenmeliyiz. Ulusal korunma uğrunda 15 yıl- danberidir. harcanan milyarlar, boşuna gitmiş değildir. Yurdse- verlik, fransız ruhunda kökleşmiş- tir. İki sene oluyor ki, B. Musolini, 1935 ile 1936 nın, barış için ıstırab verici yıllar olacağını söylemişti. Bizler, batmak tehlikesine maruz bir geminin üzerinde şaşkına dön- müş tayfalara benzememeliyiz. Bi- liyorum ki, hususi kasdlerle hare- ket eden bazı nasihatçılar bu ge- minin büsbütün başsız olduğunu ileri sürüyorlar. Ben kendilerine teminat vermek isterim, Bunlar, sopa düşkünü sinir hastalarıdır. Ve günün birinde bunlara karşı sopa kullanmak icab ederse, kul- lanmakta hiç tereddüd etmiyece- ğim, Cümhuriyetle onun hürriyet. lerini, bütün düşmanlarına karşı müdafaa edeceğim: evet, kurum- larımızın her yönce mükemmel olmadığımı itiraf ederim. Lâkin hiç kimse, rejimin değişmesine lü- zum olduğunu ciddi surette iddia edemez. Gelecek belediye seçimin- de, rejimi kötülemek ve nizamı bozmak istiyenleri teşvikten çeki- niniz.,, Macaristan uluslar derne- gine baş vuracak, Peşte, 26 (ALA) — Bir seç - men toplantısında — söz söyliyen başbakan general Gömböş, de - miştir ki: “ — Macaristan, Uluslar Der- neğine müracaatla hukuk birliği istiyecektir, İtalyan dostlarımızın sayelerinde bu ülküye erişmeyi u- muyorum. Avrupa davasının hal - li, güya mağlüb devletlere zor ile kabul ettrilen haksızlıkların du - rumların düzeltilmesini gerektir - mektedir.,, SAYIFA 5 DIŞARDAN GELEN DUYUKLAR | — DAĞINIK DUYUKLAR Avusturyada reisicümhur değişmiyecek Viyana, 26 (A.A) — Reisi - cümhur Miklas'ın çekileceği ve prens Ştarhemberg'in de impara - torluk naibi nasbolunacağına dair olan şayialar, katiyetle tekzib e - dilmektedir. Habeş sınırında yeni bir hâdise Roma, 26 (A.A.) — 23-24 ge- cesi Habeşistan ile Eritre arasın. daki sınır boyunda yeni bir hâdise olmuştur. Devriye gezmekte olan bir ital. yan onbaşı ile bir de ger civarında Settit'de sınırı aş « mış bulunan bir habeş müfrezesi- le karşılaşmışlardır. Geri çekil - mek istemiyen habeşler, ateş aç » mışlar ve sivili yaralamışlardır. Onbaşı da mukabele ederek, ha « beşleri ricate mecbur etmiştir. Bun. lar, hâdise yerinde bir ölü, 2 tüfek 60 tane de fişek bırakmışlardır. Adisababa'daki İtalya elçiliği Romadan aldığı talimat gereğin - ce, bu yeni hâdiseden dolayı, şid- detli protestoda bulunacaktır. xxx Roma, 26 (A.A) — Habeşis « tan elçiliğinin bildirisine göre, ha beş hükümeti, katiyen barış taraf« tarı olduğunu isbat etmek maksa- diyle, Somali ve Eritre smır boy - larında tahşid olbunmuş kuvvet bu. lundurmamaktadır. Bildiri, Habeşistanın açıkta ka- lan işlerde barışçı bir tarzda tes . viye edileceğine kani bulunduğu » nu ifade ile nihayet bulmaktadır. Loyd Corcun plânı etrafında Londra, 26 (A.A) — B. Loyd Corcun hazırladığı yeni plân, es. ki maliye bakanı lord Snovden ta- rafından çıkarılan ve liberal ön » derin tekliflerini -tamamile canlı ve sarih gösteren bir risalede, ka- tiyetle onanmaktadır. Bu plânın tertibinde, lord Snov. den'in de kısmen emeği geçtiği için, bugün kendisinin bu plânı resmen onaması izaha değer. Diğer taraftan, bu plânm, ulu- sal kabine tarafından onanacağı hususunda lord Snovden oldukça karamsardır. Uluslar derneği konseyi toplanıyor Cenevre, 28 (A.A) — Alman- yanın mecburi askerlik hakkında. ki kararına dair olan fransız nota sını tetkik etmek üzere Uluslar Derneği konseyi 15 nisanda top - lanacaktır. Teua: 30 sA*'ll.Michele?nin kitabı Yazan; Aksel MUNT Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR 'Yaı.—.,z» bir cumartesi gecesi, mezarlık ya Tebi A dökülecek bir g ş mermi onu öldü- İlrdi, Çünkü Uldra'lar onu koruyorlardı. ldra'lar mı? . K Vet! Ben üildraların ne olduğunu bilmi- tük OU idim? Toprak altında yaşıyan küçü - insanları? Kışın ayı uyuduğu zaman ül « iaşOfa gec i ecek taşırlardı, Turi, ; hayvan yiyip içme- z, diyordu. Ayılık ya- örmeyi yasak eder. O eğer sc üldralar da yiyecek ge- kışın uyuyamaz. ——— tülüş)'da on adamın gücü ve bir kişinin kö- Ü vardır. : de AYt apaçık döğüşü sever. Bir adam gidip y“kona: “haydi döğüşelim, senden kqı_ıkmn Teği *TSe ayr onu devirir ve bir kötülük et- "hı.n döner gider. Ayı kadına hiç saldır - kağıi Vapılacak şey kadının ona erkek değil, olduğunu göstermesidir. Üldraları hiç görüp gör»medığ_iı—.i Turi'ye sordum. Hayır, görınznılşşı: Kux!şı görmüş- tü, çocuklar ise sık sık gbııulcn-.'ı. Anfak, kendisi de onların wpralk şlıında ıcıyna;u_k— larını kulaklariyle işitmişti. U_ldr_alnr gecele- ri dolaşır ve aydınlıkta gnz_len görmediği ışın gündüzleyin uyurlardı. Laponlar,l çgdırluı ı;ldral:ı.':n yaşadıkları yerin ıaıq uzf:rızıc ı.u— racak olurlarsa üldralar _c_adı.—ııı Nşü— bir ye- re götürülmesi gerck(îğuıı_onlara 'lıılmrıvxkr- di. Üldralar, kendi hallerine bırakılacak ol- duktan sonra kimseye bir kötülük :mı_ulcr— di. Rahatsız edilecek olurlarsa toprağa bi- raktıkları bir toz renleri anar onar qui_u, dü.-Hattâ, bir lapon çocuğunu beşiğinden alıp götürerek yerine kendi çocuklarını bırak- tıkları da olurdu. Üldra yavrularının vücudları kara k'ıl'lar içinde, ağızları sivri uzun dğşlçrle dolu idi. Bir çok kimseler derlerdi ki bunları yanar kayın çubuklariyle döğecek olurs.ınıı._anılı— rı bağırtılarına dayanamıyarak, çaldığı ço - cuğunuzu size getirirler. Bir takım .bışlmBı- rına göre de üldra yavrularıma kendi çocuğu: nuz gibi bakarsanız anası, sizden gördüğü iyiliğe karşı, çocuğunuzu geri getirmekte ge- SA anlatırken | kadınları 'Turi bunları tırl apon dı.mıuluıkmiyi,nlm_hıngîıi olduğu ü- zerinde konuşuyor ve kuşkulu kuşkulu dört yana bakarak çocuklarını bağırlarına bası - yorlardı. Kurt, laponun en kötü düşmanı idi. O, geyik sürüsüne saldırmaktan korkardı. Ol - duğu yerde durur, yelin kokusunu sürüye ka- dar götürmesini beklerdi. Geyikler, kurdun kokusunu alınca sağa sola dağılırlardı; o za- man kurt meydana çıkar ve onları birer birer öldürmeğe başlardı, bir gecede on iki geyik öldürdüğü olurdu. Tanrı bütün hayvanları yaratmıştı. Kurdu da şeytan yaratmıştı. Bir kimse bir başkasının kanile kendisini lekele- diği zaman bu suçunu söylemiyecek olursa Tanrı onu kurt kılığına sokardı. Kurt, gece sürüleri bekliyen laponlara, parlak gözlerini dikerek uyutabilirdi. İki pazar günü kiliseye cebinizde götürüp getirmedikçe kurdu baya- gı bir kurşunla öldüremezdiniz. En iyisi onu yumuşak karda kayağınızla yakalayıp zorla- mak ve elinizdeki sopa ile burnuna vurmak- tı. Hemen tepetakla gelir ve ölürdü. Turi böylece kaç tane kurt öldürmüştü! Bir kere sopasını tutturamamış ve kurt da onu baca- gindan ısırmıştı. Bunları anlatırken o kör « kunç yara izini bana da gösterdi. Bir kurt, öl- meden önce takla atarken bir laponu ısırmıştı. Adamcağız o kadar kan kaybetmişti ki erte» si sabah, ölü kurdun yanmda, donmuş, ölmüş olarak bulmuşlardı. Sonra, bir çeşid porsulf vardı ki geyiğin boğazına, tam şah damarı < nın bulunduğu yere sıçrar ve kilometrelerce; yani geyik birçok kan kaybederek düşüp lünceye kadar oraya yapışıp kalırdı. Bundznî başka büyük kartal! da, analarıın yalnız b& raktığı yeni doğmuş buzağıları kapınca pernle çelerinin arasında alır, götürürdü. En soliş bir kedi gibi sessizce gelerek, sürüden ayrıla, mıiş geyiğin üzerine atılarak öldüren vaşaldi vardı. Turi, laponların köpekle anlaşmadı ceki eski zamanlarda nasıl edip de sü ni bir araya toplayabildiklerini bir tü lıyamadığını söylüyordu. Eskiden köpekş kurtla birlikte, geyikleri öldürürdü. Ancalı hayvanların en düşüncelisi olan köpek laport larla çalışmanın kurtlarla çalışmaktan dahlı faydalı olacağını akıl etti ve ömrü oldukça dost muamelesi görmek ve öleceği zaman di asılmak şartiyle laponların hizmetine gir « mek istedi. Bunun içindir ki laponlar, şimdi bile, köpekleri çalışamıyacak kadar kocayıne ca asarak öldürürler. Yalvız onlar değil, yi « yecek kıtlığından öldürülmesi gereken kö « pek yavrularını da asarlar. ç (Sonu var)