SAYIFA 4 Fransızlar * caymışlar mı? 16 yübat 19358 tarihli Deyli Herald germesinin Sryasal yazrcrsı şunları yak sıyor: tagilizlere frantızların bir hava an daşmast Üzerinde Almanyaya yaptıkları müşterek teklife almanların verdikleri gevab dolayısiyle gayet nazik ve ince bir vaziyet hödle olmuştur. Alenanlar büna verdikleri cevabta teklifi aşağı yu- karr, kabul etmiş bulunuyorlar. Halbu- bi fransızların şimdi bu tekliften rüca etmiş oldukları bildirilmektedir. ki na> zik vaziyet bundar ileriye gelmektedir. Almanlar teklifi kabal etmekte ve Yokarnoya İHave olarak yaprlacak bir ha- Va anlaşmasını müzakere edilir bir mev- zu diye almaktadırlar. Halbuki Pransa hükümeti şimdi fik- Fini değiştirmiş ve böyle bir hava anlaş- yapılmasını muarız bir vazi Şimdi Fransa, ileri sürülmüş — olan bütün genel anlaşmalar olmadan hava anlaşmasının yapılmasını istememekte- dir. Hattâ söylendiğine göre, Fransa, Londza'da konuşulmuş olan bütün esas- harı, alınmış olan kararları bir tarafa br- rakatak doğrudan doğruya konuşmalar suretiyle “karşılıklr bir yardım andlış- ması, yapmak yani Rusya ve Çekosla- vakya ile bir ittifak yapmak dileğinde- dir. Hattâ Paris'te Almanya'nın hava an- laşmasını kabul etmesi bir manevra di- ye telakki olunmaktadır. Bu güretle almanların hava anlaş- masını genel anlaşmadan ayırarak mü- sakereye girişmek yolunu takip ettik- leri söyleniyor. Fransız telakkisine gö- re bu ayırma işi hâdisenin esasiyle te- Hf olunamıyacak bir şeydir. Bu, Lom- dra'da neşredilen bildiri Ne de tabanta- sana zıddır... Fransız Dışarıişler Bakanı, B. Laval, bu hafta başmda Sovyet — Rusya'nın Paris sefiri B. Potemkin'i babul ederek Fransa'nın bir doğu andlaşması yapıl- madıkça bir hava andlaşması müzake- resine girişmiyeceği hususunda temi- Bat vermiştir. Almanların hava teklifini kabul et- melevi üzerine fransızların bu işten cay- mak istedikleri görülmektedir. Herhalde bu, diplomazi alanında bü- yük karışıklık ifade eder. ! Londra'da görüşmeler yapılır ve kararlar alınır- ken bunun daha önceden verilmiş söz- lere, yapılmış teahhüdlere uymadığını kim bilirdi! Herhalde vaziyetin güçlü. ü ve nazikliği meydandadır. dlerhalde bu vaziyet karşısında en başta yapılması gereken İş, bu kadar başarılmış bir işi tehlikeye düşürecek vlan manevrâlara dalavirelere imkân vermemek olmalıdır. Ankara Levazım Amiri Satmrmalma Komisyonu Hanları İLAN İzmir müstahkem mevki efradımın ihtiyacı için 303000 kilo un kapalı zarf usuülü ile satın alınacaktır. İhalesi 11 mart 935 pazartesi günü sa- at 15 de İzmir'de kışlada müstahkem mevki satm aâl- ma komisyonunda yapıla - taktır. Muhammen bedeli virmi sekiz bin yirmi sekiz dir beher kilosunu tah- min edilen fiatr dokuz kuruş yırmi beş santimdir temina- tt muvakkate akçesi 2103 li- Yadır şartname suretini her gün komisyondan görebilir- Ter istekliler kapalr zarfları ihaleden bir saat evel ko misyona vermiş bulunacak dardır. Münal iştirak edecekler 2400 sayılı artırma ve eksiltme kanununun 2. in- €i ve 3. üncü maddelerinde ve şartnamesinde yazılı ve- sikalarla birlikde ihale sa- tmalma komisyonunda ha- zrr Bulunmaları (901) 1—699 Yabancı gazetelerdeokudüklarımı; Niçin cinal roman okurlar? Bön zamanlarda cinal roman, kendi- tine birçok okuyucu bulmuştur. Bu to- manları okuyanlar arasında - diplomat- lar, artistler, avukatlar ve mühendisler Edebiyat münakkidleri bile oku- maktan bıkmış oldukları halde, bazan cina! romanlar okumaktan kendilerini alamamaktadırlar, Tnsanlar dalma esrar ve korkuya kar- p bir İncizab duymuşlardır. XVITI inci yüzyılm sonuna kadar sihirbazlık, bü- âk hikâyeleri herkes tarâfın. dan sevile sevile okundu. Rakat rasyo- izmin karşısında bu korkuluklar si. ler. Bu sefer de, tomantizm Eğzö- *erm'i moda estiği çin, uzak di.crlera yapılan seyakatıerin hikâyeleri oktnma- ga başlancır. Hati eskiden yapılmış se- yahatlerin kenarda kalmiş hikâyeleti bile batıldı ve kitab satak <atıldı. Pu- jJanr, tomanse edilerek, güzselteştirile - ryek sergüzeşt romanı da ortaya konul. dü. Fakat fennin ilerleyişini, sinemanın, gazeteciliğin çalışmaları — yeryüzünde gizli yer bırakmadı. Bu yüzden, sergü- yahat romanlarr da ftihardan di arasıra — uzak diyarlarda jlar yapılıyorsa da, bu da yavaş yavaş ortadan çekilmeğe, ölmeğe mah- kümdüur; çünkü bu gibi romanlardan, röportajlar'dan — usanan halk, âradığı beyecanı, hayreti ve korkuyu cinaj ro- manlarda buluyor, . XIX inci yüzyılda çok okunan say- dığımız kitablar bizde aacak haytet - yandırabiliyorlardı. Bunlarda - tabiatm fevkinde bir şey yoktu, çünkü bir sey- yah, yahut bir korsan nihayet bir in- vandı. Halbuki bugünkü cinal roman- lardaki katiller, az çok bir hortlağa ben- serler, tablatın fevkindediriler. Bir hort- lak kadar yakalanmaları güç ve niyetle- vi kötüdür. Öldürmek için her şeyi kul- lanırlar. Telelzi, X şuamr Kullanırlar. Hattâ hiç görülmemiş ve işitilmemiş “ilmi,, vastıalar bulurlar. Cinai romanların çoğu hakikatten uzaktır. Böylece de eeki — zaman hottlak, sihirbar hikâyeleri fenni, mi bir çerçeve içinde yeniden doğmuş oluyor. XX inci yüzyıl — insanlığı ne ikadar bilgin, ne kadar soptik olursa ol- sun, cinaf romanlardaki kaba, inanıl- maz geylere eeki cahil İnsanlar gibi Inanmaktan geri durmuyor., Bu roman- larda katil ve polis haliyesi vardır. Po- Na hafiyesi tski xamanların — sihirbaz veya büyücülerinin oynadığı tolli oyna- maktadır, Hattâ hafiye, bir muhteri ya- rı ilâhedir, Her devir kendisine yaraşan kahra- matıları tebcil eder. Fazilet, İstikamet ve merdliği şeref sayan devirler, şövab yeleri Ycad ettiler. İçinde bulunduğu muz ve zekâya haris olan yüzyıl da p lis hafiyesini icadetti. Şövalye kuvvetli ve cesur bir adam- dı. Yaksulların hâmisi, savallıların ko- ruyucusu İdi, İhanet etmek, aldatmak yü, İö: elinden gelmezdi. Asil ve büyük olaı bu şahıs, onu Polis hafiyesi ise bambaşkadır. Onun fazilet sahibi ve merd olması gerek değildir. İcabında kahbece de ha> reket eder. Muharrir de, okuyucu da onun en kötü kusurlarını mazur gör der. Bütün bunlara mukabil hafiye çok zekidir. Bu zekâsmı ustaca kullanıp Mmuammayı hallettiği ve suçlüyü buldu- ğü için, okuyucu kendisini endişe ve korkudan kurtararak bu adamın kötü d edenlere şeref verir. huylarını affeder Hafiyenin kuvvetli ve güzel olması da gerek değildir, Şarlok Hölmes her- hangi bir ingiliz yurddaşa benzer. Gas ton Lörv'ün Rultabiy'i bir fiske ile ye- re yuvarlatacak kadar çelimsiz bir ço- guktur. Bazılatının gülüne adları var» dır. Heybetli ve sevimli değildirler, Bu iset tesadüfen yapılmış bir şey değildir. ve okuyucular bundan gizli bir ze duyarlar. Çünkü polis hafiyesi, aşa; yukarı bütün okuyucuların mensub ol dukları sınıftan çıkar. O da onlar gibi» dir, fevkalâde bir tarafı yoktur. Yegâ- ne meziyeti zekâsı ve muhakeme kabi- liyetidir. En çetin işleri bu sayede hah leder. Kusurları ne kadar çok olursa, vasat adama © kadar yaklaşmış olur. O- nun için zayıflar, beceriksizler. utan- gaclar, hafiyede kendi benliklerini gö- Türler ve kendilerinin de günün birinde onun yapacağı işi yapabileceklerini u- marlar. ai romanlarda, bafiye etrafında. kiler terafındar. hor görülür, tahki dilir. Düşmanlar: onu tuzağa düşürür- ler, döverler, yaralarlar. Böyle hallere maruz kalan bir yövalyenin gçerefi aza- ler, Hafiye için öyle değildir, hattâ bil. akla.. Böylelikle okuyucunun gözün- de hafiyenin, geçici — muvaffaktyetler kazanmış düşmanları küçük düşer. Fa- kat zekâ ve muhakeme sahasında hafi- ye İle boy ölçüşecek kimse yoktur. Bü- tün güçlükleri yener, engelleri aşar ve maksadına varır, Bu da zamanımız insanlarının zekâ- 'ya olan İnanını, en çetin işlerin bile ze künın elinden kurtulamıyacağını göste- rir. Cinaf tomanlatda asıl olan, katill muhakeme yoluyle, romandaki - delille- te dayanarak bulmaktır, Faraza birçok karışık vakalardan, cinayetlörden sonca katil biz ihbarla veya skla gelmiyen bir tesadüfle yakalanırsa o roman, eina! Yoman sayılmaz. Bu tomanlar bugünkü inanların is- teğine uygundur, çünkü insanların se- kâ ile başa çıkamıyacakları tır ve mu- cize olmadığını ispat eder, ilmin dün « yaya hâkim olacağını gömtetir. Cinai romanın babası olarak Edgar Poe'yi gösterirler. Fakat 6 samandan- beri bu türlü romanlarda çok değişiklik olmuştur. Edgar Poe romanlarında en- trikayı ikinci plânda bırakarak muaen- mayı tahlile ehemmiyet verirdi. Tahli- — Ben hep Beraber Bora tepinem, isterseniz sizlerle ayri ayrı dans-derim. Ha nasıl yapılması gerektiği hakkında felsefi izahlar ve muhakemenin ne ol- duğu hakkında telkin yürütürdü. Şim- diki okuyucular ise bu gibi şeylerden gabuk bekıp yoruluyorlar. Bununla beraber, bugün de okuyucu yu tahlile ve düşünmeğe sevkeden ro- manlar yapılmaktadır. Hattâ — bilmece şeklinde romanlar bile vardır. Muhar. rir, romanın son sayıfalarını bitirme« den önce bunun nasıl biteceğini okuyu- cularına sorar. Amerika'da kitabcılar ise son sayıfayı mühürlü bir sarfa koy- maktadırlar. Okuyucu romandaki delile lerle katili bulduktan sonra, kendi bu- Tuşunun doğru olup olmadığını, zarfın içindekileri okuyazak anlar. Bu türlü romanlart yazanlar hile yapmamalıdır. Çaükti oaun bulduğunun başka türlü bör suretini bulan okuyucu hayal kırılışıma yğrar, Bütün öeliller, mümkün olan bi- ricik Bareti halle müncer olmalıdır. Hiç bir gizli tarafı bulunmamalıdır. Bu ye- kilde yazılan -romanlar birer zekâ nü- munesi addolunabilir. Fakat ekseri romanlar böyle değildir. Muharrir ekseriya okuyucunun zihnini karıştırır. Birçok vakalar, hüdiseler tcad ederek okuyucunun hafızasını yorar ve bazı delillerin onun gözünden kaçması- ni temin eder, Barzı muharrirlerse şahid. lerin Ifadelerini, hafiyenin ufak hare- ketlerini uzsun tzun yatarlar ve ölküyü- cünun dikkatini böylece israf ettirirler. Romanın sonu bize tuhaf görünür, gün- kü başka şey Güşünüyorduk. Bazan da, Çgok acayip ve mevrula alâkatr olmıyan bir hüdiseyi kitaba sokan muhartir, o- kuyucunun bu yüzden döğen hayretin. den istifade ederek kendi — maksadına doğru sezdirmeden ilerler. Bununla beraber, muharrirler ne ya- parlarsa yapsınlar, okuyucular bunların Müubarrirlerin böyle bir janrda yenilik göstermemeleri tebildir, Çünkü daima görülmemiş, işi- tilmemiş bir şey bulmak, eski entrika- larr kullanmak gerektir. Halbuki elde- ki kombinesonlar — nlebeten aedır. Bu yüzden de muharririn işi daha siyade güçleşir. Fakat bu da mühim bir mesele değil- dir. Çünkü balk sabırsızlıkla romanları bekler ve bunların kalitesi nasıl olduğu- na bakmaksızın, istekle okur. — Çalkü semanımızda gazeteler ve telsis, yapıl- mış, bazır düşünceleri balka kabul et- tirmeğe alışmıştır. Bu yüzden de halk düşünmek sahmetine — katlanmamalra, başkalarınm kendisi için - düşünmesini ve o düşünceyi kabul etmeği daha kolay bulmaktadır. Oinai romanları okuyarak hepsini kabul ederler. La Repüblik'ten 25 ŞUBAT 1955 PAZ, nü — muhakeme — ettilili . Şayed romanın nasıl B rmemişse bile, birkaş St yıfa sonra musmmanın anahtarını Z metsizce bulacaktır. nla edebi romanın farklı ramanının en ufak büt ile muharrir — ta iş olması, İkin müuharririn bazan romanının kahramldr nına tâbi olacak kadar onu serbest Di rakmasıdır. Onun için, cinaf roman bit ze bakiki yaşayışı olduğu — gibi değili romanın mevzuunun İcabettirdiği gösterir. Faraza, tahsili ve soysal mevkii icd* br biç bir zaman katil olacağına inan* madığımız bir adam, çok vahşice bir cit nayet yapar. Genc ve tatlı bir genc KIZ* da, bir canavar gizlidir. Kendi halinde #akin bi rihtiyar âlim, geceleri elinde hançer, sokaklarda geztrek öldür. güpbeleri bu gibi kahramani lerinde btemerküz ettirmiyerek romanıll sonunu, okuyanı şaşırtacak bir şekilde bitirmeğe mecburdur. Hafiye ise 20 kidir ama, bu zekâsı etrafının abdallığ! sayesinde ortaya çıkar. Mesela göze bü* tan bir şeyi yalniz © görmüştüz! 'Tanınmış bir muharrir, “bir cinal ro* man ne kadar eyi tertib edilirse o kâ> dar hakikatten uzaklaşmış olur.,, diyof. Cinal roman muharrirleri de ölçülü biç* kili bir mevzua uymak mecburi olan şahısların, hakikatten uzaklaşma" larının mazur görülmesi — gerektiğini tlar. Bu da ispat ediyor ki mame . inanılır psikolojilerin, cinai romu run telifi kabil değildir. Sonra, hem bi sebebler, hem de rom, ışındaği ihmnal dolayısiyle, cinat romanlar bugüll edebiyatın inmesi mümkün olan en aşa* ğ seviyededirler. Eski cinaf romanlarda — daha fazla itina vardı. Faraza Arsenlüpen'in ser- Rüseştlerinde hem muamma, hem de ce- Tar ve tohaflık verdi. Bunları okumak eğlenceli oluyordu. İnsan okurken, mit hatririn sanatını eyi bildiğini hisse yordu. Pakat buğün gazeteciliğin tabcılığın çok inkişaf etmesi, muharrir” lerin fazlalaşmasını, dolayısiyle kitab- larıncinslerinin düşmesini Şimdi herkes cinal roman yazmağa öze- niyor, bu da pek çapraşık bir iş olma- Gığı, böyle bir romanın içinde hissi ves ya psikolojik tahliller bulunmadığı içifk muharrir olsa işin içinden çıkacağını sanıyor, Bu yüzden de beceriksizce ya- sılmuış, saçma gşeyler ortuya konuluyor ki insan iki esayfa bile okumadan kitar bi Kapamak mecburiyetinde kalıyor. Çinat romanların gördükleri rağbe- t izah etmek için, bu romanların her insanda gizli olan vahşet insiyakcını - ki şimdiki sıkt nizamların tel edilemiyor » tatmin ettiğini söyl lar. Gazetelerdeki cinayet havadisler meşhur katillerin muhakemeleri hakkın” da duyulan morak da bundan ileri gel Sabt mi? Cinal romanın katili, bizim kâs vanlık öldürme duygularımızı taşıyan ve bizim yerimize adam öldürerek bizi bir nevi yükten kurtaran kimse değil midir? Hafiye — ise, benliğimizdeki bu gibi kötü instyakların ortaya çık: aa mani olan eyi taraflarımızı, duygularımızı göstermez mi? Cinaf romanlar edebiyatın en alçak #eviyesini İşgal etmekle — beraber, bu- günkcü İnsanların zihniyetini göstermek bakımından bire asıl edebi romanlardan fazla şeyler öğretecek mevkidedirler. intac etti le tatmin En emekdar halkeı gazetemiz — olan Karağöz malüm olan ananevi şeklini de- Hiştirerek yeni bir teknik ve tarzda ve 8 sayıfa olarak çıkmaya başlamıştır. Bu yeni şeklile çok daha cazib, daha olgun ve faydalı olarak neşriyatına de- vam eden bu emekdar gazeteye uzun Ö- mürler dileriz Anpimtr Niğde halkevi taraf' bu me dan neşredTlen mın sön kânı ti söyisı çıkın. $. Aydın'ın *Ahlâk terbiye den çevrilen ”İtiraf,, Oralın "Niğde tâ- ibi,, adir yazıları okunmağa değer.